bugün bir mail grubuna düşen Bir Bilim Adamının KKKA ile ilgili Feryadını sizlerle paylaşmak istiyorum. bugünlerde bakanların çıkıp medyaya paçaları sıvayalım çorapların içine sokalım tarzı feci bilimsel (!) görüşlerinden sonra bir de bir Bilim İnsanının bu husustaki çığlığını duymamızın iyi olacağını düşündüm.
....
Değerli Grup Üyeleri ve İlgilenenlerin Dikkatine,
Yine son günlerde gerek medyada gerekse kendi kulüp yazışma adreslerinde, KKKA ile ilgili her kesimden bilgi sahibi olan, olmayan, kime hizmet ettiğinin farkında olan, olmayan kendini ispat etmeye çalışırcasına boy göstermekte, fikirler yürütmekte, yok hormonlar, yok biyolojik ajan, yok kuş gribi gibi bir çok suçlamalar yapmakta, ama bu güne kadar geçen (2002-2008) sürede, gerek hastalığın epidemiyolojik boyutları ile gerekse buna bağlı üretilmiş çözümyolları ile (bu konularla ilgili defalarca bakanlıklara ilişikte sunduğuma benzer proje konuları vermiştim) ilgili çalışmaya dayandırılmış, bilimsel esaslara oturtulmuş 1 tek veri yok!, esas sorgulanması gereken husus bu, kulaktan dolma bilgilerle, palyatif, günü kurtaran politikalarla boy, boy medya veya bu tür sayfalarda yer alınıyor, diğer taraftan onlarca insanımız ölüyor, hala çıkıp, çorapları paça içine sokunuz, yok kene kovucular sürünüz(sanki kullanılan kene kovucuların etken maddesi permetrinin insan sağlığına ve doğaya hiçbir zararı yokmuş gibi, su ve suda yaşayan canlılara ve dolayısı ile doğaya zararı hesaplanmadan, çok masum bir kimyasal olarak piyasaya lanse edilmeye çalışılıyor!!!) gibi çok da geçerliliği ve inandırıcılığı olmayan yöntemlerle, maalesef ölen insanlarımızı bir kez daha öldürüyor, kalanları ise panik havasına sokarak farklı şekilde, farklı kesimlere yararlılık ortamı yaratıyoruz(hastalık için teşhis kitleri, kene kovucu, kene çıkartıcı, kene öldürücüler için pazar oluyoruz). Hepimizin, ülkesini seven herkesin, ülke insanını seven herkesin lütfen yukarıda ve bilhassa ilişikte sunduğum konularla ilgili, ulaşabilecekleri icra mercilerine aracılık yapma güçleri varsa, bununla ilgili girişimlerde bulunurlarsa her zaman minnetar olacağım. Çünkü ben defalarca benzer yazılar ilettim, ama dikkate alınmadı.... BU ülke hepimizin, gelin bir olalım, iri olalım, diri olalım.... Saygılarımla
Kırım-Kongo’da Çözüme Giderken (SENELERDİR DİLE GETİRDİĞİM) Bilinmesi ve Yapılması Gerekenler
I-BİLİNMESİ GEREKENLER???YAYILMA1- Kontrolsüz hareket halinde olan yaban hayvanları, başıboş sahipsiz hayvanlar ve göçmen kuşlar (virusun, enfekte hayvan ve enfekte kenelerle taşınması)
2- Kontrolsüz evcil hayvan nakilleri (virusun, enfekte hayvan ve enfekte kenelerle taşınması)
3- Kontrolsüz insan gezi ve göçleri (virusun enfekte insanlarla taşınması)
BULAŞMA 1- Kontrolsüz tarla, bahçe, mera, park alanları ve barınaklar (kene-hayvan-insan) ile tıbbi müdahaleler(kenenin ezilerek çıkarılması, hastalıklı kanla…(kene-insan, insan-insan)
II-YAPILMASI GEREKENLER!!!İlgili bakanlık yetkilileri (Sağlık, Tarım ve Çevre) ve üniversitelerin ilgili bilim dalı elemanları biraraya gelerek, aşağıda ki konularla ilgili projelerde çalışacak ekip veya takımlar oluşturulmalıdır.
