Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Askeri okullara Kur'an dersi  (Okunma sayısı 5120 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 15, 2012, 12:01:36 ös
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Askeri okullara Kur'an dersi

Genelkurmay Başkanlığı Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin Hayatı seçmeli derslerinin, askeri okullarda da öğrencilere verileceğini açıkladı.
Yazı Boyutu:  12 14 16
 
 


Genelkurmay Başkanlığı, bazı basın yayın organlarında yer alan askeri okulların müfredatını MEB ve YÖK'e bağlı olmadığı yönündeki iddialara cevap verdi.

Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Kamuoyunda gündeme getirilen iddiaların aksine TSK eğitim ve öğretim kurumlarının, eğitim birliğine aykırı hareket etmesi ve eğitim-öğretim müfredatında açık veya gizli olarak darbeye yönelik eğitim konularının bulundurulması söz konusu değildir... Bütün eğitim sistemi yürürlükteki mevzuata uygun olarak düzenlenmiştir.

Her zaman sıcak gelişmelerin yaşandığı bir coğrafyada bulunan Türkiye'de Silahlı Kuvvetlerin konumu ve rolünün, güvenlik ihtiyaçları ve maruz kaldıkları tehdit düzeyleri düşük seviyede olan bazı batılı ülkelerin Silahlı Kuvvetleri ile kıyaslanmasının ve mevcut durumun demokratik ülkelerdeki uygulamalara aykırı olduğu iddiasının gerçeklerden uzak bir bakış açısının ürünü olduğu değerlendirilmektedir... Kaldırıldığı iddia edilen ‘Temel Değerler Dersi' Işıklar Askeri Hava Lisesi öğrencileri tarafından tercih edilmiş ve 9'uncu sınıfta haftada bir ders saati olacak şekilde öğretime açılmıştır. TSK Orta Dereceli Askeri Okullarında, eğitim ve öğretim programlarımızın hazırlanması, programların denkliğinin sağlanması, onaylanması ve bilimsel denetimi konularında MEB
kriterlerine uygun hareket edilmektedir. Bütün eğitim sistemi yürürlükteki mevzuata uygun olarak düzenlenmiştir'' denildi.

ASKERİ OKULLARA KUR'AN DERSİ

Genelkurmay Başkanlığı askeri okullarda “Kuran-ı Kerim, Hz. Peygamberin Hayatı ve Temel Dini Bilgiler” derslerinin, seçmeli ders olarak okutulmasına yönelik haberlere de cevap verdi.
Genelkurmay Başkanlığı Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin Hayatı seçmeli derslerinin, askeri okullarda da öğrencilere verileceğini açıkladı. Genelkurmay Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 14 Ağustos 2012 tarihli ve 124 sayılı kararıyla, “Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamberin Hayatı ve Temel Dini Bilgiler” derslerinin asker liselerin 2'nci grup seçmeli dersler listesine eklendiğini bildirdi.

MİLLİ EĞİTİM MÜFREDATINA BAĞLIYIZ AÇIKLAMASI

Genelkurmay, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 58'inci maddesindeki “MEB veya diğer bakanlıklar tarafından açılacak okullar (Askeri Liseler dahil) ile özel okulların derecelerinin tayini, MEB'e aittir. Askeri eğitim kurumlarının dereceleri MSB ile birlikte tespit edilir” hükmü gereği Astsubay Meslek Yüksek Okulları dahil Askeri Liselerin eğitim ve öğretim faaliyetlerini MEB müfredatına uygun yürütüldüğünü bildirdi.
Muhsin Sancaktar / Yeni Akit
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 15, 2012, 12:26:22 ös
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Birçok muhalif görüş çıkacağını biliyorum lakin araştırmak lazım dünyada nasıl bizde nasıl diye.
Sabah radyo haberlerinde osmanlı ordusunda tabur imamı alay müftüsü olduğunu laikliği ile meşhur fransada din işlerinden sorumlu generalin bulunduğu üstelik amerikaada din subayı olduğu üstelik katolik için ayrı protestan için ayrı müslümanlar içinde ayrı birimlerin bulunduğunu falan anlatıyordu  ilgimi çekti paylaşayım istedim.

Paylaşmamın bir nedenide okuduğum kitap ile alakalı sn.cemal kutayın türkçe ibadet adlı eserini okuyorum şu ara oradaki izlenimlerim ve anladıklarımın ışığında bir yorum yapacağım.

