Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı  (Okunma sayısı 17560 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 20, 2015, 11:17:37 öö
Yanıtla #20
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 45
  • Cinsiyet: Bayan

Atatürk bile me mutlu Türk'üm demiş. Ben bunu bu ülkede özgürce söyleyemez hale geldiysem bu Hükümet'in suçudur. Eskiden andımızı bağıra bağıra Coşkuyla söylerdik. Şimdi ermeni soykarımına gelmek istiyorum. Pardonda neyin soykarımı onlar bu Savaş'tan pay almak için kendilerinin yaptığı bir Anlaşmanın sonuçlarını çektiler. Arkamızdan iş çevirmenin sonucunda ülkemizden uzaklaştırıldılar. Gayet normal bir şekilde cezalandırılma şeklidir. Arkadaşların dediklerine Katılıyorum onların yaptıkları soylarımların hesabını kim vericek. Madem kendinize yediremiyorsunuz kovulmayı siz önce o gururu hakediceksiniz yaptığınız hatayı telafi ediceksiniz. Benim çocukluğumdan beri beraber büyüdüğüm ermeni arkadaşlarımda oldu. Şöyle bir gözlemim oldu. Bayan ise asla erkek bir türkle konuşup muhabbet etmelerini istemiyorlar. Çünkü kinleri hiç bitmiyor. Ülkeyi Bölme tabirinde işler geliştiğinde ön sırada yer alıyorlar. Yada Kürtleri kışkırtıp arkalarına saklanıyorlar. Bunlar böyle oyunlara kanmayın. Bu kin asla bitmiyecek. Türkiye güçsüzleşmeye başladığı an saldıracaklar.
Saygılar.
Using Tapatalk


Nisan 20, 2015, 04:16:14 ös
Yanıtla #21
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Güzel duygular paylaşılmış.Siz şunlarıda şöyle katlettiniz gibi sözler ile bir yere varılmaz.Kendi aid olduğpun ülkeye katilmiş gözü ile bakarsan,seni kimse ciddiye almaz.Bu forumda bazı videolar yayınladım,onlar gibi bir çok video var,derdim 1915'te bu ülke ve halk ne halde imiş görülsün anlanmaya çalışılsın.Bitik bir halk ardına en güvendiği tebaası,güvendiği,sadakatinden şüphe etmediği ,yıllarca bu ülkede kendi halkına bile vermediği payeleri verdiği ermenilerin ihanetini bu devlet hazmedemedi.Biz türkleri şunun için suçlayabilirsiniz,Ülkenizden kovduğunuz bu ermenilerin can güvenliğini sağlamalıydınız.

Bak bu doğru,doğruda 1915 Türkiyesinde,her tarafı bölünmüş perişan bir ülkede can güvenliğini kim nasıl sağlayacak.
Bu ülkeyi bu çare'ye iten sebepler ,Ermenilere vaatler verenler hep masum,hep Ermenilerin arkasında onların istyeklerini yapmakla meşgul.

Ermeni soykırımı yaptı bu Türkler demek,Heleki bunu söyleyen bir Türk ise ve kendisini Hümanist olarak nitelendiriyor ise o zaman bir diyeceğim var.

Dinle sevgili hümanist;

Kendi ülkene,aid olduğun toprağın insanlar böyle haykırmak seni daha iyi hümanist yapmaz.
Aid olduğun ülkeye bu toprağın insanlarına bu nitelemeyi yaparak zaten kendi insanlık anlayışınıda bize ispat etmiş oluyorsun.

Daha konuşulacak çok şey var ama herşeye hümanizm diyen insanlar yüzündenden ,hümanizmden nefret eder hale geldim.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE/DİYEBİLENE.

karahan
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Nisan 20, 2015, 09:29:29 ös
Yanıtla #22
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay


Buradaki yazılarımın arasında Almanya'nın konuya dahlinden bahsetmiş idim.Bakınız en büyük soykırımcı ülke  olan Almanyanın bu açıklamasını birileri son derece hümanist/insanca bulabilir.Konuşmaması gereken tek ülkeden yapılmış açıklama!