KENE1-Kenelerin mevsimsel aktiviteleri, öncelikle hastalık çıkan bölgelerde olmak üzere, daha sonra tüm yurt sathında en az 2 yıllık bir süreçte aylık kontrollerle kenelerin biyo-ekolojik özellikleri belirlenmeli, kış, yaz ve bahar aylarında nerede, hangi gelişme aşamasında oldukları saptanmalı (kene-mevsim ilişkisi),
Türkiye’de tespit edilmiş en önemli hastalık etkeni taşıyıcısı Hyalomma marginatum marginatum’un, yine ülkemizde ki bazı yaşamsal Özellikleri:
İlkbahar ve yaz aylarında: Türkiye’de bu dönemde kesin olmamakla birlikte kenenin toplam hayat süresi 4-5 ay’ dır, bu sürenin yaklaşık her biri 15’er gün olmak üzere 2 farklı konak grubunda (larva ve nimf aşaması birinci konak grubu küçük kemiricilerle, yerden beslenen kanatlılarda, olgunları ise ikinci konak grubu sıgır,koyun,keçi, domuz ve de insan) 1 ay’ı kanla beslenme, 3-4 ay’ı ise beslenmeden hareketsiz geçirdiği gömlek değiştirme, yumurtlama gibi çeşitli aşamalardır, öncelikle bu aşamalarda bulunduğu yerler tespit edilmelidir.
…İşte ilkbahar ve yaz aylarında mücadele, 3-4 aylık hareketsiz, beslenmeden geçirdiği yerlerde yapılmalıdır!!!.
Sonbahar ve kış aylarında: Türkiye’de bu dönemde kesin olmamakla birlikte kenenin toplam hayat süresi 6-8 ay dır ve kene bu süreyi tamamı beslenmeden, hareketsiz doymuş nimf veya aç olgun halde geçirmekte olup, bu yerler tespit edilmelidir.
…İşte sonbahar ve kış aylarında mücadele, bu 6-8 aylık hareketsiz, beslenmeden geçirdiği yerlerde yapılmalıdır!!!.
Amma!!! öncelikle hareketsiz ve beslenmeden geçirdiği yerler tespit edilmelidir!!!.
Kene mücadelesin de; yukarıda ifade edildiği gibi kenenin her mevsimde beslenmeden ve hareketsiz geçen aşamaları, toplam hayatında çok uzun bir yer tuttuğundan(yaklaşık %90), hem etkili bir mücadele için, hem de eko sisteme en az zarar verilmesi bakımından tercih edilmelidir!!!
VİRUSTürkiye’de virus tüm özellikleriyle ortaya konulmalı!!!
1-Kenelerin tür olarak hastalık etkeni virusu taşıma oranları belirlenmeli (kene türü-virus ilişkisi),
2-Evcil ve yaban hayvanlarının hastalık etkeni virusu taşıma oranları belirlenmeli, bunların hangi kene türleri ile enfeste oldukları, istila edildikleri saptanmalı (hayvan- kene türü-virus ilişkisi),
3-İnsanların hastalık etkeni virusu taşıma oranları ve hangi kene türleri ile enfeste oldukları belirlenmeli (insan-kene türü-virus ilişkisi)….
III-MÜCADELE YOLLARI:
İşte yukarıda bilinmesi ve yapılması gerekenlerle ilgili bilgiler araştırma sonuçlarına göre saptandıktan sonra mücadele girişimlerinde bulunulabilir, yine burada da öncelikler aşağıda ki şekilde olmalıdır!….
Kene
1- Biyolojik:a-Kene ve yumurtalarını yiyen doğal düşmanlar, predidatörler: Ixodiphagus (Encyrtidae, Chalcidoidea), Pyemotes (Pyemotidae,Acari), Eremiaphila (Eremiaphilidae:Mantoidea), Basillus thuringiensis, Bazı mantar türleri (planlanma aşamasında ortak bir projemiz var)
b-Erkek kenelerin kısırlaştırılması (halen tarafımdan yürütülen ortak bir proje var..);
c-Gelişme dönemlerini etkileyici faktörlerin devreye sokulması;
2- Kimyasal; Her yıl yurt sathında Bakanlıklar, Belediyeler tarafından kullanılacak bütün kimyasallar, haşere ilaçları (insektisit, akarasit, pestisit), kene ilaçları da buna dahil, oluşturulacak komisyon tarafından Türkiye’de ki merkez bir laboratuvar çalışma sonuçlarına göre saptanmalı ve iklimsel bölge farklılıkları dikkate alınarak aynı bölgede aynı zaman dilimi içinde, mutlak ilgililer nezaretinde, dozunda ve gerekli olan tekrarlamaları ile birlikte uygulamalar yapılmalı…
Ve ayrıca yine bu komisyon, yapılan laboratuar tetkiklerine göre direnç gelişmesini önlemek amacıyla belirli zaman aralıklarında etken madde değişimini de sağlamalı !!!...
