Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bahaizm  (Okunma sayısı 5947 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 17, 2007, 04:57:06 öö
  • Ziyaretçi

Baha´i Dini

"İnsanlığın mutluluğuna, barışa ve güvenliğine, insanlık aleminin birliği sağlam bir biçimde kurulmadıkça ve kurulana kadar ulaşılamayacaktır." Baha´u´llah böyle diyor.

Bu yeni bir öğreti mi? Yoksa, bağnazlığa, ayrımlara, etnik ve dinsel kavgalara karşı sosyal bir tavır mı? Bunu henüz bilemiyoruz, kararı gelecek verecek. Bildiğimiz şey ise, Bahailiğin günümüzde dünyanın birçok yerinde sanıldığından etkin olduğu ve kurumsallaştığıdır.

Bahailiğin üç önemli isimden birisi Bab´dır. Bab, 1819 yılı sonlarında Şiraz´da doğdu ve Temmuz 1850 yılında Tebriz´de öldü. Gerçek ismi Ali Muhammed olan Bab, bir tüccarın oğluydu. Şiiliğin Şeyhi adlı mezhebiyle genç yaşta ilgilenmeye başladı. Kerbela´ya yaptığı hac yolculuğunda mezhebin lideri Seyyid Kazım Reşti ile tanıştı. Ondan eğitim gördü ve bir süre Kerbela´da Şeyh Kazım´ın yanında kaldı. Ondan aldığı düşünceleri yaymak için Şiraz´a gitti ve kuracağı mezhebin ilkelerini halka ilk kez açıkladı. Genç olmasına karşın bilgisinin derinliği ve genişliği ile sağladığı etki büyük oldu. Bu niteliği yüzünden Seyyid Kazım´ın müridi Molla Hüseyin´in de desteği ile Arapça´da "kapı" anlamına gelen Bab adını aldı. Öğrenim gördüğü şeyhlerden esinlenerek kurduğu mezhebin adı "Babiye"dir. Yeni inancı yaymak için Hurufü´l-hayy olarak adlandırılan 18 müridi topladı ve İran´ın çeşitli kentlerine gönderdi. Bu nedenle Babilik´te ve Bahailik´te 19 sayısı (kendisi ile birlikte) kutsal sayı olarak kabul edilir. Bab yani Ali Muhammed, yalnız tasavvuf bilgileri edinmekle kalmamış, İslam bilimlerini, mezheplerini, hukukunu, şeriatın bütün ayrıntılarını öğrenmiş, düşüncelerine birtakım yenilikler katmıştır. Yeniliklerin başında, kurduğu mezhebin doğrudan doğruya toplumun yapısından, yaşanan olaylardan ve günlük insan ilişkilerinden kaynaklanması gelmektedir.

Önce Bab öldürüldü...

Halkın desteğini kısa bir sürede kazanan Bab, hemen halkı isyana kışkırtmakla suçlandı, birçok kez tutuklandı. Bazı yandaşları kanlı ayaklanmalara giriştiler. Bab ayrıca mollalar ve Bab´ın düşüncelerini benimsemeyen alimlerle de çatışıyordu. Müritler tutuklandı ve Şiraz´dan sürüldüler. Bab Tahran yakınlarında tutuklandı ve 1847 yılında Mahku Kalesi´ne kapatıldı. Bir yıl sonra Şehrik Kale´sine gönderildi ve idam edilene kadar orada hapsedildi. 1848 yılında Bedeşt´te toplanan müritler Bahailiğin, İslam´dan ayrı bir din olduğunu ilan ettiler. Bunun üzerine alimlerden oluşan karşıt bir grup Bab´ın geçerli düzen için bir tehlike olduğu düşüncesiyle idam edilmesine karar verdiler. Ve Bab, Tebriz´de bir askeri kışlaya götürüldü, kurşuna dizilmek üzere bir ağaca bağlanıp asıldı. Atılan kurşunlar yalnız ipi kesip gövdesine isabet etmeyince Ali Muhammed yere düştü. Olayı gören topluluk ürkmüştü. Bu arada Bab, ağır adımlarla halkın üzerine gülerek yürümeye başladı. Askerler tekrar yakalayıp sımsıkı bağladılar ve üzerine ateş açtılar. İdamın ardından kitlesel ayaklanma geniş boyutlara ulaştı. İdam mangasının açtığı ilk ateşte Bab´ın yara almaması ve sadece kendisini bağlayan iplerin kopması tanrısal bir işaret olarak yorumlandı. Bab´ın cesedi ise bir hendeğe atıldı. Birkaç yıl sonra kemikleri Bahaililer tarafından Filistin´de Karmel Dağı´ında yaptırılan bir mezara gömüldü. Ali Muhammed, görünüşte İslam dinine bağlı kalmışsa da, gerçekte yeni bir yorum getirmiştir. Ona göre dinle yaşam arasında uygulamaya dayanan bir bağlantının bulunması, dinin toplumun gerçeklerine uyması anlamındadır. Bab´ın düşünceleri İslam toplumunda tepkiyle karşılanmışsa da yeni bir yaşama biçimi getirdiğinden geniş bir alana yayılmış ve bazı Müslüman aydınları etkilemiştir. Bab, Arapça ve Farsça birÇok kitap yazmıştı. Babiliğe ve Bahailere göre en önemlisi ve kutsal sayılanı "Beyan" dır. Tutuklanmasından kısa bir süre önce Bab ünvanını bıraktığını ilan eden Ali Muhammed, artık haberci değil Tanrı´nın yeryüzüne inmiş görüntüsü olduğunu iddia etmişti. Bahaullah´ın müjdecisi olan Bab, insanları Hz. Bahaullah´ın gelişine hazırlayan ilahi elçiydi. İşte bu noktada Bahaizm´in bir diğer önemli adı ortaya çıkar.

