Selamlar,
yukarıdaki yorumların hepsini okudum, bana göre tüm inanışların kutsalları vardır. Ve belki birey kimsenin kutsalını aşağılamadan, mizahını yapabilir. Ama mizahın bazı unsurları biraz da üstüne gitme yerme içermez mi? Şöyle ki biraz mizahı tanımak istersek
Mizahi Anlatım
İnsanın gülmesine sebep olabilecek olayların, durumların, karşılaştırmaların, kelime ve kelime gruplarının mizaha başvurularak anlatılmasıdır. Mizahi anlatımda amaç, okuyucuyu düşündürmek ve eğlendirmektir. Bu anlatımın diğer bir amacı da eleştiridir. Kişilerin, kurumların, toplumların eksik, kusurlu, hatalı söz ve davranışları mizahi anlatımla eleştirilir. Bu eleştiriyle eksikliklerin, hataların, kusurların ortadan kaldırılması amaçlanır.
Mizahi unsurları oluşturmada karşılaştırmalar, durumlar, hareketler, kelime ve kelime gruplarından da yararlanılabilir. Bu anlatımda dil, bir olayı anlatmak için kullanılır.
Mizahi anlatımda kusurlara, eksikliklere, hatalara dikkati yoğunlaştırabilmek için abartmalardan yararlanılır. Abartma yönüyle kişilerin, kurumların, toplumların eksiklikleri gözler önüne serilir. Bu bakımdan mizahi anlatımda gerçeklerden sapma söz konusu olabilir. Mizahi anlatımda dilin kullanımı çoğunlukla değiştirilerek gülünç durumlar ortaya çıkarılır. Bazen de argo yoğun şekilde kullanılabilir. Mizahi anlatımlarda günlük konuşmaya ait unsurlardan sıkça yararlanılır.
Mizahi Anlatımın Kullanıldığı Metin Türleri
“Karagöz, orta oyunu, meddah, köy seyirlik oyunu” gibi geleneksel tiyatro türlerinde mizahi anlatımdan bolca yararlanılır. Bu türlerin ortak yönü gülmecenin şive taklitlerine ve dil oyunlarına dayanmasıdır. Bu türler doğaçlamayla gelişir. Önceden belirlenen yazılı bir metne bağlı kalınmaz. “Komedi” türü tiyatrolar, “taşlama” ve “hiciv” türündeki şiirler, “fıkralar” mizahi anlatıma ait unsurları içerir. “Roman, hikaye, tiyatro, sohbet, deneme” gibi türlerde yer yer mizahi anlatıma başvurulur. Bu türlerde kalem oynatan sanatçılar anlatımı etkili kılmak için mizah unsurundan yararlanabilir. “Karikatürler” de mizahi anlatımın içinde yer alır.
Mizahi Anlatımın Özellikleri
Olayların gülünç, alışılmadık ve çelişkili yönleri yansıtılır.
Okuyucuda uyandırılmak istenen etkiye göre düzenlenir.
Ses, hareket, konuşma ve görünüş taklitleri mizah unsuru olarak kullanılır.
Mizahi unsurlarda abartı ve gerçekten sapma vardır.
Mizahi unsurları oluşturmada karşılaştırmalar, hareketler, kelime ve kelime gruplarından yararlanılabilir.
Dil daha çok, sanatsal (şiirsel) işlevde kullanılır.
Mizahi Anlatımla İlgili Kavramlar
İroni: Söylenen sözün tersini kastederek kişiyle veya olayla alay etme.
Humor: Ciddi bir tavırla söylendiği halde alay olduğu belli olan ince, hoş nükte.
Nükte: İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz, espri.
Komik: Gülme duygusu uyandıran, güldürücü, gülünç.
Kara mizah: Yalnız güldürmeyi değil, düşündürmeyi ve yergiyi de amaçlayan mizah türü.
Parodi: Ciddi sayılan bir eserin bir bölümü veya bütününü alaya alarak biçimini bozmadan ona bambaşka bir özellik vererek biçimle öz arasındaki bu ayrılıktan gülünç etki yaratan bir oyun türü.
Taşlama: Bir kişiyi, bir yeri, bir şeyi vb. kusurlu yanlarını alaycı bir dille yeren halk şiiri türü.
Hiciv: Bir kişiyi, bir yeri, bir şeyi vb. kusurlu yanlarını alaycı bir dille yeren divan şiiri türü.
Karikatür: İnsan ve toplumla ilgili her tür olayı konu alarak abartılı biçimde belirten, düşündürücü ve güldürücü resim.Tüm bunlara rağmen bir bireyin özgürlüğü diğer bireylerin özgürlüğünü kısıtlıyor yada zarar veriyorsa durum değişiyor. Felsefede de bir çok özgürlük tanımı yada akımı varken belkide sansür aynı zamanda özgürlüktür. Flsfdergisi.com' dan Yavuz ADUGİT'in özgürlüğün kısa tarihi adlı yazının özetini ilave ediyorum ve devamınında linki
http://www.flsfdergisi.com/sayi16/63-94.pdf'dir.
ÖZGÜRLÜĞÜN KISA TARİHİ
Yavuz ADUGİT
ÖZET
Bu yazıda, özü itibariyle pratik bir fenomen olan özgürlüğün teorik
tarihinin izi sürülmektedir. Bir mit aracılığıyla insanlığın düşün dünyasında
yerini alan özgürlüğün rasyonel teorik çerçevesi Antik Yunan felsefesinde
çizilmiştir. Platon ile birlikte insanın kendi yapısını seçme imkânı olarak felsefe
sahnesinde yerini alan özgürlük, Aristoteles’in bilginin eşlik ettiği tercihte
bulunma gücü olarak karşımıza çıkar. Ne var ki Modern felsefede Spinoza’nın
itirazlarına maruz kalır. Hume’un ebeliğiyle yeniden doğan özgürlük, Kant
felsefesinde reddedilemez, ama teorik olarak hakkında hüküm verilemez gizemli
bir ahlaki koşul mertebesine çıkar. Marks ile birlikte tamamen toplumsal ilişkiler
bağlamında siyasetin nihai amacı olarak felsefede yeni bir görünüm kazanır.
Albert Camus felsefesiyle bir tür düşünce ve eylem belirleme gücü olarak bir kişi
potansiyeli olarak belirir ve Sartre tarafından kişinin varoluşunun temel ontolojik
kategorisi olarak kaçınılmaz ilan edilir
Saygılarımla