Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Mustafa Kemal Atatürk'ün Mason Olduğu İddiasıyla İlgili Bir Soru  (Okunma sayısı 135682 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 10, 2009, 07:35:40 ös
Yanıtla #90
  • Ziyaretçi

    
Bu yazının ilk bölümü İngiltere’de Ekim 1932’de Harold Courtenay Armstrong1 , tarafından yayınlanan Grey Wolf, Mustafa Kemal an Intimate Study of a Dictator, adlı kitabın Türkiye’de muhtemelen yaratacağı etkiye bağlı olarak, Ankara’daki İngiliz Elçiliği ve İngiliz Dışişleri’nin kitabın Türk liderler üzerinde yarattığı veya yaratabileceği olumsuz etkinin azaltılması yolunda yaptıkları yazışmalar ve konu ile ilgili düşünceleri üzerine olacaktır. İkinci bölümde ise adı geçen kitaba ilişkin Türk kamuoyunun görüşleri ve resmi çevrelerin konuya ilişkin tavırları verilmeye çalışılacaktır.

Harold C. Armstrong ilk kitabı olan Turkey in Travail da, Türk Milli Mücadelesi’ni (1918-1923), açıklamaya çalışmıştır. Armstrong Birinci Dünya Savaşı sırasında Türkler tarafından tutuklanmış ve savaş tutsağı olarak cezaevine konmuştur. Savaşın ilk yıllarında gerçekleşen bu tutuklamanın etkisi ile olsa sanırız, bundan sonra yazdığı gerek, Turkey in Travail adlı kitabında, gerekse 1930 yılında yayınlanan Türkiye ile ilgili ikinci kitabı olan, Turkey and Syria Reborn2, adlı eserinde Türkiye’ye ve yeni Türk liderlerine karşı saldırgan bir tavır sergilemiştir.

Tutukluluğu sona eren Armstrong, daha sonra İngiliz kuvvetlerine katılmış ve Mütareke sonrasında (1920) İngiliz Yüksek Komiserliği’nde Askeri Ateşe Yardımcısı görevini almıştır. İstanbul’dan 1923 yılında ayrılan Armstrong 1927 yılı başlarında tekrar savaşın verdiği zararları tamir için kurulan uluslararası komisyonda delege olarak İstanbul’a dönmüş ve 1927-1928 kışında İstanbul’da bulunmuştur. Turkey and Syria Reborn da Armstrong’un Türkiye ile ilgili gözlemleri yer almaktadır. Armstrong’a göre yeni Türk rejimi Mussoli’nin İtalyası ile benzeşmekteydi ve Mustafa Kemal Paşa dönemin diktatörleri içerisinde en keskin olanı idi3.

Mustafa Kemal Paşa’nın reformları gerçekleştirmede uyguladığı metodu da eleştiren Armstrong, Mustafa Kemal Paşa’yı mesajı olmayan bir peygambere benzetmiştir4. Mustafa Kemal Paşa’nın gerçekleştirdiği inkılâplarla, özellikle kılık kıyafet alanında yapılanlarla, Avrupalılardan çok Avrupalı bir tavır takınıldığını söylüyordu5.

Yönetim olarak Türkiye’nin parlamentoya dayalı bir rejim olduğunu söyleyen Armstrong bunun yalnız sözde kaldığını, gerçekte durumun farklı olduğunu, Türkiye’de bir muhalif partinin olmadığını öte yandan Türk milletinin asla kendi kendini yönetmediğini ve disiplinli bir millet olduğunu belirtirken diğer yandan gelecekten ümitli olduğunu ve yeni kuşağın gelecekte ödev ve sorumluluklarını bilecek bir şekilde eğitildiğine işaret etmiştir6.

Ekim 1932’de yayınlanan Grey Wolf, Mustafa Kemal an Intimate Study of a Dictator da Mustafa Kemal Paşa’nın biografisini ve dönemin iç siyasi olaylarını anlatmaya çalışmıştır. Armstrong bu kitabında Türkiye ve Türkler özellikle de Mustafa Kemal Paşa’nın şahsı ve ülkeyi yönetim biçimi ile ilgili olarak gerçekleri yansıtmayan önyargılı ve saldırgan tavrını sürdürdüğünü görüyoruz.

Kitabın yayınlanması Mustafa Kemal Paşa’yı kızdırdığı gibi Türk resmi çevrelerince de hoş karşılanmamıştı. Üstelik kitabın yayınlanmasının İngiliz Dışişleri’nin organize ettiği resmi bir sunuş ile Mustafa Kemal Paşa’ya Official History of the Dardanelles Campaign adlı iki ciltlik özel bir setin sunulduğu zamana rastlaması bir terslikti. Bu sunuş ile İngiliz Dışişleri Türkiye Cumhurbaşkanı’nın büyük bir general, yiğit bir düşman ve cömert bir arkadaş olduğunu vurguluyordu7 .

İngiliz Dışişleri ileride doğabilecek istenmeyen olaylara karşı şu noktalara dikkati çekiyordu: Kitap muhtemelen Türkleri ciddi olarak üzecekti

özellikle kitabın belli sayfaları8 saldırgan, gerçekle ilgisi olmayan abartılı ve mümkün olmayacak şeyleri kapsıyordu. Aklı başında bir okuyucunun kitapta yazılanları doğru olarak kabul etmesi mümkün değildi. Kitap tek taraflı ve kaynağı belli olmayan bilgiler vermekteydi. Ama kitabın yazarının bir zamanlar İstanbul’da İngiliz resmi görevlileri arasında bulunması yadsınamaz bir gerçekti. Yine Mustafa Kemal Paşa’nın biografisini yazan ilk kişinin bir İngiliz olması ve bu eserde Paşa’nın karalanması ve ona leke sürülmesi bir şansızlıktı9.

İngiliz Dışişleri Bakanlığı Doğu işleri ile ilgili bölümden A.K. Helm10, Yüzbaşı Armstrong’un muhtemelen adı geçen kitap basılmadan önce kendisinin bir daha asla Türkiye’de savaş suçlusu olarak cezaevine konmayacağı konusunda ikna edilmiş olduğunu bildirerek, kitabın yaratacağı olumsuzluğa karşı yapacakları pek bir şey olmadığını söyleyerek Ankara’ya İngiliz Elçiliği’ne şu tavsiyelerde bulunuyordu: Eğer Türkler kitaptan etkilenerek tepki gösterirler ise onlara kitabın resmi çevrelerin oluruyla veya telkiniyle hiçbir ilgisinin olmadığı söylenebilir denilerek devamla, Türkler İngilizlerin kendileri ile gerçek düşüncelerini öğrenmek isterlerse onlara Gelibolu tarihi ile ilgili kitabın sunuşunun fotokopisinin hatırlatılması ve oraya referans verilmesi tavsiye ediliyordu.