Diğer taraftan KKKA’ya bağlı insanlarda bugün yaşanan ölüm olayları ve ileride yaşanılacak olanların tüm sorumlusu, bilinçsizce kullanılan veya kullandırttırılan kimyasalların eko-sistemde yapmış olduğu tahribatlardır. Daha önceki yazılarımda da hep bahsettiğim gibi sivrisinek, kene, süne , kımıl, elma, armut kurtları gibi bazı haşerelerle mücadelede, nedense ilk akla gelen ve yılda 1 katrilyon lira ödenerek yaklaşık 100 bin ton tüketilen, bakkal da da, aktar da da satılan, hiçbir denetim altında olmadan kullanılan bu kimyasallar(zehirleri) doğada, bekli de en son yukarıda saydığımız haşerelere etkimekte, onlardan önce bu haşerelerin doğada ki doğal öldürücülerini, kuşları, arıları, kelebekleri ve de insanları etkilemekte ve bu suretle doğal dengeyi de bozduğunu anlamak için herhalde kör olmak gerekir. İşte doğal dengeleri bozduğumuz için atmosferde açılan delik, küresel ısınma, kuraklık, ülkemizde yağmur gibi kene istilaları, böcek istilaları ve bekli de daha büyük felaketler zinciri, bozduğumuz eko-sistemdeki zincir halkalarının yerini alacaktır. Bütün bunlara rağmen, o kadar yazmamıza ve söylememize rağmen yine bu sene geçtiğimiz haftalar da (Mayıs-2008) güya kene mücadelesinde kullanılmak üzere tam 20 trilyon liralık kimyasal satın alınmış, riskli bölge ilan edilen 35-36 İl’e dağıtılmış olduğunu üzülerek öğrendim, yani 500-1000 ton arasında bir kimyasal, yine sadece doğayı kirletecektir, çünkü kenelerin bu bölgelerde mevsimsel aktiviteleri kesin bilinmemekle birlikte, tahminime göre artık keneler ilaçlanması düşünülen koyun ve sığırlardaki kan emme dönemini tamamlamış ve dişiler yumurtlama aşamasına gelmiş olacaktır. Takip eden aşamada ise yani larva ve nimf aşamalarında ise, yine ilaçlanması düşünülen sığır ve koyunlarda olmayacaklardır; yaşam şekli itibarı ile bunlar daha küçük kemiricilerle, kanatlılarda larva ve nimf döngülerini tamamlayıp (eylül-ekime kadar), doymuş nimf veya aç olgun şeklinde kış uykusuna yatacaklardır. Yani gelecek sene MART veya NİSAN 2009’a kadar sığır, koyun, at, domuz veya insanlara gelmeden bulundukları, saklandıkları yerde kalacaklardır. Tabii virus taşıyorlarsa onlarda kışı uyku halinde geçirecektir.
Bilindiği gibi bu tür kimyasalların kalıntılarının bulunduğu tarım ürünleri ihraç da edilememektedir!!!(02. 06. 2008 tarihli bir çok basın yayın organında Rusya bu tür kalıntılardan dolayı meyve ve sebze alımını durdurduğunu bildirmiştir!!!)
3-AŞIA- KeneDünyada ticari boyut kazanmış, biri Küba’da (GAVACTM) diğeri Avustralya’da (TickGARDTM) olmak üzere iki aşı bulunmaktadır. Yaşam tarzı bakımından KKKA taşıyan kenelerden tamamen farklı olan sadece Boophilus soyuna (tek konakta yaşamını tamamlayan) bağlı keneler için var olan bu aşılar, diğer kene türleri için kullanılmamaktadır!
B- Virus: Bilinen aşı yoktur.
KORUNMA1-Yayılma yollarında bildirilen kontrolsüz hayvan ve insan hareketleri kontrol altına alınmalıdır!!!
2-Bulaşma yollarında bildirilen kontrolsüz alanları (özellikle yaban ve başıboş gezen sahipsiz hayvanların bu alanlara girmesini önlemek için çit veya duvarlarla çevirmek) ve yapıları (Yaşam şekli ve yaşam yerleri itibarı ile çağa uygun standartların kazanımı, çatlak, yarıksız duvar, tavan ve taban gibi günümüz yaşam alanı standartlarından asgarisini uygulamak) kontrol altına almak!!!
3-TÜM HEPİSİNDEN ÖNEMLİSİ İSE BAKANLIKLAR; DEKANLIKLAR ve KIRSAL Ve de KENTSEL ALANDA YAŞAYANLAR OLARAK EĞİTİME, ARAŞTIRMAYA, AÇIK OLMAK GEREKİR!!!! YANİ EĞİTİM ŞART, EĞİTİLMEK VE ÖĞRENMEK ESAS OLMALIDIR !!!
Yüzyıl olarak günümüz bilgi çağında, bilgi sahibi olunmadan strateji geliştirilemiyeceğini, artık bilmemiz, kabul etmemiz gerekir!!!