Masonlar.org - Harici Forumu

Inanc => 3 Buyuk Din => Yahudilik => Konuyu başlatan: Isis - Aralık 31, 2007, 01:58:16 öö

Başlık: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Aralık 31, 2007, 01:58:16 öö
İsrail'in güvenliği ve Kudüs /YASIN AKTAY-Yeni Safak

İsrail'de din ile ulusal kimlik iç içe geçmiş olduğu için din ve devletin ayrıldığı net sınırlar yok. Anayasa çalışmaları bile yıllar önce sadece devletin dinsel misyonu ile milli misyonu birbirinden ayrıştırılamadığı için askıya alınmış.

Modern dünyada bir İsrail ulusunun varlığının tek referansı kutsal kitaplar ve geleneklerdir. Etyopya'dan, Irak'tan Azerbeycan'dan Avrupa'nın hemen her yerinden toplanıp buraya gelen insanların ulusal kimliğini etnik bir kökene dayandırmak çok zor. Etyopyalı bir Yahudi ile Polonyalı bir Yahudi arasında hangi etnik bağ olabilir? İsrailoğullarından gelmeyen birinin Yahudi olamaması genel kabulüne rağmen, İsrail ırkının da hiçbir safiyetinin kalmamış olduğu ayrı bir gerçektir. O yüzden İsrail'de ortaya çıkan ulus yapısının çoktan Semitik özünü kaybetmiş olduğu bile söylenebilir. Yani istese bile İsrail bugün millet tanımını dinsel olmayan, etnik veya laik bir temel üzerine oturtamaz.

Kamusal alanda dinin kuralları geçerlidir İsrail'de. Hizmet veren veya hizmet alan statüsü ayırt edilmeksizin, kamusal alanlarda erkeklerin büyük çoğunluğu ya kipa veya farklı mezheplerine göre daha belirgin dinsel kıyafetlerini giymektedirler. Kendilerini liberal-laik Yahudi olarak niteleyenlerin bile önemli bir kısmı kamusal alanda kipalarıyla yer alıyor. Evli kadınların da yine önemli bir kısmı türban, ama kelimenin tam anlamıyla, yani boynu açıkta bırakan tarzda bir örtü olarak türban takıyor.

Dinin kamusal alandaki geçerliliği tabii ki bununla da sınırlı değil. Kamuya açık yerlerde gıda satışları kosher, yani Yahudi şeraitine göre “helal” sertifikalı olarak gerçekleştirilmek zorunda. Kosher standartları Müslümanların Helal standartlarından da çok daha ağır şartlar içeriyor. Şabat uygulaması ise zaten kamusal alanın dinin kurallarına göre düzenlenişinin en uç örneklerinden biri.

Bugün İsrail'in Kudüs üzerinde uyguladığı tasarruf Müslüman halklarla ve tabii ki Filistin halkıyla en ciddi gerilim alanlarından birisidir. Hal böyle iken İsrail'in bu konudaki tasarruflarının hemen hepsinin tek gerekçesi İsrail'in benimsediği Yahudi itikatları veya o itikatların İsrail'ce özel yorumudur. Bütün Müslüman dünyasının tepkisini çektiği halde Mescid-i Aksa'nın hemen dibinde yürütülen kazı çalışmaları ile Tevrat'ın işaret ettiği tapınağın izleri, tekrar inşa edilmek üzere bulunmaya çalışılmaktadır. Bunun Mescid-i Aksa'yı olduğu gibi bırakması hiçbir hesapta muhtemel gözükmüyor.

İsrail ve “Barış süreci” üzerine yazdığım son yazı üzerine yazıştığımız Denis Ojalvo isimli bir okuyucum Kudüs için Ayasofya tarzı bir yöntem öneriyor. “Konuya müdahil tarafların Kudüs Eski şehrinin “Kimin için daha kutsal?” olduğu konusunda kavga edeceklerine, bu şehrin tüm tarihi geçmişine saygı duyup herkesin her yeri serbestçe ziyaret edip ibadet edebilmesine açık olmasını” savunuyor Ojalvo.

“Nitekim, El Aksa Camii, Beyt-ül-Makdis'in orta yerine boşuna veya tesadüfen değil, bir İslam peygamberi olarak da addedilen İsrail Kralı Hazret-i Süleyman'ın inşa ettirdiği mabede hürmeten inşa edildi. Dolayısıyla bu nispeten yeni binanın da Yahudilerin ve Hıristiyanların hürmetine mazhar olması gerekir. Taraflar karşılıklı olarak bu iki yalın gerçeği kabul ettiklerinde, Yahudilerle Araplar, Müslümanlarla Museviler arasındaki çekişme sona erebilecektir.”

Ayasofya'nın bugünkü statüsüne tam olarak denk düşmese de bu itiraz edilemeyecek bir öneridir. Zaten Osmanlı ve daha önceki İslam yönetimleri altında Kudüs'ün statüsü bundan farklı değildi ki. Sorun, şu anda böyle olmaması ve bunun Kudüs üzerinde sürekli olarak tek taraflı tasarruflarda bulunmakta olan ve gelecek için açık niyetleri olan İsrail'in işgali altında bunun gerçekleştirilmesinin kesinleşmiş olan olanaksızlığıdır. İsrail bugünkü haliyle Kudüs'e böyle bir statü kazandıramayacak durumdadır.

Mescid-i Aksa'nın bugün serbestçe ziyaret edilebildiğini örnek göstererek Müslümanların başına kakabilecek durumda değil İsrail.

1. Mescid-i Aksa'ya ancak İsrail askerinin yoğun kontrolü altında girilebiliyor.

2. Mescidin akıbetini sürekli tehdit eden kazı çalışmaları ve bu çalışmaların içerdiği planlar İsrail'in Kudüs üzerinde bir tasarruf tekelini korumaya çalıştığını gösteriyor.

3. Daha da önemlisi İsrail Kudüs etrafında sürekli Yahudi yerleşim yerleri oluşturarak Kudüs'ü münhasıran bir Yahudi şehri haline getirmeye çalışmakta, bunu yaptıktan sonra da şehrin sadece Yahudi kesimini korumaya odaklanmış aşırı bir güvenlikçi yaklaşımla bu ortak kutsal bölgeyi diğer insanlar için zindan haline getirmeye çalışmaktadır.

Zindan kelimesinin bir de fiziksel karşılığı var. Yeni yerleşim bölgelerini Filistinlilere karşı korumak üzere örülen güvenlik duvarları, örneğin, güvenliği temin edilmesi beklenen yeni yerleşimcilerin etrafına değil, onlara saldırmasından korkulan Filistinlilerin etrafına örülmektedir. Böylece Filistinliler büyük bir toplama kampını andıran bir açık hava hapishanesinin içinde tıkılmış oluyorlar.

http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=29.12.2007&y=YasinAktay




Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Aralık 31, 2007, 01:58:34 öö
Sn Aktan'in kosesindeki yazisina binaen Deniz Bey'in yazdigi cevabin tamami asagidadir.

Degerli Yasin Bey,
 
Bugunku (29-12-2007) Israilin guvenligi ve Kudus baslikli yazinizda fikirlerime yer verdiginiz icin size tesekkur ediyorum.
 
Saniyen, okurlariniza Israil'in "Irk Birligine Dayanan Bir Devlet" olamayacagina dair "tabu kirici" bir bilgi sundugunuz icin de sizi tebrik ediyorum.
 
Bununla beraber, yazinizdaki bazi hususlara kucuk ilavelerde bulunmak isterim:
 
1-     Anayasa yapma calismalarinin askiya alinmis olmasi hususu: Vermis oldugunuz "Devletin dinsel misyonu ile dinsel (milli demek istemis oldugunuzu varsayiyorum) misyonu birbirinden ayristirilamadigi" keyfiyetinde gercek payi olmakla birlikte, onu ancak kismen yansitiyor. Zira, hukukunu Ingiliz Mandasi oncesi Osmanli metinlerine de dayandiran modern Israil hukuku, esas temellerini Manda devrindeki Ingiliz hukukuna borcludur. Bildiginiz gibi, Ingiltere'nin bir anayasasi yoktur ama "tikir tikir" isleyen kanunlari vardir. Ancak Israil bu eksikligini tedrici bir sekilde giderme iradesi ile, tamamlandiklari varsayildigi zaman, bir anayasa yerine kaim olacak "Temel Kanunlar" yapma yoluna gitmis ve 1958 ile 2001 yillari arasinda bunlardan 14 tane yasamistir. Bunlarin arasinda, parlamentonun isleyisini temel alan hukuki metinlere ilaveten, Kudus'un Israil devletinin baskenti olduguna dair siyasi, ve bireylerin haysiyet ve haklarina iliskin olan evrensel karakterde olanlari da vardir.  Zikretmis oldugunuz misyon ayristiramama durumuna, Israil Devleti'nin Istiklal Beyannamesi, ilk iki paragrafiyla aciklik getirmekte: "Israil Topragi, Yahudi halkinin dogum yeri olup,manevi, dini ve milli kimliginin vucuda geldigi yerdir. Bu halk, bu toprakta bagimsiz olmus, milli ve beynelmilel onemde bir kultur yaratmis, Kutsal Kitabi (BIBLE) dunyaya armagan etmistir. Filistin'den surgun edilmis olan Yahudi halki, dunya sathinda daginik olarak yasadigi tum ulkelerde sadik kaldigi ana vatanina donebilmek icin dua etmis, ve milli hurriyetlerinin yeniden insasi umidini muhafaza etmistir." Zikretmis oldugunuz gibi, bu halk, "irk safligini" kaybetmis ama ulku safligini inatla muhafaza etmistir. Polonyaliyla Irakliyi, Almanyaliyla Yemenliyi, Siyonist ulku olarak ozetleyebilecegimiz fikir etrafinda kenetleyen unsurlar bunlardir.
 
2-     Kamuya acik yerlerde "Kosher", yani Helal, mecburiyeti yoktur. Ancak, Kosher sertifikasini edinip onu muhafaza etmek isteyen muesseseler sadece "Helal" erzak bulundurmak zorundadirlar.
 
3-     El Aksa'nin dibinde kazi calismalari Tevrat'in isaret ettigi tapinagin izlerini aramaktan cok, mevcut olanlari derleyip toplamaya yoneliktir. Bati Duvari'nin dibinden 400 m. Kadar yanilmiyorsam Kuzey istikametinde uzanan tuneli gezmis oldugunuzu tahmin ediyorum. Siyasi nedenlerden, Yaser Arafat, mezkur duvarin Hz. Suleyman Tapinagi ile alakasi olmadigini, o duvarin "Burak Duvari" (Mirac'a yukselmek icin uykusunda Kudus'e gelen Hz. Muhammed'in kanatli ati Burak'i bagladigi varsayilan duvar) oldugunu iddia etmistir. Anlayacaginiz, din siyasete alet edilmistir.
 
