Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Demian-Hermann Hesse  (Okunma sayısı 2603 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 26, 2017, 05:33:56 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 88
  • Cinsiyet: Bay
    • 1717

Buradaki amacım kitabı anlatmaktan ziyade ezoterik imgelemelere değinmektir tabi bunun için de önce roman ile yazarın hayatındaki benzerliklerle başlamak gerek. Roman Hermann Hesse' nin hayatıdır. Sinclair' in babası ile çekişmeli mektuplaşması yazarın özel hayatında da babasıyla çekişmeli mektuplaşmalarıyla ile korelasyon gösterir. Romanın başında dini bir hava vardır. Romanın ilerleyen zamanlarında bu dini hava Sinclair tarafından daha da garipsenir ki aynı şeyi Hermann Hesse için de söyleyebiliriz. Bilmeyenler için kısaca yazardan bahsedelim. Hermann Hesse Almanya'da doğmuş ve İsviçre'de vefat etmiştir. Dindar ve entelektüel bir ailenin oğludur. Şiir ve resim yapmayı seven yazar, romanında da bunu sık sık Emil üzerinden dile getirmiştir. Yazarın eşi şizofren olduğu için de bu romanda da Emil Sinclair (aynı zamanda da Hermann Hesse' nin takma adı...) şizofreni havasında ile resmedilir. Ancak bu bariz bir şizofreni hikayesi değildir. Zamanında Carl Gustav Jung'un hastası olan Hermann Hesse, romanında da belirgin olarak Jung etkileri gösterir, nedeni ise Jung' tan etkilenmesidir. Kendisi hakkında daha detaylı verilere girmeyip sadece kendisinin özel biri olduğunu söylemekle yetinmek isterim.  Romanlarındaki dilde Musevilik ve zerdüştlük sezilir.  Buna göre romanı değerlendirirsek: Öncelikle romanda isimlerin anlamlarından başlamak anlamayı kolaylaştıracaktır. Emil (Almanca: Çok çalışkan; Latince: mükemmel) Sinclair (Latince: Çok çalışkan), Demian (Şeytan'ın oğlu), Eva (İncil'de: Kadın; Musevilikte: Hayat ana), Beatrice (Latince: Mutlu eden kadın). Kromer (Almancada: Gri, İlkel). Sırada Jung prensiplerinden bahsetmeye geldi. Nedir peki bu ilkeler? Psikoloji ile ilgilenenler bilir ki Jung' un 8 ana kavramı vardır: Anima ve Animus, İçe dönüklük ve Dışa dönüklük, Ruh (Panteizm), Simya (Misterium), Kolektif Bilinçaltı, Bireyselleşme, Persona, Gölge. Şimdi de kısaca bu ilkelerin anlamlarına değinelim. Anima erkeğin kadınsal arketipidir. Romanda, Sinclair rüyalarındaki fantastik imgeler Animayı yani Bayan Eva’yı ifade etmekteydi. Aynı zamanda Demian, Sinclair' in dışa dönük tarafını da temsil etmektedir. Ruh, Misterium’ u içinde barındıran materyalistlikten uzak, bireyin iç benliğine yönelmesi ve kendini yani Tanrıyı (panteist yaklaşım) bulmasını hedefler. Simya, Misterium tarafında oluşan ve bünyesinde altın-kurşun elementlerini bulunduran teoridir. Kurşun kirlenmiş ruhu (Kromer-Gölge) temsil ederken altın tanrısallaşmış ruhu (hedef) temsil eder. Gölge, bireyin hayali zıt karakteridir. Kolektif bilinçaltını ise yazar şu satırlarla anlatır: "Oysa dünyadaki her şey bizde, bizim her birimizde vardır; nasıl ki bedenimiz başlangıcı balığa ve hatta ondan da gerilere uzanan bir gelişim sürecinin izlerini taşıyorsa, ruhumuz da şimdiye kadar insanların ruhlarında yaşamış olan her şeyi kendisinde saklı tutar. Yunanlılar’ da olsun, Çinliler’ de olsun ya da Zulular’da, bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün tanrı ve şeytanlar tümüyle bizim içimizde yaşar; imkân, istek ve çıkış yolu olarak içimizde hazır beklerler." Bireyselleşme olgusu rüya, Freudyen psikolojiye ait kavram olan serbest çağrışım, günlük imgeler ile birleşerek dönüşüm tamamlanır. Romanda Sinclair' in bireyselleşme öyküsü Demian ve rüyaları ile olur. Persona, kişinin kendini sosyal toplumda göstermek istediği kişilik için büründüğü roldür, hedef gerçek doğasını saklamaktır. Aynı zamanda tiyatro terimidir. Ağlayan ve gülen maske gibi- (palyaço adlı yazımda bahsettim). Savunma mekanizması gibi bu da bireye hizmet eden bir mekanizmadır. Bireyin sosyalleşmesinde önemli bir görevi vardır. Sinclair, lise hayatında Persona temellerini atar ve üniversite hayatında ise izleri azımsanmaz. Romanın silik karakteri Beatrice ise Sinclair’in eş cinsellik eğilimine açılan kapının anahtarıdır. Burada Sinclair, Beatrice ile önceleri çok fazla ilgilenmiş (düşünsel düzeyde) daha sonra ise vaz geçmiş; düşünsellerin yerini yol göstericisi Demian almıştır. Bu eşcinsellik eğimi tahminimce Yazar’ın da babası ile ilgili problemlerinden dolayı oidipus kompleksinden (Freudyen Psikoloji) ileri gelmekteydi. Babasından korkan ve annesine düşkün olan Hesse ancak erkeklerle arkadaşlık yaparak kendini daha çok erkek hissetti bu da duygusal anlamda kadınlardan uzaklaştırdı belli bir dönem. Ancak Hermann Hesse bildiğimiz gibi evlidir, bahsettiğim konu eğilim konusudur. Buraya kadar romanda Panteist akım, evrim ve ruhsal bilim anlatılmaktaydı. Romanda ritleri anlatan Abraxas bölümleri ise Hermann Hesse' nin -yazının başında da söylediğim gibi değinmek istemediğim-özel hayatına dair bilgilerdir. Yazım ve imla hatalarım için affınıza sığınırım.
Hominem te esse memento!