Alman hükümetinden 1915 olayları açıklaması
20 Nisan 2015 Pazartesi, 17:38:25Güncelleme: 18:49:22
Almanya Hükümet Sözcüsü Seibert, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına değinerek "yaşananların 20. yüzyıla iz bırakan etnik temizlik, tehcir ve soykırım örneklerinden olduğunu" iddia etti
1915 olayları

Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, Alman hükümetinin, Federal Meclis'e 1915 olaylarıyla ilgili sunulan karar tasarısını desteklediğini bildirdi.
Seibert, Berlin'de Federal Basın Merkezi'nde gazetecilerin sorularını yanıtladı. 1915 olaylarıyla ilgili hazırlanan ve cuma günü Federal Meclis'te görüşülecek karar taslağına atıfta bulunan Seibert, "1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili, "Birinci Dünya Savaşı'nda Ermenilerin yaşadıkları, 20. yüzyıla korkunç bir şekilde iz bırakan katliam, etnik temizlik, tehcir ve soykırım örneklerindendir" ifadesini kullandı.
Seibert, karar tasarısının hükümetle görüşülerek hazırlandığını, tasarıda Almanya'nın Holokost'taki sorumluluğunu kabul ettiğinin de yinelendiğini söyledi.
Sözcü Seibert, çekilen acıların ve işlenen suçların adının konması isteğinin anlaşılır ve önemli olduğunu ifade ederek Türkiye ile Ermenistan arasında uzlaşma sağlanmasının da en az bunun kadar önemli olduğunu belirtti.
Almanya'nın, 2010 yılında iki ülke arasında başlayan yakınlaşmayı memnuniyetle karşıladığını ve gelecekte de buna destek olacağını ifade eden Seibert, tarihçilerden oluşan ortak bir komisyonun kurulması konusunun da yeniden gündeme gelebileceğinin ve bunun somut sonuçları olabileceğini kaydetti.
1915'TE NE OLDU?
Osmanlı Devleti'nin 1914'te başlayan 1. Dünya Savaşı'na Rusya ile farklı saflarda katılmasını fırsat bilen Ermeni milliyetçileri, bağımsız Ermenistan devletini kurmak gayesiyle Rus güçleriyle işbirliği yaptılar.
Rus ordusu, Doğu Anadolu'yu işgal ettiğinde gönüllü Osmanlı ve Rus Ermenilerinden büyük destek gördü. Osmanlı ordusunda görev yapan bazı Ermeniler de Rus ordusuna katıldı. Ermenilerin oluşturduğu birlikler ordunun lojistik kanallarını tahrip ederek Osmanlı ordularının ilerlemesini yavaşlatırken, Ermeni çeteleri de işgal ettikleri yerlerde sivillere yönelik katliam ve zulümlere girişti.
Osmanlı Hükümeti, bu gelişmelerin önüne geçmek için Ermeni temsilcileri ve kanaat önderlerini ikna etmeye çalıştı. Ancak başarılı olamadı. Ermeni komitalarının saldırıların artması üzerine hükümet, 24 Nisan 1915'te Ermeni devrimci komitelerin kapatılması ve bazı Ermeni ileri gelenlerin tutuklanmalarına ve sürgün edilmelerine karar verdi. Daha sonra, her yıl "Ermeni soykırımını" anmak amacıyla düzenlenen etkinlikler için bu tarih seçilecekti.
Tedbirlere rağmen saldırıların sürmesi nedeniyle 27 Mayıs 1915'te Ermeni nüfusunun savaş bölgesinde olanları ve Rus işgal ordusuyla işbirliği yapanlarının göç ettirilmesi kararı alındı.
Osmanlı Hükümeti, göç edenlerin insani ihtiyaçları için planlamalar yaptıysa da savaş koşulları, iç çatışmalar, intikam peşindeki yerel gruplar, eşkıyalık, açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle göçler sırasında çok sayıda Ermeni hayatını kaybetti.
Tarihi belgeler, hükümetin, söz konusu trajik olayların yaşanmasını amaçlamadığı gibi göç eden Ermenilere karşı işlenen suçları cezalandırıldığını açıkça ortaya koymakta. Nitekim, henüz savaş son bulmamışken yaşanan insani trajedi sırasında olaylara karışarak suçlu bulunanlar yargılanarak idam edildi.
1917 Bolşevik Devrimi üzerine savaştan çekilen Rusya, bölgeyi Ermeni çetelere bırakırken, Rus ordusunun geride bıraktığı silah ve cephaneyle komitalar pek çok Osmanlı yerleşim yerini işgal etti. Savaşın sonlarına doğru toparlanan Osmanlı Ordusu, Ermenileri Doğu Anadolu'dan çıkarmayı başardı.
