Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bir Tapınak Yıkıldı - 3  (Okunma sayısı 2780 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 02, 2011, 06:04:25 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay





Sabah olup da genç gezginler uyandığında, önderlerinin çoktan kalkmış, yerde bir şeylerle uğraşmakta olduğunu gördüler.

Yanına gittiklerinde bur baktılar ki, eline bir çomak almış, iyice düzlemiş olduğu toprağın üzerine bir şey çiziyor.

Merakla onu izlemeye başladılar, bir şey sormadan.

Önderleri bir yandan çiziyor bir yandan çizdiğini beğenmeyerek bozup yeniden yapıyordu. Gençlerin kendisini izlediklerinin farkına varmıştı ama aldırmadı. Epeyce uğraştı. Sonunda, «Tamam!... İşte şimdi oldu.» dedi.

Gençlerden biri dayanamayarak «Bu nedir?» diye sorunca, «Oturun bakalım. Bir yandan azığımızı alırken diğer yandan size bunu anlatayım.» dedi. «Ancak o dehlizin ucunda görmüş olduğumuz kapının üzerindekileri anımsayarak izleyin.»

Bir yandan azıklarını yerken, diğer yandan önderlerini dinleyip izlemeye giriştiler.

«İlk kapının üzerindeki maddi dünya yani yeryüzünün karşılığıydı. Onu size orada da söylemiştim: “Malhut”... Onu geçip ikinci kapıya geldik. Şimdi aslında bir açıdan düşünecek olursanız burada art arda kapıların olması gerek. Fakat anladığımca hepsini bir araya toplamışlar. Neden öyle yapmış olduklarını bilemem. Belki zor gelmiştir.»

Gençlerden biri araya girmek gereğini duydu. «Birbiri ardınca çok sayıda kapı olması gerektiğini nasıl çıkardın?»

«Sonrasını anlatınca bunun öyle olması gerektiğini anlayacaksın. Nitekim Mahlut ikinci kapıda da vardı ama biliyorsunuz ki ona dokununca hiçbir şey olmadı, çünkü anlaşılan oraya hepsini bütünlesin diye konmuş. Sonra uzaya açılan ilk kapı yani “Ay” geliyordu: “Yesod”. Ona dokununca bir ses geldi, biliyorsunuz. Eğer birbiri ardınca kapılar olsaydı, onun da açılması gerekirdi diye düşünüyorum. Fakat açılmadı. Demek ki uzaya tek bir kerede çıkacağız. Öyle anlaşılıyor. Onun için de size diğerlerine dokunmamanızı söyledim. Çünkü sırasını bulmamız, doğru uygulamamız gerek.»

Gençler birbirinin yüzüne baktı. İkisi de ancak yarım yamalak bir şey anlamışlardı; tam olarak değil. Ancak birer göz kaş işaretiyle şimdilik konuşmayıp, daha fazla sormayıp, sonuna kadar dinlemenin daha iyi olacağı üzerinde anlaştılar.

Önderleri anlatmayı sürdürdü. Bunu yaparken, yerde oluşturduğu çizimi de gösteriyordu.

«Sonra ne gelir?... “Venüs” yani sağlamlık anlamına da gelen “Netzah”. Ondan sonra “Merkür” yani şanlılık demek olan “Hod”. Sırada en ortada yer alan “Güneş” yani güzellik olan “Tiferet” var. İşte şu… Diğerlerinin hepsi ona bağlıdır. Sonra “Mars” yani “Geburah” gelir ki, o da güç demektir.»

Gençlerden biri yine dayanamadı: «Sonraki de Jüpiter.» deyiverdi.

Önderleri başını kaldırıp ona şöyle bir göz atınca, utandı, yüzü kızardı, azar işiteceğini sandı. Oysa önderleri onun dediğini doğruladı. «O, sevgidir; “Hesed” diye anılır.» dedi, «Madem bu kadar iyi biliyorsunuz, söyleyin bakalım sonra ne geliyor.»

İkisi bir ağızdan «Satürn, Uranüs ve Neptün.» diye sıraladılar.

«Peki burada, şu çizimde hangisi hangisi? Her birinin karşılığı ne?»

Gençlerden ses çıkmadı. Biraz mahcup olmuş gibiydiler.

Açıklamak gene önderlerine kalmıştı. Yerlerini göstererek anlattı: «Satürn, ki ona “Binah” denir yani zekâ; bu Uranüs, o da “Hohma” yani bilgelik  ve en leride Neptün ki artık evrensel taç “Keter”.»

Gençlere bu çizdiğini çok eskiden öğrenmiş ama sonra sırasını tam anımsayamadığını, şimdi yeniden eski bilgilerini toplayarak bu sıralamayı oluşturduğunu söyledi.  Sonra da ekledi:

«İşte o kapı bu felsefeye uyularak düzenlenmiş. Belli ki ilginç bir teknik düzenek uygulanmış. Mutlaka bu sırayı izleyerek açmak gerekiyor. O zaman kilit çözülecek. Eğer sırayı tam ve doğru olarak izlemeyip yanlışlık yaparsanız hiç açamayabilirsiniz. Kesin olarak bilmiyorum ama öyle olabileceğini sanıyorum.»

Gençler, ağızları açık kalmış, hiçbir şey söylemeden önderlerine bakıyordu.

«Geçmiş olduğumuz o ilk kapının bir özelliğine dikkat ettiniz mi?» dedi önder, «Neden ben sana kapıyı sıkıca tutmanı söyledim?... Çünkü ileriye doğru açılıyor ve tutmazsan kendiliğinden kapanıyor. Arkandan kapanacak olursa bir daha hiç açamaz ve orada kapana kısılmış gibi kalırsın. Korkarım ikinci kapı da öyledir. Şu halde oraya bir daha giderken önlemli olmalıyız. Yanımıza takoz gibi bir şey de alsak iyi olur.»

Ancak şimdi gençler dehlizi de, kapıları da unutmuş, zihinleri önderlerinin anlattıklarına takılmıştı. Bunu bir daha ve bir daha ayrıntılarıyla iyice anlatmasını istediler.

O da üşenmeden, çekinmeden anlattı.

Zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmadılar. Akşamı buldular.

Karanlık basmaya yüz tutunca da ertesi gün yine kuyuya inip dehlize gireceklerini anımsadılar. Gençlerden biri takoz bulmaya gitti; diğeri su doldurmaya.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
6896 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 14, 2014, 12:19:03 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3077 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 30, 2011, 02:44:32 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3768 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 02, 2011, 09:06:18 öö
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2478 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 04, 2011, 11:48:28 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2834 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2011, 01:39:48 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3468 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 09, 2011, 11:03:21 öö
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2783 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 11, 2011, 05:04:11 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3312 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 14, 2011, 12:18:37 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2505 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 15, 2011, 05:52:12 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2204 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2011, 05:23:33 ös
Gönderen: ADAM