Masonlar.org - Harici Forumu
Mason ve Masonluk Nedir? => Ezoterizm => Konuyu başlatan: karahan - Aralık 10, 2011, 10:21:13 ös
-
Çok eski devirlerden kalan yaygın bir inanca göre:
"Türkler 'in atalarma göklerden gelen sihirli bir taş armağan edilmiştir. Bu taş her devirde Türk Samanları 'nın ve büyük Türk komutanlarının ellerinde bulunmuştur." Ve yine bu inanca göre günümüzde hâlâ bu taşın önde gelen Şamanlar'ın ellerinde bulundukları iddia edilmektedir.
Bu anlatılanların sadece bir inançtan ya da söylentiden ibaret olmadığını binlerce yıl öncesine ait eski Çin Tarihi Kayıdan da teyid etmektedir. Eski Türkler'in de elinde bu tür bir taşın (Yada Taşı) bulunduğuna dair çok sayıda tarihi kayıt vardır. Çin Kaynakları tarafından tutulan bu kayıtlarda, Türkler'in bu taş vasıtasıyla istedikleri zaman yağmur veya kar yagdırabildikleri uzun uzun anlatılmaktadır.
Atalarımızın istedikleri zaman yağmur, kar, dolu yağmur yağdırabildikleri, rüzgar estirip hatta fırtına çıkaıtabildiklerine dair ilk tarihi belgede şunlar kayıtlıdır:
Türkler'in büyük ataları Hunlar'ın Kuzey'inde bulunan So sülalosinden idi. Oymağın Başbuğu Ananbu idi. Bunlar yetmiş kardeş idi. Birincisi dişi kurttan türemiş olup adı Içjini-nişibu idi. Içjini-nişibu tabiatüstü özelliklere sahipti . Yağmur yağdırıp fırtına çıkartabilirdi .
Yine aynı Çin Kaynaklan'nda 449 yılında meydana gelen bir savaş anlatılırken konuyla ilgili satırlara rastlıyoruz:
Evvelce Kuzey Hunlar'uı idaresinde bulunan Yüce han ahalisinde öyle kâhinler vardır ki , Cücenler'in saldırışlarına karşı durduklarında çok şiddetli yağmur yağdırdılar, fırtına çıkarttılar. Cücenler'in onda üçü sellerde boğuldu, soğuktan kırıldı .
İslâm Kaynakları'nda Türkler'in bir zamanlar ellerinde bulundurdukları taş; yağmur taşı anlamına gelen "Haccr-ül Matar" ya da "Seng-ı Cede" olarak isimlendirilmiştir. İslam Kaynakları'nda anlatılanlara baktığımızda, Türkler'in bu sihirli taşıyla Müslümanlar'in da yakından ilgilendiklerini görüyoruz.
İslâm tarihçilerinden İbn-ül Fakih'in kayıtlarında. Halife Ma'mun'un bu gizemli taş hakkında araştırma yapması için Nuh b. Esed'i vazifelendirdiği anlatılmaktadır. Nuh b. Esed Türkler arasında yaptığı incelemeler sonununda Halifeye, söz konusu haberlerin doğru olduğunu fakat olayın nasıl meydana geldiğini anlayamadığını bildirmiştir.
İbn-ül Fakih tarihi kayıdarında, Horasan Emiri İsmail b. Ahmet'in Ebul Abbas'a anlattıklarına da yer vermiştir:
Yirmi bin kişi ile Türklere karşı savaşa çıktım. Karşımızda baştan ayağa kadar silahlı altmış bin Türk vardı . Bunlardan bir kısmı bizim tarafa geçti. Bunlar bize Türklein iri dolu yağdıracaklarnı söylediler. Biz de onlara: "Sizin kalbinizden küfür hâlâ çıkıp gitmemiştir, böyle işleri hiç bir insan yapamaz" dedik. Onlar: "Biz haber veriyoruz, sizi ikaz ediyoruz, onların tayin ettikleri vakit yarın sabahtır ama siz daha iyi bilirsiniz" dediler. Sabah oldu. Korkunç bulutlar bizim üzerimizi kapladı . Herkes korktu. Müthiş dolu yağdı.