Osmanlı Devleti'ne, imzalamak zorunda kaldığı Sevr Antlaşması'nda Doğu Anadolu'da bir Ermeni devleti kurulması dayatıldı. Ancak antlaşma hayata geçmedi. Bunun üzerine Ermeni birlikleri yeniden Doğu Anadolu'yu işgal etti. Aralık 1920'de bu birlikler de püskürtüldü. Daha sonra imzalanan Gümrü Antlaşması ile de bugünkü Türkiye-Ermenistan sınırları çizildi. Ancak Ermenistan'ın Rusya'nın parçası olması nedeniyle antlaşma uygulanamadı. Antlaşmadaki hususlar, 1921'de Rusya ile imzalanan Moskova, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan'la imzalanan Kars Antlaşması ile kabul edildi. Ermenistan, SSCB'den bağımsızlığını elde ettiği 1991'de, Kars anlaşmasını tanımadığını açıkladı.
ADİL HAFIZA VE EMPATİ İHTİYACI
Ermenistan ve Ermeni diasporasının genel beklentisi, Türkiye'nin 1915 tehciri sırasında yaşananları soykırım olarak tanıması ve tazminat ödemesi. "Soykırım" kavramı, 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nde ulusal, ırksal, etnik veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen yok etme eylemi olarak tanımlanıyor.
Söz konusu olayların soykırım olarak tanımlanamayacağına dikkati çeken Türkiye, 1915 olaylarını her iki taraf açısından da bir "trajedi" olarak niteliyor. Türkiye, konunun siyasi çatışmalardan uzak, tarihe tek taraflı bakmadan, tarafların birbirlerinin neler yaşadığını anlama ve birbirlerinin hafızalarına saygı duyma şeklinde özetlenen "adil bir hafıza" perspektifinden çözülmesi gerektiğini vurguluyor.
Türkiye, tarafların arşivlerinin yanı sıra üçüncü ülkelerdeki arşivlerde de 1915 olayları konusunda araştırma yapılmasını, Türk ve Ermeni tarihçilerle diğer uluslararası uzmanlardan oluşan bir ortak tarih komisyonu kurulmasını teklif ediyor.
ERİVAN İLİŞKİLERİ NORMALLEŞTİRME FIRSATINI DEĞERLENDİREMEDİ
İki ülke ilişkilerin normalleştirilmesi için en önemli gelişme Ekim 2009'da yaşandı. Taraftar, İsviçre'nin Zürih kentinde diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi ve ikili ilişkilerin geliştirilmesine yönelik iki ayrı protokol imzaladı.
Protokollerde karşılıklı güven tesisi ve mevcut sorunların çözülebilmesi için tarihsel kaynak ve arşivlerin tarafsız, bilimsel incelenmesi konusuna yer verilirken, sınırların da karşılıklı olarak tanınması ve ortak sınırların açılması öngörülüyordu.
Turizm, ticaret, ekonomi, ulaştırma, iletişim, enerji ve çevre konularında işbirliği yapılması, üst düzey siyasi istişarelerden öğrenci değişim programlarına ilişkilerin normalleşmesini tesis edecek adımlar da protokolde yer almıştı.
Türk hükümeti protokolü onaylanmak üzere doğrudan TBMM'ye gönderdi. Ermenistan hükümeti ise metinleri Anayasa Mahkemesi'nin incelemesine sundu. Mahkeme, protokollerin Anayasa'nın lafzına ve ruhuna uymadığına hükmetti. Gerekçe olarak, Ermenistan Anayasası'nın, "Soykırımının uluslararası alanda kabul edilmesi için çabaların sürdürülmesini" gerekli kılan Bağımsızlık Bildirisi'ne atıfta bulunduğu hatırlatıldı. Bu bildiri aynı zamanda, Türkiye'nin doğusunu Ermeni vatanının bir parçası olan "Batı Ermenistan" olarak adlandırıyor.
Ermenistan Hükümeti protokollerin onay sürecini dondurduğunu Ocak 2010'da açıkladı. Bundan 5 yıl sonra da, Ermeni hükümeti tarafından geçen Şubat ayında geri çekildi. Bu arada Aralık 2013'te Ermenistan'ı ziyaret eden dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, sorunun çözümü için tek taraflı yaklaşımlardan ve konjonktürel değerlendirmelerden uzak, adil ve insani bir tutum sergilenmesi gerektiğini, tarihin ancak adil hafızayla inşa edilebileceğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da başbakanlığı döneminde yaptığı 23 Nisan 2014 tarihli açıklamada, 1. Dünya Savaşı şartları altında hayatını kaybeden, başta Ermeniler olmak üzere tüm Osmanlı yurttaşlarına taziye diledi, barış ve uzlaşma çağrısı yaptı.
AA