İngiliz Dışişleri’nin bu görüşlerine karşılık Ankara’dan İngiliz Elçiliği 10 Kasım 1932’de Dışişleri’ne gönderdiği bir yazıda şimdilik konuya ilişkin yani kitabın Türk liderleri ve resmi çevreler üzerinde yaptığı olumsuz etkiye ilişkin bir gelişmenin olmadığını bildiriyordu. Ankara’dan Konsolos J. Morgan, Helm’e, konuya ilişkin olarak Gazi’nin bu konuda kesin bazı bilgilere sahip olduğunu sandığını ama Gazi’nin yüksek sesle Ankara’daki elçilerle 29 Ekim akşamı yapılan yıllık akşam yemeğinde, yalnızca İngiliz ve Sovyet elçilerine güvendiğini ve onları kendisinin gerçek arkadaşları olarak gördüğünü söylediğini not ediyordu11.

Raporda bildirildiğine göre konuya ilişkin olarak tek habere Anadolu Ajansı’nın bir telgrafında rastlanıyordu ve bu haber 25 Ekim tarihli Türk gazetelerinde yayınlanıyordu”. Anadolu Ajansı, haber kaynağını Campbell Dixon12’un, Armstrong’un kitabının tanıtımını yaptığı 24 Ekim tarihli the Daily Express olarak vermişti. Gerçekte ise Dixon’un tanıtım yazısı the Daily Telegraph’ta “Modern Turkey’s Dictator, Astounding Career of the Ail-Powerful Mustapha Kemal” başlığı ile yayınlanmıştı. Dixon yazısında Armstrong’un kitabının şimdiye kadar yaşayan diktatörler için yazılan kitapların en keskini olduğunu belirterek, Armstrong’un Mustafa Kemal Paşa’ya bazı isnatlarda bulunduğunu ama bunun yanında onun başarılarını da övdüğünü ifade ediyordu. Yazısında Dixon, Modern Türkiye’nin diktatörü Mustafa Kemal Paşa’nın başarılarla dolu kariyerini; bir asker olarak, bir devlet adamı olarak ve bir reformcu olarak yerine getirdiğini yazmıştı13.

Kitap ile ilgili bir diğer tanıtım yazısının A.T. Wilson14, imzasıyla 4 Kasım 1932 tarihli the Spectator’da çıktığını görüyoruz15. Wilson, kitabı olağanüstü bulduğunu ve Armstrong’un Türkiye’yi ve Türkleri çok iyi tanıdığını, onun olayları ve kişileri küçültme veya olduğundan başka gösterme gayretine girmediğini ve çoğu tarih profesörünün yaptığı gibi akıntıya kapılıp özür dilemek yerine, ölüm ve katletmelerin düşman elemanların elimine edilmesi şeklinde verilmesi yerine, olduğu gibi verildiğini ve sadece gerçeklerin yazıldığını söylüyor ve Armstrong’un kitabını önyargısız, yargılamadan ve mahkum etmeden, sadece olayları kaydederek yazdığına inanıyordu. Kitabın söylenildiği gibi, Mustafa Kemal Paşa’yı memnun etmeyeceği ve Türkiye’de sıkıntı ve üzüntü yaratacağı yolundaki görüşlere katılmayarak, bu düşüncelerin tamamen aksinin olacağını tahmin ediyordu. Wilson yazısında ayrıca Mustafa Kemal Paşa’nın, Halifeliğin kaldırılması, alfabenin değiştirilmesi, medeni kanunun kabulü gibi değişiklikleri kendi isteği ile yaptığını söyleyerek, insanlık tarihinde bir kişinin bu kadar değişikliği yapmasına rastlamanın mümkün olmayacağını not ederek Mustafa Kemal Paşa’nın başarılarının olağanüstü ve harika olduğunu yazmıştır16.

10 Aralık 1932 tarihinde Ankara’dan, İngiliz Elçiliği’nden gizli kaydı ile James Morgan imzasıyla, İngiliz Dışişleri Bakanlığı, Doğu İşleri Şubesi’nden A.K. Helm’e gönderilen yazıda; Morgan Türk basınında şimdiye değin “Grey Wolf” (Bozkurt), kitabına ilişkin bir yazı görülmemesine rağmen Mustafa Kemal Paşa’nın bu konuda kızgın olduğunu ve söylentiye göre Necmettin Sadık’ın Akşam gazetesinde kitap ile ilgili olarak yazı yazmasının istendiğinden bahsediyordu. Morgan ayrıca İngiliz gazetelerinin ve yazarlarının Armstrong örneğinde olduğu gibi önemsiz şeyler üzerinde durarak, kendi kibirlerini ve kişisel kinlerini tatmin etmek uğruna İngiltere’ye ve İngilizlere zarar verdiklerini ve yabancı insanların kırılmasına neden olduklarını bildiriyordu. Morgan, ayrıca bu türden davranışların İngiltere’ye olan yabancı sempatisini azaltacağını not etmekteydi17.

Konu ile ilgili olarak Ankara’dan James Morgan imzasıyla 22 Aralık 1932’de İngiliz Dışişleri Bakanı Sir John Simson’a yazılan yazıda kitabın, Spectator’da konu ile ilgili yazısı çıkan Wilson’un tahminleri aksine Mustafa Kemal Paşa’yı büyük ölçüde gücendirdiği bildirilmekteydi. Gücenmenin kısmen kitabın yalan ve iftiradan oluşmasından, esas olarak da, bir İngiliz tarafından mahalli bir İngiliz’in görüşünü temsil eden bir kitap gibi İngilizce konuşan insanlara böyle bir kitabın sunulması ve Gazi’nin gerçek kimliğini hayatını ve başarılarını gösteren bir çalışmanın yapılmamış olması gösteriliyordu. Raporda yine ileride değineceğimiz Necmeddin Sadık’ın 8-20 Aralık tarihleri arasında Akşam gazetesinde18 konuya ilişkin olarak çıkan yazılarının İngiltere’ye ve İngiliz çıkarlarına karşı resmi ve genel olarak Türk tavrının değişmesine etki eder nitelikte olmadığı belirtiliyordu19.

Yine Ankara’dan James Morgan imzasıyla İngiliz Dışişleri Bakanlığı, Doğu İşleri Şubesi’nden Helm’e gönderdiği bir yazıda20, Türk Dışişleri’nin ve resmi çevrelerin Armstrong’un kitabının İngiliz görüşünü temsil eden bir kitap olduğuna inanmadıkları söylediklerini ama sıradan bir Türk’ü kitabın üzmediğini söylemenin güçlüğüne değinerek Konsolos Morgan bu konunun tamiri için şunları öneriyordu: Eğer mümkün olursa İngiltere’de Ankara’nın kabaran hislerini yatıştırmak için bir şeylerin yapılmasını görmek istediğini, kitabın Ankara’da hâlâ eleştirilen bir konu olduğunu belirtilerek, bu konuda kitabın yarattığı olumsuz havayı yumuşatmak için bir şeyler yapmanın Türklerden çok İngilizlere düştüğüne işaret ederek; ileri gelen bir İngiliz’e Mustafa Kemal Paşa ile görüşme yaptırarak Paşa’nın yaptığı işlerin hakkıyla anlatılması ve takdir edilmesini veya tanınmış birisine bir makale veya mektup yazdırarak Grey Wolf’ta yazılanların doğru olmadığını ve Mustafa Kemal Paşa’yı gerçekten tanıyan bir şahsın kendi deneyimlerinden hareketle Gazi’nin bir asker ve lider olarak dehasını ortaya koyması neden olmasındı. Morgan, bütün bunların Ankara’da olumlu etkiler yapabileceğine inanıyordu. Morgan, muhtemelen George Young’un bu tür bir kitabı yazabileceğini ve bunun Türklerin gururunu okşayacağını bildiriyordu21.

