Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Korkaklık ve uzantıları  (Okunma sayısı 2051 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 31, 2016, 07:08:35 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 88
  • Cinsiyet: Bay
    • 1717

Korkaklığın tinsel temel sebebi Tanrı korkusudur. Tanrıya inanan kimse, her şeyinin tanrı gözünde açık seçik olduğunu bilir. Yani gizlisi saklısı yoktur. Gizlemek istese dahi bunun imkânsız olduğunu da iyi bilir. Bu ikilem bireyi stres altına sokmaktadır. Bu da bilinçaltında varlığını sürdürecek olan primitif korkunun temellerini atar. Gelelim buz dağının görünen yani bilinçteki korkaklık sebebine. Buradaki prensip de aynı işler; ancak temeli ilkine dayanır. Egonun bu tinsel kargaşayı bastırmada harcadığı büyük enerji bir süre sonra bireyde yorgunluğa sebep olacaktır. Bu da bireyi -bilinç düzeyinde olacak şekilde- pasif ve otorite altına alınabilir yani manipüle edilebilir kılacaktır. Ancak biliriz ki insanoğlu her zaman başına buyruk davranmak istemiş, sosyal ve hür bir canlı olma eğilimi içinde bulunmuştur. Ne var ki birkaç ilkel kabile dahil hiçbir toplum tam olarak özgür olamamıştır zira özgürlük göreceli bir kavramdır. Yarasalar için geceler avantaj sağlarken biz insanlar için gündüzler sevilir olması gibi. Buradan da anlaşılabilir olduğu gibi birey tinsel bir savaşım içindedir. Bu savaş -Hermann Hesse'nin anlatmaya çalıştığı gibi- bireyin durgun ruhuna bir taş atar ve dalgalanmasına sebep olur. Bu dalga bireyde iki reaksiyon başlatır. İlki merak. İkincisi de yalancıl merak. Yani merak duymayı bastırmak için edinilen amaçsız merak. Birinci merak türü ışığı arayanlara mahsus olacaktır, ikinci merak türü ise karanlığı yani bağnazlığı izleyecektir. Bağnazlık korkuyu, korku da bağnazlığı doğuracaktır. Bu sonsuza kadar işleyen alternatif akım gibidir; ancak bireyde, alternatif akım gibi, enerji üretmeyecek bilakis acunsal yaşam enerjisini emecektir; tıpkı karanlıkta hayatını sürdürmeyi avantaj bilen yarasalar gibi. Ancak biliriz ki, insan olabilmek; aydınlığa erişmeyi gerektirir. Yani alacağı veya bulacağı cevaba uyum sağlayamamaktan korkmamayı gerektirir. Bu tip korkuyu yaşayanlar, tinsel bir korku yaşadıkları gibi sosyal bir korku da yaşamaları kaçınılmaz olacaktır. Yeniliklere açık olmayan bir toplum başka bir toplumun medeniyeti ile tanışamaz ve açılamaz tıpkı yeni bir insanla tanışmaktan korkmak gibi.  Çekingen veya introvert ne derseniz... Sebebi, bireyin kendine karşı olan bilinçaltında taşıdığı kızgınlık ve nefret aslında kendine duymadığı saygıdır. Tinsel korku gibi Tanrıya duyulan kırılgan inancı taşıyan o zayıf ruhların saklanması gibi. Bu sözlerim, içinde barışı ve huzuru sağlamış kişiler için olmayacaktır. Samimi olmayan kişiler içindir bu dediklerim. Böylesi derin ve anlatılması güç bir konuda hatalarım ve eksiklerim için de şimdiden özür diler ve affınıza sığınırım. Sevgiler.
Hominem te esse memento!


Ocak 09, 2017, 12:43:44 ös
Yanıtla #1
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 18
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Ömercan,

Tebrik edilmesi gereken çok güzel saptamalar okudum. Son kısmındaki düşüncelerinizle ağırlıklı olarak mutabıkım ama ilk bir kaç cümleyle ilgili olarak "bunun tersi de mümkün ama" diye başlayan bir kaç düşüncem oldu. Fakat onları dile getirmek güç olacak, zaman alacaktı, biraz daha düşününce aklımdan geçenlerin en güzel ifadesinin bizzat sizin kurduğunuz cümleler üzerinde yapacağım bir kaç değişiklikle mümkün olabileceğini gördüm. Birazdan okuyacağınız gibi ele alınan kavram korku da olsa, korkusuzluk da olsa sonuç pek değişmiyor:   
 
Korkusuzluğun tinsel temel sebebi Tanrı korkusudur. Tanrıya inanan kimse, her şeyinin tanrı gözünde açık seçik olduğunu bilir. Yani gizlisi saklısı yoktur. Gizlemek istese dahi bunun imkânsız olduğunu da iyi bilir. Bu durum bireyi rahatlatıcı bir etkiye de sahiptir. Adeta bir fan motoru gibi bilinçaltında varlığını sürdürecek olan primitif korkuyu daimi surette serinletici bir etki gösterir. Gelelim buz dağının görünen yani bilinçteki korkaklık sebebine. Buradaki prensip de aynı işler; ancak temeli ilkine dayanır. Egoyu serinleten bu tinsel rahatlatıcı etki bir süre sonra bireyde tembelliğe ve boşverciliğe sebep olacaktır. Bu da bireyi -bilinç düzeyinde olacak şekilde- pasif ve otorite altına alınabilir yani manipüle edilebilir kılacaktır.

