Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Market raflarındakilerin hikayesi  (Okunma sayısı 2774 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 13, 2011, 10:41:01 öö
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 159
  • Cinsiyet: Bay

Market raflarındakilerin hikayesi
Sunay Demircan

Markete gittiniz.

Yeşil sapları, şık karton kutuları, minik-yeşil etiketleri; Tek renk,
tek ses, tek yürek halleri; yüksek fiyatlarıyla tezgahların yıldızı,
kan kırmızı domatesler.

Yediniz mi?

Yiyeceksiniz!

Zira onlar, modern dünyanın gurur kaynakları.

"Tatmin olma" duygusu köreltilmiş, "yeter" sözünü defterinden çoktan
silmiş insan evladının zeka ürünleri onlar.

Onlara şimdi domates diyorlar.

Devasa seralarda, tümüyle bilgisayar kontrolünde, topraksız koşullarda
(su kültürü) yetişiyorlar.

Her birinin köküne birer serum hortumu bağlı, damla damla dökülüyor
azotlar, fosforlar, kalsiyumlar. ..

Hava mı lazım?

Pompalar var, suyun içine gerektiği kadar hava basıyor.

Güneş mi lazım?

Cıvalı ampuller var, fotosentezi artıran yüksek basınçlı ışık basıyor.

Kuş mu lazım?

Aşk olsun!

Zamanı gelince, salınıyor bambus arıları içeri; dölleniversinler,
kurda-kuşa muhtaç olmadan..

Çünkü onlar doğanın güvensiz derbederliğine terk edilemeyecek kadar değerliler.

Onlar, öbür dünyaya giderken yanımızda götüreceğimiz yatlar, katlar,
plazmalar, plazalar...

Hala markettesiniz.

Süt içip kemikleri geliştirmek gibi bir inancın peşinde,
dolaşıyorsunuz raflarda.

O, beyaz sıvının içinde protein, vitamin, bir sürü bakteri, mineral
filan olduğunu düşünüyorsunuz.

Nasıl söylemeli, bilmem ki?

Aramızda kalsın ama, onun içinde artık bir şey yok!

İyisi mi bunu size, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Ahmet
Aydın söylesin "Süt sağlıklı bir içecekken, raf ömrünü uzatmak için
pastörizasyon, yüksek ısı uygulaması (UHT) ve homojenizasyonla çok
zararlı bir ürün haline getiriliyor. Bu işlemlerle sütün içindeki tüm
bakterileri öldürülüyor. Pastörizasyon, sütün vitamin ve mineralle
zenginleşmesini engelliyor, sindirim enzimlerini tahrip ediyor, tahrip
olan ve sindirilmeyen protein parçacıkları, bağırsaktan kanımıza
geçiyor, vücut da bunları düşman olarak algılıyor ve bağışıklık
sistemini tahrip ediyor. İnsan vücudu tahrip oluyor ve alerjik
hastalıklara, bağışıklık sistemi hastalıklarına, romatizmal
hastalıklara neden oluyor. Çocuklarda görülen kronik orta kulak
iltihabının altında da süt kullanımı vardır...".

Hadi bunları geçtik bir kalem. Siz o sütü veren ineğin başına
gelenlerden haberdar mısınız?

İnek inek olmaktan çıkalı çok oldu.

Önüne konan her şeyi yiyen, bol hormon ve antibiyotikle ayakta
durabilen, deri kaplı et parçaları onlar.

Günde 100 kilo süt (!) veren inek yaptılar.

Ne demek biliyor musunuz bu?

Market arabasını sürmeye devam.

Üzümleri gördünüz mü?

Sanki bağdan yeni gelmişler. Dipdiri, ipiriler.

Nereden geliyor bunlar?

Şili'den.

Şili mi?

Evet!

Kaç gündür buradalar?

3-5 gün oldu.

Düşünün, Şili'nin bir köyünde topluyorlar bunları.

Uzun yolculuklar sonunda bize geliyor. Bir süre bizim manavda
bekliyor.. Alıyorsun eve getiriyorsun, evde de 3-5 gün daha, bana
mısın demiyor.

İyi ama, nasıl?

