Masonlar.org - Harici Forumu

Inanc => Inanc Uzerine => Konuyu başlatan: karahan - Eylül 05, 2011, 09:52:33 öö

Başlık: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 05, 2011, 09:52:33 öö
Öncelikle akılcı bir mantık yürütelim. Ayrı ayrı Allah’lar olmadığına göre ayrı ayrı dinler olabilir mi? peki bu ayrı ayrı dinler neden ve nasıl oluştu? 
 
 
Birinci hatamız; insanlar büyük bir yanılgı ve aldanışla, Allah’a ait olan Tek dini, Allah’a değil de o dini duyuran, duyurmakla görevlendirilen kişilerle birleştirdiler ve o kişilerle özleştirdiler. İnsanlar ve toplumlar o dini, o kişiyle özleştirip o kişinin dini imiş gibi bir duruma soktular ve din Allah’ın dahi değil, kişilerin yani daha açık deyişle peygamberlerin dini oldu. İnsanlar Allah’ın tek dinini, peygamberlerin dini şeklinde değerlendirdi.

Şunu çok iyi bilelim, Din Allah denilen bir yüce varlık tarafından insanlara duyurulan bir olgudur. Din hiçbir zaman, peygamber bile olsa, kişilere ait bir olay değildir. Biz, Allah’ın dinini onu duyuran kişilere mal ettiğimiz için dünyamızda birçok dinler oluştu. Allah, insanlara duyurduğu bütün dinler ile insanlar arasında birliği, kardeşliği, barışı önerdiği halde biz insanlar dinleri birbirine düşman haline dönüştürdü. Dinleri birlik değil zıtlık haline, barış değil savaşlar haline dönüştürdük. Dinler arasında görülen zıtlıklar, düşmanlıklar ve savaşlar Allah’ın dinlerimizi değil, insanların oluşturduğu dinsel ayrılıklardan kaynaklandı ve kaynaklanmaktadır.

Bazı çevreler din ve dini inançlara karşı çıkıp, onları tenkit ederlerken, büyük dayanaklarından biri, dinlerin insanlar arasında ayrılığa, düşmanlığa ve savaşlara neden olduğu yönündeki düşünceleridir. Burada belirttiğimiz gibi, Allah’a ait olan tek dini ayrı ayrı dinler haline sokan ve onları birbirine düşman durumuna getiren dinlerin öz yapısı değil, biz insanların dinlerin öz yapısını değiştirmemizden kaynaklanmaktadır.

Kısacası, dinler arasındaki ayrılığın, kavgaların, savaşların suçlusu olarak dinleri değil biz kendimizi suçlayalım.

Dikkat ederseniz ben bile elimde olmadan gayri ihtiyari “dinler” diyorum, oysa benim savunduğum ve anlatmaya çalıştığım dinler olmayıp Allah’a ait bir TEK dinin olduğudur. Çünkü peygamber olarak kabul ettiğimiz ve peygamberliklerine inandığımız Adem peygamberden, Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberlerin insanlığa duyurduğu Allah’a ait TEK dindir. O TEK dinin adı da Kur’an da belirtildiği gibi İSLAM dinidir.

Yalnız burada yapılan yine en büyük yanlışlık İslam dinini yalnızca Hz. Muhammed’in duyurduğu zannedilmesidir. Hayır “İslam” yalnızca Hz. Muhammed’in duyurduğu din değil, Adem peygamberden Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberlerin insanlığa duyurduğu dinlerin ortak adıdır. Bir başka deyişle Kur’anda da açıkça belirtildiği gibi, Hz. Adem’de İslam ve Müslümandı, Hz. İbrahim’de, Hz. Yusuf’da, Hz.Musa’da, İsa ve Hz. Muhammed’de İslam ve Müslümandılar.

Peki din ve dinler hakkındaki bu yanılgı bu aldanış nereden geliyor?

İkinci hatamız; en büyük yanılgımız, dinler ve dinlere ait tanımlamaları sıfat olarak değil isim olarak kullanmamızdan kaynaklanmaktadır. Dinlerdeki tanımlamaları isim olarak kullanır ve değerlendirirsek, o tanımlamaları kısıtlamış, dar bir çerçeve içine oturtmuş oluruz. Oysa Allah’ın Rahman ve Rahim özelliği isim değil sıfat özelliğine sahiptir. Bunun için en çarpıcı ve en yaygın örnek, insanlara ve topluluklara Allah’ın 99 ismi hüsnası diye 99 isim öğretilmektedir. Dikkat ediniz, o isimleri isim olarak kullanırsanız mı daha güçlü ve etkili olmaktadır yoksa onları sıfat olarak kullandığınızda mı daha güçlülük ve etkinlik kazanmaktadır.

Onlar, Allah’ın 99 ismi değil Allah’ın sahip olduğu 99 sıfattır.

Şimdi gelin dinlerdeki tanımlamaları isim olarak değil sıfat olarak tanımlamaya çalışalım.

DİN: Allah’ın var olduğunu kabul etmek “din”dir. Yani bir kimse Allah’ın varlığını, var olduğunu kabul ettiğinde, dini inanç şekli ne olursa olsun, o kişi dindar bir insandır.

İSLAM: Allah’ın varlığına ve BİR’liğine inanan, ona teslim olan herkes islamdır. Yani hangi din inanca ve hangi peygambere inanırsanız inanın bu özelliklere sahip bir kişi iseniz siz İslam’sınız demektir.

MÜSLÜMAN: Allah’ın varlığına, birliğine inanarak ona teslim olan ve Adem peygamberden Muhammed peygambere kadar bütün peygamberlerin peygamberliğine inanan kişi müslümandır. Hangi dine ve hangi peygambere inanırsa inansın o kişi müslümandır. Çünkü Müslümanlığın sıfatlarına sahip kişidir.

MÜMİN: Allah’ın varlığına, birliğine inanarak Allah’a teslim olan ve Allah’ın görevlendirdiği bütün peygamberlerin peygamberliğine inanmakla birlikte, inandığı dinin dini vecibelerini, dini görev ve ibadetlerini yerine getiren kişi mümin kişidir. İster Musa’ya, ister İsa’ya, ister Muhammede veya Allah’ın duyurduğu bir başka dine inansın, bir insan söylenilen bu özelliklere sahipse o kişi mümin bir kişidir.

Bu sıfatlara sahip olan bütün dinler ortak bir noktada, ortak bir sıfatta toplandıkları halde neden birbirine düşmanlık içinde bulunuyorlar? Bunu anlamak ve bunu mantıklı, akılcı bulmak mümkün mü?

Dini inançlarımız içinde bu sıfatları dikkate alarak birbirimizi bu sıfatlarla görür ve değerlendirirsek, aramızda din farklılıklarının, ayrılıklarının, zıtlıkların ve düşmanlıkların yok olduğunu göreceğiz. Birbirimize karşı daha anlayışlı ve daha hoşgörülü olacağız.

Dinler arasındaki zıtlıkların, düşmanlıkların bir nedeni de, insanların diğer dinler arasında kendi dinine, daha üstün, daha imtiyazlı bir üstünlük kazandırma çabasından kaynaklanmıyor mu?

İnsanlık hiç olmazsa dinler arasında, isimler değil sıfatlar üzerinde odaklanırlarsa sanıyorum ki dinler arasındaki bu zıtlıklar, bu düşmanlıklar yok olacak bir duruma gelebilir. Çünkü birbirimizi şu veya bu peygambere inananlar diye ayrım yapma yerine birbirimizin sıfatlarına bakarak değerlendirirsek aramızda farklılık ve zıtlık kalır mı?

Üçüncü hatamız; din ve dini inançlar evrenseldir, en azından evrensel olmaları gerekir. Allah tarafından duyurulan bütün dinler evrensel özelliklere sahip oldukları halde neden bölgesel kaldılar? Hz. Muhammed’in duyurduğu din daha evrensel özelliklere sahip olduğu halde neden evrensel olmadı?

İnsanlar, evrensel özelliklere sahip olan dinleri, o dinleri duyuran peygamberlerle birleştirip, özdeşleştirdiler ve o peygamberin ismi etrafında toplandılar. Kısacası din veya dinler Allah’ın dini olmaktan çıkarılıp peygamberlerin dini şekline dönüştürüldü. Dinler insanlara Allah’ın dini olarak değil peygamberlere bağlanarak peygamberlerin isimleriyle tanıtılıp öğretildi.Bu durum o dinlerin evrensel olmalarını engelleyen en büyük etken olmuştur. Bu alanda yapılan ikinci büyük yanlışlık, evrensel olan dini, o dini duyuran peygamberin konuştuğu dil ile özdeşleştirmek olmuştur.

Evrensel olan bir din, bir dile bağımlı hale getirilirse, o din evrensel olmaktan çıkar, o dilin konuşulduğu yöresel bir inanç haline dönüşür.

İşte Hz. Muhammed’in duyurduğu evrensel boyuttaki İslam dini de peygamberin konuştuğu dil ile özdeşleştirildiğinden evrensel olmaktan çıkarılıp yalnızca o dilin konuşulduğu veya egemen olduğu yörelerde kabul edilen yöresel bir din haline dönüştürüldü. Yani bütün insanlığa inmiş olan evrensel bir din, bir dilin egemenliği altına sokulduğundan o din evrensel olmaktan uzaklaştırıldı ve böylece evrensel olan dine en büyük kötülük yapıldı ve yapılmaktadır. Oysa Kur’anda Alalh bir ayetinde bizzat:

“Allah’ın delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, Lisanlarınızın (dillerinizin) ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda düşünenler için alınacak dersler vardır.”

RUM SUR. 30/22
* “Rabbin göklerde ve yerde konuşulan her sözü bilir. O işitendir, bilendir.”
ENBİYA SUR. 21/4
demektedir. Yine Kur’anda, bir yaprağın düşmesinden bile haberdarız diyen Allah nasıl olur da, sizin konuştuğunuz dili bilmez.
Bize, yani insanlara “Şah damarınızdan bile daha yakın olduğunu” söyleyen Allah’a ille de Arapça ibadet edilecek demek, insanları buna zorlamak, söyler misiniz Allah’ı Arapçadan başka dil bilmeyen, kültürsüz, cahil bir varlık durumuna düşürmek değil midir? Bu uygulama Allah’ı yüceltmek değil küçültmek değil midir?

Evrensel bir dini bir dile bağımlı hale getirerek, o dini bölgesel bir din haline getirerek o dinin evrenselliğini önlemiş oluyoruz. Dine hizmet edelim derken o dine en büyük kötülüğü yapıyoruz. Ve dolayısı ile yalnızca o dine değil, insanlığa kötülük yapmış oluyoruz. Bu yanlışımızı ne zaman göreceğiz ve bu yanlışımızı ne zaman düzelteceğiz?         

 
Alıntı

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 05, 2011, 11:37:33 öö

Sayın Karahan'ın bu yazısına karşı çıkacaktım.

Baştan sona yanlışlıklarla dolu olan bu yazıdaki anlatımlara karşı çıkacaktım.

Sosyolojiyi hiç bilmeyen ya da hiç umursamayan, üstelik din konusuna sadece İslâm dini açısından ve olasıya dar bir şekilde bakan bu yazıya karşı çıkacaktım.

Buradaki yanlışlıkların ve yaklaşımın yanlışlığını gösterip, doğrusunun kaynağına işeret edecektim.

Yapacaktım, edecektim ama yapmayacağım, etmeyeceğim.

Nedeni de yazının sonundaki bir sözcük "Alıntı".

Kimin yazmış olduğu, nerede yayınlandığı bu aşamada görülemeyen bir alıntı.

Bilmediğim bir kişinin bilmediğim bir yazısı, karşı karşıya gelemeyeceğim bir kişinin yazmış olduğu ve bana göre ancak "safsata" olarak nitelenebilecek şeyler  üzerine burada kiminle nasıl tartışırım ki?

Üstelik Sayın Karahan bu yazıyı sunarken başında akılcı bir mantık yürütmeyi öngörüyor. Mantık zaten kiendiliğinden akılcı olur da bu yazının kapsamı baştan sona mantık dışı.

Umarım o ilk tümce de Sayın Karahan'ın değil, alıntıyı yazanındır.

Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 05, 2011, 11:50:42 öö
Elbette bana ait değil alıntı ve mantık sunumu.Bu yazıyı yazma bir gereksinimden doğmuştur benim içöin.Mantığından başlamak gerekirse bu konuda herkesin fikrini almak isterim sizce neresi yanlış neresi doğru.Problemin başı bence baştaki mantık sorusunda.Her din için bir allah varmıdır yada allah her kavme ayrı ayrı dinlermi göndermiştir,eğer gönderdiyse biz müslümanlar neden Peygamberlere ve kitaplarına iman ederken dinleriner aynı şeyi söylemeyiz.

Benim inancımı merak ediyorsanız benim inandığım allah ta en başında ne dedi ise sonundada onu diyor ne fazla ne eksik ama katarak.

Devam edelim
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 05, 2011, 12:51:14 ös
Sn.Adam

Bu başlıktaki yorumlarınız ve bakış açınız benim için kıymetli.farklı bir bakış açınız herzaman olabilmiştir.Kusurlu gördüğünüz yada ekleme gereği duyduğunuz bölümleri kendi nedenlerinizle paylaşabilirseniz sevinirim.Benim özellikle altını çizdiğim bir konu hemen her anlatımlarımda Allah teklikten çokluğu çıkarmıştır tasavvufi anlatıma göre ama bu ne düzeydedir yukarıdaki anlatıma göre tek olan allah bu kadar çok dini gerekçe ile insanların aklını neden karıştırsın.Allah  her peygamberle kendi sözlerini iletirken başka başka isimler veripmi yollamıştır? Yada o peygamberlerin bu ilettikleri bilgileri aktarırken ben yahudiliği yahudi ırkına ben hristiyanlığı hristiyanlaramı aktarıyorum demişlerdir yada her peygamber bu bilgileri aktarırken konuya evrensellik boyutundanmı bakmışlardır.

Bu konuda cevaplarını arayacağımız sorular şimdilik böyle.

Saygılar
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 05, 2011, 03:07:24 ös
Aynı konuya ben devam edeyim yine bir alıntı yazı ile ama içeriğne katıldığımı ifade edeyim.

Tüm Peygamberler Aynı Dini Tebliğ Etmiştir (#1840)
Gerçeğin Tekliği (Tüm Peygamberler Aynı Dinin Peygamberidir):

İnsanlık tarihi boyunca bu dünyadan çok sayıda elçi gelip geçmiş ve toplumlara, tek olan büyük yaratıcının mesajlarını iletmiştir. Ve bu mesaj demetlerine de ‘din’ denmiştir. İşte bu noktada dünya genelinde yayılmış müthiş bir yanılgı vardır: “Yaratıcının birden fazla din gönderdiği. ” Ama gerçek, bundan farklıdır. Ve bunu şimdi O’nun kendi sözleriyle ispatlayacağız.

