Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Yunus Emre'ye sansür  (Okunma sayısı 9015 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 16, 2012, 07:25:18 ös

YUNUS EMRE'NİN ŞİİRİNE SANSÜR

Halk Ozanı Yunus Emre’in ‘İlahi’si 10. sınıf ‘Türk Edebiyatı Ders Kitabı’nda sansürlendi. Kitapta, ‘Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni’ dizeleriyle de bildiğimiz ‘İlahi’nin “/Cennet cennet dedikleri/Birkaç köşkle, birkaç huri/İsteyene ver onları/Bana seni gerek seni/” dörtlüğüne yer verilmedi.

Cemil Geçmen, Yeliz Bursalıoğlu tarafından hazırlanan Fırat Yayıncılık tarafından basılan kitapta, Yunus Emre’nin ‘İlahi’sinin sansürlenmesine şair, akademisyen, eğitim bilimci ve yazar meslek örgütleri “bir kültür ve insanlık suçu” diyerek tepki gösterdi. Fırat yayınları sorumlusu Mukadder Güvener ise kitabın, Talim Terbiye Kurulu’ndan onaylı olduğunu savundu.

ANADOLU MÜSLÜMANLIĞINA KARŞI, TAVRI GÖSTERİYOR

Şair Orhan Alkaya: Yunus Emre bir Müslüman misyoneriydi. Anadolu Müslümanlığının çok önemli temsilcisiydi. Bu durum Anadolu Müslümanlığına karşı tavrı da göstermektedir. Türk şiirinin en önemli sesine sansür uygulanıyorsa, geldiğimiz durumun vahametini gösterir. Çok çirkin ve çıkmaz bir kafa yapısıyla karşı karşıyayız. Üzücü!

Evrensel
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Aralık 16, 2012, 07:44:47 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

Ben"O"yum,"O"ben değil...


Aralık 16, 2012, 07:45:58 ös
Yanıtla #2

İşte o şiir:

Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni

Aşkın aşıkları öldürür, aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur, bana seni gerek seni

Aşkın şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem
Sensin dün ü gün endişem, bana seni gerek seni

Sofilere sohbet gerek, Ahilere Ahret gerek
Mecnunlara Leyli gerek, bana seni gerek seni

Eğer beni öldüreler, külüm göke savuralar
Toprağım anda çağıra, bana seni gerek seni

Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni


Yunus'dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Aralık 16, 2012, 09:24:24 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

       Şayet bu doğru ise-ki olmazsa burada yazılmaz- gerçekten çok vahim bir durum. Halkı istismara gelince YUNUS'tan, O'nun dizelerinden alıntılar yapacaksın (hani yaratılanı severim, yaratandan dolayı gibilerden) ama öğretilerini toplumdan kaçıracaksın ! Olmuyor olmuyor olmuyor. Taşıma su ile değirmen dömüyor.
       Saygılar-sevgiler.,
"Vur ama dinle beni"


Aralık 16, 2012, 10:12:36 ös
Yanıtla #4

Konuyla ilgili bir karikatür:
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Aralık 16, 2012, 11:24:10 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

      Özetinize bayıldım sayın peacewings. Bazen basit bir karikatür sayfalar dolusu yazıdan çok daha fazlasını anlatır.
       Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Aralık 17, 2012, 01:31:01 öö
Yanıtla #6
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 689

insanları cennetle kandırıp uyutmalarının bir kanıtı işte...
Doğru rehberini bulana ne mutlu...


Aralık 17, 2012, 12:57:00 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 154
  • Cinsiyet: Bay

cok korktum bu konuyu okuyunca, nereye gidiyoruz ne haldeyiz. TALİM TERBİYE KURULU  neyin talimini ypıp neyı terbıye edıyo acaba? korkuyorum korkularım bırgun benı özgurleştırecek...

sadece düşündum millet giderken ay'a biz kaldıkmı yaya.

kişisel  tavsiye;  farsça/arapça ögrenin ve  sakal bırakın, cuppe ve şalvar alın,  :o

Saygılarımla... :'(
Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve selamet ol ..


