Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Yakın Tarihte İlginç Bir Kişi: JEAN COCTEAU  (Okunma sayısı 6198 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 18, 2010, 07:26:24 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Bu konu forum alanındaki birçok başlıkta sözünü ettiğim Prieuré de Sion ile bağlantılıdır. Kimileriniz bu örgüt ya da organizasyondan bıkmış, usanmış, bu konu artık gına getirmiş olabilir. Öte yandan Sayın Amerbach gibi kimileri de aslında böyle bir örgüt ya da organizasyonun olmadığı görüşünü benimseyebilir. Milletler Tarihi bakımından ise, var olsa da olmasa da bu bağlam çerçevesindeki olaylar ve kişilerin nitelikleri bana pek ilginç geldi. İşte o kişilerden biri de Jean Cocteau. Tarih ise ötekiler gibi değil, 20. yüzyıl başları. Prieuré de Sion’un başına Claude Debussy adlı ünlü kompozitörün ölümünden sonra 1918 yılında geçmiş olduğu söyleniyor.



Jean Cocteau, geçtiğimiz yüzyılın tanınmış Fransız sanatçılarından biriydi. Çok yönlü bir kişiydi. Hem ressam ve dekoratör hem şair ve yazar… Yapıtları, Gerçeküstücülük (Sürrealizm) akımının tipik örneklerindendi.

Protestan doğumlu iken, 1925 yılında Katolik olmuştu. Onu yakından tanıyanlar buna çok şaşırmıştı. Katolikliğinin sadece dış görünüşte olduğu söylendi. Çünkü dünya görüşü buna hiç uymazdı. Üstelik Hıristiyanlık, hele İsa ile bağlantılı çalışmalarına bir de Katolik Kilisesi’nin dogmaları açısından bakılacak olursa; kolayca bir sapkın (heretik) olarak bile nitelendirilebilirdi.

Papalık öteden beri Prieuré de Sion’un hedeflerinden biri olduğuna göre, bu örgütün hiçbir üyesinin Katolik olmaması beklenir ama papalığı ele geçirme uğruna bu örgüte yakın kişilerden birçoğunun Katolik din adamı olduğunu, kardinal düzeyine yükseldiğini de biliyoruz.

Jean Cocteau’nun da herhalde  bir düşündüğü, bir bildiği, bir tasarımı vardı.

Ötesi, 1940’lı yıllarda sıkı bir Nazi yandaşı olduğu da gayet iyi bilinir ama politika sahnelerinde görünmemiştir. Buna karşılık, Almanların İkinci Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle çıkacağı anlaşılınca, Fransız direnişçileri savunan ateşli bir yurtsever oluvermiştir. Nitekim bu yüzden sonradan bir onur nişanı bile almıştır. Aslına bakarsanız bukalemun gibi biri…

Okültizm, astroloji ve alşimiye (simyaya) düşkün olduğu, günümüzde “alternatif tıp” olarak anılan alanda birtakım çalışmalar yaptığı bilinir. Bunları yapıtlarından izlemek olanaklıdır. Birtakım insanüstü yetenekleri bulunduğu hatta dünya ötesi varlıklarla ilişki kurmayı başardığı da söylenmiştir. Buna karşın nasıl Katolik olabilmiş, hayret! Bırakın Katolikliği, bu tür nitelikler Ortodoks Hıristiyanlığa bile sığmaz.

1956 tarihli bir belgede adı “23. Jean” olarak geçiyor. 1958 yılında Papa 12. Pius öldüğünde, yerine seçilen Angelo Roncalli de aynı adı almıştı.

Kimilerine göre; papanın bu adı alması yanlış bir işti; çünkü 1415 yılında Kardinal Baldassare Cossa kendisini bu ad altında papa olarak ilan etmişti. Ancak Vatikan Baldassare Cossa’nın papalığını benimsemez; çünkü Katolik Kilisesi’nin yönetiminde anarşik bir olay yaratmıştır. Bundan ötürü yeni papanın bu adı almasında bir sakınca görülmemiştir.

