Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Rennes-la-Château Olayları - 4  (Okunma sayısı 3771 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 15, 2010, 02:32:01 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Rennes-la-Château köyünün eski rahibi Antoine Bigou, oradan ayrılmadan önce vasiyetnameyi kendisine emanet etmiş olan Marie de Négre d’Ables için bir mezar taşı yapmıştı. Bu, görünümü bakımından sıradan bir mezar taşı gibiydi ama çok önemli bir mesaj, yeryüzünde hemen herkesin öğrenmeye can attığı büyük bir sır içeriyordu. Henri bunu Rennes-les-Bains köyünün önceki rahibi Jean Vie’den öğrenmişti.

O mezar taşını bulurlarsa belki bir adım daha ileri gidebilirlerdi.

Henri, bu mezar taşını Rennes-les-Bains köyü mezarlığı ile Blanchefort Şatosu çevresinde aramış, bulamamıştı. Antoine Bigou Rennes-la-Château köyünün rahibi olduğuna göre, orada bir yerde olabilirdi. Henri, kendi bölgesi olmadığı için orada aramaktan çekinmişti. Önerisi üzerine, Bérenger, Rennes-la-Château köyünün mezarlığında bir araştırma yaptı. Öyle bir mezar taşına rastlayamadı.

Antoine Bigou’dan bu yana gelmiş olan bilgiye göre, böyle bir mezar taşı mutlaka olmalıydı. Marie de Négre d’Ables öldüğünde elbette bir yere gömülmüştü ama nereye?... Henri’den önceki rahip bunun yerini de söylemiş olsaydı ya!... Kim .bilir belki o da bilmiyordu.

Bérenger, yılmadan, bıkmadan, usanmadan mezarlıktaki her bir taşı üst üste birkaç kez gözden geçirdi. Köylülerin dikkatini çekmemek için bu işi genellikle geceleri yapıyordu.

Nafile!... Yoktu.

Blanchefortların şatosunun Coustassa köyüne de yakın oluşunu göz önüne alıp, oradaki mezarlığı da incelemeyi düşündüler.

Bérenger bir gün sırf bunun için kalkıp oraya gitti. Böylece, o köyün her ikisinin de önceden tanıdığı rahibi Antoine Gélis de konuyu öğrenmiş oldu.

Orada da hiçbir şey bulamadı.

Bérenger artık bu araştırmadan yorulmuş, üzerine bıkkınlık çökmüştü. Bu sevdadan cayıp köyündeki olağan işine döneceğini söyleyince, Henri ona hak verdi. «Kim bilir, belki bambaşka bir yerdedir.» diyeceği tuttu.

O anda Bérenger’in kafasında bir şimşek çaktı.

«Elbette!» diye haykırdı. «Mezarlıklarda olsaydı zaten çoktan bulmuştuk. Bunu niçin daha önce düşünemedik ki?»

Yine umutlanmıştı.

Bu kez olmadık yerleri dolaşmaya başladı. Hatta üzerine yıldırım düşmüş, parçalanmış olabileceğini düşünerek, Rennes-la-Château köyü ile Blanchefort Şatosu arasındaki bölgede birçok yerden taş toplamaya, bunları birbiriyle karşılaştırmaya girişti. Ancak bir mezar taşı kalıntısına rastlayamadı.

Köylüler, Bérenger’in yaptıklarına hiçbir anlam veremiyordu. Bu genç rahip çıldırmış gibiydi. Her gün çevrede dolaşıp duruyor, bazen kilometrelerce yürüyor, bir sürü taş toplayıp getiriyor, bunları lojmanın bahçesine diziyordu. Bahçeyi taşla süslemek istiyorsa, bu kadar zahmete ne gerek vardı ki!...

Bérenger gerçekten çok garip davranıyordu. Geceleri kiliseye gidip uzun süre kaldığını, orada ne olduğu bilinmez birtakım işlerle uğraştığını görenler olmuştu. Elbette kiliseye gidecekti ama niçin gece?... Onu karanlıkta mezarlığa gidip gelirken gördüğünü söyleyenler de vardı.

Bérenger, kulağına kadar gelen dedikodulara aldırış etmeden, köylülerin onu deli sanmasını bile umursamadan, aylarca Rennes-la-Château köyünün çevresindeki her yeri gezdi; her yere baktı. Nerede nasıl bir taş bulunduğunu âdeta ezberledi.

Çabası boşa çıkmadı.

Sonunda aradığı mezar taşını Couiza yolunun yakınında, yüzüstü devrilmiş, her yanını çalılar sarmış bir halde buldu. Eğer taşın çalıların altından dışarıya doğru uzanır durumda kalmış olan sivri ucu dikkatini çekmeseydi, görmeden geçebilirdi.

Taşı kenarından zorlukla kaldırıp çevirdi. Biraz temizleyince, üzerindeki yazının hâlâ bozulmamış, rahatça seçilebildiğini gördü:

“BURADA BLANCHEFORT DHAUPOUL HANIMEFENDİSİ SOYLU M ARIE DE NEGRE DARLES YATAR. 17 OCAK 1781’DE ALTMIŞ YEDİ YAŞINDAYKEN ÖLDÜ. HUZUR İÇİNDE DİNLENSİN.”

Herhangi bir gariplik görünmüyor, değil mi?... Zaten ilk bakışta olağan dışı bir şey yok. Fakat biraz dikkat edilirse, göze birtakım yanlışlar çarpıyor.