Herkes Hz. Musa’nın, Yahudilik; Hz. İsa’nın Hıristiyanlık; Hz. Muhammed’in de Müslümanlık adında farklı dinler getirdiğini sanır. Bunun böyle olduğunu iddia eden kişi bilerek veya bilmeyerek Kuran’ı yalanlamış olur. Durum sadece bu saydığımız peygamberler için değil; diğerleri için de aynıdır… Burada sadece onların isimlerini saymış olmamızın sebebi, onların en popüler üç dinin temsilcileri olarak kabul edilmeleridir. Bu noktada hemen Âl-i İmran suresinin 19. ayetinde mealen geçen şu ifadeler akla gelir: “Muhakkak ki Allah nezdinde din, İslam’dır[1]. Kendilerine kitap verilenler, aralarında, fesat/haset yüzünden ihtilafa düştüler…”

Bu ayette, ihtilafa yani ayrılığa düştüğü belirtilenlerin, kendilerine Yahudi diyen toplumlar, kendilerine Hıristiyan diyen toplumlar ve kendilerine Müslüman diyen toplumlar olduğu açıktır. Çünkü ayette, kendilerine kitap verilenlerden bahsedilmektedir. Ve bu bilgi, Bakara suresinin 136. ayetinde geçen şu ifadelerle tasdik edilerek gerçeğin tekliğine vurgu yapılır: “Deyin ki: ‘iman ettik Allah`a, bize indirilene[2], İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve onun (Yakub’un) torunlarına verilene, Mûsa`ya ve İsa`ya verilene ve diğer peygamberlere verilene. Bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayız. Biz yalnız O`na teslim olanlarız. ”

Mealen aktardığımız bu ayetten açıkça anlaşılmaktadır ki “Hz. Muhammed bizim peygamberimizdir; Hz. İsa, Hıristiyanların; Hz. Musa ise Yahudilerin” diyen bir kişi gerçekten Müslüman olamaz ve bu sözleri yüzünden komik durma düşer. Ancak sadece Müslüman olduğunu ‘iddia’ etmiş olur.

Az önce aktardığımız ayette (Bakara, 136) adı anılan peygamberlerin, kronolojik sıralamaya (eskiden yeniye) göre anıldığını görüyoruz. Onların hiç biri, kendilerinden önce gelen Hz. İbrahim’in tebliğ ettiği dinden başkasını tebliğ etmedi. Peki, Yahudilerin “bizim büyük atamızdır[3]” dedikleri Hz. İbrahim’in tebliğ ettiği din neydi? Bu sorunun cevabı da Kuran’da mevcuttur: “İbrahim ne bir Yahudi ne de bir Hıristiyan’dı. Sadece hanif[4] bir Müslüman’dı. O, müşriklerden de değildi. (Âl-i İmran, 67)” Mealen aktardığımız bu ayet, kendisini Müslüman zanneden ve İslam dininin sadece Hz. Muhammed ve ona uyanlara has olduğunu savunanlar için tokat gibi bir cevaptır. Ve bu ayet, Hz. İbrahim’in Müslüman olduğunun açık açık ifade edildiği çok sayıdaki Kuran ayetlerinden sadece bir tanesidir.

Bu gerçekleri bile bile saklamak nasıl bir çirkinliktir? Bunu anlamak gerçekten zor. İşte bu durum Bakara suresinin 140. ayetinde şöyle tarif edilir: “Yoksa siz, gerçekten İbrahim`in, İsmail`in, İshak`ın, Yakub`un ve torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: ‘Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mı? ’ Allah`tan kendisinde olan bir şahitliği gizleyenden daha zalim olan kimdir? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir ”

Dinin tek olduğu konusunda çok sayıda ayet vardır ve burada aktardıklarımız onlardan sadece birkaçıdır. Kuran’ı baştan sona okursan halk arasında ‘din’ zannedilen şeyin Kuran’dakinden çok başka bir şey olduğunu görürsün -eğer bugüne kadar okumadıysan-. Gerçeğin tekliği konusunda hâlâ şüphen varsa, sanırım Şûrâ suresinin 13. ayeti bu şüpheyi tam olarak giderecektir: “ ‘Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!’ diye Nuh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey, Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. Kendine yönelenleri de ona ulaştırır. ”[5]

Ama toplumlar tek olan dini parçalara bölüp bozdular. Onlar bozdukça Allah yeni elçiler gönderip, gerçeği tekrar hatırlattı. Sonra yine bozdular ve bu döngü sürekli tekrar etti. Ayrıca parçalayanlar bununla da yetinmedi, ayırdıkları parçaları da mezhep diyerek böldüler. Ve bu gerçeğe, En’am suresinin 159. ayetinde şöyle dikkat çekilir: “Dinlerini parçalara böldüler ve guruplar oldular. Senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah`a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir. ”

--------------------------------------------------------------------------------

[1] İslam`ın kelime anlamı teslimiyettir.

[2] Ayette ‘bize indirilen’ ifadesi ile dikkat çekilenin, Kuran olduğu açıktır.

[3] Hz. İbrahim, Hz. Yakub’un dedesi olduğu için Yahudiler onu büyük ataları ve Yahudi dinini ilk tebliğ eden kişi olarak kabul ederler.

[4] Hanif, Allah’ın tekliğini kabul edip ona yönelen demektir.

[5] Bu ayette (Şûrâ, 13. ) Hz. Nuh’un Müslüman olduğuna gönderme yapılırken, Yunus suresinin 72. Ayetinde onun Müslüman olduğu açıkça ifade edilir.

2009
Hamza Yardımcıoğlu

Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: smyrnali - Eylül 05, 2011, 05:07:15 ös
syn Adam haklı ..
yinede dayanamadım ,butun iletiyi kenara bırakarak  ilk satırlardan bir kac kelimeye bakalım..
Allah’a ait olan Tek dini,...........
İnsanlar ve toplumlar o dini, o kişiyle özleştirip o kişinin dini imiş gibi bir duruma soktular ve din Allah’ın dahi değil, kişilerin yani daha açık deyişle peygamberlerin dini oldu.........şeklinde giden su cümleden tek sorum var size syn Karahan,
Allahın dini mi var? Dine ihtiyacı mı var? yada Din kimler icindir?
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 05, 2011, 05:36:42 ös

Önceki notundan anladığım kadarıyla Sayın karahan bu yazının irdelenmesini istiyor ve ben bu yazıya karşı çıkışım olduğunu belirttiğim için bunu öncelikle benden bekliyor.

Ben ise bu işi yapmak istemiyorum çünkü Sayın Karahan'ın da benimsediğini söylediği bu yazının bütününün ötesinde ayrıntılarına girildiğinde paragraf paragraf, safsata, saçmalık, mantıksızlık, en hafifinden varsayım gibi nitelemeler kullanacağım; kırıcı, incitici olacak. Bu yazıyı yazan kişiyi dahası Uygarlık ve Dinler Tarihi üzerine bilgisizlikle suçlayacağım; daha da kötü olacak. Böyle bir yazı ile ancak zavallılar kandırılır diyeceğim; bu da bir başka suçlama olacak.

Oysa böyle bir şey yapmak istemiyorum.

İyisi mi bu yazıya hiç dokunmayayım. Hatta görmemiş olayım.

Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Tij - Eylül 05, 2011, 05:45:45 ös
" Biz her peygamberi, kendi toplumunun diliyle gönderdik. Ille de böyle yaptik ki, o toplumdan olanlara anlatabilsin.( Ibrahim suresi, ayet:4.)


Soru: Tanri neden türklere elci ( peygamber) ve kitap göndermemistir? veya kürtlere veya almanlara vs. vs.
Soru: Yoksa Tanri Kur"an"da kadinlari hic muhattap almadigi gibi halklar arasindada yahudiler ve araplar haric diger halklari muhattap almadimi ve kendilerini  elci göndermeye layikmi görmedi? yoksa bu halklarin tercumana ihtiyaclari yokmuydu ve Tanri"nin bütün emirlerini zaten biliyorlarmiydi.
Yani yaziyi yazan kas yapayim derken göz cikarmis.
Sayin Adam"in tepkisinede hak vermiyor degilim, ama ben dayanamadim yinede ve yazdim.

Sorularim devam edecek.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: martı - Eylül 05, 2011, 06:23:09 ös
Konuyu işleyişi bakımından çok sığ,ama altındaki mesaj olarak zaman zaman çok doğru,bazen yanlış bulduğum bir yazı.

Örneğin İslam kelimesinin Kur'an'da kullanışıyla alakalı ilk defa hemfikir olduğum bir İslam tanımı yapılmış.

Tüm dinlerin evrensel olması gibi bir durum sözkonusu değildir.Dinlerin anlatımından sadece bulunduğu coğrafyaya indiklerini söyleyebiliriz.Sadece Kur'an'da İslam'ın evrensel olduğu yazsa da Kur'an'ın da %60 ı Arap toplumundan,oranın coğrafyasından,geleneklerinden bahseder.Ki ben bunu yanlış olarak da görmüyorum zaten.Bir din önce indiği coğrafyayı düzeltmekle uğraşır.

Sn Tij ' in soruları benim de sürekli sorduğum sorular.Türklere neden peygamber gönderilmemişti veya başka toplumlara?
Peygamberler dinlerin aktardığı kadar değildir.Antik zamanda yaşamış olan filozofların ve bilgelerin peygamber olduğunu, sadece din formatının farklı olduğunu düşünmekteyim.Örneğin şu anda Sokrates ve Platon'un da peygamber olup olmadığı konusunda islam dünyasında görüşler vardır.Öyle ki Türkler zaten tektanrı inancına sahip bir toplum bildiğiniz üzere..Genelde ortadoğu'ya dinlerin gönderilmesi bir rastlantı değildir.Sapkınlıktan hala kurtulamamış bir coğrafya..Birkaç din daha gelse onları düzeltmeye yetmeyeceği görüşündeyim.

Ancak Sn Tij ikinci sorunuzu tümden reddetmek gerekir.Kur'an'da kadınların muhatap alınmadığını söylemek çok zorlama olur..Arap toplumunun o dönemki vaziyetini toplumsal,sosyal hayatını incelediğinizde özellikle toplumda kadının yerine baktığınızda ki genellikle yeri doğduğu anda toprak altıdır,göreceksiniz ki Kur'an kadınlar için bir devrim niteliğindedir.Hatta sadece kadınlar için değil genel anlamda Kur'an'ı müthiş sosyal bir devrim kitabı olarak görüyorum.

Saygılar

Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Tij - Eylül 05, 2011, 07:51:45 ös
..Genelde ortadoğu'ya dinlerin gönderilmesi bir rastlantı değildir.Sapkınlıktan hala kurtulamamış bir coğrafya..Birkaç din daha gelse onları düzeltmeye yetmeyeceği görüşündeyim.

 ;D ;D ;D ;D ;D ;D ;D
Tabi olay bukadar kolay degil.
Cahilligimi bagislayin ve bana Kur-an"da dogrudan kadina hitab edilmis bir Ayet bulun ve yayinlayin, ki benimde bilgisizligim biraz azalsin

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: martı - Eylül 05, 2011, 08:31:32 ös
Estağfirullah bilgisizlikle alakası yok,benim ne haddime...Tüm dinlerde hitab erkeğedir genellikle bu daha çok işin inanç boyutunda değil,belki sosyolojik ve tarihsel olarak yorum getirilebilecek bir konudur.Belki Sn.Adam bu konuda birşeyler söyleyebilir.Kur'an'da direk kadına hitab eden ayetler bulunmaktadır gerçi daha çok ''Ey Peygamber hanımları !........'' vs. vs. şeklinde kullanımlar bulabilirsiniz ancak dediğimi iyi algılamanızı öneririm,dönemin koşullarını baz aldığınızda kadına verilen haklar devrim niteliğindedir.Ancak eşit olmadığını tabii ki söyleyebilirim.Ancak Kur'an yine de bu konuda Schopenhauer kadar katı değildir. :) Schopenhauer a ne kadar katılmasam da bir çok konuda, kadının varoluştan getirdiği özellikler nedeniyle kadının toplumdaki yerini anlattığı Aşkın Metafiziği adlı kitabını öneririm.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Alşah - Eylül 06, 2011, 12:49:44 öö
       Sayın karahan'ın bu alıntıya katılmış olduğunu belirtmesine doğrusu şaşırdım.  Baştan sona saçmalıklarla dolu bir yazı. Dinleri, ırkları bir birine karıştırmış. Ne Tevrat ve nede İncil'den hiç bahsetmemiş . Şimdi ben burada yazı üzerine yorum yapsam, bana "müslüman mahallesinde salyangoz satma diyecek olanlar var. İyisi mi toplumumuz açısından son derece hassas olan bu konu daha fazla irdelemeden kapamak diye düşünüyorum.
        Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 06, 2011, 10:20:21 öö
Sanırım doğru bir konu açmışım,umarım hem katılım fazla olur hemde irdeleyen.Başlangıç olarak konuyu açma isteğimdeki fikirlerim hala aynı tepkiler bile konuyu açma isteğimdeki halinde.Ya tamamen reddeder bir bakış açısı var yada sn.adam'ın fikirlerine katılıyorum tarzı bir bakış açısı var.Ama genede bir soru var soruyu soran arkadaşıma teşekkür ediyorum bildiğim kadarı ile yanıt vermeye çalışacağım.

Allah ilk nedendir,başlangıçtır,Allahın dinimi olur yada dine ne ihtiyacı var bence tam bir soru şekli değil.Tasavvufçuların anlatımı ile baktığınızda herşeyin birden tekamül ettiğini düşündüğünüzde bilinmek isteyen allah bilinmeyi bilgiyi vererek sağladı.İnsanları iyi bir ademoğlunun ötesinde tekamül etmiş varlıklar olmaları içinde düzenledi onları verdiği bilgiler sunduğu yöntemlerin genel adına dinde diyebiliriz.Bu bilginin kaynağı eğer allah ise o din neden allahın dini olmuyor.

Allahın ihtiyacımı var düşüncesi bir soru olduğunda çok basit sorulan bir soru oluyor cevabı tabiki hayır.Buradaki bie sitemim dayanamadım yazdım diyenlere olsun burada sorulan soru mantığı çok basit dayanalınamayacak kadar yada anlaşılamayacak kadar dertli ve zor bir soru değil dayanamadım ifadesinin altında bu konuyu açan kişiye hafifte bir geydirmede olsa ben işin o kısmına çok takılı kalmayacağım.

Herkes burada bir şekilde allah inancından bahsediyor ama allahı irdelerken yarattığı sistemi tam anlayıp algılamadan bazende basmakalıp söz ve desteklenmiş yazılarla inanılmaz fikirler ortaya atılıyor ben tüm bunların sonucunda bu konuyu tartışma gereği duydum.Cümlelerimi tam anlamı ile anlatabilme adına yaptığım araştırmaların içinde konuyu en iyi anlamı ile verebilmek için bu alıntı yazıyı seçtim.

Sorum çok basit her kul öncelikle allah tanımını kafasında yapmadan bu konularda sağlıklı hüküm veremez ancak saçmalayabilir.Allah benim indimde kusursuzdur benim ilahımın herhangi bir konuda yarattığı veya olmasını dilediği bir oluşumda en iyisini yapar.Bu adına sizlerin din,dinler dediğiniz şey ise biraz düşünürseniz yaratıcıya ne kadar ağrı ithamlarda bulunup hatta nerede ise bilmeden onu beceriksizlikle suçlandığının bile farkında değiller.

Bu kadar ard arda hatalar yapan bir allah tanımı olabilirmi.Allah bu kadar çok çeşitlilikte dinleri neden getirsin.Bir arkadaşın bir sorusu ile cevap vereyim dinlerin arap yarımadsına geldiği savı akla ziyandır.Düşünmeyen insanın cevabıdır ancak.Biz ortaasyalı türkler gök tengri kavramını nereden bulduk.Kuranda allah buyruğunu apaçık bir şekilde nerede bir toplum varsa oraya bildirdik diyor.Bu şu demek 120 küsür bin peygamberin varlığından bahsediliyor hatta bir arkadaşım yazdı burada sokrat,platon gibi düşünürleri bazı çevreler peygamber kabul eder diye ki bende katılıyorum.