Bu bağlamda Morgan, Türkiye’de yaşanan Belçika örneğini de veriyordu. Belçika’da the Independence Belge’nin Türkler hakkında yazdığı kabul edilmeyen şeylerin, Türklerin tepkilerine neden olduğunu ve hatta Türklerin Belçika Kraliyet ailesini de işin içine katarak karşılık verdiklerini, ama Belçika Dışişleri Bakanı’nın Türkler hakkında olumlu şeyler söylemesi ile olayın kapandığını bildiriyor ve kendilerinin de benzer şeyleri yapmasına müsaade verilmesini istiyordu22.

Morgan’ın önerileri doğrultusunda bir hareketin altı ay sonra yerine getirildiğini görüyoruz. Gazeteci yazar ve yayıncı olan Vernon Bartlett23’in İngiliz Dışişleri ile teması sağlanarak, Bartlett’in o günlerde BBC’de yayınlanan “Strong Men of Europe” programına Mustafa Kemal Paşa da dahil edilerek Mustafa Kemal Paşa ve onun Modern Türkiyesi hakkında “Strong Men of Europe VIII. The Ghazi” başlıklı bir yayın yapmıştır24. Bartlett’in bu konuşması dışında, yine Türkiye ile ilgili bir yayını daha olmuştur. Bu konuşmasının başlığı ise, “Avrupa’nın Hasta Adamının İyileşmesi” idi25. Bartlett, konuşmalarında; İstanbul ve Ankara’daki gözlemleri ile yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçekleştirdiği inkılâpları anlatmış ve Mustafa Kemal Paşa’nın hayatından kesitler vererek onun dönemin devlet adamları içerisinde en önde gelen bir liderliğe sahip olduğu vurgulanmıştır. Türk halkının Mustafa Kemal Paşa’yı Cumhuriyet’in ilk kurulduğu yıllardaki gibi sevdiği ve onun halkın gözünde popüler bir lider olduğu belirtilerek, İsmet Paşa’nın da yardımları ile Türkiye’nin güçlü bir ülke konumuna geldiğini ve Avrupa’nın hasta adamının yakın doğuda, güçlü ve etkin bir yere ulaştığını söylemiştir.

Armstrong’un kitabı dışında Mustafa Kemal Paşa ile ilgili olarak, İngiliz Dışişleri’ni rahatsız eden diğer bir yazı ise 1934 yılında New Britain adlı bir dergide yayınlanmıştır26. Bunun üzerine İngiliz Dışişleri New Britain’ı uyarmıştır. Derginin o günkü editörü olan C.B. Purdon ile yapılan görüşmede, Purdon kendisinin izinli olduğu bir döneme rastlayan bu yayının gözden kaçtığını ve kazara böyle bir yazının yayınlandığını söyleyerek, bundan sonra bu tür bir olayın olmayacağı sözünü vermiştir27.

Buraya kadar gelişen olaylar kitabın İngiltere açısından ele alınışı ile ilgiliydi. Şimdi aynı konuyu Türkiye tarafından ele almağa çalışacak olursak, bu konuda ilk olarak daha önce sözünü ettiğimiz 25 Ekim 1932 tarihli Anadolu Ajansı kaynaklı Türkiye’de çıkan gazetelerdeki haberi görüyoruz. 25 Teşrinievvel 1932 tarihli Cumhuriyet gazetesi haberi son telgraflar başlığı altında şöyle vermekteydi: “Gazi bir fevkalbeşerdir!”. İngiltere’de Gazi’ye dair bir tarih neşredildi, “Bozkurt” kitabından bahseden Daily Express Büyük Dahi’yi nasıl tarif ediyor?” telgraf ise aynen şöyleydi: “Yüzbaşı Armstrong’un Gazi hakkında “Bozkurt” isminde bugün çıkan kitabını Daily Express gazetesinde mevzuu bahseden M. Campbell Dixon Gazi’yi Harbi Umumi’nin devasa bir nisbet almağa başlayan birkaç şahsiyeti arasına koyarak diyor ki:

“Henüz yaşamakta olan bir hükümet hakkında şimdiye kadar asla yazılmamış bu derece acı bir kitapta bile Armstrong, Gazi’nin dehasını ve eserini takdir ve tescil etmektedir. Gazi’nin tarihi okunduğu vakit onun şahsında, Lenin’in sabit prensiplerini, Mussolini’nin heyecani olan meylini, Cengiz’in askerlik dehasını ve Troçki’nin veya Karno’nun sürükleyici kudretini bulmamak kabil değildir. Gazi, fevkalbeşer bir görüş sahibi ve çok kuvvetli bir teşkilâtçıdır”28.

Daha sonra aynı konuda İngiliz Elçiliği’nin, Mustafa Kemal Paşa’ya yakınlığından bahsettiği Sivas Milletvekili Necmeddin Sadık Bey’in Akşam gazetesinde, 8-20 Aralık tarihleri arasında çıkan yazılarını görmekteyiz. Necmeddin Sadık Bey, “Bozkurt: Mustafa Kemal [Yüzbaşı Armstrong’a Cevap]” başlığı altında Akşam gazetesinde çıkan yazılarının ilkinde Armstrong’un kim olduğu sorusunu sorarak, onun mütareke sonrası İstanbul’u işgal eden İngiliz ordusunun istihbarat şubesinde görevli Yüzbaşı Benett ile beraber çalıştığını, İstanbul’un eğlence yerlerinden çıkmayan ve kumara olan merakı ile tanınan maceraperest bir kişi olduğunu bildiriyordu. Ayrıca Armstrong’un Sait Molla ile tanıştığını ve onunla samimiyetini artırarak Sait Mila’ya “İngiliz Muhipler Cemiyeti”ni kurdurttuğunu yazıyordu29.

Necmeddin Sadık Bey kitap ile ilgili olarak böyle bir yazı yazmasının Armstrong’a ilmi veya ahlaki bir değer vermekten değil, ama kitaptan İngiliz kamuoyunda çokça bahsedilmesinden kaynaklandığını söylüyordu. Gerçek İngiliz yazarlarının tarafsız ve gerçekçi oluşlarıyla tanındıklarını söyleyen Necmeddin Sadık, amacını Armstrong’un kitabında yer alan, hiçbir belgeye dayanmayan, tamamen uydurma ve hayal ürünü olan konuların tarihi örneklerle çürütmek olduğunu söylüyordu30.

