Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Zeki insanların Tanrı inancı daha düşük  (Okunma sayısı 38802 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 13, 2015, 10:40:27 öö
Yanıtla #60
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay

O yoksa kulu burda.

-Biraz sakin !


Mayıs 13, 2015, 05:52:37 ös
Yanıtla #61
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Zeki insanların tanrı inancı daha düşük

Konu başlığını bir önerme olarak alırsak,fizik konusunda uzmanlaşmış bir bilim adamı bijoloji ile alakalı bir en ufak bir bilgisi yok ise,zeka seviyesi için ne diyeceğiz?

Zeka'nın bu sorudaki karşıtlığı nedir?tam olarak ne anlamalıyız?

Bir önerme daha
Din . . . temel olarak korkuya dayanır ... bilinmeye karşı duyulan korku, yenilgi korkusu, ölüm korkusu. Korku her acımasızlığın anasıdır ve o yüzden acımasızlık ve dinin el ele gitmesine şaşılmamalı. Benim din hakkındaki görüşüm Lucretius'la aynı. Onu korkudan doğan bir hastalık ve insan ırkına büyük bir mutsuzluk kaynağı olarak görüyorum. - Bertrand Russell

Bertrand Russell 'in tesbiti din'e karşı böyle,çoğu  yerine katılırım.

Asrın en büyük Ateisti olan ANTONY FLEW: BAKIN ŞİMDİ NE SÖYLÜYOR?
"Elbette insanları etkiledim, bu yüzden vermiş olabileceğim büyük zararı gidermek istiyorum ve bunun için çaba göstereceğim."

"Beni esas hayretler içerisinde bırakan, yaşam mimarisidir. Sistem, son derece kompleks, sanki dizayn edilmiş, orada büyük bir akıl var."

"Benim için Tanrı kavramı, tecrübeyle kendisini gösteren Büyük Bir Akla dair, derin hissiyatla birlikte olan inanç olarak tarif edilebilir."

Flew'in Yanılmışım Tanrı varmış kitabı bu konu için muhakkak okunmalıdır.

Flew'in bu kitabının içeriğinde şöyle der Tanrının olmadığına dair her tür isbatım vardı bir şey hari oda KORKU sadece buna bir cevap bulamadım.

Tanrı inancını bir zeka ölçüsü olarak görmek en büyük zekasızlık olsa gerek.
Din gerçek sefaletin ifadesi, gerçek sefalete karşı protesto, ezilen yaratıkların iç geçirmesi, kalpsiz bir dünyanın duygusu, ruhsuz koşulların ruhu... İnsanların afyonudur. - Karl Marx böyle diyor,soru sormayan,merak etmeyen,sorgulamadan yaşayan,herşeyi kabul eden,ezik ve sefil kalmış ve yaşamış her insan tıpkı böyle yapar.

Davit hume ise şöyle der;

"Tanrı kötülüğü önlemek istiyorda gücümü yetmiyor?Öyleyse o güçsüzdür.Yok gücü yetiyorda önlemekmi istemiyor?öyleyse o kötü niyetlidir.Hem güçlü hemde iyi ise kötülük nereden geliyor?"

Hume dinleri incelemişmidir bilemem,lakin burada sorguladığı ve cevaplarını aradığı sorular dinde ve tasavvufta cevapları oldukça basit.
Külli iradenin insanlara verdiği cüzi irade ile kendi seçimlerini aklını kullanarak yapmalarını istedikleri gelişmelerdir.

Humenin sorduğu kötülük te Allah'tan geliyor,kötülük bizim için bir ölçü iken külli irade için bir anlamı yoktur.Kötülüğü önlemiyor diye Allahı memur kılmak özgür iradeye müdahale etmesini istemekten başka birşey değildir.

Din %99'u şekerli kurabiye ve %1'i öldürücü arsenik olan fare zehiri gibidir. Din'in %99'u gerçekler ve iyi mesajlardır ama geriye kalan %1 sizi öldürebilir.

Cevapları diz çökerek, ve gözleri kapalı arayanlardan daha cahil ve işe yaramaz insanlar yoktur.

