Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: 24 Kasım Öğretmenler Günü  (Okunma sayısı 10509 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 26, 2008, 09:03:41 ös
Yanıtla #10
  • Ziyaretçi

  Sayın Dino,eğitimimiz konusunda farklı bir açılım getirdiğiniz için teşekkür ederim.
  Bu konuda daha önce yaptığım bir konuşmadan alıntı yaparak katkı sunmak istiyorum.

" Bir ülkenin kalkınmasında birinci derecede belirleyici unsurun eğitim olduğunu çok iyi bilen ATATÜRK’ün  üniter toplum yapısını sağlayabilmek için Eğitim Birliği Yasasını 1924 yılında yürürlüğe koymuş olmasına rağmen, daha sonra MEB’da görev alanlar ulusal eğitim sistemimizi yozlaştırmıştır. Halk  evleri, köy enstitüleri ve sendikalar kapatılmış, tamamen siyasi amaçlı ve dine dayalı yeni okullar açılarak, Laik Türk Eğitim Sisteminin bütünlüğü bozulmuştur.Vicdanlardaki kutsal yerini alması gereken din duygusu,eğitim yoluyla toplumsallaştırılarak bir baskı aracı haline dönüştürülmüştür.Ulusal eğitimimiz tarikatlara ve tüccarlara bırakılmıştır. Ulus içerisindeki farklılıkların öne çıkarılarak çarpıtılması sonucu toplumda etnik ve dinsel anlamda kutuplaşmalar yaratılmıştır.  Toplumdaki bu kutuplaşmalar tehlikenin de ötesinde birer tehdit haline gelmiştir. "

     12 Eylül öncesini anımsayalım . Çok değerli insan Abdi İPEKÇİ'nin yazılarına bakarsanız,orada  sağ sol çatışmasının ne kadar yanlış olduğu, halkı sağduyuya davet ettiğini görürsünüz.Daha sonra yaşananlar ne yazık ki Abdi İPEKÇİ'yi haklı çıkarmıştır.Korkarım Ulusal Eğitimden uzaklaşmamız da bizi 12 Eylül öncesi durumlara sürüklemesin.Ulusal Eğitime dört elle sarılarak,hızla düyaya entegre olmamız germektedir.Tıpkı Hasan Ali YÜCEL'in Dünya Kılasiklerini Türkçeye kazandırdığı gibi,tıpkı Köy Enstitülerinde olduğu gibi.
    Her yiğidin bir yoğurt yiyişi varsa , bizim de kendimize özgü bir eğitim sistemimiz olmalısır.
                                                                                                                                                                                               Saygıyla
     


Kasım 26, 2008, 09:26:38 ös
Yanıtla #11

Sağ - sol çatışması yanlıştır ama sağ ve solun varlığı şarttır .
Yeter ki insanlar bilgi sahibi olduktan sonra fikir sahibi olsunlar ,eleştirip eleştirilebilsinler ,düşünerek karar versinler,düşündüklerini ifade edebilsinler...Bilerek sağcı bilerek solcu olsunlar .
Bunların hepsini eğitim-öğretim kurumlarında öğretmenlerimizden öğrenmeliyiz .
Bize düşünebilmeyi ,düşündüklerimizi ifade edebilmeyi ve bilimi öğreten öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun .
Bilgi , en kutsal güçtür !


Kasım 27, 2008, 01:20:35 öö
Yanıtla #12
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Atatürk'ün ölümünden sonra herşey bozulmuştur,mandacı olan ve paraların üzerine resmini koyduran İsmet İnönü dönemi tam bir fiyasko olmuştur,köy enstitüsü,halk evleri amacından saptırılmış ve bu güzelim kurumlar siyasi bir kurum olmuştur.
Yaptıkları yanlışlar DP partinin doğmasına neden olmuş ve halkın arap kültürüne yakınlaşmasına neden olmuşlardır.

Sağ-sol gibi ayrımlar yapan koyunlar kendilerini hep bir sürüde olma isteyi duyarlar.

