Masonluktaki “eşitlik” anlayışı uyarınca, insanlar arasında, her türlü farklılıklarından ötürü ayrım ve ayrıcalık güdülmemesi gerekir. Doğa insanların eşit olmalarını gerektirir. İnsanların eşitsizliği, toplumsal katmanlarda, kimilerinin diğerlerine oranla üstünlük taslamalarından, kendilerini seçkin ve ayrıcalıklı sayıp diğerlerini hor görmelerinden, egemenlik tutkularından kaynaklanmıştır.
«Ya eşitliğin özgürlük ile bağlantısı?»
Eşitlik ilke edinilince, herkese eş oranda özgürlük hakkı tanınması gerekir. Bu ilkeye hiç uymayıp “adalet” denilen olguyu da hiçe sayıp, yalnızca kendilerine yaraşır gördükleri bir özgürlüğü sonsuzcasına kullanmak eğiliminde olanlar vardır. Bu bir sosyal dengesizliktir. Masonluk ise dengeden yanadır.
Masonluktaki benimseyiş uyarınca; bireyler, kendi sahip oldukları değerlere yaraşır olmalıdır. Ancak bununla kalmamalı, diğer tüm insanları da aynı değerlere yaraşır görmelidirler. Kendilerinin olmayan şeylere göz dikmekten, bunları ele geçirmeye kalkışmaktan kesinlikle sakınmalıdırlar. Kendileri için yeterli olandan fazlasını istememeyi bilmelidirler.
Böylesine bir eşitliğin sağlanabilmesi için de, öncelikle gerçek bir özgürlük gereklidir.
Şimdi şunu soracaksınız: «İnsanlar arasında tam bir eşitlik sağlanabilir mi?»
İnsanlar arasındaki çeşitli farklılıkların giderilmesi olanaksızdır. Çünkü bunların birçoğu doğal, ancak bazıları toplumsaldır.
Bununla birlikte, tüm farklılıklarına karşın her insana koşulsuz olarak eşit davranmak, her insanı bir diğerine eşit saymak olanaksız değildir. Bu olanağı sağlayacak olan güç ise “insancı sosyal adalet” olarak nitelenebilir. Bunun temelinde de “insan sevgisi” yatar.
Zaten Masonluk, insanların ve toplumların doğal ya da toplumsal farklılıklarından arındırılmasını değil, tüm bu farklılıklarına karşın her insana koşulsuz ve ayrımsız olarak eşit davranılmasını ilke edinmiştir. İnsanlar arasında sağlık, bedensel yetenek, eğitim ve bilgi düzeyi, kültür, ekonomik olanak gibi eşitsizlikler her zaman olacaktır.
Fakat insanlar hangi toplumun bireyleri olurlarsa olsunlar, aralarında hukuk bakımından tam ve yetkin bir eşitlik sağlanabilir. Bunun sağlanması, böyle bir eşitliğin gerçekten benimsenerek istenmesine bağlıdır.
Elbette şu sorulmalı: «Buna göre Masonluk sosyalist doktrinlerle mi bağdaşıyor?»
Hayır!... Sosyalist doktrinlerin temel yaklaşımı “insanlar arasında önce eşitliğin sağlanması, ancak bundan sonra bireylere özgürlük dağıtılması” şeklindedir. Bu tür yaklaşımla sağlanacak eşitlik yapay ve yetersiz olur; sadece birbirinden ayrı tutulan toplumsal katmanlarda birbirinden farklı eşitliklerin kurulmasını sağlayabilir; özgürlüklere ise bir türlü sıra gelmez.
Masonlukta özgürlük eşitlikten önceliklidir; bireylerin önce özgürlüklerine sahip olmaları, sonra hep birlikte eşit olmaları öngörülür. George Orwell’in ünlü “Hayvanlar Çiftliği” adlı yapıtında olduğu gibi değil.