Yüce bir Yaradan'a inanan her kişi Mason olabilmekte.
Böyle bir şey yoktur.
Yine locada her kardeşin inancına ait kutsal kitap bulundurulur.
Bu uygulamalar obediyans (Büyük Loca) lara göre farklılık göstermektedir.
Öncelikle Sayın ANARCHOSA'ya katkılarından dolayı çok teşekkür ederim.
Kendisi benim açıklamadığım diğer obediyanslar hakkında da bilgiler vererek yazımı genişletmiş ve çok değerli bilgiler ilave etmiştir. Yazımı İngiltere Büyük Locası tarafından tanınan Mason Locaları hakkında yazmıştım. Kısa süre içerisinde Masonluğu araştırırken edinmiş olduğum bilgileri akıl süzgecimden geçirdiğimde sanırım bir kişinin Mason olabilmesi için Yüce Yaradan'a inanması gerektiğini savunuyorum. Bu tamamen şahsi fikrimdir o nedenle ne Sayın ANARCHOSA'nın nede diğer Özgür Mason Büyük Locası üyelerine karşı bir tutumdur. Sadece Fransada ayrılma sırasında sanırım ben ayrılmamayı tercih edenlerden olurdum.
Tabiki Hıristiyanlık Masonluk için önemlidir nitekim ilk zamanlarında kaynağını Hıristiyanlıktan alan ve Hıristiyanlarca kurulmuş bir yapıdır.
Böyle bir şey de yoktur. Zannederim siz İngiltere Birleşik Büyük Locasının kuruluşu olan 1717 ve onunla ilişkili olarak Anderson Nizamnamesini kast ediyorsunuz. Masonluk ne 1717 de başladı ne de UGLE ile. Ne de Hristiyanlarca kurulmuş bir yapıdır. Öğretisinde kimi derecelerde Eski ve Yeni Ahit den alınma dini hikayeler öne çıkar. Ancak masonluk bunları birer alegori olarak alır. Dini yönü masonluğu ilgilendirmez. Hatta hikayenin kimi yerlerde farklılaştığı, kitaplarda sadece 1-2 kelime ile önemsizce geçiştirilen kısımlarınsa çok daha önemli hale gelerek uzunca işlendiği olur. Masonlukta önemli pek çok karakter (örneğin Pisagor) yaşadığında daha İsa'nın doğumuna yüzlerce yıl vardı.
Sayın ANARCHOSA burada aslında benim eksik açıklamalarımı ve benim kafamda var olup eksik yazdığım düşünceleri daha iyi açıklamış. Burada şu an günümüzde ki spekülatif Masonluk hakkında bilgi vermek ve ilk 1717 tarihinde ki kuruluşa atfetmek istemiştim. Katkısından dolayı çok teşekkür ederim.
Nitekim loca içindeki tüm masonlar kardeştir. Üstad-ı Muhterem hariç tüm kardeşlerin eşit olduğu bir yapıdan söz edildiğinde...
Üstad-ı Muhterem'de loca içerisindeki bir kardeştir. Dolayısıyla ilk cümleniz iile ikinci cümleniz çelişmiyor mu? Kişi olarak kardeş, makam olaraksa simgesel farklı bir anlamı vardır. Değil Üstad-ı Muhterem (Saygıdeğer Üstat), En Muhterem Büyük Üstat (Pek Saygıdeğer Büyük Üstat) dahil olmak üzere tüm masonlar eşittir, kardeştir. Yoksa Özgürlük-Eşitlik-Kardeşlik diye bağrışmanın ne anlamı kalırdı?
Sayın ANARCHOSA burada yine benim yanlış açıklamamı düzeltmiş yine gözümden kaçan bir hususu açıklamış. Öncelikle belirtmek isterim ki loca faaliyetleri sırasında Üstad-ı Muhteremin makamsal ve sembolik açıdan üstünlüğünü belirtmek istemiştim. Tamda sizin katkıda bulunduğunuz gibi. Ancak cümleme tekrar tekrar dönüp baktığımda çelişmiyor. Üstad-ı Muhtereme loca faaliyetleri içerisinde koşulsuz bir itaat vardır çünkü o nitekim onun makamının geometrik konumununda simgelediği gibi o Yüce Yaradan'ın loca içerisindeki İradesini Temsil eder. Bu sebeple benim anladığım Tanrının İradesine karşı gelinemeyeceğidir.. Burada ben hiyerarşinin varlığını görmekteyim. Sadece Masonluk için değil genel olarak bir düzenin ayakta kalabilmesi, bozulmadan devam edebilmesi için hiyerarşi (yanlış anlaşılmasın kardeşler arasında değil Üstad-ı Muhterem'in mevki ile alakalı) olmazsa olmazdır.
Tabii ki kardeş olarak eşittir.