Sıra Bahaullah´a geliyor...

Baha´u´llah, Baha´i Dini´nin kurucusudur. Bugün, 231 ülkeye ve bölgeye yayılmış 6 milyondan fazla inananı bulunmaktadır ve geçen yıllara kadar Batı´da Çok az bilinmekteydi.. Asıl adı Mirza Hüseyin Ali Nuri olan Bahaullah 12 Kasım 1817 yılında Tahran´da doğmuştu ve 29 Mayıs 1892 yılında Filistin Akka´da öldü. İranlı bir asilzadenin oğluydu. Bahaullah zenginlik ve bolluk içinde doğdu, yaşamının büyük bir bölümü hapis ve sürgün edilerek geçti. İşkenceyi, zindanı, hor görülmeyi, açlığı, yoksulluğu ve ihaneti yaşadı. İsmi verilen dini ve yaşamının hikayesi dramatiktir. Arapça´da adı "Tanrı´nın Nuru" anlamına gelen Bahaullah, önce Babilik´in kurucusu Bab´ın düşüncelerini benimsedi, onun yolunda yürüdü ve sonra bütün dinleri öğrenmeye başladı. Bu arada Musevilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık gibi tek tanrıcı dinler dışında Çin, Hint, İran kökenli çok tanrıcı dinleri inceledi ve özellikle Zerdüştizm ve Brahmanizm üzerinde araştırmalar yaptı. Bağdat´ta yaptığı çalışmalarla Sünniler´in tepkisini ve Osmanlı yönetiminin kuşkusunu çekince 1863´da İstanbul´a ve sonra 1864´te Edirne´ye sürgün edildi. 1867´de Edirne´de Allah´ın seçtiği ve kendisinin İmam-Mehdi olduğunu açıkça ilan etti. Bunun üzerine Osmanlı yönetimi Bahaullah´ı Akka´ya götürerek kaleye kapatıldı. Kalede kaldığı sürece çok tanrıcı ve tek tanrıcı dinler arasında uzlaştırıcı bir odak aramaya başladı. Eski, yeni dinlerle ilgili geniş bilgisine dayanarak yeryüzü insanları için bir din kurmayı amaç edindi. Bahaullah, Bahailiği bütün dinlerin birliğini ve insanların evrensel kardeşliğini savunan geniş kapsamlı bir öğretiye dönüştürdü. İbadetten çok toplum ahlakı üzerinde duruyordu. Ona göre hangi toplumdan, hangi inançtan, hangi soydan olursa olsun bütün insanların birbirine yardımcı olmaları, karşılık ve çıkar gözetmeden bir yardımlaşma eylemi içinde bulunmaları gerekiyordu. İnsanın kaçınması gereken en önemli eğilim bencilliktir. Bencillik, insanlar arasında kardeşliği, barış duygularının yayılmasını engeller. Kişi bencil olursa kendisinden başkasını düşünmez. bu durum bütün insanlar arasında yaygınlaşırsa uygarlığın anlamı kalmaz ve barış yok olur.

"Çağın gereklerine göre davranın..."