4-     "Ayasofya Formulu" onerimin icerigi, mutlaka gozden gecirilmek ve tum taraflarca kabul edilebilir bir sekle burundurulmek durumundadir tabii.  Ancak unutulmamalidir ki, Osmanli devrinde, Yahudilere mezkur duvari ziyaret etme imkani, "Seslerini yukseltmemek ve dua kitaplarini sergilememek" turunden kisitli ve asagilayici sartlar tahtinda taniniyordu. 1948 ve 1967 yillari arasindaki Urdun isgali sirasinda ise, Yahudilerin Bati Duvari'ni (Aglama Duvari) ziyaret etmeleri mumkun degildi.
 
5-     Gunumuzde, Mescid-i Aksa'ya, izdiham ve guvenlik endiseleri yuzunden kontrollu bir sekilde girilebiliyor. Bildiginiz gibi, 1969 yilinda, Michael Denis Rohan adli Avustralyali Hiristiyan bir meczup El Aksa'yi atese vermeye kalkmis, bunun sucu Yahudilere yikilarak Islam Konferansi Orgutu'nun kurulusuna temel gerekce olarak kullanilmis ve din olgusu siyaset amaciyla istismar edilmisti.
 
6-     Kudus'un munhasiran Yahudi sehri haline getirilmesi konusu: Yahudi kelimesi yerine Israil kelimesini kullanmis olsaydiniz daha dogru olurdu. Zira burada etnik bir ayiklama degil, siyasi bir sahiplenme tasarrufu soz konusu.
 
7-     Kudus'un Arap mahallelerinin etrafina duvar orulmesi konusu: Kudus'un Dogu'su Urdun'un elindeyken de durum pek farkli degildi. Iki toplum birbirinden duvar ve tel orgulerle ayrilmisti. 1967 senesinde Israil, sehrin Dogusunu isgal edip aradaki duvar ve tel orguleri kaldirmisti. Bugunku durum cok aci, ama keyfiyet, intihar bombacilarinin kendi toplumlarina dayattigi bir zaruret olarak ortaya cikti. Teror olgusu ortadan kalktiginda, iki halkin, onlari ayiran duvarlari ortadan kaldiracaklarini dusunuyorum.
 
 
 
Takdir ve saygilarimla,
 
Denis Ojalvo







Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Supeluta - Aralık 31, 2007, 02:15:05 öö
bilgi dolu bir paylaşım,teşekkürler sn.kirlangiç

Yasin Aktay ın,ortadoğu üzerinde ki araştırmaları takdire değer gerçekten,takip etmenizi tavsiye ederim
Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Aralık 31, 2007, 02:57:27 öö
Sn Denis Bey'in,  El Aksa icin Ayasofya tarzi bir cozum onerisini bu fakir de dusunmus ve hatta bu forumda bir yerlerde yazmisti. Ikimizde ayni seyleri dusunmusuz. Onun gibi biri tarafindan ayni hissiyati paylasmak kivanc verici. Ne de olsa aklin yolu bir:)

saygilar
Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: shemuel - Aralık 31, 2007, 11:32:30 öö
Sn Denis Bey'in,  El Aksa icin Ayasofya tarzi bir cozum onerisini bu fakir de dusunmus ve hatta bu forumda bir yerlerde yazmisti. Ikimizde ayni seyleri dusunmusuz. Onun gibi biri tarafindan ayni hissiyati paylasmak kivanc verici. Ne de olsa aklin yolu bir:)

saygilar

Bizim yetim Jozepe gidecek paraları düşünüyorumda evet bencede müze iyi olur :) Bedava olursa kızarım
Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: cardiffmonster - Aralık 31, 2007, 10:41:02 ös
Bati halklarindaki genel kani da genel olarak Israil halkinin guvenligi uzerine, misal olarakIsrail'in kurulusundan bu yana yapilan icratlar ve ozellikle yapilmis olan guvenlik duvari tamamiyle sivil halkin guvenligi amacini guttugu dusuncesi hakim. Ancak Birlesmis Milletler nezdindeki basvurular ve acilan uluslararasi davalarda insan haklarini ihlal konusu halen suruncemede, bir konferansta detayli olarak ozelikle guvenlik duvari hakkinda detayli bilgiler dinlemistim. Israil kurulusundan onceki ortamda Arap halkinin ve ozelikle Filistin halklarinin (Hristiyan, Musluman, Yahudi ve diger azinliklar) arasinda cikarilan spekulasyon ve galeyanlarla cehaletin ve gafletin etkisi ile insanlar hakikaten kelimenin tam anlami ile kargasa ortaminda idi cesitli saldirilar ve galeyanlar zaten Israilin kurulusunu Uluslararasi zeminde hizlandirdi... Ancak su anki durumda bolge halkinin kendi dinamikleri yerine disaridan yapilan suni yonetimler (Tum ortadogu ulkeleri dahil olmakla buna Israil en asikar ornek) hicbir millete huzur getiremeyecegini dusunuyorum. Zira Israil'e dunyanin heryerinden goc ederek gelen insanlarin hepsi cok farkli orf adetlere milletlere mensup, su anki birlik ortami savasin getirdigi bir zorunluluk ancak savas bittiginde kendi iclerinde cikacak olan ayriliklari simdiden tahmin edebiliyorum.... Son olarak tum Ortadoguya huzur diliyorum Allah'tan.

saygilar
Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Ocak 02, 2008, 07:43:27 öö
Israil'e dunyanin heryerinden goc ederek gelen insanlarin hepsi cok farkli orf adetlere milletlere mensup, su anki birlik ortami savasin getirdigi bir zorunluluk ancak savas bittiginde kendi iclerinde cikacak olan ayriliklari simdiden tahmin edebiliyorum.
saygilar

Beyler, her ulkede farkli etnik kimliklere sahip insanlar vardir. Haricten gazel okumak kolay.Tarihi 5000 yildan fazla olan bir ulus- din toplumunun da  Roma donemindeki Filistin surgununden sonra Y'lerin bir kisminin Italya ve cevresine yerlestiklerini yine Yiddish yahudilerinin Almanya'ya imparator Charlemagne' in daveti uzerine geldiklerini, 14 ve 15. yy'da bu Yiddishlerin (Askenaz) Dogu Almanya ve ozellikle Balkanlara yerlestiklerini,  Musevi kimligini kaybetmis 10 kavim ile birlikte (ki bunlarin arasinda K. Irak Kurtleri, Afgan Pashtunlari ve Kasmir milleti de dahil ve DNA testiyle bu ispatlanmistir) ,Asur imparatorlugu tarafindan dunyanin dort tarafina surulen Ibrani 10 kavim , Asuri/Kurt Y'leri, Gurcu Y'leri, Babil ve Shushan yani Iran Y'leri, Buhara ve Turkistan Y'leri, Yemen Y'leri, sonra Emevi Ispanyasindaki Sefaradlarla ve Mizrahilerle birlikte 5 yuzyil Osmanli'daki ozerk yonetimde soz sahibi   Balkanlardaki Osmanli Y'leri' ininin varligini dusunursek simdi kimse kalkip ta Israil'e en buyuk goc olan 1967/ 6 gunluk savaslari sonrasindaki Y gocmenlerin farkli millet, kultur, orf ve adetlere sahip olduklarini ve bunlarin gokten zembille indiklerini iddia edemez. Bunu iddia eden birinin Y'lerin bulunduklari ulkelerde asimile olduklarini ve kendi kulturlerinden uzaklastiklarini dusundugunun remzidir. Halbuki oyle degildir. Asimile olanlar da vardir ancak bunlarin sayisi iki elin 10 parmagini gecmez.

Ne ise.. Konumuza donecek olursak Y'lerin sanildigi gibi savastan sonra Israil devleti uzerinde ayriliga dusecek olacaklarini iddia etmek Y'leri genel olarak tanimamak demektir ki Y'ler sadece kendi devletlerine degil,simdiye kadar bulunduklari her devletin kanunlarina saygili ve bagli kalmislardir. Eger oyle olmasaydi Kurtulus Savasinda ne diye Osmanli Yahudileri de Turk Milletiyle birlikte cesitli cephelerde savasirdi? Canakkale'ye gidenler bilirler ki Canakkale savasinda sehit olan Y'lerin de orada mezarlari vardir. Ancak dini sebeplerden farkli yerde defin halindedir. Simdi kimse IL'deki dunyanin cesitli yerlerinden gelmis Y lerin sirf Arap terorizminden dolayi kenetlendiklerini iddia etmemelidir.  Turkiye'deki Turkleri bir dusunun. Bir Karadenizli ile Dogulunun kultur farki olmasina ragmen birbirlerine dusman olduklarini soyleyebilir miyiz? Kaldiki Turkler arasinda bile Allah askina kac bin turlu mantalite var. Islamcilar ki kendi aralainda bile kac yuz tane cemaat farkliliklari var,  laikler, kemalistler, sosyalistler, ulkuculer, turancilar, Kuvva-i Milliyeciler vs.. Eger kultur farkliligindan bu kastediliyorsa bu ayrilik degil zenginliktir bence. Aynisi IL Yahudileri icin de gecerlidir.Ama tek fark su ki aslini, ozunu kaybetmemis Avraham'in cocuklari birbirlerini elestirseler de birbirlerinin kuyusunu kazmazlar.

Israil'in zaten 19.8% u Arap asilli Israilli vatandaslari (bunlarin da IDF' 'de askerlik yapmalari zorunlu degildir ki buna ragmen bunlarin icinde yilda 180 civarinda gonullu IDF'de askerlik yapanlar olur) , 110 bin civarinda olduklari dusunulen ve en yogun olarak Rahat sehrinde yasayan Bedeviler- ki bunlarin cogu Misirli ve Urdunludur ancak Israil'e baglilik icindedirler .Yine Druze Araplari ki bunlardan da IDF'te gonullu askerlik yapanlar olur ve  bunlar kendilerini Israilli olarak tanitirlar. Cunku Israil'e gonulden baglidirlar. Hatta IL Knesset'indeki  120 Milletvekillinden 12 si Arap asillidir.