Sevgiler Saygılar.


Ocak 09, 2017, 01:42:21 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 88
  • Cinsiyet: Bay
    • 1717

Sayın @oroboro

Öncelikle aramıza hoşgeldiniz. Faydam olduysa ne mutlu. Tam tersinin de mümkün olacağını söylemişsiniz. Hem mümkün hem de değildir. Açıklamam gerekirse: Korkunun içgüdüsel olduğunu biliyoruz. Hayvanlar bunu iç güdüsel yaşarken; insanlar ise bunu iç güdüsel ve bilinç düzeyinde yaşayabilirler. Yani korkusuzluğun oluşması korkuyu bilinç gücüyle bastırmaktan geçtiğini de biliriz. Yani korkusunun yok olmasını -korkusuzuluğu- ancak korkuyu yenmekle atabiliriz. Bu bağlamda sizin dediğinize gelmek için öncelikle zaten ortamda korkunun olması gerekir. Bu yüzden de tersinin olması bizi sadece ikinci bir düşünceye zorlayacak ve aklımızı karıştıracaktır. Olaya basit yaklaşmak için temel iç güdülerin esas alınması daha doğru olacaktır. İlginiz için teşekkür ederim. Sevgilerimle.
Hominem te esse memento!


Ocak 11, 2017, 01:46:36 öö
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 96
  • Cinsiyet: Bay
    • http://www.masonlar.org

    Tanrı insana iyi olmayı; kötünün karşısında olmayı, kötüye boyun eğmemeyi emreder. İnsan Tanrı'nın gazabından korkar.Çünkü Tanrı kötü olanı cezalandırır.
 
    Yeryüzünde iyilik ve kötülük hep mücadele halindedir. Bu mücadele insanın içinde başlamaktadır. İnsanı kötülüğe sürükleyen zaaflarıdır. İyiliğe götüren ise vicdanıdır. İnsanın içinde de, iyilik ve kötülüğünün ulaşılamaz bir dengesi olduğunu düşünüyorum. Ulaşılamaz sadece yaklaşılabilir bir denge.... Mücadeleyi zaafları kazandığında insan kötülüğe meyleder; vicdanı kazandığında da iyiliğe...Tanrı' ya inanıp da zaaflarına yenik düşen Tanrı'nın gazabından korkar. Zira inanmayanın korkması için zaten bir sebep yoktur.

   Peki Tanrı korkusu insanı bağnazlığa mı götürür? Bence hayır. Tanrı korkusu insanı iyiliğe götürür. Hür iradesine engel olan zaafları ile mücadelesinde ona yol gösterir. İnsanı pasif yapmaz, kötülükle mücadelesinde ona destek olur.

   Peki bağnazlık yok mudur? Vardır. Bence sebebi ise inancın zayıflığıdır. Zira kötülükle mücadelede, kötülüğün galebe çalmasından korkan zayıfların zaaflarına yenik ve hatta tutsak düşmesindendir.

Güçsüz adalet aciz, adaletsiz güç zalimdir!


Ocak 11, 2017, 09:24:12 öö
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 88
  • Cinsiyet: Bay
    • 1717

Sayın @KEMAL_7

Öncelikle cevabınızın niteliğini anlamak için bir kaç kez okudum. Düşüncelerimi düzeltecek nitelikte mi yoksa düşüncelerime destek olacak nitelikte mi? Zira benimle aynı fikirde olduğunuzu görüyorum yazdıklarınızdan. Anladığım kadarıyla yazımı eksik okumaktan kaynaklanan bir yanlış anlaşılma ortaya çıkmış ve dediklerimi farklı anlamlara çekmişsiniz. Pasif olma konusu gibi... Keza her cümleniz yazımı destekler nitelikte. Dikkatli okunduğu takdirde yazımın ikircikli ve samimi olmayan kişiler için olduğu anlaşılmaktadır. Zaten yazımın sonunda da bundan açık bir şekilde bahsetmişim (sondan ikinci ve üçüncü cümle):''Bu sözlerim, içinde barışı ve huzuru sağlamış kişiler için olmayacaktır. Samimi olmayan kişiler içindir bu dediklerim. Samimi olmayan kişiler içindir bu dediklerim.''. Dediğim gibi içinde yani kalbinde samimi Tanrı duygusunu taşıyan kişiler bu yazıma dahil olmayacaklardır. Zaten de yazımın konusu da korkuydu. Yani korkması için sebebi olan kişiler için yazmıştım. İlginiz için teşekkür ederim. Sevgiler.
Hominem te esse memento!