İran´lı ve Amerika´lı Bahailer Bahaullah´ın Akka´daki evini bir hac yeri olarak görürler ve ziyaret ederler. Bahaullah Babilik´in bütün görüşlerini benimsemiştir. Bahailer, Bahaullah´ın Hz. İsa, Hz. Muhammed, Zerdüşt ve Buda gibi Tanrı´nın gönderdiği kutsal kişilerin sonuncusu olduğuna ve çağımıza yeni tanrısal düzen getirdiğine inanırlar. Hıristiyanlar İsa´nın dönüşünü bekliyorlar, Müslümanlar İslama´a ait kerametlerin yerine getirilmesini ümit ediyorlardı. Diğer dinler de benzer bekleyişlere sahipti. 1893 yılında Bahaullah insanoğlunun ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir vahiy aldığını ve Tanrı tarafından gönderildiğini açıkladı. Binlerce insan onun amaçlarını destekledi. Buna karşın özellikle Müslüman din adamları ve İran hükümeti bu akımı durdurmaya çalıştılar. Bahaullah´ın müridlerine zulmedildi ve çoğu öldürüldü. Sonra Bahaullah İran´den Irak´a sürgün edildi. Bu dönem, 40 yıllık bir mahkumiyetin ve Tahran´dan İstanbul´a, Edirne´ye ve sonra da Akka´ya uzanan bir dönemin başlangıcıydı. Sürgün yılları boyunca Bahaullah, öğretilerini açıklamaya devam etti. Bahailer´e göre Bahaliğin üçüncü önemli ismi Bahaullah´ın büyük oğlu Abdülbaha´dır (1844 - 1921). Bahaullah´ın etkisi ölümden sonra da devam etti ve hızla yayıldı. Adı "Parıltı´nın Kulu" anlamına gelen Abdülbaha inancı daha sağlam temellere oturtmuş, özellikle Amerika´da yayılmasını ve tutunmasını sağladı. Babası Bahaullah´ın yazdıklarının yetkili açıklayıcısı ve onun öğretilerinin eksiksiz uygulayıcısıydı. Babasının görüşlerini gizlice yaymayı amaç edinen Abdülbaha. bu yöntemli birçok derneğin kurulmasına neden oldu. Bahailiğin kutsal metinleri bu üç önemli kişinin yazı ve konuşmalarından oluşur. Bahai inancına göre bu kutsal metinler Tanrı´nın çağımıza yönelik vahiylerini içerir. Bahailer´e göre büyük dinlerin kurucuları insan soyunun adım adım eğitilmesini amaçlayan tanrısal planın uygulayıcı aracılarıdır. Farklılıklara karşın büyük dinler aynı gerçeği öğretirler. Tanrı´nın habercilerinin öğretileri her zaman toplumun ilerlemesine ve insanın gelişmesine yardımcı olmuştur. Bahaullah´ın görevi ise, tüm insan ırkını birleştirecek hareketi başlatmak, öğretileri vermek ve evrensel bir inanç yaratmaktır. Bahaullah; "İçinde yaşadığınız çağın ihtiyaçlarıyla yakından ilgilenin ve düşüncelerinizi onun icap ve gerekleri üzerinde yoğunlaştırın." demektedir.

Türkiye´de dinin ve hukuğun görüşleri

Bütün bunlardan sonra görülür ki, Bahailik, özgün bir inanç türüdür. Diyanet İşleri Başkanlığı Müşavere ve Dini Eserler İnceleme Kurulu´nun 15/2/1962 tarihli yazısına göre Bahailik, bir dine mensup bir mezhep veya tarikat olmayıp, İslam kaidesine göre btıl bir din hüviyetinde bir inanç şeklidir. Buna karşın, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi´ne verilen 17/1/1961 tarihli bilirkişi raporuna göre ise, Bahailik bir dindir. Doç. Dr. Sahir Erman, Doç. Dr. Cahit Tanyol ve Doç. Dr. Selçuk Özçelik tarafından imzalanan bilirkişi raporunda şöyle denmektedir; "... Bir çok batı ülkesinde mabedi, inananları ve cemaat örgütleri bulunan Bahailiği kanunlarımızın hariç tutması ve inananları tarikatçılıkla suçlanması ve onlara ille de sizin inancınız din değildir, denmesi hem gerçeklere hem de adalete aykırı düşer. çünkü Bahailik ister inanalım, ister inanmayalım bir dindir... Bahailik bir din olduğuna göre, amacı da bütün dinlerdeki gibidir..." Burada, Bahailiğin bir din olduğunu düşünebiliriz, bunun sosyal ve hukuksal açılardan bir mahsuru yoktur ama teolojik açıdan yani dini açıdan bir sorundur. Çünkü en azından son peygamberin getirdiği son din olan İslamiyet´in temel ilkesine karşıdır yani İslam´dan sonraki bir din olduğunu iddia etmektedir. Oysa, Bahailiğin ilkeleri ve etkinliği yararlı, sevecen ve yapıcı görünmektedir. Sonuç olarak. yüzlerce inancın ve benzeri ruhsal öğretinin peşpeşe doğduğu Yeni Çağ döneminde, Bahailiğin´de varolması en azından insan hakları açısından geçerlidir. İslamiyet´e zarar vermesi ise mümkün değildir aksine çok daha zarar verici akımların bulunduğu unutulmamalıdır.