İbn-ül Fakih, bu olayla ilgili olarak İsmail b. Ahmet'in iki rekât namaz kılarak, bu dolu fırtınasını daha sonra Türkler'in üzerine yönlendirdiğini yazmaktadır. O devirde Arap İslâm Orduları aynı zamanda Allah'ın askerleri olarak nitelendirildiği için, onlar adına böylesine gurur kırıcı bir olayla karşılaşmak kabul edilebilir bir şey değildi. Bu nedenle söz konusu dolu fırtınasını kıldığı namaz sayesinde Türkler'in üzerine yönlendirildiğini yazarak konuyu noktalamasına şaşmamak gerekir.
Biz tekrar sihirli taşımıza geri dönelim...
Eski Türk Mitolojisi'ni oluşturan çeşitli efsanelerde de bu taştan bahsedilir. Hatta bu taşın nasıl kullanıldığı da kısmen açıklanır...
Bir örnek olması bakımından Er Gökçe Destanından konumuzla ilgili bir bölüm aktaralım:
...Yanımdaki adamlar susadı. Er Kosay'a susuzluktan şikayet ettiler. Er Kosay, uzun kulaklı sarı atının altından "Cay Taşını çekip çıkartı . Salladı, salladı yere koydu. Havadan yağmur yağdı. Yağmur suyunu içtiler.
Abdülkadir İnan "Eski Türk Dini Tarihi" adlı kitabında "El-Lügat'ün Neviyye" isimli eski bir lügatta "Yada Taşı" hakkında şöyle bir açıklamanın yapılmış olduğunu yazar:
Yağmur boncuğu derler bir nesnedir ki , ona kurban kanı sürülmekle yağmur yağar.
Bu gizemli taşla ilgili elimizdeki tüm bilgileri yan yana getirdiğimizde, onun kullanım metotları olarak; taşın su içine konulduğu, suyun üzerine asıldığı, birbirine sürtüldüğü veya taşın sağa sola hareket ettirilerek sallandığını görüyoruz.
Bu konuda günümüze kadar gelen Farsça bir şiir "Yada Taşının kullanılmasıyla ilgili önemli çağrışımları beraberinde getirmektedir. Aktarıyorum:
Şekilli bir taştır ki, her ne zaman ona dua edilse göğü yarar ve çokça bulut ve yağmur getirir, bu iş Türkler arasında yaygındır.
Bu anlatımlardan taşın çalışma prensibiyle, düşünce enerjisinin onu yönlendirmesi arasında çok sıkı bir bağ olduğu anlaşılıyor. Demek ki, düşüncelerle yönlendirilebilen bir maddesel özelliği olan bir taşla karşı karşıya bulunmaktayız.
Bu taşın en son hangi tarihe kadar kullanıldığı tam olarak bilinmiyor ama bu taştan Osmanlılar'in da haberdar olduklarını yine tarihi belgelerden anlıyoruz. , Şaban Şifaî'nin IV. Mehmet'e yazdığı "Risâle-i şifâiyye fi beycini enva-i ahcar" isimli eserinin 14 sayfası bu taşla ilgili önemli anlatımlar içerir.
Özetle aktarıyorum:
Hiç bulut olmadığı halde Yada Taşı ile yapılan işlemden iki saat sonra bulutlar gökyüzünde görülmeye başlar ve ardından bereketli yağmurlar yağar. Ne kadar gerekiyorsa ihtiyaç olunan kadarıyla yağmuru yağdırmak Yadacı'nın hünerine bağlıdır.
Taşlar farklı renklere sahip olabilmektedir. Genellikle siyaha çalan toprak renginde olup üzerinde kırmızı noktalar vardır. Beyaz olup üzerlerinde kırmızı noktalar olanlara da rastlanmıştır. Büyüklükleri bir kuş yumurtası kadardır .