N. Sadık bey 9 Aralık’ta çıkan yazısında ise kitabın adının, “Bozkurt, Mustafa Kemal: Bir diktatörün hususi hayatının tetkiki” olması ve özellikle o dönemde Batılı yazarlar tarafından Mustafa Kemal Paşa’ya atfedilen diktatörlük vasfı üzerinde durarak şunları söylüyordu: Mustafa Kemal Paşa’nın nefret ettiği bu yakıştırmanın yanlış olduğu ortada idi, Mustafa Kemal Paşa bir siyasi oyun, bir hükümet darbesi veya zor kullanarak iktidara gelmiş değildi. O ülkenin içine düşmüş olduğu zor durumdan kurtuluş için Millet tarafından iş başına getirilmişti ve Mustafa Kemal Paşa milli bir kahramandı. Ülke savaş halindeyken bile egemenliğin temsil edildiği yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni hiç bir zaman ihmal etmeyen ve Meclis’te hararetli tartışmalara cepheden gelerek katılan Mustafa Kemal Paşa idi31.

Armstrong’un kitabının girişinde bahsettiği Türkler ve Türk tarihine ilişkin verdiği bilgiler gerek Mustafa Kemal Paşa’nın hayat hikâyesine ilişkin, annesi, babası, doğduğu ev, mahalle hayatı, Şemsi Efendi Mektebi ve Askeri Rüşdiye’ye ilişkin bilgiler yalan yanlış ve tarihi hatalarla dolu idi32.

Necmeddin Sadık Bey, Armstrong’un kitabında yer alan konulara ilişkin yazdığı yazıları şu başlıklar altında toplamıştır: Gazinin gençlik ve tahsil hayatı hakkında, müellifin garazkarane yalanları, Mustafa Kemal hiçbir zaman farmason olmamıştı!”33, “Hareket Ordusu ve Mustafa Kemal, Trablusgarp Seyahati, Gazi’nin Sofya Ateşmiliterliği, Şark Cephesi hakkında müellifin bazı hataları”34, “Maslup Arifin idam kararını Gazi’ye imzalattıran müellif, nasıl uydurma sahneler tertip ediyor!”35, “Milli Mücadele Devri: Kazım Karabekir Paşa, Rauf Bey, Halide Edip hanıma, müellif, mühim yer ayırmış... İçki ve kadın meselesinde, kumar bahsinde, Armstrong’un garazkarlığı”36, “Gazinin elinden kurtulamayanlar kimlermiş?, Fikriye hanım meselesi, bir tiyatro dramı haline nasıl sokulur... Mustafa Kemal kimseye söz söyletmez, herkesi sopa ile kovarmış!”37, “Halide hanım cepheye niçin gitmiş?, ‘Ordular hedefimiz Akdeniz!’, Gazinin Latife hanımla izdivacı hadisesini müellif nasıl tağyir ediyor?”38, “Gazi hazretlerinin, Latife hanımla izdivacı, niçin ve nasıl olmuştu... Geçimsizliğin ve ayrılışın sebepleri... Gaziyi zehirlemişler, az kaldı ölüyormuş?, Müellifin cehaletine, daha birçok örnekler”39, “Müellife göre Gazi’ye başka zemin, başka zaman lâzımdı; Mustafa Kemal, bir Timur, bir Cengiz Han olabilirdi, fakat ruhsuz ve tembel bir halkı adam etmek gibi sıkıcı bir işe yakalanmış!...”40, “Gazi bir aşiret reisi midir? Gazi’nin müstesna terbiye ve nezaketi, Gazinin hususiyet ve samimiyet hayatı, müellif, kralların zevk ve sefahat alemlerini ezbere, model olarak almışa benziyor” . Necmeddin Sadık Bey bu başlıklar altında Armstrong’un kitabına verdiği cevapta kitapta bahsi geçen konuların tam anlamıyla yazarın hayal ürünü olduğunu ve yazarın Mustafa Kemal Paşa gibi bir şöhretin ismi altında üne kavuşmak istediğinde olduğunu ortaya koymuştur. Necmeddin Sadık Bey yazısını şöyle noktalamıştır: “İngiliz muharirinin talihsizliği, hususi hayatında küçük göstermek istediği büyük adamın Mustafa Kemal olmasıdır... Ahlâksızlık bile her yerde sökmez. Çarptığın kaya çok serttir, yüzbaşı efendi, başka kapıya...”

Armstrong’un kitabına ilişkin olarak 4/12/1933 tarihinde bir Bakanlar Kurulu Kararnamesi görmekteyiz42. Kararnamede: “Almanya’nın Karlsruhe şehrinde çıkan ‘Badische Presse’ gazetesinde H.G. Armstrong tarafından tefrika halinde yazılarak Fransız, İngiliz ve Alman dilleriyle kitap halinde basılmış olan ‘Bozkurt - Mustafa Kemal’ adlı kitabın, zararlı yazılar ihtiva etmesine binaen gerek bu dillerle basılmış ve gerekse başka dillerle basılacak olanlarının memlekete sokulmasının yasak edilmesi; Dahiliye Vekilliği’nin 28.11.933 tarih ve 10371 sayılı tezkeresi üzerine İcra Vekilleri Heyeti’nin 4.12.933 toplanışında kabul olunmuştur.” denilmekteydi.

Yine aynı konuda “Le Mois” adlı mecmuanın Kasım - Aralık 1933 tarihli 35’nci sayılı nüshalarında yer alan “Mustafa Kemal veya Bozkurt” başlıklı makalesinde Mustafa Kemal Paşa’ya bulunulan çirkin saldırı nedeniyle toplattırıldığını görüyoruz43. Son olarak 27.9.1934 tarihli “Journal des Debars” adlı Paris’te çıkan bir gazetede CM. Laroche tarafından yazılan “Bozkurt” başlıklı makalede Armstrong’un kitabından bahsedilmesi üzerine 11.12.1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile adı geçen gazetenin ülkeye girişi yasaklanmıştır44.