Eğitim Milli değildir, örnek vermek gerekirse bazı ingilizce eğitim veren üniversite ve okullarda Atatürk'ün  gençliğe hitabesini ingilzce olarak sınıflara koymaları beni çok güldürmüştür.
Eğitimin milli olmasından daha önemli olan birşey kaliteli,dünya görüşü olan öğretmenlerden tarafından eğitim alabilmektir.Yaratıcı olamayan,öğrencilerin duygusal zekalarını gelişmesine yardımcı olamayan öğretmenler oldukça istediğiniz kadar eğitim sistemi değişsin hiçbirişe yaramaz.Hele hele hala ezber yaptırılıyorsa öğrencilere vah halimize.
Biliyorsunuz ki düz liseler anadolu lisesi oldu acaba anadolu lisesi kalitesini verebiliyorlar mı?

Bir öğrencinin aklını açması,geleceği görebilmesini sağlaması,öğrencinin at gözlüklüklerini çıkarmasını sağlaması açısından eğitim çok önemlidir.

Kesinlikle eğitim özelleştirilmeli,böylelikle hedefe yönelik eğitim yapılabilecek ve şuan ki özel eğitim kurumlarının ücretleri düşecek.


Kasım 28, 2008, 03:26:37 ös
Yanıtla #13

Hazir bu konu acilmisken, tartisilmasi gereken onemli bir detay daha var; "Milli Egitim". Adi ustunde, MILLI. Ama egitim sistemimiz ne kadar milli, baska bir deyisle milli mi?

Gorusleri merak ediyorum.

Sevgi ve Saygilarimla,

Milli değil 'Evrensel' olmalı.

Evrensellikten kastım, Okullarımızda kendi ırkından başka ırkları kötüleyecek şekilde öğrencilerimize fikir empoze edilmemeli; Öğretmenlerimizin her ulusa karşı ılımlı olarak özellikle Tarihsel derslerde olaya salt milli açıdan yaklaşılacak olursa ki, şimdiye kadar yapılan en büyük hatalardan biri bu diye düşünüyorum, yeni yetişen bireylerin zihinlerinde kalıplaşmış bir milli duygusunu yerleştirecek düzeyde oluşması sözkonusu olacaktır. Tamam, her Ulus Milli Değerlerine sahip çıkmalı ve hatta korumalıdır ama bunu asla diğer Uluslara karşı kin ve nefret duyacak dereceye getirilmemelidir.

Eğitim ve Öğretim Sistemi ( Ülkemizde ) malum :( anlatmaya gerek yok. Ki Milli'yi biraz aşıp da diğer Ulusların Eğitim ve Öğretim Sistemleri gözönünde bulundurulursa ya da böyle bir yöntem denenirse belki başarılı olunabilinir ve her zaman için şunu görmek isterdim: ilk başta tüm Okullarda İnsanlığı, Sevgi'yi ve Saygı'yı öğretmeleri ve uygulamaları... Hoşgörüden yoksun olunursa ne kadar ileri safhalarda bulunursa bulunulsun asla başarılı olunmaz. Bu bir gerçektir.

Ben, kendi adıma söyleyeyim Devlet Okulunda okuyan bir kişiydim, aldığım Dersler özellikle Tarih ve Din Derslerinde maalesef Öğretmenin subjektif görüşlerinin empoze edilmeye çalışıldığına birebir şahit oldum ve bunun tabiki büyük bir yanlış olduğunun farkındaydım ama ne olursa olsun Ülkemiz bu şekilde hareket edilerek Milliyet ön planda tutulmak istenmiş ve fikirsel ve ırksal ayrılıklara, ayrımlara bu sayede vardırılmıştır. Ne yazıkki.. 

Unutulmamalıdır ki, ayrım yapan ve başka ırkları kabul etmeyenler başka ırklar tarafından asla kabul edilmezler ;)

Saygılar..
« Son Düzenleme: Kasım 28, 2008, 04:13:36 ös Gönderen: skullG »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Kasım 28, 2008, 04:12:43 ös
Yanıtla #14
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Eğitimin özelleştirilmesine karşıyım. Eğitim hakkı evrensel bir haktır. Eğitimi, (tabi bunun yanı sıra sağlığı da )Herkes için parasız ve bir kamusal hak olarak kabul eden sosyal devlet ilkesine karşı neo-liberalizmin devlet elini eteğini çekmeli görüşü kabul edilemez. Günümüzde Devlet okullarında bağış, yardım, kırtasiye parası, kayıt parası, tebeşir parası, bakım onarım vs. ad ve nam altında devamlı olarak para alınmaktadır. asgari ücretin 600 TL civarında olduğu bir ülkede bu saydıklarım yıllık bin - iki bin ve kimi yerlerde çok daha fazlasına mal olmaktadır.