Din, sıradan insanlar tarafından doğru, zeki insanlar tarafından sahte, liderler tarafından kullanışlı kabul edilir. - Seneca

Bu konuda her zaman beni etkileyen ve bir çok kez burada tekrarladığım söz ise bruno'ya ait

 "Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar." demiştir..

Tanrı inancının düşük olması insanın daha zeki olduğu savına delalet değildir,delilide inandırıcı değildir.

Tanrıya inanan insan aptal,inanmayan zekidir çıkarımı yapmak varılan sonuçta ne kadar zeka belirtisi olarak durabiliyorki.

Bence sadece saçmalık.

karahan
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Mayıs 14, 2015, 09:10:42 öö
Yanıtla #62
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Forumdaki bu başlığa paylaşım amaçlı katılmak istemezdim.

Hâlâ da istemem. Bunun bir gerekçesi var, herkesi pek fazla ilgilendirmeyecek olan.

Ancak yazılanları okumaktan geri kalmadım.

Derken, sayın karahan'ın şu sözüne takılıverdim:

Tanrı inancını bir zeka ölçüsü olarak görmek en büyük zekasızlık olsa gerek.

Ben ise derim ki;

Zekâ ölçümlerinde (IQ) Tanrı inancı hiç de işin içine girmez. O testte "Tanrı'ya inanıyor musun?" diye bir soru yoktur. O test, tümüyle bilimsel bir uygulamadır.

Beri yand, tanrı inancı bir zekâ ölçüsü olamaz elbette. Fakat kişinin zekâ düzeyi, onun Tanrı inancının bir etkeni olabilir.

Nitekim oluyor.

Çünkü işin içine özgür buyrultu giriyor; özgür düşünce giriyor.

Zekâ düzeyi daha yüksek olanlar öz buyrultuya daha çok sahip oluyor; daha güçlü bir özgür düşünce üretiyor. Böylece başkalarının üretip, kimilerinin yönlendirme kimilerinin baskı ile kabul ettirdiği tanrı inancını, öylece kabul etmekten önce, dogmayı yadsıyıp zekâsını kullanarak akıl yoluyla sorguluyor.

Bu hiç de yeni, çağımıza özgü bir olgu değil. Bildiğimiz kadarıyla Antik Yunan'da bile varmış. Kim bilir belki daha eskilerde de vardır. (Kuşkusuz vardır; hele Antik Mısır'da... Hele hele Hint'te ve Çin'de...) Ancak teist dinler, buna meydan vermemiş tarihte... Kendi oluşumları sırasında istedikleri toleransı kendileri göstermez olmuşlar. Böylece aklı ezmişlar ama zekâya dokunamamışlar.

Çünkü, inananların deyişiyle "zekâ bir tanrı vergisi."
 
« Son Düzenleme: Mayıs 14, 2015, 09:17:17 öö Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mayıs 17, 2015, 07:36:10 ös
Yanıtla #63
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 45
  • Cinsiyet: Bay