Konu ile ilgili olarak sonuç yerine şunlar söylenebilir: İngiliz Dışişlerinin Grey Wolf’un yarattığı olumsuz etkiyi azaltmak için aldıkları tavır, sanırız Türk-İngiliz ilişkilerinin o yıllardaki durumu ile yakından ilgilidir. Bildiğimiz gibi 1926 yılına gelinceye değin, yani Musul anlaşmazlığı çözümleninceye kadar Türk-İngiliz ilişkileri belirli bir gerginlik içerisinde olmuştur. 1927 yılından itibaren Türk-İngiliz ilişkilerinin bir yumuşama sürecine girdiğini ve yavaş ama sağlıklı bir ilişki döneminin başladığını görüyoruz. Bu yeni dönemde İngiliz kamuoyu ve resmi çevrelerinde Türkiye Cumhuriyeti artık barışçı bir devlettir. Lozan Barış Anlaşması ile belirlenen sınırları dışında herhangi bir toprak talebi olmayan bir ülke konumundadır. Mustafa Kemal Paşa tarafından ifade edilen “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” artık Türk dış politikasının temel taşıdır. Buna bağlı olarak İngiltere için artık Türkiye uluslararası barış ve güvenlik için vazgeçilemeyecek bir ülke olacaktır. Diğer yandan Batı’ya karşı ulusal bir savaş veren ve yeni bir devlet kuran Türkiye’nin yeni önderi kendisine Batı’yı model almıştı. Batılı bir ülke olma yolunda zaman zaman Batı kamuoyunu da hayrete düşüren köklü değişiklikler gerçekleştirilmişti. Mustafa Kemal Paşa’nın şahsında tüm inkılâplar alkışlanmaktaydı. Armstrong’un kitabı ne Batı’nın ne de İngiliz kamuoyunun görüşlerini içermekteydi kitap sadece kendi kişisel hayali idi.


1. Harold Courtenay Armstrong, (1892-1943) Kraliyet okulundaki eğitimi sonrasında, Mezopotamya’ya giden İngiliz keşif birliklerine katılan Armstrong, Kut’ul Amare’de Türk birliklerine savaşın ilk yıllarında esir düşmüştür. Bu düşmanlıkla 1920’de Türkiye’deki İngiliz birliklerine katılan Armstrong İngiliz Yüksek Komiserliğinde Askeri Ateşe Yardımcısı olarak bulunmuştur. Esas görevi Genel Kurmay ile Yüksek Komiserlik arasında irtibat subaylığı olmuştur. Daha sonra Türkiye’de defalarca, savaştan zarar görenlerin işlerini yürütmekle görevli uluslararası komisyondaki çalışması nedeniyle bulunmuştur. Paris Konferansı’nda, İngiliz delagasyonu içinde Suriye ile ilgili alt komisyonda görevli olarak bulunmuştur. Eserleri: Turkey in Travail; Turkey and Syria Reborn; Grey Wolf, Mustafa Kemal an Intimate Study of a Dictator; Lord of Arabia (King Ibn Saud); Grey Steel (General J.C. Smuts); Unending Battle; Tales of Hazard. Geniş bilgi için bkz. Who Was Who, C. VI, 1941-1950, s. 32.
2. Londra’da 1930 yılında basılmıştır. Armstrong’un ayrıca BBC’nin yayın organlarından olan Listener dergisinde 29 Haziran 1932 tarihinde “Rounding Up the Turkish Brigand” adlı bir yazısı çıkmıştır. Bkz. C. 7. s. 931-933.
3. Armstrong, s. 194.
4. Armstrong, s. 195.
5. Armstrong, s. 203.
6. Armstrong, s. 198.
7. PRO. FO. 371/16089/E6033/34/44.
8. s. 27, 62-63, 118, 170-72, 202, 252, 254-6, 264, 269, 276-280 ve Tevfik Rüştü ile ilgili ama doğrulukla ilgisi olmayan şu sayfalar, 296-7 ve 300-1, verilmekteydi.
9. PRO.FO. 395/P.2199/2199/50.
10. A.K.Helm İstanbul’da İngiliz Elçiliği’nde ikinci sekreter olarak 1930’a kadar görevde bulunmuştur. Daha sonra ise bakanlığın Doğu işleri ile ilgili biriminde görevlendirilmiştir.
11. PRO.FO. 395/469/P2394/2199/150. EK: 1.
12. Campbell G. Dixon, (1895-1960), Tasmara Üniversitesi’nde tarih alanında eğitimini takiben Avusturalya gazetelerinin özel muhabiri olarak Doğu Hindistan, Çin, Mançurya, Kore, Japonya, Sibirya ve Rusya’yı gezmiştir. 1925-31 tarihleri arasında the Daily Mail’in edebi editörlüğünü yaptı. 1931’de the Daily Telegraph’a geçti. Eserlerinden bazıları: From Melborne to Moscow, 1925; the Daily Telegraph Fourth Miccellang, 1947. Geniş bilgi için bkz. Who Was Who, C.V. 1951-1960, s. 308.
13. The Daily Telegraph, 24 Ekim, 1932, EK: 2.
14. Arnold Talbot Wilson, (1884-1940), asker yönetici, yazar ve politikacı olan Wilson, Clifton Koleji ve Kraliyet Askeri Koleji’nde eğitim görmüştür. 1913 yılına kadar İran’da görev yapan Wilson, Türkiye ve İran arasındaki sınır anlaşmazlığını çözüm için kurulan, Türkiye, Rusya ve İngiltere arasındaki komisyonda bulunmuştur. Daha sonra Muhafazakar Parti’den millet vekili seçilmiştir. Eserlerinden bazıları: South West Persia, Mesopotamia, 1917-1920; A Clash of Loyalties, 1931; The Persian Culf, 1928; The Suez Canal, 1933; bunlardan başka the Nineteenth Century and After adlı süreli yayının editörlüğünü de yapmıştır. Geniş bilgi için bkz. Dictionary of National Biography, 1931-1940, s. 910-911.
15. Spectator, 4 Kasım 1932, s. 630-631. Armstrong’un kitabından daha sonra, Fraulein Lilo Linke’nin Chatham House’da 4 Mart 1937’de yapılan bir tartışma sırasında söz ettiğini görüyoruz. Linke, Grey Wolf’un bir taraftan mükemmel bir kitap olduğunu, ama diğer taraftan peşin hükümlü olduğunu söylemiştir.Kitapta yazarın kullandığı kaynak ve bilgilere ulaşamadığı için kitabın doğruluğunu ispat edemediğini, Atatürk’ün 1923’lü yıllarda çok fazla yetki ve kontrolü elinde bulundurma eğiliminde olduğunu, hâlâ da birçok anayasal kısıtlamaların olduğunu söyleyerek, bunun diğer ülkelerle kıyaslandığında daha az tehlikeli olduğunu, çünkü ilk olarak Mustafa Kemal Paşa’nın önder nitelikli ve eğitilmiş bir kişi olduğunu, sonra da çevresindekilerin eğitilmiş ve yetenekli olduklarını ifade etmiştir. Çevresindeki eğitilmişlere örnek olarak da Başbakan İsmet İnönü’yü göstermiştir. Türkiye’de durumun şimdilik iyi gittiğini ve giderek ülkenin güçlendiğini söyleyen Linke, Atatürk’ten sonra da bu ortamın devam edeceğini söylemiştir. Bununla birlikte Atatürk’ün diktatör olarak çok az tehlikeli olduğunu söylemenin zor olacağını ve Türkiye’de elbette demokrasiden söz edilemeyeceğini söylemiştir. İnternational Affairs, C. XVI. No. 4, Temmuz 1937, s. 563. 16
16. Spectator, 4 Kasım 1932, s. 631.
17. PRO.FO. 395/P.2618/2199. EK. 3.
18. Necmeddin Sadık Bey’in Akşam gazetesinde çıkan yazıları 8 Aralık 1932 tarihinde başlamış ve 19 Aralık tarihinde bitmiştir.
19. PRO.FO. 395/469/P.2683/2199. EK. 4. Necmeddin Sadık’ın 8-20 Aralık 1932 tarihinde Akşam gazetesinde çıkan ve Ankara’dan Morgan’ın raporuna iliştirdiği belirtilen yazılar, rapor ilişiğinde İngiliz Arşivi’nde bulunamamıştır.
20. PRO.FO. 395/485/P130/130/150, 31 Aralık 1932 tarihinde Ankara’dan Mr. Morgan imzasıyla İngiltere’ye İngiliz Dışişleri Bakanlığı Doğu işleri Şubesi’nden Mr. Helm’e gönderilen rapor.
21. Mr. Morgan raporunda ayrıca Ankara’da Gazi Enstitüsü’nde bir İngiliz hocadan Gazi hakkında Grey Wolf’un olumsuzluğunu ortadan kaldırıp Gazi’nin gerçek kimliğini ortaya koyacak bir eserin yazılmasının istendiği ve böyle bir kitabın İngiltere’de basılabileceğinden bahsetmekteydi. PRO.FO. 395/485/P. 130/130/150.
22. PRO.FO. 395/485/P. 130/130/150.
23. Vernon (Oldfeld) Bartlett, (1894-1983), gazeteci, yazar ve yayıncı olan Bartlett, Tiverton’da BlundelPs School’daki eğitimi sonrası (1911-1914) arasında İngiltere dışında gezmiştir. Avrupa dillerini çok iyi konuşan Bartlett (1914-1915) arası, the Daily Mail’de çalışmış ve daha sonra, Reuters Ajans’a geçmiştir. Ajans adına 1919’da Paris Konferansı’nı takip etmiştir. Daha sonra the Times adına özel muhabir olarak İsviçre, Almanya, Polon ya da 1919-1920 ve Romanya’da (1921-1922) bulunmuştur. Daha sonra Londra’da Birleşmiş Milletler Teşkilâtı’nda çalışan (1922-1932) Bartlett, Birleşmiş Milletler ve BBC adına etkili bir yayıncı olmuştur. Zamanda BBC’nin muhabirliğini de yürüten Bartlett, düzenli olarak dış politika konusunda Londra ve Avrupa’nın diğer başkentlerinde 1928-1934 arasında “Uluslararası Gelişmeler” başlığı ile ve haftalık seri halinde “Dünyanın Gidişi” konulu programları yapmıştır. BBC’den ayrılan Bartlett, daha sonra the Daily Herald’a oradan da the News Chronicle geçmiştir (1934-1954). 1938-1950 tarihleri arasında parlamentoya giren Bartlett’in eserlerinden bazıları: Nazi Germany Explained, London 1933; If I Were Dictator, London 1935; This is My Life, London 1937; And Now, Tomorrow, London 1937. Bartlett hakkında geniş bilgi için bkz. Asa Briggs, The History of Broad casting in the United Kingdom, The Golden Age of Wireless, Oxford 1956, s.146; Dictionary of National Biography, 1981-1985, s. 29-30.
24. Konuşmanın tam metni için bkz. PRO.FO. 395/487/P.186/186/150. EK. 5.
25. BBC’nin yayın organlarından olan Listener’de Vernon Bartlett’in yaptığı her iki konuşmasında (kısmen) yayınlandığını görüyoruz. Bkz. Temmuz 1933, s. 115-116; Kasım 1933, s. 820. EK. 6.
26. New Britain, 17 Ocak 1934, s. 252. EK. 7.
27. PRO.FO. 371/17960/E789/44. EK. 8.
28. 25 Teşrinievvel 1932, Cumhuriyet. EK. 9. Aynı habere Hakimiyeti Milliye 25 Ekim 1932 tarihli nüshasında, “Gazi. Aleyhimizde Çıkan Bir kitapta bile... Büyük Gazi’nin Dehası Önünde Eğiliyorlar” başlığı ile Anadolu Ajansı kaynaklı haber verilmekteydi, s. 1.
29. Akşam, 8 Aralık 1932, s. 1.
30. Akşam, 8 Aralık 1932, s. 7.
31. Akşam, 9 Aralık 1932, s. 1.
32. Akşam, 10 Aralık 1932, s. 1-2.
33. Akşam, 11 Aralık 1932, s. 1-2.
34. Akşam, 12 Aralık 1932, s. 1-2.
35. Akşam, 13 Aralık 1932, s. 1.
36. Akşam, 14 Aralık 1932, s. 1-2.
37. Akşam, 15 Aralık 1932, s. 1
38. Akşam, 16 Aralık 1932, s. 1.
39. Akşam, 17 Aralık 1932, s. 1-2.
40. Akşam, 18 Aralık 1932, s. 1-2.
41. Akşam, 19 Aralık 1932, s. 1-2.
42. BCA. 4/12/1933. 15377.030.18.01.41.85.15. EK. 10.
43. BCA. 26.12.1933.15487.030.18.01.41.91.5. EK. 11.
44. BCA.11.10.1934.2/1402.030.18.01.48.69.20. EK. 12.
   