Eğitimin yerel yönetimlere devri gibi neo-liberal politikalar "eğitimin yerelleşmesi"ni sağlayacak, insanların iş güvenceleri ellerinden alınacaktır. Devletin karışmadığı bir alan haline gelecek eğitimin "milliliği"ni asıl o zaman tartışırız. Bugün ülkemizde savunulan bu neo-liberal politikalar çok değil Şili'de faşist Pinochet döneminde uygulanmıştır ve bu uygulamanın sonuçları hiç de iç açıcı değildir.

Eğer eğitim sisteminin sağlıklı hale gelmesi isteniyorsa yapılacak olan onun kamusal hizmet özelliğinin korunması hatta güçlendirilmesidir.

Eğitim ve özelleştirme ile ilgili olara Fuat Ercan'ın "Eğitim ve Kapitalizm / Neo-Liberal Eğitim Ekonomisinin Eleştirisi" eseri fikir verici olabilir .

Saygılarımla .


Kasım 28, 2008, 05:45:18 ös
Yanıtla #15

      Her yiğidin bir yoğurt yiyişi varsa , bizim de kendimize özgü bir eğitim sistemimiz olmalısır.
                                                                                                                                                                                                

Sevgili Teknik Öğretmenime, müsaade ederlerse bir soru sormak istiyorum;

Kendimize özgü Eğitim Sistemi derken şimdiye kadar süregelen ve Ülkemizde uygulanan Eğitim- Öğretim Sistemini kastettiğinizin farkında olarak başarılı mı bulduğunuzu anlıyorum? Yoksa yeni baştan yepyeni bir uygulamaya geçilerek başarılı bir Eğitim Sistemini mi kendimize mal etmemiz gereklidir, şeklinde ifade etmeye çalışıyorsunuz? Biliyorsunuz ki, her Sistemin mutlaka bir çapraşık yönü vardır ve düzeltilemezse asla düzeltilmez. Yanılıyor muyum?

Saygılar,
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Kasım 28, 2008, 11:02:54 ös
Yanıtla #16
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Sayın   SkullG nin yorumuna  tamamen katılıyorum. Sayın Dino'nun Milli Eğitimin ne kadar milli olduğu sorgulamasına cevap vermek çok güç. Eğitim sistemimiz ister milli olsun ister evrensel! burda sorun bilimin ışığında fikir üretebilen gençleri nasıl yetiştirebileceğimiz olmalı. Ezberden uzak, hür iradesi ile karar alabilen, fikir üreten ve bilimin gelişmesine  katkısı olacak şekilde eğitilen gençlerimiz hem ülkesine (milli) hem de yaşadığı dünyaya (evrensel) katkısı olacaktır.

Burs olanaklarının zayıf ve gelir seviyesinin çoğunlukla düşük olduğu ülkemizde birde parasız (azıcık paralı) eğitim hakkının insanların elinden alınmasını nasıl düşünürsünüz sizi anlayamıyorum Sayın M.Akyol. Siz özel bir üniversitede okuma şansını elde etmiş olabilirsiniz, belki başarınızdan dolayı bursta almış olabilirsiniz. Bir de ülkemizde şanslıysa eğer asgari ücret alan (ki yetişkin çalışanların zannedersem %30-35i sigortasız ve asgari ücretin altında gelirle çalışıyor) kişilerin çocuklarını bırakın özel okula göndermeyi devlet okuluna göndermekte zorlanıyorlar. Sorarım size sayın M.Akyol hiç böyle bir aileyi gözleme şansınız oldumu? Öğretmenlerden bir kısmı bahsetmiş olduğunuz olumsuz özellikleri taşıyor olabilir sayın M.Akyol, sizce özel okullarda yetişen ve ülke gerçeğini görmeden yetişen bir öğretmeni, eğitimini tamamladıktan sonra  ülkenin az gelişmiş hatta problemli bölgelerin de çalıştırabilirmisiniz?

