Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Sokratın Konuşma Testi  (Okunma sayısı 8793 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 16, 2008, 09:27:40 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Bir gün bir tanıdık büyük filozafa rastladi ve dedi ki, "Arkadaşınla ilgili ne duydugumu biliyor musun ?"

Bir dakika bekle diye cevap verdi Sokrat. Bana birsey söylemeden evvel senin kücük bir testten
gecmeni istiyorum Buna Üçlü Filtre Testi deniyor.

"Üçlü Filtre?"

"Dogru, " diye devam etti Sokrat. Benimle arkadaşım hakkında konusmaya baslamadan önce, bir süre
durup ne söyleyecegini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir. Bu ona 3 filtre testi dememin sebebi.

Birinci filtre "Gercek Filtresi" Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gercek oldugundan emin
misin?"

"Hayır," dedi adam " Aslında bunu sadece duydum ve ....

"Tamam," dedi Sokrat Öyleyse, sen bunun gercekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun. şimdi ikinci
filtreyi deneyelim, " iyilik Filtresini."

Arkadasim hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi birşey mi ?

"Hayır, tam tersi..."

"Öyleyse, "diye devam etti Sokrat. Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun
dogru oldugundan emin değilsin.Fakat yinede testi geçebilirsin,çünkü geriye bir filtre daha kaldı. " işe
yararlılık filtresi."

Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin sey benim isime yarar mı ?
"Hayır", gerçekten değil.

"iyi" diye tamamladı Sokrat; Eğer ,bana söyleyeceğin şey doğru değilse,iyi degilse ve işe yarar, faydalı
değilse bana niye söyleyesin ki ?

Bu Sokratın iyi bir filozof olmasının ve büyük itibar, saygı  görmesinin sebebiydi.



Mart 17, 2008, 10:07:43 öö
Yanıtla #1

Konuşma Sanatını Felsefi bir yaklaşımla Öğrenmek ve Uygulamakla beraber Filozofsal Düşünce tarzında Akıcı bir Üslupla Kendini İfade Etme Şekli Kazanılabilinir.
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 18, 2008, 09:00:05 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Konuşma Sanatını Felsefi bir yaklaşımla Öğrenmek ve Uygulamakla beraber Filozofsal Düşünce tarzında Akıcı bir Üslupla Kendini İfade Etme Şekli Kazanılabilinir.
Tabiki bu söylediklerin evrimini tamamlamamış kadınlar için geçerli değil... ;)


Mart 19, 2008, 08:42:58 öö
Yanıtla #3

Tabiki bu söylediklerin evrimini tamamlamamış kadınlar için geçerli değil... ;)

Aynı Zamanda Evrimini Tamamlamamış Erkekler için de Geçerli >:(
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Nisan 28, 2009, 12:22:25 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Günlük hayatta da uygulanabilir bir felsefe .


Temmuz 07, 2009, 11:55:32 öö
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Guzel bir paylashim. Teshekkurler. Sokratesin mudafasini okumanizida tavsiye ederim.


Temmuz 07, 2009, 12:14:28 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Sokrat birçok insanın aksine merakını burada yenmiş ve soğukkanlı davranmış.Zihinsel yapının ne kadar olgunlaştığını ve kontrol edebilme yapısının geliştiğini gösterir ki Flazof olmuştur.


Ağustos 10, 2009, 09:21:29 ös
Yanıtla #7

Felsefede Sokratik metod diye bir şey var. Buna Platon "diyalektik" diyordu, ancak  bugünkü diyalektik kavramından farklı bir kavram bu. Bugünkü "diyalektik" terimi, anlam kaymasına uğramış, ve zıtların sentezi anlamına gelecek bir kavrama dönüşmüştür. Bu tam anlamıyla Sokrat'ın yöntemi değildi. Sokrat'ta birbirine zıt iki fikir çatışıp, ortak bir noktada buluşmaz. Sokrat'ın diyalektiğinde de birbirine zıt iki fikir vardır, ama tartışma sonunda, tartışan taraflar sokrat'ın fikrinde hem fikir olurlar. Neden? Çünkü doğruyu, ortalama insana Sokrat kadar iyi anlatabilen biri yoktu.