Jean Cocteau’nun bu adla anılışının neni ise Prieuré de Sion’un büyük üstatlarının geleneksel olarak hep bu adla anılmış olması; başından beri örgütün erkek büyük üstatlarının sıralaması uyarınca 23. oluyor.

Bu konuyu bir komplo teorisine bağlayarak yorumlayanlar da oldu. Onlara göre; yeni papa ile Jean Cocteau arasında gizli bir ilişki vardı. Hatta papanın, bu adı Jean Cocteau onu büyüleyip, öyle istediği için aldığı bile söylendi.

Biliyorsunuz, Papa 23. Jean Katolik Kilisesi’ni elinden geldiğince çağdaşlaştırmaya girişmişti. Yüzyıllarca korunmuş ama mantığa aykırı dogmalardan birçoğunu kaldırmıştı. Tevrat ve İncil’in bilimsel gerçeklere ters düşen yorumlarına karşı çıkmıştı. Bu kitaplardaki çoğu sözün simgesel anlamları, çoğu anlatımların aslında birer alegori olduğunu belirterek, çağın bilgi ve gerekleriyle olabildiğince uyumlu açıklamalar getirmeye çalışmıştı. Papa 12. Leo’nun 1884 yılında Masonluk üzerine kondurduğu en dehşetli aforozu göz ardı ederek, «Katolik inancında olan bir kimse isterse Masonluğa girebilir.» bile demişti. Papanın bu sözü üzerine, masonlardan kimisi «Acaba aforoz kalkıyor mu?» diye umutlanmıştı ama papa o kadar da ileri gitmemişti. Ancak bir başka bakımdan neredeyse tüm kardinalleri çıldırtacaktı. 1960 tarihli bir bildirgesinde, İsa’dan “insan” olarak söz etmişti.

İşte papanın bu tutumu ve bunun gibi girişimleri, kimilerince, Jean Cocteau’nun artık onu iyice pençesine almış olduğunun göstergeleri sayıldı.

1950’li yıllarda Prieuré de Sion, bir “gizli örgüt” olmaktan çıkıp, ezoterik nitelikli bir tarikata dönüştü. 9 dereceli bir öğreti sistemi kuruldu. Bunlardan ilk ikisine topluca “13 Rozkrua Kemeri”, sonrakilere ise “9 Tapınak Komutanlığı” dendi. Her derecede bulunacak olan üyelerin sayısı da sınırlandırıldı. Bu sınırlandırma ise gelişigüzel değildi; bir “sayısal simgecilik” uygulamasına dayanıyordu.

Prieuré de Sion’un bu yeni biçimini Masonluğa benzetenler, onun artık bir “paramasonik örgüt” olduğunu ileri sürenler de var.

Tüm ezoterik örgütler, dışarıdan bakıldığında birçok bakımdan benzerlik gösterir. Aralarında en çok Masonluğun adı duyulmuş olduğu için, her örgütün Masonluktan esinlendiğini ya da onu taklit ettiğini söylemek doğru olmaz. Yenilenen Prieuré de Sion Örgütü’nde kullanılan tüm unvanlar, Masonluktan çok Tapınak Şövalyeleri Tarikatı’nı andırıyordu. Ancak bu arada “büyük üstat” unvanı kaldırılıp, yerine “nautonnier” (gemici ya da dümenci) getirilmişti. Bu değişiklik, öğretisinde denizcilik ile bağlantılı simgelere yer verildiğini göstermez. Bununla neyin vurgulanmak istendiğini anlamak için ise, ritüellerini baştan sona incelemeye gerek bile yoktur; konu: Balıkçı Kral! (Umarım bu terimin ne anlama geldiğini biliyorsunuzdur. Bilmiyorsanız forum almanında bir arama yapabilirsiniz. Daha önceki birkaç yazımda bu konuya ayrıntılı olarak değindim.)