 Neticede anlatmak istedigim su, bu 19% kesimlik Arap asilli Israilliler Y'lerle ayni haklara sahiptirler, secme ve secilme haklari dahil.Aralarinda cok kucuk bir kesim Israil'in kendilerine olan politikalarindan memnun olmasa da ve surekli elestirse de, bu Arap asilli Israilliler IL devletine ihaneti asla dusunmezler ve IL Yahudileriyle herhangi bir surtusme icinde degildirler.Yani sizin iddia ettiginiz gibi bu kesim bile savastan dolayi IL'e bagli degildir.Yok  bu bir haricinin temennisi ise Allah'in izniyle hic bir zaman gerceklesmeyecektir!


Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Ocak 02, 2008, 09:51:02 öö
Israil'in prestijli gazetelerinden Haaretz'in haberine gore, guvenlik servisi Shin Bet''in verdigi rapor cercevesinde 2007 Israil icin en guvenilir yil oldu. Zira 2004 ve 2006'da'' Filistinliler tarafindan oldurulen Israilli sayisi 24 ve 50 iken 2007'de bu rakam 13'e dustu. 2002'deki 60 intihar saldirisina gore , 2007 'de sadece bir intihar saldirisi olurken bu basariyi 3 ana temada toplayan guvenlik sirketi bunlari 1) Israil'in siki calisan istihbarat servisinin basarisina, 2)Teroristlerin artik gunden gune cayma ve aralaindaki ayriliklarina 3) IDF'in Bati Seria'da tamamen istedikleri gibi hareket edebilmelerine/ arama yapabildiklerine vs seklinde 3 sebebe bagladi.

Filistinlilerin 2006'daki 1722 rocket saldirilari 2007'de 1263'e dustu.
.
http://www.haaretz.com/hasen/spages/940526.html
Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Mart 27, 2008, 12:00:09 ös
Huseyin Sumer/ ZAMAN ve Huseyin Bey'e Israil'den yanit...


Önceki günkü sivillere yönelik soykırımı aratmayan füze saldırısı sadece Filistin'i değil tüm vicdanları yaraladı. Başta Türkiye olmak üzere ABD ve AB ülkeleri de saldırıyı kınadı.
Böylesine hararetin yükseldiği bir dönemde bir grup gazeteci ile birlikte İsrail'de bulunuyoruz. Zaman zaman, "Ne işimiz vardı?" dediğimiz anlar olsa da hayıflanmaları n hiçbiri acımızı dindirmedi. Olayı bir İsrail karşıtlığı biçiminde değerlendirmek çok sıradan olur. Hangi millet ve dini temsil eden insan sivilleri hedef alan bir saldırıyı kabul edebilir ki? Aslında ülkeye, daha çok ekonomik gelişmelerden söz etmek için gelmiştik. Yılmazlar İnşaat ülkeye gelişinin 13. yılını kutluyordu. Fakat işin seyri birden değişti. Bu iş gezisini farklı kılan unsurlardan biri muhtemelen ilk defa bu kadar büyük bir medya grubunun bir anda ülkeye girmiş olması. İsrail tarafı daha önce böyle bir geziden haberdar edildiği için, günler önceden hazırlıklar yapıldı. O yüzden Çin işkencesini aratmayan gümrük kontrollerini çok çabuk atlattık.
İsrail denilince hemen akla Türk şirketi Yılmazlar geliyor. 1995 yılından itibaren inşaat sektöründe faaliyet gösteren şirket, İsrail'de çok hızlı biçimde büyüyen bir grup olmuş. Ülkenin birçok şehrinde yaptığı konutlar, iş merkezleri, altyapı inşaatları ve diğer binalar ile önemli bir yere ulaşmış. Tel Aviv, Kudüs, Hayfa başta olmak üzere, ülkenin en yüksek binalarını Türk bayrağı ile birlikte dikmişler. Yaptıklarını görünce, sanırsınız ki şirket patronu size, bol bol bu ülkeye yapılacak yatırımlardan söz edecek, ülkeyi methedecek. Hayır tam tersine, Yılmazlar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Reis Yılmaz İsrail'in son yıllardaki tutumundan rahatsız. Tabii bu arada hâlâ iş almasına da bir anlam verebilmiş değilim.
Tel Aviv'e indiğinizde etrafınıza baktığınızda gördüğünüz en yüksek binaların çoğunu bu şirket üstlenmiş. Yaklaşık olarak 1 milyar dolarlık bir taahhüt işini bitirmiş olmalarının verdiği rahatlıkla dikkatleri başka noktalara da çekmek istiyorlar. Burada bir barış rüzgârının esmesine önayak olup diğer yandan da Türk kamuoyunun dikkatlerini daha fazla bu tarafa kaymasını sağlamak.
Maalesef son olaylarla dikkatler kendiliğinden çekilmiş oldu. Şu an itibarıyla İsrail'in saldırılarında 100'den fazla Filistinli hayatını kaybetmiş durumda. Son yaşananlara Türkiye'nin de tepkisi sert oldu. Bizim de bu ülkede bulunduğumuz dakikalarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail'le ilgili ne yapılacaksa yapılmalı." şeklinde sert mesajını verdi. Bu ifadelerin kullanılmasında önceki günlerde bir İsrailli bakanın PKK'ya karşı orantısız güç kullanıldığını vurgulayan bir konuşma yapması tetikleyici oldu.
Sadece Türkiye değil, Beyaz Saray da Gazze'deki şiddetin bir an önce sona ermesini bekliyor. Ancak edindiğimiz bilgilere göre şimdi İsrail, Türkiye'ye vereceği cevabı hazırlamakla meşgul. Bu acıyı yaşamayan bilmiyor. İsrail'de iş yapan bir şirketi bile isyan ettiren aslında bu ülkenin son yıllarda izlediği politikaları oldu. Siz bu yazıyı okurken biz İsrail Büyükelçimiz Namık Tan'ın da yer alacağı resepsiyona katılmış olacağız. Diğer yandan bir aksilik çıkmaz ise çarşamba günü İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, ismini çok iyi hatırladığınız eski IMF İcra Direktörü, İsrail Merkez Bankası Müdürü Stanley Fischer'la görüşmeler gerçekleşecek. Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, İsrail-Filistin barış müzakerelerini desteklemek için Ortadoğu turuna çıkıyor.
Gördüğünüz gibi ekonomi odaklı bir gezi için geldiğimiz İsrail'den siyasi kararlarla dönmek üzereyiz. Öyle ya burası Ortadoğu, yarın ne olacağı belli olmaz.
04 Mart 2008, Salı
 

 
Huseyin Bey Merhaba,
 
Yazinizi dikkatle okudum. Gozumden kacmistir diye tekrar okudum, ama aradigimi bulamadim.
 
"Önceki günkü sivillere yönelik soykırımı aratmayan füze saldırısı" diyorsunuz, yazidan anladigim kadari ile
Israil ve Israillilerle onceden bir tanisikliginiz var. Israilliler size oylesine vahsi, savas sever mi gozukuyorlar ?
 
Bunlara birden ne oldu da Filistinlilere roket yagdirdilar diye sordunuz mu ? Bilmemenize imkan yok, hani 7 yildir
Hamas teroristleri Israilin guney kasabalarini roket atesi altinda tutuyorlar, hafta sonu Ashkelon sahil sehrini bombaladilar.
Hani burdaydiniz, bunlari hic isitmediniz mi ? Guney sinirindaki tum sehir ve kasabalarda senelerdir anneler cocuklarini
okula yollamaktan korkuyorlar, isinizde, evinizde, arabanizda hicbir yerde guvende degilsiniz. "Kasam" fuzeleri adini istmissinizdir.
Son haftalarda gunde 50 – 100 roket yagdigini isittiniz mi ?
 
Hamas Terorist Orgutunun, Israili haritadan silmeyi bas amac edinen Iran in bir subesi oldugunu, terrorist baslarinin Iranda
egitildiklerini de duymussunuzdur. Lubnanda Hizbullah teroristleri gibi Kassam fuzelerini sivil halkin icinden, okul ve cami
avlularindan, evlerin icinden attiklarini herhalde biliyorsunuz. Bilmiyorsaniz sorun, inceleyin. Kendi halkina acimayan, insan degerini
hice sayan, cocuklari one suren, sifir yastan canli bomba olmaya egiten bir  topluma ne dersiniz.
 
Edirne nin ustune senelerdir Yunanistandan bomba yagdigini dusunun, ne yapardiniz ?
Guney dogude TSK hakkiyla ne yapti, daha da ne yapacak ? Aradaki fark su : TSK 240 teroristi "etkisiz hale getirdi", Israil
Ise 100 teroriste soykirim yapti. Insaf !
 
Yazinizda bunlarla ilgili tek bir kelime bile gormedim. Yazinizdan cikan tek birsey var, Israil birdenbire Filistinlilere saldirarak
coluk cocuk, kadin katletti.
 
Israil in yeryuzundeki her devlet gibi sulh icinde yasamaya hakki var. Komsulari onu denize dokme hayalini aklindan cikarmadikca kendini koruma
tabii hakki vardir ve koruyacaktir. Karsi tarafta olen her sivilin mesuliyeti , onlari bu duruma getiren, onlari canli bomba haline getiren,
Israil sivil halka saldirmaz diyerek bombalarini evlerin, okul ve camilerin icinden atan Hamas orgutu yoneticileridir.
 
"Önceki günkü sivillere yönelik soykırımı aratmayan füze saldırısı" diyorsunuz, dogrudur, bunlar yillardir Israile yagan fuzelerin birkacinin
geri  tepmesidir.
 
Israile Kassam fuzeleri yagarken ne yazdiniz ? Sderot'ta 8 yasindaki cocugun ayagi koptugunda, 42 yasinda 4 cocuk
babasi vatandasin tam isabetle parcalandigi zaman  yazinizi goremedim, atlamis olabilirim.
 
Huseyin Bey , sizin Israil taraftari olmanizi beklemiyorum, . Ama , soyle elinizi vicdaniniza koyup ta bir daha dusunmenizi rica ediyorum.
 
 
Saygilarimla,
 
Abraham Sidi
Raanana, Israel
Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Genius Loci - Mart 27, 2008, 12:20:21 ös
"Aradaki fark su : TSK 240 teroristi "etkisiz hale getirdi", Israil
Ise 100 teroriste soykirim yapti. Insaf !"

böylesi bir karşılaştırma ne denli doğrudur? Ayı dolmamış bebekleri daha memeden kesilmemiş masumları terörist olarak tanımlayan bir zihniyetten ne beklenebilir...