Bir tanrının olmadığına dair size güvence verebilirim arkadaşlar. Bilmeyenlerinizin "bir tanrının olmadığı" haberini sevinçle karşılamış olmasınıı dilerim. Zira, bir tanrı olmuş olsaydı, bu tanrının adaletsiz, gaddar, acımasız, merhametsiz, haksız ve hukuksuz bir erk olması gerekirdi ki böylesi mel'un bir güce karşı biz yaşayan varlıkların topyekün ayaklanıp sonucu yenilgi de olsa kendimizi savunmamız gerekirdi. İyi ki böyle bir canavar yok. Bu gezegende keyfinizce yaşayabilirsiniz. Öldüğünüzde sizden ıvır zıvır saçma nedenlerden dolayı hesap sorulmayacak. Saçma suçlar isnat edilip cehenneme atılmayacaksınız. Ya da, bazılarınız hayal kırıklığına uğrayabilir ama, sözüm ona, sevaplarınızdan ötürü emrinize altından ırmaklar akan cennet bahçeleri, göğüsleri yeni tomurcuklanmaya başlamış ve fakat henüz el değemiş bakire sübyanlardan müteşekkil bir harem de verilmeyecek. Bunu umanlarınız varsa şimdiden avuçlarını yalamaya başlayabilirler. Öldüğünüz anda beyniniz işlevini yitirecek, duyularınız yok olacak, hiç bir şey hissedemez hale geleceksiniz. Cansız bedeniniz organik bir malzeme yığını olarak zamanla çürüyecek, gezegenimizin kütlesine moleküller olarak dahil olmaya devam edeceksiniz ve milyonlarca yıl sürecek dönemde bazen bir çiçeğin bedeninde, bazen bir hayvanın, bazen de bir kayanın bedeninde malzeme olarak yer alacaksınız. Bazen magmaya karışacaksınız. Bazen gaz olup atmosphere karışacaksınız. Hiç sorun değil. Hiç bir şey hissetmeyeceksiniz. Zira siz çoktan ve tümden yok olmuş olacaksınız. Kesilen saçlarınız, tırnaklarınız, derinizin döküntüleri bir zamanlar canlı idiler. Kesip attığınız bu vücut parçalarınız nasıl çürüyüp toz toprak olduysa/oluyorsa, bedeninizin tümü de siz ölünce toz ve toprak olacak. Ölülerin mezaralarına özenle yerleştirilmelerinin ölülere bir faydası yoktur. Okunan duaların, söylenen sözlerin de bir faydası yoktur. Sadece onu gömenleri bir parça rahatlatmaya yararlar... Bizim bu gezegende, zeka yönünden en gelişmiş canlı olarak yapmamız gereken tek şey, gezegendeki yaşamın, tüm canlıları kapsayacak şekilde barış, denge ve adalet içinde sürekliliğini sağlamaya çaba göstermektir. Bunun için yapmamız gerekenlerden çok yapmamamız gerekenler vardır. Yani, işimiz çok kolay. Egoya hakim olmak, başkalarının sınırlarının başladığı yerde durmayı bilebilmek.. Bunu sağlamak için gelecek nesilleri dindar yapmaya, onları ta başından yalanlarla kandırmaya da gerek yok. Günümüzde bilgi, eğitim herkese ulaşabiliyor. Eğitimi yaygınlaştırmalıyız. Bilgiyi yaymalıyız. İnsanların farkındalığını artırmalıyız. İnsanlara insani standartları öğretmeliyiz. Çocuklarımıza evrendeki konumumuzu, gezegendeki yaşama karşı olan sorumluluklarımızı öğretmeliyiz. İnsanlar olarak binlerce yıl süren yalan dolanlarla kandırılma sürecine bir son verip, evrenin ve üzerinde yaşadığımız gezegendeki yaşamın tüm gerçekleriyle, ne kadar acı ve çirkin olurlarsa olsunlar bilgece ve cesaretle yüzleşebilmeyi göze alabilmeliyiz. Bu yönde eğitilmeli ve eğitmeliyiz. Yoksa, çocuklarımızın daha binlerce yıl kandırılıp uyutulmalarını mı tercih ederiz ?

Zeki insanların tanrı inancının zayıf ya da hiç olmadığı konusuna gelince;

Bildiğiniz gibi tanrıya inanmayan insane ateist deniliyor..
Türkçe'de dinsiz, allahsız, kitapsız vs. Hatta her türlü kötülüğü yapmaya aday insan olarak da algılanıyor.. Nasıl ki "papaz", "ermeni", "gavur" sıfatları küfür olarak kullanılabiliyorsa, "ateist" sözü de hakaret olarak, "toplumun en aşağı sınıfından iğrenç insan" olarak kullanılabiliyor...

Oysa ateist, en basit ifadeyle, esirgeyen, bağışlayan, koruyan, seven bir tanrının var olmasını herkesten çok özleyip istemekle birlikte, çevresine, evrene baktığında böyle bir tanrının mevcut olamayacağını görerek hayal kırıklığına uğramış, zeka seviyesi kendisine anlatılan masallara inanamayacak derecede yüksek bir insandır...

İyi günler dilerim...

Sn.student

Burası Masonlar.org forum sitesidir, nerede olduğunuzu bilmenizi isterim.Forum kurallarınİda sanırım okumamissiniz.

Hatirlatirimki bu forum sitesinde inançlara  diğer forumlarda olduğu gibi hakaret edemezsiniz.