Aralık 17, 2012, 01:53:24 ös
Yanıtla #8
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 261

İnsan ruhu, başlangıçtan beri, varlığın özü ile temasa derin bir hasret duymuş ve bunu imkân dâhiline sokmak için didinmiştir. İnsan ruhunun bu hasret ve arayışı, karşımıza sanat faaliyeti, sevgi, macera, hatta bazı hallerde isyan biçiminde çıkabilmektedir. Böyle isyan biçiminde ortaya çıkmayı daha çok mutasavvıf halk şairlerinde gör¬mek mümkündür.
Bu konuşmalardaki mutasavvıf şairlerin ifadeleri yüzeysel bir yorumla, Tanrı’ya isyan, şirk koşma, küfür gibi ifade edilebilirse de, derinliğine ve bâtıni olarak yorumlandığında  tamamen aksi bir anlam meydana çıkar. Bu ifadeler hakikatte Tanrıya şirk koşma veya isyan mıdır? Yoksa tasavvuf yolunda mesafe kat etmiş, yüce mertebeler almış mutasavvıfların ifa¬deleri midir?

Tasavvufi halk şiirinde, naz ehli ozanlarda Tanrı1ya direnmenin Tanrı'ya sitemin O'nun varlığını tanımamak, ya da yokluğuna inanmak anlamına gelmez. Tasavvufi halk şiirinde, Tanrı karşısında, insanın durumunu, insana hangi açıdan nasıl bakıldığını anlamak yararlı olur. Genellikle divan şiiri dışında kalan, mutasavvıf halk ozanlarıdır ki insanı bir bütün olarak ele alır. Öteki ozanlarda ise, insan bir bölünmüşlük, dağınıklık içindedir. Mutasavvıf halk şiiri ozanlarındaki Tanrı'ya karşı "Ben de varım" diyen düşünce, divan' şairlerinde görülmez. Divan şiirinde, insanın böyle bir bütünlük içinde yiğitçe ortaya konuşu yoktur. İnsanın yiğitçe ortaya konuşu, insanın kişiliği yararına olan bir gelişmenin sonucudur. İnsanın kimliği, nitelikleri, öz kişiliği, Tanrıyı gönülde bulma duygusunun içindedir.

Bu gün yeryüzünün en uygar bucaklarında bile, Tanrı ile insan arasında¬ki görünüş birliğini, eski Anadolu ozanları gibi ileri süren olmamıştır. Bu yolda nice yiğitlerin başlarını seve seve verdiklerini kolaylıkla görmek mümkün dür, Anadolu ozanlarının belki en büyük başarısı da bu olmuştur.

İnsanın, Tanrı'ya direnişi veya sitemi tasavvufi bir görüşün, uygarca bir anlayışın sözle dile getirilmesidir. Bu düşünce sistemine göre insanı Tanrı yaratmış, ona bütün yetenekleri vermiş, sonra da bütün özgür¬lüğünü elinden almış; bunun arkasından da insanı eylemlerinden sorumlu tutmuştur. Burada görülen "insanın suçluluğu" düşüncesi, anlayışlı bir kimse¬yi, enikonu düşünmeye, suçun, sorumluluğun kaynaklarını araştırmaya kadar itecektir.

