Kurgu iyi de...
Açıkça tutmayan bir noktası var: İsrailoğulları inşaat yapmayı bilmezdi; ne ahşap işini. Ne taş yontmayı, ne duvar işlemeyi.
Bilselerdi, Fenikeliler'e gereksinme duymazlardı.
Nitekim Filistin ve dolaylarındaki Antik Çağ yapılarının hiçbirinde Mısır tarzı yoktur ama Akad ve Asur hatta Kenger ve Hitit uygarlıklarının tarzını, Mezopotamya doğusunun esinlenmelerini bile görebilirsiniz; Kızıldeniz batısı yok.
Bu durumda yazdıklarımı az biraz geriden başlatmam gerek sanırım:
Mu ve Atlantis mitlerine hiç girmeden...
Olay sanırım Urfa'da bulunan 12.000 yıllık Göbekli tepede başlıyor.
Daire çevrendeki 12 taş ve ortasındaki 2 taş ve taşlardaki "boğa" tasfiri zaten belirttiğiniz bütün kültürlerin ilahi teması Boğa olarak tasfir edilmiş.Boğa'nın boynuzları bir cok dilde "parlamak ışıldamak" anlamına gelir.Ayrıca Yılan sembolü de cok kez kullanılmış.Yılan zaten başlı başına bir hikaye...
Ortadaki "2 taş": "eril ve dişil",2'li 1'liğin ve macro ve micro ölçüde bilinen evreni oluşturan bütün karşıtlıklı yaratıcı enerjinin tasfiri ve bütün hayatın kaynağı olduğu...Daire çevrendeki 12 taş... Bir cok kültürdeki 12'li ilahi tasfirleri acıklıyor olabilir.Bu konu cok uzar burayı atlıyorum ; konuyu okuyanlar araştırabilir.(Bu anlatım cok zorlama olmamıştır umarım - -
)
Burdaki tarihsel boşluğu atlıyorum direk ibraniler'e geçiyorum.(Hindu,brahma,veda etkileri)
İbranilerin yolu HZ.Musa ile kesişmeden evvel Mezopotamya ve harran düzlüklerinde yaşamışlar.Gezgin bir kavim olup "Asur" devletine bağlılarmış.HZ.muhammed'in de esinlendiği tek tanrılı bir inanç tarzının yozlaşmış hali olan "saabi" dinine bağlılarmış saabi inancı babil kökenli imiş.
Kuraklıklar yüzünden mısır'a göçmüşler.Kralları İbrahim büyük ihtimal ile "İSİS"'e ithafen oğullarına "İshak ve İsmail"adını vermiş. İbranilerin mısır'dan cıkışı sonunda Galiba İbranilerin"Saabi" inancı ile eski Mısır dini Hz.Musa aracılığı ile bu şekilde buluştu.(Duvar ustalığınıda mısır'da 400 yıllık bir süreçte öğrenmişler sanırım.)
"Süleyman dönemi" (Fenike dili) Zaman içinde diğer dillere cevrilen ibranilerin dini kitapları yanlış anlamalar yüzünden iyice anlamını yitirdi.Sanırsam İlk orjinde "Makro evren" ve "Mikro evren" anlayışı "eril ve dişil" tanrı anlayışına(Isıs ve Osiris) ardından Tanrı'nın birer kulu olan "Adem ve Havva"ya; ardından da Adem'in kaburga kemiğinden havva'nın yaratılma tasfiri ile...Tamamen eril,tekil bir tanrı inancına dönüştü.
"Süleyman dönemi"ne gelirsek Süleyman'nın bir cok kaynaktan araştırıldığında pek abartıldığı gibi biri olmadığı izlenimini uyandırıyor.Kadın düşkünü,alkol bağımlısı kolay yönlendirilen dinsel bir tarafının olmadığı...Bütün gücün babası Davut'dan kaldığı anlaşılıyor.