Inandigimiz varlığa melun, canavar vs.vs gibi tabirleri kullanamazsiniz. Bu tavır sizi ne daha çok zeki ne daha çok ahlaklı nede daha özel yapar.

Sizin ateist veyahut deist olmanız bu forumu ilgilendirmez aksine saygı duyulur. Sizden de aynı tavır beklenir. Biz inancı olan inanan insanlar ne bir meluna nede bir canavara inanmaktayiz.

Yazınızdaki üst perde tavır ve alaycı üslup hakaretvari tarz bu forum standartlarına aykırıdır. Tartışma konusuna aykırı düşen bu beyanlarinizdan dolayi sizi kiniyorum, ve bir düzeltme yapmanızı bekliyorum.

Karahan

Sayın Karahan

Dünyada her kültürün kendisine özgü bir tanrısı vardır.
Sizin tanrınız hangisidir, bilemiyorum...
Bununla birlikte, benim hoşa gitmeyen ifadelerim "kıran, döken, katleden, depremler yaratan, savaşı teşvik eden, öldürmeyi hedef gösteren, savaşlarda kimilerine zaferi, kimilerine hezimeti layık gören ve insanların kaderlerini ona gore yapan, alınlara kara yazılar yazan, canlıların geçimini birbirlerini yemek, tüketmek üzerine kurgulamış olan, canlıları eşit yaratmayan" sözüm ona tanrıya, ya da tanrılara yönelikti.. Sizin tanrınızın bu tür kabul edilemez sıfatlardan arınmış olacağını ümit ve temenni ediyorum. Bu nedenle, sözlerim sizin tanrınızı hedef almamaktadır. Siz rahat olabilirsiniz. Lakin, bir an düşününüz, sizin tanrınız da bu sıfatları taşıyorsa ben ne yapabilirim? Niçin beni suçluyorsunuz?


Mayıs 17, 2015, 07:45:55 ös
Yanıtla #64
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Size bu yazıyı herhangi bir tanrı'mı yazdırdı?
Şu yukarıda sayıp döktükleriniz ile geçerli bir tanrı tanımı yapamazsınız.Siz ya teoloji bilmiyorsunuz,yahutta insanın özgür irade ile yaptığı herşey için geçer ve kolaycı bir kaçış tanrıyı suçluyorsunuz.

Sizin hayatta yaptığınız her kişisel hatalarında sorumlusu olarak onumu görüyorsunuz?Özgür irade nedir?ne işe yarar sormak lazım.

Karahan
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Mayıs 17, 2015, 08:10:03 ös
Yanıtla #65
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 45
  • Cinsiyet: Bay

Size bu yazıyı herhangi bir tanrı'mı yazdırdı?
Şu yukarıda sayıp döktükleriniz ile geçerli bir tanrı tanımı yapamazsınız.Siz ya teoloji bilmiyorsunuz,yahutta insanın özgür irade ile yaptığı herşey için geçer ve kolaycı bir kaçış tanrıyı suçluyorsunuz.

Sizin hayatta yaptığınız her kişisel hatalarında sorumlusu olarak onumu görüyorsunuz?Özgür irade nedir?ne işe yarar sormak lazım.

Karahan

İnsanlar her nerede iseler kendilerinden dolayı oradadırlar. Bırakınız tanrıyı, başka insanları bile olup bitenlerden sorumlu tutma kolaycılığına kaçmamalıyız. Gereken önlemleri bilebilseydik, gereken önlemleri alabilseydik başımıza şikayet ettiğimiz şeyler gelmeyecekti..

Tanrıyı suçlamam için tanrının varlığını kabul etmiş olmam gerekir ki bunun böyle olmadığı ta başından beri yazılarımdan anlaşılıyor.
Sanırım konuyu giderek saptırıyoruz.. (nezaketen kendimi de hataya ortak ediyorum)..

"Bilmek" konusuna gelince..
Bir şey bilmediğimin bilincinde ve fakat öğrenmeye açığım..
Yoksa, nick'im "student" olur muydu?