Bahaizm´in temel öğretileri

• Tanrı´nın Birliği: "Hiç şüphe yok ki hangi ırk veya dinden olursa olsunlar, bütün milletler kendi ilhamlarını aynı semavi kaynak´tan alıyorlar ve aynı Tanrı´nın kullarıdırlar."

• Dinlerin Birliği: "Tanrı asrına göre şeriat gönderir."

• "Şunu iyi bil ki, her varoluşta Tanrı tecellisinin ölçüsü o varoluşun muhatap tuttuğu insanların yetenek seviyesindedir."

• "Her zaman peygamberlerin hakikatinin bir olduğunu bil. Birlikleri mutlaktır. Cihanların yaratıcısı Tanrı buyuruyor; Elçilerim arasında hiçbir fark yoktur."

• İnsanlığın Birliği: "Ey insanoğulları! Bilir misiniz sizi niçin bir topraktan yarattık? Kimse kimseye özenmesin diye. Her an yaradılışınızı düşünün. Madem ki Biz sizi aynı şeyden yarattık, sizin de tek bir şahis gibi olmanız gerekir; şöyle ki tek bir ayakla yürür, tek bir ağızla yer, tek bir toprakta oturur gibi davranmalısınız. Böyle davranırsanız, gerek varlıklarınızdan ve gerekse de eylem ve işlemlerinizden birlik alametleri ve teklik cevherleri görünür. Ey nur cemaati! Size öğüdüm budur. Bu öğüdümü tutarsanız, bulunmaz şeref ağacının nefis meyvalarından yersiniz."

• "Hepiniz tek bir ağacın yaprakları ve tek bir denizin yapraklarısınız."

• "Bir elin parmakların, bir vücudun üyeleri olunuz."

• Yaşamın Amacı: "İnsanlar durmadan ilerleyen bir medeniyeti ileri götürmek için yaradılmışlardır. Yabani hayvanlar gibi davranmak insana yakışmaz. Onun şanına yaraşan faziletler, cins ve mezhep ayırt etmeksizin bütün insanlara karşı şefkat, merhamet, ve tahammüldür."

• İnsanın Potansiyeli: "İnsana kıymetli mücevherlerle dolu bir maden gözüyle bakınız. Terbiyedir ki ona hazinelerini dışarıya döktürür; terbiyedir ki insanlığı o mücevherlerden istifade ettirir."

• Eğitimin Önemi: "Kendi ayıplarını nasıl unuttun da başkalarının ayıplarıyla meşgul oldun? Alemin ayıbını büyük görme ki ayıbın büyük görünmiye."

• "Kadınlar ve erkekler Allah´ın nezrinde her zaman eşit olmuşlar ve eşit olacaklardır"