Platonun verdiği mesaj ile isanın yada musanın verdiği mesajları incelerseniz aynı sonucu alırsınız.Bu dünyada varolan herşeyin tek sahibi olarak allahı görüyor isek eğer evet dinde allahın bir olgusu ve gerçeğidir.Allahın ihtiyacımı varın cevabı elbette yok ama yaradılışın en başında tasavvuftada geçen bir deyim allah için bilinmeyi istedi diye başlar herşey.Bilinmeyi isteyen allah ihtiyacımı vardıda bilinmek istedi?

Sn.Tij  merak etmiş sormuşsunuz umarım tatmin edici olmuştur.Alıntı ile yazdığım konuları bir daha okursanız sevinirim.Mesela neresinde mantık hatası var açık açık yazın lütfen.

Sn.Adam size ilk defa katılmıyorum son yazınızın hemen hemen hiç bir cümlesine hemde.Çünkü çok önyargılı çok fazla konudan rahatsız olmuş yazarsam agresif olurum deyip yazmamayı en kötüsüde umarım yanlış anlamışımdır bu yazıyı ben sorduğum soruya inanarak yayınladığım içinde beni zavallı olarak görüyorsunuz umarım ben yanlış anlamışımdır.

Tekrar ediyorum benim çıkış sorum şu Allah birden fazla din yaratmışmıdır ben karahanın cevabı hayır diyorum.

Sizde eğer istiyorsanız bunu mesela Prof.Dr.Yaşar nuri Öztürke sorabilirsiniz yada diyanete.Alacağınız cevap duymak istediğiniz gibimi olacak yazarsınız sonrada.Benim önce aklım kabul etmedi bu kadar dinin olabileceğine bir kaynaktan bu kadar pınar olamaz dedim çok uzun süre her toplumda reddettim sizin verdiğiniz tepkiyi aldım hep sonra uzun uzun araştırınca ben haklı çıktım.

Tekrar ve iddia ile söylüyorum bunu.Hz.Adem ile Hz.Muhammede kadar gelen din tektir.

Saygılar
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 06, 2011, 12:17:06 ös

Bugün bu saatte bir düşünce takıldı kafama: "Ne bu şiddet bu celalet... Böyle hepsine saçma sapan falan diyerek göz ardı edeceğine, şu forumun oldukça eski ve vefalı üyelerinden Sayın karahan'ın getirmiş olduğu bi yazı üzerine madde madde özetleyiversen itirazlarını ne olur sanki? Elin mi kırılır?"

Yok, elim kırılmaz dedim kendi kendime; bu parmaklar nasıl olsa gün buyu basıyor bu klavyenin tuşlarına... Sadece bir başka uğraşı ile daha vearimli geçirilebilecek bir zaman boşuna harcanmış olur.

Sonra dedim ki kendi kendime "Boşa mı harcanmış olur acaba? Herhangi bir yarar sağlamaz mı bu?"

Kim bilir, belki de sağlar ama unutmayalım ki arkasından bir de daha ileri düzeyde bir tartışma getirir. Üstelik kimilerinin kırılması, gocunması, "Sen bana inanç saldırısında bulundun. Buna hakkın yok. Senin inancın böyle olmayabilir ama benimkini küçük göremezsin." tarzında çıkışlar da olabilir.

Ne yapacağıma karar veremedim.

Üstelik forumda şu alıntı yaparak yazı yazmayı da beceremiyorum. Birisi hiç olmazsa odnu öğretse de yazılmışları ayrıca kopyalamak gerekmese...
 


 
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 06, 2011, 12:34:45 ös
Sn.Adam

Sizden hep beklediğimiz görmeye alışık olduğumuz bir cevap yazmışsınız öncelikle teşekkür ederim.Alıntı yazı yazmamın benim için bir özelliği var içeriği eğer aklıma yatmışsa kelimesinden virgülüne yerli yerinde ise bunu tembellikten değil yazı uzmanı olmadığımdan,bu konuda site moderatörleri beni uyardıkları halder sırf iyi yazamayacağım endişesi aklımdakini kelmelere dökememe korkusu derdini anlatamama telaşı ile biraz kolaycılık gibi görünsede böyle yapıyorum.

Bunları anlatırkenki halimde kompleksiz ve yalın problem değil benim için.Önemli olan doğru cümleleri bulup kendini ifade edebilme.Ben hem çok dikkatli hemde ayrıntıyı anlayabilmeye uğraşan biriyim bazen özet hep detayda saklı kalıyor.O kadar yazının içinde benim için tek özet şu allah böylemi yapar,böylemi yapmıştır.Yada sen allah olsan (haşa)bunumu yapardın sende.İnsanların en fazla probleminin olduğu bir konuun ben yeterince anlaşılamadığını iddia ediyorum.Derdim sadece bu idi.Konu anlaşılmazsa eğer yorumlarda o denli saçma oluyor.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 06, 2011, 01:18:40 ös

- 1 -



Sayın MMT’nin bir “Masonluğa Eleştiriler” konusu var hani, ara sıra bir paragrafını alıp didiklediğim...

Ancak Sayın MMT tatile çıktı bir süre. O nedenle o çalışmaya ara verdik. Bu sırada buna bakalım aynı yöntemle.

Aslında bu daha zor çünkü genelde kimseyi özelde dindar Müslümanları incitmemek için özenli/ölçülü olmayı da gerektiriyor.

Buna karşın pek hoşnut olunamayacak tarzdaki deyişler/görüşler/eğilimler/anlayışlar için şimdiden bağışlanma dilekleriyle başlayalım.

İlk paragraf:


Öncelikle akılcı bir mantık yürütelim. Ayrı ayrı Allah’lar olmadığına göre ayrı ayrı dinler olabilir mi? peki bu ayrı ayrı dinler neden ve nasıl oluştu? 



Eleştiri:

Mantık zaten akılcı olur. Burada bir dil sürçmesi ya da yanlış kullanımı var.

Onu geçelim ama işte baştan söylediğim şu ki buradaki anlatılar akla yatkın değil.

Bundan böyle dil kullanımı yanlışlarına aldırmayacağım.

Ne demek ayrı ayrı Allahlar olmadığına göre… Kimine göre var. Kimine göre Tanrı tek kimine göre ayrı ayrı tanrıların varlığı söz konusu. Kimine göre zaten tanrı diye bir şey yok.

Nitekim işte ayrı ayrı dinlerin oluşmasının nedenlerinden biri de bu… Bu tek neden değil ama önemli bir neden. Birbirinden farklı dinler tanrı kavramını farklı değerlendiriyor.

Neden ayrı dinler var ve bunlar nasıl oluştu?... Bunun yanıtı için koskoca bir Dinler Tarihi kitabı alıp baş bölümlerini irdelemeliyiz. Ben kendi kafamdan, hiçbir kaynağa başvurmadan şöyle bir şey söyleyeyim: Ayrı coğrafyalarda insanlar ayrı kültürler oluşturmuştur. Din de bir kültür öğesidir. Dolayısıyla farklı coğrafyalarda (buna iklim etkisini de eklemek gerek) farklı dinsel inançlar oluşmuştur. Bu engellenemez bir oluşumdur ve Uygarlık Tarihi ile iç içe bir olgudur.

Ayrıntılarını tarih kitaplarına bıraktım ve bu noktada ara verdim.

Bir de ricam var: Bir üyemiz, herhangi bir üyemiz, “Yeter artık çok oldun.” diyebilir ve bana durmamı artık yazmaya devam etmememi söyleyebilir. O andan itibaren devam etmem.



Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 06, 2011, 01:35:40 ös
Sn.Adam

Sizin olmanız ve bakış açınız çok kıymetli.Örneklediğiniz konulara fazla itirazım hatta hiç itirazım yok.Farklı coğrafyalar farklı kültürler sırf bunlar bile çok farklılığımızın bir göstergesi değilmi.Burda bu kadar öz anlatımınızda öz nedir benim özüm insan.Sanırım hep şunu kaçırıyoruz biz allah hakkında ve yarattıkları ile ilgilenirken kendi özümüzden habersiz yapıyoruz bunu.Masonlar.org'u belki bu kadar sevmemin altında hep öze dair cümleler bulabiliyor olmamdır.

kendini bilen rabbini bilir deyişi bile belki birçok soruya cevap olabilir.İnsan kendi yorumunu daha yapamadan herşeye önyargılı bakıp sürekli itiraz yapma yerine Geçen sn.smyrna ile yaptığımız muhabbette güzel bir sözü vardı algıladıklarımız farklılıklarımızdır diye.Ya algılayamadıklarımız.

Bütün bu nedenleri yaratan bizleriz ne allah bugüne kadar ilk dediğinden farklı bir şey demiştir nede sözünden gerilemiştir.Akla sığmayan işte o soruyu sorduran bana bu.Hiç bir şeyi değişmemişse bu değişimi o zaman biz insanlar yaptık.Zaten yeteri kadar kötü değilmiyiz.Bixzim bunu yapmaya muktedir gücümüz hep olmuştur.Bakınız firavuna kendini allah yerine koymadımı.Hüküm değişmezse o zaman değiştiren biri var.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 06, 2011, 03:04:45 ös

Firavun'un kendini tanrı yerine koyufşu elbette ilginç bir olaydır. Ancak bu öyle gelişigüzel her firavun için değil, tek bir firavun için söz konusudur ve başlı başına bir klinik inceleme alanıdır. Bunun sözcüklerle anlatımı da pek zordur hani; anlatılır ama anlaşılamaz; gidip görmek gerekir anlayabilmek için.

Ancak bu konu korkarım bizim bu başlığımızın kapsamına girmez.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: DEDE - Eylül 06, 2011, 05:37:25 ös
Neresini düzelteyim ki?

"Hazreti Adem Allah!a söz verir. Bana bir kız evlat ver sana kurban edeyim. Allah duasını kabul eder ve bir kız çocuğu olur. Hz. Adem kızı sunak taşına yatırıp boynuna bıçağını süreceği sırada Allah gökten bir dana indirir ve Adem'e şöyle seslenir: Sen bana gerçekten bağlı olduğunu gösterdin. Çocuğa dokunma! Onu ve seni kutsuyorum"

Kutsal kitapta yer alan bu öykünün neresi doğru ki? Bir kere Hazreti Adem değil Hazreti İbrahim. Kız değil erkek evlattır istenen. Üçüncüsü gökten inen dana değil koç ya da koyundur.

Sayın Karahan'ın alıntıladığı, yazarının "akılcı mantık yürüttüğü(!) ilk yazısı için tek söylenebilecek olan yukardaki öyküdür...

Sayın Karahan'ın alıntı yaptığı ve sonra da kendi düşüncelerini kattığı din anlayışı tümüyle din sosyolojisi denen bilim dalına aykırı görüntüler içeriyor.

Konuyu ta baştan alarak din nedir? Sözcük anlamı nerden geliyor?. Dinlerin bir şekilde sınıflandırması yapılabilir mi? İçinde Tanrı kavramı olmayan dinler var mıdır?. Din duygusunun kökeni nedir? İlkel dinler ta totemizmden başlayarak nasıl tek tanrılı dinlere dönüştü?. Bir inanç dizgesinin din olarak tanımlanması ne zaman mümkündür?. Ya da eş soru: Her inanç dizgesi din adını alabilir mi?

Tüm bu soruların yanıtı hemen bir kaç paragraf içinde verilemez. Üstelik din sosyolojisini bırakın yalnızca İslami perspektiften, tek tanrıcı din anlayışı açısından da inceleyemeyiz.

Sayın Karahan'a ve meraklı forum üyesi arkadaşlara bir açılım olması bağlamında bazı din sosyolojisi kitapları önermekle yetinebilirim şimdilik.

•   Din Sosyolojisi
     Prof. Mehmet Taplamacıoğlu.........Ankara Üniversitesi  İlâhiyat Fakültesi Yayınları
•   Dinler Tarihi
Felicien Challaye……………………Varlık Yayınları
•   Din Sosyolojisi
     Derleyenler: Yasin Aktay-M.Emin Köktaş
     Vadi yayınları
•   Din Sosyolojisi
Ünver Günay
İnsan Yayınları

Yukarıda sıraladığım kitaplar konuyu yansız olarak inceleyen eserler olmak yanında Taplamacıoğlu'nun kitabında ezoterik toplulukların da yer alması nedeniyle hayli ilginç açılımlarla karşılaşılıyor.

Umarım yararlı olur.

Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Tij - Eylül 06, 2011, 06:42:49 ös
.
Alıntı
Bu adına sizlerin din,dinler dediğiniz şey ise biraz düşünürseniz yaratıcıya ne kadar ağrı ithamlarda bulunup hatta nerede ise bilmeden onu beceriksizlikle suçlandığının bile farkında değiller
.

Sayin Karahan,
 bu dediginize Müslümanlik ve onun peygamberi ve onun kutsal kitabi Kur-an"da dahilmi???
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 09, 2011, 11:47:37 öö
Sn.Tijj

Sorunuzun cevabı sadece kişilerin aklına kalmıştır ben bir şey diyemem.Aklın ve vicdanın nasıl doğru kabul ediyorsa odur.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 09, 2011, 12:30:47 ös

Sayın karahan birkaç gündrür yoktu; foruma giremedi, biliyoruz.

Şimdi dönmüş olduğunu görüyoruz.

Bu durumda bu açmış olduğu başlık ile bağlantılı olmak üzere bu konuda görüş belirtenlere bir yanıt vermeli. Belki birkaç yanıt gerekir.

Benim beklediğim yanıt ise biraz farklı. Temelde saçma sapan ve çok yanlışlarla dolu olduğunu ileri sürdüüm bu yazının saçmalıklarını ve yanlışlıklarını irdemleme zahmetine katlanayım mı? Sayın karahan bundan herhangi bir yarar görüyor mu?

Doğrusu verimsiz bir iş yapmak da istemem.

Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 09, 2011, 12:44:51 ös

Sayın karahan birkaç gündrür yoktu; foruma giremedi, biliyoruz.

Şimdi dönmüş olduğunu görüyoruz.

Bu durumda bu açmış olduğu başlık ile bağlantılı olmak üzere bu konuda görüş belirtenlere bir yanıt vermeli. Belki birkaç yanıt gerekir.

Benim beklediğim yanıt ise biraz farklı. Temelde saçma sapan ve çok yanlışlarla dolu olduğunu ileri sürdüüm bu yazının saçmalıklarını ve yanlışlıklarını irdemleme zahmetine katlanayım mı? Sayın karahan bundan herhangi bir yarar görüyor mu?

Doğrusu verimsiz bir iş yapmak da istemem.




Sn.Adam

benim için en önemli konu ve cümle şu,

Allah’a ait bir TEK dinin olduğudur. Çünkü peygamber olarak kabul ettiğimiz ve peygamberliklerine inandığımız Adem peygamberden, Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberlerin insanlığa duyurduğu Allah’a ait TEK dindir. O TEK dinin adı da Kur’an da belirtildiği gibi İSLAM dinidir

Bu görüş üzerinede olabilir cevabınız yada genel olarakta yorum yapabilirsiniz.Yukarıdaki yorum sizce benim anladığım gibi değilse sizin bakış açınıza göre nasıldır?

İstediğiniz herşeyi eğer boş,safsata yada cevap verilmeye değer görmediğiklerinizide ayıklayarakta cevap verebilirsiniz.

Saygılar
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 09, 2011, 01:15:07 ös
Burada bazı varsayımlarla hareket ediliyor.