Daha önce türkçe ibadet konusunda tartışmıştık burada o kitapta cemal kutay Atatürke ethafen şunu söylüyor bugün bu sorun din sorunu değil dil sorunudur anadilinde ibadet yapamayan bir toplum iyice bağnazlaşır diyor.Atatürk 1925 yılında türkçe ibadet konusunda çalışmalarına hız vermiş öncesi ise libyada bulunduğu döneme rastlar ölene kadar bir sonuç almak için uğraşmış lakin bugünde bu ülkenin en büyük sorunu bu.

Biz aslında ne öğeneceğiz kuranı kerimmimi arapçayımı buradaki ince çizgi kuranı değil aslında arapçayı öğrendiğimizdir işte atatürkün korktuğuda buydu ve üstelik orduya yani askeri okul talebelerine arapça öğreteceğiz çıkış noktam bu başka bir şey değil.

Buna ben bir türk oalrak şiddetle karşı çıkıyorum bir ordu için gerekli olduğunu düşünürüm lakin kendi dili ile arapça ile değil bir millet kendi dili haricinde başka bir dil ile o eğitimi yaparsa millet vasfını kaybeder Atatürk benim anladığım resmen bunu diyor.Şimdi sorum şu bir çıkıp dese seçmeli ingilizce kuran dersi koyacağız çünkü lazım yabancılar soru soruyor bilgi almak istiyor vs.vs.vs. ne yapacağız ingilizce kuran dersimi yapalım.

Bu çocuklara yazık hayatları boyu bir cümlesinin dahi anlamını bilmeden bir bilginin sahibi olacaklar

sahi ya ozaman biz bu çocuklara neyi öğretmiş olacağızki?

Atatürk ne kadar gerçekçi işler yapmış ve uğraşmış şimdi yapılanlara bakıyorumda çıldırmamak elde değil.
Anlamadığın ve asla anlayamayacağın bir dilin eğitimini alsan ne olur.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 15, 2012, 05:31:40 ös
Yanıtla #2

Mustafa Kemal ne diyor:

"Türk milleti bir çok asırlar ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kur'ân'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. "

Çözüm nedir:

"Efendiler, bütün insanlığın görgü, bilgi ve düşüncede yükselip olgunlaşması, Hristiyanlığı, Müslümanlığı, Budizmi bir yana bırakarak basitleştirilmiş ve herkes için anlaşılacak duruma getirilmiş saf ve lekesiz bir Dünya dininin kurulması ve insanların, şimdiye kadar kavgalar, çirkeflikler, kaba istek ve iştahlar arasında bir sefalethanede yaşamakta olduklarını kabul ederek, bütün vücutları ve zekâları zehirleyen zararlı tohumları yok etmeye karar vermesi gibi şartların gerçekleşmesini gerektiren «birleşik bir Dünya devleti» kurma hayalinin tatlı olduğunu inkâr edecek değiliz"

Şu üstteki ifadeler, Masonluğun "Evrenin Ulu Mimarı" söylemiyle ne çok benziyor değil mi? Ayrıştırıcı değil, birleştirici. Sınırlayıcı değil, genişletici. Karmaşık ve anlaşılmaz değil basit ve anlaşılır. Çağına ayak uydurabilen, durağan değil dinamik...

Ne diyelim ki? Hoşgeldiniz ey hafızlar!

Saygılarımla.

• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Kasım 15, 2012, 06:46:13 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Günün israilin tekrar vahşileştiği gazze olaylarına da uygun olduğu için "arapların bizi arkadan vurması" konusuna bir velinin "Allah israili araplara ceza olarak verdi" gibi bir sözü geldi.

Tarihi çok detaylı bilemediğim için araplarla osmanlılar arasındaki münasebetleri bilemiyorum tabi ki.

Bu doğru ise Atatürk'ün arapçadan uzaklaşma çabasını hatta ibadetleri bile Türkçeleştirme çabasını buna yormak daha mantıklıdır. Vefatının ardından islami kesime adeta zulmeden ve Atatürk'ü ateist olarak tanıtmaya çalışan ateist kemalistler olabilir fakat Atatürk'ün deist veya ateist olduğu tezi bana hiç mantıklı gelmiyor. Her ne kadar kemalizmin icraatlarına bakıp ona kafir diye bakan islami kesim çok olsa da, bir mümin olarak öldüğü konusunda büyük velilerin sözleri de mevcuttur.

