Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Tarih => Konuyu başlatan: Kaan - Mayıs 09, 2013, 04:52:14 ös

Başlık: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 09, 2013, 04:52:14 ös
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, “Dersim Katliamı’nın sorumlusu devlet ve CHP’dir. Atatürk de bu olaylardan haberdardır” deyince ana muhalefet partisinde kıyamet koptu.

Bazı milletvekilleri Aygün’e karşı ayaklandı.

Parti yönetimi Aygün’ün savunmasını istedi.

Bu konuda yapılan açıklamaları okudum ama ne CHP yönetiminin, ne de CHP’li milletvekillerinin Aygün’e niye itiraz ettiğini anlayabildim.

Aygün’ün yalan söylediğini mi düşünüyorlar?

1937’de gerçekleşen Dersim Katliamı’nın sorumlusu olarak devleti ve CHP’yi görmüyorlar mı?

Dersim Katliamı’nı devlet yapmadı mı?

CHP yönetimi ve milletvekilleri, Dersim Katliamı’nın sorumlusunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden başka biri olduğunu düşünüyorlarsa, söylesinler.

O katliamı devletten başka kim yaptı?

O tarihte devletin tek sahibi de CHP değil miydi?

Türkiye’de devletten ve devletin sahibi olan CHP’den başka bir güç mü vardı?

Yoksa Atatürk kısmına mı itiraz ediyorlar?

Bence Aygün kibarca söylemiş, “Atatürk de bu olaylardan haberdardı” derken.

Ülkenin hâkim-i mutlakı olan Atatürk’ün “haberdar” olmaması zaten söz konusu değil ama Atatürk sadece “haberdar” değildi, bu katliam için bizzat emir veren, planları yapan adamdı.

Trabzon’daki müzeye giderlerse Atatürk’ün üstünde çalıştığı harekât planını da orada görürüler, Atatürk harita üstünde birliklerin gideceği yerleri belirlemişti.

Bunun neresine itiraz ediyorlar?

Dersim Katliamı’nın devlet, CHP ve Atatürk’ten başka “sorumlusu” olabilir mi?

Yoksa buna itiraz etmiyorlar da Dersimde bir “katliam” olduğunun söylenmesine mi itiraz ediyorlar?

“Dersim’de katliam olmadı” mı diyorlar?

Orada binlerce adamın öldürülmesinin adı ne CHP’lilere göre?

Öldürülmediğini mi iddia ediyorlar?

Girsinler internete o katliamın korkunç görüntülerini rahatça bulurlar.

Zaten çok uzağa gitmeye gerek yok.

Dersim konusunu dile getiren eski CHP Milletvekili Onur Öymen’di, Kürtlere karşı sertleşme politikasını savunurken Atatürk’ün Dersim’de yaptıklarını örnek göstermişti.

İsterlerse biraz daha yakına gelsinler.

Dersim Katliamı’yla ilgili sözleri için “savunma” isteyen partilerinin bugünkü başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na doğru yaklaşsınlar.

Ona İhsan Sabri Çağlayangil ile Dersim konusunda neler konuştuklarını sorsunlar.

O konuşmanın kayıtlarını bulsunlar.

Çağlayangil’in tarihe geçen, “İnsanları mağaralarda fareler gibi öldürdük” sözünün altını çizsinler.

Binlerce insanın “mağaralarda fareler gibi öldürülmesinin” katliamdan daha başka bir ismi varsa onu söylesinler.

Askerlerin kesilmiş kafaları ellerinde tutan resimlerine baksınlar.

Sonra kamuoyuna Aygün’ün sözlerine niye itiraz ettiklerini anlatsınlar.

Dersim’de yaşananlar hakkında biraz bilgisi ve bir nebze vicdanı olan hiç kimse Aygün’ün sözlerine itiraz edemez.

İnsanları yakarak, bombalayarak, idam ederek, kafalarını keserek öldürdüler Dersim’de, sonra da utanmadan bunun konuşulmasını yasak ettiler.

Hâlâ gerçekleri susturmaya çalışıyorlar.

Tabii, bu ülkede Dersimlileri bombalayan Sabiha Gökçen’in adı bir havaalanına veriliyorsa sadece CHP değil bütün partiler utansınlar.

Kürtlerin katilinin adını taşıyan bir havaalanından Kürtleri yolculuk etmeye zorlayan bu devlet utansın.

O havaalanının adı bir gün değişecek.

Sivil halkın üstüne bomba atan birinin adı havaalanına verilemez çünkü.

Bu devlet Kürtleri böyle delirtiyor işte, öldürüyor, öldürdüğünün söylenmesini yasaklıyor, öldürdüğü söylendiğinde pişkince reddediyor, katilin adını havaalanına veriyor, sonra da “biz kardeşiz” diyor.

Kardeş olduğumuza hiç inanmıyorum ama eğer kardeşsek de Habil’le Kabil gibi kardeşiz, kardeşlerden biri diğerini öldürdü, defalarca öldürdü.

Sonra da “yoo, öldürmedik” diye gözlerinin içine baka baka alay etti, “öldürdünüz” diyeni cezalandırdı.

Hâlâ da cezalandırıyor.

Belki de Aygün’ü, Dersim Katliamı’nı en yakından bilen insanlardan birinin yönettiği partiden atacaklar.

Dersim’de katliam olmamış mı olacak o zaman?

Yoo, sadece başta Kılıçdaroğlu olmak üzere bütün CHP gerçekleri saklamış, olayları çarpıtmış, yalan söylemiş olacak.

Benim onlara söyleyecek bir sözüm yok.

Ama sanırım Seyit Rıza’nın Kılıçdaroğlu’na bir sözü olacak:

“Ayıptır, zulümdür, cinayettir.”

Bu söz, Aygün’den savunma isteyen Kılıçdaroğlu’na hayatı boyunca yeter.

Ahmet Altan
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: ceycet - Mayıs 09, 2013, 05:18:15 ös

O bölgede ilk katliamı yapan,Yavuz sultan Selim'dir.

Bahsi geçen katliamın sorumlusu da elbette CHP dir;ancak

,bugünkü parti yönetimini suçlamak haksızlık olur.KILIÇDAROĞLU'nun başına gelenlerse büyük talihsizliktir.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Tij - Mayıs 09, 2013, 05:24:30 ös
Atatürk!ün manevi kizi ve bizimde vedari iftaharimiz Sabiha Gökce anilarinda söyle demis "canli hedef üzerine bomba atmak insana hic acima hissi vermiyor. Insan yanliz vazifesini  görmek üzere aramayi, vurmayi düsünüyor".
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 09, 2013, 05:33:40 ös
E tabi ne olacak suçla devleti gitsin,ne yanı ahmet altan yazdı diye doğrumudur?yada yazdıklarımı yanlış tabiki ikiside değil ama unutulanda bu devletin varlığı tabıki benim içöinde can sıkıcı tarafı o.Görüntüsünü verdiğim kitap dr.da satılıyor herkes okumalı bu dersim nasıl ortaya çıkmış neler olmuş alın okuyun.Evet o emri Atatürk vermiş bir liderin yapması gerekeni yapmış ama hangi noktada tüm bunlar es geçilip sanki bu devlet gidip sinek gibi ezmiş ora halkını.

Çağlayangilin açıklamalarından ne çıkar işte bu adam emniyet müdürlüğünden gelip en uzun süre dış işleri bakanlığı yapmış bir zevat  ülkenin basiretsiz yöneticilerinden biri,kendi halkına fare diyebilecek kadar düşük profilli bir adam bunun sözü peki devletin sözümüdür? belkide anlamadığınız nokta buıraları.

Atatürk menemende gerici yobazların şehid ettiği cumhuriyet subayı kubilay şehid olduğundada menemen ilçesinin haritadan silinme emrini vermişti ne yani küçük bir ilçe bir cumhuriyet subayının kellesini meydanda kopartılmasına seyirci kalacak ve o genç cumhuriyeti korumayacak neden orada var olalımki silinecek tabi o kararıda bir lider verir işte.

Ahmet altanda iyi b,ir okur muhakkak ama devlete vurmakla olmaz bu iş madem yazacak ve yükleneceksin adam gibi yapacaksın bu işi nedenleri ile yazki bu acı neden hangi sebepten yaşanmış anlasın bu ülke yarım yapılmış iştende yarım yazılmış yazıdanda kimseye hayır gelmez.

Ben bu kitapta farklı şeyler okudum bir sürü tutanak ve rapor var okuyun dersim olmasa idi ne olurdu bir sonuç ta sizler çıkarın,o günün şartlarını bilmeden yaşamadan bugünden bakıpta yazmakta coşmakta hoş durmuyor,sormazmısınız neden karadenizde bir çapul ve eşkiyalık olmamış,neden egede olmamış en geri bu bölgemi kalmış uyutmayın bu halkı artık yıllardır yaptığınız gibi.

Adil olun bu ülkede içinde yaşayanlarda tümü bizim değerlerimiz.

sevgiler
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 09, 2013, 08:16:41 ös
I. harekâtta bir şey yok zaten, katliam II. harekâtta olmuştur. Eğer isyancıların ölümü için katliam dense idi I. harekât için de konuşulurdu, o vakit zaten kimse bir şey diyemezdi, isyancılara müdahale yapıldı denirdi fakat o kadar basit değil, isyan edenler dışında halk katledilmiştir. Çoluk çoçuk kadın demeden büyük bir katliam gerçekleştirilmiştir. Kökenleri Kürt, inançları Alevilik olsun, fark etmez, bunlar hayvan değil, insan. Bu tip diktatörlük devri katliamları baskıcı rejimden dolayı görmemezliğe gelindi bugüne dek fakat artık bunlar çok şükür konuşuluyor. Oraya müdahale gerekliydi fakat müdahaleyi haksız gösteren şey müdahalenin katliama dönüşmesidir maalesef.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 09, 2013, 08:19:14 ös
Kokuşmuş bir rejimin bitmek üzere olan sorunlarını minimize etmekten başka bir şey yapmıyorsunuz. Tanrılaştırdıklarınızın tanrı olmadıklarıyla yüzleşmeniz sizi gerçek M. Kemal ile tanıştırıyor. Bence hayal dünyanızdakileri çöpe atın, adamın yakasını bırakın ve bizim de yakamızı bırakın. Bu dikta devri ideolojisinin artık alıcısı kalmadı. Ancak iki yol ile bu ideoloji beyinlere kazınıyor. Birisi eğitim ile ezberler ile çocukların beyinlerini yıkamak, diğeri de zorunlu askerlik ile gençlerin beyinlerini yıkamak ve insanları baştan aşağıya değiştirmek; böylece tarih ile yüzleşmekten korkan, yüzleşince de fanatik tepkiler veren militan kemalist bir nesil yetiştirmek; e haliyle de bu insanlar için silahlı müdahale, darbe, cunta gayet normal hale geliyor. Sonra da işte gelip de yapılan katliamlar, diktatörlükler, sorunlar böyle kolayca, vicdan azabı çekmeden, yüzsüzce minimize edilebiliyor. Acı gerçekler bunlar.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 09, 2013, 08:26:15 ös
sn.kaan

Sizin kokuşmuş rejim dediğiniz cumhuriyetmidir birşeyleri anlatacaksanız daha net olun sonuna kadar tartışalım sizinle buyrun
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 09, 2013, 08:33:56 ös
Benim şahsen bu memleketi savunacak çok şeyim vardı buna en sonunda bir halka daha eklendi bu memleketi ve bu rejimi seveme ve acımasızca eleştirme.Bir kitap koydum oraya önce bir okuyun bu kürt sorununun kaynağına işaretler bulursunuz,bu memlekette ezilende gadre uğrayanda hor görülende sadece kürtler olmamıştır,sadece potansiyel bir kürt sorunu varmış sahtekarlığını yıllarca yedirdiler bu ülkem insanına bu sorun saydığınız şeylerin içöerisinde lazından çerkezine trakyalısından egelisine herkes yaşadı,egede çerkezler  çerkez ethemin yüzünden yıllarca horlandılar bunlar rejim sorun değil insan ve yönetici hatasıdır bunları ne zaman anlayacaklar gerçekten merak ediyorum.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: blackfriairs - Mayıs 09, 2013, 10:09:55 ös
 Katliamlar yüzyıllardır var bence bu katliamda degil sonuç itibari ile bir nesil yok edilmek degil bir kısım insan öldürülmek istenmiştir. Haklı haksız olayına girmiyorum şartları gözden geçirmek gerekiyor. Osmanlı İstanbul'a girdiginde neler yapmistir bunlarida sorgulamak gerekir. Gunumuzu sorgulamadan once biraz daha gecmise gitmelisiniz.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 09, 2013, 10:27:00 ös
sn.kaan

Sizin kokuşmuş rejim dediğiniz cumhuriyetmidir birşeyleri anlatacaksanız daha net olun sonuna kadar tartışalım sizinle buyrun

Sn. karahan, kokuşmuş rejim dediğim ne cumhuriyet, ne demokrasi, ne de laikliktir; kokuşmuş rejim diktatör zihniyetinin faşist fiiliyatları ve bu fiiliyatların geleneklerini devam ettirme meraklısı olan zihniyetlerdir; tıpkı Onur Öymen'in Kürt sorunu için "Dersim gibi yapalım. Orada da analar ağlamadı mı?" gibi faşistliğini sergilemesi gibi. Bu insanlar bırakılsa darbe de yaparlar, halka zulüm de ederler, işkence de yaparlar. İşte bu zihniyet, bu zihniyetin hayalindeki rejim kokuşmuştur. Dersim Katliamı bu zihniyetin ürünüdür.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 09, 2013, 10:30:49 ös
Ben de şu kitabı öneririm. A'dan Z'ye bu Dersim sorununu öğrenmek isteyenler için bire bir bu kitap. Dersim'in tarihi anlatılıyor ki bu sorunun alt yapısı anlaşılsın diye. Daha sonra I. ve II. Dersim harekâtları ayrıntıları ile anlatılıyor. Ve elbette II. harekâttaki büyük katliam, vahşet anlatılıyor. Ölü sayısı, hangi aşiretlerle savaşıldı, vs. anlatılıyor. Tavsiye ederim. Tarafsız bir anlatımı var.

(http://www.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/333152/4dbd743d-7775-4d0d-81b8-e71499179194.jpg)
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 09, 2013, 10:31:29 ös
Dersim ahalisi yüzyıllardır bağımsız yaşamaya ve devletlerin tebaası olmamaya alışmış kendi içine kapalı kendine münhasır bir zümre. Padişahlar oradaki aşiret ağalarına, reislerine sorumluluğu vererek geçici olarak sorundan kurtulmuşlardır fakat çok cahil olan ve hiç Türkçe bilmeyen bu Kürt Alevisi ahalisi sadece ağalara bağımlıdır ve bu Türkçe bilen ağalar aracılığıyla dünya ile iletişim kurabilmekteler. Tanzimat ile biraz çeki düzen gelmiştir buraya. Cumhuriyet ile ise artık sonuca gelinmiştir. Buraya bir harekât gerekliydi. I. harekât yapıldı. II.si de yapıldı fakat bu harekâtta katliam yapıldı maalesef. Aşiret reisleri, ağalar ile çatışıldı fakat isyan etmeyenler de öldürüldü ve özellikle Atatürk'ün emri ile Atatürk'ün manevi kızı bile çoluk çocuk kadın demeden halkı bombaladı, fare gibi öldürüp zehirledi. Bu büyük bir katliam, vahşettir. Bunun bir küçüğü de Uludere'de yaşandı fakat bunun da üzeri örtülüyor. Dersim Katliamını yapanlar özür dilemeden öldü gitti. Şimdi bunun özrünü yeni CHP yönetimi yapmalıdır. Uludere içinse başbakanın bir özür borcu var. Oranın halkına yardım yapıldı sonradan fakat devlet özür dilemeli kesinlikle!
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: symbol - Mayıs 09, 2013, 10:59:08 ös
Sayın kaan,

Sürekli Atatürk,Chp ye ithamlarda bulunan yazılar yazıyorsunuz.Görüşünüze tolerans gösteriliyor.Bu forumda masonluk üzerine,felsefe üzerine konularda paylaşım yapsanız Atatürk ' e hakeret etmek elinize ne geçiyor anlamıyorum sevmeye bilirsiniz,sevenlere de saygı duymanız gerekmektedir.

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: blackfriairs - Mayıs 09, 2013, 11:04:41 ös
Sayın Symbol'e katılıyorum . Eleştirdiğiniz insanların eleştirdiğiniz davranışları ile davranıyorsunuz.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 09, 2013, 11:12:07 ös
Sn.Symbol siz yanılıyorsunuz maalesef

Üstelik sn.kaandan böyle bir istekte bulunmaya artık hakkınızda yok ,hayatta herşeyin bir ölçüsü olmalıdır ama sn.kaanda haklı ölçü maalesef kalmadı.Yazdıkları kendi içinde ve sn.kaanın iç dünyası ile orantılı ve tutarlı,ama bir okadarda yanılgıları var sanıyorki bir özür dilenirse herşey hallolacak bu kadar basit bu işler artık.

Deminde söyledim basiretsiz yöneticiler ve kötü insan vardır dersimde bu olmuştur,siz bir tarafı devamlı suçlayın herşeyi halledersiniz sanıyorsunuzki bu tüğrkiye halkı hiç bedel ödemedi hep kürtler ödedi,ne bitmez bedeliniz ne kötü kaderiniz varmış.

Ben burada çeşitli kerelr dünya üzerinde yapılmış katliamlar ile alakalı bir sürü yazı yazdım bir çoğunu ben bile yeni duydum mesela polanyada katia ormanlarındaki rus katliamı.