Konuya öncelikle İslâm dini açısından bakılıyor. Sonra iş dinlerin teist olanlarının uzantısına geliyor.

Yanlış!

Çok farklı dinler var. Bir örnek Budizm. Bir diğeri Şintoizm. Daha çok var. Say sayabildiğine. Bu denilenler unlarla ilgisiz.

Eğer "Budizm ve diğerleri bir din değildir." diyecek olursanız, asgari müşterekimiz yok demektir.

Kavramlar üzerinde uyuşmak gerek.

Din tanrısal bir olgu değildir. İnsansal (bireysel) bir olgu da değildir. Din toplumsal bir olgudur.

Toplum yoksa din yoktur.

Allah'ın var olması için toplumun varlığı gerekmez.

Ancak Allah'ın tanımlanması için insanın varlığı gerekir.

İnsan Ayllah'ı tanımlar ama o tanımldığı Allah değildir.

Çünkü insan Allah'ı tanımlayamaz.

Şu halde tanımlayanların da farklıdır Allahı.

İsterseniz tanrı deyin, ben onu yeğlerim fark etmez. Çünkü Tanrı = Allah = God = Dieu = Gott. Öteki dildeki sözcükleri de siz ekleyin.

Allah'ın dini diye bir şey hiçbir zaman olmamıştır ve yoktur.

İslâm dininin ve onunla birlikte diğer teist nitelikli dinlerin tanrı anlayışı hatta tapınma tarzları yer yer birbirine benzer olabilir. Fakat aralarında çok farklar olduğu gibi öteki dinler de bunlardan çok farklıdır.

Dolayısıyla Allah'a ait tek bir din olduğu görüşü ya da iddiası, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bir düşüncedir.  Din ve tanrı inancına özel bir bakış açısından başka bir şey değildir ve sonuç yorum da yanlıştır.

Şimdi bunun üzerine şöyle diyebilirsiniz belki: "Yanlış olduğunu ileri sürüyorsanız bunu kanıtlayın."

Hayır efendim olmaz. O bir Orta Çağ yöntemidir. Siz olmayacak bir tez ileri sürüyorsunuz. Kanıtlamak size düşer. İster bilimsel yöntemle, ister rasyonel bir yol izleyerek.


Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 09, 2011, 01:31:11 ös
Dolaüyısıyla Allah'a ait tek bir din olduğu görüşü ya da iddiası, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bir düşüncedir.  Din ve tanrı inancına özel bir bakış açısından başka bir şey değildir ve sonuç yorum da yanlıştır.


Sn.Adam

Bana bilimsel olarak başınızın ağrıdığını kanıtlayabilirmisiniz,Teoloji bilimine göre allah neden bu kadar çok dini çeşitlilik anlatımına ihtiyaç duysunki bir kere en başta kendi  amacına aykırı değilmi.Okadar çok çeşitlilik neden olsunki bu kadar çeşidin içinde hangisi daha olgun daha doğru ayrımını yapmakmı kolay tek çeşidinmi?

Bence bu soru tamamen bakış açınız ile ilgili,size bu konuda katılmıyorum.Evet ve ısrarla Diyorum allaha ait tek bir din vardır.İnsanların taktığı isim ne olursa olsun içeriği ne kadar sağlam kalmasada aslında kaynağı bir olan her söylemin hedefide hep tektir.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 09, 2011, 03:17:59 ös

Eh, kişi "Benim dediğim doğrudur. Ötekilerin hepsi yanlıştır." diye baştan belirtirse, zaten söylenebilecek bir şey yoktur. Bu tutumun da bir adı vardır.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: smyrnali - Eylül 10, 2011, 10:39:53 öö
sn Karahan ,

Hedef tek ama algı çok, herkes kendi idirakine bir yol tutunmuş,inanç tutunmuş.
Bilginin sapması diyoruz buna .
En basiti o tek din deginiz kaynak her peygambere göre farklı isim almış ..ve kendi içlerinde  mezheplere bölünmüş.
Bu formda  Allah yada Tanrı hangisiyle hitabın geçerli olması gerektigi bile tartışılıyorsa hani Teklik.....kültür farkı, dil farkı bile inançta şaşırtıyorsa inançlar sorgulanmalı önce  ..
çokluktan Tekliğe gidebilmeniz için hepsi hakkında yargısız bilginiz olmalı sorgulamanız gerekli,manzaranın tamamını bilmek istiyorsanız sizin bakmadıgınız pencereden gösterilenlere de dikkat etmeniz gerekli,inat ile direnirseniz hala ayni yerde sayarsınız.

ki kurandada derki bana atalarınızın inançları ile gelmeyin...
oku.......bunu oku öğren yuregin ve aklınla idirak et diye denmiştir .körü körüne inanç yaradan indindede makbul degil yani:))
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Laus Deo - Eylül 10, 2011, 11:37:41 öö
Tanri'ya ulasmanin yollari birden fazladir. Ben de buna inaniyorum. Bu dunyada bu kadar cok din olmasinin bir onemi yok. Onemli olan baskalarinin da kurtulusa erebilmelerini umit etmek.

Ayrica dunyada Tanri tarafindan gonderilmis dinler oldugu gibi; Tanri tarafindan gonderilmemis, belli buyuculer tarafindan uydurulmus dinler de mevcuttur. Fakat bu uydurma dinler bile kisinin kurtulusuna yardim edebilirler.

Sayin Karahan'a bu sebeplerle kesinlikle katilmiyorum. Ayrica sunu da belirteyim, bilimsel olarak basinizin agridigini bir baskasina kanitlayabilirsiniz. :)

Sayin ADAM ile aslinda din konusunda cok farkli goruslere sahip olsak da, bu konuda yazdiklarina buyuk oranda katilmamak mumkun degil.

Esenlikler,
Laus Deo.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 10, 2011, 12:09:17 ös
Sn.smyrnali

Bu konuda inanki çok fazla mücadele ediyorum.Körü körüne bir inanç türü bana göre bir biçim değil.Bana anlatılanın muhakkak aklımaönce yatması gerek o konuda sorum olmaması gerek kısaca emin olmalıyım ki bir hadisti sanırım emin olmayanın imanı olmaz der.

Söyledi,klerinize katılıyorum ve beni,mde anlatmak istediğim oydu bu kadar farklılıklarımızdan dolayı teki biz çoğaltıyoruz ve ona isimleride biz veriyoruz.Ayrılıktada anlatmak istediğim şey bu işleri bu hale getiren kılıfı ne olursa olsun biz insanlarız.O zamanda bu kadar çokluk fazla kafa bulandırınca tekliği daha fazla merak ediyorsunuz.

Saygılar
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 10, 2011, 12:16:23 ös
Sn.Laus Deo.

Allaha ulaşmanın bir sürü yolu var son derece haklısınız,Baş ağrısı esprisi yada örneğim fazla işime yaramadı benim başımın ağrıdığını eşim beni görür görmez anlıyor bilime bile gerek duymadan.örneğimi vermedim kabul edin lütfen.

Bu konu bence çok iyi anlaşılması gereken bir konu sizinde dediğiniz gibi büyücülerin bile dini var saçma gelebilir size belki ama polemik yada kötü bir yorum yapılmasınıda istemem söyliyeceğim şeyle ilgili bazen kendi kendime allah ile ilg,li empati bile yaparım ben olsam nasıl yapardım yada yapmalıydım.O kadar mükemmeliyet varki sonuç hep aynı çıkıyor.

Saygılar




Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 10, 2011, 12:28:07 ös

Bu arada August Comte'un "Akıl Dini" önerisini de göz ardı etmezsiniz umarım. Özelikle deist yaklaşımın güzel bir yansımasıdır bu.

Masonluğun o ilk, sonradan yozlaşmaya uğratılmamış, 1723 tarihli anayasasının yükümlülükler bölümünün birincisinin sonunda da bu bağlamda çok güzel bir yansıtma vardır. İnsanlar arasında din benimseyişinin bir ayırım nedeni olmasının giderilmesine ilişkin bir eğilimdir o. Gerçe günümüz açısından biraz geride kalmıştır ama o tarihler için bir devrim niteliği bile taşır.

Nitekim bunun haman ardından dincilerin saldırısı başlar Masonluğa...

Demek ki öyle tüm insanlığı kapsayan bir dinden söz ettirmiyorlar adama.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Alşah - Eylül 10, 2011, 11:10:44 ös
        Aslında sayın ADAM konuyu bitirmiş (Benim dediğim doğrudur. Diğerleri yanlış).Ama sayın karahan dediğinde ısrarlı gözüküyor.
         Konu din olunca ben de dahil olayım dedim. Bakıyorum  dinler tartışılırkan hemen hemen her seferinde aynı hata yapılıyor. Yani sadece İslam, Hıristiyanlık veya Musevilik gibi. Hiç düşünüyormusunuz, bu dinlerden önce başka dinler, başka tanrılar yok mu idi. Baktığınız zaman bu üç dinin bütün geçmişi olsa olsa 3-5 bin yıllık bir mazi. Pekiyi insanlığın tarihi ne kadar ? milyonlarca yıl, belkide milyarlarca. İnsanlığın varlığı ile tek tanrılı dinlerin ortaya çıkışı kıyaslandığında, ortada bir kaç saniyelik bile  bir zaman diliminin bulunmadığını göreceksiniz.
        Sayın karahan Müslüman bir ailenin bir ferdi olarak konuşmaya başladığı andan itibaren hep aynı dini temaların işlendiği bir ortamda yaşadığı için olaya sadece o perfektiften bakıyor. Şayet bir Katolik ailenin yanında yaşasa idi, öyle zannediyorum ki, şimdi Müslümanlık için söylediklerini Katoliklik için, Bir Musevi ailenin ferdi olsa idi Musevilik için söyleyecekti.
        Burada esas mesele,  din denilen olgunun  bilimsel bir yönünün olmaması, salt inanç üzerine dayanmasıdır. Diğer bir anlatımla, doğduğunuz andan itibaren size hangi din ne kadar veriliyorsa sizin mensubiyetinizin de o yönde olduğudur. Yani bu gün mensup olduğunuz dini siz kendi iradenizle seçmiş değilsiniz.
         Geçmişte toplumsal yapının zaaflarından dolayı insanlar iradeleri dahilinde yapamadıklarını günümüzde pek ala yapabilmektedirler. Bir Müslüman, başka bir dinin akidelerini kendisine daha yakın gördüğü başka bir dine geçebildiği gibi, başka bir dinden olan bir kişi kendisine Müslümanlığı daha yakın görerek Müslümanlığa geçebilmektedir. Yani burada hiç bir zaman bilimsel verilerden yola çıkılarak tercih yapılmaz.
          Hz. İbrahim'den önce de o coğrafyada yaşayan kavimler vardı ve bu kavimlerin yüzlerce hatta binleri bulan tanrıları vardı.
          Sayın karahan'ın ileri sürdüğü"Allah'ın tek dini vardır" tezinin  tamamen kendi inancını sonucu olduğunu, hiç bir tutarlı yanının bulunmadığını düşünüyorum.
          Saygılar-sevgiler.
       
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 11, 2011, 09:27:25 öö

Sayın Alşah'ın özet deyişine katılıyorum. Ben ise biraz uzattım galiba.

Ancak Sayın Alşah'ın bir deadiğinin yanlış anlaşılmasını da istemem.

Eğer herhangi bir kişi "Benim dediğim doğrudur. Ötekilerin hepsi yanlış." diyecek olursa, ona önce ben karşı çıkarım. Ancak o kişi bağnazlığında diretiyorsa yapacçak bir şey kalmaz elbette.

benim ise her yazdığım mutlaka sorgulanmalı. Ben sadece kendi bildiklerimi aktarabilirim, doğrularımı belirtebilirim. Belki yanlış olabilir. Araştırılmalı, incelenmeli, irdelenmeli, ondan sonra bir yargıya varılmalıdır.

Tek koşulum var: Bilimsel yöntem, akıl ve bilgelikle.

Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 12, 2011, 12:27:19 ös
        Aslında sayın ADAM konuyu bitirmiş (Benim dediğim doğrudur. Diğerleri yanlış).Ama sayın karahan dediğinde ısrarlı gözüküyor.
         Konu din olunca ben de dahil olayım dedim. Bakıyorum  dinler tartışılırkan hemen hemen her seferinde aynı hata yapılıyor. Yani sadece İslam, Hıristiyanlık veya Musevilik gibi. Hiç düşünüyormusunuz, bu dinlerden önce başka dinler, başka tanrılar yok mu idi. Baktığınız zaman bu üç dinin bütün geçmişi olsa olsa 3-5 bin yıllık bir mazi. Pekiyi insanlığın tarihi ne kadar ? milyonlarca yıl, belkide milyarlarca. İnsanlığın varlığı ile tek tanrılı dinlerin ortaya çıkışı kıyaslandığında, ortada bir kaç saniyelik bile  bir zaman diliminin bulunmadığını göreceksiniz.
        Sayın karahan Müslüman bir ailenin bir ferdi olarak konuşmaya başladığı andan itibaren hep aynı dini temaların işlendiği bir ortamda yaşadığı için olaya sadece o perfektiften bakıyor. Şayet bir Katolik ailenin yanında yaşasa idi, öyle zannediyorum ki, şimdi Müslümanlık için söylediklerini Katoliklik için, Bir Musevi ailenin ferdi olsa idi Musevilik için söyleyecekti.
        Burada esas mesele,  din denilen olgunun  bilimsel bir yönünün olmaması, salt inanç üzerine dayanmasıdır. Diğer bir anlatımla, doğduğunuz andan itibaren size hangi din ne kadar veriliyorsa sizin mensubiyetinizin de o yönde olduğudur. Yani bu gün mensup olduğunuz dini siz kendi iradenizle seçmiş değilsiniz.
         Geçmişte toplumsal yapının zaaflarından dolayı insanlar iradeleri dahilinde yapamadıklarını günümüzde pek ala yapabilmektedirler. Bir Müslüman, başka bir dinin akidelerini kendisine daha yakın gördüğü başka bir dine geçebildiği gibi, başka bir dinden olan bir kişi kendisine Müslümanlığı daha yakın görerek Müslümanlığa geçebilmektedir. Yani burada hiç bir zaman bilimsel verilerden yola çıkılarak tercih yapılmaz.
          Hz. İbrahim'den önce de o coğrafyada yaşayan kavimler vardı ve bu kavimlerin yüzlerce hatta binleri bulan tanrıları vardı.
          Sayın karahan'ın ileri sürdüğü"Allah'ın tek dini vardır" tezinin  tamamen kendi inancını sonucu olduğunu, hiç bir tutarlı yanının bulunmadığını düşünüyorum.
          Saygılar-sevgiler.
       


Sn.Alişah

Konuda alıntıladığım yazıda ve sonrasında sorduğum sorular nedense okunmadan cevaplar yazılıyor.Sizde farklı olmamış,
Oysa sorularım basit idi hatta daha basitleştireyim aklıma gelen soruyla tamamlamış olayım.Hz.isa hangi dine mensuptur ?
--incili vahyetmeye başladığında kendisinin hristiyanlıktan haberi varmıydı?
--Bugün bizim bozuldu diye kabul ettiğimiz incili kim bozdu?
--incili bozanlarınmı aklı bozuk yada incildeki ifadelermi bozuktuda insanlar düzeltti.

eğer kutsal kitap incili biz bozuk olarak kabul ediyorisek bunu insan hatası olarak kabul etmeyecekmiyiz,incilin başına gelen şey ne ise insanoğlunun bozduğu ilk yapı değilki hep anlatmaya çalıştığım bakış açısı bu idi.Dinlerin olamayacağı
gerçeğine buradan varıyorum.Tasavvufta güzel bir söz vardır herşey sadece bir noktadan ibaret onu çoğaltan insanlardır der.Bu sözdende yola çıksak tek din ama bunu çoğaltan insanlardır.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 12, 2011, 05:13:11 ös
Bu forumda birçok kişi, konuladı diyalog ya da trilog gibi yöntemlerle izlediğinden, ben ise fornum yöntemi olarak geneli benimsediğimden şaşırdığım oluyor.