Ayrıca zamanın diktatör devleti olan ingilizlere ve batıya karşı siyaset gereği bu tarz deist söylemler de yapmış olabilir.

Arapça gelecekte önemli bir dil olabilir. Uluslar arası siyasi ilişkiler ve ticari ilişkiler açısından çok gerekli bir dil halini alabilir. Her ne kadar ingilizce her yerde geçiyor gibi dursa da örneğin Antalyada çalışırken bana ilginç gelen turizmde personel alımında genelde rusça bilen eleman aranıyor. Orta doğu er veya geç durulacak ve insanlar akın akın birbiriyle kaynaşacaklar. Bu yüzden arapça antalyadaki rusça gibi çok değerli bir dil olacak.

Demek istediğim din ve arapça kavramları askeri kurumlarda olmasa bile siyasi ve sosyal yaşamda kullanılması gereken ve gelecekte çok ihtiyacımız olacak enstrümanlardır. T.C. gerek laik hukuk yapısıyla gerek islami muhafazakar kimliğiyle, gerek Türk ve Kürt kökenliliğiyle tüm dünyayı kendine çekebilecek çok büyük bir merkez halini alabilir.

Saygılarımla.


Kasım 15, 2012, 07:05:36 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

 Askeriye ile din konusunun günümüzde neden bu kadar uzak olduğuna dair bir hikayem var. 90lı senelerin başında, Ankara'da (ve daha bir çok yerde) kışla içerisinde cami varmış ve subay ve astsubaylar üniformalarıyla buralara gidip namaz kılabiliyorlarmış.
 Ancak bir zaman sonra tarikatlaşmalar başlamış, ve askeriyedeki emir komuta zincirinin aksine, tarikat derecesi daha yüksek olduğu için subaylar astsubayların etkisi altında kalmaya başlamış. Her düzenli kurum gibi, askeriye de kendi içinde değişmemesi gereken kuralları olan bir oluşumdur. Durum böyle olunca, önceleri üniforma ile namaz kılınması yasaklanmış, birkaç sene sonra da cami kapatılmış.
 Kişiler tarikatlara üye olabilir, kendi tercihleridir, ancak tarikat yaşantıları askeri hayatlarını etkilememeli. Keşke din layıkıyla yaşansa, çıkar oyunlarına alet edilmese de bu tür yasaklar kalkabilse ancak bu tür konularda eğitimsiz bir millet olduğumuz için insanlar çok kolay yönlendiriliyorlar, bu durumun çözümü de malesef eğitimle değil yasaklamayla bulunuyor.


Kasım 15, 2012, 07:24:09 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay



Alıntı
Günün israilin tekrar vahşileştiği gazze olaylarına da uygun olduğu için "arapların bizi arkadan vurması" konusuna bir velinin "Allah israili araplara ceza olarak verdi" gibi bir sözü geldi.

Tarihi çok detaylı bilemediğim için araplarla osmanlılar arasındaki münasebetleri bilemiyorum tabi ki.



Alıntı
Ömer Fahreddin Paşa (Türkkan) , (1868, Rusçuk - 1948, İstanbul) Mondros Mütarekesinden sonra teslim olmayıp Medine'yi 72 gün daha savunan Osmanlı kumandanıdır. 'Medîne müdâfii', 'Türk Kaplanı', 'Çöl Kaplanı', 'Medine Kahramanı' adlarıyla anılır.

Bulgaristan'da Rusçuk'ta doğdu, 93 Harbi'nden sonra ailesiyle birlikte İstanbul'a yerleşti. Mekteb-i Harbiye-i Şahane (Harp Okulu) 'yi ve Erkan-ı Harbiye Mektebi (Harp Akademisi) 'ni bitirdikten sonra 1891'de kurmay yüzbaşı olarak Osmanlı ordusuna katıldı. Balkan Savaşında Çatalca savunmasında ve Edirne'nin geri alınışında görev aldı.

I. Dünya Savaşı başladığında 4. Orduya bağlı 12. Kolordu komutanı olarak Musul'da bulunuyordu. 1915'te 4. Ordu komutan vekilliğine getirildi. Bu bölgede iken hem tehcire tabi tutulan Ermeniler'i yerleştirme işiyle uğraştı, hem de Urfa, Zeytun, Musadağı ve Haçin Ermeni isyanlarını bastırdı.