Kaşgarlı Mahmut'un verdiği bilgilerle, bu anlatımlar büyük bir paralellik gösterir. Kaşgarlı Mahmut söz konusu taşın iki türlü olduğunu ve bazı yörelerde birine "Örünk Kaş diğerine ise "Kara Kaş" denildiğinden bahseder. Örünk sözcüğünün Doğu Türk Lehçesi'nde ak yani beyaz anlanına geldiğini de hatırlattıktan sonra özetimize devam edelim...
Dolu afetinde tarlaları korumak için taş yüksekçe bir yere asılır ve ona dokunulmaz. Onu ancak bu işin sırrını bilen Yadacılar kullanabilir. Taşların birbirlerine sürtülmesi ve bir tas suyun içine taşın atılması ile bu işlemler uygulanır. Ancak bu işlemleri sırrı bilen kimselerin (Yadacılar'ın) yapması gerekir. Aksi takdirde arzu edilen sonuca ulaşılmaz. Taşı suya atmak yeterli değildir.
Bu anlatımlar da taşın kullanınn ile ilgili yukarıdaki tespitlerimizi doğrular niteliktedir. Ayrıca bu taşın sadece kullanım metodunu bilenlerin elinde işe yaradığını anlatması da önemlidir.
Şimdi bu taşın gerekli metotlara uyulmadan kullanıldığında ne tür sonuçlan beraberinde getireceğini gösteren; 13. Yüzyıl'da yaşanan ve tarihi kayıtlara geçen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum:
Velaşgerd önüne gelinc e yöredeki halk bize şiddetli sıcak, kuraldık ve hayvanları rahatsız eden sineklerden çok şikayet ettiklerini bildirdiler. Bunun üzerine taşlarla yağmur yağdırdmaya karar verildi. Merasimi bizzat Sultan idare ediyordu.
"İlk başta ben buna inanmıyordum. Fakat sonradan bunun birçok tecrübelerle gerçek olduğuna gözlerimle şahit oldum." diyen S.A. Nesevi olayın gelişimini şöyle anlatmaya devam ediyor:
Bu kez de geceli gündüzlü, ardı arkası kesilmeden yağan yağmurdan halk şikayert etmeye başladı . Yağmur sihri yapıldığına halk pişman oldu. O kadar çok yağmur yağdı ki,her taraf çamur ve bataklığa döndü. Sultan'ın çadırına bile girilmez oldu. Yağmur dinmek bilmiyordu. SEL ne var yoksa her şeyi mahvetti . Bir ara sütninesinin Sultan'a şunları söylediğini işittim:
"Sen bir hüdâvent alemsin.... Fakat yağmur yağdırmakta değil... Çünkü böyle bir tufan çıkartmakla hata. ettin... Senin yerinde başka birisi olsaydı bunu yapmazdı, sadece elverecek kadar yağdırırdı"
Bu tür taşların yanlış kullanımının ne tür sonuçlar doğuracağını göstermesi bakımından yukarıdaki tarihi kayıtlar son derece önemlidir. Kaldı ki, bu taşların Atlantis'te kullanılanların küçük birer örnekleri olduğu düşünülecek olursa, Atlantis'teki bu tür taşlardan oluşan devasa enerji merkezlerinin negatif alandaki kullanımının, nasıl büyük bir doğal afetler zincirine neden olduğu sanırım daha iyi anlaşılacaktır.
-
Saçmalık.
-
Hemen anlayamadığım bir noktayı sorayım. Türkler'in Orta Asya'dan göç etmesinde, en önemli nedenin o bölgedeki iklim değişiklikleri ve kuraklık olduğu öğretildi bize. Madem istedikeri zaman yağmur veya kar yağdıran bir taşları vardı neden göç ettiler?
Saygılarımla
-
Saçmalık.
Çok eski devirlerden kalan yaygın bir inanca göre:
yani mitoloji,saçmalık denilerek basite indirgememek gerek yoksa yunan mitolojisine yazık edersiniz.
-
Yağmur yağdırmak amacıyla bir çeşit 'sihir' yapılıyor yani bu yağmur taşı kullanılarak. Daha doğrusu Şamanizim mensupları havayı kontrol etmek adına taşla bu yola başvuruyorlardı. Taşın nereden geldiğine dair birçok söylenti var; Tanrı'nın hediyesi olup miras yoluyla Türk nesillere aktarılması söylentisinin dışında bildiğim bir rivayet ise, bu taşın Türk Ülkesi'ndeki bir dağdan alındığıdır.