Şimde Sayın Harahan'a sormak gerekiyor: bu soruları sayın Alşah mı yanıtlayacak, yoksa bir başkası da yanıtlasa olur mu? Bir diğer deyişle diyolog mi devam ediyor yoksa konu genel olarak görüşmeye açık mı?

Sevgiler.

Not: Bu konu bana bu başlığın altında değil de Hıristiyanlık bölümünde ayrı bir başlık altında incelernse daha iyi olur gibi geldi.


Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 13, 2011, 09:37:37 öö
Bu forumda birçok kişi, konuladı diyalog ya da trilog gibi yöntemlerle izlediğinden, ben ise fornum yöntemi olarak geneli benimsediğimden şaşırdığım oluyor.

Şimde Sayın Harahan'a sormak gerekiyor: bu soruları sayın Alşah mı yanıtlayacak, yoksa bir başkası da yanıtlasa olur mu? Bir diğer deyişle diyolog mi devam ediyor yoksa konu genel olarak görüşmeye açık mı?

Sevgiler.

Not: Bu konu bana bu başlığın altında değil de Hıristiyanlık bölümünde ayrı bir başlık altında incelernse daha iyi olur gibi geldi.




Sn.Adam haklısınız serzenişinizde.Sorum tabiki herkese açık.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 13, 2011, 10:05:36 öö

Sayın Karahan’ın bu deyişi üzerine ben kendi bildiklerimi ve düşüncelerimi belirteyim. Sayın Alşah dahil olmak üzere başkaları da belirtebilir.

Ancak dediğim gibi bu konu bu başlığa uygun düşmeyeceği için ben bir başka başlık açacağım Hıristiyanlık bölümünde.

Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Alşah - Eylül 16, 2011, 12:16:01 öö
       Sayın karahan, önce  önemli bazı nedenlerden dolayı başka bir kentte olduğum için yazınıza günü gününe cevap veremediğimi, sonra da sayın ADAM'ın açacağı başka bir başlığa nasıl ulaşacağımı henüz bilemediğimi  söyleyerek söze  başlıyorum.
      Bana öyle bir soru yöneltmişsiniz ki , ben şimdi nereden başlayım. (Sorunuz şu,  a-Hz. İsa hangi dine mensuptu. b-İncili vahyetmeye başladığında hırıstiyanlıktan haberi varmı idi? c- Bu gün bizim bozuldu diye kabul ettiğimiz İnci'i kim bozdu? d- İncili bozanların mı aklı bozuk yada İncil'dki ifadeler bozuktu da insanlar mı düzeltti?
       Sayın karahan, Öncelikle şu soruna cevap vereyim. İncil vahiy yolutla inmiş bir kutsal kitap değildir. Yani İnciller, Allah/Tanrı kelamlarından  oluşmaz. Biraz detaylı araştırma yaptığınız takdirde bu konuda bir çok yerde aydınlatıcı bilgiler bulabilirsiniz.
       Ben burada çok kısa olarak anlatmaya çalışacağım.
       İnciller, Hz.İsa'ın çarmığa gerilmesinden  (Burada ölümü diğer bir kabule görede gökyüzüne çıkışı anlatılmaktadır) çok sonraki yılllarda havarileri tarafından toplanan anlatılardır.Ve ne yazıkki birçok incil yazılmıştır, bunlar  daha sonraları konsüller tarafından toplattırılmış ve bir birine en yakın ve uygun anlatıların bulunduğu  kabul edilen dört tanesi İncil olarak kabul edilmiştir.
        İncil'in bozulması ile ilgili olarak çok fazla bir şey söylemek istemiyorum. Sadece reformları iyice incelemenizi önerebilirim.
        Konu dinler olduğunda lütfen kulaktan duyma uydurmalara inanmak yerine biraz araştırma yapın. Göreceksiniz hem daha doğru bilgilere ulaşacak ve hem de düşüncelerinizde ki farklılıkları göreceksiniz.
       Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 16, 2011, 11:49:46 öö
Sn.Alşah

Çok yanlış bir bilgilendirme mevcut hz.isa ya nasıl vahiy gelmedi dersiniz.İncil isaya vahyedilmiştir.

Tek olan Allah'a inanıp yalnız O'na ibadet etmeyi emreden semavî din, beşeriyetin ilk dinidir. İnsanlığın başlangıcının vahşet devri olduğunu ve dininin de bir takım yanılma, aldanma ve insanların kollektif heyecanlarına dayanan batıl inanç ve ayinlerden ibaret bulunduğunu ileri süren sosyolojik teorilerin hiçbir bilimsel değeri yoktur. Dinin menşei vahiy ve nübüvvettir. Hz. Âdem ilk insan ve ilk peygamberdir. İlahi vahye mazhar olan Hz. Âdem, evlad ve torunlarını, onlara hakk dini yani semavî dini öğreterek eğitmiştir. İnsanlar, sonradan çeşitli marazî hallerle hak ve semavî dinden uzaklaşmışlar ve sapıklık çukurlarına düşmüşlerdir. Cenab-ı Allah zaman zaman gönderdiği peygamberleriyle insanları hakka ve tevhide davet ettirmiştir. Dinin hakiki vâzı'ı ve kurucusu Allah Teâlâ'dır. Hiçbir insan, hatta peygamber bile kendiliğinden bir din oluşturamaz. Peygamberlere, dinleri Allah'tan alıp tebliğ etmiş olmaları bakımından mecazen din ve şeriat vazı'ı denilebilir.

Allah'ın vahyine ve peygamberlerin tebliğatına dayanmayan, düşünceler, semavî din olamaz. Allah'tan kendilerine vahy edilip kitab indirilen Hz. Musa, Hz. İsâ ve Hz. Muhammed gibi peygamberlerin bildirdikleri dinlere semavî din denilmesi doğru olur. Bir kimsenin veya bir cemaatın din adıyla ortaya attıkları fikir ve içtihadlar, din olmayıp; bunların görüş ve mezhebleridir. Aslında, Mecusî dini, Buda dini, putperestlik dini denilmez. Mecusî mezhebi, Buda mezhebi... denilir. Batıda bunlar "İzm" ile adlandırılır: Budizm, Hinduizm, Fetişizm gibi.

Semavî dinlerin hepsi aynı olan iman ve akaid esaslarında birleşmişlerdir. Onların şöyle ortak yanları vardır.

Bütün semavi dinler, Allah Teala'nın zat ve sıfatlarında tek olduğunu ve O'nun yegane yaratıcı ve müessir olduğunu, ibadetin yalnız O'na yapılacağını ve O'ndan başkasına ibadet edilemeyeceğini bildirirler.

Gönderilen peygamberlerin hepsine iman etmeyi emrederler. Peygamberler, Allah'ın kendilerine vahiy gelen elçileri olduğunu mucizelerle ispat ederler: "Peygamberleri onlara beyyineler (mucizeler) getirdiler..." (Yunus, 10/13; İbrahim, 14/9).

yaşamış tüm peygamberlere allah yolu ile bildirilen manzumelerin tümü vahyedilmiştir.Bilginizi gözden geçirin derim.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 16, 2011, 12:12:20 ös

Kişiler ne yazık ki bazı zaman pek bir yanılıyor ya da birtakım kaynaklardan edinmiş olrdukları yanlış bilgilere sıkıca sarılıyor.

Bilimsel açıdan bakıldığında biraz da kinik nitelikli sorular sorma gereği gibi bir durum çıkıyor ortaya.

Demek Hz. Musa'ya bir kitap indirilmiş? Nasıl bir kitapmış bu?

Demek Hz. İsa da bir vahiy edinmiş? Ne zaman ve nerede, nasıl olmuş bu iş?

Tüm bunların anlatıldığı kaynağı kim, ne zaman, nerede kaleme almış? Bunu hangi bilimsel araştırmasına dayanarak yapmış? Kim onaylamış?

Dahası da var ama bu kadarla yetinelim.

Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: DEDE - Eylül 16, 2011, 12:28:06 ös
Düzelt düzeltebilirsen!
1-Hazreti İsa Yahudi dinine mensuptu. Adı da Emmanuel idi.
2-Hıristiyan dini Tarsuslu Aziz Paulus'un eserdir.
3-Yazılmış olan İnciller konsüller tarafından değil, Hıristiyan din adamlarının özel toplantıları olan ve dini kararların alındığı çeşitli konsillerde kabul ya da ret edildi. Konsül sözcüğü Romalı general ya da askeri bi ünvanı amaçlar. Konsil ile karıştırmamak gerekir.
4-İncil ve Tevrat'ın tahrif edildiği savı İslam ilahiyatçıları tarafından ileri sürülür. Bu dinlere mensup kişiler bu tahrifatı kabul etmezler. Aslında neresini nasıl tahrif edildiğini belirtmek için onların orjinallerini bilmek ve bulmak gerekir. Oysa bu da mümkün değildir.
5-İnciller arasında bazı farklar olması tahrifat anlamına gelir mi bilemem
Şimdilik bu kadar
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 16, 2011, 12:32:53 ös
Sn.Adam

Bakış açınızı anlıyabiliyorum ben teolojik olarak baktığımda böyle bakarım ama bu sizi yanıltmasın lütfen akılda yürütürürüm hatta sıkça kullanırım.Sizde ise durum değişik dogmatik fikirlere akla yatkın bulmadığınız herşeye şüphe ile bakıyorsunuzki çok haklısınız,Size bu konuda hak veriyorum hatta bu konuda bildiğim güzel bir hadis var emin olmayanın imanı olmaz diye.

Siz burada çok doğru yapıyorsunuz bu bakış açınızla emin olmak istiyorsunuz ve bunun içinde sıksık bilimi kullanıyorsunuz.Birçok örneklerinizdede bu güne kadar bu yola başvurduğunuzu gördüm ve sizden bu konuda hep faydalanmışımdır.Akla ve bilime uygunluk olması halini tartışalım ozaman hatta belki ayrı bir başlık açabiliriz.Akıl ve bilimin ipine sarılalım bizi engin vahalara sürüklesin güzel sorular çıkarabiliriz buradan hoşta olur.

mesela ben ilk soruyu sormuş olayım.

1--akıl ve şüphecilikten ne anlamalıyız.
2--bilim ve yanılgı ne anlama gelir.

Bilim yanılırmı bilimsel gerçeği bugün kabul edenler sonrasında daha ileri safhalarını keşfettiklerinde yanılgı içinde olduklarını söylemişlerdir.Bu konunun en son gelebileceği noktası neredir.

Saygılar
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 16, 2011, 01:01:53 ös

Sayın Karahan'a teşekkür etmem gerek böylesine bir övgü için...

Doğrudur. Ben konuya bilim ve akıl açısından bakıyorum. Belki başka bir açıdan da bakabilirdim. Fakat burası masonların sitesidir. Masonların gerçekleri arayış yolu ise bilim akıl ve bilgelikten geçer. Ben de ona uyum gösteriyorum. Zorlanarak falan değil; içtenlikle.

Elbette dinlere inançlara bilim ve akıl yoluyla bakarak değerlendirme yapmak zordur. Çünkü bir uyuşmazlık söz konusudur. Anrcak işin içine tarihsel bilgiler ve gerçekler, heli bir de o kutsal kitap olarak nitelenen yazıların kökeni girince bunu değerlendirecek olan din ve inanç ilkeleri değil, bilim ve akıldır.

Örneğin Kuran'ın vahy üzerine dayalı olup olmadığı konusunu tartışmak istemem. Ancak gerek Tevrat'ın gerekse İncil'in vayih üzerine kurulu olmadığı, bunların birtakım kişilerce kaleme alınarak yazıldığı yadsınamaz bir gerçektir. Üstelik yetmemiş ve bir yanda Yahudi din adamları diğer yanda Hıoristiyan din adamları bu kitappları kendi oluşturdutkları ek dogmalarla da zenginleştirmiştir.

 
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 16, 2011, 01:37:30 ös
Allah Teala şöyle buyuruyor:

 Biz, Nuh"a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik.[1]

Burdaki söyleme göre gelmiş tüm peygamberlere allah sözlerini bu vahiy yolu ile vermiştir.Sanırım vahy  yanlış anlaşılıyor
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Mustafa Kemal - Eylül 16, 2011, 08:55:38 ös
Şimdi tartışmanın bittiği yer burasıdır. Benim için tabi. Tartışmada referans olarak Kuran kullanılıyorsa, söz biter.

Ne demem gerekiyor bunun üzerine? Ne dersem diyeyim, şöyle bir tepki gelse; "sen Allah'tan daha iyi mi bileceksin?" Kuran, inananları için Allah kelamı.

Ama olmaz Sn. karahan. Kusura bakmayın ama olmaz. Bilgiden, tarihten, şüpheden bahsederken Kuran referans gösterilmez. Bunun anlamı "ben buna inanıyorum, ne dersen de bana işlemez"dir çünkü.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Alşah - Eylül 16, 2011, 10:22:22 ös
       Sayın karahan, asla polimik yaratma niyetinde değilim. Esasen sayın Adam'ın daha önce söylediğini  ne yazık ki, şimdi ben söylemek zorundayım.  Yani, sizin söyledikleriniz doğru, diğerleri yanlış. Şimdi ben nereden başlayım? Konuya açıklamalarla girmeyip biraz soru şeklinde yaklaşırsam belki size daha faydalı olabilirim.
       Önce ;
       - Anlattıklarınızın dayandığı bilimsel  kaynakları gösterebilir misiniz ?
       -Peygamberler kimler için gönderilir ?
       -Hz. Musa'ya indirilen kitabın adı nedir?
       -Hz. İsa'ya vahyedilen kitabın adı nedir ?
       -(Allah'tan kendilerine vahyedilen kitap indirilen  Hz.Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammet gibi peygamberler) demişsiniz, (GİBİ )dediğinize göre başka kitap indirilmiş peygamberler var mı? varsa isimleri ve indirilen kitaplar ile bu kitablara dayanılarak kabul edilen dinler var mı ?
        -(Mecusiliği, Budizmi ve putperestliği din olarak kabul etmediğinizi, bunların mezhep olabileceğini) bildirmişsiniz. Kur'an da mezheplerin varlığı kabul görmüşmüdür ? görmüş se hangi ayetlerle açıklan mıştır?
         Şimdilik bu kadar. Ama siz yine de benim önerilerimi dikkate alıp biraz araştırma yapın.
Göreceksiniz çok farklı bilgilere ulaşacaksınız.
         Saygılar-sevgiler.
       
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 17, 2011, 08:59:30 öö

Sayın Alşah yanılıyor.

Sayın Karahan burada çaktırmadan farklı bir yöntem kullanmaya kalkışıyor ama ben çakıyorum.

Buna ters vurmak da denir. Antitezi tez olarak ortaya atmak gibi bir şeydir. Bütünüyle tersinden gidersin ki sana olasıya karşı çıkıp doğruyu söylesinler diye. Kendin söylemez, başkasına söyletirsin. Biraz Sokrates tarzı ama o soru sorar, tez atmaz ortaya, aradaki fark bu.