Okuduğunuz bölümü veya entelektüel bir konuyu, ortalama bir insana anlatmak beceri işidir. Çoğu insan, bunun gereksiz olduğunu düşünür. Yani entelektüel konuların, uğraşılıp kavranmış meselelerin, eğitimsiz insanlara anlatılmaya çalışılmasını "gereksiz" görür. Çünkü kendi düşüncesine göre, bu kişi zaten anlatılacak olanı anlamayacaktır.

Halbuki bence bu çok kötü bir yanlış. Ben de çok cahil olduğum dönemlerimi bilirim, ve beni okumaya araştırmaya iten şeyin, bir tesadüf değil, başka insanların bilgisine duyduğum merak olduğunu söylemek isterim.

Eğer ortalama bir insana, veya ilk görüşte umarsız gibi görünen birine (eğitimli olsun olmasın) eğer bazı şeyleri olması gerektiği gibi anlatırsanız, o kişiye bazı şeylerin sonucunu kendisinin anlayabileceği bir tarzda açıklar, sorular sorarsanız, o kişiyi bilgi yoluna döndürmüş olursunuz. Sokrat'ı sokrat yapan budur. O insanı hiçbir zaman küçük görmemiştir.

Ben bu yöntem üzerine vaktiyle düşünmüştüm, ve şu sonuçlara vardım. Bir olguyu, bir kavramı, bir şeyi birine anlatırken, şunlara dikkat edilmeli;

1. Kesinlikle işe sanki ekonomi101, psikoloji101, sosyoloji101 anlatır gibi, temel kavramlardan başlamayın. Muhatabınız zaten bu kavramlara ilgisiz. (Zaten kanımca şu anki eğitim sisteminde de bu sorun var. Temel kavramlar bir ilk değil, son anlayış, sonuç, ulaşılan nokta olmalı.)

2. Anlatacağınız konu her neyse, o kişinin hayatını etkilediği noktalardan başlayın.

3. Siz sorun, o cevaplamaya çalışsın, hatalı cevapladığı yerlerde siz doğrusunu söyleyin. Doğru cevaplıyorsa, soruyu doğru sormuşsunuz demektir, ve kısa sürede sizin iddialarınızın gerektirdiği sonuçlara çıkacaktır.

Bir konunun, ille de ders verir gibi, işe temel kavramlardan başlayarak anlatılacağını sanmak zaten kişiyi bilgisiz birine kavramı anlatmaktan caydıran bir şey. Eğer siz baştan değil de, biraz ortadan, o şeyin, kişinin hayatını etkilediği bir noktayı çerçeve seçerek anlatmaya başlarsanız. O kişi zaten o kavramla ilgili bir nosyon edinir, ve kendisi araştırmaya başlamasa bile, içinde bulunduğu durumun değişik bir yönü de olduğunun farkında olur.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ağustos 10, 2009, 09:42:45 ös
Yanıtla #8

Örnek de verelim de konu ortada kalmasın.

Örneğin bir adam, "X partisi kapatılmalı" diyor. Bugünkü bilgilerimiz, insanlığın çatışmasız bir dönem geçirmesi için, birbirlerinin fikirlerine saygı göstermeyi gerektiriyorsa, düşünceleri ve ideal sistemleri savunan siyasi partilerin  söylemlerinin de fikir özgürlüğü içinde değerlendirmek gerekir. O halde parti kapatılmamalıdır. O parti, somut bir suça bulaşmışsa, birilerine zarar vermişse, illegal kuruluşlara destek vermişse ancak kapatılabilir. Çünkü burada söylem değil, pratik sonuçlar vardır.