1916'da 4. Ordu komutanı Cemal Paşa tarafından Medine'ye gönderildi. Fahreddin Paşa elindeki kısıtlı imkânlara rağmen aldığı tedbirler sayesinde Medine'yi 2 yıl 7 ay savundu. Herhangi bir yağma ihtimaline karşı tedbir olarak, Medine'deki 30 parça Kutsal Emaneti 2000 askerin koruması altında İstanbul'a gönderdi. Medine'nin etrafı isyancıların eline geçmeye başlayınca İstanbul'daki hükümet, Medine'nin boşaltılmasını istedi. Fahreddin Paşa 'Peygamberin kabrinin bulunduğu Medine'deki Osmanlı Bayrağı'nı kendi elimle indiremem' diyerek şehirden ayrılmayı kabul etmedi.

Bir süre sonra Medine'nin etrafı tamamen kuşatıldı. Osmanlı orduları kuzeye doğru geri çekilmeye başladı. Etrafındaki Türk birlikleriyle irtibatı tamamen kesilen Fahreddin Paşa şehri savunmaya devam etti.

30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesini imzalayarak I. Dünya Savaşından çekildi. Mütarekenin 16. maddesine göre Fahreddin Paşa'nın teslim olması gerekiyordu. Kendisine Mondros Mütarekesini tebliğ için İstanbul'dan gönderilen yüzbaşıyı hapsettirdi. Medine'ye en yakın Osmanlı birliği 1300 km uzakta olmasına rağmen Mondros Mütarekesinden sonra da teslim olmadı ve şehri savunmaya devam etti. Osmanlı devletinin teslim olmasında sonra 72 gün daha Medine’yi savunmaya devam eden Fahreddin Paşa yiyecek, ilaç ve cephanenin bitmesinden sonra kendi askerleri tarafından etkisiz hale getirildi ve şehir 13 Ocak 1919'da teslim oldu. Böylece Medine'de 400 seneden beri süren Türk hakimiyeti sona erdi.

İngilizler tarafından Türk Kaplanı ismi verilen Fahreddin Paşa, savaş esiri olarak önce Mısır'a daha sonra da Malta'ya gönderildi. 8 Nisan 1921'de Malta'da kurtulduktan sonra Milli Mücadeleye katılmak üzere Ankara'ya geldi. 9 Kasım 1921'de TBMM tarafından Kabil Büyükelçiliğine tayin edildi.

1936'da Tümgeneral rütbesi ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekliye ayrılan Fahreddin Paşa, 1948'de İstanbul'da vefat etti


Bu Dünyada MERT olacaksın, Namert olursan ALLAH sana belanı verir. Şöyleki ''  KÖTÜYE YARDIM EDEN ONUN KÖTÜLÜĞÜNE UĞRAR '' Ne güzel bir söz anlayana İBRETLİK bir durum ...
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Kasım 15, 2012, 07:53:28 ös
Yanıtla #6
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 599
  • Cinsiyet: Bay

O ayrı, o ayrı.. İkiside olsun isteyene.. Ama! ayrı ayrı..


Saygılar.
Ölü Gibi Sessiz...Mezar Gibi Ketum...



חמישים אחוזים חמישים אחוזים בולגרי של יהודים....!!! O:


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
21 Yanıt
9984 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 31, 2007, 03:54:17 öö
Gönderen: Asi
2 Yanıt
2965 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 19, 2007, 06:34:23 ös
Gönderen: Fraternis
3 Yanıt
7478 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 25, 2007, 11:57:41 öö
Gönderen: Ittihatci
5 Yanıt
7500 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2007, 12:33:32 öö
Gönderen: Supeluta
5 Yanıt
8595 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 12, 2008, 08:02:36 ös
Gönderen: tcorbaci
4 Yanıt
9465 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 02, 2010, 01:57:58 öö
Gönderen: sundance
8 Yanıt
13706 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2010, 11:33:37 ös
Gönderen: sundance
32 Yanıt
14541 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2012, 02:01:42 öö
Gönderen: Masor1976
0 Yanıt
1553 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 31, 2012, 11:59:04 öö
Gönderen: peacewings
0 Yanıt
1531 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 31, 2015, 12:34:56 öö
Gönderen: MEDUSA