Gelenekler

Bahaullah, bu çağın problemlerini çözmek için gerekli olan ruhani ve sosyal öğretiler getirdiğini savunuyordu. Bahai cemaatine katılma töreni yapılmaz. Her Bahai her gün dua etmek, yılda 19 gün oruç tutmak, zihni etkileyen alkol ve uyuşturucu gibi maddelerden uzak durmak, tek eşle evlenmek ve evlenirken anne ve babanın rızasını almak ve Bahai takvimindeki her ayın ilk günündeki On Dokuz Gün Ziyafeti´ne katılmak gibi vecibelere uymak zorundadır. İlk kez Bab´ın başlattığı 19 Gün Ziyafeti´nde Bahailer, dua etmek, kutsal metinleri okumak, cemaat işlerini tartışmak ve birbirleriyle dostluk etmek için toplanırlar. Tüm Bahailer, bir ibadet evi ile çevresinde yaşlılar yurdu, okul, hastane gibi kurumları oluşturmayı amaçlarlar. Amerika´nın Illinois Eyaleti´ndeki Wilmette´de, Uganda´nın Kampala kentinde, Sidney´de ve Panama City´de Bahailer´in ibadet evleri bulunmaktadır. Hiç kimsenin vaaz vermediği bu yapılardaki ibadet törenlerinde sadece tüm dinlerin kutsal kitaplarından bölümler okunmaktadır. Bab´ın başlattığı ve Bahaullah´ın benimsediği Bahai takviminde her yıl 19 aydan oluşur. Her ay 19 gündür ve 4´de artık gün vardır. Yıl, baharın ilk günü olan 21 Mart Nevruz Günü ile başlar. Bahai cemaati, Bahaullah´ın açıkladığı genel ilkeler doğrultusunda onun başlattığı ve sonra Abdulbaha´nın genişleterek yaygınlaştırdığı kurumlar aracılığı ile yönetilir. Bahai cemaatinin yönetimi 9 kişilik yerel heyetin seçimiyle yapılır. Bu seçimlerde propoganda yapılmaz, aday gösterilmez. Bu ruhani grup, Bahai cemaatinin tüm yerel sorunları konusunda yetki sahibidir. 9 kişilik Ulusal Ruhani Grup ise tüm ülke çapında yetkilidir ve belirli aralıklarda uluslararası bir toplantı yaparak 9 kişilik Evrensel Adalet Meclisi´ni seçer. Meclis, yasama, yürütme ve yargı işlerini yürütür, Bahaullah´ın yasalarını uygular. Evrensel Adalet Meclisi´nin toplantı yeri İsrail´in Hayfa kentinde Bab ve Abdulbaha´nın türbelerinin yakınındadır.

Bahailer´in bilmesi gereken 9 kural

1- Din, ırk, ulus, ve cinsiyeti kapsayan insan ailesinin bir ferdisiniz. Kalbinizde ön yargıya yer yok.

2- Tanrı, yaşadığımız yer ya da zamanı gözetmeksizin hepimizi sever. Tarih boyunca farklı peygamberlere sahip olmamızın nedeni budur. Her biri kendi zamanına göre bilmek istediğimiz insanlığı öğrettiler ve daha fazlasını öğretmek için bizi hazırlarlar.

3- Ruhani gelişme için sorumlusunuz. Böylece neye inanacağınızı öğretecek kişiden hiçbirşey beklemeyin. Tanrı´nın peygamberlerinin kimler olduğuna ve bize ne anlatmaya çalıştıklarına kendiniz karar vermelisiniz.

4- Kadın ve erkek eşittir. Ruhani niteliklerimizin, bedensellikten daha çok önemli olduğunu tamamen anladığımızda, hem kadınlar ve hem de erkekler kadınsı gibi düşünülen özellikler ve hareketleri kıymetlendirmeye başlayacaklar.

5- Aslında siz çok iyisiniz. Verilen potansiyeli geliştirmek için özgür iradenizi kullanmalısınız. Hem maddesel hem de ruhani eğitiminiz mümkün olan ve en mükemmel insan haline gelmeniz için bir anahtardır.

6- Dünya barışı olasıdır, fakat adaletli olmalı ve çeşitlilik korunurken birliği ilerletmek için uluslararası bir federasyon tarafından desteklenmelidir.

7- Aklınız ve kalbiniz çelişki içine girmesin. Bilim ve din, din ve neden Tanrı´nın yaradılışına bakmanızdaki farklı yollarındandır. Çelişki içine girilirse, daha derinlere inmenin zamanı gelmiştir.

8- Fiziksel deneylerde eğitilen ruhani bir varlıksınız ve yaşamınız sona erdiğinde ruhani denemeleri öğrenmeye ve de bunları sürdürmeye devam edeceksiniz.

9- İnsan ırkı olgunlaşıyor. Dünya üzerindeki Tanrı´nın krallığı gökyüzünden düşmedi. Hepimiz tarafından yapıldı, aynı anda tek kalple...

Bahailer´in savundukları 9 kural

1- Çünkü inançlarının esasını reddetmiyoruz. Bu esasları yeniliyor ve Bahai dünya dinlerinin birliğini ilan ediyoruz.

