Sayın NOSAM33;
İnançlar biz insanların "varız" dediği tarihten bu yana süregelen bir tartışma; ve metaları kullanarak, yaratıcı özelliği en gelişmiş olan ve bilinen canlı türleri bizleriz.
Yaratıcı düşüncesi çok eski çağlara dayandığı için,bu kuram sayısız ve kadim sorulara maruz kalmıştır; ayni oranda sayısız ve kadim cevaplar üretilmiştir.Tez ve antitez olarak bu kadar hazırlıklı bir geçmişe sahip tartışmalar, cok zor nötrleşip veya sentez oluşturup sorunsalı bir sonraki evreye taşıyabilir.Kısaca: İnanç ve İnançsızlık doğası gereği çok hazırlıklıdır.
Benim baktığım açıda insanların inançları, inanmalarındaki sayısız sebeplerinde saklı; ve bu sebepler, onların kendilerince bilinebilecek nedenlerin seçimlere dönüşdüğü bir durum; ve bunu yargılayabilmek mümkün değil.
Bilinen yaşam ve evren su götürmez derecede rasyonel temelli bir yapıdır; ve bizim doğamızın bir yanı yaratıcı ve hayal perest özellikler barındırır ki bu sebepten dolayı gercekleri tanımlar iken,olağan üstü benzerlikler ve su götürmez gerçeklermiş sandığımız hayalleri somut gerceklere bularız.Bu durum doğamızın tanımlama arzusu ile beraber çalışır( Bulutlar da veya her karmaşada model veya şekiller arama isteğimiz gibi)
Doğamızın iki tarafında olan rasyonellik ve irrasyonellik aslında; inanç ve inançsızlık,gercek ve hayal,geçmiş ve gelecek,cennet ve cehennem ve burdan doğan sayısız karşıtlıkları yaratır ama bu birlikteliğe de muhtaçdır.
Beynimizin sol tarafının,vucudumuzun sağ tarafını yönettiği gibi...Yanlız beynimizin sağ tarafının, solumuzu iyi yönettiği söylenemez; Çünkü, irrasyonellik rasyonelliği doğru yönetemez.Gelecek doğası gereği, geçmişi yönetemez,inanç inancsızlığı yönetemez,cennet cehennemi yönetemez.
Kısaca: Sağ,sola sadece ilham verebilir; lakin; sol tüm gercekliği ile sağı yönetir.İnançsızlığın tüm merakı ve huzursuzluğu, somut bilimi bizim yaşamımızı kolaylaştırmak için yaratır; inancın ise, tüm hayal perestliği,umudu ve yaratıcılığıda geçmişin acı rasyonelliğine ve gercekliğine merhem,su ve ilham olur.
Not: Ben yazılarımın karşı tarafa ulaştığını ve birazda olsa anlaşıldığını sanıyorum,yanlız; okuyanların da bildiği üzere, bazı tarafları saçma,karmaşık ve gereksizmiş gibi gözükebilir ama her yazı yazanca bir anlamın kendindeki derinliğini taşır.
Yine yazım anlaşılmaz gözüktü ise; özürler, ve alıntı yazılar ile birbirimizle tartışmaya çalışmak yerine,benim yazılarım gibi anlamsızda gözükse,kendi özgün fikirlerimizle tartışabilmemiz gerekir bence.
Sevgiler