"Önceki günkü sivillere yönelik soykırımı aratmayan füze saldırısı" diyorsunuz, dogrudur, bunlar yillardir Israile yagan fuzelerin birkacinin
geri  tepmesidir. "

o zihniyetin devamı da bu... o zaman sorgulanması gereken şey HAMAS'ın niçin var olduğudur? HAMAS'ı yaratan İSRAİL'in kendisidir, İsrail'in işlediği ve işlemeye ısrarla devam ettiği insanlık ihlalleridir. Bunu gözardı eden hiçbir yaklaşım bögeye barışı getiremez.

"Lubnanda Hizbullah teroristleri gibi..." ... İsrail'in lübnan İşgaline değinmek gerekmez mi bu noktada? Kaldıki hizbullah geçtiğimiz yıl içinde israilin 60 öncesi topraklara çekilmesinin barış için yeterli olacağını da beyan etmiş iken...

İsrail'in elindeki tek güç, korku siyasetidir. Bunu daha öncede söyledim, bu mantıklıdır da... 20.yy.da büyük bir soykırıma uğramış olan, binlerce yıldır devletsiz yaşayan bir ulus bir devlete sahip olunca onun korunması ve yahudileri o devlette bağlarının kuvvetlendirilmesi için bu korku siyaseti işe de yarar... ama bu korku siyaseti aynı zamanda yayılmacı, saldırgan, paranoyak devlet düşüncesini de doğurur... tehlike de burada işte o yüzden korku siyasetinin hiçbir şeye faydası olamaz.

eğer çok geri tarihlere gidilecekse sorun ta 1948lerde aranmalıi mesela 9 Nisan 48'de Irgun Zvei Leumi'nin gerçekleştirdiği ve erkekerin tarlalarda çalışmakta olduğu zamanda gerçekleştirilen kadın, yaşlı ve çocuk (bunlardan bir tanesi anne karnında idi. annesinin karnı yarılarak doğmamış bebek öldürülmüştü) 247 insanın hayatını kaybettiği Deyr Yasin katliamında...


Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Genius Loci - Mart 27, 2008, 12:26:49 ös
burada bir de SİVİL sorunu söz konusu... Sivil nedir? Kimdir?

İsrail yerleşimcileri "sivil" olarak kabul edilebilir mi?

"İsrail'in "siviller" diye nitelendirdiği göçmenlerin büyük bir çoğunluğu Filistinlilere yönelik saldırıların fiilen içindedir. "Siviller"in çocuk yaşın üstünde olanlarının tamamına yakını silahlıdır. Ayrıca "siviller" belli bir yaşa kadar "yedek asker" kabul edilmektedir ve ihtiyaç duyulduğunda, saldırılar için istihdam edilmektedirler. Nitekim son Cenin katliamının gerçekleştirilmesi öncesindeki muhasara ve baskının ilk günlerinde kullanılan silahlı güçlerin büyük bir çoğunluğunu yedekler oluşturuyordu. Başta El-Halil olmak üzere birçok katliam ve cinayet "siviller" olarak nitelendirilenler tarafından gerçekleştirilmiştir. Pek çok baskın asker-sivil işbirliğiyle yapılmıştır. Özellikle Kudüs'te yaşayan Filistinlilerin tahliyesi amacıyla gerçekleştirilen ev baskınları ve gasplarda genellikle siviller kullanılmaktadır"

bu "Sivil" konusuyla ilgili "İsrail'in Sivilleri" eserine bakılabilir.
Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Santander - Mart 27, 2008, 12:30:16 ös
Efendim yeni dünya düzeni yahudi ne yapsa caizdir müslümanın her adımı teröristliktir anlayışı üzerine kurulduğu için müslümanın sivili dahi teröristken israilin askerleri bile masum sivil sayılıyor
Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Mart 27, 2008, 01:05:29 ös
Sevgili Skull,

Sevgili Abraham'in su sozu isabetli olmamis katiliyorum. 100 Terorist sozu. Kaldiki bu zamana kadar 100 degil en az 1 milyon Filistinli hayatini kaybetmistir, aralarindaki militanlar dahil olmak uzere. Ancak su da bri gercek ki ve bunu ikimizde biliyoruz ki, Israil'in sivillere katliam yapmayacagini bilen Hamas militanlari ozellikle camilere, evlere siginiyor ki duygu somurusu ile isin icinden siyrilabilsin. Ama artik IL bu ayrimi yapamiyor. Zira fazlasiyla bu sivillerin arasina karisma ve onlari siper etme , sapan tasli cocuklari tanklarin onune atip dunya medyasina poz verdirme gibi duygu somuruleriyle IL'in tahrik damarini  kabarttilar. Obur taraftan Filistin ve Kenan bolgesinde bastan basa col oldugu icin malum, PKK militanlari gibi daglara kacmiyor bu teroristler. Israil, Hamas militanlari daga kacti da pesinden gitmedi mi? Haliyle Israil hic hazzetmese de ve buna siz inanmasanizda ki biraz da istihbarat eksikligi oldugunu kabul ediyorum, maalesef siviller hayatini kaybetmek zorunda kaliyor..

Ote yandan diyorsun ki Hamas'i Israil yaratti. Sizin su dusunceniz bana Bulent Orakoglu'nun son kitabi "PKK'yi Yoneten Turkler" kitabini akla getirdi. Yani tabi ki gerek IDF (IL Defense Forces) icinde gerekse burokrasi icinde Hamas'i besleyenler vardir. Nitekim bakiniz Ingiltere'de bile suanda Hizbuttahrir grubunun MI6 destekli oldugunu biliyoruz. Ancak ispati cok zordur bu tur iddialarin. Veya aciktan hedef gosterircesine, Ispat etmeye yeltenen vatanseverleri de bu ugurda harcamaktan cekinmezler.

Sonra 1948'deki Deir Yasin veya Dirat Ha Yasmin de denilen katliamdan dem vurmussunuz. Evet o bir katliamdir. Ancak olaylari saptiriyorsunuz.  Dikkat ediniz 9 Nisan'da olan bu olaylar daha o donemde kurulmamis bir Israil devleti olmadigi icin (ki IL 14 Mayis'ta kurulmustur) simdi ki IL'i baglamaz. Zira  Menachem Begin nam-i diger (Irgun ZIveu Lemu) halen Ingiliz Mandasi altinda olan Kenan bolgesini Ingiliz somurgesinden kurtarmistir. Size gore teroristtir, kimilerine gore ise Begin'i bu yaptigi saldiri kendisini IL'in ilk devlet baskani olmaya goturmustur ve kahramandir. Lutfen empati kurunuz. Sizin deyiminize gore o zaman Mustafa Kemal'de TC kurulurken asagi yukari 30'a varan Islam alimi ve universite hocasini astirmamis midir? Simdi idam sehpasi medenice ama coldeki saldiri vahsice demeyeksiniz herhalde. Iste Burada Ataturk'e soykirim yapti dememiz ne kadar yanlissa, ayni seyleri Sn Begin icin de soylemek bana gore pek te rasyonel olmasa gerek.  Benim dusuncemi soruyorsaniz sayet, ben ne Begin'in ne de Ataturk'un o donemdeki bu nevi hareketlerini tasvip ettigimi soyleyemem ama onlari tamamen haksiz da bulmuyorum.

Kaldiki her yeni devrimde veya yeni bir devlet kurulurken maalesef bu turden hadiseler vuku buluyor. Ki o donemde bolge sartlari itibariyle bunun olmasi kacinilmazdi. Zira orada bir somurgeci devlet vardi ve Begin'in asil hefedi bu somurgeci devleti oradan atmakti. Orada olen siviller icin uzgunum. Dilerdik ki hic kimse yara almadan cozulsun bu olaylar. Ama maalesef oyle olmuyor iste.  Simdi ise Ingiltere kuyruk acisini Israil'den fena halde aliyor. Siz zannediyor muusunuz Ingiltere IL'in dostu :) Oyle olsa Hamas ve Hizbullah destekli terorist orgutleri neden bunyesinde barindirsin, hatta ileri gidip iltica edenlere vatandaslik versin?



Muhabbetle
Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Mart 27, 2008, 01:10:41 ös
Efendim yeni dünya düzeni yahudi ne yapsa caizdir müslümanın her adımı teröristliktir anlayışı üzerine kurulduğu için müslümanın sivili dahi teröristken israilin askerleri bile masum sivil sayılıyor

Sn Santander,

Lutfen olayi din ve muntesipleri boyutuna cekmeyiniz. Israil bunu din meselesi olarak gormuyor. Bu mesele tamamen toprak kavgasidir. Siz saniyor musunuz ki Hamas bunu din meselesi olarak goruyor? Sadece Islam'i kullanip, ayetleri harmanlayip butun dunyayi din meselesi diye kandirmaya calisiyor. Nitekim Turk medyasinda bu tuzaga dusenler hayli fazla...


Muhabbetle
Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Genius Loci - Mart 27, 2008, 01:24:23 ös
Sn. Kirlangic,

empati kuralım diyorsunuz ama ben yine itiraz etmek zorunda kalacağım... Mustafa Kemal, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesinin Lideridir.

Devrimle asılanlar ile annesinin karnı deşilerek katledilen çocuk 247 masum kadın çocuk yaşlının hunharca katledilmesi arasında nasıl bir bağ ilişki kurabiliriz.

Bir yanda yargılanmış ve o dönemin yasaları uyarınca -kararların doğru, yanlış olmasını tartışmıyorum- asılmış devrim karşıtı kişiler diğer yanda çocuklar bilemiyorum bu da bana 100 terörist söyleminden farklı gelmiyor. Kaldı ki emperyalizme karşı mücadele sivli katliamlarıyla olmaz zannımca... kaldı ki katlimanım sorumlusu bu katliam sonrası işgal topraklarında 800 bin olan filistinli sayısının 165 bine indiğini söylemektedir. Türk Solu'nun kendi içindeki tartışmalarda ürettiği slogan vari bir sonuç vardır "otobüs duraklarında, pazar yerlerinde oligarşinin temsilcileri değil halk vardır" der bu sonuç... bunu bu eyleme uyarlayabiliriz. 247 kişi emperyalizmin temsilcisi değildiler masum sivil filistin halkındandılar...

işin komiği böylesi bir katliamın lideri olan Menahem  Begin'e (ki deyr yasin katliamının dışında kudusteki king david oteline yaptığı saldırı da dikkate değer 96 ölü 45 yaralı) Nobel Barış Ödülünün verilmiş olması...