Yarayı kurutmak istiyorsan bırakacaksın kurusun devamlı kanata kanata deşe deşe elinize ne geçti /geçecek,farkında değilmisiniz artık bizde oralarda yaşanılanlara iyidir demiyoruz lanetliyor ve acınızı paylaşıyoruz bizim acımızdır diyoruzda,dur be kardeşim artık habire yeni yükler koyma omzuma/omzumuza geçmişin hamalı değildir gelecek nesiller kimsenin kafası basmıyormu.

Atatürke söylenmedik söz bırakmıyorsunuz kürt aşiretleri uysal koyunduda atatürk geldi düzledi oraları değilmi.İhanet sözcüğünü bile kimse diline almıyor ama konu araplar olsa şerif hüseyinin ihanetini kimse unutmaz.

Yabancı ülkelerin kışkırtması ile oralarda neler yaptı bu aşiretler peki,yüzyılların cehaletini atatürke yüklemeye utanmıyormusunuz o bölgedeki geri kalmışlığın aşiret ağalarının eline düşmelerinin vebali atatürkemi kesilecek hep o emri verdi diye,bende yapardım o gün atatürk olsa idi,o gün atatürkün gördüğü manzara bugün iğrenerek gördüğüm manzaradır benim.

Sn.Kaan

son sorum bu forumda bende dahil birçok kez bu konu açıldı hedef nedir nereye varılmak isteniyor maksat kin kusmak bir şeyler dikte etmekmidir yoksa doğru bilgi vermekmidir?
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 12:09:37 öö
Sayın kaan,

Sürekli Atatürk,Chp ye ithamlarda bulunan yazılar yazıyorsunuz.Görüşünüze tolerans gösteriliyor.Bu forumda masonluk üzerine,felsefe üzerine konularda paylaşım yapsanız Atatürk ' e hakeret etmek elinize ne geçiyor anlamıyorum sevmeye bilirsiniz,sevenlere de saygı duymanız gerekmektedir.

Saygılarımla...

Sn. symbol,

Açtığım konu Dersim Katliamı ve tarih bölümünde bulunuyor. Tarih bölümünü açmışsınız, neden tarihin konuşulmasından rahatsız oluyorsunuz anlayabilmiş değilim? Ayrıca neden rahatsız olduğunuzu da anlamadım. Bu tarihî katliamın dillendirilmesinden mi rahatsız oluyorsunuz? Böyle bir şey olmadı mı diyorsunuz? Oldu diyorsanız, bunun dillendirilmesinden mi rahatsızsınız? Niye rahatsız oluyorsunuz? Bu tarihî bir vak'adır ve bu forum gördüğüm kadarıyla sadece Masonluk ile ilgili değil, gayet geniş bir yelpazesi var; bunlardan birisi de tarih. Atatürk, CHP, vs. tarihleri sadece pohpohlama tarihleri midir yoksa hakikatin konuşulması gereken tarihler mi? Tarihi ideolojilere göre mi yapacağız?

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 12:11:38 öö
Sayın Symbol'e katılıyorum . Eleştirdiğiniz insanların eleştirdiğiniz davranışları ile davranıyorsunuz.

Ben katliam yapmadım, yapanları konuşuyorum. Sadece bazı ideolojik çevreler hoşlanmıyor diye tarihin konuşulmamasından rahatsızım, o kadar.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Arais - Mayıs 10, 2013, 12:14:25 öö
sn.kaan

Sizin kokuşmuş rejim dediğiniz cumhuriyetmidir birşeyleri anlatacaksanız daha net olun sonuna kadar tartışalım sizinle buyrun

Sn. karahan, kokuşmuş rejim dediğim ne cumhuriyet, ne demokrasi, ne de laikliktir; kokuşmuş rejim diktatör zihniyetinin faşist fiiliyatları ve bu fiiliyatların geleneklerini devam ettirme meraklısı olan zihniyetlerdir; tıpkı Onur Öymen'in Kürt sorunu için "Dersim gibi yapalım. Orada da analar ağlamadı mı?" gibi faşistliğini sergilemesi gibi. Bu insanlar bırakılsa darbe de yaparlar, halka zulüm de ederler, işkence de yaparlar. İşte bu zihniyet, bu zihniyetin hayalindeki rejim kokuşmuştur. Dersim Katliamı bu zihniyetin ürünüdür.

Saygılarımla.

Sayın Kaan,

eleştileriniz çok güzel, fakat hiç çözüm önerisi sunmuyorsunuz, bu sorunları hangi yöntem yada sistem değiştirebilir, değerli fikirlerinizi alabilirmiyim.Sizde bilirsiniz ki bozmak kolaydır, yapmak ise zor....


Saygılarılma
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 12:16:03 öö
Sn.Symbol siz yanılıyorsunuz maalesef

Üstelik sn.kaandan böyle bir istekte bulunmaya artık hakkınızda yok ,hayatta herşeyin bir ölçüsü olmalıdır ama sn.kaanda haklı ölçü maalesef kalmadı.Yazdıkları kendi içinde ve sn.kaanın iç dünyası ile orantılı ve tutarlı,ama bir okadarda yanılgıları var sanıyorki bir özür dilenirse herşey hallolacak bu kadar basit bu işler artık.

Deminde söyledim basiretsiz yöneticiler ve kötü insan vardır dersimde bu olmuştur,siz bir tarafı devamlı suçlayın herşeyi halledersiniz sanıyorsunuzki bu tüğrkiye halkı hiç bedel ödemedi hep kürtler ödedi,ne bitmez bedeliniz ne kötü kaderiniz varmış.

Ben burada çeşitli kerelr dünya üzerinde yapılmış katliamlar ile alakalı bir sürü yazı yazdım bir çoğunu ben bile yeni duydum mesela polanyada katia ormanlarındaki rus katliamı.

Yarayı kurutmak istiyorsan bırakacaksın kurusun devamlı kanata kanata deşe deşe elinize ne geçti /geçecek,farkında değilmisiniz artık bizde oralarda yaşanılanlara iyidir demiyoruz lanetliyor ve acınızı paylaşıyoruz bizim acımızdır diyoruzda,dur be kardeşim artık habire yeni yükler koyma omzuma/omzumuza geçmişin hamalı değildir gelecek nesiller kimsenin kafası basmıyormu.

Atatürke söylenmedik söz bırakmıyorsunuz kürt aşiretleri uysal koyunduda atatürk geldi düzledi oraları değilmi.İhanet sözcüğünü bile kimse diline almıyor ama konu araplar olsa şerif hüseyinin ihanetini kimse unutmaz.

Yabancı ülkelerin kışkırtması ile oralarda neler yaptı bu aşiretler peki,yüzyılların cehaletini atatürke yüklemeye utanmıyormusunuz o bölgedeki geri kalmışlığın aşiret ağalarının eline düşmelerinin vebali atatürkemi kesilecek hep o emri verdi diye,bende yapardım o gün atatürk olsa idi,o gün atatürkün gördüğü manzara bugün iğrenerek gördüğüm manzaradır benim.

Sn.Kaan

son sorum bu forumda bende dahil birçok kez bu konu açıldı hedef nedir nereye varılmak isteniyor maksat kin kusmak bir şeyler dikte etmekmidir yoksa doğru bilgi vermekmidir?

Maksat konuşmayanları konuşmaktır. Konuşulmasının istenmediği o kadar çok şey var ki. Bu yakın tarihin katliamları unutulursa duyarlılık, farkındalık, vicdan kaybolur. Unutmak taviz vermektir. Çünkü biz unutursak zaten katliamı yapanlar ve bu zihniyetin devamı olanlar bunları asla dillendirmez ve unutulmaya iter fakat biz bunları dillendirirsek bunların yüzü ortaya çıkar.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: symbol - Mayıs 10, 2013, 12:18:03 öö
Sayın kaan,

Tabiiki de her konu tartışılabilinir,tarih,siyaset,din,spor... Sadece yazdığınız iletiler hep eleştri ve suçlama üzerine kuruluyor.Siz kendi inandığınız tarihi anlatıyorsunuz,başkası da kendi düşüncesinden tarihi anlatabilir.Sonuç ne olacak tarihi kime göre yapıcaz.O yüzden insanların sevdikleri değerlere bu kadar ağır hakaretlerle saldırmanızı doğru olmadığını ifade etmeye çalıştım...

''Tarih,gerçeği bastıran insanlar tarafından silah haline getirilmiş bir yalandır.''


Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 12:21:03 öö
sn.kaan

Sizin kokuşmuş rejim dediğiniz cumhuriyetmidir birşeyleri anlatacaksanız daha net olun sonuna kadar tartışalım sizinle buyrun

Sn. karahan, kokuşmuş rejim dediğim ne cumhuriyet, ne demokrasi, ne de laikliktir; kokuşmuş rejim diktatör zihniyetinin faşist fiiliyatları ve bu fiiliyatların geleneklerini devam ettirme meraklısı olan zihniyetlerdir; tıpkı Onur Öymen'in Kürt sorunu için "Dersim gibi yapalım. Orada da analar ağlamadı mı?" gibi faşistliğini sergilemesi gibi. Bu insanlar bırakılsa darbe de yaparlar, halka zulüm de ederler, işkence de yaparlar. İşte bu zihniyet, bu zihniyetin hayalindeki rejim kokuşmuştur. Dersim Katliamı bu zihniyetin ürünüdür.

Saygılarımla.

Sayın Kaan,

eleştileriniz çok güzel, fakat hiç çözüm önerisi sunmuyorsunuz, bu sorunları hangi yöntem yada sistem değiştirebilir, değerli fikirlerinizi alabilirmiyim.Sizde bilirsiniz ki bozmak kolaydır, yapmak ise zor....


Saygılarılma

Teşekkür ederim fakat zaten şu anda bunlar çözülüyor; bunun için uğraşıyorlar. Bizim ise vatandaşlık görevimiz bu tarihi bilmek ve ibret almaktır. İbret alan, farkındalık kazanan birisi çözümlere destek olur, köstek olmaz. Cuntacıların içeriye alınması, aylardır insanların ölmemesi, PKK'lilerin geri çekilmesi, barış sürecinin gelişmesi, yeni anayasanın yapımı, vs. zaten çözüm süreci işliyor.

Bizlerin ise tarih bilmemiz, tarih ile yüzleşmemiz gerekiyor.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 12:24:39 öö
Sayın kaan,

Tabiiki de her konu tartışılabilinir,tarih,siyaset,din,spor... Sadece yazdığınız iletiler hep eleştri ve suçlama üzerine kuruluyor.Siz kendi inandığınız tarihi anlatıyorsunuz,başkası da kendi düşüncesinden tarihi anlatabilir.Sonuç ne olacak tarihi kime göre yapıcaz.O yüzden insanların sevdikleri değerlere bu kadar ağır hakaretlerle saldırmanızı doğru olmadığını ifade etmeye çalıştım...

''Tarih,gerçeği bastıran insanlar tarafından silah haline getirilmiş bir yalandır.''


Saygılarımla...

Eleştirim olabilir çünkü eleştiriyi hak eden vahim vak'alar meydana gelmiştir fakat hakaret etmiyorum. Yanlış bildiğimi söylüyorsanız, zaten burada yazdıklarıma muhalif olup da bunu ifade edenler var, onlarla da karşılıklı konuşuyoruz, taktir okurlarındır. Kimseye bir şey dikte etmek derdim değil.

Ayrıca insanların acılarının sorumluluğunun ucu birilerinin sevdiklerine dokunuyorsa ve bu insanlar bundan rahatsız ise o vakit bu insanların vicdanları olduğuna inanmam ben. Bu sahte sevgi tarihi çarpıtıyor. Zaten bu yüzden yakın tarihte tüm farklı sesten yazılmış olan hatıralar ve tarih kitapları basım yasağı yedi, Kâzım Karebekir Paşa'nın hatıraları polis baskını ile yakıldı, hem de yüzlercesi fakat sadece tek tarih kitabı olarak Nutuk sunuldu. Halbuki bu kitap CHP toplantısında okunmuş siyasi bir kitaptır. Bir parti kitabıdır. O koduğunuz alıntı çok güzel yaşatılmıştır bu memlekete:

''Tarih, gerçeği bastıran insanlar tarafından silah haline getirilmiş bir yalandır.''

Teşekkürler, saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: symbol - Mayıs 10, 2013, 12:40:01 öö
Sayın kaan,

Yazdığım o cümleyi bile anlıyamamışsınız.Bence nutuk u alıp bir okuyun ama ben size nutuk un kısa bir öyküsünü alıntı yaparak yayınlıyorum.

Yrd. Doç. Dr. Orhan Çekiç
T.C. Maltepe Üniversitesi
Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölüm Başkanı