Sanırım sayın Karahan'ın yaptığı da işte böyle bir şey.

Sırrını açığa vurduysam  bağışlasın.

Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 17, 2011, 10:21:05 öö
Bu forum hayatımdaki ilk toplu tepki alışım.Ben hep açık yürekli konuştum sağ gösterdi isem sağ vurmuşumdur kaldıki tarzım değil.Dolambaçlı yol izlemem aklımada gelmedi böyle bir şey.Sadece bazı sorularla başedebilmek  için soru yöntemini tercih ettim.

Ben müslüman olduğum için tabiki kuranı referans alacağım burda sizin için sanırım sorun var.İnsana beşer derler bu hayatta,yani şaşar hemde her konuda.Bilim asla küçümsenecek konu değil ilim öğrenin allah buyruğudur.Peygamber birçok hadisinde ilim öğrenmenin ibadetten daha kutsal olduğunu söylemiş ben neden farklı düşüneyimki.

siz savlarınızı bilim üzerinden verin bende kendi yöntemlerimi kullanayım üstelik size şark kurnazı yada sokrates gibi ters vuruyorda demem.Lütfen benim için söylediklerinizi tekrar kontrol edin.aslında hiçte sizin benim için düşündüğünüz gibi cümleler kurmadım.her peygambere konusu ve yaşadığı ortamla ilgili 3 sayfada olsa vahiy gelmiştir.Sanırım kavramsalda problemlerimiz var.Polemiğe girmeden ben inandıoğım gibi sizde benim sizlere saygı gösterdiğim gibi aynı beceri ile tartışalım.

Saygılar
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 17, 2011, 10:53:53 öö
       Sayın karahan, asla polimik yaratma niyetinde değilim. Esasen sayın Adam'ın daha önce söylediğini  ne yazık ki, şimdi ben söylemek zorundayım.  Yani, sizin söyledikleriniz doğru, diğerleri yanlış. Şimdi ben nereden başlayım? Konuya açıklamalarla girmeyip biraz soru şeklinde yaklaşırsam belki size daha faydalı olabilirim.
       Önce ;
       - Anlattıklarınızın dayandığı bilimsel  kaynakları gösterebilir misiniz ?
       -Peygamberler kimler için gönderilir ?
       -Hz. Musa'ya indirilen kitabın adı nedir?
       -Hz. İsa'ya vahyedilen kitabın adı nedir ?
       -(Allah'tan kendilerine vahyedilen kitap indirilen  Hz.Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammet gibi peygamberler) demişsiniz, (GİBİ )dediğinize göre başka kitap indirilmiş peygamberler var mı? varsa isimleri ve indirilen kitaplar ile bu kitablara dayanılarak kabul edilen dinler var mı ?
        -(Mecusiliği, Budizmi ve putperestliği din olarak kabul etmediğinizi, bunların mezhep olabileceğini) bildirmişsiniz. Kur'an da mezheplerin varlığı kabul görmüşmüdür ? görmüş se hangi ayetlerle açıklan mıştır?
         Şimdilik bu kadar. Ama siz yine de benim önerilerimi dikkate alıp biraz araştırma yapın.
Göreceksiniz çok farklı bilgilere ulaşacaksınız.
         Saygılar-sevgiler.
       

sn.alşah

Allah'tan gelen dört büyük kitaptan ilki. İbranice Tura kelimesinin Arapçalaşmış biçimi olan Tevrat kanun, ittifak, birlik, anlaşma, sözleşme, adlaşma gibi anlamları dile getirir. İslâm geleneğinde Hz. Musa'ya nazil olan kitabı belirtir. Yahudi geleneğinde ise, bugün Ahd-i Atik (Eski Ahit) denilen kitaplar toplamının adıdır.


Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 17, 2011, 12:44:44 ös
Bu noktada iki durum çıkıyor ortaya....

Demek ki birisi böyle halüsinasyonlara falan dalıp bir şeyler esinlendiği kanısına varınca hatta Tanrı ya da elçileriyle ile görüşmüş olduğunu falan söyleyince ona vahiy gelmiş oluyor.

Allah rahmet eylesin, babama da vahiy gelmişti demek ama biz top doktorlarına inandığımızdan yanlış anlayıp hastaneye yatırmıştık onu.

İkincisi, Musa dahil ondan sonrakilerin doğru olup olmadığı bilinmez tarihsel öyküsünü anlatan Tevrat ya da Hıristiyanlara göre Eski Ahit, demek ki daha önce Musa'ya indirilmiş bir kitapmış. Bakın işte bunu bulmuyordum. Ben sadece ona Tevrat'ta yazılı olduğu üzere iki kez üst üste bir çift tablet verilmiş olduğunu sanıyordum. (Onları kimin verdiği de ayrı bir konu elbette; onunla bağlantılı bir öykü yazmıştım forumda ben de. Herkes öykü yazabilir.) Bunu da böylece öğrenmiş olduk.

Sayın Karahan konuya ters giriş yapmadığını, hepsini inanarak ve öyle olduğunu bilerek yazdığını söylüyor. Bilimden yana olduğunu da söylüyor ama bu tutum hiç de bilimsel gibi gelmiyor bana doğrusu.

Demek ki konuya tersten girdiği varsayımı ile de kurtaramadık Sayın Karahan'ı.

Şu halde bize de bu başlığı terk etmekten başka yapacak bir şey kalmadı.




 
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 17, 2011, 12:59:00 ös
O kadarda klinik vaka değilim sn.adam
kurtarılacak kadar deli fikirlerim hiç yok.Sadece inandığım şeyleri savunuyorum ve hiç farklı bir şey demedim bugüne kadar.

Sizin mantığınıza göre bu peygamberleri test ettiğinizde hangi bilimsel verileri kullanıyorsunuz?
size doğru ve ahlaklı olun dendiğinde bunu bilimsel veriye göremi test edeceğiz bilime uygunluğunu anlamayamı çalışacağız.

Ahlak genel bir kavramdır ve herkes içinde aynıdır kimse için değişmez peki bir kalkıp şunu sorsa nedir bunun bilimsel kanıtları dese cevabınız ne olurdu merak ediyorum.

ayrıca şunuda merak ediyorum bilimsel bakışa göre tanrı nerdedir nereye oturtuyor bilim bunu hakikaten bilmiyor ve merak ediyorum.

bilimde vkesin doğru yoktur onun için hep araştırılır.
insan ise kesin bilgi ister emin olmak isterki imanı sağlam olsun.
bilim için bugünkü bulgular doğrudur ama araştırma hiç bitmez.
yarın başka bir buluş önceki doğruyu götürür.
o zaman insanın inanç ihtiyacını tam karşılayabilir diyebilirmisiniz.
bir yaratıcıya inanıyorsanız o zaman mutlak zekayada inanıyorsunuzdur.
size o aklı ve bilimselliği veren biri olduğuna inanıyorsanız o zaman o mutlak akıl sahibinden eksiksiniz demektir.

Konuyu sizinle beraber açtık sn.adam
terketme isteğinizi o yüzden garipsedim.

Saygılar
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Masor1976 - Eylül 17, 2011, 02:03:35 ös
Aslında hayatı, dinleri  ve  islamı  Kuran veya diğer kitaplar  ile değil gerçek Allah dostları ile irdelersek daha doğru sonuçlar elde edebiliriz. Çünkü Allah ile bağlantıda en berrak elimizdeki veri onlardır. Osmanlı'nın diğer islami güçlere göre daha hümanist olmasının nedeni belki de padişahların Allah dostlarıyla yakın bağı olabilir.

Şizofrenik halusinasyon ile metafizik güce sahip insanları karıştırmamak gerekiyor. Ki genelde karıştırılabilir. Halusinasyon ile metafizik gücü birbirinden ayırabilen ve ispat noktası yaratabilen kavram ise keramet kavramıdır. Örneğin aynı anda farklı ülkelerde yaşayabilme ilmi tayyi mekan, farklı zamanlarda yaşayabilme ilmi tayyi zaman gibi kerametler. Bu ilimler ledün ilmidir ve Allahın kendi ilmidir. Bu noktada her ne kadar Kurana ve şeriata boyun bükseler de bu insanlar kitaplardan üstün varlıklardır. İşin kötü yanı bu zatların kendilerini gizlemeleridir sanırım. Allah dostu sanılan pek çok insan cinlere karışmış büyücülerdir.

Kuranı anlamak imkansıza yakındır. Bu sebeple Hadislerin ışığı gerekiyor. Hadisler konusu ise zayıf hadis vb. kavramlar nedeniyle güvensizlikle suçlanıyor. İslam alimlerinin ortak görüşleri de hadis ilmine sıcak bakmayanlarca asla kabul görmek istemeyecekleri bir mevhumdur. Bunları yani mezhepleri iteleyip tek başına Kuranı ele almak ise tehlikeli bir şeydir ve  radikal islami düşünce sistemi ve vahhabilik gibi yüzlerce çeşit din üretilebilir.

Örneğin yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin diye bir ayet var. Bir eyeti gerçek manasıyla tefsir edebilmek için o ayetin indiği zaman dilimini ve bu ayet hakkındaki hadisleri bilmek gerekiyor. Bazı ayetler sadece o zamana inmiş olabiliyor. Yani örneğin o an bir savaş halidir ve bu uyarı gelmiş olabilir. Yani günümüzde de yahudi ve hristiyanları düşman olarak algılamak  çok antihümanist bir yaklaşımdır.

Benzer antihümanist tehlikeleri Hristiyanlıkta ve Yahudilikte de görebiliriz. Yani örneğin Yahudilerin üstün ırk oldukları, yahudi olmayanın ırzı, malı zorla alınabilir, çalınabilir gibi antihümanist yaklaşımları olan radikal dinciler yaşıyor.

Aslolan kitap değil insan olmalıdır. Örneğin Hz. Muhammed'e göre salih rüyalar peygamberlikten bir cüzdür. Yani peygamber yollanmamış toplumlarda da rüya , ilham vb. şekillerde insanlar Allah'ın arzu ettiği şekilde bir kul halini alabilirler.

Allah'ın her yüzyılda bir müceddid yani dini yenileyici zatlar gönderdiğine inanılıyor. Bana göre bu zat Atatürk'tür. Belki de masonluktur. Başkasına göre Saidi Nursidir. vb. uzar gider.

Yaşadığımız yüz yılda radikal dincilere, cinlere kapılmış sahte şeyhlere vb. kapılmaktansa bilimsel verilere göre hareket etmek daha makul duruyor.

Bir Allah dostundan dinlediğim bir  cümle aslında mevzuya son noktayı koyar cinsten.. Diyor ki Nefsi Emmarede olan cennete layık değil.

Neticede hangi dinden olursanız olun ne kadar ibadet vb. yaparsanız yapın nefs terbiyesinden mahrumsanız aynı yere gideceksiniz demektir.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 17, 2011, 02:57:42 ös
Bilim ve Din arasındaki Farklılıklar

--------------------------------------------------------------------------------

respendial tarafından çevrilmiştir.



Bilim ve din arasindaki farklar - Jon Nelson-

Modern inancli kesimin en onemli mazeretlerinden biride, din ile bilimin karsilikli bagdasabildigidi ve bilimin buluslarinin dinlerin cesitli iddialarini kanitladigidir. Tabiki bilimin bulgularinin, inanci kanitladigini iddia eden kimselerin, cesitli yollardan yine sadece kendi inanclarini dogruladigina sasirmamak lazim.

Bu iddiada bulunan eden kimseler, bu sekilde bilim ve bilimsel metodlara basvurduklarini israrla belirteceklerdir. Mevzubahis kimselerin ikiyuzlulugu, su basit soruyu sorarak ortaya cikartilabilir: "Dininizin dogru olmadigina ikna olmak icin, ne tur bir bilimsel yahut rasyonel delili kabul ederdiniz?"

Misirolog Gerald Massey birkeresinde soyle demisti; "Otoriteyi gercek olarak kabul etmis kimseler icin, gercegi otorite olarak kabul etmek daha zor olmali." Bu inancin turune gore kismen dogrudur, dindar kimseler ve bilimadamlari icin muhakeme perspektifleri tamamen farklidir. Bilimadami bilimsel olarak bilinen yontemlere guvenir. Bu yontemler bilgiyi dogrulamak icin mantiga yatkin olan yontemlerdir, bunun en basit sebebi, bilimsel yontemin kendi kendini dogrulayabilen bir imkan ihtiva etmesidir. Diger bir deyisle, bilimsel bir teori, delilin onu destekledigi kadar dogrudur. Bilimadamlari onceden belirlenmis fikirlerle dusunmezler.

Bilimsel yontemde, bilimadami belirli bir fenomeni gozlemler ve bunun altinda yatan gercegi sorar; bu baktigimiz sey nedir ve bunun verdigi tepkinin sebebi nedir. Birkac akla yatkin fikri degerlendirdikten sonra, duruma en yakin aciklamayi getiren hipotezi bulur. Dogru olduguna kanaat getirilen hipotez belirli deneyleri gecmek zorundadir. Testler tekrar edilebilir olmalidir. Eger testler de hipotezi dogrularsa, hipotez teoriye donusur. Hipotez, bircok yaratilisci ve bilim karsitinin soyledigi gibi kor bir tahmin degildir; ozenli arastirma ve deneylerin bir sonucudur. Eger teori yalanlanamazsa, kabul edilir ama kesinlikle mutlak bir dogma olarak dayatilmaz; butun bilimsel teorilerin oznesi, tekrar gozden gecirmek, degistirmek ve yeni deney ve bulgular dogrultusunda gerekirse degistirmektir.

Bu yontem dinin yontemlerinin tam zittidir. Dini inanc sahipleri bu konuda dogustan tamamen subjektiflerdir; onlar tanrinin ya da imanlarinin varligini hassas deneyler ve bilimsel yolla ispat etmezler, bunun yerine inanclari ile ispat ederler. Inanc, inananlar tarafindan uzerin yigilmis ovgulere karsin, bir fikri herhangi nesnel delil olmadan kabul etmekten ibarettir. Fiiliyatta, inanan kimseler inanmak istedikleri seyin dogru olduguna kendi kendilerini ikna ederler. Ikna olmus halde, bilimsel bulgulari arastirmak suretiyle, onceden tasarladiklari inanclarini dogrulayan belirli deliller arayarak, inanclarina entellektuel bir temel olustururlar.

Bu bilimsel yontemin tam tersidir. Bir inanc yukselmesi meydana getirdikten sonra inancini dogrulamayan fikirleri degerlendirmeyi reddetmek (malesef inancli kesimlerin, genelde inanclarini rasyonel bir hale getirmek etmek icin kullandiklari yontem budur) sadece bilime degil, genel olarak mantikli dusunme yontemine de karsi bir kin meydana getirir. Dininin buyurduklarini kosulsiz kabul eden kimseler icin dogru olan, gercek kosullar ile en cok uyusan degildir, aksine kendi dinleri ile en cok uyusan kosullardir. Ateistler tarafindan cokca dile getirildigi gibi bilimde, birtakim gercekler teoriyi yalanlarsa teori ortadan kaldirilir. Buna karsin dinde, eger birtakim gercekler teoriyi yalanlarsa, gercekler ortadan kaldirilir. Bu nokta ortaya koyuyor ki, bircok dindar kimseler, gercek olan yerine dinlerini ustun tutmuslardir.