"Israil'in sivillere katliam yapmayacagini bilen Hamas militanlari " tespitinizi ise tarih reddeder... 48den itibaren yapılan katliamları ve ölen filistinli sayısını bu ölenlerin kaçının sivil kacının militan olduğunu araştırmanızı rica ederim. ayrıca israil ordusunun pek sivil - militan ayrımı pek umurundaymış gib görülmüyor.

sevgiyle.
Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Mart 27, 2008, 01:49:52 ös
Nobel Odulu meselesi tamamen bu otel baskiniyla alakali degil hocam. British Mandasini topraklardan attigi icin verilmistir bu odul ona.

Yineliyorum, Sn Begin'in o donemde her yaptigini tasvip etmiyorum, 6 gun savaslari, Lubnan'i ikinci isgal dahil olmak uzere IL'in izledigi politikalar elestirilebilir. Ancak sizin tamamen Filistin yanlisi olmaniza da hayret ediyorum dogrusu.Her sucun sorumlusu IL'de , Filistin sutten cikma ak kasik mi?Filistin dedigimiz Urdunlu ve Misirli Araplar iste. Fetih 'in askerlerini  yani kendi kardeslerini (Ates Kes imzaladi diye) kursuna dizen bu vahset faillerini mi savunuyorsunuz lutfen acik olun. Madem Filistin halki bu kadar cile cekiyor niye elektrigini Misir vermiyor Gazze'nin? Petrol milyarderi Suud kardesleri neden hic kendi kardeslerine el uzatmiyor? Arada bir kuru IL'i kinama bildirgesi, hepsi bu..! Tunus, Cezayir, Katarin da aralarinda bulundugu 23 Arap ulkesi neden kilini bile kipirdatmiyor? Madem irk ve din kardesleri ispat etsinler sevgilerini. Araya girip hakemlik yapsinlar.  IL'i denize dokmekten cekinmeyen ve bunu her firsatta dile getiren, suanki IL topraklarinin tamami olmak uzere ulkenin haritasini tamamen Filistin bayragi ile cizen bu anlayisin arkasinda siz tamamen masum Filistin halki mi var zanneidyorsunuz? Ustelik hadi bu arka plandakileri bir kenara birakalim,  bu sivil sivil dedigimiz insanlarin icindeki nefret kendi cocuklarina dogar dogmaz yahudi dusmanligi serpmesi (ki dusunun her Kurt yurttasimiz cocugunu Turkiye dusmanligi ile mi buyutuyor?) onlari ne derece sivil yapar dersem bana kizarsiniz herhalde oyle degil mi? E oyle ya, hangi Filistinliye sorsaniz, onlara gore IL'de sivil yasamiyor cunku her erkek ve kiz askere gidiyor 18 yasina gelince) ne kadar masum sizce?Burada hemen bir serh dusmek istiyorum,  bunu sorgularken sivil katliamini savundugum dusunulmesin. 


Sizinle isin icinden cikamadigimiz sey, sivil -terorist ayrimi yapmamasi IL'in. Ben de diyorum ki, IL'in istihbarat basarisizliginin yaninda 60'lardaki Arafat onderligindeki Al aksa sehitleri kurmayinin teroristleri bile sivilleri kullanmaktan cekinmedi. Siz zanneidyor musunuz sivillerin olmesinin tek sorumlusu IL? Hayir oyle degil. Arafat dahi kendi halkini rgutleyip, kimsenin olumden kacmamasi gerektigini masum halka empoze etmeye calisirken siviller gonullu olarak Israil askerlerine direniyordu, halen direniyor. Simdi de Hamas her dogan cocuga mustakbel sehitlik payesi verdigi icin kimsenin yasamaya zaten takati ve gaye-i hayali yok.! Bilmem anlatabiliyor muyum?


Bimukabele...
Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Genius Loci - Mart 27, 2008, 01:59:06 ös
Sn. Kirlangic tamamen filistin yanlısı değilim... ben İsrail halkı ile filistin halkı arasında bir tercih de yapmıyorum. sadece yalnızca Filistinli örgütlerin değil İsrail devletinin de bu başı sonu bilinmez ve çözümsüzlük yumağı haline almış durumda sorumluluğu olduğunu söylüyorum. ve hatta bunun baş sorumlusunun israilin uyguladığı politika olduğunu söylüyorum. yoksa benim gözümde filistin örgütlerinin yaptığı roket saldırısı sonucu ölen israil yurttaşı da israil güçlerince katledilen filistinliden farklı değil... ikisi de nihayetinde bir acaipliğin kurbanı...

benim itiraz ettiğim husus aşkın güç kullanımı veya israil taraftarlarının tüm suçu karşı tarafa atmaları... onları ne kadar sivil yapar diyorsunuz? ama bu da kör bir bakış açısı değil mi? israil askerlerine taş atan bir çocuğa kurşun sıkmak ne denli kabul edilebilir? ya da ayı dolmamış bir bebek nasıl terörist olabilir? nefret tohumlarını sadece arafat veya hamas mı ekti? ya da o kassam roketleri niçin fırlatılıyor? israil her hareketi bir saldırı kabul edip, tüm gücüyle saldırıyor ve bu saldırılarında bir ayrım güdüyor mu? gazeteci televizyoncu, sivil, halk, çocuk, kadın, yaşlı farkına varmaksızın her hareket edene ateş etmiyor mu?

Nobel Barış Ödülü benim bildiğim kadarıyla öldürülen Mısır Başkanı Enver Sedatla birlikte verildi o şahsa ve sebebi elbetteki katliamları değildi ya da ingilizlere karşı yaptığı terörist faaliyetler... sebep o devirde israil başbakanı olması ve enver sefatla barış görüşmelerinde bulunmalarıydı.

tekraren sevgiler.
Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Mart 27, 2008, 02:25:09 ös
... onları ne kadar sivil yapar diyorsunuz? ama bu da kör bir bakış açısı değil mi?

Sanirim cok iyi anlatamadim kendimi. Ben bunu soylemek istemedim tam olarak . Tabi ki siviller sivildirler, terorist mumalesi yapilmamalidir, ancak unutmamalidir ki  o sivil dedigimiz insanlarin ezici cogunlugu din ve irk kardesleri diye Hamas' militanlara yardim ve yataklik etmektedir. Hayattan umitleri yok cunku. Bari sehit olayim diye Hamas'in cennet vaadlerine kor kutuk asik oluyorlar. Eger bu ise sivil dediginiz anlayis, o zaman ben de yardim ve yatakliktan bu sivillerin cogunu suclu saymakta bir beis olmasa gerektir dersem kizarsiniz herhalde demek istedim. 

bu da onlari sisrail askerlerine taş atan bir çocuğa kurşun sıkmak ne denli kabul edilebilir? ya da ayı dolmamış bir bebek nasıl terörist olabilir?

Ayi dolmamis degil tum bulug cagina gelmemis ve Hamas'a yardim dahi etse butun cocuklar tabiki masumdur. Bunda mutabikiz. Benim elestirdigim ailelerin cocuk yetistirmedeki yanlis politikalariydi. Bu sivil dedigimiz insanlar dogrudan siyasi bir suc islemeseler de ileride bu cocuklarin birer terorist, isyanci olmalarini saglamiyor mu? Ne kadar istikbaldeki barisa katkisi var? Allah askina sivil bir Filistinli ile sivil bir Israilli vatandasla konusun. Aralarindaki muthis objektiflik farkini gormeniz kacinilmaz.

nefret tohumlarını sadece arafat veya hamas mı ekti? ya da o kassam roketleri niçin fırlatılıyor?

Bu sorularin cevabini aslinda biraz once tashih edip yeniden yayinladigim mesajimda vermistim. Nefretin mensei sadece Hamas ve Arafat'in kiskirtici politikalari degil. Ancak bu tohumlari yesertenler resmin gorunen kisminda IL gibi gozukse de, aslinda Iran basta olmak uzere, Urdun, Lubnan ve Suud-u Arabistandir.


israil her hareketi bir saldırı kabul edip, tüm gücüyle saldırıyor ve bu saldırılarında bir ayrım güdüyor mu? gazeteci televizyoncu, sivil, halk, çocuk, kadın, yaşlı farkına varmaksızın her hareket edene ateş etmiyor mu?

Her hareketi saldiri kabul ediyor demissiniz, her hareket sozu biraz yaniltici bir iddia. Siz intihar saldirilarini, roketleri neyden sayiyorsunuz ki? Ayirim yapiyor mu demissiniz. Filistin halkinin %69 destegini almis Hamas ayirim yapiyor mu kendi halki uzerinde? Islerine gelmeyen ve kendilerine destek vermeyen halki gerektiginde kalkan gibi kullanmiyor ve hatta infaz ettigi olmuyor mu saniyorsunuz? Ortada bir Abbas Hukumeti var ve bu orgut Filistin devletinin aleyhinde sivilleri orgutluyor ve kucuk yastaki cocuklari silahli egitime aliyor, Abbas Hukumetini hice sayip..!

Muhabbetle

Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Nisan 28, 2008, 10:57:02 ös
Dun aksam tv.lerdeki Beit-Hanun (Gazze) deki goruntuler uzerine IL karsitlari, hemen soykirimla ithamda bulundular. Aslinda "soykirim" i bu denli ucuzlatmakla, bindigimiz dali kesiyoruz ya, neyse konumuz disi.
Dun IL ucaklari tespit ettikleri silahli Hamas'lilara karsi ates ettiklerinde 2 terorist (kimine gore militan) oldurulmustur. Ancak havadan ates edildiginde silah ve cephane yuklu Hamas'lilarin uzerindeki cephane (muhimmat) patlamis, patlamanin siddetiyle etrafinda saklandiklari ev cokmustur.
Malesef evin cokmesiyle icinde bulunan Anne ve 4 cocugu (1 i bebek) olmuslerdir. Tsahal (IL ordusu), kesinlikle eve ates etmediklerini ve bunun kanitlanabilecegini iddia etmektedir.
Olulerden rant kazanmaya calistiklari bircok kez kanitlanan Hamaslilar gibi kullananlara ithaf olunur.

 
http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-3537050,00.html


IDF: Palestinian family killed by terrorist bomb

Mother, four children killed in Gaza Strip Monday morning died after explosive device carried by terrorists blew up, IDF says. Army inquiry shows that device exploded after terrorists were targeted by Air Force

Hanan Greenberg
Published:     04.28.08, 18:54 / Israel News

Army says terrorist bomb killed Gaza family: The death of five members of the Abu Meatak family in the Gaza Strip earlier Monday was caused after an explosive device carried by terrorists blew up, the IDF said.