Remziye Örselli/18.10.2007

“Sayın Baylar,
Sizi günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve
Ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe malolmuş
Bir çağın öyküsüdür.
Bunda, ulusum için ve yarınki çocuklarımız için
Dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek
Kimi noktaları belirtebilmiş isem
Kendimi mutlu sayacağım…”
Gazi Mustafa Kemal 80 yıl önce, 15 Ekim 1927 Cuma günü
Toplanan Cumhuriyet Halk Partisi’nin 2. Büyük Kongresi’nde,
Büyük Nutku’nu okumaya başlamıştı.
Gazi CHP’yi 9 Eylül 1923 tarihinde kurmuştu.
Kuruluştan sonraki ilk büyük kongre yapılıyordu ama
Sivas Kongresinde alınan bir kararla
“Anadolu” ile “Rumeli” Müdafaa-i Hukuk Dernekleri
Birleştirilmiş, böylece verilecek mücadelede bir
Bütünlük sağlanmıştı.
İşte ortaya çıkan bu
“Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Derneği”,
Ileri yıllarda siyasal bir hareket olarak
CHP’nin 1. Büyük Kongresi kabul edilmişti.
O nedenle şimdikine “2. Büyük Kongre” denmişti.
20 Ekim Çarşamba gününe kadar,
Tam 36 saat 33 dakika süren Gazi’nin bu sunumu,
Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada beklendiği gibi
Çok büyük yankılar uyandırmıştı.
Cumhuriyet henüz 4 yaşındaydı ama öylesine
Olağanüstü dönemlerden geçilmişti,
Öyle dar boğazlar aşılmıştı ki,
Bunu birinci ağızdan yazıp söylemekte
Gelecek kuşaklar açısından büyük yarar görmüştü.
O nedenle de, uzun zamandan beri
Hazırlamakta olduğu bu nutku okumak için,
Gazi, parti genel kurulunun daha uygun bir ortam
Olacağına karar vermişti.
Böylece orada sadece milletvekillerine ve
Hükümet üyesi bakanlara hitaben değil,
Aynı zamanda tüm illerden gelecek CHP delegelerine,
Parti ileri gelenlerine, bürokraside yer alan
Üst düzey yöneticilere, komutanlara,
Kordiplomasiye mensup tüm büyükelçilere hitaben
Bu uzun konuşmasını yapabilecekti.
Öyle de oldu.
TBMM Genel Kurul Salonu sonuna kadar doluydu ve
Insanlar adeta nefeslerini tutarak
6 gün boyunca Gaziyi dinlemişlerdi.
Kürsüde son derecede şık ve yakışıklı,
Yaptıklarından müthiş gururlandığı her halinden belli,
Kimi zaman sesini yükselterek kimi zaman alçaltarak,
Dost düşman tüm dünyaya sesleniyordu:
“…1919 yılı Mayısı’nın 19’uncu günü Samsun’a çıktım.
Genel durum ve görünüş:”
Ülkenin o günlerde içinde bulunduğu durumu tüm
Çıplaklığıyla anlatıyor, Millî Mücadele günlerinin
Zor koşullarına değinirken sesi titremeye başlıyor,
Hele sonlara doğru, bütün bu mücadelenin
Muzaffer sonucu olan cumhuriyeti Türk Gençliği’ne
Armağan ettiği bölüme geldiğinde,
“ Ey Türk Gençliği… “ derken
Artık daha fazla dayanamıyordu.
Ertesi gün İngiliz gazeteleri
“Gazi gözyaşlarını tutamadı…”d
Iye manşet attılar.
Doğruydu.
NUTUK NEDEN ve KİME HİTABEN YAZILDI?
Gazi, Nutuk’ta Millî Mücadele’yi anlattığı bölümden
Hemen sonra bu soruyu soruyor ve gene kendisi yanıtlıyordu:
“…Maksadım, inkılabımızın incelenmesinde
Tarihe kolaylık sağlamaktır.
Bütün bu olguların ve olayların cereyanında
TBMM ve hükümeti başkanı, Başkomutan ve
Cumhurbaşkanı olmaktan çok,
Teşkilâtımızın Genel Başkanı olarak
Bu görevi yapmaya kendimi mecbur sayarım.”
Parti teşkilatı mensuplarının ve ülkenin dört bir yanından
Gelmiş delegelerin önünde konuşmasındaki maksat,
Anlattıklarını onların da ülkenin dört bir yanına anlatmaları,
Böylece olan biteni tüm yurttaşların kaynağından,
Yani birinci elden, Gazi’den öğrenmeleriydi.
1918-1927 arası son dokuz yılda olup bitenlerin
Hesabını soruyor, hesabını veriyordu.
Konuşma tümüyle belgelere dayanıyordu.
Metinden birkaç cümle okuyor, yan masadaki kâtibe
Bir belge uzatıyordu.
Bu nedenle, Osmanlıca olan ilk baskı iki cilttir.
Birinci cilt Nutkun metnini,
Ikinci cilt ise belgeleri içerir.
Daha sonraki baskılarda da benzer yöntem uygulanacaktır.
Metin kısmında 192.240 sözcük vardır.
Her sayfasında ortalama 360 sözcük bulunan
Bir baskıda Nutuk 534 sayfa,
Belgeleri ise 344 sayfa tutmaktadır.
Böylece Nutuk
Iki cilt bir arada 878 sayfalık dev bir eserdir.
Nutuk’ta bulunan toplam belge sayısı ise 308’dir.
Büyük Nutuk,
Gazi’nin eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin eseridir.
Her sayfasında, cumhuriyete giden o
“Uzun ince yol”
Gazi’nin ağzından tüm ayrıntısıyla ve
Bütün dünyaya hitaben anlatılmaktadır.
İşgalciler, Saray, İstanbul Hükümeti, Kuvvacılar,
Işbirlikçiler, komutanlar, yakın arkadaşları,
Sonradan yolları ayrılan arkadaşları,
Dost – düşman herkes bu anlatılanlardan
Kendilerine bir pay çıkarabilmektedir.
O nedenle, özellikle İngiliz Büyükelçisi ve sefaret mensupları
Büyük bir merak ve dikkatle dinliyorlardı.
Sultan Vahdettin’in İngilizlerle olan gizli temaslarını,
Sadrazam Damat Ferit’in aşağılık ilişkilerini ve
Onursuz politikalarını, İngiliz Severler Derneğini,
Anadolu’daki kutsal isyanı bastırmak için
Vahdettin’in İngilizlerden aldığı para ve silahla donatıp,
Ankara’yı ezmek üzere sevk ettiği Hilafet Ordusu’nu,
Şimşek bakışlarını kordiplomasinin oturduğu locaya dikmiş,
Gürül gürül anlatıyordu.
Anlattıkça da yan masaya bir belge veriyordu.
Oturum sona erdiğinde tüm diplomatların en büyük merakı,
“Acaba yarın ne anlatacak?” sorusuydu.
Özellikle İtalyan diktatörü Mussolini Nutkun İtalyanca’ya
Çevrilip çevrilmeyeceğini merak ediyor,
Büyükelçisinden sık sık bilgi istiyordu.
Gazi Nutuk’ta kurtuluşu gerçeğine uygun sırada,
Kronolojik bir akışla anlatıyordu.
Buna göre, önce Birinci Dünya Savaşı’na son veren
Mondros Ateşkes Anlaşması’nın hangi koşullarda ve
Nasıl imzalandığını,
Buna nasıl karşı çıktığını,
Saray’ın ve İstanbul hükümetlerinin içine düştükleri
Aciz durumları, ardından gelen işgalleri,
Işgalcileri, işbirlikçileri, azınlıkların hain faaliyetlerini
Sayıp döküyordu.
Daha sonra direniş için ilk hazırlıklar ve örgütlenmeleri,
Buna tepki olarak da Yunan ordusunun Ege’ye çıkarılmasını;
Işgali göğüslemek adına Kuvva-yı Milliye’nin kuruluşunu,
Ardından ordunun teşkilatlanmasını;
Kongreler ve Heyet-i Temsiliye dönemini;
Bu direnişi kırmak için Vahdettin’in yayınlattığı fetvaları ve
Buna bağlı olarak Anadolu’nun on dört yerinde
Çıkarılan iç isyanları;
Kardeşin kardeşi boğazlayışını,
Kimi zaman öfkeli,
Kimi zaman sakin, anlattı, anlattı, anlattı.
Daha sonra İnönü Savaşlarını, Sakarya’yı anlattı.
Büyük Taarruza gelince, kürsüdeki duruşu bile değişmişti.
Lozan’ı anlatırken ise artık kürsüye sığmıyordu.
Ardından barış dönemi…
Ardından cumhuriyet…
Ardından devrimler…
Mutluydu.
NUTUK’TA ENÇOK ZORLANDIĞI BÖLÜM
Nutuk’u yazarken de, okurken de en çok zorlandığı bölüm,
En yakın silah arkadaşlarıyla yollarının ayrıldığını
Hissettiği bölümdü.
Lozan günleriydi.
İsmet Paşa ve Türk Heyeti 17 Kasım 1922 günü
Lozan’a hareket etmişti.
İlahi adalet…
Aynı gün Sultan Vahdettin İngilizlere sığınmış,
Malaya zırhlısıyla Malta’ya doğru yola çıkmıştı. S
Ultan kaçıyordu.
Aradan birkaç gün geçmişti.
Lozan’da müzakereler sürüyor, kıyamet kopuyordu.
Bir gün, Vekiller Heyeti Reisi (Başbakan) Rauf Bey,
Gazi’nin TBMM’deki başkanlık odasına gelerek O’nu,
Refet (Bele) Paşa’nın Etlik’teki bağ evine
Akşam yemeğine davet etti.
Rauf Bey, o günlerde Moskova Büyükelçimiz olan ve
Şimdi Ankara’da bulunan müşterek arkadaşları
Ali Fuat Cebesoy Paşa’nın da (Salacaklı Fuat)
Bu yemekte bulunması için Gazi’nin onayını aldı.
Gazi, Rauf Bey, Refet Paşa, Fuat Paşa,
Akşam sofrada bir araya geldiler.
Hatır sormalar henüz bitmiş,
Yemek bile daha başlamamıştı ki,
Rauf Bey Gazi’ye döndü;
“Kemal” dedi,
“ Davetimizi kabul edip geldiğin için teşekkür ederiz.
Yemeğin yanı sıra seninle baş başa konuşmak istediğimiz
Bir konu var, bugün seninle o konuyu da
Konuşmak istiyoruz.”
Hisleri O’nu yanıltmazdı.
Bozuntuya vermedi.
“Buyurun, konuşalım !” dedi.
Rauf Bey eteğindeki taşları dökmeye başladı:
“Kemal! Bu Meclis senden korkuyor,
O yüzden sana gelemiyor,
Tüm şikâyetler başbakan olarak bana geliyor…”
Gazi şaşırdı, belli etmemeye çalıştı,
“ Neyimden korkuyorlarmış?”deyiverdi.
Rauf Bey konuya doğrudan girdi:
“ Senin cumhuriyet kuracağından korkuyorlar.
Dedikodular giderek yayılıyor.
Bazen o kadar abartıyorlar ki,
Eline bir fırsat geçerse,
Senin padişahı bile
Bu ülkeden kovacağını söylüyorlar!…”
Gazi donup kalmıştı.
Soğukkanlılığını korumaya çalışıyordu.
Rauf Bey ise içini dökmeye başladı:
“Kemal! Bu vatan tehlikeye düştü, işgale uğradı.
En çok sen çaba gösterdin, kurtardın,
Biz de sana yardım ettik.
Şimdi vatan kurtuldu. Bize göre
‘Emaneti sahibine’ iade etmenin zamanı geldi.”
Gazi yemek davetinin bir bahane olduğunu anlamıştı.
“Peki Rauf, Sultan Vahdettin için sen ne düşünüyorsun?”
Diye sordu.
Rauf Bey’i dinleyelim:
“Kemal, benim babam padişahın baş mabeyinliğini yaptı.
Boğazında padişahın ekmeği var.
Şimdi o ekmek benim gırtlağımda.
Ben yediğim ekmeğe ihanet etmem kardeşim.
Benim rejim sorunum yok.
Üstelik, madem sordun, söyleyeyim.
Padişah bir İslam halifesi, ben de müslümanım.
Dinî terbiyem nedeniyle de padişaha bağlıyım.
O makamlar uhrevi makamlar.
Senin, benim gibi kişilerin ulaşabileceği makamlar değil.
Kaldı ki, bu milletin
Yüzlerce yıldan bu yana alıştığı yönetim de
Mutlakıyet yönetimidir,
Cumhuriyet değil”.
Gazi’nin yüz hatları gerilmişti.
Ev sahibi Refet Paşa’ya döndü;
“Sen ne düşünüyorsun Refet?” diye sordu.
“Aynen Rauf Bey gibi düşünüyorum, Paşam!…”
Deyip kestirip attı Refet Paşa.
Gazi, masadaki Fuat Paşa’ya,
“ Senin görüşün Fuat?” diye sordu.
Fuat Paşa Gazi’nin Harbiye’den sınıf,
Hatta sıra arkadaşıydı.
Hukukları daha derindi.
St. Joseph mezunuydu, yani askeri okuldan değil
Sivil liseden Harbiye’ye biraz da geç katılmıştı.
Okul Komutanı Mustafa Kemal’i odasına çağırtmış ve
Iki genci birbirine tanıştırmıştı:
“Selanikli Mustafa Kemal, Salacaklı Fuat…”
Ve Fuat’ı sınıfının çavuşu Mustafa Kemal’e emanet etmişti.
Fuat’ın Fransızcası çok iyiydi, Mustafa Kemal’e
Bu derste çok yardımı oldu.
Giderek aralarında uzun yıllar
Sürecek bir dostluğun köprüleri atıldı ve
Mustafa Kemal Harbiye yılları boyunca her hafta sonu
Fuat’ın Salacak’taki köşküne “evci” çıktı.
O nedenle aralarındaki hukuk daha derindi.
Fuat; “Paşam”, dedi,
“Biliyorsunuz uzun süredir Moskova’dayım,
Duruma muttali değilim, izin verin birkaç gün
Düşüneyim, yanıtımı sonra veririm!..”
Yani o bile, “Kemal, ben senin arkandayım!…” diyemedi.
Masada olmayan dördüncü kişi,
Kâzım Karabekir Paşa ise Erzurum’daydı ve
Telefonun öbür ucunda, bu toplantıdan çıkacak
Kararı bekliyordu.
Beşinci kişiyse, kendisiydi.
Anadolu’ya çıkan ilk 5 komutan işte masadaydılar ve
Henüz devlet kurulamamıştı ama kozlar paylaşılıyordu.
“Benden ne yapmamı istiyorsunuz?” diye sordu Gazi.
“Yarın kürsüye çık, bunları yapmayacağına söz ver!”
Diye yanıtladı Rauf Bey.
“Bana bir kâğıt verin…”
Bağ evinde gece yarısı kâğıt bulamadılar,
Içtiği sigaranın kapağını yırttı ve arkasına hırsla yazdı:
“ Günü geldiğinde Padişahla ilgili kararı
En yüce icraî organ olan TBMM verecektir.”
Yüksek sesle okudu ve sordu:
“ Bu sizi ve Meclisi tatmin eder mi?
Bunu yarın çıkıp okursam, sizce Meclis tatmin olur mu?”
“Hah, işte bu olur. Bunu çık yarın kürsüden oku!…”, dedi
Rauf Bey.
O Meclisten padişah aleyhinde bir karar çıkmazdı.
Bunu biliyorlardı.
Masadaki komutanlar rahatladılar.
Sofra, buz gibi olmuştu.
Ayrılırlarken, Etlik sırtlarından yeni bir gün ışıyordu.
O günden itibaren Gazi yollarını da
Bu arkadaşlarından ayırmak zorunda olduğunu görmüştü.
Ertesi gün kürsüye çıktı ve yazdıklarını aynen okudu.
Meclisle ve komutanlarla bir tartışmaya girmeden
Bu krizi atlatmalıydı.
Öyle de yaptı.
1921 Anayasasına göre Meclis her iki yılda bir
Seçim yapmak zorundaydı.
Meclis 23 Nisan 1920’de açıldığına göre,
Seçimleri yenilemenin zamanı gelmişti.
Doğal olarak da seçimlere gidildi.
Gazi, bu Meclis’ten kurtuluyor gibiydi.
Komutanlar yeniden endişeye düştüler:
“Ya, Kemalist bir Meclis gelirse!”
Bunun üzerine yeni bir plan kurdular.
Mustafa Kemal’i Meclis’e sokmamanın yolunu
Arayacaklardı.
Seçim Yasasını değiştirmeye karar verdiler.
Erzurum Milletvekili Necati Bey,
Samsun Milletvekili Emin Bey, Mersin Milletvekili
Albay emeklisi Çolak Selahattin Bey, bir önerge hazırladılar:
Buna göre:
“1. …bundan böyle milletvekili adayının doğum yeri,
Misak-ı Millî sınırları içinde olsun!..”
Selanik dışında kalmıştı.
2. …Milletvekili adayı adaylığını koyduğu yerde en az
Beş senedir oturuyor olsun!”
Mustafa Kemal o cephe, bu cephe hayatı boyu
Koşturmaktan ötürü değil beş yıl,
Hiçbir yerde sürekli beş ay oturamamıştı ki.
Hedef belliydi.
Bu yasa özel olarak kendisi için hazırlanmaktaydı.
Hem de en yakın silah arkadaşları tarafından.
Bu önerge verilince, kürsüye zorla çıktı ve avaz avaz:
“Doğum yerim Selanik Misak-ı Millî sınırları dışında
Kalırken, devlet Selaniği tek kurşun atmadan
Yunan’a verirken,bu millet bilsin ki ben
Diğer bir yurt köşesi Derne’de savaşıyordum…
Hiçbir yerde beş yıl oturamadım, doğru.
Otursaydım, o zaman Bingazi’de, Derne’de, Sina’da,
Filistin’de olamazdım.
Çanakkale’de, Kafkaslarda, Sakarya’da olamazdım.
Ama ben oralarda olamasaydım,
Bu efendilerin de doğum yerleri,
Allah korusun, Misak-ı Millî sınırları dışında kalırdı…”
Şimdi millete soruyor ve yanıtını milletten bekliyorum.
Bu önergenin sahibi efendileri buraya gönderen millet
Onlar gibi mi düşünüyor?…
Hayır, millet onlar gibi düşünmüyordu.
Çuvallar dolusu telgraflarla olayı protesto ettiler,
Önerge geri çekildi…ve Mustafa Kemal
Ankara’nın Bâlâ ilçesinden milletvekili seçilerek
Meclis’e girdi…
Cumhuriyeti de kurdu.
Gazi bu olayı hiç unutmadı.
NUTUK’ta da tüm ayrıntısıyla yazdı.
NASIL, NEREDE YAZDI?
Nutuk’un yazım süreciyse çok yorucu olmuştur.
Epey süredir notlar tutmaktadır.
Konuşmasını yaklaşan Parti kongresinde yapmaya
Karar verince, kalan üç aylık sürede
Nutkun tamamını yetiştirebilmek için olağanüstü
Bir tempoda çalışmak zorunda kalmıştır.
Kalp spazmı O’nu bu tempoda yakalar.
Sigara ve içkiye ara verilir,
Üç gün sırt üstü yatarak zar zor atlatır.
Nutuk’u Çankaya Köşkü’nde yazmaktaydı.
Ankara Belediyesi’nin bir Ermeni yurttaştan satın alıp
Gaziye hediye ettiği köşk, üç oda bir salondan ibaret
Eski bir bağ eviydi.
Yağmur yağdıkça tavanı akardı.
Akan yerlere leğenler konmuştu.
Akmayan bir köşeye konan bir koltuğa oturmuş,
Yanı başında su dolu bir leğen,
Elindeki pamuğu suya batırıp gözüne örtüyor,
Böylece rahatlamaya çalışarak
Nutuk’u dikte etmeye devam ediyordu.
Yorgunluktan gözlerini açamaz hale gelmişti.
Nutuk’u dikte ettiği yaverler her sekiz saatte bir değişiyor,
O ise yerinden kımıldamıyordu.
Aralıksız 32 saat çalıştığı olmuştu.
Falih Rıfkı Atay’ın anlatımıyla;
“…Çalışma odasında yarı ayaküstü, yarı oturarak ve
Yüzlercesi arasından vesikalar ayırarak
Nutkunu dikte ederdi.
Yorulan değişirdi.
Bir defasında pek genç bir arkadaşı baygınlık geçirmişti.
Akşama doğru bir banyo aldıktan sonra,
Hiç dinlenmeden sofraya iner,
O gün yazdıklarını bize okur veya okutur,
Hadiseler üzerinde terütaze bir muhakemeyle
Tartışmalar yapardı.”
(Falih Rıfkı Atay, Çankaya–Atatürk Devri Hatıraları, Dünya Yayınları 5
Cilt II, s.460).
Büyük Nutuk üç açıdan benzersizdir:
“Söyleniş süresi”,
“Kapsamı “ve
“Yaptığı etki” açılarından eşsizdir.
Sunum TBMM toplantı salonunda yapılmıştır.
Gazi, sabahleyin üç saat ve
Öğleden sonra üç saat olmak üzere
Her gün iki toplantıda konuşmuştur.
NUTKUN YANKILARI ve İTİRAZLAR
Nutuk, okunduğu 1927 yılında tüm Türkiye’de
Büyük yankılar yapmış, tüm gazeteler manşetlerinde
Nutuk’a yer vermişler,
Yazarlar günlerce Nutuk’tan söz etmişlerdir.
Bu yankı dış dünyaya da yansımıştır.
Avrupa bir yana, Japonya’da bile yayınlanan
Pek çok yoruma rastlanmıştır.
En ünlü gazetelerin başyazarları günlerce
Sütunlarında Nutuk’a yer vermişlerdir.
Bu arada,
İzmir Suikastı öncesinde yurt dışına çıkmış bulunan
Muhalefet kanadın ileri gelenlerinden Nutuk’a tepki ve
Eleştiriler de gelmiştir.
O günlerde Londra’da oturmakta olan Kurtuluş Savaşı’nın
Onbaşısı Halide Edip Adıvar,
Nutkun okunmasının hemen ertesi günü,
Londra’da yayınlanmakta olan The Times gazetesine
Gönderdiği bir makaleyle Gazi’ye eleştiriler yöneltmiş,
Londra Büyükelçimiz Ferit Bey
Bu yazıyı ve çevirisini aynı gün Ankara’ya,
Dışişleri Bakanlığımıza göndermiştir.
Bunun üzerine CHP Genel Sekreteri Safvet Bey,
1 Kasım 1927 tarihinde The Times gazetesinde
Bir tekzip yayınlayacaktır.
Lozan’ı imzalayan Ankara Hükümeti’nin başbakanı ve
Muhalefetin önemli liderlerinden olup,
İzmir suikastı eyleminden önce
Yurt dışına çıkmış bulunan Rauf Bey (Hüseyin Rauf Orbay)
O günlerde Paris’te yaşamaktadır ve
O da 2 Kasım günü The Times’a gönderdiği
Bir mektupla benzer eleştirilerde bulunmuştur.
Muhalefet kanadın diğer bir ileri geleni,
Eski İttihatçı ve Halide Edip’in eşi Dr. Adnan Adıvar da
O günlerde Paris’te yaşamaktadır ve
The Daily Telegraph (Londra) gazetesinde
29 Eylül 1928 tarihinde
“ Türk Diktatörlüğü” başlığıyla bir eleştiriyi de
O yayınlayacaktır.
(Bu yazıların tam metinleri için ; Bilal Şimşir,
Atatürk’ün Büyük Söylevi Üzerine Belgeler,
Türk Tarih Kurumu Yayınları, XVI. Dizi, Sayı.61)
Yapılan eleştiriler daha ziyade Gazi’nin kendini
Çok ön plana çıkarttığı,
Arkadaşlarını geri plana ittiği merkezindedir.
Oysa Nutuk’ta anlatılanlar daha dün kadar yakın
Bir geçmişte cereyan etmiş,
Sunulan tüm belgeler de devrimin
Tartışmasız liderinin Gazi olduğunu kanıtlamıştır.
Kaldı ki bu iddiaların tümü
CHP tarafından belgelerle yanıtlanmıştır.
HANGİ DİLLERDE VE NEREDE BASILDI?
Gazi Nutuk üzerindeki telif hakkını Türk Hava Kurumu’na
Bağışlamıştı.
Kitabın yurt içinde ve yurt dışında basımı ve satışı işleriyle
Bu kurum yetkilendirildi ve henüz kurulmuş olan
Bu kurumun gelişmesinde Nutkun satışından elde edilen gelir
Çok önemli rol oynadı.
Nutuk Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca ve
Rusça basılmıştı.
Arapça olarak da yayınlanması için
Kahire Büyükelçimiz Muhiddin Paşa ısrarla talepte
Bulunacaktır ama, yabancı dillerdeki baskılar
Bir Alman yayınevine (Köhler) verildiği için,
Onlarla temas kurulması istendiyse de sonuç olarak
Arapça baskısı yapılmamıştır.
Türkçe Nutuk’un birinci baskısı 1928 yılının
Ilk yarısında yüz bin adet olarak satışa sunuldu.
Bu rakam çok yüksekti.
O günlerde Türkiye’nin nüfusu 14 milyondu ve
Okur- yazar nüfus ancak bir milyon kadardı.
Her 10 okurdan birinin Nutku aldığı anlaşılıyordu ki
Bu büyük olaydı.
Her kitap numaralıydı.
İlk iki bin kitap lüks baskılardı.
Bunların fiyatları 10 ile 500 lira arasında değişiyordu.
Lüks olmayan kitaplar ise 5 liradan satılıyordu.
Belgeler cildi daha sonra basıldı ve
2.5 lira ile 50 lira arasında satışa sunuldu.
Böylece bir takım (iki cilt) Nutuk 7.5 liraydı ve
Bu yüksek bir fiyattı. Zira o dönemde gazete 5 kuruştu.
Gelirini en üst düzeyde tutmanın peşinde olan
Türk Hava Kurumu, reklam ve tanıtıma önem vermiyor,
Hiçbir masrafa girişmiyordu.
Aksine kitabı edinmek isteyen önce parasını ödüyor,
Kitap sonra adresine gönderiliyordu.
Hiçbir indirim de uygulanmıyordu.
Baskı için ilk temas Mayıs 1927’lerde olmuştur.
Yazımı bitmek üzeredir.
Ankara’dan Paris Büyükelçiliği’ne
11 Mayıs’ta çekilen bir telgrafta Gazi’nin
CHP Büyük Kongresi’nde uzun bir konuşma yapacağı,
Bu metnin kitap olarak basılmasının düşünüldüğü,
Ilgilenecek yayın kuruluşlarının Ankara ile temasa
Geçmelerinin sağlanması istenir,
Anlaşma için Büyükelçiliğe yetki verilmez.
Bunun üzerine bazı yayın kuruluşları yanıtlarını
Büyükelçiliğimiz aracılığıyla Ankara’ya gönderirler.
Bunlardan Payot Yayınevi bu işe talip olduğunu,
Esasen daha önce de benzer işler yaptığını,
Metnin Paris’e gönderilip gönderilemeyeceğini sorar,
Yanıt olumsuzdur.
Metin henüz Kongrede bile okunmamışken
Yurt dışına gönderilmesi belli ki mahzurlu bulunmuştur.
Firma yetkililerinin Ankara’ya gelip
Metni burada okumaları istenir.
Sonuç olarak zaman kaybedilir ve bu nedenle de
Nutkun Fransızca baskısı gecikir.
Nihayet bu temaslar sonunda Nutkun Rusça hariç
Diğer yabancı dillerde yayımlanması işi, Almanya’nın
Leipzig kentindeki K.F. Köhler yayınevine verilir ve
Bu baskılar ancak 1930 yılında,
Yani üç yıl gecikmeyle yapılır.
Kitabın Rusçasını Ruslar basıp satmışlardır.
(Bilal Şimşir, a.g.e. s.XIII ve diğer.)
Nutkun İngilizce ve Fransızcasının
Ilk baskısı 2750 adet basılmıştır.
Bunların da fiyatları oldukça yüksektir.
İngilizcesi 1 İngiliz lirasına,
Fransızcası ise 125 Fransız frangına satılmıştır.
Belgeler cildinin de fiyatı aynıdır.
Böylece
Fransızca bir takım Nutkun fiyatı 250 Fransız frangı
Tutmaktadır ki, bu rakam yüksektir.
SONUÇ
Büyük Nutuk Millî Mücadele tarihimizin belgeselidir.
Günümüze ise ışık tutan bir rehber niteliğindedir.
Bugünleri adeta o günlerden görmüş,
Nutuk’ta bakın ulusuna ne tavsiye etmektedir:
“…Sayın milletime şunları tavsiye ederim ki,
Sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı
Adamların kanındaki, vicdanındaki asıl cevheri
Çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri kalmasın.”
(NUTUK, Kültür Bakanlığı’nın Cumhuriyet’in XV. Yıldönümü
Armağanı, 1938,
20 Ekim 1927 Çarşamba günü
Gazi son derecede yorgundur.
Nutkun sonuna gelmiştir ama,
Altı gündür ayakta konuşmaktadır.
Mikrofona rağmen sesi güçlükle duyulmaktadır.
Son cümleleri:
“…Baylar, bu demecimle, ulusal bağımsızlığı sona ermiş
Sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını;
Bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve
Çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.
Bugün ulaştığımız sonuç,
Yüzyıllardan beri çekilen ulusal felaketlerden uyanışın ve
Kutsal vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.
Bu neticeyi, Türk gençliğine emanet ediyorum.”
Ve Nutuk Gazi’nin gençliğe seslenişiyle sona eriyordu:
“Ey Türk Gençliği !
Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti’ni
Sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır…
Bir gün bağımsızlığını ve cumhuriyetini savunmak
Zorunda kalırsan; ödeve atılmak için, içinde bulunacağın
Durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin!
Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir…
Daha acıklı ve daha korkunç olmak üzere, yurdunda,
Iş başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık içinde
Olabilirler; üstelik hayınlık da yapabilirler.
Aha kötüsü, iş başında bulunan kişiler, kendi çıkarlarını,
Yurduna girmiş olan düşmanların siyasal erekleriyle
Birleştirebilirler…
Ey Türk geleceğinin gençliği!
İşte bu ortam ve koşullar içinde bile ödevin,
Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Bunun için gereken güç, damarlarındaki soycul
Kanda mevcuttur.
İşte tam da burada sesi titremeye başlamış,
Göz pınarlarından yaşlar süzülüvermişti.
Ertesi gün İngiliz basını “Mustafa Kemal ağladı”
Diye manşet atmıştı.
Haklıydılar.
Acaba bu günleri 80 yıl öncesinden gördü de
Ona mı ağlıyordu?
Ne dersiniz?
Gençliğe Hitabı’ndaki altı çizili yerler size de
Bir yerlerden tanıdık gelmiyor mu?
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 01:01:49 öö
Bunları biliyorum ben. Teşekkür ederim. Zaten alıntı yaptığınız yazının sahibi olan Orhan Çekiç de seneler evvelinden benim üniversiteden hocam olur.