Ayrıca yapılan mabed ile pek de alakadar olmadığı gözüküyor.Mabedin Mısır'daki örnekleri gibi
İlizyonlar,aynalar,sesler,dumanlar vasıtası ile halka ilahi zannedilen sihirbazlıklar sergileyip, korku ve güç hükümdarlığı sürdüğü anlaşılıyor.Ayni sihirbazlıklar Kadim mısır'da da görülmüştü.(Mabedin varlığı tartışılır bir konudur)
Süleyman’ın ölümünden sonra, M.Ö. 587’de Babil kralı Nabukadnezar tarafından yıkıldı. Ülkede yaşayanların bir bölümü işgalciler tarafından köle olarak Babil’e götürüldü.
Yahudiler, babillilerin sümerler'den kalma inançlarını da kendi inançlarına entegre ettiler.
Yahudilerin esareti, Pers kralı Kyros’un Babil’i işgali (M.Ö. 530) ile son buldu. Kyros Yahudilere, mabetlerini yeniden yapmaları için izin verdi. Bazı kaynaklar, Zerdüşt dini ile benzerliğini bildiğini ve bu nedenle mabetlerini yapmak için Yahudilere izin verdiğini belirtmektedir.
Bütün bu yozlaşma sürecinde KABBALA gercek sırları ve aslolanı bölünerek ve geliştirerek saklamış olabilir.
İlerki yıllarda Romanın işgali sonucu büyük sorunlar yaşandı.Romalılar işgal ettikleri topraklardaki inançlara karışmamalarına karşın yahudilere ayni töleransı göstermediler; ilerki yıllarda Hiristiyanlara da göstermiyecekleri gibi; Constantin'e kadar.(Roma,Saabilik dininin içrek versiyonundan inanılmaz derecede etkilenmiştir; uzun bir konu olduğu için burayı atlıyorum; Gerci Saabilik bütün bu anlatımın temel taşı.İbrani Saabilerin bir kısmı Mısır’a ,bir kolu da Yemen’e gitmişti.Süleyman’ın karşılaştığı Belkıs bu Yemen Saabilerinin kraliçesi idi. Ku-ran’nın da esinlendiği büyük ihtimalle Saabiliğin bu koludur.)
Hz. Musa'nın,"Saabi" inancı ile eski Mısır dini karması terbiyesi almış "Esenniler" arasında "HZ.İsa" dünyaya geldi.Hz.İsa'nın doğum günü olduğu söylenen 25 aralık...Hz İsa'nın "Esenniler"den olduğu 25 aralık gününden de bellidir. Bu tarih, Esennilerin Elohim adına düzenledikleri ayin günüdür.Hz.İsa bilinen/anlatıldığı gibi bir kişilik değildir.Yukarıda anlattığım tarihsel sürecin sonucunda yozlaşmış bir simgedir.farklı farklı tarihsel replika ilahi kişilikleri vardır."Yoanna İncili" bu sürecin akışında en yakın tasfirleri barındırır.
Ufak bir acıklama yapar isek:
"Saabi" İnancı Hz.Muhammed'in bütün anlatımlarının temelini oluşturur. "Esseni" inancı Hz.İsa'nın bütün temel anlatımlarını oluşturur.HZ.Musa, "Saabi" inancı ile "mısır dinini" birleştirdi demiştik.Esseniler'de ayni anlayışın türevi demiştik; İsteyenler araştırabilir.
Konu dahada uzatılabilir,lakin; cok karmaşık ve cıkmazlarla dolu.Boşlukları uydurma bilgiler ile istemeyerek doldurmamak için oldukca caba gösterdim.Yukarıda da dediğim anlatımdaki tarihsel boşluklar cok oldu;uzun bir araştırma gerektirir.Yazdıklarımdaki bilgileri; kendi bilgi dağarcığım,bu form,belgesel,kitaplarım ve internet'den derleyerek yazdım.
Not:Konu yazdıkca Duvarcılık'dan da oldukca uzaklaştı; olsun o kadar.
--
En derin Saygılarımla.