 
Four Palestinian children and their mother were killed after the army targeted terrorists in the area. The IDF strike left a total of seven Palestinians dead.

The army's investigation into the incident concluded that two Palestinian terrorists were attacked and hit from the air, causing the bomb they were carrying to explode and destroying the Abu Meatak family home. The house was hit while the family was at the breakfast table.

 

Speaking after the Beit Hanoun incident, Defense Minister Ehud Barak said Hamas was responsible for the deaths of Gaza civilians.

 

"We hold Hamas responsible for anything that goes on inside Gaza and for all the strikes," Barak said during a tour of an Israel Military Industries facility in central Israel.

 

"Hamas, which operates from inside population concentrations and keeps explosive devices in civilian areas, is also responsible for some of the civilian casualties in these operations," he said.

 

Initially, the IDF said that the Air force fired at a group of armed Palestinians spotted near army forces on the outskirts of Beit Hanoun. During the operation, an IDF soldier sustained light leg injuries and was taken to hospital. Troops at the scene meanwhile exchanged fire with several Palestinian gunmen.

 
Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: asoraman - Mayıs 14, 2008, 05:36:47 öö
Sn Kırlangıç
Bilgiler için teşekkürler son derece yararlı bir paylaşım.
Saygılar
Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Lux_e_Tenebris - Mayıs 14, 2008, 05:08:33 ös
Dun aksam tv.lerdeki Beit-Hanun (Gazze) deki goruntuler uzerine IL karsitlari, hemen soykirimla ithamda bulundular. Aslinda "soykirim" i bu denli ucuzlatmakla, bindigimiz dali kesiyoruz ya, neyse konumuz disi.
 
Cok guzel bir tespit, tebrikler.
Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Mayıs 28, 2008, 07:48:45 öö
Gorsel ve yazili basinda her yerde sik sik gordugumuz Al Dura'da cocugu sozum ona IDF tarafindan oldurulen Filistin'li babanin fotografi ceken Fransiz asilli gazeteci ve ilk yayinlayan Fransiz 2 Kanali'ni yalan haberden mahkemeye veren Philippe Karsenty adli vatandas davayi kazandi ve mahkemece suclu bulunan Fransiz 2 Kanali Fransa'da tum kanallarda bir tekzip yayinlayarak resimdeki Filistinli babanin cocugunun IDF guclerince degil, Filistinli teroristler tarafindan olduruldugunu bildirdi.

Ilgili Haber:

http://www.honestreporting.com/articles/45884734/critiques/new/Al-Dura_Trial_Karsenty_Wins_in_Paris.asp

Ayrica Fransizcasi :

http://www.debriefing.org/index0.php
Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Haziran 05, 2008, 01:59:52 ös
Korler, sagirlar birbirini agirlar.. Biri Yahudi Milliyetcisi, digeri Arap Milliyetcisi. Bolgede ise herkes bu isin orta noktasi neresidir diye sormayin diyenlerle dolu. Neyseki haftaya Suriye -Israil gorusmeleri Istanbul'da yapilacak. Bakalim bizim hakemligimiz bir ise yarayacak mi?



2 Sivan 5768, 05 June 08 01:37
by Tzvi Ben Gedalyahu

Bar Ilan Universitesinden siyaset bilimci Dr Mordechai Kedar Islam kanali ve Arapca yayin yapan Al Cezire' TV'nunda bir programa katilarak "Sizin atalariniz sarap icip, putlara taparken Yahudiler Kudus'un sakiniydiler" dedi. Sicak gecen tartismada Dr Kedar "Bu sebeple Israil'in baskenti olan Kudus' icin sizin (Musluman dunyasinin) izninizi almamiza hacet yok" ilavesinde bulundu.

Hafta basinda olan bu tartisma, Yahudilerin Kudus'un Birligini Kutladiklari bir gune denk geldi. Dr. Kedar sik sik Qatar ' dan yayin yapan tv programinda gozukuyordu ancak bu defa programin sahibi Jimal Rian tarafindan sozlu saldiriya ugradi.

Sunucu Jimal Rian'in  "(Yahudilerin) Kudus'e yerlesmesi, su aralar Filistin Yonetimiyle yapilan muzakereler doneminde tabuta cakilmis baska bir cividir" meyanindaki sozlerine karsilik Dr Kedar  akici Arapcasiyla "Kudus bizim 3000 yil once zaten baskentimizdi. ve sizin atalariniz sarap icip kizlari canli canli topraga gomerken ve putlara taparken biz burdaydik. Kudus bizim sehrimiz ve hep bizim olarak kalacak" dedi .

Dr Kedar'in Islam'da yasak olan sarabin Muslumanlarca Islam'dan once icildigini one surdugu anektodu Rian'i fena halde sinirlendirdi ve parmagini hafakanla havaya kaldiran Rian "Eger tarihten konusmak istiyorsaniz Kudus'u Kuran'dan silemezsiniz ve bu konusmaya devam etmek istiyorsaniz Islam dinine saldirmaktan vazgececeksiniz" dedi.


Dr. Kedar da bunun uzerine: "Kudus Kuran'da bir defa bile zikredilmemektedir. Kudus bir Yahudi sehridir" dedi.
 
Cezire sunucusu ise Kuran'dan Kudus'un isminin gectigine inandigi bir ayetle cevap veriyorduki bir anda o ayetin en uzak bir sehre istinad ettigini farketti. 

Dr. Kedar devamla " Kudus ismi Kuran'da hic gecmiyor, Kuran'i bastan mi yazacaksiniz bu televizyonda?  dedi.

Rian bunun uzerine konuyu degistirerek yerlesim meselesine geldi ve Dr Kedar'a "Nicin Israil 1000 yeni daireler bina ediyor ve Kudus'un Bati Seria'ya [Judea and Samaria] dahil olacagi soylentileri varken binlerce daha insa etmeyi planliyor? " diye sordu .
 
 Bar Ilan arastirmacisi ise  "Arkadasim, Israil', Katar'in Katar Yarimadasinda insa ettigi daireleri saymazken siz neden bunu yaparak biz Kudus'te kac daire, bina insa etmisiz gozunuze bu kadar batiyor? Kudus bizim sehrimiz ve hep te oyle kalacak ve bu konu ne sizi ne de Cezireyi ilgilendirmiyor. Kudus sadece Yahudilere ait" diye cevap verdi.

 Dr. Behar' Filistin Yonetimiyle yapilan gorusmelere deginerek " Sizi Kudus'e davet ediorum, gelin ve kendi gozlerinizle gorun 1967'ye kadar Arap yonetimi altinda bri enkaz olan ve diger din muntesiplerinin girisine asla izin verilmeyen Kudus'un bugun nasil gelisip kalkindigini. Biz sehri yeniden kalkindirarak Hristiyanlarin, Muslumanlarin ve Yahudilerin girisine  esit bir bicimde izin verdik." diyerek tepkisini surdurdu.

Unlu Siyaset bilimci sozlerine soyle devam etti  "Bati Seria hic bir millete ait degil. Biz Bati Seria'yi hangi milletten almisiz?  Sina Yarimadasinin aksine Bati Seria' 1967'e kadar  Lübnan'in isgali altindaydi. Dolayisi ile Lübnan'ın bile hakki olmayan topragi biz alinca mi problem oluyor?"

Cezire TV'nun izleyicilerin dikkatini milyarder petrol arap krallarindan dusurup, butun dikkatleri  cihad yorungeli ve Israil dusmani bir tavir alarak Yahudilerin uzerine cekmeye calismakla sucladi. 

 
IsraelNN.com


Ceviri : K.
Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Haziran 09, 2008, 04:03:48 öö
Yukaridaki gorusmenin orijinali youtube'de var. Yinede Arapca bilenleri tenvir etmek amaciyla youtube'taki linki ekliyorum...Her ne kadar TR'deki dostlarimiz bu linki ileriki bir donemde gorebilecek olsalar da...


 
http://www.youtube.com/watch?v=GX_VlKdAKrI


Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Haziran 09, 2008, 04:10:46 öö
Haberi IL gazeteleri de dogruluyor. Nusuh ile anlamayana tekdir, tekdir ile uslanmayana kötek, bir Osmanli atasözüdür. Yorum sizin.


IL,  Gazze'yi Yeniden Isgale Hazirlaniyor

http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=44200


İsrail'in tekrar Gazze'yi işgale hazırlanması üzerine Abbas, Hamas'a ulusal diyalog çağrısı ile işgali engellemeye çalışıyor.

Pazar, 08 Haziran 2008 09:37

Dünya Bülteni / Haber Merkezi

İsrail'in Gazze'yi tekrar işgal edeceği söylenirken, İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Gazze'deki Hamas tehdidi hakkında kısa zamanda karar alacaklarını söyleyerek olası bir işgalin sinyallerini veriyor.

Londra'dan Arapça yayım yapan Al-Quds Al-Arabi gazetesinin Filistinli kaynaklara dayandırarak verdiği habere göre, İsrail'in büyük bir operasyonla Gazze'yi işgal edeceğini haber alan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Hamas'a ulusal diyalog çağrısı yaparak, İsrail'in olası işgali engellemeye çalıştığı iddia ediliyor.

Habere göre Filistin Lideri Abbas'ın olası operasyonun ardından Gazze'nin kontrolünün tamamen Filistin yönetiminin elinden gideceği kaygıları taşıdığı öne sürülürken, Abbas'ın İsrail'in işgal planı bilgisini aldıktan sonra Hamas ile kapsamlı ve ulusal diyalog için adım attığı vurgulandı. Haberde Filistinli kaynaklara göre, Abbas'ın Hamas'la diyaloga geçerek, olası bir operasyonu engellemeye çalıştığı aktarılırken, İsrail'in Gazze'yi tekrar işgal ederek kontrolüne almak istediği ve Abbas yönetimine vereceği ancak Filistin Lideri'nin İsrail'in daha ileriye gitmesinden endişe ettiği ifade ediliyor.

Öte yandan aynı gazeteye demeç veren Hamas'ın Siyasi Bürosu Başkan Yardımcısı Musa Ebu Marzuk, Abbas'ın diğer bir şansı olmadığını söyleyerek, Abbas'ın da Gazze'nin izole edilmesi konusunda İsrail'le işbirliği yaptığını ancak başarılı olamadıklarını dile getirdi.