Şimdi. Milli Mücadele'de beş komutan savaşmıştır. Bu beş komutanın o dönemlerden hatıratları vardır. Fakat daha sonradan yazılan Nutuk tek kaynak, tarih olarak sunulmuş ve diğer hepsi yasaklanmıştır. Dediğim gibi Şark Fatihi olan Milli Mücadele'de doğunun komutanı olan Kâzım Karabekir Paşa'nın evi basılmış ve yüzlerce hatıratı yakılmıştır.

Kâzım Karabekir Paşa der ki, "Milli Mücadele ile istiklalimizi kazandık fakat tek parti devri ile hürriyetimizi kaybettik!"

Bir diktatörlük devri başladı. Enver Paşa devri bitti Kemal Paşa devri başladı.

"19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktım" ibaresi ise maalesef bir çalıntıdır çünkü ondan evvel Kâzım Karabekir Paşa'nın hatıralarında şu sözü vardır: "19 Nisan 1919'da Trabzon'a çıktım"; yani Milli Mücadele için Kemal Paşa'dan evvel Anadolu'ya gitmiştir ve 19 Mayıs ifadesi ise bir taklittir.

Bu hakikatleri görmek lâzım ve yanlış anlamamak lâzım. Milli Mücadele'de tüm halkımız komutanları ile beraber kahramanca çarpışmıştır fakat tartışmamız savaş sonrası iç siyaset ile ilgilidir. Eleştirilerimiz istiklalimizi kazandıktan sonraki diktatör rejiminedir, tek adam ve tek parti devrinedir; hürriyetin bitirilmesinedir.

O savaşlarda bir komutan savaşmadı ve tek bir komutan bizi kurtarmadı; tüm millet ve birçok komutan savaştı. Ve o komutanların da hemen hemen hepsi kendi bakış açıları ile o devirleri yazdı. Fakat diktatörlük devri dolayısıyla hepsi imha edilmeye çalışıldı ve Kurtuluş Savaşı kahramanları olan kendileri de tasfiye edildi.

Fakat bu Kemal Paşa'ya has bir durum değil. Bu savaş sonrası, padişahsız bir memlekette, padişahın memurları olan paşaların kendi aralarındaki hesaplaşma hâlidir. Nitekim Atatürk öldükten sonra İsmet Paşa başa geçti ve 1938-1950 arasında Nutuk hiç basılmadı, ta ki 1950 seçimlerini kaybedene kadar.

Yani Nutuk sadece bir bakış açısıdır ve bu bakış açısı tek doğru kaynak olarak sunulmuş, dikte edilmiştir. Tarih tek kaynaktan öğrenilemez, birçok kaynak, çeşit okunmalıdır.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Arais - Mayıs 10, 2013, 01:06:02 öö

O savaşlarda bir komutan savaşmadı ve tek bir komutan bizi kurtarmadı; tüm millet ve birçok komutan savaştı. Ve o komutanların da hemen hemen hepsi kendi bakış açıları ile o devirleri yazdı. Fakat diktatörlük devri dolayısıyla hepsi imha edilmeye çalışıldı ve Kurtuluş Savaşı kahramanları olan kendileri de tasfiye edildi.

Çözüm önerileri olan sahış da aynı şeyi yapmıyor mu ? Tek parti iyimiş yine şimdi tek adam var.Bir de başımıza başkanlık sistemini getirecek.Mevcut diktası yetmiyor muş gibi,

Kolay kazanmadığınız şeyi, kolay kaybetmeyi göze alırsınız.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 01:11:21 öö

O savaşlarda bir komutan savaşmadı ve tek bir komutan bizi kurtarmadı; tüm millet ve birçok komutan savaştı. Ve o komutanların da hemen hemen hepsi kendi bakış açıları ile o devirleri yazdı. Fakat diktatörlük devri dolayısıyla hepsi imha edilmeye çalışıldı ve Kurtuluş Savaşı kahramanları olan kendileri de tasfiye edildi.

Çözüm önerileri olan sahış da aynı şeyi yapmıyor mu ? Tek parti iyimiş yine şimdi tek adam var.

Saygılarımla.

Atatürk de Erdoğan da şahsiyet olarak otoriter mizaca sahip.

Bir fark var!

Atatürk demokrasi ile seçilmesi, bir diktatörlük rejimi kurdu. Erdoğan ise seçimle geldi, seçimle gider. Atatürk millete bu hakkı tanımadı.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Arais - Mayıs 10, 2013, 01:17:45 öö
Emin mi siniz ?

Rejim mi kurdu ? Ne rejimi ?

Seçimle mi geldi ? Ne seçi mi ?

Adil mi ?

Emin mi siniz ?
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 01:27:39 öö
Emin mi siniz ?

Rejim mi kurdu ? Ne rejimi ?

Seçimle mi geldi ? Ne seçi mi ?

Adil mi ?

Emin mi siniz ?


Pardon yanlış yazdım seçilmesi yazmışım d'ya basacağıma s'ye basmışım. Atatürk demokrasi ile seçilmedi diyecektim. Zaten demokrasi sözü verip mebusları kandırmıştı fakat daha sonra da kendi eliyle mebusları seçti.

1920lerde mebusların Atatürk eliyle seçilmesi nedeniyle şu eleştirel karikatür yapılmıştır hatta:

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/1/1f/Mustafa_Kemal_golden_scoop_political_caricature_of_single_party_system.png)
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Arais - Mayıs 10, 2013, 01:49:22 öö
Sevgili Kaan, aziz dostum,

http://dinlerarasidialog.blogcu.com/bir-sakirt-anlatiyor/6681739 (http://dinlerarasidialog.blogcu.com/bir-sakirt-anlatiyor/6681739)


Hoş bir link konuyla pek alakalı değil ama okumanızı şiddetle tavsiye ederim.Lise yıllarım da zayıf notlarım yüzünden aynı şeyleri bende yaşadım.Atatürk'e de neden düşmansınız biliyor mu su nuz ? Bilmiyorsunuz bunu okuyunca öğreneceksiniz.
Atatürk karşıtı kitapları genelde Nur cemaatine bağlı kişiler, Adnan Menderes ve Saidi Nursi'nin idamına duydukları üzüntü den dolayı farklı lanse etmiş olabilirler mi ?


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 02:34:00 öö
Sevgili Kaan, aziz dostum,

[url]http://dinlerarasidialog.blogcu.com/bir-sakirt-anlatiyor/6681739[/url] ([url]http://dinlerarasidialog.blogcu.com/bir-sakirt-anlatiyor/6681739[/url])


Hoş bir link konuyla pek alakalı değil ama okumanızı şiddetle tavsiye ederim.Lise yıllarım da zayıf notlarım yüzünden aynı şeyleri bende yaşadım.Atatürk'e de neden düşmansınız biliyor mu su nuz ? Bilmiyorsunuz bunu okuyunca öğreneceksiniz.
Atatürk karşıtı kitapları genelde Nur cemaatine bağlı kişiler, Adnan Menderes ve Saidi Nursi'nin idamına duydukları üzüntü den dolayı farklı lanse etmiş olabilirler mi ?


Saygılarımla


Sn. Arais,

Ne yazık ki beni yanlış anlamışsınız. Benim bu tür cemaatlerle, gruplaşmalarla alakam olmaz, ayrıca o tarz birisi de değilim, gruplaşmaları sevmem. Ben kendi halinde araştırmacı bir okur yazarım, o kadar.

Ayrıca karıştırmışsınız diyorum çünkü ben bu tür cemaatlerin dağıttığı kitaplardan falan bahsetmiyorum. Cumhuriyetin ilk devirlerinde daha bugünkü Fethullah kitaplarının olmadığı devirlerde, daha nur cemaati olmadığı, onların kitapları ile alakası olmayan kitaplardan bahsediyorum.

Kemal Paşa gibi olan hatıra kitaplarından bahsediyorum. Bunlar yakıldı fakat hala elimizde var, artık basılıyor ve farklı görüşleri okuyabiliyoruz.

O devirlerde tüm muhalifler tasfiye edilmiştir. Muhalif deyince aklınıza herhalde sadece İslamcılar geliyor ki o yüzden nur cemaati ile ilgili bir anınızı hatırlattınız bize. Hayır, vatanhaini olarak görülenler içinde dindar insanlar olduğu gibi, Kürtler de var, Sosyalistler, Komünistler de var.

Maalesef bu rejim hem Necip Fazıl gibi sağcı bir dindarı hem de Nazım Hikmet gibi bir komünist ateisti hapislerde çürütmüştür.

Yasaklanan kitaplar arasında Nazım Hikmet'in kitapları da var. Bu rejim sosyalist, dindar, liberal dinlememiştir, diktatörlüğe itaat etmeyen herkes maalesef vatanhaini sayılmıştır. Zaten bugün cunta planları yapanlar bu zihniyet geleneğinin devamı değil midir ki?

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: ceycet - Mayıs 10, 2013, 07:43:23 öö

Sayın Kaan'a fazla yükleniyoruz gibi geldi bana...