Şimdi bu gerçeklere binaen, siz doğrudan adama "Parti kapatılamaz, çünkü düşünce ve ifade özgürlüğü var" derseniz, o kişinin "düşünce ve ifade özgürlüğü" kavramını bildiğini farzetmiş olursunuz. Halbuki zaten adam bilmediği için yanlışda diretiyor. O kişiye o parti kapatıldığında, doğacak olası kötü sonuçları SORUN. Eğer hiçbir kötü sonucun olmayacağında diretiyorsa, bu sefer siz olası kötü sonuçları söyleyin. İnsanlığı fikir ve ifade özgürlüğü kavramına saygı duymaya ve kabul etmeye iten şey, savaşlar ve toplumsal anlaşmazlıklardır. Tarihte bu olaylar olmuşsa, siz de bu olayları o kişiye anlatmalısınız.

+ O parti diyelim ki kapandı, sence sorun hallolur mu?
- Hallolur. (yanlış cevap verdi)
+ Senin partin kapatılsaydı, sen bir seçmen olarak huzursuz olmaz mıydın? (Dürüst cevap almaya yönelik empati sorusu)
- Benim partim kapatılmaz, çünkü benimki doğru olanı savunuyor. (Konu ile ilgisiz, varsayımı kabullenemeyen bir yanıt).
+ İşte aynı karşıdaki partinin bir seçmeni de şu an senin gibi düşünüyor. Şimdi tekrar düşün. Diyelim ki, senin partin doğruyu savunduğu halde, kapatıldı. Tepkin olmaz mıydı?
-Olurdu.
+Mesela kararı tepki yürüyüşlerine katılmaz mıydın?
-Katılırdım.
+ O halde bu parti de kapatıldığında sorunun hallolmayacağı ortaya çıkıyor. Oysa sen "hallolur" demiştin. Sen en uygun demokratik tepki olarak "kararı tepki yürüyüşü"ne katılırsın. Ama bir başkası yakıp yıkabilir de. Hatta eğer doğru düşündüğüne inanıyorsa, kararı verenlere kin ve öfke bile duyabilir. Bu mercilere yönelik saldırılara destek verebilir vb.. vb..

Bu bence, politika okumamış birine evrensel bir doğruyu anlatmak için kullanılacak bir yoldu. Ama siz tutup da "Bilmem ne bilmem ne kararlarına göre, fikir ve ifade özgürlüğü vardır, parti kapatılamaz çünkü Venedik kriterlerine uymaz." Dediğinizde karşı taraf anlamaz. Bu tip kötü tartışmaları simgeleyen bir cümle de "Git şunu oku da öyle gel" deyimidir. Çünkü hakikaten siz tartışmıyor, kişiye ders veriyorsunuzdur. Halbuki insanların öğrenme yolu sadece ders almak değil, ona, onun hayatını etkilediği noktadan başlayarak bir şeyleri açıklamak, ve o kişiyi bazı noktalarda ikna etmek, o kişiye zaten o kitabı okutma merakını tetikleyecektir. Kendi gibi düşünen arkadaşlarını, aynı sizin kullandığınız metodla caydırmaya bile kalkışacaktır. Sokrates bu metodu ilk keşfeden kişidir.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ocak 27, 2010, 08:58:26 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

Bu üçlü filtre yöntemini sadece konuşma sanatında değil hayatın her evresinde kullanmak gerek aslında :)


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
5292 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 04, 2015, 01:08:27 öö
Gönderen: eyghon
2 Yanıt
5934 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 14, 2008, 08:40:28 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
3391 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 11, 2008, 09:31:56 ös
Gönderen: Isis
18 Yanıt
11540 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 24, 2008, 08:07:39 ös
Gönderen: blossom
62 Yanıt
38030 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 08, 2014, 01:46:01 ös
Gönderen: addicted
1 Yanıt
5825 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 26, 2014, 11:33:22 öö
Gönderen: BULGARIA
0 Yanıt
2550 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 06, 2010, 05:13:06 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2391 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 06, 2010, 05:18:55 ös
Gönderen: ceycet
21 Yanıt
9598 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 16, 2014, 12:22:03 ös
Gönderen: propulsion
0 Yanıt
2238 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 11, 2015, 03:23:29 öö
Gönderen: Risus