Bu sefiller böyle istiyor diye ben bunu kabul edecek değilim.Soykırım denilince akla almanya gelmesin isteyen bir ülke var karşımda ,değerlendirmem bu kadar basit.

Karahan
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Nisan 23, 2015, 05:02:22 ös
Yanıtla #23
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Ermeni belgeleriyle soykırım yalanı: Ovanes Kaçaznuni’nin itirafları.

Kaçaznuni Kimdir?

Ovanes Kaçaznuni (Hovannez Katchaznouni), 1918 yılı Temmuz ayında kurulan Ermenistan devletinin ilk başbakanıdır. Taşnak Hükümetinin 1919 yılı Ağustos ayına kadar 13 ay yönetmiştir. Taşnaksutyun Partisi’nin kurucularındandır ve önemli lideridir. Ermenistan’ın ve    Taşnak Partisi’nin en yetkilisidir.

1867 yılında Gürcistan’a bağlı Ahıska bölgesinde doğdu. Mimarlık eğitimi aldıktan sonar Bakû’de mimar olarak çalıştı. Taşnak örgütüne orada katıldı. 1917’de Ermeni Ulusal Konseyi üyesi oldu. 1918’e kadar Kafkasya parlamentosunda (Seym) Taşnak temsilcisi olarak bulundu. Trabzon ve Batum’da Türklerle yapılan barış görüşmelerinde Ermeni heyeti içinde yer aldı. Kafkasya devleti parçalanınca, 1918 Temmuz’unda bağımsız Ermenistan’ın ilk başbakanı oldu. 1919 Ağustos’una kadar bu görevde kaldı. 1920 yılında Ermenistan’da Bolşevik iktidarının kurulmasının ardından tutuklandı. 1921 yılında Bolşevik yönetimine karşı yapılan karşıdevrime! ayaklanmanın bastırılmasından sonra ülkeyi terk etti. Yıllar sonar Sovyet Ermenistanı’na geri döndü ve 1938 yılında ölene kadar mimar olarak çalıştı.

Kaçaznuni’nin raporu

Ovanes Kaçaznuni’nin 1923 yılında Bükreş’te yapılan Ermeni meselesi ile ilgili Taşnak Partisi toplantısında sunduğu rapor gerçekleri bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Kaçaznuni’nin Osmanlı döneminde yaşananları anlattığı kendi imzasını taşıyan rapor aslında bir itirafnamedir. Kaçaznuni, hemen o yıl raporunu kitap olarak yayımlatır. Koyduğu başlık, yine intihar önerisini vurgulamaktadır: “Taşnaksutyun’un Artık Yapacağı Bir Şey Yok.”

Ermenice basılan kitap, dört yıl sonra, 1927 yılında Rusçaya çevrilerek Tiflis’le “ibreti âlem”olması amacıyla 2 bin adet basıldı. Kitabın İngilizce basımı ise, 1955 yılında, “The Armenian Revolutionary Federation (Dashnaksoution) Has Nothing To Do Any More” başlığıyla “Armenian Information Service” (Ermeni İstihbarat Servisi) tarafından New York’ta yayımlandı. Ancak bu İngilizce yayın, kitabın bütününü içermiyor. İlk Ermeni başbakanının bu tarihî raporu Ermenistan’da yasaklanmıştır. Yayınların Avrupa’daki kütüphanelerden Taşnaklar tarafından toplatıldığı da biliniyor. Kitabın çeşitli dillerden yayımlanan basımları, Avrupa kütüphanelerinden toplatılmıştır. Rapor, sonraları İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlisi Sayın Mehmet PERİNÇEK tarafından Moskova’daki Lenin Kütüphanesi’nde Rusça olarak bulundu ve  Türkolog Arif ACAROĞLU tarafından Türkçe’ye çevrildi.

Kaynak Yayınları’ndan, 2006 yılında, “Taşnak Partisi’nin Yapacağı Birşey Yok” (1923 Parti Konferansı’na Rapor) başlığıyla yayınlanan kitapta yazılanlar Ermeni kıyımı iddiaları bağlamında bir belge durumunda…

Yıllarca sözde soykırıma uğradıklarını iddia eden ve dünya kamuoyunu baskı altına almaya çalışan Ermenilerin bütün tezlerini çürüten ilk başbakanları, 128 sayfalık raporunda şu çarpıcı ifadelere veriyor:

Askeri operasyonlara katıldık

“1914 Sonbaharında, Türkiye henüz savaşan taraflardan birine katılmadığı dönemde, Güney Kafkasya’da büyük gürültü içinde ve enerjik biçimde Ermeni gönüllü birlikleri oluşturulmaya başlandı… ve sadece birkaç hafta içerisinde Ermeni devrimci Taşnaksutyun Partisi (EDDP) hem bu birliklerin oluşturulmasına hem de bunların Türkiye’ye karşı gerçekleştirdikleri askeri operasyonlara aktif biçimde katıldı….”