Yakın tarihimizle yüzleşmek,gelecek nesillere borcumuz olduğu kadar bazı tabuların yıkılması içinde gerekli görünüyor.

Eğitim sisitemimizde,bizlere ve çocuklarımıza dayatılan bazı hatalar var.

En önemlisi;kurtuluş savaşının 7 düvele karşı verildiği saplantısıdır ki,kurtuluş savaşı sadece Yunan'lılara karşı verilmiştir.

Pazarlıklar İngiltere ile yapılmış,diğerleri umduklarını bulamayınca geri gitmişlerdir.Rivayete göre,Fransızlar el altından kurtuluş savaşında silah yardımı bile yapmışlardır,tıpkı SSCB gibi...

Lozan'da yapılan antlaşmaya göre,yaklaşık 8 milyon kilometre kare olan vatan toprağı,800 bin kilometre kareye düşürülmüş,hilafetin kaldırılması dayatılmıştır.

Vahdettin için öğretilenleri de,sorgulamak gerekir.


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: symbol - Mayıs 10, 2013, 09:59:50 öö
Sayın kaan,

Atatürk ' ü dikdatör olmakla suçluyorsunuz.Peki Atatürk dikdatör olsa şu sözü söylermiydi;

''Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir''

Peki şu an yaşadığımız ülkemizde egemenlik kimin?

T.C. tabelaların indiği bir ülkede?

http://blog.milliyet.com.tr/ataturk-gibi-olmak/Blog/?BlogNo=65000 (http://blog.milliyet.com.tr/ataturk-gibi-olmak/Blog/?BlogNo=65000)

Bu paylaşımı okumanızı öneririm..

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 10, 2013, 02:18:44 ös
Sn.Kaan bu isteklerini bir bütün adına yapsa ve o söylemlerini öyle geliştirse sanırım hem paylaşım farklılaşacak hemde katılım sağlanacak,ama ısrarla dersimden başlayıp türkler kürtleri ezdiye getirmek konuyu tek taraflı bir bakış açısının sancılarıdır.
Kürt bir kimliğe sahip olabilirsiniz ama bu sizi objektif bakmaktan alıkoymasın sorgulanmamış gerçek gerçek değildir elbette ama bunu bir tarafı acıtıp rencide edip baskılayarak yapmak hele hele şu yaşadığımız günlerde çok hoş karşılanabikecek bir bakış açısı değil.

Daha durun ben apoyuda 30000 insanın katili bir adamla yapılan pazarlıklarıda hazmedememişken,üstelik yapılan bu pazarlıklar ne aponun insiyatifi nede hükümetin insiyatifi ile yapılıyor bdp li gülten kışanakın mecliste elinde tuttuğu kürt devleti haritası tek gerçektir,bundan şu sonuç çıkar 1850 yılından beri ola gelen şey yabancıların kürtleri ilgi alanlarına almalarının önündeki büyük resimdir bu harita hedef odur kürtleri sevdiklerinden değil ve o bölgede kurulacak olan devletin çıkaracağı kargaşadan faydalanıp musul ve kerkük petrollerine sorunsuz ve uzun yıllar ulaşmak.Kürtler sanmasınlarki huzur refah ve mutluluk içinde yaşayacaklar o haritadaki topraklarda,bir büyük oyuna geldiklerinin farkına ancak iş işten geçince anlayacaklar.

Tarimi konuşalım yüzleşmemi yapalım lakin eski köhne yöneticilerin yanlışlarını bu nesle ödetmeye kalkmayın,Türk insanının hassas noktası Atatürktür ona saldırıp çirkefleştirmeden işi ne konuşmak isterseniz konuşalım.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: ceycet - Mayıs 10, 2013, 04:12:21 ös

İşin özü,Dersim'de yaşayanların hiç birisi ırk anlamında kürt veya zaza değildir.Nitekim,alevi olanların bilimsel olarak kürt olması mümkün değildir.

Aleviliğin kökü İlhanlılara dolayısıyla Safevi tarikatına dayanır ki,onlarında tamamı ırk anlamında Türk'tür.Biliyoruz ki,alevilikte kan bağı aranmaktadır,tıpkı yahudilikte olduğu gibi...

Dolayısıyla sonradan alevi olmak mümkün değildir;alevi felsefesini benimseyen ancak alevi olmayanların yolu ise Bektaşilik yolunu tercih etmekle mümkün olabilir.

Yavuz Sultan Selim'in alevilere(Kızılbaşlara)karşı başlattığı savaşta,Erzincan ve Dersim bölgesinde 1 gün içerisinde kırkbin alevi katledilmiştir.

Bundan dolayı geri kalanlar Kürt olduklarını iddia ederek hayatlarını kurtarabilmişlerdir;tıpkı Ermeni tecrihinde olduğu gibi...

Bu korku 500 yıl devam etmiş ve dayatılan değişim,bir anlamda asmilasyona neden olmuştur.



Saygılarımla
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 10, 2013, 04:18:51 ös
Sn.Ceycet
Yavuzun bu hırsı ve öfkesi atalarından gelmektedir yalnız hatta kökünüde şeyh bedrettine dayandırabiliriz,şeyh edebali ekolünden gelen veziri azamların dönemi sona erince ve şeyh bedrettin sonrası osmanlı baskısı altına giren bu türkmen alevileri safevi şahı ismaili kurtarıcı olarak görmüşlerdir ve dönemin en az yavuz kadar hırslı bilgili ve güçlü hükümdarı yavuza yenilince ve yenilmeden önceki dönemde anadoluda alevi türkmenlerin şaha katılışları yavuzu iyice öfkelendirmiş işte ondan sonrada bu mum söndüden tutundnda kızılbaşlık hikayelerine kadar bir çok safsata osmanlı yöneticileri tarafından uydurulmuş bu halki sindirmek için.Kısaca bu topraklarda hemen hemen her halk yönetici zulmü görmüştür ama bunu sadece kürtler gördü deyipte şimdiki ortamdaki manzara ile karşımıza çıkmak kabul edilir değil.

sevgiler
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: ceycet - Mayıs 10, 2013, 04:43:48 ös

Sayın karahan,bu zulmün Kürt'lükle hiç ilgisi yok.Sayın Kaan ne düşünür bilmem;sadece alevilikle(kızılbaşlıkla)bağlantılı yapılan bir katliamdır.

Nitekim,savaş zamanı Anadolu'dan şah İsmail'e katılan birçok alevi olmuştur.Sebebi,tamamen stratejiktir,sonu ise bir trajedi...
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 10, 2013, 04:47:06 ös
Aynen öyle sn.ceycet
Konu aslında iskender palanın şah sultan isimli kitabında çok ta güzel anlatılmıştı okumayanlarada tavsiye edilir bir çok bilinmeyen konunun aslıda var orada.

Aslında sn.kaan yada onun gibi düşünenlere şu soruyu sormak lazım ingilizler o bölgede neden kürt halkını seçtilerde mesela sorun çıkarması daha muhtemel ve kolay olan alevileri seçmediler?
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 10, 2013, 04:47:43 ös
Eklemeyi unuttum

Yaşadıkları topraklara ve öze sadakatle alakasıda varmıdır?
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Arais - Mayıs 10, 2013, 05:09:39 ös
Sayın Kaan

Nurculuk adı, hizmet adıyla anılan gruba ait değildir.Bunu ikimiz de iyi biliyoruz değil mi ? Kökenleri Saidi Nursi'ye dayanır.Onun öğrencilerinin oluşturduğu gruba yada grublara yada Kendilerine Risale-i Nur adlı kitapları temel almış gruplar da Nurculuk adı ile anılır en meşhuru hizmet grubu olduğu(Fettullah Gülen) dan Nurculuk söz bahis olduğun da akla o gelir.Bu konuda marka olmuştur.Nurculuk Fettullah Gülen' den önce de Türkiye de bulunan bir oluşumdur.Bunu acıklığa kavuşturduğumuza göre bu sizin okuduğunuz kitapları yazan değerli yazarlar Said-i Nursi'nin hükümet ve demokrasi karşında İngilizlerle  iş birliği yapmış bir sahşiyet olduğun dan bana bu kaynaklar pek güvenilir gelmiyor.Tabii ki  bir takım hatalar yapılmıştır.Ama bu hatalar birşeyleri onarmak değil de bir takım ulusal çıkarları olan kişilerin emellerine alet edilmek için kullanıyor, halk bu süretle parçalanıyorsa ve bunun için de güzel dinimiz kullanııyorsa, ben ona bir ''Durun bakalım !'' bir daha düşünelim derim.

Amaç bağçı dövmem mi ? Üzüm yemek mi ? onu bilelim.


Eksi ile eksinin  toplamı artı yapmaz.



Saygılarımla

Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 06:50:46 ös
Evet Sn. ceycet, maalesef bu konulara duygusal yaklaşıyoruz ve tarihimizle yüzleşmekten korkuyoruz.

Sayın kaan,

Atatürk ' ü dikdatör olmakla suçluyorsunuz.Peki Atatürk dikdatör olsa şu sözü söylermiydi;

''Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir''

Peki şu an yaşadığımız ülkemizde egemenlik kimin?

T.C. tabelaların indiği bir ülkede?

[url]http://blog.milliyet.com.tr/ataturk-gibi-olmak/Blog/?BlogNo=65000[/url] ([url]http://blog.milliyet.com.tr/ataturk-gibi-olmak/Blog/?BlogNo=65000[/url])

Bu paylaşımı okumanızı öneririm..

Saygılarımla...


Sn. symbol, bir siyasetçinin sözlerine bakacaksak o vakit hiç tarih okumayalım.

Ben size Adolf Hitler'in sözlerini buraya sıralasam Atatürk'ün sözlerinden daha masum kaçacağını göreceksiniz.

Hitler, halkın iktidarından söz ediyordu ve tamamen demokratik bir yönetim kurduğunu iddia ediyordu.

Ayrıca Atatürk ile Hitler arasında tek bir fark var o da Hitler'in demokrasi ile başa gelmesi; diktatör elbette fakat farkı gariptir seçimle gelmesi.

Ayrıca yakın tarihin heyecan peşinde koşan kuşağı Napolyon özentisi idi. Napolyon nasıl bir diktatörlük kurdu ise ona özendiler.

Siyasetçilerin sözlerine bakıp niyet okuması yapmak gerçekçi değil, yapılanlara bakacaksınız, bakmalıyız yüzleşmek için.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 10, 2013, 06:54:36 ös
Yüzleşelim de o zaman siz konu sahibi olarak bir yöntem önerin ve oradan devam edelim yüzleşmediğimiz neyimiz kaldıki sıkıntı yok.

Ama size kısa bir söz diyeyim başlangıç olsun

Atatürke diktatör diyorsunuz ya

Bana şunu yapın 1923 yılına gidin ve o tarihte elimizde kalanlar ile yeni birşeyler yapmaya başlayın ve tüm bu yaptıklarınız ve yapacağınız herşey tamamen demokrasi ve insan haklarına uygun olsun.

Lütfen sadece  empati yaparak bana neleri başarabilirdiniz anlatın bilmek istiyorum.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 06:54:39 ös
Sn. karahan, Kürt kökenli değilim ve ne hakkında konuşacağımı da size soracak değilim, biraz edebinizi takının.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 06:58:25 ös
Sayın Kaan

Nurculuk adı, hizmet adıyla anılan gruba ait değildir.Bunu ikimiz de iyi biliyoruz değil mi ? Kökenleri Saidi Nursi'ye dayanır.Onun öğrencilerinin oluşturduğu gruba yada grublara yada Kendilerine Risale-i Nur adlı kitapları temel almış gruplar da Nurculuk adı ile anılır en meşhuru hizmet grubu olduğu(Fettullah Gülen) dan Nurculuk söz bahis olduğun da akla o gelir.Bu konuda marka olmuştur.Nurculuk Fettullah Gülen' den önce de Türkiye de bulunan bir oluşumdur.Bunu acıklığa kavuşturduğumuza göre bu sizin okuduğunuz kitapları yazan değerli yazarlar Said-i Nursi'nin hükümet ve demokrasi karşında İngilizlerle  iş birliği yapmış bir sahşiyet olduğun dan bana bu kaynaklar pek güvenilir gelmiyor.Tabii ki  bir takım hatalar yapılmıştır.Ama bu hatalar birşeyleri onarmak değil de bir takım ulusal çıkarları olan kişilerin emellerine alet edilmek için kullanıyor, halk bu süretle parçalanıyorsa ve bunun için de güzel dinimiz kullanııyorsa, ben ona bir ''Durun bakalım !'' bir daha düşünelim derim.

Amaç bağçı dövmem mi ? Üzüm yemek mi ? onu bilelim.


Eksi ile eksinin  toplamı artı yapmaz.



Saygılarımla



Sn. Arais, Nurculuk hakkında benden bilgilisiniz. Ayrıca kuru iftiralar ile herkesi vatanhaini yapmaya meraklı iseniz öncelikle tarih ile yüzleşmeyi hazım edin derim. İngilizlerle kimlerin anlaşıp kimlerin anlaşmadığını biliyoruz.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 10, 2013, 07:02:02 ös
Sn.Kaan

Sanırıım uslubumuzu değiştireceğiz anlaşılan,bakınız tavrınız hoş değil size kürt kökenlisiniz demedim olabilirsiniz dedim bununda bir önemi yok kaldıki,burada siz ne edepsizlik gördünüzde bana edepten bahsediyorsunuz sorarım size.

Yazılarımın neresinde size edepsiz bir cümle kurdum?

edep

Toplum töresine uygun davranma, incelik.

tdk ya göre edebin tanımı böyle

siz ise tersini yaptığımı savunuyorsunuz?

Bakınız forumda yazılarınızı kıymetli bulup cevap yazdık lakin sözleriniz sinirli ve uzlaşmasız bir tavırda olduğunuzu gösteriyor buda bu muhabbete devam etmenin anlamının olmadığını gösteriyor sn.edepli kaan.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 07:06:44 ös
Yüzleşelim de o zaman siz konu sahibi olarak bir yöntem önerin ve oradan devam edelim yüzleşmediğimiz neyimiz kaldıki sıkıntı yok.

Ama size kısa bir söz diyeyim başlangıç olsun

Atatürke diktatör diyorsunuz ya

Bana şunu yapın 1923 yılına gidin ve o tarihte elimizde kalanlar ile yeni birşeyler yapmaya başlayın ve tüm bu yaptıklarınız ve yapacağınız herşey tamamen demokrasi ve insan haklarına uygun olsun.

Lütfen sadece  empati yaparak bana neleri başarabilirdiniz anlatın bilmek istiyorum.

Birinci meclisi, ikinci meclisi araştırın Sn. karahan.

Kemal Paşa'nın demokrasi sözünü verdiğini araştırın. Meclisin demokrasi, seçim istediğini araştırın.

Kemal Paşa'nın demokrasi teklifini kabul eden mebusların hepsini araştırın.

Daha sonrasını da araştırın. Mebuslar teklifi kabul eder, mebusların hepsi memleketine dağılır fakat daha sonra şok bir haber ile sarsılırlar çünkü Kemal Paşa herkesi kandırarak tüm siyasi yetkileri kendi eline almıştır ve kendi eliyle sadece kendisine itaat edenleri seçmektedir.

Ayrıca şunu da araştırın ki daha sonra tekrar meclisi fesh eder ve tekrar kurar çünkü kendi seçtikleri bile tam olarak kendisine itaat etmemiştir. Mutlak diktatörlüğünü kurana kadar demokrasi sözleri ile meclisleri fesh etme rezillikleri sürecektir.

O dönemin gazetesinde çizilen eleştirel karikatürü yukarıya koydum gördüyseniz. Kemal Paşa'nın kendi eliyle mebus seçmesi eleştiriliyor.

O dönemin meclisinde ve medyasında şu korku vardır: Diktatörlük!

Enver Paşa gitmiştir Kemal Paşa gelmiştir.

Böyle bir diktatörlükten dolayı zaten Dersim harekâtlarında kasten yapılan katliamların hesabı sorulamamıştır.

Fakat bugün bu konuşuluyor diye Onur Öymen, Önder Sav gibi bu katliamları savunanlar rahatsız oluyor maalesef.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 07:08:32 ös
Sn.Kaan

Sanırıım uslubumuzu değiştireceğiz anlaşılan,bakınız tavrınız hoş değil size kürt kökenlisiniz demedim olabilirsiniz dedim bununda bir önemi yok kaldıki,burada siz ne edepsizlik gördünüzde bana edepten bahsediyorsunuz sorarım size.

Yazılarımın neresinde size edepsiz bir cümle kurdum?

edep

Toplum töresine uygun davranma, incelik.

tdk ya göre edebin tanımı böyle

siz ise tersini yaptığımı savunuyorsunuz?

Bakınız forumda yazılarınızı kıymetli bulup cevap yazdık lakin sözleriniz sinirli ve uzlaşmasız bir tavırda olduğunuzu gösteriyor buda bu muhabbete devam etmenin anlamının olmadığını gösteriyor sn.edepli kaan.


Bana bu konuyu neden açtığımı söylüyor ve nasıl bir konu açmam gerektiğini söylüyorsunuz. Bu üsluba devam edecekseniz zaten konuya devam etmemenizi tercih ederim. Sizin bileceğiniz iş.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 10, 2013, 07:27:34 ös
Bu konularda en fazla yazanlardan biriyim ben hemde bu yazılarımdada kaynak olarak rıza nurdan tutunda  diğer dışlanan 4 paşanın hatıratlarındanda faydalandım bunları yaparkende uslubumu pek sertleştiripte herkese ayar vermeye kalkmadım,açtığınız her konu başlığı nerede ise sizin bir savaş alanınınz gibi işlev görüyor öyleki bozuk uslubunuzunda hitap tarzınızında hem farkında değilsiniz hemde önemsemiyorsunuz.