Jean Cocteau tarafından yenilenen Prieuré de Sion Örgütü için oluşturulan öğreti, öncelikle antik mitler, dolayısıyla ölüm ve yeniden doğuş felsefesi, bunun üzerine sayı simgeciliği, Filozof Taşı ve Kutsal Çanak gibi kavramlar üzerine oturtulmuştu. Öğreti kapsamı bakımından öyleydi ama örgüt başka ezoterik kurumlardan hayli farklı, sürrealist bir tutum benimsenmişti. Tam Jean Cocteau’nun tarzı.

1956 yılında, Fransa’nın İsviçre sınırına pek sınırına pek yakın bir yerde olan St. Julien-en-Genevois kentinde, ilgili devlet organına bir dilekçe verildi. Bu kente bağlı Annemasse adlı kasabada, amacı sosyal nitelikli çalışmalar yapmak olan bir dernek kurulduğu belirtilerek, bunun tescili istendi. Dilekçeyi, dernek başkanı André Bonhomme, başkan yardımcısı Jean Delaval, genel sekreter Pierre Plantard ve sayman Armand Defago imzalamıştı. Derneğin yasal adresi olarak da Pierre Plantard’ın kasabadaki evi gösterilmişti. Bu derneğin adı “Prieuré de Sion” olarak belirtilmişti. Ancak her nedense dernek başkanı olarak Jean Cocteau’nun adı geçmiyordu.

Bu derneğin tüzüğünde toplam üye sayısının o sırada 1093 olup, en çok 9842’ye çıkabileceği yazılıydı. İlginç bir maddesi de şöyle konmuştu:

“Yahudiler ve Masonlar dernek üyesi olamaz.”

Prieuré de Sion adı altında bu dernek kurulmuştu kurulmasına ama daha bir yıla varmadan hiçbir yerde sesi sedası çıkmaz oluverdi. Galiba üyeler arasında bir uyuşmazlık doğmuş, tüm yöneticileri derneği terk edip gitmişti. Belki Jean Cocteau da onların arasındaydı.

Buna karşın, dernek tüzel kişiliği bakımdan ortadan kalkmamıştı. Nitekim 1960 yılında Pierre Plantard, derneğin yayın organı olan CIRCUIT adlı bültenin 9. sayısını çıkarıp, içeriğinde uzun uzun kendisinden söz etti. Derneği tek başına sahiplenmiş gibiydi. Sonra da “Prieuré de Sion” adını öyle işlere bulaştırdı ki; aradan yıllar geçmesine karşın hâlâ bu derneğin resmen üyesi olduğunun farkına varan kurucu başkan André Bonhomme, noter aracılığıyla istifa ettiğini bildirmek gereğini bile duydu. Korkmuştu. Niçin korktuğu da açıkça ortada... Olaylar Paris’teki Milli Kütüphane’de bulunmuş “Gizli Dosyalar”  ile bağlantılıydı. Bunların çoğunda Prieuré de Sion’dan dehşetli bir organizasyon olarak söz ediliyordu. Basın ve medya, ikide birde bu konuyu gündeme getiriyor, kurcalıyor, deşiyordu.

Derneğin başkanı durumunda görünün André Bonhomme, elinden geldiğince basın ve medyadan kaçtı. Çok sonraları yakayı ele verdi. 1996 yılında kendisiyle röportaj yapan BBC muhabirlerine şöyle dedi:

«Prieuré de Sion artık yoktur. Biz, o derneği kurarken hiçbir politik amaç gütmüyorduk. Dört arkadaş, eğlenmek için bir araya gelmiştik. Derneğin adını, yakındaki bir dağdan aldık. Sonra ben ayrıldım. Pierre Plantard’ı 20 yıldan beri hiç görmedim. Onun çok geniş bir hayal gücü vardı. Galiba olmayacak şeyler yarattı. İnsanların niçin hiçbir şeyden büyük bir olay çıkarmaya çalıştığını anlayamıyorum.»