Örneğin, “D’HAUTPOUL” yerine ayraç ve bir harf iksik olmak üzere “DHAPOUL”, “MARIE” yerine “M ARIE”, “D’ABLES” yerine “DARLES” yazılmış. Romen rakamlarıyla verilen ölüm yılındaki (MDCCLXXXI) ikinci “C” yerine “O” konmuş. Bazı harfler küçük yazılmış. Satır hizaları kaymış. Noktalamada da yanlışlar var.

Tüm bunlar özensizlik sonucu sanılabilir. Büyük harflerin arasına küçük harfler karıştırılıp, bunların satır hizasından kaymış bulunması da, bu taşı işlemiş olan kişinin el acemiliği ya da beceriksizliği olarak düşünülebilir.

Bunun altında, dikdörtgen biçiminde bir başka taş daha vardı. Üstünü toprak kaplamıştı. Mezarın üstüne örtülmüş olan bu taşta da birtakım yazılar vardı ama işte burada ne yazılı olduğu anlaşılabilir gibi değildi.

En üstte bir daire gibi çerçeve içine alınmış “P.S” diye bir yazı. Onun altında bir düşey çizgi. Her iki yanında “RÉDDIS”, “RÉGIS”, CÈLLIS” ve “ARCIS” diye dört sözcük. Her iki yanda yukarıdan aşağıya Latin ve Grek harfleriyle yapılmış anlamsız bir karışım. Daha altta “PRAE-CUM”. Bunun sözlük anlamı “Gelmeye dua et” ama burada bambaşka bir nedenle kullanılmış olabilir. En altta bir örümcek ya da ahtapot gibi duran bir garip figür. Bir de en alt sağ köşede birtakım harfler. Romen rakamlarıyla yazılmış bir tarih gibi duruyor ama aslında bu bir sayı bile değil; çünkü tutmuyor.

Şimdi bu iki taşın sonradan yapılmış olan çizimlerini de buraya yerleştireyim ki bu anlatmış olduklarım biraz daha anlaşılır olsun.


 


Taşları oradan taşıyıp götürmek olanaksızdı. Bunun için bir araba ve en az iki kişi getirmek gerekirdi. Bu ise çok dikkat çekerdi. Üstelik epeyce zamandan beri köylüler Bérenger’i âdeta göz hepsine almış gibiydi. Taşların üzerinde yazılı olanların bire bir kopyasını çıkarmak en doğrusu olacaktı.

Bir gün evinin işlerini gören Marie Denarnaud ile birlikte oraya yine gitti. Marie gözcülük ederken, Bérenger de sanki orada oturmuş da İncil okuyormuş gibi taşların üzerindekileri bir kâğıda kopyaladı. Sonra mezarın baş taşını önceki gibi çevirip bıraktılar.

Bérenger ile Henri bundan sonra sık sık bir araya geldi. Uzun uğraşılarla, çeşitli yöntemler deneyerek sonunda bu yazıların şifresini çözmeyi ve ardındaki gizli mesajı çıkarmayı başardılar.

Mezar taşının üzerindeki yazının hemen her satırında kasten bir hata yapılmıştı. Önce bunları ayıklamak, sonra da rakamları bir yana ayırıp belli bir sistem izleyerek harflerin yerlerini değiştirmek gerekiyordu.

Çözümleme bittiğinde ortaya çıkan mesaj şuydu:

“Rennes’te altın. Royal Rhedae hisar deposu. Ve Arkadya’da ben.”

Bunun yanı sıra rakamlarla, kasten yanlış yere konulmuş noktalamalarla açılar ve ölçüler verilip, bir yer tarif edilmekteydi.

Tüm bunlar, Henri’nin yıllarca çalışarak yaptığı hesapların hatalı olduğunu gösteriyordu. Kuşkusuz doğrusu buysa!... Üstelik ille de bir hazinenin yerini tarif ediyorsa... Buradaki o “altın” sözcüğü de başka bir anlama gelmek üzere kullanılmamışsa...

Kaldı ki mesaj sadece baş taşında değil, mezarın üstüne konulmuş taştaki şifreli yazı ile de bütünlenmekte olabilirdi. Fakat onu çözümleyemediler.






Bu bölümde hayli yol aldık ama sonunda yine yetersizlik, yine belirgin bir yere ulaşamama olgusu var. Düşünüyorum da, onların yerinde ben olsaydım çoktan vazgeçmiştim bu sevdadan.… Ancak onlar hiç de benim gibi düşünmemiş anlaşılan. Her ikisi de birer Katolik din adamı ama benden çok daha hırslı... Üstelik bu hırsları bir maddi değer elde etme üzerine kurulu. Bir de Hıristiyanlar ellerince avuçlarında bulunan para ve mücevheratı papazlara emanet eder. Bu ikisine bakılırsa, kim bilir kaç masumun emanetine hıyanet etmiştir o papazlar tarih boyunca…  Neyse, şimdi bir kez de burada duralım ve bundan sonrasını izleyecek yazıya bırakalım.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
3936 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2019, 10:06:25 ös
Gönderen: ebedicirak
0 Yanıt
2872 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 13, 2010, 09:44:23 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2678 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 14, 2010, 11:23:44 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2516 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 16, 2010, 08:15:18 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2881 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 17, 2010, 08:25:01 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3072 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 18, 2010, 08:32:43 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
5937 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 19, 2010, 11:41:46 ös
Gönderen: AKTUĞ
0 Yanıt
3037 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 20, 2010, 09:35:43 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4578 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2010, 09:41:13 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
5064 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 22, 2011, 08:21:55 öö
Gönderen: ADAM