Sn.gnothi burada sizden rica etti ve bir istekte bulundu sn.kaan siz Atatürkü sevmeyin zaten böyle bir şeyi isteme lüksümüz yok ama sevenleri ve taraftarları olabileceğini düşünüp onlara saygı göstermeniz çokmu zor?

Bu muhabbetin devamına pekte gerek yok yapısal olarak sizinle pek anlaşamayız bari yıpratmayalım siz buyrun atıp tutun ve devam edin .
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Arais - Mayıs 10, 2013, 08:24:25 ös
Sayın Kaan,


Zaman, zaman çeşitli gruplarla iletişimim olmuştur arkadaşlarım vesilesi ile Ehlibeytin den tutun da Türkiye Komünist Partisine kadar.Muhabbetten güzel bir şey var mı bu dünyada ?

Ben Said-i Nursi vatan hainidir dedim mi ? sorarım size söylemediğim seyleri söylemişim gibi aks etmeyin lütfen

Sorduğum soruya bir cevap vermemişsiniz; Amaç üzüm yemek mi ? Bağcı dövmek mi ?

Tarihle insan yüzleşemez fiilen, bu bağlam da Tarihle yüzleşmekten kastınız nedir ? Bunu pek anlayamadım.Gerçi daha öncede söyledim size; sürekli eleştiriyorsunuz hiç çözüm öneriniz olmadı, diye. Hazımsız olduğum dan bahsetmişsiniz.
Hazım nedir ? Hazımsızlık nedir ?

İğne  nedir ? çuvaldız nedir ? Kime batırılır ? Ne ders çıkartılır ?



Saygılarımla




Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Samuray - Mayıs 10, 2013, 09:42:36 ös
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, “Dersim Katliamı’nın sorumlusu devlet ve CHP’dir. Atatürk de bu olaylardan haberdardır” deyince ana muhalefet partisinde kıyamet koptu.

Bazı milletvekilleri Aygün’e karşı ayaklandı.

Parti yönetimi Aygün’ün savunmasını istedi.

Bu konuda yapılan açıklamaları okudum ama ne CHP yönetiminin, ne de CHP’li milletvekillerinin Aygün’e niye itiraz ettiğini anlayabildim.

Aygün’ün yalan söylediğini mi düşünüyorlar?

1937’de gerçekleşen Dersim Katliamı’nın sorumlusu olarak devleti ve CHP’yi görmüyorlar mı?

Dersim Katliamı’nı devlet yapmadı mı?

CHP yönetimi ve milletvekilleri, Dersim Katliamı’nın sorumlusunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden başka biri olduğunu düşünüyorlarsa, söylesinler.

O katliamı devletten başka kim yaptı?

O tarihte devletin tek sahibi de CHP değil miydi?

Türkiye’de devletten ve devletin sahibi olan CHP’den başka bir güç mü vardı?

Yoksa Atatürk kısmına mı itiraz ediyorlar?

Bence Aygün kibarca söylemiş, “Atatürk de bu olaylardan haberdardı” derken.

Ülkenin hâkim-i mutlakı olan Atatürk’ün “haberdar” olmaması zaten söz konusu değil ama Atatürk sadece “haberdar” değildi, bu katliam için bizzat emir veren, planları yapan adamdı.

Trabzon’daki müzeye giderlerse Atatürk’ün üstünde çalıştığı harekât planını da orada görürüler, Atatürk harita üstünde birliklerin gideceği yerleri belirlemişti.

Bunun neresine itiraz ediyorlar?

Dersim Katliamı’nın devlet, CHP ve Atatürk’ten başka “sorumlusu” olabilir mi?

Yoksa buna itiraz etmiyorlar da Dersimde bir “katliam” olduğunun söylenmesine mi itiraz ediyorlar?

“Dersim’de katliam olmadı” mı diyorlar?

Orada binlerce adamın öldürülmesinin adı ne CHP’lilere göre?

Öldürülmediğini mi iddia ediyorlar?

Girsinler internete o katliamın korkunç görüntülerini rahatça bulurlar.

Zaten çok uzağa gitmeye gerek yok.

Dersim konusunu dile getiren eski CHP Milletvekili Onur Öymen’di, Kürtlere karşı sertleşme politikasını savunurken Atatürk’ün Dersim’de yaptıklarını örnek göstermişti.

İsterlerse biraz daha yakına gelsinler.

Dersim Katliamı’yla ilgili sözleri için “savunma” isteyen partilerinin bugünkü başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na doğru yaklaşsınlar.

Ona İhsan Sabri Çağlayangil ile Dersim konusunda neler konuştuklarını sorsunlar.

O konuşmanın kayıtlarını bulsunlar.

Çağlayangil’in tarihe geçen, “İnsanları mağaralarda fareler gibi öldürdük” sözünün altını çizsinler.

Binlerce insanın “mağaralarda fareler gibi öldürülmesinin” katliamdan daha başka bir ismi varsa onu söylesinler.

Askerlerin kesilmiş kafaları ellerinde tutan resimlerine baksınlar.

Sonra kamuoyuna Aygün’ün sözlerine niye itiraz ettiklerini anlatsınlar.

Dersim’de yaşananlar hakkında biraz bilgisi ve bir nebze vicdanı olan hiç kimse Aygün’ün sözlerine itiraz edemez.

İnsanları yakarak, bombalayarak, idam ederek, kafalarını keserek öldürdüler Dersim’de, sonra da utanmadan bunun konuşulmasını yasak ettiler.

Hâlâ gerçekleri susturmaya çalışıyorlar.

Tabii, bu ülkede Dersimlileri bombalayan Sabiha Gökçen’in adı bir havaalanına veriliyorsa sadece CHP değil bütün partiler utansınlar.

Kürtlerin katilinin adını taşıyan bir havaalanından Kürtleri yolculuk etmeye zorlayan bu devlet utansın.

O havaalanının adı bir gün değişecek.

Sivil halkın üstüne bomba atan birinin adı havaalanına verilemez çünkü.

Bu devlet Kürtleri böyle delirtiyor işte, öldürüyor, öldürdüğünün söylenmesini yasaklıyor, öldürdüğü söylendiğinde pişkince reddediyor, katilin adını havaalanına veriyor, sonra da “biz kardeşiz” diyor.

Kardeş olduğumuza hiç inanmıyorum ama eğer kardeşsek de Habil’le Kabil gibi kardeşiz, kardeşlerden biri diğerini öldürdü, defalarca öldürdü.

Sonra da “yoo, öldürmedik” diye gözlerinin içine baka baka alay etti, “öldürdünüz” diyeni cezalandırdı.

Hâlâ da cezalandırıyor.

Belki de Aygün’ü, Dersim Katliamı’nı en yakından bilen insanlardan birinin yönettiği partiden atacaklar.

Dersim’de katliam olmamış mı olacak o zaman?

Yoo, sadece başta Kılıçdaroğlu olmak üzere bütün CHP gerçekleri saklamış, olayları çarpıtmış, yalan söylemiş olacak.

Benim onlara söyleyecek bir sözüm yok.

Ama sanırım Seyit Rıza’nın Kılıçdaroğlu’na bir sözü olacak:

“Ayıptır, zulümdür, cinayettir.”

Bu söz, Aygün’den savunma isteyen Kılıçdaroğlu’na hayatı boyunca yeter.

Ahmet Altan
Harekatı yönetmek ayrı şey sivillerin yok edilmesi emrini vemek başka şey.
Harekatı tabiki Atatürk yönetecek. Siviller zarar gördüyse zarar gören sivil mahkemeye başvurur ancak Atatürk'ü hepimiz biliyoruz katliyam emri falan vermeyeceği ortadadır. Yunan bayrağını çiğnemeyen bir centilmen deha liderin böyle bir şeyi emretmesi akıl dışıdır.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Samuray - Mayıs 10, 2013, 09:44:46 ös
Atatürk!ün manevi kizi ve bizimde vedari iftaharimiz Sabiha Gökce anilarinda söyle demis "canli hedef üzerine bomba atmak insana hic acima hissi vermiyor. Insan yanliz vazifesini  görmek üzere aramayi, vurmayi düsünüyor".
Sabiha Gökçen tam bir askere yakışır şekilde konuşmuş kendisini tebrik ediyorum. Bir asker düşmana acımaz ha düşmanın sivili ayrı bir şey. Gökçenin savaştıkları isyancıdır yani asker cinsinden kişilerdir.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Samuray - Mayıs 10, 2013, 09:48:31 ös
sn.kaan

Sizin kokuşmuş rejim dediğiniz cumhuriyetmidir birşeyleri anlatacaksanız daha net olun sonuna kadar tartışalım sizinle buyrun

Sn. karahan, kokuşmuş rejim dediğim ne cumhuriyet, ne demokrasi, ne de laikliktir; kokuşmuş rejim diktatör zihniyetinin faşist fiiliyatları ve bu fiiliyatların geleneklerini devam ettirme meraklısı olan zihniyetlerdir; tıpkı Onur Öymen'in Kürt sorunu için "Dersim gibi yapalım. Orada da analar ağlamadı mı?" gibi faşistliğini sergilemesi gibi. Bu insanlar bırakılsa darbe de yaparlar, halka zulüm de ederler, işkence de yaparlar. İşte bu zihniyet, bu zihniyetin hayalindeki rejim kokuşmuştur. Dersim Katliamı bu zihniyetin ürünüdür.

Saygılarımla.
Dersim gibi yapalım demedi, dersimde analar ağlamadı mı ama o zaman kimse Erdoğan gibi teröristle pazarlığı düşünmedi tarzında konuştu lütfen çarpıtmayalım.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Samuray - Mayıs 10, 2013, 09:52:46 ös
Dersim ahalisi yüzyıllardır bağımsız yaşamaya ve devletlerin tebaası olmamaya alışmış kendi içine kapalı kendine münhasır bir zümre. Padişahlar oradaki aşiret ağalarına, reislerine sorumluluğu vererek geçici olarak sorundan kurtulmuşlardır fakat çok cahil olan ve hiç Türkçe bilmeyen bu Kürt Alevisi ahalisi sadece ağalara bağımlıdır ve bu Türkçe bilen ağalar aracılığıyla dünya ile iletişim kurabilmekteler. Tanzimat ile biraz çeki düzen gelmiştir buraya. Cumhuriyet ile ise artık sonuca gelinmiştir. Buraya bir harekât gerekliydi. I. harekât yapıldı. II.si de yapıldı fakat bu harekâtta katliam yapıldı maalesef. Aşiret reisleri, ağalar ile çatışıldı fakat isyan etmeyenler de öldürüldü ve özellikle Atatürk'ün emri ile Atatürk'ün manevi kızı bile çoluk çocuk kadın demeden halkı bombaladı, fare gibi öldürüp zehirledi. Bu büyük bir katliam, vahşettir. Bunun bir küçüğü de Uludere'de yaşandı fakat bunun da üzeri örtülüyor. Dersim Katliamını yapanlar özür dilemeden öldü gitti. Şimdi bunun özrünü yeni CHP yönetimi yapmalıdır. Uludere içinse başbakanın bir özür borcu var. Oranın halkına yardım yapıldı sonradan fakat devlet özür dilemeli kesinlikle!
Dersimlilere çok üzüldüğünüz için bu yazıyı buraya koyduğunuzu zannetmiyorum öyle olsa bosna katliyamını ruanda katliyamını dakoyardınız belli ki amacınız Atatürk'e dil uzatmak. Peki sizin siyasi görüşünüz ne bilsek daha fazla yardımcı oluruz size.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Samuray - Mayıs 10, 2013, 09:56:33 ös
sn.kaan

Sizin kokuşmuş rejim dediğiniz cumhuriyetmidir birşeyleri anlatacaksanız daha net olun sonuna kadar tartışalım sizinle buyrun

Sn. karahan, kokuşmuş rejim dediğim ne cumhuriyet, ne demokrasi, ne de laikliktir; kokuşmuş rejim diktatör zihniyetinin faşist fiiliyatları ve bu fiiliyatların geleneklerini devam ettirme meraklısı olan zihniyetlerdir; tıpkı Onur Öymen'in Kürt sorunu için "Dersim gibi yapalım. Orada da analar ağlamadı mı?" gibi faşistliğini sergilemesi gibi. Bu insanlar bırakılsa darbe de yaparlar, halka zulüm de ederler, işkence de yaparlar. İşte bu zihniyet, bu zihniyetin hayalindeki rejim kokuşmuştur. Dersim Katliamı bu zihniyetin ürünüdür.

Saygılarımla.

Sayın Kaan,

eleştileriniz çok güzel, fakat hiç çözüm önerisi sunmuyorsunuz, bu sorunları hangi yöntem yada sistem değiştirebilir, değerli fikirlerinizi alabilirmiyim.Sizde bilirsiniz ki bozmak kolaydır, yapmak ise zor....


Saygılarılma

Teşekkür ederim fakat zaten şu anda bunlar çözülüyor; bunun için uğraşıyorlar. Bizim ise vatandaşlık görevimiz bu tarihi bilmek ve ibret almaktır. İbret alan, farkındalık kazanan birisi çözümlere destek olur, köstek olmaz. Cuntacıların içeriye alınması, aylardır insanların ölmemesi, PKK'lilerin geri çekilmesi, barış sürecinin gelişmesi, yeni anayasanın yapımı, vs. zaten çözüm süreci işliyor.

Bizlerin ise tarih bilmemiz, tarih ile yüzleşmemiz gerekiyor.

Saygılarımla.
İstediği an tekrar girabilecek (30 yıldır girdikleri gibi) teröristlerin dışarı çıkmasını başarı gibi göstermek gözü kapalı akp hayranlığıdır. Daha ayrıntılı anlatırdım ama burası tarih başlığı.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Samuray - Mayıs 10, 2013, 10:00:42 ös
Bunları biliyorum ben. Teşekkür ederim. Zaten alıntı yaptığınız yazının sahibi olan Orhan Çekiç de seneler evvelinden benim üniversiteden hocam olur.

Şimdi. Milli Mücadele'de beş komutan savaşmıştır. Bu beş komutanın o dönemlerden hatıratları vardır. Fakat daha sonradan yazılan Nutuk tek kaynak, tarih olarak sunulmuş ve diğer hepsi yasaklanmıştır. Dediğim gibi Şark Fatihi olan Milli Mücadele'de doğunun komutanı olan Kâzım Karabekir Paşa'nın evi basılmış ve yüzlerce hatıratı yakılmıştır.

Kâzım Karabekir Paşa der ki, "Milli Mücadele ile istiklalimizi kazandık fakat tek parti devri ile hürriyetimizi kaybettik!"

Bir diktatörlük devri başladı. Enver Paşa devri bitti Kemal Paşa devri başladı.

"19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktım" ibaresi ise maalesef bir çalıntıdır çünkü ondan evvel Kâzım Karabekir Paşa'nın hatıralarında şu sözü vardır: "19 Nisan 1919'da Trabzon'a çıktım"; yani Milli Mücadele için Kemal Paşa'dan evvel Anadolu'ya gitmiştir ve 19 Mayıs ifadesi ise bir taklittir.

Bu hakikatleri görmek lâzım ve yanlış anlamamak lâzım. Milli Mücadele'de tüm halkımız komutanları ile beraber kahramanca çarpışmıştır fakat tartışmamız savaş sonrası iç siyaset ile ilgilidir. Eleştirilerimiz istiklalimizi kazandıktan sonraki diktatör rejiminedir, tek adam ve tek parti devrinedir; hürriyetin bitirilmesinedir.

O savaşlarda bir komutan savaşmadı ve tek bir komutan bizi kurtarmadı; tüm millet ve birçok komutan savaştı. Ve o komutanların da hemen hemen hepsi kendi bakış açıları ile o devirleri yazdı. Fakat diktatörlük devri dolayısıyla hepsi imha edilmeye çalışıldı ve Kurtuluş Savaşı kahramanları olan kendileri de tasfiye edildi.

Fakat bu Kemal Paşa'ya has bir durum değil. Bu savaş sonrası, padişahsız bir memlekette, padişahın memurları olan paşaların kendi aralarındaki hesaplaşma hâlidir. Nitekim Atatürk öldükten sonra İsmet Paşa başa geçti ve 1938-1950 arasında Nutuk hiç basılmadı, ta ki 1950 seçimlerini kaybedene kadar.

Yani Nutuk sadece bir bakış açısıdır ve bu bakış açısı tek doğru kaynak olarak sunulmuş, dikte edilmiştir. Tarih tek kaynaktan öğrenilemez, birçok kaynak, çeşit okunmalıdır.