Sayın M.Akyol lütfen eleştirimi pozitif bir bakışla değerlendiriniz. Bir çok yorumunuz da sertlik var ve tek doğru sizinmiş  gibi bir izlenim bırakıyorsunuz. Doğruların çakıştığı noktayı bulmak daha heyecan  verici olmaz mı sizce?


Saygılarımla,


Kasım 29, 2008, 01:04:24 öö
Yanıtla #17
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Ben ilk ve ortaokulumu devlet okulunda okudum ve okurken annemde okul aile birliğindeydi.Okumak isteyenin bütün harcamalarını okul ve devlet karşılıyordu,okul aile birliği de öğrenciye mont,kıyafet,kitap, defter ve ayakkabı alıyordu.Okumak isteyen öğrenciye bırakın okulu; valilik  muhtar kaymakamlık zaten yardım ediyor.Param yok okuyamadım diyen kişinin okuma isteği yokmuş.
Benim param yok okuyamadım laflarına karnım tok onların hepsi palavra okumak isteyen eğer okumak istiyorsa açıköğretimden bile olsa okur.Bu konuya çok iyi  şekilde hakimim.Üniversitede okuyanlar öğrencilere verilen bursları saymıyorum bile.Bildiğiniz gibi devlet ve vakıflar tarafından bir çok burs alınabiliyor,hatta gerçekten ihtiyacı olan öğrencileler işadamları burs veriyor kişisel olarak.
Örneğin bir öğrenci özel üniversite de okuyor, diyelim ki maddi durumu kötüleşti okul bütün ücreti karşılıyor.
Eğitim özelleşmeli çünkü bu şekilde eğitim hiçbir zaman kaliteli hale gelemeyecek.
Durumu kötü olan tanıdıklarım otururken, benim paraya ihtiyacım olmadığı halde ben lise 1den beri belli aralıklarla çalışıyorum kışın yarızamanlı yazın tam zamanlı.Şu 2-3 aydır çalışmıyorum.
Berber çıraklığı yaptım, ünlü mağazalarda çalıştım,turizm firmasında çalıştım...Babamdan gizli çalıştığım bile oldu sadece ve sadece tecrübe edinmek için.
« Son Düzenleme: Kasım 29, 2008, 01:12:54 öö Gönderen: M.Akyol »


Kasım 29, 2008, 12:31:17 ös
Yanıtla #18



Burs olanaklarının zayıf ve gelir seviyesinin çoğunlukla düşük olduğu ülkemizde birde parasız (azıcık paralı) eğitim hakkının insanların elinden alınmasını nasıl düşünürsünüz sizi anlayamıyorum Sayın M.Akyol. Siz özel bir üniversitede okuma şansını elde etmiş olabilirsiniz, belki başarınızdan dolayı bursta almış olabilirsiniz. Bir de ülkemizde şanslıysa eğer asgari ücret alan (ki yetişkin çalışanların zannedersem %30-35i sigortasız ve asgari ücretin altında gelirle çalışıyor) kişilerin çocuklarını bırakın özel okula göndermeyi devlet okuluna göndermekte zorlanıyorlar. Sorarım size sayın M.Akyol hiç böyle bir aileyi gözleme şansınız oldumu? Öğretmenlerden bir kısmı bahsetmiş olduğunuz olumsuz özellikleri taşıyor olabilir sayın M.Akyol, sizce özel okullarda yetişen ve ülke gerçeğini görmeden yetişen bir öğretmeni, eğitimini tamamladıktan sonra  ülkenin az gelişmiş hatta problemli bölgelerin de çalıştırabilirmisiniz?

Konu Eğitim olduğu için hassasiyetle üzerinde durulması gereken bir konu olduğundan ne yazıkki şimdiye kadar Ülke kapsamında bahsediyorum, gerekli önem verilmemiş ve sürekli olarak geçiştirilmiştir. Eğitime verilmesi gereken ehemmiyettin başka alanlara ( gereksiz ) kayması haliyle Ülke açısından önemli derecede bir sorun olmaktan çıkmış ve daha aşılması zor bir soruna dönüşmüştür. Burada Bizler, ne kadar çok plan ya da fikir üretirsek üretelim sonuçta Ülkenin yönetimini devralmış kimseler tarafından uygulamaya geçilmediği sürece herhangi bir şey ifade edeceğini sanmıyorum.

