Merhaba bugün kendim kaleme aldığım içimden gelen bir yazıyı sizinle de paylaşmak istedim.
"Bir Bütündür İnsan, herşey ile beraberdir. Ancak farkında değildir,unutturulmuş, unutmuştur gerçek doğasını. Bütün her zaman genişleyendir,kucaklayandır,kapsayandır,merhamet eden,sevendir.İnsan Bütün'den okyanusun kum taneleri kadar çok bir sayıda apaçık bir şekilde savrulmuştur.
Bir adet kum tanesi tek başına belki birey için bir şey ifade etmez ancak kum taneleri özdeşleriyle birleştiğinde işte hiç kimsenin paha biçemeyeceği güzellikte bulduğumuz plajları, doğal güzellikleri meydana getirir.
Peki ya kimdir İnsanı bu derece unutkanlığa sürükleyen ? Bütün'ün farkına varmasını engelleyen kaçıran ! Bu sorunun cevabı önce İnsanın kendisi sonra ise yarattığı sistemdir. Evet İnsan kendi yarattığı sistem tarafından yüzlerce yıl bir çok Medeniyetler boyunca süregelen bir şekilde derinlere doğru sessizce yutulmuştur. Şimdi asıl uyanma zamanı ve nasıl uyanacağı ile ilgili olduğu önemlidir.
İnsan önce kendini keşfetmekle meşgul oldu , sonrasında medeniyeti inşaa etmekle. Medeniyeti inşaa ettikçe sistemler meydana geldi ve sistemlerin meydana gelmesiyle çalışanlar,köleler gibi zümreler ortaya çıktı. Sistemlerin oluşmasıyla İnsanların kendilerine ait boş zamanları olmaya başladı. İnsan doğa için çalışmayı unuttu .Özünü unuttu ve kendi ihtiyaçlarını sadece düşünür oldu. Can sıkıntısı ve Mutsuzluk ,İnsanın kendisini beğenmeme duygularını doğurdu. İşte bu noktadan sonra İnsanın kendisi ile olan gerçek olmayan sorunu şikayetleriyle beraber gerçek olmayan çözümleri dolayısıyla bir takım endüstrileri ve istekleri de doğurmaya başladı. İnsanın kendisini beğenmemesi , Bütün ortaya çıkan en güzel olmasına rağmen kendini daha da güzel yapmaya çalıştığı ve şuan günümüzde milyarlarca Usd hacminde olan başta kozmetik ve tekstil endüstrilerini ortaya çıkardı.İnsan ihtiyacı olmayan şeyleri mutlu olacağına inanması sebebiyle satınalmaya başladı.Oysaki İnsan kendisini kandırıyor. Sanal gerçeklikte sadece kendini geçici mutlu kılmaya çalışmaktan ibaret değildir.Ondan dolayıdır gözlemim İnsanlar artık yalnız kalmaya bile kendileri ile olmaya bile tahammül edemiyorlar . Çünkü o kadar mutsuzlar ki kendileriyle yüzleşmekten, değişmekten ve kabuklarını kırmaktan korkar hale geldiler.
Gerçek mutluluğu sağlamak için, önce tüm isteklerinden vazgeçmeli İnsan ve aynaya baktığında kendisini en saf,en doğal ve en çıplak haliyle sımsıkı kucaklayabilmeli. İşte bunu tek ve bir o kadar yalın bir şekilde yapabilirse gerçek mutluluğu , asıl ihtiyacı olanı karşılamış olacaktır.
Kendi özbenliğini kucaklayan İnsan , Dünya'nın Ruhuna yani doğaya uygun davrandığında ve ona katkıda bulanarak vizyoner bir şekilde çalıştığında, herşeyle bütünleşip tekrar Bütün olmayı derinden hissedecek , Unuttuklarını Yüce Tanrı'nın kelamı ile hatırlamaya başlayacaktır."
Saygılarımla;
Deha