HUKUKİ DURUM
Yasa müsaade ediyor ama uygulaması yok
Atatürk döneminden kalma Hıfzıssıhha Yasası’na göre, imar planında yer alması halinde, belediyeden proje onayı alarak, krematoryum (ihrak fırını-ölülerin yakılacağı fırın) açmak mümkün. Kanunun çıktığı yıllarda İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı içinde de bir krematoryum açılmış ancak kullanılmadan örf ve adetlere uygun olmadığı için yıkılmıştı. Sonrasında bu konuda belediyelerden bir izin alabilen olmadı. En son Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de, din değiştirip Budist olan ve ‘Padmapani Paramabindu’ adını alan Haluk Aslaniskender’in yakılma talebini reddetmişti. 24 Nisan 1930 tarihli 1593 sayılı ‘Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda krematoryum ve ölünün yakılması şöyle düzenleniyor:
MADDE 224: Ölülerin yakılması için fenni usülü dairesinde fırınlar yaptırmak isteyenler belediyelere başvurarak, hazırlattıkları projeleri onaylatıp izin aldıktan sonra tesisata başlayabilirler.
MADDE 225: Bir ölünün fırında yakılması için aşağıdaki belgeler gereklidir:
n Ölüm raporu ve defin ruhsatı n Cesedinin yakılmasını istediğini belirten hayattayken yazdığı vasiyet ya da şifai olarak bunu arzu ettiğini duyan üç kişinin şahitliği n Şüpheli ölüm olmadığına ilişkin polis raporu n Bu belgeler yakılma olayından 24 saat önce tamamlanarak, belediyeye sunularak, ihrak izni (yakma izni) alınacak. n Defnedilen ölülerin definden sonra yakılmak için kabirlerinden çıkarılmalarına ise izin verilemez.
MADDE 226: Yakılma sonucu cesetten kalan bakaya ise özel kaplara konularak, mezarlık dahilinde bir dairede (krematoryum) saklanır.
MURAT ARSLANOĞLU (Avrupa Cenaze Hizmetleri Federasyonu Türkiye üyesi)
Yabancıların krematoryum istemesi Lozan Anlaşması’na da uygun
Murat Arslanoğlu, yabancılara yönelik krematoryum kurulması için İstanbul ve Antalya Büyükşehir Belediyesi nezdinde iki farklı girişimde bulundu. Her iki belediyeye de yazdığı yazılarda, krematoryum ihtiyacının gün geçtikçe belirginleştiğini, yasal bir engel de bulunmadığını vurgulayarak, bu konuda kısa ya da uzun vadede bir çalışmanın olup olmayacağını sordu. Krematoryum kurulması için bir çalışma veya girişim olması halinde yardımcı olmaya hazır olduklarını da belirten Arslanoğlu, Türkiye’de neden bir krematoryum kurulması gerektiğini farklı bir açıdan savunuyor: ‘Başka ülkelerden gelerek, kalan yaşamını, İstanbul, Antalya, Manavgat, Alanya gibi yerlerde sürdürmekte olan pek çok yabancı vasiyetlerinde cesetlerinin yakılmasını istiyor. Ancak biz krematoryum olmadığı için bu istekleri karşılayamıyoruz. Halbuki bu durum Lozan Antlaşması’nda yabancıların haklarının korunması ilkesine de uygun bir istek. Krematoryum belki de Türkiye’nin Müslüman inancına, Türk gelenek ve göreneklerine uygun bir şey değil ama Avrupa Birliği üyeliği müzakerelerinin başlaması ile birlikte, ülkemizdeki yabancı potansiyelinin de hızla artacağını ve bu taleplerin gün geçtikçe çoğalacağını göz önüne almak zorundayız.’
DİNİ YORUM
MEHMET NURİ YILMAZ (Eski Diyanet İşleri Başkanı)
İslam’da meşru olmasa da özgür bir ülkede yaşıyoruz
İslam’da yakılma meşru sayılmaz. Bizde kişi öldükten sonra yıkanacak, kefenlenecek ve toprağa gömülecektir. Topraktan gelip toprağa gidiyoruz çünkü. Kuran cenaze namazından bahseder, diğer işlemler (yıkama, kefenleme, gömülme) sünnettir, peygamberimiz zamanında uygulanan yöntemlerdir. Sadece bizde değil diğer semavi dinlerde de bu böyledir. Semavi dinler dışındaki bazı dinlerde vardır öldükten sonra yakılma, Budizm’de mesela. Büyük ihtimalle de bu coğrafyadan kaynaklanan bir durumdur. Daha çok dağlık bölgelerde yapılır bu iş. Yine de kişi yakılmasını talep ediyorsa, bu onun isteğidir bir şey de denemez. Namazının kılınmasını istemeyenler bile var bizde, eğer yakılmak istiyorsa ve yasalar da izin veriyorsa sonuçta özgür bir ülkede yaşıyoruz.
Kaynak:http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2004/10/24/542090.asp