Hicbir din kanitlanabilir gerceklere dayanan bir temele sahip olmadigi icin, dogal olarak dinleri dogrulayacak herhangi nesnel bir delil de mevcut degildir. Bircok modern dindar mazeretciler butun dinlerin ayni gerceklere isaret ettiginde israrlidirlar, bu gerceklere dayanan bir durum degildir. Eger bu durum hakikaten boyle olsaydi, dinlerin tarihleri bu kadar kanli olmazdi.

Bazi psikolojik etkenleri de degerlendirmek gerekir. Dinler nesnel olarak kanitlanamadigi icin, iki ayri dine mensup insanlarin aralarindaki farkliliklari cozmek icin basvurabilecekleri tek yontem siddet olmustur. Akla olan kin burada buyuk onem tasir. Cesitli dinlerin liderlerine ait tarihi yazitlarin ozune inildiginde hepsinin de sonuc olarak ayni noktaya isaret ettigini goruruz. Cok eski zamanlardan beri, bu adamlar (dinlerin liderleri olan kimseler) insan aklina karsi isteksiz bir tolerans gostermek konusunda ellerinden gelenin en iyisini yaptilar ve en kotusu (daha cok) ona karsi bir kin olusturdular. Martin Luther, dini liderlerin dogmatik goruslerine elestirel yaklasan tek kisiydi, bunu su ifadesinden anliyoruz; "Gercek inanc sahibi bir kimse, akla sahip oldugu icin gozleri kor olana kadar gozyasi dokmelidir. Hernasilsa, bizler dusunen hayvanlariz. Dusunmek, denemek ve sorgulamak bizim dogamizda var. Dolayisiyla mantiga dayanmayan bir fikrin yasamasini saglamak uzere; bilgi arayisi, en azindan dinsel inanc alanindaki bilgi arayisi yerine, inanci gerekcelendirme ve destek olma arayisi ikame etmelidir."

Bu yapidaki kimseler icin, bilim onlarin inancini dogruladigi oranda yararlidir. Yaratiliscilik da kismen ilginc bir fenomendir. Charles Darwin'in evrim teorisinin ortaya atildigi yillardan beri, bircok inancli kimse onun teorisine saldirmak icin elinden geleni ardina koymadi. Bunlara ragmen, Evrim Teorisinin modern biyolojinin bir mihenk tasi oldugu bir gercektir ve bunun disinda kalan goruslerin hicbir degeri yoktur.

Yaratilisciler siklikla bakis acilarinin bilimsel oldugunu dayatirlar. Onlar kati dini goruslerini, evrim ve yaratiliscilik konusundaki benzeri kati bakis acilari ile ortaya koyarlar. Evrim'in dogru oldugu ihtimalini asla akillarina getirmezler. Evrime karsi gelistirdikleri savunma amacli rasyonel dusuncelerini curutmeyi denemezler. Bu bize, sozkonusu yapidaki kimselerin kendilerini motive etmek icin basvurduklari psikolojik makyaji, bir kere daha gozler onune serer.
Bir cok inanc sahibi kimse, bilimin bulgularinin surekli degismesi, dinin ise sadece bir kesin gercegi dayatmasindan oturu, din kavraminin, bilginin nihai bir hali oldugunu soyler. Bu cok kolay curutulebilir. Eger inanclardan biri dogru ise, bunun akabinde mantiken, herbiri gercekleri fakli ifade ettigi icin, diger dinlerin sahte oldugu sonucu cikar. Bu sebeple hickimse belirli bir dinin, kesin dogruya vakif oldugunu iddia edemez.

Dahasi, insan aklinin yaptigi bir hata herzaman duzeltilebilir, ama kor inancin yaptigi hata duzeltilemez oldugu gibi itiraf bile edilemez.

Kisacasi, dini inanc dogruyu yanlistan, diger bir deyisle iyiligi seytandan ayirma yetenegimizi yokeder. Bu sebeple, inancin icerisinden bunca seytani kisiligin cikmis olmasina sasmamak lazim


http://www.atheistalliance.org/libra...e_religion.php (http://www.atheistalliance.org/libra...e_religion.php)


Sanırım bu alıntı yazı da hemen hemen tüm anlatımlarımız var.Ayrıştığımız noktalarıda dahil.2 sinden birine inanman gerejkecek sonuç olarak yine inanç sorgulasnıyor aslında bundan dolayı inanç özgürlüğü en iyi yöntem dileyen istediğine istediği şekilde inanır.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 17, 2011, 03:30:17 ös

Din, üstün kabul edilen varlığa boyun eğme, onun yetki ve hükümlerini benimseme, şu veya bu şekilde düşünme, yaşama tarzı demektir. Bizim ele aldığımız anlamda din, Allah tarafından, vahiy meleği aracılığıyla gönderilen, peygamberi ve kutsal kitabı olan, hayata yön veren inanç, ibadet ve ahlâk Kuralları bütünüdür.

Bilim ise akıl, deney ve araştırma yolu ile elde edilen bilgilerin, sistemli bir biçimde incelenmesidir. Bilimsel bilgi evrenseldir, her yerde herkes için geçerlidir. Sonuçlarında yanılma ihtimali en alt düzeydedir. Bilim, ilim anlamında kullanılır.

Din ve bilimin kaynağı aynı mıdır?

Dinin kaynağı ilahîdir, yani Allah’tır. Allah’ın kendi gönderdiği buyruklar neticesinde din oluşmuştur. Bilim, Allah’ın yarattığı evreni ve hayatı, yine onun verdiği akıl sayesinde incelediğinden ilahî yönü olmakla beraber, bilimsel çabalar insanidir. Yani bilim, insan ürünüdür. İnsanın belli konulardaki araştırmaları, deney ve bulguları, akıl yoluyla ve sistematik olarak değerlendirmesiyle ulaştığı sonuçlardır. Bilim hayatımızı kolaylaştırır, güzelleştirir, insanın anlam arayışlarına cevap olur.

İslam’a göre bilimin değeri nedir?

a- İslam’a göre bilim, varlıkların gerçeğini ortaya koymaya, eşyayı anlamaya yardım eder. Bunun için bilim adamının çalışmalarında objektif olması gerekmektedir.

b- İslam’da bilimsel çalışmaların insana ve insanlığa faydalı olması gerektiği vurgulanmıştır.

c- Bilimin bir amacı da insanı, Allah’ın varlığına götürmesidir. Objektif bir bilim adamının, Allah’ın varlığını ve birliğini anlayabileceğine dair pek çok ayet ve hadis vardır: “Allah’tan en çok korkanlar, gerçek âlimlerdir.”(Fâtır suresi, 28. ayet)

Din ve bilim, asla birbirine zıt veya çatışan alanlar değildir. Din, bilimi teşvik eder. Din ve bilim, insanı özgürleştirir. Din ve bilim, insanın anlam arayışına cevaptır. Din ve bilim insanı mutluluğa götürür.


her insan kendine göre bir şeye inanır ve onu kendince ve çevre faktörüne göre şekillendirir.

bU YAZIDAKİ BAKIŞ AÇISI İLE DİĞER YAZIDAKİ BAKIŞ FARKI BELKİ ARAMIZDAKİ AYRIŞMADIR.

sonuç olarak aslında aynı kapıya ama farklı yollardan çıkacağız.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 17, 2011, 03:39:40 ös
BİLİM DİN İLİŞKİSİ



 Din ve bilim insanlık kültürünün iki temel kaynağını oluştururlar. Tarihe baktığımızda her iki disiplinde bağnazlıklar, güvensizlikler, zıtlaşmalar ortaya çıkmıştır.
 İyi-kötü, doğru-yanlış, gerçek-hayal kavgası ilk insandan beri hep olmuş ve dünyanın sonuna kadar da olacaktır.
 
Dinin ve bilimin kavramaları, tanımlamaları ve metodolojisi farklar oluşturuyor.
 Bilim bilimsel kuşkuculuğu ele alır. Metodolojisinde doğrulanmayan veya yanlışlanmayan şeyleri kabul etmez. Ancak metodoliji ile ölçüp test edemediği konularda nötr kalır. Deneyüstü gerçeklerin varlığını reddetmez. En önemli metotları deney, gözlem, akıl yürütmedir. Cevap veremediği sorularda hükme varmaz. Bir bilim adamı laboratuara girdiğinde bütün önyargı ve kabullerini vestiyere asarak girerse gerçeğe ulaşır. Evrenin nasıl var olduğu, nasıl işlediği, gelecekte muhtemelen neler olacağı pozitif bilimin ilgi alanı ve sorularıdır. Aklı ve deneyi yücelten rastyonolistler pozitif bilimin gelişmesine böyle katkı sağladılar. Ancak Tanrı fikrine direnç gösteren Hümanistler ise bilimi din gibi doğma haline getirdiler ve inanç sistemlerini oluşturdular. Bu noktada Hümanizm yeryüzü dini oldu ve pozitif bilimden ayrıldı.
 
Bilim ve Din sınır sorunu
 Din iyi, doğru, güzel ve gerçeği araştırırken, bilimin metodolijisini ve kavramlarını reddettiğinde çatışma ortaya çıktı.
 
Çağımızda insanlar entelektüel bütünlüğü koruyarak sorulan her türlü pragmatik sorulara cevap almak istemektedirler. Tanrı’nın varlığını bana kanıtla, neden ibadet etmeliyim, öldükten sonra hayat var mı, Tanrı’nın sıfatları nelerdir? gibi sorular geçmiş çağlardan çok fazla soruluyor. Geçtiğimiz çağlarda bu sorular bilgisizlik kaynaklı sorulardı. Ama bugün pozitif bilim adına bu sorular soruluyor. Eğer günümüzün inanç sistemleri Tanrı’nın varlığı tartışılmaz, ibadetin gerçekleri tartışılmaz ön kabulü ile hareket ederlerse pozitif bilim tarafından reddedilirler.
 
Bir din adamı dini verilerini pozitif bilimin metolojisine açar, yanlışlanan görüşlerini değiştirebilmeye hazır olursa bilimle arasında sorun kalmaz.
 Bir pozitif bilim insanı bilimsel yöntemleri dini değerlere uygular kanıtlanan dini bilgileri kabul eder akla en yakın açıklamayı benimserse dinler arasında sınır ihlali oluşmaz.
 
Aslında bilim evrenin nasıl yaratıldığı ile, din ise neden yaratıldığı ile ilgilenir. Bu sınırlarda kalan ilişki çatışmaz, birbirini tamamlar.
 Örnek vermek gerekirse, bilim DNA’daki şifrelerin nasıl olduğu, ne yazıldığı ile ilgilenir. Din ise DNA’daki şifrelerin neden yaratıldığı ile ilgilenir. Eğer bilim DNA’daki şifreler amaçsız bir araya geldi derse sınırını aşmış olur. Eğer Din DNA’daki şifrelerle oynamak, ilgilenmek gereksizdir ve lüzumsuzdur derse sınırını aşmış olur.
 Pozitif bilim “Evrenin nasıl yaratıldığı benim ilgi alanım, neden yaratıldığı benim yöntemlerimin sınırını aşar” diyebiliyorsa dinle çatışmaz. Eğer Din “Evrenin nasıl yaratıldığı ile uğraşıp Tanrı’nın yarattığı yöntemleri ortaya çıkarmanızı destekliyorum. En mahrem yaratılış sorularını sorabilirsiniz, Tanrı ve ölümden sonra yaşamla ilgili sorular sorabilirsiniz. Kanıtlayamadığınız durumda nötr kalırsanız benim için sorun olmaz. Ama kanıtlayamadığınız bilgileri savunursanız bilimi din haline getirmiş olursunuz” derse pozitif bilim buna itiraz edemez.
 Farklı sayıda din ve farklı sayıda bilim metodolijisi mevcuttur. Bu zihinsel tartışma en güçlü fikirlerin kabulünü doğuracaktır. Yanlış dinlerin anlaşılması veya pozitif bilimin yer yüzü dini olması böyle önlenecektir.
 Evreni bir kitap olarak kabul edersek bu kitabın nasıl yazıldığı, kalemi, mürekkebi ve kağıdı ile pozitif bilim ilgilenir. Evren kitabının neden yazıldığı ve bütünsel anlamı ile din ilgilenir.
 
DNA’daki şifrelerle oynamaya karşı çıkmak dini bilimden uzaklaştırır. DNA’daki şifrelerin insanlığın zararına kullanılması bilimi dinden uzaklaştırır.
 Bilim kendi ahlak sistemini oluşturamamıştır. Dinden ödünç aldığı ahlak sistemini değiştirdiği zaman pozitif bilim insanlığın zararına kullanılmış olur. Örnek vermek gerekirse atom çekirdeğindeki dizilere müdahale etmek ve enerji üretmek pozitif bilimin başarısı idi. Ahlaki standardı bozulduğunda atom bombası oluşturarak insanlığa zarar verdi.
 
Bugün aynı tehlike DNA için geçerlidir. DNA zincirine müdahale edilerek bitkilerde köklü değişiklikler yapılıyor, üretim arttırılıyor. Eğer insan geni ile oynanırsa insan-hayvan arası canlılar ortaya çıkabilecektir. Yahut maymun geni ile oynayarak insana benzer canlılar oluşturulabilecek. Maymun genlerinden insan görünümlü ama maymun davranışlı canlılar ortaya çıkabilecek. İnsanlığı öğrenemeyen insan görünümlü canlılara insan denilemez fakat bugün pozitif bilimde bu artık akla yakın gözüküyor.
 Evrime kökten karşı çıkanlar din adına karşı çıkmamalılar. DNA’nın değiştirilebilirliği mümkün. İlk insan topraktan yaratılmıştır. DNA’da toprakta oluşan inorganik ve organik maddelerin dizilimidir. Kuran’ı Kerim’de ışınsal varlıklardan insanı ayırt etmek için Hz. Âdem’in topraktan yaratıldığının söylenmesi bilime ters düşmez ki. Allah’ın mutlak gücünün maymun DNA’sına ihtiyacı yoktur. Bu maymun DNA’sı insan DNA’sı haline getirilmesi laboratuarda mümkün olursa dinin yorumu ne olmalı? Yorum bulmazsa, reddederse akla bilime ters düşmez. Dinin bunda duruşu “DNA’yı insanlığın zararına kullanmayın, insan suretindeki maymunlara insan denilmez. İnsan aklına sahip maymunlar ortaya çıkarsa insanlığın yararına olmaz, yaratıcısının işine karışmış olursunuz. Böyle bir şey yaparsanız da sonucuna katlanırsınız, tıpkı nükleer enerjide olduğu gibi” olmalıdır. DNA araştırmalarına din adına karşı çıkmak dinin sınırlarını aşmak anlamına gelir.
 Din ve pozitif bilimin sürtüşme içerisinde olduğu evrim konusuna bu şekilde yaklaşıldığında iki disiplin birbirini tamamlamış olur.
 
Pozitif bilim pragmatiktir
 Yanlışlanamayan sorulardan bilimsel cevaplar üretilemez. Pozitif bilim doğal dünyaya ilişkin hipotezler üretir, formüle eder. Doğa üstü sebepleri tamamıyla reddetmez, ama verimsiz olduğunu düşünür. Son seçenek açıklama olarak ele alır.
 Pozitif bilim bilimsel araştırmaların yüksek standartları ile paranormali, normal dışını, mistizmi, soyut gerçekliği bu bilimsel standartlarla ölçer. Pozitif bilimin yüksek standartları gerçekliği sadece maddesel, somut gerçekliğe indirgemeyi terk etti. Soyut gerçeklik sanat gerçeklik gibidir. Maddesel keskinlikle hareket edilmez. Tıpkı internet ortamı gibi sanal bir ortamda banka hesabınızdan bir milyon doları başka banka hesabına havale etmeniz gibi. Ortaya çıkan durum somut ama standardı sanaldır ve bilimsel gerçekliktir. “Görmediğim şeye inanmam” diye aklı görselliğe indirgeyen yaklaşım materyalist indirgecilik gibi tarihin çöp sepetinde kalmıştır.
 