2- Çünkü toplum duygusunu aşılıyoruz. Bahai, dünyadaki her insanın tek bir ailenin üyesi olduğunu kabul eder. "Onlar" ve "Biz" yoktur, sadece "biz" duygusu hakimdir.

3- Çünkü gelecek için size ümit veriyoruz. Bahai, dünya sorunlarıyla ilgilenmez. Bunları çözülecek sorunları sunarak bir yolla açıklıyoruz.

4- Çünkü zor soruları cevaplıyoruz. Sorularınızın tatsız olduğunu hissediyorsanız, Bahai Yazıları sizi sorulara teşvik etmekle kalmayacak, kendi kendinize araştırmayı keşfetmenize de yardımcı olacaktır.

5- Çünkü bu öğretiler eğlendiriyorlar. Ruhani niteliklerinizi ilerletmek, Tanrı´ya daha da yakınlaşmak ve bir toplumla beraber olmak, kolay bir yaşam ya da para getirmeyecektir fakat içsel barışı ve ölümsüzlüğü sağlayacak bir rahatlık verecektir.

6- Çünkü Bahai Yazıları, Tanrı´nın son habercisi Bahaullah´ı sevmenize yardımcı olurlar. Tanrı´nın ışığının asil bir yansıması gibi en yüksek potansiyelinize aşık olacaksınız ve aynı ışıktaki insanları sevmeye başlayacaksınız.

7- Çünkü dünyayı güzel bir yer haline getirmek için birşeyler yaptığınızı bilerek kendinizi iyi hissediyorsunuz. Bahai cemaatinde insanlar arasındaki birlik ve dayanışma için çalışıyor olacaksınız. Bu, dünyanın sorunlarını çözme yolunda ilk adımdır.

8- Çünkü başarılıdırlar. Ruhani ilkeler, akla uygun kurallar ve uluslararası bir idari sistem, global uyum ve kişisel büyümeyi geliştiren bir toplumda dünya üzerindeki her ülkeden milyonlarca üyeleri birleştirmiştir.

9- Çünkü doğrudurlar. Kalbinizin sesini dinlemeyi bıraktığınızda aradığınız şeye sahip olan Bahai cemaatini öğreneceğiniz bir zaman gelecek. Okumaya ve dua etmeye devam edin.



"Ruhani gelişme için sorumlusunuz. Böylece neye inanacağınızı öğretecek kişiden hiçbirşey beklemeyin. Tanrı´nın peygamberlerinin kimler olduğuna ve bize ne anlatmaya çalıştıklarına kendiniz karar vermelisiniz."

"İnsanlar durmadan ilerleyen bir medeniyeti ileri götürmek için yaradılmışlardır. Yabani hayvanlar gibi davranmak insana yakışmaz. Onun şanına yaraşan faziletler, cins ve mezhep ayırt etmeksizin bütün insanlara karşı şefkat, merhamet, ve tahammüldür."


Mart 16, 2008, 11:10:08 öö
Yanıtla #1

"Ruhani gelişme için sorumlusunuz. Böylece neye inanacağınızı öğretecek kişiden hiçbirşey beklemeyin. Tanrı´nın peygamberlerinin kimler olduğuna ve bize ne anlatmaya çalıştıklarına kendiniz karar vermelisiniz."

"İnsanlar durmadan ilerleyen bir medeniyeti ileri götürmek için yaradılmışlardır. Yabani hayvanlar gibi davranmak insana yakışmaz. Onun şanına yaraşan faziletler, cins ve mezhep ayırt etmeksizin bütün insanlara karşı şefkat, merhamet, ve tahammüldür."
 
 
Evrendeki Özgür Yasa Gereği İnsanların Seçimi her ne kadar Serbestse verecekleri Karar, Kendileri başta olmak üzere tüm İnsanlığı önemli derecede Etkileyecektir.

Verilen potansiyeli geliştirmek için özgür iradenizi kullanmalısınız. Hem maddesel hem de ruhani eğitiminiz mümkün olan ve en mükemmel insan haline gelmeniz için bir anahtardır.