Esenlikler dilerim


Mayıs 17, 2015, 08:19:55 ös
Yanıtla #66
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Yazsıklarından kolaylıkla anlaşılıyor zaten problem yok kendi açımdan.Problem var benim için ifade ettğin her ne kadar düşüncelerinde olsa,ifade ederken burada senin gibi olmayanlarında olduğunu bilerek ve düşünerek,polemiğe ve kırıcı söylemlere yol açacak şekilde yazmamak lazım.
İnananların inançları ile alay edip,aşağılayıp,horlamak insansı bir davranış olmasa gerek.Öyle olduğuna inanmanız bu şekil yazmanızı gerektirmez.
Henüz öğrenci olmanız işiniz kolaylaştırır,hayatta hiç bir şeyinb kesin önermesini yapmayın,öğrenilecek bu kadar çok şey varken üstelik.

karahan
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Mayıs 17, 2015, 08:36:36 ös
Yanıtla #67
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 45
  • Cinsiyet: Bay

Yazsıklarından kolaylıkla anlaşılıyor zaten problem yok kendi açımdan.Problem var benim için ifade ettğin her ne kadar düşüncelerinde olsa,ifade ederken burada senin gibi olmayanlarında olduğunu bilerek ve düşünerek,polemiğe ve kırıcı söylemlere yol açacak şekilde yazmamak lazım.
İnananların inançları ile alay edip,aşağılayıp,horlamak insansı bir davranış olmasa gerek.Öyle olduğuna inanmanız bu şekil yazmanızı gerektirmez.
Henüz öğrenci olmanız işiniz kolaylaştırır,hayatta hiç bir şeyinb kesin önermesini yapmayın,öğrenilecek bu kadar çok şey varken üstelik.

karahan

İkinci tekil şahıs tarzında hitap etmenizi bir samimiyet ve yakınlık göstergesi olarak kabul ediyorum. Teşekkür ederim. Ben de sizi yakın bir arkadaş, bir dost olarak kabul ediyorum. Bununla birlikte, size ikinci çoğul şahıs şeklinde hitap eetmeye devam edeceğim. Öğrenilecek çok şey olduğunu elbette biliyorum. Bu konuda bilgilerinizden yararlanmak için sabırsızlandığımı da bildirmek isterim.


Mayıs 21, 2015, 10:29:16 ös
Yanıtla #68
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 45
  • Cinsiyet: Bay

  İnsan bilime eğilim gösterdikçe yargılama sorgulama olgusuda fazlasıyla gelişmekte ve bu sorgu zamanla ayrım göstermeksizin ilahi konularada değinmekte ve yargılayan sorgulayan insan dinide eleştirmeye başlıyor bu da bazı kesimlerde inancın azalmasına yol açıyor.Eğitim düzeyide yargılama üzerinde büyük etki ediyor bilgi ne kadar artarsa sorgulamada o kadart artıyor.Bilim adamı da bu olgudan yola çıkarak tezini hazırlamıştır ve yaklaşımı bana göre doğrudur saygılarımla.

Sn. çiftkatlı, bu konuda sizinle aynı fikirdeyim.


Mayıs 21, 2015, 10:49:44 ös
Yanıtla #69
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 45
  • Cinsiyet: Bay

Din ve Felsefe; Bu ikisi hakkında daha çok bilgi edinmeye başladığınızda ilk hissettiğiniz şey hayret etmek oluyor. Bilmediğim ne kadar çok şey varmış diyor insan. İkinci aşama çelişki. Size öğretilen dogmalarla, gerçeklerin farklı olabileceğini görüyorsunuz. Okumaya devam ettikçe üçüncü aşamada daha eleştirel bir gözle bakmayı öğrenip, yaygın inanışın eksiklerine ve yanlışlarına daha çok konsantre oluyor ve yavaş yavaş karşı tarafa geçtiğinizi hissediyorsunuz, ve gerçeğe ulaşmanın verdiği mutluluk safhası.
Dördüncü aşamada muhalif yönünüz iyice güçleniyor yıllardır elde ettiğiniz bilgi birikimini mantığınızla harmanlayıp, akıl süzgecinden geçirip kendi özgün teorinizi, paradigmanızı geliştiriyorsunuz. Artık sürüdeki bir koyun olmadığınızı bilmenizin verdiği aydınlanma ve özgürlük aşamasındasınız.
Sonra, etrafınızda, hatta tüm dünyada sizin gibi düşünen insanların yok denecek kadar az olduğunu, olanların da düşüncelerini yüksek sesle ifade etmeye çekindiğini görüyorsunuz ve içinizi bir yalnızlık duygusu kaplıyor. Nasıl olup da milyarlarca insanın, binlerce yıl önce anlatılmış hikayelere göre tüm hayatlarına yön verdiğini anlamıyor, tüm insanlığı saran bu kitlesel histeriye bir dur demenin yolunu arıyor ama bulamıyorsunuz.
Sonraki aşamada ise "Ne haliniz varsa görün" deyip kendi iç dünyanızdaki yalnızlığa çekiliyorsunuz.