Şahane şeyler var, adına ilaç diyorlar. Üzümlere verilen bu ilaçlardan
birinin etiketindeki faydaları sayalım mesela:

Dane büyüklüğünü artırır,

Dane ağrılığını artırır,

Dane şeklini daha düzgün olarak değiştirir,

Tam olgunlaşmada bile daneye parlak sarı yeşil rengini verir,

Güçlü üzüm çöpüne rağmen dane sıkıca sapa bağlı kalır. Bu yüzden
yükleme taşıma esnasında danelenme nedeniyle olabilecek kayıplar
azalır,

Dayanıklı ve dirençli kabuk sayesinde hasat ve hasat sonrası
olabilecek yaralanmalar en aza iner, hastalıklara direnç katar,

Kullanım dozu yükseldiğinde sofralık üzümlerde hasadı geciktirir,

Yüksek kalite ve standart sağlar,

Raf ömrü uzar

Daha durun!

Petunya ve karnabahar geni konmuş mısırlardan yapılma cipsleri de yiyeceksiniz.

Geceleri de bahçenizi denizanası geniyle donatılmış buğdaylarla
aydınlatacaksınız.

Diyebilirsiniz ki, "hep olumsuz tarafından bakma, bu gelişmeler olmasa
açlığın önüne geçilemez". İyi ama açlığın nedeni gıda üretimindeki
yetersizlik değil ki!

Tam tersine, bugün dünyada gıda üretiminde fazlalık var. Öyle ki, tüm
üretilen besinleri toplayıp, dünyadaki insan sayısına bölseniz, kişi
başına günlük 2 kilo gıda düşüyor.

Bu hepimizi besler de, yusyuvarlak bile yapar.

Sorun gıda üretiminin yetersizliği değil, aç olanların gıda alacak
paralarının olmaması.

Ama, daha da vahimi, biz de o süt, domates, üzüm gibi oluyoruz.

Neye ağlayıp, neye güleceğimizi birileri bize anlatıyor.

Kimi sevip, kimden nefret edeceğimizi de.

İnsan ilişkilerini artık klavye ve monitor üzerinden kuruyoruz.

Gün geliyor, öldürüyoruz.

Adına "bilgi" dedikleri rafine verilerle zihnimizi doldurup,
enselerinde barkod yapıştırılmış mamül ürünler oluyoruz.

Ne diyelim?

Raf ömrümüz uzun olsun!
« Son Düzenleme: Nisan 13, 2011, 10:55:44 öö Gönderen: alcyone »
veritas lux mea.


Nisan 13, 2011, 07:31:44 ös
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Güzel bir yazı. Yıllardır bunları çevreme anlamaya çalışıyorum ama, anlayan yok.
Bazen kişiler yıllar sonra söylediklerimi değişik şekillerde doktorlardan duyuyorlar. Ancak iş işten geçmiş oluyor.
Aldığımız yoğurtların yarısından fazlası su ve üzerilerine sinek bile konmuyor.
Hijyen denen saçmalık da var ortada, bu da temizlik malzemelerinin satışı için uydurulmuş bir terim, diş macunları, şampuan ve kozmetik ürünlerinin tamamı da aynı şekilde insana sadece zarar veriyor.

Yazınız için teşekkür ederim.
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
8 Yanıt
4236 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 22, 2007, 02:42:19 ös
Gönderen: Prenses Isabella
Aşkın Hikayesi

Başlatan kure « 1 2 » Edebiyat

16 Yanıt
10626 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 23, 2009, 12:17:59 ös
Gönderen: Isis
1 Yanıt
2929 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 09, 2008, 11:09:13 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2715 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2009, 01:40:33 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
2774 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 04, 2009, 04:50:47 ös
Gönderen: Isis
5 Yanıt
7687 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 13, 2009, 01:45:20 ös
Gönderen: baris
1 Yanıt
4256 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 04, 2010, 03:25:52 ös
Gönderen: ceycet
4 Yanıt
4037 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 22, 2011, 06:05:06 ös
Gönderen: Özer Baysaling
5 Yanıt
10565 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 19, 2017, 10:29:13 ös
Gönderen: Alşah
5 Yanıt
4122 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 11, 2014, 08:18:26 öö
Gönderen: remz