Zaten bu noktada kusursuz olan Tanrı devreye giriyor. Yani girmesi gerekiyor. Önceden de belirttiğim gibi, kötülüğü yaratarak kötülük etmiş oldun. İyiliği de yarattığını varsayarsak, iyiliği yarattığın için mi kötülüğü yarattın, yoksa kötülüğü yarattığın için mi iyiliği yarattın? Önce iyiliği mi yarattın? Eğer önce iyiliği yarattıysan kötülüğü senden başka bilen yoktu, neden bunu yaratma ihtiyacı duydun? Nasıl bir ihtiyaç oldu ki kötülüğü yarattın? Kötülük var olduğu için iyilik var. Yukarıda sn Caliper'e verdiğim gruplandırma örneğinde bahsettiğim durum. Kötülüğün girmediği bir yerde iyiliğe ihtiyaç yoktur Sn. Oğuz. İlk sorunuza gelince, tam da bundan bahsediyorum. Tanrı inancını şart koşarak aydınlığa ulaşılması imkansız. Tüm insanlığın Tanrı'nın kötülüğü de yarattığı düşüncesini kafasından silmesi lazım. Bunun için de Tanrı inancını kafasından silmesi lazım. Saygı ve sevgilerimle.
Kusursuzdan ne anlıyorsunuz sayın friend? Değişmeyen yani tamamlanmış olan mı? Evreni aşkın olan yönü bakımından değişmeyen ve tamamlanmış olan (yani kusursuz olan), Evrene içkin yönüyle oluş içerisindedir(kusurludur) değişir, tamamlanmamıştır. Yani aslında evren Tanrı'nın kendini aşama aşama açımlamasından ibarettir. Olasılıkların bir bir gerçekleşmesidir. Eğer önemli bir soru sormak isterseniz şunu sorabilirsiniz: Tanrı neden evreni ve içerisindeki her şeyi yaratmak istedi? Bu bir ihtiyaç değildi aslında, bu bir istek ve oluş hali idi. Kendinden kendisine.
Merhabalar. Eğer varsa Tanrı, senin ne şekilde can verdiğini sormayacaktır muhtemelen. Bak ben volkanları, depremleri, virüsleri yarattım da senin canını aldım demeyecektir. Bu şekilde can verenler de takdir edersiniz ki neden benim canımı bu şekilde aldın demez. Ama beni tüm dünya nimetlerinden neden mahrum bıraktın, ya da beni neden birinin kişisel zevki için heba ettin diyebilir. Sen böyle bir Tanrı'ya teşekkür mü edeceksin? Ya da evladının canı bu şekilde alınan biri Tanrı'ya teşekkür mü edecek ? Tanrı bunu kendine nasıl yedirebiliyor acaba? Bu şekilde canını aldığın birini cennetine koymak ya da koyacağını söylemek de hatanı telafi etmek gibi bir şeydir. Söz konusu Tanrı olunca, her şeyi milimetrik hesaplayan, hata yapma ihtimali olmaması gereken bir varlık olması gerek diye düşünüyoruz. Mükemmeliyetçiliğin olduğu bir yerde mutluluk filizleri yeşermez demişsiniz. Ben burada mükemmel olmayan bir durumun/durumların sorumlusu olarak Tanrıyı gösteremem ama siz hem yüce yaratıcı, sonsuz kudret sahibi diyecek, hem de sağlanamayan mükemmelliğin, kötülüklerin sebebinin tanrı olmadığını iddia edeceksiniz. Burada bir çelişki yok mu? Aşağıda sn. jamesconway arkadaşımın da dediği gibi, aslında kısır bir tartışma.
Ben yalnızca aydınlığa giden yolun yalnız bir yüce yaratıcıya inanmaktan geçtiği tezinin benim açımdan doğru olmadığını belirttim. Ve tabii kendimce doğal olarak da buna saygı duymadığımı. Kıymetli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim. Kendi adıma da kıymetli vaktinizi çaldığım için özürdilerim. Sevgiler, saygılar.
Tartışmanın kısır olduğunu düşünmüyorum. En kötü ihtimalle kendi düşüncelerimizi açımlıyoruz ve bunu yaparken saygıyı kaybetmediğimiz sürece bunun zararlı değil aksine yararlı olduğunu düşünüyorum.
Tartışmaya dönecek olursak, tanıtlamalarınızdaki yaklaşımınız büyük oranda şuna dayanıyor: Birbirinden ayrı iki öznenin birbirine hesap sorması
Siz ve Tanrı arasında karşılıklı bir hesaplaşma... Ben ise Tanrı evrene içkin derken bu iki öznenin bir ve aynı olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Daha ne kadar açık olabilirim acaba? Kendinden kendine bir hesaplaşma...