İnsan, soru soran, soru sormayı bilen ve isteyen bir varlıktır. Soru sorma, insan kişiliği ile,kimliği ile sıkı bir bağlantı içindedir. İnsan soru sorduğu sürece vardır. Kendi varlık bilincinin aydınlığında davranışlarını ölçecek durumdadır. Yunus Emre'de bu soru sorma bilincinin varlığını buluyoruz. O Tanrı'yı kendi içinde aradığı gibi, karşısına alıp sorguya çekmenin tadına da varıyor. Tanrı'ya soru sormak O’nunla özdeşleşmek dernektir. Soru, Tanrı ile insan arasındaki uçurumu ortadan kaldırır. Tanrı ile insanın birbirine yaklaşmasını, kaynaşmasını sağlar. Böyle bir kaynaşma ortamında Tanrı, dinlerin katı kurallarının bildirdiğikorkunç kılıktan sıyrılır, gerçekten sevilmesi gereken yüce bir varlık niteliği kazanır. Yunus Emre'nin dilinde Tanrı, insanın derinliğinde ışıyan yaratıcı bir güçtür. İlahi aşka vardıran güçlü bir sevgidir.
Yunus aşka büyük önem verir. Yunus'un yaşamı aşktır. O'na göre dünyada aşksız insan yoktur.
"Aşksız insan dünyada belli bilin ki yoktur
Her biri bir nesneye sevgisi var aşıkdur"
Derken de gene güzeller mazharında Mutlak Güzelliği seyrettiğini, Hak'ka gönül vermiş olduğunu anlatır.Yunus'a göre aşık ihtiyarlamaz, sevgi insanı güçlü kılar. Aşk insanı Hak'ka ulaştırır.

"Dağa düşse kül eder, gönüllere yol eder.
Padişahları bile kul eder, cüretli nesnedir aşk.

Cüretkâr Yunus için zaman kalmamıştır. Mekân ânı gözünden silinmiştir.  Yaşadığı ilahi aşkla Hak'ka ermiş,. duyduğu sevgi, yaşadığı ilahi aşkla vardığı makamda şüphesi, korkusu kalmamıştır.Dilediğini düşünür, düşündüğünü korkusuzca Hak'ka söyler. Hak’la konuşur. Zaman zaman da Hakkı sorguya çeker, Hak'ka sitem de eder. Tanrı karşısında insanın "Ben de varım" demesi, bir tanrı tanımazlık değildir. Gerçek Tanrı tanımazlık, bütün kötülüklerin Tanrı'dan geldiğini söylemek, insanı Tanrı'nın sımsıkı bağlara vurduğunu, asıp keseceğini ileri sürmektir. Yunus Emre, bu ikiliği, bu köklü ayrılığı bir çırpıda ortadan kaldırıyor. Tanrı karşısında kendi kişiliğini ortaya koymasını biliyor.

Bizim Talim Terbiye kurulu Yunus Emre ' yi anlayamamış sanki onu şirk koşma anlamında anlamıştır.Tabii buda zihniyet meselesi kolay değil....

Saygılarımla....

« Son Düzenleme: Aralık 17, 2012, 01:55:49 ös Gönderen: symbol »
Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.
(Socrates)


Aralık 17, 2012, 10:41:50 ös
Yanıtla #9

umarım bu sansürleme daha ileri ye gitmez , aksi halde sahnelerede neyle  ve nasıl çıkacağız ona kim karar verecek , bilemiyorum
sevgiler...saygılar...
yenilmek te iyidir, mühim olan her seferinde yenilsende , daha iyi olarak yenildiğini bilmektir


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
23077 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 29, 2011, 07:17:30 ös
Gönderen: NOSAM33
29 Yanıt
21137 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 03, 2008, 03:44:15 ös
Gönderen: semsin
1 Yanıt
3679 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 27, 2008, 12:28:07 öö
Gönderen: ahu
1 Yanıt
3450 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 23, 2011, 09:38:54 ös
Gönderen: Tij
1 Yanıt
3006 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 29, 2012, 11:47:36 ös
Gönderen: SEHERC
63 Yanıt
21725 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 04, 2017, 11:09:45 ös
Gönderen: Ankara
1 Yanıt
3153 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 07, 2013, 08:28:36 öö
Gönderen: ceycet
2 Yanıt
3428 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 15, 2015, 07:28:49 ös
Gönderen: Risus
0 Yanıt
2273 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 15, 2015, 06:20:32 ös
Gönderen: Risus
11 Yanıt
6708 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 17, 2015, 05:22:34 ös
Gönderen: karahan