Aklımız dumanlanmıştı

“Biz, kayıtsız şartsız Rusya’ya yönelmiş durumdaydık. Herhangi bir gerekçe yokken, zafer havasına kapılmıştık. Sadakatimiz, çalışmalarımız ve yardımlarımız karşılığında, çar hükümetinin Ermenistan’ın bağımsızlığını bize armağan edeceğinden emindik…

Aklımız dumanlanmıştı. Biz kendi isteklerimizi başkalarına mal ederek, sorumsuz kişilerin boş sözlerine büyük önem vererek ve kendimize yaptığımız hipnozun etkisiyle, gerçekleri anlayamadık ve hayallere kapıldık.”

Türkler doğru yaptı

“1915 yaz ve sonbahar döneminde Türkiye Ermenileri zorunlu bir tehcire tabi tutuldu. Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır .(…) bu yöntem en kesin ve en uygun yöntemdi. Kızgınlık ve korku içinde bulunan bizler, “suçlu” arıyorduk ve bu suçluyu hemen “Rus” hükümeti ve onun kalleşçe politikaları olarak belirledik.

Siyasal açıdan olgunlaşmamış ve dengesiz insanlara özgü bir şaşkınlık içinde, bir uçtan diğerine savrulmaktaydık. Rus hükümetine karşı dünkü inancımızı ne denli körü körüne ve temelsiz idiyse, bugünkü suçlamalarımız da o denli körü körüne ve temelsizdi. Siyasal bir parti (Taşnaksutyun) olarak biz, meselemizin Rusları ilgilendirmediğini ve onların gerektiğinde bizim cesetlerimizi çiğneyerek geçip gidebileceklerini unutmuştuk.”

Gerçekleri göremedik

“Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. Türklere karşı ayaklandık ve savaştık. Sevr Antlaşması gözümüzü kör etmişti. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vadettiği büyük Ermenistan hayali vardı. Ama biz hiç bir zaman devlet olamadık. Türkiye Ermenistan’ı diye bir devletin hayalden öte olmadığı gerçeğini göremedik.”

 Olayların sebebi biziz

“Kötü kaderden şikayet etmek ve felaketlerimizin sebeplerini kendi dışımızda aramak acıklı bir durumdur. Bu bizim (hastalıklı) milli psikolojimizin karakteristik bir özelliğidir ve Taşnaksutyun partisi de bundan kaçamamıştır. (…) sanki uzak görüşlü olmamamız bir kahramanlıktı çünkü isteyen herkes, Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar, Gürcüler, Bolşevikler tek kelimeyle bütün dünya bizi kolayca aldattı, atlattı ve ihanet etti, oysa bizler safça bu savaşın Ermeniler için yapıldığına inandırılmıştık. “

Barış teklifini reddettik

“1914-1918 yılında emperyalistlere karşı savaşlarında bozguna uğrayan Türkler, dinlenerek iki yıl içerisinde yeniden canlandılar. Yeni genç ve yurtsever duygularla hareket eden bir nesil ortaya çıkarak, Anadolu’da kendi ordusunu yeniden organize etmeye başlamıştı. Türkiye’de milli bilinç ve kendisini savunma içgüdüsü uyanmıştı.

Onlar Küçük Asya’da istikballerini hiç olmazsa bir şekilde temin edebilmek için Sevr Anlaşması’na askeri güçle karşı koymak zorundaydılar. Bizim bu dönemde barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı.

Çok geçmeden sınırlarımıza askerî operasyonlar başladığında, Türkler bizimle bir araya gelmeyi ve görüşmelere başlamayı teklif ettiler. Biz ise onların bu teklifini geri çevirdik. Bu büyük bir hataydı. Bu, görüşmelerin kesinlikle başarıyla sonuçlanacağı anlamına gelmezdi ama bu görüşmelerde barışçı bir sonuca ulaşma ihtimâli vardı.”

Türkler’e karşı ayaklandık ve savaştık

“Türklere karşı ayaklandık. Barışı sabote etmek için savaştık bile. Artık hepimiz, Türkler’in düşmanı olan itilaf devletlerinin kampındaydık. Türkiye’den “denizden denize Ermenistan” talep etmekteydik. İtilaf devletlerinin ordularını Türkiye’ye göndermeleri ve hakimiyetimizi temin etmeleri için Avrupa ve Amerika’ya resmi çağrılar yaptık. Nihayet şu da var ki, var olduğumuz sürece aralıksız olarak Türkler’le savaştık, öldük ve öldürdük. Artık, Türkler’e ne gibi bir güven telkin edebiliriz ki?”