Gazze bölgesinde İsrail yerleşim birimlerinin belediye başkanlarıyla biraraya gelen İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak ise, olası bir operasyonu sinyalini vererek, Gazze için "Kum saati karşı tarafa doğru ilerliyor" ifadesini kullandı.
Başlık: Re: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: Isis - Haziran 18, 2008, 09:03:11 ös
 IL, HAMAS ILE BARIS IMZALADI 


Bakalım kac gun dayanacaklar. :) Hatirliyorum ben ilk  7-8 yaslarindayken Israil ile Filistin baris antlasmasi imzaladigini duydugumuzda annemle ne sevinmistik. Simdiye bakiyorum, o dereden ne sular akti gecti. Anlasmayi Israil kabul etmesine etti ama, Hamas son dakikada (Ibranice 27 yaziyor) 26 roketi ogle saatlerine kadar IL'e gonderdi! Herhalde ellerinde tapon kalmasin diye:)) Nasilsa bu ates-kes surecinde yenileri uretilir.

http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-3557185,00.html
 

Bu arada Basbakan Olmert, Hamas'a düsman demeyi ve esir asker Gilad salit iade edilmedikçe bu anlasmanin geçersiz olacagini söylemeyi ihmal etmiyor. (Ne biçim baris ise..:))

http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-3557163,00.html

 http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=45101

İsrail'den Hamas ile ateşkese onay HAMAS ve İsrail arasında ateşkes imzalandığı yönündeki haberler İsrail tarafından da onaylandı.Çarşamba, 18 Haziran 2008 08:42
İsrail Başbakanı Ehud Olmert ve Savunma Bakanı Ehud Barak'ın, Gazze Şeridi'nde Hamas ile ateşkes için onay verdikleri bildirildi.

İsrail radyosunun haberine göre, iki yetkili bu kararı Savunma Bakanlığı siyasi danışmanı General Amos Gilad'in Kahire'den dönüşünden sonra dün gece geç saatlerde aldı.

Gilad bu sabah radyoya yaptığı açıklamada, "Bu Mısır'la tam bir ateşkes konusunda anlaşma meselesi, eğer Gazze Şeridi'nden yine ateş açılırsa bunu yapan kim olursa olsun, uzlaşmanın ihlali anlamına gelir" derken, Olmert'in sözcüsü Mark Regev bu konuda yorum yapmadı.

İsrail Savunma Bakanlığı'ndan bir yetkili de Mısır arabuluculuğunda varılan ateşkesin yarın yürürlüğe gireceğini söyledi.

Adının açıklanmasını istemeyen yetkili, ateşkesin yarın TSİ 06.00'da yürürlüğe gireceğini belirtti.

Yetkili, İsrail'in, çatışmalar durduğu takdirde Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukanın hafifletilmesini kabul edeceğini kaydetti.

ANLAŞMANIN MADDELERİ

Mısırlı ve Filistinli yetkililerin verdiği bilgiye göre ateşkes planı şöyle:


Perşembe sabahı yerel saatle 06.00'da ateşkes başlayacak.
24 saat içinde İsrail, Gazze Şeridi'ne ablukayı hafifletecek
Beş gün sonra İsrail ticari araçların geçişine izin verecek
İki hafta sonra Mısır, taraflarla Refah sınır kapısının açılmasını amaçlayan görüşmeler başlatacak
Bununla eş zamanlı olarak tutsak İsrailli asker Gilad Şalit'in iadesi için görüşmeler yapılacak.


Başlık: Israil 15 Yil Sonra Cokebilir
Gönderen: Isis - Haziran 22, 2008, 06:37:08 ös
'İsrail 15 yıl sonra çökebilir'

İsrail'de yapılan bir araştırma, İsrail Devleti'nin 15 yıl içerisinde çökeceğini ortaya koydu. Araştırmada, buna gerekçe olarak da, İsrail'in kendini Tel Aviv'e hapsederek Tel Aviv dışında kalan bölgeleri ihmal etmesi gösteriliyor.

İsrail'in ne İran'ın nükleer bombası ne de Arap ordularının eliyle değil içeriden çökme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığının altının çizildiği araştırmada, bu çöküşün ise 15 yıl içinde gerçekleşeceği kaydedildi.

Hayfa Üniversitesi tarafından "Tel Aviv Devleti İsrail için bir tehdit" adıyla yapılan araştırma, İsrail'in izlediği yanlış politikalara ve kendisini içeriden çökertecek tehlikelere dikkat çekti.

Prof. Arnon Soffer başkanlığında yürütülen çalışmada, kırsal kesimdeki nüfusun, ekonomik imkanların daha iyi olduğu büyük şehirlere göç etmesinin yol açacağı tehlikelere işaret edildi. Profesör Soffer, Yahudilerin Tel Aviv ve civarındaki büyük şehirlere göç ederken İsrail'de yaşayan Arapların kırsal kesimlerde yaşamayı tercih ettiğini, bunun da İsrail'in demografik yapısını tehdit ettiğini belirtti.

"İSRAİL DEVLETİ TEL AVİV DEVLETİ OLDU!"

İsrail varlığının günden güne eridiğini iddia eden araştırmacı, İsrail'in devlet olarak yahudi nüfusunun ve önemli kaynakların yoğun olduğu Tel Aviv bölgesine sıkışırken, İsrail vatandaşları arasındaki hizmet ve fırsat eşitsizliğinin yanısıra 1948 yılından beri Araplarla olan sürtüşmenin Yahudileri zayıflattığına dikkat çekti.

Araştırma, para, iş, eğitim, medya ve kültürle ilgili tüm kaynak ile imkânların "Tel Aviv Devleti" dediği merkezde yoğunlaştığını, bunun dışında kalan şehir ve kasabaların bu imkânlardan mahrum kaldığını bunun da bu bölgeleri oldukça zayıflattığını ortaya koydu.

Araştırmacı, merkezle kırsal bölge arasındaki hayat standartları açısından var olan uçurumun daha da derinleştiğini ileri sürerek, "Tel Aviv'de yaşayan insanlar çok yüksek hayat standartlarında yaşarken, kırsal kesimdeki insanların hangi imkânlar içerisinde yaşadıklarına bakmaksızın, diğer kesim hayatın her türlü nimetinden faydalanarak yaşıyor" ifadesini kullandı.

Araştırmada ayrıca, sadece Tel Aviv'de olup bitenlerle ilgilenen ve yalnızca zenginlerin hayatını sayfalarına taşıyan basının kırsal kesimlerde olup bitenlere kayıtsız kaldığına ve İsrail gerçeğini yansıtmaktan kaçındığına dikkat çekildi.

NÜFUS DAĞILIMI KÂĞIT ÜSTÜNDE KALDI

İsrail'de nüfus dağılımını teşvik eden politikaların kâğıt üstünde kaldığının ileri sürüldüğü araştırmada, nüfusun gittikçe Tel Aviv bölgesine sıkıştığı iddia edildi.

Araştırma, bu gidişle İsrail'in kendi eliyle 1947 yılındaki bölünme kararını uygulamış olacağını, ülkenin Hayfa'dan başlayarak Askalan'a, oradan Tel Aviv'e uzanan bir sahil şeridine sıkışacağını da öngörüyor.

Yahudi nüfusun Tel Aviv'te toplanması halinde bunun siyonist devlet için çok açık bir tehdit oluşturacağının savunulduğu araştırmada, bu durumda İsrail'in bir ülke olarak varlığını sürdürmesinin imkânsız hale geleceği ve tahminen 2020 yılından itibaren de çatırdamaya başlayacağı ileri sürüldü.

DÜNYADA ÇOK ÖRNEĞİ VAR

Ülkedeki askeri hedeflerin merkezde toplanmasının da stratejik ve güvenlik açısından son derece sakıncalı bir durum oluşturacağına dikkat çekilen araştırmada, bunun ileride İsrail'in başına büyük iş açacağı vurgulandı.

Araştırmada, Filistin'de yaşayan Yahudilerin nüfusun yalnızca yüzde 49.2'sini oluşturduğu vurgulanarak, 2025 yılında bu oranın yüzde 41.8'e gerileyeceği, ayrıca bu nüfusun Arap-Müslüman denizi içerisinde kalacağı iddia ediliyor.
Araştırma etnik, ekonomik ve hizmet bakımından merkezle kırsal kesim arasındaki uçurumlardan dolayı siyasi çöküşlere sahne olan devletlere örnek olarak Güney Sudan, Azerbaycan, Güney Lübnan, Yugoslavya, Ukrayna ve Kanada'daki Quebec'i gösterdi.

İSRAİL'DE YAŞAYAN ARAPLAR (1948 ARAPLARI)

Profesör Soffer, İsrail vatandaşı Arapların devlette siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik olarak temsil edilmemesini ve ülkede yaşayan bu Arapların İsrail'i kendilerine zulmeden ve haklarını gaspeden düşman bir ülke olarak görmelerinin, İsrail için başka bir tehdit unsuru olduğuna dikkat çekti.

Araştırma, 1948 Araplarının Kırsal kesimle merkez arasındaki uçurumun derinleşmesine önemli katkıda bulunduklarını savunarak, kırsal kesimde Arapların sayısı artmasına karşın Yahudilerin merkeze göç ettiğini ve iki halk arasında gerginliğin gittikçe tırmandığını savundu.

Araştırma İsrail'deki Arapların sayısının gittikçe arttığını ve devletin ihmal sonucu kontrolünü kaybettiği kırsal kesimlerin yavaş yavaş Arap nüfusun eline geçtiğini iddia etti.

Araştırma gelmekte olan "felaketi" bertaraf etmek için devletin Yahudi nüfusu kırsal kesimlere dağıtması ve kendilerini Filistin halkının bir parçası olarak gören, etnik ve dini baskılara maruz kalan Arap vatandaşların medeni ihtiyaçlarına cevap vermesi tavsiyesinde bulundu.

Araştırmada ayrıca, Yeşil Hattın iki tarafındaki Filistinli güçlerin büyük bir Filistin Devleti kurma ihtimallerine karşı uyanık olunması çağrısında da bulunuldu.


timeturk
Başlık: Re: Israil 15 Yil Sonra Cokebilir
Gönderen: Isis - Haziran 22, 2008, 08:09:25 ös
Yukaridaki haber hakkinda IL'de yasayan bir agbiye  ne dusundugunu sordum. Yorumu asagidadir.

