İMTİYAZLI İDARECİ
22 No.lu KALE Hazretleri,
İzmir vilayetiyle, Manisa vilâyetinin bir kısmını ihtiva eden Kale-Merkez Ege bölgesinde 10.000'den fazla Yahudi-Bektaşi nüfusu ikâmet etmektedir ve bunlara Paleo-Castro (Balıkesir) vilâyetindeki 3.000 Yahudî-Bektaşi'yi de ilâve etmek lüzum eder. (Onlar) Oraya 1910 yılından itibaren hicret ettiler; Vatanlarının hürriyete kavuşmasını ve ocaklarına (ortamlarına) geri dönmeyi sıkıntı içinde bekliyorlar.
İç Oda ile (varılan) hafî (gizli) mutabakattan sonra Kemal Paşa idaresi Yahudi-Bektaşiler'e Milli Meclis'te 15 adet sandalye (koltuk) tahsis etti.
Yahudi-Bektaşiler yaklaşık 150 yıl evvel İslâm'a ihtida ettiler: Yahudi pratiklerini hâlâ muhafaza ediyorlar, Torah'ı ve dua kitablarını değerli kalıntılar gibi koruyorlar ve aralarında İbranî lisanıyla konuşuyorlar.
Taleb üzerine onları himâyeme almam suretiyle, bu talebe iştirak etmiş olmam bir dönmelik gayesi olarak kabul edilebilirdi. Bozkurt Bey hazretleri iktidarı (salâhiyyeti) bana emanet (ettiğini gösteren) bir mektub gönderdi:
'Biz bu emaneti Yahudiler'den aldık, bugün onu yerine iade ediyoruz (onlara geri veriyoruz). Camilere çevirdiğimiz sinagogları da size vereceğiz, eğer iyi olacağına inanıyorsanız onları yeniden sinagoglara çevirin'
Fakat ihtirasların ağırlığı (baskısı) esprisi dahilinde, onlara dokunmamanın, daha sonra değerlendirmenin iyi olacağına inandım.
Türk hükümetinin tâlimatı gereği, benim değerlendirmem (tavsiyem) olmaksızın, yetkililer tarafından Yahudi-Bektaşi toplumunu alâkadar eden hiçbir ölçü ortaya konmadı (karar alınmadı).
Türk bürokrasisi Müslümanlar'la mutabık olmadığı zaman (olmadığı müddetçe), benim yetkimi tanımaya ve Yahudi-Bektaşi unsuruna itimad etmeye devam ettiler.
Benden mütemadiyen, bölgeyi Müslüman artıklarından kurtarmak için Büyük Otorite'nin bir parçası olmayı rica ettiler.
Aynı zamanda genelkurmay başkanı hazretleri, bölgedeki Yahudi-Bektaşi unsurunun ehemmiyetini ve tesirini tanıyan (ona minnet duyan) ve benden bir Yahudi-Bektaşi (sistemli) birliğini organize etmemi taleb eden bir mektub yazdı.
Yahudi-Bektaşiler bu itimaddan gurur duydular; Kanunî yetkililerin ve subayların iyiliğini (huzurunu) ve hayatını garanti edebildiler. Sergilenen şuur bulanıklıklarına ve istisnai zorluklara rağmen hiçbir karmaşa olmadı.
Bu olup bitenler gösteriyor ki, Mustafa Kemal Atatürk hazretleri, bir kere Müslümanlık ideolojisi bitip tükenmeye görsün, Yahudî-Bektaşiler'in kendilerinin tek halefi olduklarını ve ülkeyi idare etmeye kabiliyetli yegâne (toplum) olduklarını gördü (bildi, farketti). Her hâl-u kârda, Yahudî-Bektaşî unsurunun ağır (câlib-i dikkat) tesirini gördü (bildi, tanıdı).
En zor şartlarda, Yahudî-Bektaşiler mükemmel bir nizamı kesinleştirebildiler.
Hazretleri, mükemmel niyetimin kat'iyetini öncelikli teşekkürlerimle beraber (lûtfen) kabul buyurunuz.
Farhi Gollanzo
IDARECI
İzmir, 16 Mart 1937