İsyanımızın temelinde Büyük Ermenistan vardı

“Türkiye’nin yedi ili, Kilikya’da dört sancak ve Karadeniz’den Akdeniz’e Karabağ dağlarından Arap çöllerine uzanan “Büyük Ermenistan” tasarlanmakta ve talep edilmekteydi. Bu emperyalist hayal nasıl gerçekleşebilirdi?”

Hiçbir zaman devlet olamadık

“Adil olursak; yönetmek demek öngörmek demekse, biz kesinlikle öngörü yeteneği olmayan, işe yaramaz Taşnak yöneticileriydik. Başlıca zaafımız bu noktadaydı. Dahası, faaliyetlerimizin amacını belirli ve net biçimde anlamış değildik; rehber bir ilkemiz ve sürekli uygulanabilen tutarlı bir sistemimiz yoktu. Sanki istemeden, tesadüfi koşulların etkisi altında tereddütle hareket ediyor, kafamızı duvara çarpıyor ve ayaklarımızın altındaki zemini körler gibi denemeye kalkıyorduk. İmkanlarımızın sınırlarını bilmiyor ve çoğu zaman bunları abartıyorduk. Engellerin çağını anlamıyor, karşıt güçlerden nefret ediyorduk. Devlet ile partiyi ayıramıyor ve parti ideolojisini devlet işlerine karıştırıyorduk. Bizler devlet adamları değildik”

Türkiye Ermenistanı diye bir şey yok

“Şimdi neyimiz var? Aras ile Sevan arasında küçücük ve sözde bağımsız, gerçekte ise canlanmakta olan Rusya İmparatorluğu’nun özerk bir kenar bölgesi durumundayız. Türkiye Ermenistanı diye bir şey yok; bu konu Lozan’da defnedilmiştir. Büyük Avrupa devletleri bizi defnettiler.”

Teröre yöneldik

“Kişilere karşı suikastlar planlayarak ve gerçekleştirerek, bir zamanlar Yıldız köşkünde yaptığımız gibi yapabilir bu kez başkalarını bombalayabiliriz. Ama niçin? Biz Türkiye’de gürültü çıkarttığımızda bu gürültü sayesinde büyük devletlerin dikkatini Ermeni konusuna çekeceğimizi ve onları bizim lehimize aracı olmaya zorlayacağımızı sandık. Şimdi ise böyle bir aracılığın kaç para ettiğini artık biliyoruz.”

Geçmişin kalıntısı Taşnak partisi, artık son bulmalıdır: ben intihar öneriyorum

Parti artık yenilmiş ve otoritesini kaybetmiştir; ülkeden kovulmuş ve geri dönemez kolonilerin ise yapabileceği bir iş yok. Bir parti, “Madem yaşıyorum öyleyse kendime nasıl olursa olsun bir iş uydurmalıyım” diyemez.“Madem yaşıyorum”,”öyleyse” tarzında bir yaklaşım mantıksal olarak yanlıştır. Cümleyi bunun tersi yönde kurmamız gerekir:Madem ki yapacak bir işim kalmamış, yaşamam gerekmez!” Evet ben intihar öneriyorum! Taşnak Partisi geçmişin bir kalıntısıdır, gereksiz bir organdır ve vücudun bu organa artık ihtiyacı kalmamıştır, şimdilerde bir koloni (diaspora) partisidir.

Taşnak partisi, barışa engeldir

“Yalnız bir konuda ısrar ediyorum. Bir gün gelir de Türkler’le anlaşmak ihtiyacı doğarsa; sahneye başka bir anlayışa, başka bir psikolojiye sahip, en önemlisi de başka bir mazisi olan ya da olmayan insanların çıkması gerekir. Ve bu noktada Taşnaksutyun, değil yardım etmek, tersine engel olur.”

Konuyu ısıtıp getirmiş gibi oldum affola,lakin bu ulus bu millet acz duruma düşmüş olabilir ama acz içinde yaşamayı kendine yedirmemiştir.
Bu millete atılan bu iftira ne ilktir nede son olacaktır.Dışarıdan gelen hain iftiralar için konuşabilirsin,tartışabilirsin ama beni delirten içimizdekiler,türkler soykırım yaptı diyenler.Biz gerekeni gereken zamanda ve çok gerektiği zaman yaptık.

Hümanist olacağım diye popülist geyik söylemleri ve sıradan bilgiler ile derlenmiş sözcükleri sarfetmek insanı daha iyi insan yapmaz.