" Benim 1968-71 yillari arasi 20 ay, 1983-93 arasi 10 yil IL'de yasadiktan sonra, en son 16 aydir IL'de bulunan taptaze yeni bir vatandas olarak gözlemim söyle; Analiz büyük ölçüde dogrudur, ancak süreç ve sonuç bakimindan katilmiyorum.
IL'de, Ürdün'den Akdeniz'e kuzey kisminda demografinin (bu gidisle) 10 yila kadar azinliklarin lehinde degisecegi SIR degil. Diger bölümlerde de büyük kentlerin disinda demografi, issizlik yüzünden daha uzun sürede birbirlerine yaklasabilir. Ancak bu demografi degisimi olabilecek (?) bölgelerde Yahudilerle azinliklar arasinda sürtüsme olabilecegini sanmiyorum. Çünkü o araziler genis ve her kesim kendi etnik halkiyla yasamaktadir.  Elbet o zamana kadar Y.ler, Knesset'te (IL Meclisi'nde) bölgesel azinliga düsmemek için gereken tedbirleri alirlar :))
Bence sorunlar ve sürtüsme büyük sehirlerde olur. Çünkü azinliklar bulunduklari kasaba veya mahallelere sigmamakta, Y.lerin mahallelerine tashmakta, buna karsin azinliklarin degerini bilmedikleri (Jaffa gibi) kentlere de Y.ler tasinmaktadirlar. (Bu konuda, geçen gün astigim habere yorum eklemistim)
ÇARE? 60 yil birbirlerinden nefret etmeleri saglanmis bu üvey kardesler gerçek baris olsa bile beraber yasayabilirler mi?  Çok çok zor. Her iki tarafin haklarini alabilecekleri sinirlari çizilmis topraklarda yasamalari daha yerinde olur diye düsünüyorum. Aksi takdirde, her iki tarafin fashizm veya terorizmle suçlanmasi kaçinilmaz olacaktir. Elbet kan akmaya devam edecektir.
Simdilik IL içinde durum sakin görünse de kazanin altini fokurdatanlar her iki tarafta da az degil.

M. A" 
Başlık: Ynt: Israil'in Güvenlği ve Kudüs
Gönderen: karahan - Mayıs 05, 2009, 12:09:02 ös
'İsrail 15 yıl sonra çökebilir'

İsrail'de yapılan bir araştırma, İsrail Devleti'nin 15 yıl içerisinde çökeceğini ortaya koydu. Araştırmada, buna gerekçe olarak da, İsrail'in kendini Tel Aviv'e hapsederek Tel Aviv dışında kalan bölgeleri ihmal etmesi gösteriliyor.

İsrail'in ne İran'ın nükleer bombası ne de Arap ordularının eliyle değil içeriden çökme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığının altının çizildiği araştırmada, bu çöküşün ise 15 yıl içinde gerçekleşeceği kaydedildi.

Hayfa Üniversitesi tarafından "Tel Aviv Devleti İsrail için bir tehdit" adıyla yapılan araştırma, İsrail'in izlediği yanlış politikalara ve kendisini içeriden çökertecek tehlikelere dikkat çekti.

Prof. Arnon Soffer başkanlığında yürütülen çalışmada, kırsal kesimdeki nüfusun, ekonomik imkanların daha iyi olduğu büyük şehirlere göç etmesinin yol açacağı tehlikelere işaret edildi. Profesör Soffer, Yahudilerin Tel Aviv ve civarındaki büyük şehirlere göç ederken İsrail'de yaşayan Arapların kırsal kesimlerde yaşamayı tercih ettiğini, bunun da İsrail'in demografik yapısını tehdit ettiğini belirtti.

"İSRAİL DEVLETİ TEL AVİV DEVLETİ OLDU!"

İsrail varlığının günden güne eridiğini iddia eden araştırmacı, İsrail'in devlet olarak yahudi nüfusunun ve önemli kaynakların yoğun olduğu Tel Aviv bölgesine sıkışırken, İsrail vatandaşları arasındaki hizmet ve fırsat eşitsizliğinin yanısıra 1948 yılından beri Araplarla olan sürtüşmenin Yahudileri zayıflattığına dikkat çekti.

Araştırma, para, iş, eğitim, medya ve kültürle ilgili tüm kaynak ile imkânların "Tel Aviv Devleti" dediği merkezde yoğunlaştığını, bunun dışında kalan şehir ve kasabaların bu imkânlardan mahrum kaldığını bunun da bu bölgeleri oldukça zayıflattığını ortaya koydu.

Araştırmacı, merkezle kırsal bölge arasındaki hayat standartları açısından var olan uçurumun daha da derinleştiğini ileri sürerek, "Tel Aviv'de yaşayan insanlar çok yüksek hayat standartlarında yaşarken, kırsal kesimdeki insanların hangi imkânlar içerisinde yaşadıklarına bakmaksızın, diğer kesim hayatın her türlü nimetinden faydalanarak yaşıyor" ifadesini kullandı.

Araştırmada ayrıca, sadece Tel Aviv'de olup bitenlerle ilgilenen ve yalnızca zenginlerin hayatını sayfalarına taşıyan basının kırsal kesimlerde olup bitenlere kayıtsız kaldığına ve İsrail gerçeğini yansıtmaktan kaçındığına dikkat çekildi.

NÜFUS DAĞILIMI KÂĞIT ÜSTÜNDE KALDI

İsrail'de nüfus dağılımını teşvik eden politikaların kâğıt üstünde kaldığının ileri sürüldüğü araştırmada, nüfusun gittikçe Tel Aviv bölgesine sıkıştığı iddia edildi.

Araştırma, bu gidişle İsrail'in kendi eliyle 1947 yılındaki bölünme kararını uygulamış olacağını, ülkenin Hayfa'dan başlayarak Askalan'a, oradan Tel Aviv'e uzanan bir sahil şeridine sıkışacağını da öngörüyor.

Yahudi nüfusun Tel Aviv'te toplanması halinde bunun siyonist devlet için çok açık bir tehdit oluşturacağının savunulduğu araştırmada, bu durumda İsrail'in bir ülke olarak varlığını sürdürmesinin imkânsız hale geleceği ve tahminen 2020 yılından itibaren de çatırdamaya başlayacağı ileri sürüldü.

DÜNYADA ÇOK ÖRNEĞİ VAR

Ülkedeki askeri hedeflerin merkezde toplanmasının da stratejik ve güvenlik açısından son derece sakıncalı bir durum oluşturacağına dikkat çekilen araştırmada, bunun ileride İsrail'in başına büyük iş açacağı vurgulandı.

Araştırmada, Filistin'de yaşayan Yahudilerin nüfusun yalnızca yüzde 49.2'sini oluşturduğu vurgulanarak, 2025 yılında bu oranın yüzde 41.8'e gerileyeceği, ayrıca bu nüfusun Arap-Müslüman denizi içerisinde kalacağı iddia ediliyor.
Araştırma etnik, ekonomik ve hizmet bakımından merkezle kırsal kesim arasındaki uçurumlardan dolayı siyasi çöküşlere sahne olan devletlere örnek olarak Güney Sudan, Azerbaycan, Güney Lübnan, Yugoslavya, Ukrayna ve Kanada'daki Quebec'i gösterdi.

İSRAİL'DE YAŞAYAN ARAPLAR (1948 ARAPLARI)

Profesör Soffer, İsrail vatandaşı Arapların devlette siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik olarak temsil edilmemesini ve ülkede yaşayan bu Arapların İsrail'i kendilerine zulmeden ve haklarını gaspeden düşman bir ülke olarak görmelerinin, İsrail için başka bir tehdit unsuru olduğuna dikkat çekti.

Araştırma, 1948 Araplarının Kırsal kesimle merkez arasındaki uçurumun derinleşmesine önemli katkıda bulunduklarını savunarak, kırsal kesimde Arapların sayısı artmasına karşın Yahudilerin merkeze göç ettiğini ve iki halk arasında gerginliğin gittikçe tırmandığını savundu.

Araştırma İsrail'deki Arapların sayısının gittikçe arttığını ve devletin ihmal sonucu kontrolünü kaybettiği kırsal kesimlerin yavaş yavaş Arap nüfusun eline geçtiğini iddia etti.

Araştırma gelmekte olan "felaketi" bertaraf etmek için devletin Yahudi nüfusu kırsal kesimlere dağıtması ve kendilerini Filistin halkının bir parçası olarak gören, etnik ve dini baskılara maruz kalan Arap vatandaşların medeni ihtiyaçlarına cevap vermesi tavsiyesinde bulundu.

Araştırmada ayrıca, Yeşil Hattın iki tarafındaki Filistinli güçlerin büyük bir Filistin Devleti kurma ihtimallerine karşı uyanık olunması çağrısında da bulunuldu.


timeturk

sevgili isis yazılarını dehşetle okuyorum.tek gözlü pencereden bakarak uzun uzun yazmışsın.hatta yazının bir yerinde atatürkle benzeştirdiğin yahudi liderinizi betimlemesinide hiç beğenmedim.atatürkü tasvip etmedim demeniz kendi fikriniz o bizim liderimiz nede olsa.şimdi gelelim israilin güvenliğine ,aslında konu başlığı yanlış israilin güvenliği değil ortadoğunun güvenliği olmalı.şunu öncelikle ister kabul et ister etme israil temelini terörizmle atmış terörism yaratan bir ülkedir.aslında şunuda vurgulamam gerek yerinizde olmak istemezdim.ülkem dünyada hertürlü huzursuzluğun başı olacak ve bende onu savunmak zorunda kalacağım evet haklısın kötü bir durum.siz açıkça bu söylemlerinizle fikir firarı yaşıyorsunuz.ya olan,bitenden haberiniz yok yada başka şeyler okuyorsunuz.birkere durum şu ortada son derece orantısız bir güç var ve bunun getirdiği dengesizlikten doğan israilin şhowu var.bu millet sana karşı direnemiyor bu belli ama ordaki haklarındanda vazgeçecek değil ne yapmasını bekliyorsunuz.ordaki insanlar yaşamalrını devam ettirmek için artık gazze dışına tünellerle ulaşacak kadar acizlik içinde bırakıp adeta farler gibi yaşatıyorsunuz ve sonra kalkıp israilin güvenliği diyorsunuz.bir onbaşınız var efsana gilad sence israil için ne kadar değerli belliki adamı yaşatıyorlar ya israilin aldığı ve verdiği canlar gilad içinmiydi bunlar yada bahanesimiydi.lütfen bu tip konulara hassas insanlarında olabileceğini düşünerek zekamı hafife alacak şekilde yazılar yazmayınki sizi szygı ve sevgi ile okumaya devam edebileyim.esenkalın