Kanıta dayalı DİN
 Pozitif bilim evrendeki gerçekler karşında kibir ve üstünlük güdemez. Doğaya hakim değildir. Doğaya hakim olmak iddiası, damar tansiyonuna hakim olamayan bir insan için sınırını bilmemektir. Kibir ve üstünlük yanılgısıdır. Bilim dünyadaki yerimizi doğru tanımlayamazsak bilimsel kisveye bürünmüş yeryüzü tanrıcılığı yapmış bilim oluşur. Bu durumda bağnazlığın bir türüdür.
 Bilim otorite veya doğa üstü güce dayanarak hareket etmez. Kanıta dayanarak hareket eder. Ama doğa üstü gerçekliği bilimsel bir olgu olarak seçenekleri içerisinde düşünür. Dini görüşleri olgu olarak almayan bilimsel yöntem önyargılı bir yöntemdir.
 Eğer din kendi bilgilerinin sorgulanmasına karşı çıkarsa akla ve bilime ters düşer. Vahiy bilgilerini kanıta dayalı sorgulamaya açmayan dinler mevcuttur. Hıristiyanlığın teslis inancı veya Budizm’in ruh inancı gibi. Bilim imanla uğraşmaz pozitif bilime rağmen yanlış bilgiye inanan kanıta dayalı olmayan bir dine inanan insan yanlış yapıyorsun der yoluna devam eder. Akla ve bilime uymayan inanç sistemleri tarihin çöp sepetinde kalırlar. Sorgulanmadan kaçan inanç sistemleri hayatiyetlerini sürdüremezler. Kendine güvenen din ve inanç sistemleri bilimin sorgulamasından kaçmaz tartışır. Sınırlarını koruyan din ve bilim ilişkisi insanlığın geleceğini aydınlatacaktır. Dinin hayata anlam katma özelliği, teselli etme gücü ve ölümden sonrasını açıklama kapasitesine bilimin ihtiyacı vardır. Aynı şekilde dininde bilimin yöntemlerine, metodolijisine gerçekleri ortaya çıkarmak için ihtiyacı vardır.
 Kendine güvenen din bilimi pozitif bilimler tarafından test edilmekten korkmaz ve çekinmez. Aynı şekilde çıkan gerçeklerin bilimin özgürlük alanını sınırlandırma ihtimalide gerçek bilim adamlarını tedirgin etmez.
 Bu bakış din ve pozitif bilimin birbirini tamamlaması ve eşgüdümüne neden olur. Eğer amaç gerçeğe ve evrensel doğrulara ulaşmaksa en kolay, en verimli ve en ideal yöntemin bu olduğunu objektif bakış açısı olan her birey onaylayacaktır

alıntı
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Alşah - Eylül 17, 2011, 04:21:32 ös
         Sayın karahan, size en basidinden bir kaç soru cümleciği yönelttim. Cevap verme yerine destansı alıntılarla konuyu oradan oraya çekme gibi bir durum yaratıyorsunuz. Yazılarınızı okudukça nereden başlamalıyım diye uzun uzun düşünüyorum. Alıntılara takılıp kalmak, konuyu başka mecralara çekmek yerine kendi düşünce ve donelerinizi göstermeniz halinde daha yararlı olacağınız kanaatindeyim.
         
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 17, 2011, 04:42:46 ös
pardon sn.alşah
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 17, 2011, 04:54:20 ös
       Sayın karahan, asla polimik yaratma niyetinde değilim. Esasen sayın Adam'ın daha önce söylediğini  ne yazık ki, şimdi ben söylemek zorundayım.  Yani, sizin söyledikleriniz doğru, diğerleri yanlış. Şimdi ben nereden başlayım? Konuya açıklamalarla girmeyip biraz soru şeklinde yaklaşırsam belki size daha faydalı olabilirim.
       Önce ;
       - Anlattıklarınızın dayandığı bilimsel  kaynakları gösterebilir misiniz ?
       -Peygamberler kimler için gönderilir ?
       -Hz. Musa'ya indirilen kitabın adı nedir?
       -Hz. İsa'ya vahyedilen kitabın adı nedir ?
       -(Allah'tan kendilerine vahyedilen kitap indirilen  Hz.Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammet gibi peygamberler) demişsiniz, (GİBİ )dediğinize göre başka kitap indirilmiş peygamberler var mı? varsa isimleri ve indirilen kitaplar ile bu kitablara dayanılarak kabul edilen dinler var mı ?
        -(Mecusiliği, Budizmi ve putperestliği din olarak kabul etmediğinizi, bunların mezhep olabileceğini) bildirmişsiniz. Kur'an da mezheplerin varlığı kabul görmüşmüdür ? görmüş se hangi ayetlerle açıklan mıştır?
         Şimdilik bu kadar. Ama siz yine de benim önerilerimi dikkate alıp biraz araştırma yapın.
Göreceksiniz çok farklı bilgilere ulaşacaksınız.
         Saygılar-sevgiler.
       

Sn.Alşah

sizin destansı dediğiniz yazıların uzunluğundan dolayı kaçırmış olabilirsiniz bir çok cevabınız içlerinde olduğu için o şekil yazdım.

- Anlattıklarınızın dayandığı bilimsel  kaynakları gösterebilir misiniz ?
 bilimsel araştırmalar bu konuda tam olarak varmıdır.Einstein ve newtonun sözleri sanırım yeterli olur.


-Peygamberler kimler için gönderilir ?
biz insanlar için unutup bozup saçmaladığımız zamanlarda tekrar işleri yola sokmak için geldikleri söylenir.

-Hz. Musa'ya indirilen kitabın adı nedir?
tevrattır, tek kaynaktan gelen dört büyük kitabın ilki diye bilinir.

 -Hz. İsa'ya vahyedilen kitabın adı nedir ?
incildir.Biz ona kısaca müjde diyede biliriz tevratın devamıdır.

-(Allah'tan kendilerine vahyedilen kitap indirilen  Hz.Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammet gibi peygamberler) demişsiniz, (GİBİ )dediğinize göre başka kitap indirilmiş peygamberler var mı? varsa isimleri ve indirilen kitaplar ile bu kitablara dayanılarak kabul edilen dinler var mı ?

tabiki vahy alan her peygamberin bir kitabı olması lazım.ama malum yazı olayından dolayı yazılı sekli yoktur.
dinler varmı sözü zaten bu konuyu açma gereksinimim benim evet dinler yoktur sadece başından beri tek bir din vardır.her indirilen kitap bir dini getirse 124 bin peygamberden bahsedilir kuranda  ozaman 124 bin din eder hepsinin ayrı ayrı bozulduğunu düşünürseniz son dine kadar biz insanlar bayağı çalışmışız bu konuda.

kuranda hangi ayette mezheplerin kabul gördüğünü bana gösterirseniz bende araştırıp okur cevap verebilirim.Çok çeşit mezhep ile çok çeşit dinin arasında paralellik yokmu yanlışlık anlamında sizce.

sanırım sorularınıza aklımca cevap vermeye çalıştım son sorunuz hariç.

Saygılar
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Alşah - Eylül 17, 2011, 05:21:41 ös
      Gene bir yere dokundum mesajımı yazamadan gitti. Yeniden yazmak zorundayım.
       Sayın karahan, madem Einstein'den söz ettiniz, ben de onun veciz bir sözü ile yazıma son veriyorum. "İnsanların ön yargılarını kırmak, atomu parçalamaktan çok daha zordur"
       Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Alşah - Eylül 17, 2011, 05:23:42 ös
       Pardon sayın karahan, Hz. Adem kimler (Hangi toplum) için gönderilmişti.
       Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: ADAM - Eylül 17, 2011, 06:17:07 ös
Şu masonları kutlamamak elde değil.

Demişler ki: Localarda din ve politika korunularında tartışma yapılamaz.

Ne iyi etmişler.

Şimdi düşünün ki Sayın karahan ve ben mason olmuşuz ve bir locadayız. Konu "Din ve Dinler ayrılığının nedeni?" Ben konuya kesinlikle ve sült pozitivist olarak bilimsel açıdan bakıyorum,  sayın Karahan isze bilenen dinlerin dogmaları açısından.

Şimdi ben yutkunuyorum. Söylemeyi düşünebileceğim şaeylari söylemekten geri kalıyordum çünkü bunlar Sayın Karahan'a dokunacak. Bir tartışmaya girecek olursak birbirimizi kıracak inciteceğiz. Hani demiştik ya ikimiz de masonuz diye... Ne kardeşlik kalacak ne bir şey...

Masonlar akıllılık etmiş. İsterseniz gidin bu kunuları başka yerde tartışın ama locada değil demişler.

Şimdi diyeceksiniz ki, "İyi ya işte burası mason locası değil, siz de mason değilsiniz, burada tartışın."

Diyorsunuz ki başkalarına yapmayın etmeyin dediğim işi kendim yapıp edeyim. Olmaz. İşin konu boyutunu tartıştık bitti. bundan sonrası bireysel tartışmaya yönelecek. Karşılıklı suçlamalar olacak. Benr ona "bilmemne"  diyeceğim o ise bana "sen ise bilmemem nesin" diye yanıt verecek.

İyisi mi o işi yapmayalım. Değmez. Dostluğumuz yürürlükte kalsın. Nasıl olsa ben onu bir başka konu başlığında yakalarım, o da beni. 

Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 18, 2011, 10:26:33 öö
sn.alşah

muhabbetimizin seviyesi düşüyor sanırım sorduğunuz soruyu size yakıştıramadım.kasıtlı bir şekilde beni açığa düşürmek ister bir haliniz var.ama ben saygımdan size cevap vereyim sorunuzun cevabını bilmiyorum sizden öğrenmek isterim.
Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: karahan - Eylül 18, 2011, 10:39:41 öö
Şu masonları kutlamamak elde değil.

Demişler ki: Localarda din ve politika korunularında tartışma yapılamaz.

Ne iyi etmişler.

Şimdi düşünün ki Sayın karahan ve ben mason olmuşuz ve bir locadayız. Konu "Din ve Dinler ayrılığının nedeni?" Ben konuya kesinlikle ve sült pozitivist olarak bilimsel açıdan bakıyorum,  sayın Karahan isze bilenen dinlerin dogmaları açısından.

Şimdi ben yutkunuyorum. Söylemeyi düşünebileceğim şaeylari söylemekten geri kalıyordum çünkü bunlar Sayın Karahan'a dokunacak. Bir tartışmaya girecek olursak birbirimizi kıracak inciteceğiz. Hani demiştik ya ikimiz de masonuz diye... Ne kardeşlik kalacak ne bir şey...

Masonlar akıllılık etmiş. İsterseniz gidin bu kunuları başka yerde tartışın ama locada değil demişler.

Şimdi diyeceksiniz ki, "İyi ya işte burası mason locası değil, siz de mason değilsiniz, burada tartışın."

Diyorsunuz ki başkalarına yapmayın etmeyin dediğim işi kendim yapıp edeyim. Olmaz. İşin konu boyutunu tartıştık bitti. bundan sonrası bireysel tartışmaya yönelecek. Karşılıklı suçlamalar olacak. Benr ona "bilmemne"  diyeceğim o ise bana "sen ise bilmemem nesin" diye yanıt verecek.

İyisi mi o işi yapmayalım. Değmez. Dostluğumuz yürürlükte kalsın. Nasıl olsa ben onu bir başka konu başlığında yakalarım, o da beni.

sn.adam

sizin dostluğunuza bu yüzden değer veriyorum.olgunluğunuz ve işi kotarır haliniz tecrübeli haliniz insana güven veriyor.

haklısınız dünyanın en zor konusu hemen herkesin bir fikrinin olduğu ve olması greken bir konudur.oyüzden dünyanın en sıkıcı ve zorda sorunu.masonlar bu işi o şekil halletmişler yada hal ettiklerini düşünüyorlar.
zor olan kışmı işin savunduğunuz bir konu varsa muhakkak önyargılı olmak ile itham edilmek en nefret ettiğim durumdur.tersininde geçerli olduğu gerçeği nedense  düşünülmez.

hem okuyup araştırın denir biraz dışarı sızıp farklı şeyler anlatabiliyorsanız ya önyargılı ya sivri olma durumu hep yaşadığım şeyler.

einstein  önyargıları yıkmak atomu parçalamaktan zor demiş sonra bir sözü daha var hangi deneyi yaparsanız yapın sonunda allahın varlığını görürsünü demiş.ikimizinde farklı algıladığımız bir konu olduğu kesin sonuç almamızda gerekmiyor zaten en güzeli sizin yaptığınız gibi medeni bir şekilde saygı ile bitirmek.nasılsa daha konuşacak bir dünya konu buluruz yeterki aklımıza zeval sorular ve ithamlarda bulunmadan bitirebilmek.

saygılar

Başlık: Ynt: Din ve Dinler ayrılığının nedeni?
Gönderen: Alşah - Eylül 18, 2011, 11:36:27 ös
      Sayın karahan,öncelikle şunu belirteyim,  bu sitede yanlız sizi değil hiç bir site mensubunu  rencide etmek aklımın kenarından bile geçmez. Seviyenin düşmemesi için ise ne gerekirse yaparım. Sonra, "açığa düşürmek" gibi bir  ifade için de size teessüflerimi bildiririm.
      Aslında burası Masonlukla ilgili bir site. Yani Masonluk hakkındaki bilgilerimizi paylaşıp, bilmediklerimizi öğrenmeyi amaçlıyor. Ne var ki, bu arada diğer konular da görüşülebiliyor. Şahsen her konuya katılmamaya özen gösteriyor, sadece ilgi alanıma giren konularda fikir belirtmeyi tercih ediyorum.
      Sizin açmış olduğunuz  konu da ilgi alanıma girdiği için dahil olmak istedim. Ben amatör olarak dinler üzerine araştırma yapan, araştırmalarında yargılayabilen diğer bir anlatımla nasıl,  neden ve niçin sorularını çokça soran biriyim. Burada da öyle yaptım. Amacım sadece biraz beyin jimnastiği yapmaktı. Siz, peygamberleri anlatırken ben size peygamberlerin ne için gönderildikleri yolunda bir soru yönelttim. Siz,  insanları Allah'ın/Tanrı'nın istediği şekilde yaşamlarını düzenlemeleri için görevlendirdiklerini yazdınız . Doğrudur. Peygamberler, insanları Allah'ın/Tanrı'nın gösterdiği yolda yaşamlarını düzenlemeleri için gönderilirler. Pekiyi kutsal kitaplara göre, Hz.Adem ilk insan olduğuna göre kendisine peygamber demek mi? yoksa insanlığın ilk atası demek mi  daha duğru olur?
       Diğer taraftan bir yazınızda , Hz. Adem'in 4000 sene önce var edildiği gibi bir ifade kullanmışsınız. Bu çok yanlış bir ifade. 4000 yıl, insanlık tarihi açısından ancak saniyelerle ifade edilebilecek bir rakkamdır.
       Aslında yazılarınızla ilgili anlatılacak çok şey var ama polimik olmaması açısından oralara girmiyorum. Ben sadece bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek  ve sorduğunuz soruya cevap vermek için bu kadar uzun bir yazı yazdım.

       Saygılar-sevgiler.