Ocak 11, 2017, 02:05:09 ös
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Anthony flew in yanılmışım tanrı varmış isimli bir kitabı aklıma geldi şöyle diyor flew;
Tanrının var olmadığını hersekilde ispat ettim tek bir şey hariç oda korku .
Kitapta uzun uzun açıklamış flew kimmi?
Son yüzyıldaki en büyük en azılı ateist ve dawkins'in hocası.
Korku çok etkili bir silah.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ocak 11, 2017, 02:11:52 ös
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 96
  • Cinsiyet: Bay
    • http://www.masonlar.org

Yazınıza bilakis dikkatle okuyup üzerinde düşünerek yaklaştım. Yazınızı çarpıtmak gibi bir niyetim yok. Bir beyin fırtınası yapmak istedim.
Yazınızda :
"Korkaklığın tinsel temel sebebi Tanrı korkusudur. Tanrıya inanan kimse, her şeyinin tanrı gözünde açık seçik olduğunu bilir. Yani gizlisi saklısı yoktur.Gizlemek istese dahi bunun imkânsız olduğunu da iyi bilir. Bu ikilem bireyi stres altına sokmaktadır. Bu da bilinçaltında varlığını sürdürecek olan primitif korkunun temellerini atar."
 
İnsanın korkaklığının sebebi Tanrı korkusu olduğunu ve Tanrıdan korkmasının sebebinin ondan hiçbir şeyi gizleyememesi olduğunu belirtiğinizi anladım. Yanlış anladıysam özür dilerim.

Ben Tanrı korkusunun insanı pasife değil aktif ettiğini düşünüyorum. Tanrıdan korkan insanın iyiliğe yöneleceğini söyledim. Bu korkunun bağnazlıkla sonuçlanmayacağını ifade ettim. Sizin bahsettiğiniz "Bağnazlık korkuyu, korku da bağnazlığı doğuracaktır" korku farklı bir korku ise yine yanlış anladığım için özür dilerim...

Güçsüz adalet aciz, adaletsiz güç zalimdir!


Ocak 11, 2017, 02:28:25 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 88
  • Cinsiyet: Bay
    • 1717

Sn @KEMAL_7 , aksine fikrinizi belirtmeniz çok güzel ve bunu yapmakla da çok iyi ettiniz. Aksini söyleyemem. Burada cevaplar veya yazılanlar haliyle yazı şeklinde olduğu için düşüncelerimiz kırıcı zannedilebilir çünkü nasıl yazıldığı kestirilemiyor okuyucu tarafından. Eğer cevap verme şeklim yanlış anlaşıldıysa veya kırıcı bir ton da sözlerime devam etmişsem asıl ben özür dilerim. Konuya gelirsek, korku insanı hayatta tutan itkilerden biridir. Aynı zamanda dediğiniz gibi rasyonel ve saf korku Tanrı inancını ayakta sağlıklı bir şekilde tuttabilmiş ve inananları iyi yönde teşvik etmiştir. Yani ikircikli korku, bağnazlığa iterken kalpten gelen rasyonel bir korku insanı hayatta tutacak temel enerjiyi sağlar. Aynı zamanda yine bu aynı korkudan doğan pozitif enerji inanç sistemini yaşatacaktır. Ancak buradaki korkudan kastım korkmaktan korkan korkaklar içindi. Yani dediğim gibi duygularında samimi ve içten olmayan kişiler içindi. Sn. @karahan 'ın da belirttiği ilgili kitap bu konuyu daha güzel ifade etmektedir. Okumanızı en içten duygularımla tavsiye ederim. Sevgiler.
Hominem te esse memento!


Ocak 11, 2017, 02:39:40 ös
Yanıtla #8
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Ateistler için özellikle çok ilginç bir kitap .Tanrıyı algilamanin en kolay yolu korku.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ocak 12, 2017, 01:54:06 öö
Yanıtla #9

  Uyum,ahenk ve güzellik sevgiyi var eder özümüzde; belirsizliğin,hataların,değişimin bize ters gelen inançların özelimize girmesi ise korku'yu...Sevmek en yalın hali ile bir obje veya olgunun sadece var olmuş olması ile içimizde uyandırdığı duygudur.Korkmak,sevdiğimiz olgunun hasar almasına karşı aldığımız önlemin ismidir.Sevgisiz korku veya korkusuz sevgi olmaz.

 Sevdiğimiz veya korktuğumuz olguların doğruluğu veya yanlışlığı çoğunluk ile belirsizdir.Toplumsal veya bireysel tarihimizin geleneklerine sıkışmış durumdadır.Ayrıca; İnsan zihninde farklı farklı yorumlana bilen hakikatlarımızdır.
Sen Özelsin