Saygılarımla.
Ülke ekonomisine hiç bir olumlu iş yapmayan 90 kişiyi sarı kamışta donarak öldüren bir kişiyle dünyanın hayran olduğu laiklikle, kadın haklarıyla, harf inklabıyla çağlar açıp çağlar kapatan Ulu Önder Atatürk'ü kıyaslamanız direk olarak Atatürk'e hakaret suçu kapsamına girer, kanaatindeyim...
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 10:03:02 ös
Enver Paşa gitti Kemal Paşa geldi dedim. Burada bir hakaret yok. Çarpıtmayın.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 10:05:00 ös
1937 Dersim Katliamı yüzleşilip kabul edilmesi gereken bir katliamdır. Bu bizim tarihimizdir, bizim utancımızdır. Burada bunun dillendirilmesi bazılarına rahatsızlık vermiş anlaşılan. Bana karşı olan mesajların konu dışına çıktığını görüyorum. Bu konu benim için kapanmıştır artık.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Samuray - Mayıs 10, 2013, 10:05:48 ös
Sevgili Kaan, aziz dostum,

[url]http://dinlerarasidialog.blogcu.com/bir-sakirt-anlatiyor/6681739[/url] ([url]http://dinlerarasidialog.blogcu.com/bir-sakirt-anlatiyor/6681739[/url])


Hoş bir link konuyla pek alakalı değil ama okumanızı şiddetle tavsiye ederim.Lise yıllarım da zayıf notlarım yüzünden aynı şeyleri bende yaşadım.Atatürk'e de neden düşmansınız biliyor mu su nuz ? Bilmiyorsunuz bunu okuyunca öğreneceksiniz.
Atatürk karşıtı kitapları genelde Nur cemaatine bağlı kişiler, Adnan Menderes ve Saidi Nursi'nin idamına duydukları üzüntü den dolayı farklı lanse etmiş olabilirler mi ?


Saygılarımla


Sn. Arais,

Ne yazık ki beni yanlış anlamışsınız. Benim bu tür cemaatlerle, gruplaşmalarla alakam olmaz, ayrıca o tarz birisi de değilim, gruplaşmaları sevmem. Ben kendi halinde araştırmacı bir okur yazarım, o kadar.

Ayrıca karıştırmışsınız diyorum çünkü ben bu tür cemaatlerin dağıttığı kitaplardan falan bahsetmiyorum. Cumhuriyetin ilk devirlerinde daha bugünkü Fethullah kitaplarının olmadığı devirlerde, daha nur cemaati olmadığı, onların kitapları ile alakası olmayan kitaplardan bahsediyorum.

Kemal Paşa gibi olan hatıra kitaplarından bahsediyorum. Bunlar yakıldı fakat hala elimizde var, artık basılıyor ve farklı görüşleri okuyabiliyoruz.

O devirlerde tüm muhalifler tasfiye edilmiştir. Muhalif deyince aklınıza herhalde sadece İslamcılar geliyor ki o yüzden nur cemaati ile ilgili bir anınızı hatırlattınız bize. Hayır, vatanhaini olarak görülenler içinde dindar insanlar olduğu gibi, Kürtler de var, Sosyalistler, Komünistler de var.

Maalesef bu rejim hem Necip Fazıl gibi sağcı bir dindarı hem de Nazım Hikmet gibi bir komünist ateisti hapislerde çürütmüştür.

Yasaklanan kitaplar arasında Nazım Hikmet'in kitapları da var. Bu rejim sosyalist, dindar, liberal dinlememiştir, diktatörlüğe itaat etmeyen herkes maalesef vatanhaini sayılmıştır. Zaten bugün cunta planları yapanlar bu zihniyet geleneğinin devamı değil midir ki?

Saygılarımla.

Ulu Önder Atatürk'ü neden demokrasiye geçmedin diye eleştirmek Göktürk hakanı Bilge Kaan neden internet kullanmıyordu diye eleştiri yapmakla eş değerdir her şahıs kendi içinde bulunduğu tarihin şartlarına göre değerlendirilir. Araştırmacıyım diyorsunuz şimdi bunu da hesap ederek aynı araştırmaları baştan bir daha yapın.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 10, 2013, 10:14:39 ös
Tarihi araştırın derim. Araştırmadan o atmosferin psikolojisini anlayamazsınız. O devirde meclistekilerin korkusu diktatörlüğe gitme ihtimalinin olması idi. Meclisin de, medyanın da Milli Mücadele komutanlarının da korkusu bu idi.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Samuray - Mayıs 10, 2013, 10:15:05 ös
Atatürk'e dil uzatılması tabiki herkesi rahatsız eder bakın vakti zamanında Neyzen Teyfik bu tip kişilere ne demiş:

"İşgaldeki hali sakın unutma,

Atatürk'e dil uzatma sebepsiz.

Sen anandan yine çıkardın amma,

Baban kimdi bilemezdin ş*****z..."

Son kelimeyi sansürlemek icap edebilir ama iki üst mısradaki cümleyle aliterasyon durumunda olduğu için tam yazmasaydım şiire müdahale etmiş olurdum.
Bakın o zaman da kutsal değerimiz olan Atatürk'e yapılan saldırılar tepki toplamış demek ki Ulu Önder'e laf söylendiği zaman halkın duygularının incineceğini ve buna haklı tepkisini vereceğini hesap etmek icap eder.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Samuray - Mayıs 10, 2013, 10:24:08 ös
Tarihi araştırın derim. Araştırmadan o atmosferin psikolojisini anlayamazsınız. O devirde meclistekilerin korkusu diktatörlüğe gitme ihtimalinin olması idi. Meclisin de, medyanın da Milli Mücadele komutanlarının da korkusu bu idi.
Tarihin şartları diyince aklınıza sadece o tarihteki meclisteki elemanlar mı geliyor ki onların bir kısmı milli mücadelede nasıl tutum aldığını nutuktan biliyorsunuzdur...
Benim kastediğim bakın bakalım Atatürk devrinde hangi ülkenin lideri kim dünyadaki hakim ideoloji ne? Muasır medeniyet seviyesi ne? Buna bakınca Atatürk'e haşa diktatör demenin ne büyük bir gaflet olduğunu kavrayacaksınız.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Arais - Mayıs 10, 2013, 11:10:44 ös
Sayın Kaan,

Keşke sorularıma cevap verseydiniz.......



Saygılarımla
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Tij - Mayıs 10, 2013, 11:26:37 ös
Alıntı
''Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir''

Yapmayin arkadaslar, hepimiz biliyoruzki bu ülkede hic bir zaman, hic bir sey icin halka gidilmedi ve halka sorulmadi.
Yalnizca sunu sorayim, cumhuriyet kurulurken hangi halka soruldu?
Hatta birakin halki TBMM"nin kactane üyesi, Atatürk güzel bir aksam sofrasinin sonuna dogru "yarin cumhuriyeti ilan ediyoruz" derken bundan haberdardi?
Bu nasil bir millet egemenligiki, daha cumhuriyet kurulali bir yil olmus hemen kalkip ülkedeki bütün isci ve köylülerin hak arama ve hak alma mücadeleleri yasaklaniyor?

Anadolunun güzel bir sözü vardir, derlerki "egri oturalim, dogru konusalim".
Becerebilirmiyiz bunu!!!!?

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Tij - Mayıs 10, 2013, 11:43:56 ös
Hatta ben söyle birsey diyecem.

Dersim katliami Ermeni katliaminin bir devamidir.

Ve hedef Tek millet ( Türk), tek dil ( Türkce) tek din (sunni), yaratmaktir.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 11, 2013, 02:22:59 öö
Atatürk'e dil uzatılması tabiki herkesi rahatsız eder bakın vakti zamanında Neyzen Teyfik bu tip kişilere ne demiş:

"İşgaldeki hali sakın unutma,

Atatürk'e dil uzatma sebepsiz.

Sen anandan yine çıkardın amma,

Baban kimdi bilemezdin ş*****z..."

Son kelimeyi sansürlemek icap edebilir ama iki üst mısradaki cümleyle aliterasyon durumunda olduğu için tam yazmasaydım şiire müdahale etmiş olurdum.
Bakın o zaman da kutsal değerimiz olan Atatürk'e yapılan saldırılar tepki toplamış demek ki Ulu Önder'e laf söylendiği zaman halkın duygularının incineceğini ve buna haklı tepkisini vereceğini hesap etmek icap eder.

Bana bir şey ima ediyorsanız aynen size iade ediyorum.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 11, 2013, 02:28:35 öö
Tarihi araştırın derim. Araştırmadan o atmosferin psikolojisini anlayamazsınız. O devirde meclistekilerin korkusu diktatörlüğe gitme ihtimalinin olması idi. Meclisin de, medyanın da Milli Mücadele komutanlarının da korkusu bu idi.

Tarihin şartları diyince aklınıza sadece o tarihteki meclisteki elemanlar mı geliyor ki onların bir kısmı milli mücadelede nasıl tutum aldığını nutuktan biliyorsunuzdur...
Benim kastediğim bakın bakalım Atatürk devrinde hangi ülkenin lideri kim dünyadaki hakim ideoloji ne? Muasır medeniyet seviyesi ne? Buna bakınca Atatürk'e haşa diktatör demenin ne büyük bir gaflet olduğunu kavrayacaksınız.


Siz haşa falan deyince aklıma Pamukoğlu'nun "Atatürk'e şirk koşulmaz" sözü geldi aklıma. Bilinçaltında hala insanlaştırılamadı maalesef, hala bir tanrı olarak görülüyor.

Ve evet, 1930'lu yıllar Avrupa'da diktatörlerin hakim olduğu yıllardır. Zaten buna da özel bir karikatür çizilmiştir o devirlerde. Buyrun bakın:

Diktatörler kervanında bulunan ortadaki zat Mustafa Kemal.

(http://p1305.hizliresim.com/19/7/musup.png)
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 11, 2013, 02:32:04 öö
Alıntı
''Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir''

Yapmayin arkadaslar, hepimiz biliyoruzki bu ülkede hic bir zaman, hic bir sey icin halka gidilmedi ve halka sorulmadi.
Yalnizca sunu sorayim, cumhuriyet kurulurken hangi halka soruldu?
Hatta birakin halki TBMM"nin kactane üyesi, Atatürk güzel bir aksam sofrasinin sonuna dogru "yarin cumhuriyeti ilan ediyoruz" derken bundan haberdardi?
Bu nasil bir millet egemenligiki, daha cumhuriyet kurulali bir yil olmus hemen kalkip ülkedeki bütün isci ve köylülerin hak arama ve hak alma mücadeleleri yasaklaniyor?

Anadolunun güzel bir sözü vardir, derlerki "egri oturalim, dogru konusalim".
Becerebilirmiyiz bunu!!!!?

Saygilarimla

Cumhuriyet ilan edilsin de edilme şekli de bir garip, silah arkadaşlarından habersiz ilan ediyor ve Kâzım Karabekir Paşa bile sitem ediyor bizi bekleseydin diye.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 11, 2013, 02:36:41 öö
Hatta ben söyle birsey diyecem.

Dersim katliami Ermeni katliaminin bir devamidir.

Ve hedef Tek millet ( Türk), tek dil ( Türkce) tek din (sunni), yaratmaktir.

Saygilarimla

Sn. Tij, aralarında büyük fark var ama. Devlet farkı. Yani Ermeni Tehciri yapılırken benim bildiğim yolda Ermenileri, intikam almak isteyen Kürt aşiretleri öldürmeye çalışırken o Ermenileri korumaya çalışan Osmanlı askerleri şehit olmuştur. Yani bizim Türk kaynaklarımıza göre devlet eliyle sadece tehcir yapılmıştır. Katliamı yapanlar Ermeniler tarafından anneleri babaları öldürülen Kürt aşiretleridir. Fakat Ermeni kaynakları Talat Paşa'ların planlı bir kitle imhasına gittiğini söylemektedirler fakat siz de bu iddiada iseniz bunu kanıtlamanız gerekir. Bir kaynak göstermeniz gerekir.
Dersim Katliamı'nı ise direk devlet yapmıştır. Emri veren Atatürk'tür ve yapılan her şeyden haberi de vardır. Kızı bile gidip uçakla isyancılar dışında kalan masum halkı çoluk çocuk kadın demeden bombalamış, insanları katletmiştir hunharca.
Hedef, dediğiniz gibi, İttihat ve Terakki'den Kemalizm'e geçen Türkleştirme hedefi idi.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 11, 2013, 02:41:30 öö
Sn. Arais, siz beni yanlış anlamışsınız. Nurculara hain dediğinizi söylemedim. Nurcularla ilgili cümlemin sonuna nokta koydum sonra başka bir cümleye devam ettim. Oradan yanlış anlaşılma olmuş.
Yüzleşmek, hazım etmek tarihimizi olduğu gibi kabul etmektir. Hazımsızlık ise militan kemalist bir anlayış ile tarihin üzerini örtmek ve aşırı tepki vermek.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 11, 2013, 03:06:14 öö
 24 Kasım 2011, Perşembe /Sabah Gazetesi

Emre Aköz

Kemal Bey'in başkanlığı fiilen bitti
Aslında tartışacak fazla bir şey yok:
Başta Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk olmak üzere, 1930'lu yılların ikinci yarısında, dönemin devlet ricali bugün Tunceli dediğimiz Dersim'de ciddi bir katliama imza atmıştır.
"Olmayan" isyanı bastırma gerekçesiyle, kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere ortak paydaları Alevilik olan vatandaşlar katledilmiştir.
İstanbul'daki ikinci uluslararası havalimanına ismi verilmiş olan, dünyanın ilk kadın savaş pilotu ve Atatürk'ün manevi evladı Sabiha Gökçen, operasyon sırasında Dersim köylerinde yaşayan kadın ve çocukların üzerine bomba atmış bir kişidir.
Başbakan Erdoğan dün bazı eski belgeleri açıkladı: O dönemde 13 bin 086 kişi öldürülmüş. Bu "resmi" bir rakam.
Belgenin altında Dahiliye Vekili (İçişleri Bakanı) Mustafa Faik Öztrak'ın imzası var.

***

Not 1: Hayır, isim benzerliği değil; belgede imzası olan Öztrak, bugün CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Faik Öztrak'ın dedesi...
"Türkiye'yi yöneten aileler" konulu bir kitapta incelenmeye değer bir sülaledir Öztraklar... Faik Bey aynı zamanda eski içişleri bakanlarından Orhan Öztrak'ın oğlu, TRT genel müdürlerinden Adnan Öztrak ile devlet bakanı ve Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün genel sekreteri İlhan Öztrak'ın yeğenidir.
Not 2: Kemalist mantık tüyler ürperticidir. Geçen akşam bir yemekte Sabiha Gökçen'in köyleri bombaladığını söyledim... Yanımda oturan keskin Kemalist hanım "Ee, n'olmuş yani, bugün de Kürtler bombalanıyor" deyiverdi.
İş Kemalist rejimin günahlarını unutturmaya ve Atatürk'ü aklamaya gelince... "TeCe ile mücadele ediyorum" diyerek kadın ve çocukları da öldüren Kandil'de konuşlanmış PKK militanlarıyla... Dersim mağaralarında zehirli gaz sıkılarak, "fareler gibi öldürülen" gariban kadın ve çocukların hiçbir farkı yoktu onun gözünde.

***

Velhasıl Dersim katliamının tam göbeğinde yer alır CHP... Bu gerçeği yalanlarla, demagojiyle, bağırıp çağırarak örtmeye çalışıyor CHP'li ulusalcılar.
Ancak gerçek, gerçektir. Bir kere olmuştur. Ne deseler boşuna: Tarihi değiştirmek mümkün değil ki!
CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dersim kökenli bir Alevi olmasına ve kendi dedeleri, nineleri orada öldürülmesine rağmen katliamları siyaseten örtbas etmeye çalıştı.
Bunu yaparken nasıl da "zavallı" bir duruma düştüğünü galiba göremedi: Bir rejim senin suçsuz aileni katlediyor... Sen hâlâ "Devrim şartları içinde böyle şeyler olur" diyerek onu korumaya çalışıyorsun.

***

Bence Kemal Bey bu şekilde tavır almasının, kendi koltuğunu sarsacağını göremedi. Hani 1923-1938 dönemine yöneltilen eleştirilere Kemalistler, "Şartlar öyle gerektiriyordu" diye cevap verir ya... İşte benzeri bir lafazanlıkla vaziyeti idare edebileceğini sandı Kılıçdaroğlu...
(Not 3: Devletin işlediği her suç için "şartlar öyle gerektiriyordu" denebileceği için, kof bir savunmadır bu. Öldür, kes, biç; ondan sonra şartların ardına saklan... Ne demişti Erdoğan: Yok öyle 25 kuruşa simit!) Şu anda CHP içindeki birçok kişi "Yahu bu ne aciz genel başkanmış" demekte.
Deniz Baykal döneminde birçok Alevi, CHP'den uzaklaşarak yeni bir parti arayışına girmişti. Mesela bir kısmı EDP (Eşitlik ve Demokrasi Partisi) içinde çalışıyordu.
Sonra Deniz Baykal bir komplo ile görevden alınıp, yerine Kemal Bey atanınca... Bir umut CHP'ye döndü o Aleviler...
Bakalım bugün karşılaştıkları derin hayal kırıklığı karşısında ne yapacaklar?
http://dersimsoykirimi.org/ (http://dersimsoykirimi.org/)
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 11, 2013, 03:09:01 öö
    baskin

Dersim Katliamını Atatürk Yaptı


PROF. Dr. Baskın Oran da Dersim tartışmasına katıldı: Dersim’de isyan yoktu. Devlet tarafından sistemli ve planlı katliam uygulandı. Harekâtı bizzat Atatürk planladı.

Prof. Dr. Baskın Oran, CHP’de krize yol açan Dersim Katliamı’yla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Dersim Katliamı’nın yakın tarihin en karanlık sayfalarından biri olduğunu belirten Prof. Oran, “Dersim’de isyan yoktu. Devlet tarafından sistemli ve planlı bir katliam uygulandı. Harekâtı Atatürk planlamıştır” dedi.

