Özgürlük, daima iki farklı anlamda algılanır oldu. İki farklı insan, tarih boyunca özgürlüğü istediğini söyledi. Ama bu iki insanın istediği şeyin tek ortak noktası "özgürlük" isminin kendisiydi.
Özgürlüğü isteyen insandan biri, aslında "çabalamadan, çabalayan kadar şey elde etmek isteyen" adamdan başkası değildi. Özgürlüğü, daima "bir şeylerin bahşedilmesi" olarak gördü. İstediği şeyi çabalamadan elde edebildiği bir yer varsa, orada özgürlük de vardı.
Özgürlüğü isteyen insandan diğeri ise özgürlüğü "kimsenin kendisine karışmaması" olarak gördü. Özgürlük doğuştandı. Onun için asıl sorun "kim bana bunu sağlayacak?" değildi; asıl sorun "kim beni bu yolda engelleyecek?" idi. Eğer bir başkası onu o yolda engellemiyorsa, o özgürdü. Bir metropolde de özgürdü, bir ıssız adada da. Yeter ki çabaladığı şeyi elde etsin.
Bu ikinci adamın en büyük hasmı, onunla aynı şeyi istediğini iddia eden birinci adamdı. Çünkü birinci adam, ikinci adamın çalışarak elde ettiğini, çalışmadan elde etmek isteyen adamdı. Birinci adam, ikinci adamın "özgürlük" sorunuydu. Birinci adam oturduğu yerden bir şeyler isterken, istediği şey, ikinci adamın elde ettiklerinden başkası değildi çünkü. Birinci adamın ağzında bir şarkı vardı "eşitlik" diye. Eşitlik diye, ikinci adamın elde ettiklerine ortak olmak istiyordu. "Biz eşitiz, o bunları elde ediyorsa, bu benim de hakkım. Ben de buna sahip olmalıyım" diyordu. Fakat nedense, ikinci adamın elde ettiklerinde eşitlik isterken, bu adamın bunları elde etmek için çalıştığını, bu adama bunları verenin herhangi bir yazılı kanun, herhangi bir "hak" olmadığını göz ardı ediyordu. Sürekli "şartlardan" bahsediyordu birinci adam. "Sen bunları elde edebildin, çünkü senin şartların daha iyi" diyordu. "Sen bahar ayında doğdun, ben ise kış ayında." diyordu. İkinci adam bunları kendisine sağlayanın doğduğu mevsim olmadığını, bahar ayında doğup yine bir şey elde edemeyenleri anlattı. O da kış ayında doğsa, yine çabalayıp bir şeyler elde edeceğini, üstelik böyle insanların da var olduğunu anlattı. Ve ekledi; hangi mevsimde doğmuş olmamız, tüm farkı yaratan unsursa şayet, bu fark yine adildir, çünkü annem ve babam baharda doğmam için plan yapıp bunun önlemini almıştır. Plan yapıp önlem alan, plan yapmayıp önlem almayan ile eşit değildir. Bu eşitsizlik de adildir. Bu eşitsizliği, sonucunda eşitlemeye çalışmak adaletsizliğin ta kendisidir.
Saygılar