-
Hemen anlayamadığım bir noktayı sorayım. Türkler'in Orta Asya'dan göç etmesinde, en önemli nedenin o bölgedeki iklim değişiklikleri ve kuraklık olduğu öğretildi bize. Madem istedikeri zaman yağmur veya kar yağdıran bir taşları vardı neden göç ettiler?
Saygılarımla
gora filiminde olduğu gibi taşların kullanma klavuzunu kaybetmiş olabilirler. :)
Yamur yağdıran yada taşından timurda da var olduğunu duymuştum. Bu tip konularda güzel bir kaynak Jean Paul Roux'nun Türklerin ve Moğolların eski dini kitabıdır.
-
Konu destansı olarak nitelendirilebilir. Ancak sonunu atlantisle bağlamak bence yanlış olmuş. Daha atlantisin bile varlığı ispatlanamazken orda da bu taşlar vardı oradan miras kaldı denilmesi hiç inandırıcı olmamış.
-
bn-ül Fakih, bu olayla ilgili olarak İsmail b. Ahmet'in iki rekât namaz kılarak, bu dolu fırtınasını daha sonra Türkler'in üzerine yönlendirdiğini yazmaktadır. O devirde Arap İslâm Orduları aynı zamanda Allah'ın askerleri olarak nitelendirildiği için, onlar adına böylesine gurur kırıcı bir olayla karşılaşmak kabul edilebilir bir şey değildi. Bu nedenle söz konusu dolu fırtınasını kıldığı namaz sayesinde Türkler'in üzerine yönlendirildiğini yazarak konuyu noktalamasına şaşmamak gerekir.
koca bir yalan maksat arap milliyetçiliği yapıyorlar herkes bilirki yeryüzünde Allah için kurulmuş ilk ordu Turk un ordusudur Yafes
Türkler size saldırmadıkça sizde onlara saldırmayınız hadisini hiçe sayarak asyayı kılıçtan geçiren o araplar değilmiydi ?
Saçmalık.
çin kaynaklarında kayıtlı Türklerin bazı savaşlarda bu taş sayesinde yağmur,kar yağdırarak kazandıkları ve sen saçma diyorsun
dini yönden araştırarakta doğru olduğunu bulabilirsin çoğu kaynakta şu geçer
Türklerin atalarına, Tanrının yağmur yağdırma gücü verdiğine dair çeşitli söylentiler, Çin, Hıristiyan ve İslâm kaynaklarında yer alır. İslâm yazarlarına göre Türklerin atası olan Yafes'in babası Türkistan'ı oğluna verir. Yafes, kurak bir ülkede ne yapacağını sorar. Babası da oğluna "yağmur taşı"nın gücünden bahseder ve ihtiyaç duyduğunda Allah'a yağmur yağdırması için dua etmesini söyler ve üzerinde dua yazılmış tılsımlı taşı ona verir. Bir efsaneye göre "Yada Taşını" Yafes'ten Oğuz Han almıştır ve bu taş Oguzların eline geçtiği için de onlarla Karluklar, Hazarlar ve diğer Türkler arasındaki savaş bitmek bilmezdir. Bazen de bu taşın koruyucusunun Zada Han olduğu söylenir. Tarih kaynaklara göre Yada Taşı'nın savaşlarda silah olarak kullanılışının son örneğini 18.yyın son yarısına rastlayan 1768-1774 Osmanlı Rus savaşlarında olmuştur.
gözlemcilere göre
"Türkler arasında, türlü renk ve cinsleri olan Yat Taşı (Yada Taşı) vardır ki onun madeni Hıtay ve Tavgaç Dağları'ndan çıkar. Bu taş aracılığı ile yağmur, kar, dolu çekilir. Türkler, bu sanatı bilip uygulayanlara Yatçı derler. Bu işte yetenekli olanlar, köyün bir yanına yağmur ve kar getirdiklerinde, köyün öbür yanında Güneş açar. Türkler bu taşı yanlarında taşırlar ve bu taş sayesinde düşmanlarına üstünlük sağlarlar. Türkistan'da bir tepeden çıkan bu taşları kentlere götürürler, suya asar ve yağmur yağdırırlar."
