Insanlarin sahip oldugu davranis tarzi ve cemiyetlerde iyi sayilan deger hükümlerinin tümüne ahlak denmektedir.
Bu tanimi kavrayabilmek için "iyi"nin ne oldugunun ve iyi ile bunun zitti kötünün hangi kistasa göre vasiflandirildiklarinin bilinmesi gerekir.
Bu vasiflandirmayi toplumlarin kanaatine göre degerlendirirsek toplumlar adedince iyi kistasimiz olacak ve bir toplumun iyisini digerinin kötüsü olarak görecegiz. Mesela, yamyamlara göre insan eti yemek ahlak disi olmak bir yana, iyi bir davranistir. Halbuki baska bir toplum için bu hal ahlaksizlik olarak nitelendirilir. Hangi tür davranislarin iyi veya kötü oldugu, insanlarin ahlak kurallarina uymalarinin gerekli olup olmadigi konusunda filozaflar da ortak bir fikre varamamislardir. Hemen hepsi insanin belli bir kisim davranislarini ahlakin çikis kaynagi olarak ele aldilar. Kimileri mutlulugu, kimileri menfaati, kimileri de vazifeyi ahlakin temeli olarak benimsediler Ve tarih boyunca çesitli devrelerde bazi toplumlari etkileri altina aldila: Fakat çikis noktalari yanlis veya eksik oldugu için zamanla etkinliklerini kaybettiler. Mesela, Aristippos ve Epicur'e göre iyi, haz veren seylerdir: Spencer'e göre iyi, evrensel evrmin içinde saklidir: Lock'a göre bu hosnutluk duygusudur: Feuerbach'a göre ise, iyinin tanimi insalarin bencilligidir: Marksist anlayisa göre iyi ve kötünün kaynagi toplumsal gelismelerdir, yani hiçbir zaman gerçek iyiye ulasilmaz.
Bu arada hakdinler, insanlik tarihinin baslangicindan (Hz. Adem aleyhisselamdan) bu yana ahlaki, toplumlardan tolumlara ve zamanla degisen yüzeysel ve keyfi kaideler yigini olarak degil, insanin varolus nedeni ile birlikte köklü bir sekilde izah etmis, Allah (cc)'in emirlerine uymayi ve gaye olarak da menfaatleri gözetmeden sadece Allah (cc) rizasini göstermis, insanlari kisisel ve toplumsal hatalardan, bencilliklerden daima korunmustur.
Kainattaki herseyin, canlilar içinde en kamil olan insanlarin varligini tesadüflere baglamanin mantikla oldugu kadar, modern bilimin izahlariyla ispatlariyla da çelistigi artik günümüzde asikar hal gelmistir.
Varligimiz tesadüflerin degil de büyük hikmetleri ihtiva eden sanatli bir yaratilisin neticesi olduğu için, bizi yaratani bilmek tanimak hayatimizdaki en önemli isimiz olmalidir. Bizi yaratan bizim için iyinin ve kötünün neler olacagini tabii ki bilecek ve bize bildirecektir.
Evrensel anlamda ve yaratilisimiza en uygun ahlak kurallarinin varligindan haberdar oldugumuz halde, kisa bir zaman sonra geçerliliklerini yitirecekleini bildigimiz bir sürü izafi kaideler yiginini ne diye ahlak kurallari olarak benimseyelim?