Lütfen, şimdiye kadar bana Ülkenin tam ve teşekküllü bir biçimde yönetildiğini, yönetilmiş olduğunu söylemeye cesaret eden biri ya da birileri var mı içinizde? Kaldı ki sorun sadece Eğitim alanında sınırlı kalmış bir durum değil. Ancak yineliyorum, Eğitim'in her anlamda önemli bir hususiyet arzettiğinin farkındayım.

Ülke ekonomisini düşündüğümüzde Eğitime yönelik hangi özel girşimlerde bulunulmuştur? Belki Ülkenin Doğu ve Güneydoğusunda önemli derecede yatırımlar söz konusu olmuştur ama yine söylüyorum bu biraz olsun geç sayılmadı mı? Yine de ne kadar çok geç kalınmış olunursa olunsun farkına varmak ve biraz olsun telafi etmeye çalışmak ya da çalışılması önemli bir durum teşkil etmektedir.

O yüzden salt Eğitimdeki büyük sorunu çözmek ya da gidermeye çalışmak başka alanlara kaymadıkça yine de pek de başarılı olunacağına doğrusu inanmak isterdim ama inanılmıyor, maalesef! Ki şimdiye kadar sadece Ülke'yi değil Dünya genelinde gelişmiş ve gelişmemiş arasındaki farkın giderilmesi yolunda önemli çabaların gösterildiğine inanan bir kişi olarak bunun da Ülke açısından başta Eğitim olmak üzere birşekilde sorunların çözümleneceğini dolaysıyla giderilebilineceği umudu içersindeyim :)

Bir şekilde ...
« Son Düzenleme: Kasım 29, 2008, 12:34:00 ös Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Kasım 29, 2008, 01:38:34 ös
Yanıtla #19

Bir de şunu eklemek isterim ki;

Sevgili Doğudan Kardeşimin de belirttiği gibi Doğu'da görev yapmanın hakikaten de zor ya da zorunlu olarak gösteriliyormuş gibi bir anlayış hakimdi. Demekki şark görevi olmasa bu yerlere gelmek biraz imkansızdı. Unutmamalıyız ki Ülkenin her yeri belirlenmiş sınırlar çervesinde Türk Vatandaşı olarak resmiyette geçmekte ancak bu uygulamada biraz çelişkili durum arzetmekte.

Başlangıçta Ulu Önderimiz Atatürk'ün Projesine göre Biz'lik anlayışı hakimdi ve Kurtuluş Savaşı bu sayede kazanılmıştır. Bu herkesce bilinmektedir. Ancak bunun bazı kesimlerce tek tarafa mal edilmesi maalesef bu görüşü önemli derecede kırıp geçirmiştir. Şimdi ise Doğu ve Güneydoğuda yaşayan İnsanlarımızın Ülkenin vatandaşından sıyırılıp bunu şiddetle kabul etmedikleri gözlemlenmektedir. Peki soruyorum; bunun nedenini taa en başa dönerek neden bu ayrımcılığı başlatan yönetimde aramıyoruz?

Birlik ve Kardeşlik Bilinci mükemmell bir şekilde oluşturulmak ve yerine oturtulması çabası içersindeyken bölünmelere ve ayrımlara varılan, vardırılan temelini teşkil eden uygulamalar sayesinde Ülkenin şuanki durumu ortaya çıkmıyor mu?

Bakınız, Ülke bazında ele alınan ya da alınması gereken en önemli derecede yerini koruyan bir sorunun gündeme gelmesi bazı kişileri ya da kesimleri önemli derecede rahatsız etmektedir. Bunun da bilincinde olarak Kardeşlik ve Bizlik duygusunu savunan bir birey olarak bazı önemli detaylara vurgu yapmam umarım yanlış ve önyargılaraın oluşmasına sebebiyet vermez ama gerçek budur!

