Sn Mystic,ilk yorumunuzda malesef çok abartmışsınız,nitekim çevrenizde gördüğünüz bir takım olayları tüm topluma mal edemezsiniz.Kaldı ki,anlattıklarınızın çoğunuda çevrenizde değil,karikatürlerde gördüğünüzden eminim..
Tabii ki,sizin çevrenizde gördükleriniz (doğru ise ) arasında böyle şeyler varsa,bunu tüm topluma mal etmek nasıl yanlışsa,hiç bir şey yokmuş gibi tavır takınmakta o kadar yanlıştır.
Ve ortada çözülmesi gereken bir sorun vardır demektir.Ve bu sorun,sizin yaptığınız gibi,bir tarafı suçlayıp,bir tarafı haklı çıkarmakla olmaz.
İki tarafında aşırıya giden kesimleri,iki tarafıda zan altında bırakacak haller sergiliyorlar,ve siz bunun sadece bir kısımına bakıp,o kısımın genelini suçlayamazsınız,bu yanlış olur..Lütfen biraz daha objektif yaklaşmaya çalışın olaylara,bol bol nefes alın verin,rahatlayın...
Bir kaç alıntı yazıyla bitireyim:
"Almanya'da yuvaya giden çocuklar da din eğitimi alacak
Alman eğitim ve eyalet gençlik bakanları, okulöncesi çocuk bakım kurumlarından dinî eğitimin artırılması talebinde bulundu. Bunun üzerine 10 maddelik metin hazırlayan Almanya Protestan Kilisesi, kendisine bağlı 9 bin yuvada bulunan çocuklara daha fazla din eğitimi verilmesi kararı aldı.
Türkiye'de lisede namaz kılınmasına tepki gösterilirken Almanya'da din eğitim ve öğretiminin okulöncesi kurumlara indirilmesi ve güçlendirilmesi gündeme geldi. Almanya Protestan Kilisesi, önceki hafta okulöncesi eğitim kurumlarında din eğitim ve öğretiminin güçlendirilmesi ile ilgili 10 maddelik bir metin yayınladı. Söz konusu metinde okulöncesi dönemde verilecek dinî eğitimin önemine dikkat çekilirken din eğitiminin bir hak olduğu kaydediliyor. Protestan Kilisesi'ne ait 9 binin üzerindeki çocuk yuvasında din eğitimine ayrı bir önem verildiğinin altı çiziliyor. Ayrıca kiliselere ait olmayan çocuk yuvalarında da din eğitimi verilmesine başlanması isteniyor.
Geçtiğimiz hafta bazı gazetelerde yayınlanan Bağcılar Lisesi'nde namaz kılındığı iddialarıyla ilgili haberler pek çok kişinin tepkisini çekmişti. Almanya eyalet gençlik bakanları 2004 yılının Mayıs ayında, eğitim bakanları ise haziran ayında yaptıkları toplantılarında, okulöncesi çocuk bakım kurumlarında din eğitimi verilmesinin önemine dikkat çekmişlerdi. Bu arada Almanya'da kiliselere ait çocuk yuvalarında çocukların yüzde 18'ini, belediyelere ait çocuk yuvalarında ise yüzde 27'sini oluşturan Müslüman çocukların hangi dinî eğitimi alacağı merak konusu oldu. Almanya Protestan Kilisesi, bu konuda çocuk yuvalarındaki bakıcıların çocukların ve velilerinin dinî hassasiyetlerine saygılı olacak şekilde eğitilmesinin önemine dikkat çekiyor. Kilise yetkilileri, "Bizim eğitim kurumlarımızda çocuklara verilen Hıristiyan değerler diğer insanlara karşı saygılı olmak, sevgi beslemek ve barışçı olmak gibi değerlerden ibarettir. Bütün tevhit dinlerinin tanıdığı '10 Emir' ise temel yön gösterici değerler niteliğindedir." diyor. Bunun Müslüman çocuklar için ne anlama geldiği sorusuna ise, "Bu, onların Hıristiyan bir kurumda misafir oldukları, Hıristiyan hayatını, bayramlarını ve değerlerini tanımaları; ancak bunun ötesinde bir tavır ile karşılaşmamaları anlamına gelmektedir." deniyor.
**************************************
İngiltere'de Anglikan Kilisesi resmî bir özelliğe sahiptir. Bir çok devlet töreni dinî törenle yapılmaktadır. Devlet başkanı yani Kral aynı zamanda Anglikan Kilisesinin başkanı olup, Başbakanın teklifi ile din görevlilerini atar.
Din dersleri, ilk ve orta dereceli devlet okullarında zorunlu dersler arasında yer alır. Okullarda güne toplu dua ile başlamak yasa emridir. Ancak, öğrenci velileri, isterlerse çocuklarını, hem din dersine hem de toplu duaya katılmaktan alıkoyabilirler. Din dersinin programlarını hazırlama yerel yönetimlerin sorumluluğundadır. Din dersleri mezhebe dayalı olarak yapılmaktadır.
*************************************
Ben Almanya'da şu soruların cevabını araştırdım, siz de araştırınız:
Almanlar,
Niye bu kadar dürüsttüler?
Sorumluluk hisleri neden bu kadar kuvvetliydi?
Niye bu kadar çok ödev düşkünüydüler?
Evleri, yolları, işyerleri, fabrikaları, eğlence yerleri, ormanları hatta dağları bile niye bu kadar temizdi?
Nasıl bu kadar nazik olabiliyorlardı?
Neden bunların en sarhoşu, en ayyaşı bile elindeki sigara izmaritini sokağa atmıyordu?
Bu memurlar neden kendilerine gelen vatandaşların işlerini bir an önce yapmak, onu memnun etmek için, ateşe düşmüş gibi çırpınıyorlardı?
Zengin-fakir, yaşlı-genç, ayyaş-ayık, dinli-dinsiz.. hepsi birbirlerine karşı nasıl bu kadar saygılı olabiliyordu?
Niçin hakka ve hukuka bu kadar riayet ediyorlardı?
Bu adamlar rüşvet, iltimas, adam kayırma, torpil, nemelazımcılık, köşe dönmece gibi şeyleri de bilmiyorlardı.
Sanki bu milletin üretmek ödevi, tasarruf göreviydi.
Çünkü Alman eğitimin hedefleri şunlardır: Karakter sahibi, Allah'ı seven, dinine bağlı, insanlara saygılı, sorumluluk duygusu taşıyan, yardımsever, iyi ve güzel olan her hareketi destekleyen; demokrasiye bağlı; vatanını, milletini seven, barıştan yana olan gençler yetiştirmek... (Almanya'da Dini Eğitim,Dursun Altun,Timaş)