Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Gül-Arıtman  (Okunma sayısı 1617 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 23, 2008, 04:06:41 ös
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Can Dündar'ın bugünkü köşe yazısı

KUMPAS

 Argoda “birisini tuzağa düşürmek için kurulan plan”a “kumpas” deniliyor.
Mesela Cumhurbaşkanı’na bel altı vurmak istiyorsunuz; “Gidin onun annesinin şeceresini araştırın” diyerek bir “kumpas” kuruyorsunuz.
Bir de “kumpasa gelmek” var; yani “tuzağa düşmek...”
Mesela biri “Senin kökünde Ermenilik var” diyerek ırkçı bir köken avcılığı yapıyor. Siz “Sana ne el âlemin kökünden, şeceresinden” demek yerine “Vallahi yok. Ben özbeöz Müslüman ve Türküm” diyerek savunmaya geçiyorsunuz. Böylece “kumpasa gelmiş”, “kumpasçı”ya koz vermiş oluyorsunuz. Çünkü bu savunmayla, ırklar arasında bir hiyerarşi varmış da bazılarına mensup olmak ayrıcalık, öteki ayıpmış duygusu veriyorsunuz.
Bu iki yanlış, bir doğruyu götürüyor:
İnsanların ırk kökenlerine göre değerlendirilemeyeceğine dair çağdaş doğruyu...
* * *
“Kumpas”ın bir de gerçek anlamı var:
Bu mekanik alet, sabit bir cetvel üzerinde gezen hareketli mekanizmasının iki ucu arasında kalan maddenin uzunluğunu ölçüyor.
“Kumpas” mesela kafatası ölçümlerinde kullanılmıştır.
Tarihten örnek verelim:
1935’te bazı Türk tarihçiler dünyada esen ırkçılık rüzgârının da etkisiyle “tarihi kişiliklerin kökenini araştırma”, daha doğrusu, “Türk olduklarını kanıtlama” sevdasına düştü.
Bu çerçevede Mimar Sinan’ın “Atadan Türk mü, yoksa devşirilmiş bir Ermeni mi” olduğu tartışması açıldı.
“En iyisi, mezarını açıp kafatasına bakmak” denildi.
Ağustos başı, büyük mimarın Süleymaniye’deki mezarı bilim adamlarının huzurunda açıldı.
Kafatası çıkarıldı. Kumpas marifetiyle ölçüldü.
5 Ağustos 1935 tarihli Cumhuriyet’te yayımlanan sonuç, biraz bugünkü resmi açıklamaları andırıyordu:
“Koca dâhinin kafatası üzerinde yapılan tetkikat, büyük Mimarın yalnız kültür itibarile değil, ırk noktasından da Türk olduğunu göstermiştir. Türkler ırk itibarile Brakisefal, yani yassı, yuvarlak kafalıdır. Mimar Sinan’ın kafasının muayenesinde bu büyük başın da Brakisefal olduğu meydana çıkmıştır.”
* * *
Hadi o öyle bir dönemdi, bütün Avrupa’da kafatası avcıları ölçüme çıkmıştı diyelim; ya bugün Cumhurbaşkanı’nın şeceresi peşine düşen ırkçılığa nasıl bir açıklama bulacağız?
Bu anlayışın hâlâ partisi içinde barınabilmesini neyle izah edeceğiz?
Türkiye’de “Ermeni dölü” ifadesini hakaret amacıyla kullanan bir bakanın görev yaptığını kayıtlardan, hafızalardan nasıl sileceğiz?
Sevmediği filmi, müzisyeninin “Ermeni kökenli” olduğunu söyleyerek eleştirecek kadar ırkçılaşan avukatların olduğu bir ülkede adaleti nasıl savunacağız?
Sinan’ın kafatasını nasıl bulup, “başına gelenler”den dolayı kimden özür dileyeceğiz?
* * *
İnsanlar kendi seçimlerinden sorumludurlar.
Irkımızı biz seçmeyiz; cinsiyetimizi, ailemizi, dinimizi de...
Bazılarını sonradan değiştirebiliriz; onlar o günden sonra bizim tercihimiz olurlar. Ama bizi asıl biz yapan, kendi seçtiklerimiz, ürettiklerimiz, düşündüklerimizdir.
Abdullah Gül, ailesinde değil, verdiği kararlardadır.
Mimar Sinan, kafatasında değil Süleymaniye’de, Selimiye’de, köprülerde, su kemerlerinde, mescitlerde...
Ve Canan Arıtman, kafatasçılığı hortlatan zihniyetinin utancında...
Hangi çağda yaşıyoruz?
Ayıptır.
Gelmeyelim bu kumpaslara!..