Burada hiçbir İnsanı dışlayamadığımız gibi küçük görmememiz gerektiğini de anımsatan bir uyarı mahiyetinde Kazanım verilmektedir. Çünkü Hepimiz bir Bütünün parçasıyız. Birimize gelecek zarar hepimizi fazlasıyla etkileyecektir.
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Haziran 11, 2008, 12:24:53 öö
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Ey Beyancılar (Hz. Bahaullah’ı inkâr eden Babiler)! Rahman’dan korkunuz. Tanrı Elçisi Muhammed’in, ondan önce Ruh’un (Hz. İsa) ve ondan daha önce Kelim’in (Tanrı ile konuşan; Hz. Musa) bahis konusu ettiği Kimse işte budur. Ve işte Beyan Noktası da (Hz.Bab) Arş’ın önünde durmuş şöyle haykırıyor; “Tanrı’ya ant olsun! Bu Nebe-i Azim’in (Büyük Haber’in) zikri için, peygamberlerin içlerinde gizli, mukaddeslerin gönüllerinde saklı ve En Yüce Kalem’le İsimlerin Sultanı olan Rabbinizin levihlerinde yazılı bu doğru yolun zikri için yaratıldınız.” Söyle; Ey nifak erbabı! Hıncınızdan geberiniz. İlminden hiçbir şeyin kaçmadığı Kimse işte ortaya çıktı, manevi anlayış dilberini gülümseten ve beyan melekûtunu donatan Kimse çıkageldi. O’nun zuhuru ve gelişi üzerine her yönelici dinlerin padişahı olan Tanrı’ya yöneldi, her oturan ayağa kalktı, her yatan ayaklanarak Yakin Tur’una (şüphesizlik / sağlam iman dağına) tırmandı. Tanrı bugünü iyilere nimet, kötülere şiddetli bir ceza, inananlara rahmet, inanmayanlara ve arka çevirenlere kahır kılmıştır. O, O’nun katından mutlak bir otorite ile görünmüş, yerde ve gökte hiçbir şeyin denk gelemeyeceği şeyi indirmiştir.

 

Ey Beyancılar (Hz. Bahaullah’ı inkâr eden Babiler)! Rahman’dan korkunuz. Gece gündüz iman iddiasında bulunan Furkanilerin (Kuran’a iman etmiş olanlar; Müslümanlar) işlediklerini işlemeyiniz. Gece gündüz iman iddiasında bulunan Furkaniler İnsanların Padişahı gelince O’na arka çevirip kâfir oldular ve sonunda Ana Kitap’ı her şeyin dönüp dolaşıp vardığı yerde inleten bir zulümle ölümüne fetva verdiler. Ne zaman ki Tur’un Mükellimi (Dağda Konuşan) söze başladı ve Boru çalındı, tasdik harflerinden sayılanlar hariç yerde ve gökte olan herkes kendinden geçti. O zaman bu Furkanilerin ne söylediklerini, nasıl davrandıklarını ve nasıl bir vaziyet takındıklarını hatırlayınız.

 

Ey Beyancılar! Kuruntu ve sanılarınızı bir yana atıp insaf gözüyle Zuhur’un Ufkuna, O’ndan görünene, O’nun katından inene ve düşmanlarından çektiğine bakınız. O, kendi Emrini açıklamak ve Kelimesini yüceltmek için belaları kabul etmiş olandır. O, göklerin yaratıcısı Tanrı’nın Emri uğruna, bir kere T’de (Tahran), bir kere M’de (Mazenderan) ve sonra tekrar T’de (Tahran) hapse atıldı. Bu sonuncusunda, aziz ve cömert Tanrı’nın Emri’ne duyduğu özlemden ötürü, zincir ve prangalara vuruldu.

 

Ey Beyancılar! Tavsiyelerimi, kalemimden çıkanları, dilimin dediklerini unuttunuz mu? Yakinimi (Şüphesizliğimi, Sağlam İmanımı) bıraktınız da vehimlerinize mi saplandınız? Yolumdan sapıp da havanıza mı uydunuz? Yoksa Tanrı’nın usul ve zikrini bir yana mı attınız? Yoksa Tanrı’nın emir ve hükümlerini terk mi ettiniz? Allah’tan korkunuz. Zannı zancılara, kuruntuyu kuruntuculara, şüpheyi şüphecilere bırakınız da nurlu bir yüz ve temiz bir yürekle dinlerin sahibi olan Tanrı’nın doğdurduğu şüphesizlik güneşinin göründüğü ufka koşunuz.

Hz.Bahaullah(İŞRAKAT (PARILTILAR) LEVHİ)


Haziran 11, 2008, 12:27:42 öö
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Bahailikde kadın.