    ----------------------
* Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi -
- ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 33, Cilt: XI, Kasım 1995

------------------
ALINTIDIR


Mart 10, 2009, 09:07:30 ös
Yanıtla #91
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bay ozkann ;
Bu aşağıdaki yazdıklarınız bildiğiniz gibi çok önemli, sizden rica etsem, scanlayip foruma eklermisin ilgili sayfayı. Çünkü bir Mason'un kaleminden çıkması kaynaktır. Ancak, Bay Mason 33. derece teklifi sorusuna kimseye böyle bir teklif yapılamaz demişti. (yanlış hatırlıyorsam Bay Mason düzeltsin)
Türk Masonluğu ozamanlar gayrımuntazam olduğu için belki böyle bir teklif yapılmış olabilir. Ama mantığa saçma, Masonluğun öğretilerini bilmeden napabilir ki Atamız. Yani gönlünde böyle birşey olsa zaten çıraklıktan başlamak ister.
saygılarımla...

Apak'tan alıntı..
Yüksek Şura, 1925 yılında, Cumhurbaşkanımız Atatürk'e 33. Derece ve aynı zamanda fahri başkanlık ve
Rit Hakimliğinin de verilmesini, Türk Masonluğu için bir şeref sayarak bu hususu, Dr. Fikret Takiyettin
aracılığı ile arz ve sormayakarar vermiştir.
Atatürk, "Şimdilik kalsın; kendinizi gösteriniz, sonra düşünürüz" cevabıyla karşılamıştır.
Bu sırada Mehmet Cebil Ubaydın da hazır bulunmuş.