Bazen bu konuda  merakımı gidermek için okumaya ve araştırmaya başladığım ilk günlerimi "Matrix" filmindeki "kırmızı hap mı, mavi hap mı?" sahnesine benzetiyorum. Gerçekleri görmek için uyandığınızda, gördükleriniz acı verici olabiliyor. İnsanların çoğu bu acıyı tecrübe etmektense imanlı uyuyan güzeller olmayı tercih ediyorsa onları suçlayamam. Çünkü aydınlanma ve uyanma süreci çok uzun ve sonunda da gül bahçesi yok. Siz aydınlığa ve gerçeğe ulaşmak için yalnız başınıza yürürken, diğer taraftaki mutlu çoğunluk, birbirlerine destek olarak, uyanacak gibi olanların beşiğini sallayıp onlara kutsal kitaplardan güzel masallar anlatarak hep birlikte mutlu mutlu yaşayıp gidiyorlar.

Benim düşüncelerimi benden güzel dile getirmişsiniz.Yanlışları değiştirmek  ; sizin de dediğiniz gibi "kitlesel histeriye dur diyebilmek "için hiçbir şey yapamayacağımı idrak etmek ,zaman zaman depresyona sürüklese bile boşveremiyorum.Bir kişinin bir düşüncesini bile değiştirsem hiç yoktan iyidir diye düşünüyorum.Malum bilenin bilmeyene borcu meselesi :).
     Zeki insanlara gelince ; eğer  tanrı inancı düşük olanlardan değilseler  en fanatik dindarlar onlar oluyor bence.Din kurallarını yorumlayıp uygularlarken adeta kendilerini kaybediyorlar. Çevremde arayış içinde olup da tartışılmaz ve sorgulanmaz tanrı  öğretileri içinde boğulmuş kişilere baktığımda zeka azlığından çok  eğitim anlayış farklılığını görüyorum , bir de bu kişilerdeki histerik kişilik yapısını:(.

Sn. seteney, çok önemli bir noktaya değinmişsiniz . İnsanoğlu tanrıyı psikolojik ihtiyaçlarından dolayı tasarlamıştır. Tanrıyı yaratan şey, insanın psikolojik anlamda zayıflığıdır. Zaaflarıdır. Zeki bir insanın da psikolojik anlamda zayıf olması gayet doğaldır. Bu zeki kişi, zekasının tüm gücüyle yaşamsal derecede ihtiyaç duyduğu tanrısını ve ona olan inancını şiddetle savunacaktır.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Zeki Alasya

Başlatan MASON « 1 2 3 4 » Kardeslerimiz

37 Yanıt
60387 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 07, 2022, 05:46:17 ös
Gönderen: onurcelik
9 Yanıt
8555 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 16, 2007, 04:32:47 ös
Gönderen: MASON
0 Yanıt
3604 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 12, 2007, 03:12:53 öö
Gönderen: Ittihatci
0 Yanıt
2239 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 22, 2008, 04:08:08 öö
Gönderen: nietzsche
3 Yanıt
8179 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 25, 2009, 04:01:01 ös
Gönderen: Mozart
59 Yanıt
66344 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 07, 2016, 09:22:02 ös
Gönderen: Alşah
7 Yanıt
10241 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 16, 2015, 09:34:25 öö
Gönderen: ruzber
13 Yanıt
15038 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2013, 05:03:19 ös
Gönderen: Tij
6 Yanıt
6081 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 31, 2014, 08:37:02 ös
Gönderen: KEMAL_7
1 Yanıt
2812 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 15, 2014, 05:57:17 ös
Gönderen: Waldow