Hz. Bahaullah’ın en temel prensiplerinden biri olan erkek ve kadın eşitliği halâ evrensel bir uygulama alanı bulmak durumundadır. Bu önemli öğreti insan ırkının birliği ve bütünlüğünün anlayışının derinliklerine inmekte ve davranış ve kavramlarımızı yeniden dikkatlice değerlendirmeye çağırmaktadır.

 

Bu kutsal prensibin yayılmasında öncülük yapma görevi Bahai’lere düşer. Onlar, kadınların Emrin işlerinde tam ve eşit şekilde çalışmalarına yol göstererek ve özellikle geleneksel olarak eşitsizlik olan yerlerde kendilerini göstererek öncülük etmelidirler. Bu iş hayli güç ve kişinin kendi ve başkalarına karşı sabırlı davranmasıyla elde edilebilecek bir evrimdir, eğitmeyi sevmek’dir. Ancak, bu değişimin önemli ve gereği  Yüce Umumi Adalet Evi’nin son çıkan Barış Mesajında da özellikle üzerinde durularak belirtilmiştir :

 

“ Ancak kadınlar insan girişiminin her alanında tam ortaklığa kabul edilmedikçe, uluslar arası barışın boy vereceği ahlâki ve psikolojik ortam oluşabilir.”

 

Sunmakta olduğumuz bu gerçekten değerli ve güncel derleme işte bu değişime yardımcı olabilecek bir uyarıcıdır ve erkek olsun kadın olsun yaşlı olsun genç olsun, tüm insanlara seslenmektedir.

 

Derleme, kutsal Levihlerdin, Emrin Velisi ve Yüce Umumi Adalet Evi tarafından yazılan mektuplarla birlikte burada ilk kez yayınlanan birçok metinleri içermekte olup, her okuyucunun kendisine göre öğrenme, yol bulma ve düşüncesi doğrultusunda bir ilham kaynağı olacağı kuşkusuzdur.

 Hz. Bahaullah’ın Yazılarından Alıntılar :

 

Ey İnsanoğulları ! Bilir misiniz sizi niçin bir topraktan yarattık? Kimse kimseye karşı iftihar etmesin diye. Her an yaratılışınızı düşününüz. Madem ki Biz sizi aynı şeyden yarattık, sizin de tek bir şahıs gibi olmanız gerekir. Şöyle ki, tek bir ayakla yürür, tek bir ağızla yer ve tek bir toprakta oturur gibi davranmalısınız. Böyle davranırsanız, gerek varlıklarınızdan ve gerek eylem ve işlemlerinizden, birlik alâmetleri ve teklik cevherleri görünür. Ey nur cemaati ! Size öğütüm budur. Bu öğüdümü tutarsanız, bulunmaz şeref ağacının nefis meyvelerinden yersiniz.

( Saklı Sözler’den )



Haziran 11, 2008, 12:55:51 öö
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Bahailik hakkında ayrıntılı bilgiyi bu sitelerden edine bilirsiniz.

International Website of the Bahai Faith---bahai.org
Bahai kütüphanesi-http://bahai-library.org/ -

Bahai icmalarının siyahısı-http://www.bahai-directory.org

Kutsal Yerler-
 http://www.bahaiguidetr.com/
   
 



Eylül 26, 2008, 04:54:41 öö
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Türkiyedeki Bahai dinine mensup olanların siteleri:

http://www.tr.bahai.org

http://www.aliazazi.net


Hz. Muhammed, Hz. Bab ve Hz. Bahaullah üzerlerinde çok duruluyor... Kuran, İncil üzerine çok fazla çalışmaları var ve kendi kitapları üzerine.
Biraz matematikle uğraşan dindar Yahudi tarzına benziyor Ali Azazi'nin sitesi; İncildeki ayetlerin sayılarıyla çok fazla uğraşılmış.


Mesela siteden bir alıntı:

Hz. Muhammed'in dünyamıza teşrifiyle peygamberlik devresi kapanmıştır.Ancak Kur'ân-ı kerim'in hiç bir âyetinde Hz. Muhammed-in son olduğu yazmamaktadır.Yalnız Ahzâb suresinin 40 ıncı kutsal ayetinde خاتم النبيين (Hatemun'nebiyyiyn) kutsal kelimeleriyle buyrulmuştur.Bazı yorumcular hâtem kelimesinin anlamını "son" olarak açıklamışlardır.Bu açıklamalar yanlış sayılmayıp, bu kelime çeşitli anlamlarla yorumlanabilir.


Yani Bahaullah inancında gelecekler vardır her zaman ama peygamberlik devresi kapanmıştır.