Mart 10, 2009, 09:20:00 ös
Yanıtla #92
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Saygın;
atam.gov.tr den yaptığınız copy paste yi detaylıca tekrar okudum.
Sanırım kitap tamamen yalan söylüyor mu diyorsunuz?
Mustafa Kemal mason localarına gitmemiştir, yöneticilerinin bir kısmının mason olduğu İttihat Terakkinin
localardaki toplantılarına güvenli bir  şekilde katılmak için tekris edilmemiştir mi diyorsunuz?

Nasıl ki şu an masonların evinde ziyaretçi oluyor fikir paylaşıyoruz,
ileride bu fikirleri hiç paylaşmadık, hiç faydalanmadık,
masonların evinde hiç ziyaretçi olarak bulunmadık diyebilir miyiz?

atam.gov.tr den aldığınız yazının içeriği ile ilgili aslında bilgiler dahilinde tartışabileceğimiz tezatlar bulunmakta.
Fakat bir yazarın tüm kitabındaki orjinalinde göreceli tarihi konuları bir mesaj içinde tartışmamız ve hatta tartışsak bile çok  net sonuçlara ulaşamayacağımızı düşünüyorum.

kopyalanan yazıdan örneğin "Kitabın yayınlanması Mustafa Kemal Paşa’yı KIZDIRDIĞI gibi Türk resmi çevrelerince de hoş karşılanmamıştı" kaynak  PRO. FO. 371/16089/E6033/34/44. (????????)

ben ise atatürk ün kitaptan haberi olduğunda GULEREK
"'Bunun ithalini menetmekle hükümet hataya düşmüş. Adamcağız yaptığımız sefahati eksik yazmış, bu eksiklerini ben ikmal edeyim de kitaba müsaade edilsin ve memlekette okunsun!' diye latife etmişlerdi"
"
Kaynak M.K.Atatürkün çalışma arkadaşı Kılıç Ali nin anıları.

Konuyu şu sorumla toparlıyayım.

Yapıştırdığınız yazıya dayanarak mason yöneticileri bulunan ittihat terakkinin mason localarındaki toplantılarına M.K.Atatürk  katılmadı mı, yoksa bir harici olarak katıldı asla tekris edilmedi mi olarak yorumluyorsunuz, bunu hangi cümle ve kaynakla açıklayacaksınız?
Ben orada bulunmadığım ve M.K.Atatürk açıklamadığı için tekris edildi veya edilmedi diyemeyeceğim.
Sadece elimdeki ufak kaynakları cahil cüretkarlığımla yorumladım..

Saygılar


Mart 10, 2009, 11:14:42 ös
Yanıtla #93
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

Sayın M.Akyol
Kitabın sayfalarını yarın gonderebilecegim.
Abdurrahman Erginsoy, 1996 Ocak, ISBN 975-8029-01-0, Erciyaş Yayınları, Türkiyede masonluğun doğuşu
sayfa 35..

Ancak;
 Sayın Erginsoy bu bilgiyi Üstadı Azam Kemalettin Apak'ın "Ana çizgileriyle Türkiye'deki Masonluk tarihi" (1958) kitabından alıntı yapmıştır.
Yazar Hakan Yılmaz Çebi "Atatürk ve Masonluk" (2006) kitabında Kemalettin Apak'ı kaynak göstererek 33. derece teklifinde bulunulma iddiasını kitaplaştırmıştır.
Alıntı yapılan Üstadın kitabını kaynak almanız daha net düşünsel sonuçlar çıkaracaktır. 


Mart 11, 2009, 01:22:26 öö
Yanıtla #94
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bay ozkan, aşağıdaki alıntıladığım yazınızdan ben masonik bir dergi zannettim, kusura bakmayın. Kitap olduğunu son iletinizden anlamış bulunmaktayım. Abdurrahman Erginsoy'un kitabının tamamını okumayı tercih ederim. Siteye ekleminize gerek yok, zaten önemli olan asıl kaynaktır.
saygılarımla

Abdurrahman Erginsoy(Mason, erginleştirilme 1962)

Arama motorunda araştırıldığında, Kemalettin Apak'ın ilgili kitabı Mason üyelere mahsus çıkartılmış bir kitap olduğunu görülmektedir.
Abdurrahman Erginsoy ve Hakan Yılmaz'ın Mason olup olmadığını bilmediğimizi göz önünde bulundurarak ve Kemalettin Apak'ın ilgili kitabı internette gerçeği mi sahtesimi satıldığını dikkate alarak, bu bilginin gerçek olup olmadığını sadece ve sadece Mason olan bir üyemizin onayıyla anlayabiliriz.
Abdurrahman Erginsoy'un bir yazısı olan Mimar Sinan dergisi internette satılmaktadır ama onunda doğru olup olmadığı çelişkilidir. Para kazanmak isteyen bazı kişiler, sahte bir Masonik dergi basıp satabilirler. Hatta ben de çok merak ettim, Masonik bir dergi alacaktım birgün ilgili siteden, sonra dedim yanlış bir bilgi vardır, tesirinde kalmayayım, almamaya karar verdim.

saygılarımla


Mart 11, 2009, 02:07:33 öö
Yanıtla #95
  • Ziyaretçi

Sayın Saygın;
atam.gov.tr den yaptığınız copy paste yi detaylıca tekrar okudum.
Sanırım kitap tamamen yalan söylüyor mu diyorsunuz?
Mustafa Kemal mason localarına gitmemiştir, yöneticilerinin bir kısmının mason olduğu İttihat Terakkinin
localardaki toplantılarına güvenli bir  şekilde katılmak için tekris edilmemiştir mi diyorsunuz?

Nasıl ki şu an masonların evinde ziyaretçi oluyor fikir paylaşıyoruz,
ileride bu fikirleri hiç paylaşmadık, hiç faydalanmadık,
masonların evinde hiç ziyaretçi olarak bulunmadık diyebilir miyiz?

atam.gov.tr den aldığınız yazının içeriği ile ilgili aslında bilgiler dahilinde tartışabileceğimiz tezatlar bulunmakta.
Fakat bir yazarın tüm kitabındaki orjinalinde göreceli tarihi konuları bir mesaj içinde tartışmamız ve hatta tartışsak bile çok  net sonuçlara ulaşamayacağımızı düşünüyorum.

kopyalanan yazıdan örneğin "Kitabın yayınlanması Mustafa Kemal Paşa’yı KIZDIRDIĞI gibi Türk resmi çevrelerince de hoş karşılanmamıştı" kaynak  PRO. FO. 371/16089/E6033/34/44. (????????)

ben ise atatürk ün kitaptan haberi olduğunda GULEREK
"'Bunun ithalini menetmekle hükümet hataya düşmüş. Adamcağız yaptığımız sefahati eksik yazmış, bu eksiklerini ben ikmal edeyim de kitaba müsaade edilsin ve memlekette okunsun!' diye latife etmişlerdi"
"
Kaynak M.K.Atatürkün çalışma arkadaşı Kılıç Ali nin anıları.