Anadoluda ermenilerin geliştirdiği bu olaylar sonucu ya Allah korusun Ermeniler yerlerinde kalaydı ne olacaktı?bu halk ermenilere sizin korkmanıza gerek yok zaten iyiki bize ihanet ettiniz,iyiki bizi kesmişsinizmi diyecekti?yahuıtta büyük bir hınç ile öçmü alacakalrdı?
İşte gerçek soykırım ozaman olurdu.Osmanlı bu tehcir kararı ile ermenilerin hayatını kurtardı.

Karahan
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Nisan 23, 2015, 08:07:16 ös
Yanıtla #24
  • Ziyaretçi

Ermeni soykırımı ilk dünya savaşı zamanı Anadoluda yaşayan ermenilerin sistemli şekilde mahv edildiyi ireli süren iddiadır. Türkiye Cumhuriyyeti hadiseleri sadəce ermeni-türk karşıdurması gibii deyerlendirmekte və devlet gösterişinin olmadığını ireli sürse bile bu gün dünyanın bazi ülkeleri soykırımın varlığını kabul etmiştir. Tabi ki roma papası ermeniler tarafdan çıkışlar yapacaktır. Türkiye ile beraberinde biz Azerilere de bir çok soykırımlar yaşatmıştır ermeniler. Bunlar sırasına 1992 yılında Hocalı katliamını ve 20 yanvar soykırımını altın çizerek söylemek isterim. 1918 yılında bolşevik-ermeni silahlıları Azerbaycan topraklarında hayata geçirdikleri soykırımda onbinlerle azeri ve türk şehit oldu. 2013 yılında Azerbaycanın Kuba ilinde Kuba Soykırım Memorial Kompleksi açıldı. Hepimiz biliyoruz ki, ermeni soykırımı tarihe sığınarak yokda bazı siyasi faktorların tesiri ile kabul edilmiştir.



Nisan 23, 2015, 09:36:08 ös
Yanıtla #25
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 45
  • Cinsiyet: Bayan

Karahan paylaşımınız için çok teşekkürler. Biz ne kadar sahip çıkarsak ülkemize inanıyorumki bu çabaları hep Boşa kalıcak.
Saygılar.
Using Tapatalk


Nisan 23, 2015, 10:48:21 ös
Yanıtla #26
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Nereden baslamali, nasil baslamali???

Yok yok ben hic baslamayacam.
Sadece arkadaslara bir soru soracam

1914´te yapilan nüfus sayiminda Ermeni vatandaslarimizin sayisi Bir Milyon Yüzyetmisüc bin Dörtyüz yirmi iki. 1.173.422

1927´de yapilan Cumhuriyet döneminin ilk nüfus sayiminda Ermeni vatandas sayisi yaklasik olarak 77 Bin 453 kisidir.

Acaba aradaki fark yani %95 lik fark nereye buharlasti.

Bütün hakaretlerine ragmen öncelikle karahan dostum basta olmak üzere herkese saygilar


Nisan 23, 2015, 11:18:45 ös
Yanıtla #27
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Tij bence demografik bir açıklama yaparak çok da sağlıklı bir etüt yapmadı.
Çünkü 1914'de Ermenilerin yoğun yaşadığı topraklar işgal edildi ve sınırlarımız dışında kaldı.
Onun için bunların çoğunun zaten nüfus sayımında buhar olması doğaldır.
Yani 1.Dünya Savaşından sonra bırakalım Ermeni vatandaş nüfusunu, dünya nüfusu da bir hayli düşmüştü.
Fikrimce bu faktörü de göz önünde tutmak gerekiyor.

Aksi takdirde, 1914-1927 tarihleri arasında bir kıyım yapıldığını ifade etmiş oluruz; ki o da duygusal bir yaklaşım olur.

Ama muhakkak, tehcir sırasında Millet-i Sadıka olan Ermeni kardeşlerimizden haksız yere öldürülen olmuştur. Onları inkar etmemek; gerekirse onların acılarını paylaşmak gerek.

Sonuçta hepimiz insanız.

Bir kalbimiz ve bir ruhumuz var.

Her şeyden önce bir hayalimiz var. 