Basına yaptığı bu açıklamayı, 1994 yılında Jean-Luc Chaumeil tarafından yayımlanmış bir kitaptan şöyle bir alıntıyla bitirmişti: «Prieuré de Sion 1956 yılında kuruldu. Bu oluşumun önceki üyeleriyle görüşmeyi başardık. Onlara Rennes-la-Château’dan söz ettiğimizde, hep bir ağızdan kahkahalarla güldüler. Önceki başkanlarına göre, o sıralarda bu kurum bir tür izci kulübüydü; başka hiçbir şey değil.»

Bu deyişte değinilen şu “izci kulübü” terimi de hayli ilginç sayılır... Böyle bir yakıştırma yapmış olan kişi, Prieuré de Sion adlı örgütün 20. yüzyılın ikinci yarısında benimsediği ambleme mi takıldı acaba? Hani şu birbiri içinden dolanır ip gibi detaylardan arındırırsak benzemiyor da değil.






Peki ya Jean Cocteau?... Tüm bu olaylar ırasında onun hiç sesi çıkmadı. Belki sesini çıkardı da duyan olmadı. 1963 yılında öldü. Sözünü ettiğim şu dernek ile de hiçbir ilgisi yokmuş gibi görünüyor. En azından ilgisinin bulunduğunu gösterir hiçbir delil yok.

Bazı kaynaklara göre, Jean Cocteau ölünce, derneğin değil ama asıl örgütün başına 20. yüzyılın dinsel kitap yazarlarından François Ducaud-Bourget geçmişti. Hakkında çıkarılmış olan söylentiler üzerine, o da 1980 yılında bir açıklama yaptı. Böyle bir örgüt ile hiçbir ilgisi olmadığını bildirdi.

Kimileri, o dönemin Katolik sağcılarından Marcel Lefebvre’in adını verir. Ondan da bu bağlamda çıkmış bir ses yok.

Bazı kaynaklarda ise şöyle deniyor: “Jean Cocteau, sağlında yerine kimin geçeceğini belirlememişti. Oysa örgütün yüzyıllardan beni süregelen geleneği uyarınca belirlemiş olması gerekirdi. Öldüğü zaman, Pierre Plantard, Amerikalı banker Gaylord Freeman ve Antonio Merzagora adlı bir İtalyan üçlü bir yönetim oluşturdular.”

Banker Gaylord Freeman, böyle bir örgüt ile hiçbir bağlantısı olmadığını ileri sürdü.

Antonio Merzagora’nın ise kim olduğu, hatta böyle bir kişinin gerçekten de var olup olmadığı bile bilinmiyor.

Demek ki, 1963 yılından sonra Prieuré de Sion’un başına kimin geçmiş olduğu belirsiz.




Bu belirsizliğe karşın, yukarıdaki tüm anlatılanlar Pierre Plantard’ın çevresinde dolaşıp duruyor. Konuya her ne açıdan bakılırsa bakılsın, hep bu işin içinde, en ön planda yer tuttuğu görülüyor. Dolayısıyla onu da bir mercek altına alalım bakalım; ancak kendi başlığı altında.[/
size]


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
15 Yanıt
10282 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 03, 2016, 08:23:00 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3060 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 27, 2007, 10:09:45 ös
Gönderen: nietzsche
20 Yanıt
14769 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 14, 2014, 11:48:38 ös
Gönderen: asimov
0 Yanıt
3958 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2011, 11:57:55 öö
Gönderen: zarathustra
0 Yanıt
2638 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 14, 2012, 05:27:09 ös
Gönderen: 418
4 Yanıt
3607 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 16, 2016, 06:47:37 ös
Gönderen: ARARAT
2 Yanıt
2573 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 07, 2015, 11:46:48 ös
Gönderen: GOASISG
1 Yanıt
2257 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 16, 2015, 07:17:39 ös
Gönderen: GOASISG
0 Yanıt
1558 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2015, 11:28:18 ös
Gönderen: hyperbolic metamaterial
36 Yanıt
12384 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 24, 2020, 09:44:37 öö
Gönderen: Karamanid