Konuyu şu sorumla toparlıyayım.

Yapıştırdığınız yazıya dayanarak mason yöneticileri bulunan ittihat terakkinin mason localarındaki toplantılarına M.K.Atatürk  katılmadı mı, yoksa bir harici olarak katıldı asla tekris edilmedi mi olarak yorumluyorsunuz, bunu hangi cümle ve kaynakla açıklayacaksınız?
Ben orada bulunmadığım ve M.K.Atatürk açıklamadığı için tekris edildi veya edilmedi diyemeyeceğim.
Sadece elimdeki ufak kaynakları cahil cüretkarlığımla yorumladım..

Saygılar

Sayın Özkan;

Ben yazının sonuna "ALINTIDIR" diye ekledim ancak nereden alıntı olduğunu eklemeye ilgili tüm kaynaklar ve yazıdan sorumlu merci belirtildiğinden ötürü gerek duymadım. Defalarca www.atam.gov.tr den aldığınız bu yazı diyerek bana ve üyelere hatırlatma zahmetinde bulunduğunuz için size teşekkür ederim.

Yazınızı okudum, dolayısı ile sizin okumuş olduğunuz ve yazınızda bizimle paylaştınız "Grey Wolf Mustafa Kemal An Intimate Study of a Dictator" adlı kitap ilgimi çekti ve hemen internet üzerinden küçük çaplı bir araştırma yaptım. Bu araştırmama istinaden okumuş olduğunuz kitabın; kim tarafından yazıldığı, yazan kişinin kim olduğu, hangi dönemde yazıldığı, hangi dönemi kapsadığı, içeriğinin hangi konularla sınırlı olduğu dolaylarından. Genel içerik ve ilgili taraflarca yorumlar hakkında güçlü kaynaklardan bilgi sahibi olma şansını elde ettim. Bu belgelerin, kitabın yazıldığı ve Atatürk'ün yaşıyor olduğu dönemden intikal etmiş olması, yerli olarak görüldüğü gibi kitabın geneline bir cevap olma özelliği taşıyor. Tüm belgeri bir arada içeren kaynaktan bu yüzden alıntı yaptım. Sizin paylaşmış olduğunuz konu, sanıyorum kitabın küçük bir kısmı. Bu kısım hakkında yorumumu soruyorsunuz anladığım kadarıyla.

Bu konuya çok kafa yormuş biri olarak edindiğim tecrübeyi paylaşacağım sizinle acizane; Konuyla ilgili kafa yormuş ve araştırmış biri olarak, Atamızın mason olduğu yada olmadığı hakkında "kesin ve emin" bilgiye ulaşmanın, tarafıma hiçbir katkı sağlamayacağı kanaatine vardım. Sonuç itibarı ile Ulu Önderin ve Masonluk değerlerinin birbirinden farklı ve saf değerler olarak ruhuma işlenmesinin uygun olacağına karar verdim.

Sizde böyle yapın demiyorum. Elbette araştırmaya devam edeceksiniz, sorunuza en içtenlikle cevabım budur.

Sevgi ve Saygılarımla,


Nisan 10, 2009, 11:33:00 öö
Yanıtla #96
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

forumda bulunan sayın masonların affına sığınarak kişisel yorumumu yazıyor ve kendilerinden gelecek değerli bilgileri sabırsızlıkla bekliyorum.

Ulu önderimiz hem ülkesine hem insanlarına kazandırdıkları ve hemde tüm dünyada hayranlık uyandıran yaşam tarzı ve eseleri noktasında kanımca muntazam bir locaya üye olmasa dahi ''önlüksüz mason'' olarak değerlendiriyorum.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

          Kesinlikle doğru bir tespit.Bir çok önlüksüz,mason olduklarının farkına varmadan ve hatta masonluğa karşı olduklarını iddia ederek yaşamlarını tüketiyorlar.Saygılarımla...

saygılarımla.
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Nisan 25, 2009, 03:18:26 ös
Yanıtla #97
  • Ziyaretçi

Öncelikle hepinize merhaba.Yeni kaydoldum siteye.Ve ilk yorumumu yazıyorum.Atatürk mason olmasa dahi bizim amaçladığımız tüm eylemlere öncülük ettiğinden dolayı bir masondan ötedir.Yani bu tip tartışmalara gerek yok.Atatürk mason değilse dahi ona laf edenin açıkçası zekasından şüphe duyarım.Çünkü o bizim amaçladığımız tüm eylemlere öncülük etmiştir.Masonların hepside Atatürk'ü sever zaten.


Nisan 25, 2009, 06:54:22 ös
Yanıtla #98
  • A.A.O.N.M.S.
  • Şrayn Masonu
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 976
  • Cinsiyet: Bay

Öncelikle hepinize merhaba.Yeni kaydoldum siteye.Ve ilk yorumumu yazýyorum.Atatürk mason olmasa dahi bizim amaçladýðýmýz tüm eylemlere öncülük ettiðinden dolayý bir masondan ötedir.Yani bu tip tartýþmalara gerek yok.Atatürk mason deðilse dahi ona laf edenin açýkçasý zekasýndan þüphe duyarým.Çünkü o bizim amaçladýðýmýz tüm eylemlere öncülük etmiþtir.Masonlarýn hepside Atatürk'ü sever zaten.

Sayin Serhan,

"Biz" derken, kimleri kastediyorsunuz? Kimin adina konusuyorsunuz?

Ambassador Emirat Shriners of Heidelberg Germany


Nisan 25, 2009, 07:05:21 ös
Yanıtla #99
  • Ziyaretçi

Biz derken masonları kastedmiştim.Masonların içinde heralde Atatürk'ü sevmeyen yoktur.Onu sevmeyen birini düşünemiyorum.Atatürk masonların amaçladığı eylemlere öncülük ettiğinden dolayı o zamanlar masonlar uykuya geçmişlerdi Atatürk'ün isteği üzerine.Demek istediğim buydu.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
9 Yanıt
12915 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2012, 11:04:32 ös
Gönderen: NOSAM33
2 Yanıt
5036 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 17, 2009, 04:44:20 öö
Gönderen: de_hund
5 Yanıt
11050 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 01, 2007, 08:27:30 öö
Gönderen: Universal
0 Yanıt
3042 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2009, 03:38:32 ös
Gönderen: karahan
3 Yanıt
11702 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 12, 2012, 02:16:15 ös
Gönderen: Tij
7 Yanıt
23004 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 06, 2017, 03:33:02 ös
Gönderen: eskihalicli
Yahudi Geleneği İle İlgili Bir Soru

Başlatan llSinekValesill « 1 2 3 » Yahudilik

26 Yanıt
22661 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 25, 2011, 01:05:20 ös
Gönderen: Mustafa Kemal
2 Yanıt
6380 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 19, 2012, 09:21:07 ös
Gönderen: neumann
1 Yanıt
3459 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2013, 11:08:24 ös
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
2230 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 23, 2015, 04:08:37 ös
Gönderen: MEDUSA