-
KURAN DA ÖVÜLMÜŞ MİLLETDİR TÜRKLER VE DÜNYA TARIHINE DAMGA VURMUŞLARDIR OLMA OLASILIGI OLABILIR...
-
Sevgili felluce34
Kuran da övulmus demek yanlis bir tabir olabilir.
Saygılar
-
Basit bir mit fazla irdelemeye ve kafa karıştırıcı sonuçlar türetmeye gerek olmadığını düşünüyorum.
Saygılarımla.
-
Basit bir mit fazla irdelemeye ve kafa karıştırıcı sonuçlar türetmeye gerek olmadığını düşünüyorum.
Saygılarımla.
Basit bir mit fazla irdelemeye ve kafa karıştırıcı sonuçlar türetmeye gerek olmadığını düşünüyorum.
Saygılarımla.
Hiçbir mit basit değildir. Günümüzdeki dinlerin hepsi mitlerden beslenir, mitler de ait oldukları halkın kimliğini çizer. Halkın kolektif bilinçdışında neler yattığını anlarız böylece.
Mesela Yunan mitolojisinde insanların ateşe ihtiyacı vardır ve Prometheus gidip tanrılardan ateşi çalıp insanlara getirir, tanrıların tekelindedir. Prometheus cezalandırılır dağa zincirlenir her gün akbabalar ciğerini parçalar ve her gün bedeni yenilenir.
Şimdi Türk mitolojisindeki ateşe bakalım. İnsanların ateşe ihtiyacı vardır ve Tanrı Ülgen yeryüzüne iner ve taşları çakarak ateş yakmayı öğretir. Bunun bile Tütk toplumunun vicdanlı oluşununda, yardımsever oluşununda payı var. ( Günümüzde hoşgörüsüzleşenler güdülen politika gereğidir, medyanın etkisi )
Yunan milletine bir şey demedim veya üstünlük taslamadım, sadece mitlerin önemini anlatmaya çalıştım.
Sümer mitine bakarsanız günümüzde kutsal kabul edilen kitaplardaki içerikleri görürsünüz. Veya Zeus,Musa, İsa hayatlarına bakarsanız başlarından geçen olaylar aynıdır.
İyi günler
-
Basit bir mit fazla irdelemeye ve kafa karıştırıcı sonuçlar türetmeye gerek olmadığını düşünüyorum.
Saygılarımla.
Hiçbir mit basit değildir. Günümüzdeki dinlerin hepsi mitlerden beslenir, mitler de ait oldukları halkın kimliğini çizer. Halkın kolektif bilinçdışında neler yattığını anlarız böylece.
Mesela Yunan mitolojisinde insanların ateşe ihtiyacı vardır ve Prometheus gidip tanrılardan ateşi çalıp insanlara getirir, tanrıların tekelindedir. Prometheus cezalandırılır dağa zincirlenir her gün akbabalar ciğerini parçalar ve her gün bedeni yenilenir.
Şimdi Türk mitolojisindeki ateşe bakalım. İnsanların ateşe ihtiyacı vardır ve Tanrı Ülgen yeryüzüne iner ve taşları çakarak ateş yakmayı öğretir. Bunun bile Tütk toplumunun vicdanlı oluşununda, yardımsever oluşununda payı var. ( Günümüzde hoşgörüsüzleşenler güdülen politika gereğidir, medyanın etkisi )
Yunan milletine bir şey demedim veya üstünlük taslamadım, sadece mitlerin önemini anlatmaya çalıştım.
Sümer mitine bakarsanız günümüzde kutsal kabul edilen kitaplardaki içerikleri görürsünüz. Veya Zeus,Musa, İsa hayatlarına bakarsanız başlarından geçen olaylar aynıdır.
İyi günler