Hint Uygarlığında Kadının Konumu Devam)
Gelin Yakma Geleneği
- Hindistan’da bir başka insanlık dışı uygulama da, çeyiz nedeniyle gelin yakma uygulamalarıdır. Kız tarafının damadın ailesine drahoma tarzı bir çeyiz vermesi kökü yıllarca önceye dayanan bir gelenektir. Ancak evlilik gerçekleş-tikten sonra bile erkek tarafı gelinin ailesinden ekstra çeyiz bedeli talebinde bulunabilir ve bu talep karşılanmazsa erkek tarafı gelini yakma gibi vahşice bir uygulamaya gidebilir.
- Çeyiz nedeni ile gelin yakmalarında kocanın ailesi tarafından hazırlanan ateşte gelin yakılır, bu durum bir tür onursuzluk gösterisi şeklinde sunulur. Aslında bu uygulama tüketicinin memnuniyetsizliğine kurban edilen gelinin dramından başka bir şey değildir. Son birkaç yılda, Hindistan genelinde kayıtlara geçen gelin yakma olaylarında çok keskin bir artış söz konusudur.
- Her gün, hemen hemen her altı saatte bir, Hindistan’ın herhangi bir yerinde genç evli bir kadın ya canlı canlı yakılıyor, ya ölünceye kadar dayak yiyor ya da intihara sürükleniyordur.
- Bu gelenek günümüzde bile Hindistan’ın kanayan bir yarası olmaya devam etmektedir. Kadınların dinen eksik ve kusurlu oldukları şeklindeki batıl düşün-celere özellikle geri kalmış toplumlarda ve çoğunlukla da kırsal kesimlerde rastlıyoruz.
- Konuyla ilgili olarak Tayland’dan bir örnek vermek gerekirse; içki yapmak amacıyla pirincin mayalanması sırasında kadınlar, mayanın bozulmaması için o bölgeye yaklaştırılmazlar. Eskiden beri tüm dünya denizcileri arasında da buna benzer kadın karşıtı boş inançların olduğu bilinmektedir.
- Hindu inancından Thai kültürüne geçen bir geleneğe göre, âdet dönem-lerinde kadınların ibadet etmeleri yasaktır. Aynı gelenek farklı kısıtlamalar içerecek şekilde Uzakdoğu’dan bazı Ortadoğu dinlerine de geçmiştir.
- Kadınların toplumsal konumlarıyla ilgili bu araştırmamızı tüm dünya uluslarını kapsayacak biçimde genişletmek olanağımız yok. Bu bakımdan Uzakdoğu’dan başlayarak kendi coğrafyamıza doğru genel bir göz atma ile yetinelim.
- Çinliler kadını, insan saymazlar, ona ad bile takmaya lüzum görmezlerdi. Kadını isimle değil, sayı ile, 1,2,3 diye çağırırlardı. Kadınlar toplumda "domuz" diye anılırdı.
- İran'da Sâsânî devleti döneminde kadına kıymet verilmezdi. Kadın hiçbir hak ve hukuka sahip değildi. Kız kardeşlerle evlenmek bile normal sayılırdı.
- Geçmiş bin yıllardan günümüze ortaya çıkan bütün dinlerde kadın ilginç bir şekilde hep aşağılanmış hor görülmüş...Gerçekten de dünya üzerinde hiçbir din yok ki kadını kötüleyip küçümsemesin. Mevcut bütün dinlerde aşağılanan kadın mevzusu bile başlı başına bir insanı rahatlıkla materyalist ateist yapacak potansiyele sahiptir...
- Kadını tamamen ikinci planda gören, kadına erkeğin yarısı kadar değer vermeyen, erkeğin açıkça kadından üstün olduğunu söyleyen nihayet sahih hadislerde, kadının erkeğe secde etmesi gerektiğini, kadının "şeytan" olduğunu söyleyecek kadar ileri giden İslâm, kadını paçavra gibi, mal gibi gören Yahudilik, "İlk günahı Âdem değil Havva işledi, Âdem’i Havva saptırdı ona göre ey kadınlar yola gelin!" ve "kadın erkek için yaratılmıştır" diyen bütün insanlığın günahının kaynağının Havva olduğunu söyleyerek kadını "bütün kötülüklerin kaynağı" gibi gösteren Hıristiyanlık...
- Ülkemizde ve dünyada ateistlerin kadın konusunda İslâm’ı Hıristiyanlığı ve Yahudiliği sert biçimde eleştirmeleri de yersiz değil. Ortadoğu dinlerinin büyük oranda "anti kadın"dinleri olduğu zaten günümüz dünyasında bilinen bir gerçek...Daha az bilineni ise Hint ve Çin (Konfüçyüsçülük, Taoculuk...vs) dinlerinin de kadın konusunda Ortadoğu dinlerinden bir farkının olmadığı...