Nisan 24, 2015, 04:50:14 öö
Yanıtla #28
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.tij beni duvar sanır.
Bana Ermenilerin nüfusunu sorar, sorar da sormaya sanırım beni hiç anlamamis. Paylaştığım videolarida son yazımda ne okumuş nede anlamış. Sanirki muktedir bir devlet var son derece masum bir halkı dogramistir. Ermeni  nüfusuna bu kadar merakiniz var zahmet edip birde 1905 ile 1918 arası Türk nüfus dökümünü yazıp sora idiniz.Ataları m dün doğru yaptığı için ben bugün varım. Sizde beni hayal kırıklığına uğratan düşmanın emperyalist dünyanın, bu topraklara acı salmis devletlerin ağzı ile konuşuyorsunuz. Sizi ne ikna eder bilmem lakin tavsiyem mehmet Perinçek in kitabını okumanız. Benim tarihim de çok acılar vardır, sizin inandığınız soykırım yoktur.Ermenileri soykırım yapmak için 600 yıl beklerim bir devlet.Yaptığınız tek şey sonuca bakmak olayın, olayların başı nasıl sizin gibiler bakmaz buna.Humanist ilginiz kesilmesin yeter.Tuttuğunuz yol tümden yanlış. Atatürk ü n bu konudaki tüm sözleri, Amerikalı bir gazeteciye verdiği mulakati iyi okuyun.Sizin inandığınız şeyi söylemiyor Atamiz, Türk milleti asildir diyen adama inan sen.7 duvel iddia etsene duracağı n dik kalacağını yer belli senin.Ermeni Başbakanı kendi partisine bizi acımasızca kullandılar Türklerin yaptığı doğrudur demesi dahi sizi etkilemiyor.Alışılmış sözde sosyalist faşizan sozlerdir bunlar benim için.
Karahan
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Nisan 24, 2015, 09:52:32 öö
Yanıtla #29
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 224
  • Cinsiyet: Bay

  Ermeni olayları tarihin akışı ve olayların gelişi itibariyle sorgulanır. Kimse tek bir damla kan akmadı diyemez. Karşılıklı acılar yaşandı. Akabinde Ermeni vatandaşlarının tehciri gerçekleşti. Bugün itibariyle TSK belgeleri paylaştı. Burada o belgeleri paylaşmaya gerek duymuyorum, çünkü yazılar Osmanlıca. Ancak aşağıda ki tablo Sayın Tij'in derdine derman olur kanısındayım;

Tehcirden etkilenen Ermeniler[4][5]
Şehir   Gönderilen   Kalan
Adana   14.000           15-16.000
Ankara   21.236             733
Aydın   250   
Bilecik   1.200   
Diyarbakır   20.000   
Dörtyol   9.000   
Erzurum   5.500   
Eskişehir   7.000   
Giresun   328   
Görele   250   
Halep   26.064   
Haymana   60   
İzmir   256   
İzmit   58.000   
Kalecik   257   
Karahisar-ı Şarki   5.769   2222
Kayseri   45.036   4.911
Keskin   1.169   
Kırşehir   747   
Konya   1.900   
Kütahya   1.400   
Mamuretülaziz   51.000   4.000
Maraş   8.845   
Nallıhan   479   
Ordu   36   
Perşembe   390   
Sivas   136.084   6.055
Sungurlu   576   
Sürmene   290   
Tirebolu   45   
Trabzon   3.400   
Ulubey   30   
Yozgat   10.916   
Toplam   422.758   32.766


Mamuretülaziz Elazığ şehrimizin eski adıdır.
Kaynak: Wikipedia


    Asıl sorgulanması gereken; özellikle Kürt kökenli(hepsi değil HDP'nin kaç Kürt vatandaşı temsil ettiği oy oranından bellidir) vatandaşlarımızın her fırsatta Türk halkını sırtından vurmak istemesidir. Niçin kardeşlik bağlarımız kuvvetlendirilmek yerine bize karşı olan cephede yer alıyorlar. Bu durumu kabullenmek bana güç geliyor.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
5 Yanıt
9298 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 14, 2013, 10:20:42 ös
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
3891 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 19, 2007, 09:40:36 ös
Gönderen: Draug
10 Yanıt
9103 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2013, 01:51:52 ös
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
3471 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 16, 2009, 11:08:12 öö
Gönderen: karahan
1 Yanıt
3655 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 09, 2010, 04:59:43 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
6005 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 03, 2010, 10:10:26 öö
Gönderen: martı
0 Yanıt
2749 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 04, 2011, 02:35:49 ös
Gönderen: ARCHITECT
4 Yanıt
4852 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 02, 2014, 08:20:00 öö
Gönderen: edebiyat_ogr
Yeni Papa seçildi.

Başlatan ceycet « 1 2 » Islam

17 Yanıt
7769 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2013, 08:36:20 ös
Gönderen: Tij
11 Yanıt
7501 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2016, 08:35:45 ös
Gönderen: ADAM