Demekki şark görevi zorunlu olmasaydı hala Ülkenin Doğu ve >Güneydoğu tarafı geri kalmışlığını yaşayacaktı ki hala hala bazı yörelerimizde gerek okul gerekse sağlık açısından deyim yerindeyse Devlet Baba tarafından el atılmamış ve önemli derece mahrumiyetini devam ettirmektedir. Üzgünüm, bunların yerine daha güzel ve aydınlatıcı görüşlerimi dile getirmeyi çok isterdim ama bu da bir gerçektir ki, orada yaşayan sen ya da ben olabilirdik hatta şuan Ülkeyi bu hale getirenler de.. Hangimizin yaşamı garantidedir, merak ediyorum ve mahrumiyetten yoksun İnsanlara olan bakış açısı işin kolay tarafına gidilen ve nedenlerine inilmeyerek sadece bulundukları duruma göre değer biçen Batıda birçok yerlerde geri kalmışlığını savunan ve iddia eden sözde kendilerini gelişmiş sayanlar aslında Onların sahip olduğu asıl önemli olan İnsanlıktan yoksun olduklarını bilmiyorlar.. Yalnız şunu farkettim ki bahsı geçen yörelerde yaşayanlar, İnsanlığını korumuş ve herkese eşit şekilde bakmış önemli niteliklere sahip İnsanlar olduklarını keşfettim bence doğru: asıl Doğu ve Batıdaki fark işte budur! Yanlış anlaşılmasın lütfen genelleme yapmıyor ama biraz olsun olaya geniş ve derin bir açıdan bakmayı öğrenmiş bir kişi olarak sorun sadece beni değil, hepimizi ilgilendiren önemli bir mevzubahis olduğunu bir kez daha vurguluyorum.   

Eşitlik ve Adalet- Adillik; yerini korumadıkça istediğin kadar bu Ülkenin her kıyısında yaşayan benim vatandaşım de ama bu sözde kalır, özde değil!. 

Ülkenin kanayan yarası olan bu önemli olayın en kısa sürede tedavi edilmesini umuyor ki yapılan çalışmalar da bunu göstermekte, umarım istenilen İnsanlık Seviyesine sadece Ülke anlamında değil >Dünya çapında gelinmesi sağlanılır.

Saygı ve Sevgilerimle,       

Önemli bir not olarak yazımın son kısmında belirtmek istediğim bir diğer husus ise; salt kendi Ülke sorununda kalmayıp görüşlerimi bu Ülkede yaşadığımdan bu sorun üzerinden belirttiğim, ancak Dünyanın birçok yerinde de aynı ve benzeri sorunları yaşanılmış, hala da yaşanılmaye devam edilmesi sebebiyle bir tümevarım şeklinde düşünülüp değerlendirilmesini arzediyorum.

Gözden kaçırılmaması gereken bir diğer nokta ise; Ben ne isem Kardeşim de O'dur prensibine bağlımlı kalınarak Biz'lik görüşü hakim kılınmadıkça salt kendilerini düşünen Bencil Kişilikler asla bundan böyle rahat ve huzurlu yaşayamayacaklardır. Sistem otomotik olarak işlemektedir. Çünkü yaşadığı ortam gereği buna asla izin verilmeyecektir. Belirli bir süreçten sonra haliyle zorunlu olarak Bencillik kalkacak ve Biz'lik Bilinci işler hale gelecektir, getirilecektir. Bunun dışında kalanları ise korkunç bir kaos bekleyecektir. Bunu gözardı etmememiz dileğiyle, 
        
« Son Düzenleme: Kasım 29, 2008, 01:53:05 ös Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Kıyamet Günü Kafatası!

Başlatan Ittihatci Mitoloji

9 Yanıt
11875 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 28, 2008, 11:30:54 ös
Gönderen: dogudan
Haftanın İlk Günü Cumartesi.

Başlatan gunesozaydin Tarih

0 Yanıt
2685 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 31, 2007, 10:42:09 öö
Gönderen: gunesozaydin
7 Yanıt
5668 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 04, 2008, 11:39:34 öö
Gönderen: shemuel
2 Yanıt
2810 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 23, 2007, 07:25:00 ös
Gönderen: Sebnem
14 Yanıt
8187 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 08, 2018, 10:36:53 ös
Gönderen: Tij
0 Yanıt
2161 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2009, 02:32:16 öö
Gönderen: Mozart
3 Yanıt
3149 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 24, 2009, 05:36:56 ös
Gönderen: rigormortis
3 Yanıt
2433 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 24, 2014, 04:26:25 ös
Gönderen: Arais
10 Yanıt
5190 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 13, 2015, 09:14:15 ös
Gönderen: GOASISG
0 Yanıt
1484 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 23, 2015, 11:42:41 ös
Gönderen: _SplendouR_