Dersim Katliamı’yla ilgili çok sayıda araştırması ve makalesi bulunan Prof. Dr. Baskın Oran, olayların içyüzünü Taraf’a anlattı: Oran, şunları söyledi: “Dersim’de isyan falan yoktu. Bunu diyenler tarihle pek fazla ilgilenmeyenlerdir. Devlet o yıllarda tam olarak hâkimdir duruma. Devletin asıl amacı hâkim olmak değil fethetmektir. Örneğin, o dönem demiryolu yatırımının yüzde 60’ı Ankara’nın doğusuna yapılmıştır. Neden peki? Çünkü Dersim’in etrafı çevrilmiş, içerisi büyük ölçüde boşaltılmıştır. Ardından 1937’deki Sadabad Paktı’yla işin uluslararası boyutu da tamamlanmıştır. Sonra da harekât başlamıştır ve harekâtı Atatürk planlamıştır.

CHP’de 1930’ların zihniyeti

Dersim olayı çok farklı bir gelişmedir tarihimizde. Türkiye Cumhuriyeti’nin başka ulusa, ırka tahammülü yoktur. O dönemde Dersim hakkında dört aşamalı bir plan yapıldı. Sonra iç hukuk düzenlendi. Ve başına da asker bir vali getirdiler. Daha sonra harekâtı başlattılar.”

Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Dersim Katliamı’yla ilgili açıklamalarından sonra CHP’de yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Oran, “CHP kendi geçmişiyle yüzleşemez. CHP hâlâ 1930’ların mantığında ve o döneme ait bir partidir. CHP o görüşlerinde direnmeye devam edecektir. Kimse buna şaşmamalı” diye konuştu. Geçmişe yönelik yapılanları sahiplenmesinin CHP’yi batma noktasına götürdüğünü vurgulayan Oran, “Ama CHP bu anlayışında direndikçe batmaya devam edecektir. CHP’de bir ara Onur Öymen vakası yaşandı. Şimdi de 12 vekil vakası yaşanmaya başladı. 2011 yılında CHP hâlâ 1930’ların anlayışına sahiptir” dedi.

CHP’nin,“O döneme ait arşivleri açın” açıklamasının çok tutarlı olmadığını savunan Oran, sözlerine şöyle devam etti: “O döneme ait birçok belge ayıklanarak bir kısmı İş Bankası Yayınları tarafından iki cilt halinde yayımlandı. Mesele arşivlerin açılıp açılmaması değil. Ortada yaşanan tarihî bir gerçek var. Siyasilerin özellikle de CHP’lilerin ‘arşivleri açın’ açıklamaları siyasî, günü kurtarma olayından başka bir şey değildir. 1930’ların ezberini bugün hâlâ tekrar eden anlayışlar CHP’den kopmadıkça değil ana muhalefet olmak muhalefet bile yapamazlar.”


Fikret Karagöz / Taraf /19 Kasım 2011
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 11, 2013, 09:57:02 öö
Tarihi araştırın derim. Araştırmadan o atmosferin psikolojisini anlayamazsınız. O devirde meclistekilerin korkusu diktatörlüğe gitme ihtimalinin olması idi. Meclisin de, medyanın da Milli Mücadele komutanlarının da korkusu bu idi.

Tarihin şartları diyince aklınıza sadece o tarihteki meclisteki elemanlar mı geliyor ki onların bir kısmı milli mücadelede nasıl tutum aldığını nutuktan biliyorsunuzdur...
Benim kastediğim bakın bakalım Atatürk devrinde hangi ülkenin lideri kim dünyadaki hakim ideoloji ne? Muasır medeniyet seviyesi ne? Buna bakınca Atatürk'e haşa diktatör demenin ne büyük bir gaflet olduğunu kavrayacaksınız.


Siz haşa falan deyince aklıma Pamukoğlu'nun "Atatürk'e şirk koşulmaz" sözü geldi aklıma. Bilinçaltında hala insanlaştırılamadı maalesef, hala bir tanrı olarak görülüyor.

Ve evet, 1930'lu yıllar Avrupa'da diktatörlerin hakim olduğu yıllardır. Zaten buna da özel bir karikatür çizilmiştir o devirlerde. Buyrun bakın:

Diktatörler kervanında bulunan ortadaki zat Mustafa Kemal.

([url]http://p1305.hizliresim.com/19/7/musup.png[/url])



Yok arkadaş böyle olmaz bu iş

Sn.arais size soru sormuştu niyet ne diye cevap yok ama sizin cevabı ben vereyim sizdeki niyet üzümüde yemek bağcıyıda dövmek.

Sizin insanlara hatta bu forum ile sınırlayayım bizlere saygısı yok,burada olma nedeniniz provakatörlük hatta işi artık hakarete vardırmaktanda kendinizi alıkoymuyorsunuz dur bakalım arkadaş sen nerenin yolcususun?

Diktatörler kervanında bulunan ortadaki zat Mustafa Kemal.

Bu sözün için senden özür dilemeni bile beklemiyorum,özür sınırların kalmadı herşeyi açık açık konuşalım diyorsun ama sen bu milletin en önemli manevi değerine diktatör diye hakaret ediyorsun hitler ile bir tutuyorsun bre gafil derler adam bir tuttuğun hitler 6 milyon insanı öldüren bir cani ve diktatör Atatürk bir ülke var eden ölümsüz bir lider ne cürrettir bu böyle aynı kategoride düşünüp nasıl söylersiniz bu ne fütursuzluktur burayı boş alan ve arenamı sandınız dilediğin gibi konuşacak yeter kendine gel ve hakaret etmeyi kes.

Kararların sert ve tavizssiz olması ile diktatör olması arasındaki farkı siz ve sizin gibiler diktatörlük olarak algılıyor ne yani bir devrim ve değişim üstelik 600 yıllık bir kabuktan sıyrılmayı sen kolaymı sandın öyle hemencecik olabilecek şeylermidir bunlar bugün burada denizli horozu gibi kabarabiliyorsan işte o adam sayesindedir senin diktatör dediğin adam seni ve senin gibileri konuşturuyor burada.

Sana cevap vermeyeceğim dedim ama kendimi tutamayacağım meydanı boş buldukça sallıyorsun sanıyorsunki karşındakiler bir şey bilmiyor ve okumamışlar okuduğun 2 tane kitapla bu ülkenin en önemli insanı hakkında ztlı matlı konuşamazssın artık dur ve yeter yazdıklarını oku öncelikle insanların değerlerine saygı göster kaan efendi
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: symbol - Mayıs 11, 2013, 11:51:54 öö
Başlangıçtan Günümüze Dersim Tarihi  kitabının yazarı Dersimli tarihçi Ali Kaya 'ya göre Atatürk'ün olaylardan haberi olmadığı ve harekatın sorumlusunun dönemin Başbakanı Celal Bayar olduğu yönündedir;

''Atatürk'ün orayı katledin,1,5 yaşındaki bebekten 90 yaşındaki dedeye kadar öldürün demiş olması mümkün değil.Olaylar daha çok 15 Mayıs-15 Eylül 1938 arasında oluyor.Atatürk o dönem ciddi olarak hasta ve kendinde değil.Doktor raporları ortada.1937' de Celal Bayar'ın Atatürk'e bir rapor götürür ve ve Elazığ Ovası'nda Dersim'i hedef alan bir tatbikat yapmak istemiştir.Atatürk tatbikat dosyasını geri çevirir.Bayar,ikinci kez gittiğinde buna gerek yok diyerek yolluyor.Ancak 1938'de üçüncü kez Atatürk hastayken götürüp imzalatıyor.Dersim olaylarının esas sorumlusu Celal Bayar'dır.Uzlaşmacı,eğitim,sağlık sorunlarını çözmekten,yol yapmaktan yana olan İnönü'ye de 25 Ekim 1937'de istifa etmesi için baskı yapmıştır.

Dersim olayları CHP içinde sonradan Demokrat Parti'ye geçecek sağcı isimlerin marifetidir.Dersim olaylarında Başbakan Celal Bayar,Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak,sonradan Menderes'e akıl hocalığı yapacak Şükrü Kaya ön plandadır.

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 11, 2013, 11:54:52 öö
Sn.Symbol

Benimde okuduğum ve bir sürü doğru mantığın olduğu bir yorum ama umarım sn.kaan bu sözlerinizide yorumunuzuda kabul ederde kaale alır ciddi ciddi araştırır.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: symbol - Mayıs 11, 2013, 12:01:33 ös
Sayın karahan,

Ben temenninizi çok kaale alınacağını tahmin etmiyorum.Çünkü öyle bir Atatürk düşmanlığı var ki.

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: symbol - Mayıs 11, 2013, 12:10:38 ös
Ölümünün üzerinden taa 75 yıl geçtikten sonra,hiç tanışmadığı,hiç görmediği insanların bedenine imzasını atan bir başka lider var mı dünyada?

Mustafa Kemal ATATÜRK ilelebet payidardır.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 11, 2013, 12:13:36 ös
Celal Bayar'ın hayatının son döneminde avukatlığını yapmış olan Hüsamettin Cindoruk, Radikal gazetesiyle yaptığı röportajda, Bayar'ın Dersim Katliamı'yla ilgili olarak "Atatürk vurun dedi, vurduk" dediğini söyledi.
TBMM eski başkanı Cindoruk, Bayar'ın Dersim'de 1937-1938 yıllarında yapılan klatiamla ilgili ne düşündüğü sorulduğunda, şu yanıtı verdi:

"Ben Bayar'ın son 25 yılında avukatlığı yaptığımdan bu konuda da konuşmuştuk. Rahmetli Bayar'ın Dersim'le ilgili bana söylediği şudur: 'Cumhuriyet Milli Misak sınırları içerisinde tamamen egemen olmuştu. Hakkâri dahil, Trakya dahil bütün ülkede Cumhuriyet egemendi, bir tek Tunceli dışında. Tunceli'deki mütegallibe Tunceli'yi Cumhuriyet'in dışında tutuyordu. Polis, jandarma oraya giremiyor, vergi alamıyordu. Coğrafyası böyle bir direnmeye çok müsaitti. Bunu aşmak için çok uyarı yaptık, kanunlar çıkardık ama olmadı. Atatürk sonunda bize vurun dedi, vurduk. Tenkir ve tedip ederek Cumhuriyet topraklarına Tunceli'yi kattık.' Aynen böyle anlatmıştı."

Cindoruk, dolayısıyla, Mustafa Kemal'in katliamdan haberi olmadığını söyleyen kemalistlerin haksız olduğunu savundu:

"Atatürk'ün bilgisi yoktu, o sırada hastaydı diyenler doğru söylemiyor. Başka bir karine daha Sabiha Gökçen'dir. Kendisi askeri pilot da değildi. Sizce Atatürk'ün manevi kızı olarak onun bilgisi dışında böyle bir harekâta katılması mümkün mü? O nedenle işi İnönü'ye veya Bayar'a yıkmak son derece yanlış. Atatürk'ün ölmeden evvel Tunceli'yi Cumhuriyettopraklarına katma iradesi var işin içinde."

Cindoruk, Seyit Rıza'ya hak verdi

İsmet İnönü ve Celal Bayar'ın bu kanlı saldırıya karşı çıkıp çıkmadıkları sorulduğunsaysa, Cindoruk, "O zaman karşı çıkmak yok. İhsan Sabri Çağlayangil, ki Bayar'ın yakınıydı, devlet bürokrasisi olarak talimat aldıklarını açıkça anılarında söylemişti. Dersim'e yapılanlar baştan aşağı haksızlıktır. Ve Seyit Rıza'nın dediği gibi zulümdür. Cumhuriyet'in zorbalığıdır" dedi.


alıntı


nedenlerine bakalım demiştim cindoruğun anılarından.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 11, 2013, 12:24:10 ös
Şimdi sn.kaana sorduğum soru benim ve sn.araisin bu konu ile varılmak istenen yer neresidir?yarımyamalak tarihi bilgiler verilip o katliamdır şu değildir o özür dilesin gibi saçmalıklar ile nereye varılacak onu bilmek hakkımızıdır.

Bu ülke 80 yıldır ve onunda öncesinde yüzlerce yıldır hep kötü yöneticilerin gadrine uğramıştır 80 yılın hesabını bir ülke bir devlet kurmuş atatürke sormak sadece insafsızlıktır.

Herşeyini tüketmiş sıfır çeken bir ülkeyi yoktan var edin ve işleyen bir devlet haline sokun ve bunuda 600 yıllık artık köhnemiş bir sistemden tamamen uygar bir sisteme geçerek yapın buyrun siz atatürk olunda yapın formül nedir?diye sorduğumda cevap yok sadece zat,zevat,diktatör gibi nitelemeler var.

Buda haksızlık oluyor.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: oasis - Mayıs 11, 2013, 01:48:04 ös
Humeyni’yi seviyorum.

Atatürk’ü sevmiyorum.

Maraş’ta Fransız askerleri Nene Hatun’un başörtüsüne uzandı. Sütçü İmam ilk ateşi açtı, böylelikle Kurtuluş Savaşı başladı. O dönemin sosyolojik yapısını incelerseniz, cephedeki insanlar hep Müslüman... Atatürk olmasaydı, İngilizler olsaydı, haklarım daha geniş olacaktı.'

Böyle dedi.

'Türbanlı böyle dedi' demiyorum; çünkü bütün türbanlılar böyle düşünmediği gibi, böyle düşünen türbansızlar da var.

Demem şu...

Nene Hatun, Maraşlı değil.

Erzurumlu.

Savaştığı düşman, Fransız değil.

Rus.

Rus başörtüsüne saldırmadı.

Aziziye Tabyası’na saldırdı.

Milli mücadelenin mangal yürekli evladıdır ama, milli mücadelenin ilk kurşununu Sütçü İmam sıkmadı.

Hasan Tahsin sıktı.

Maraş’ta değil, İzmir’de.

Takvime bak.. Hasan Tahsin’in tetiğe basmasıyla, Sütçü İmam’ın tetiğe basması arasında 6 ay var...

Sütçü İmam, Fransız vurmadı.

Ermeni vurdu.

Maraş’ta düşmana ilk müdahaleyi yapan da, aslında Sütçü İmam değil.

Çakmakçı Sait.

Silahı yoktu.

Yumruğuyla saldırdı.

Şehit oldu.

Maraş’ı önce kim işgal etti?
Arkadaşın İngilteresi!

Kim sesini çıkarmadı?

Arkadaşın padişah efendisi!

Kim kurtardı?

Arkadaşa daha geniş haklar tanıyacak olan İngilizlerin gemisiyle kaçan padişah efendinin idam etmek için arattığı Atatürk!

O dönemin sosyolojik yapısını incelerseniz, cephedeki insanların hep Müslüman olmadığını da görürsünüz...

Bizzat Ordinaryüs Profesör Mazhar Osman’ın ağlayarak okuduğu 'şehit listesi'ne göre, bu toprakları İngilizler işgal etmesin diye savaşan, can veren İstanbullu hekimler arasında, 140 Türk, 32 Ermeni, 25 Rum, 18 Yahudi var.

Ve, dikkatinizi çekerim, hepsine birden 'şehit' demişler... Çünkü şehitlik kavramı, 'o dönemin sosyolojik yapısı'na göre, dinle alakalı değil, yurtseverlikle alakalı.

Uzatmayayım.

Tehlike ne İran’dır, ne İngiltere...

Kara cehalettir. ( Yılmaz ÖZDİL )


NOT : Atatürk’ü yobaz ve bölücü zihniyet sevmez. Ancak yobaz ve bölücü zaten kimseyi sevmez. Sevgiye, güzelliğe düşman, her an kavgaya hazır, nefret ve öfke doludur. Kafası karmakarışık, görüşü pusludur. Ne hocaefendileri gerici , irticacı ve mürteci ne de bebek katili terörist başı , eli kanlı katil : biri islam bayrağını tüm dünyada dalgalandıran ve yücelten ulvi şahsiyet diğeri bir halkı gerillalarıyla ( bu kelime çok komik teröristler için kullanılıyor ) özgürleştiren , var eden büyük önder , halk lideri vs. vs. vs.........

Ya sizler bizi aptal , cahil , korkak , bilinçsiz mi zanndediyorsunuz ya da bizlerle kafa mı buluyorsunuz . Gerici yobazlar ile bölücü hainler aynı eşeğe binmiş uzun ince bir yola çıkmışlardır. Bindikleri eşekte mayın eşeği olduğu için her an patlamaya müsait bir şekilde yol almaktadır. Mayın  patladığı zaman gerçekten eşeğe acırım üstündeki yolculara ise eşeklik ettiklerinden dolayı acıyacağımı sanmıyorum.......

IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 11, 2013, 03:02:48 ös
Çok hoş bir yazı sn.oasis umarım hedefini, bulurda bulanık zihinler biraz bu ışıktan faydalanır,Sevmediğin bir insana bile saygı göstereceksin bunu bir zarafet gösterisi olarak değil İNSAN olduğun ADAM olduğun için yapacaksın tabi İNSAN   ve ADAM san anlayabilir ve yaparsın.

Hariçten gazel okuyup tek taraflı yorum ve değerlendirme ile 2 sivri laf edip bir milletin liderini karalamakta olsa olsa had bilmemezliktir.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: peacewings - Mayıs 11, 2013, 03:12:47 ös
Bence sorun Dersim Katliamı filan değil. O Atatürk'ü karalamak için bir bahane. Birileri için şahane bir malzeme. Yoksa tartışılan Dersim Katliamı değil.

Onları rahatsız eden sadece Atatürk.

Dersim Katliamı... Sorun o olsaydı, kişisel görüşlerimizi paylaşırdık. Ama bu başlığın konusu: "Atatürk'ten nefret ediyorum". Dersim Katliamı ise bir bahane, bir malzeme, bir perde...

Bu katliamın bir benzerinin ise daha geçenlerde, o malum zatların savunduğu gerçek diktatörlerce yapıldığını unutmamak temennisiyle.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 11, 2013, 05:17:42 ös
Diktatör, bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimseye denir. TDK'da ve diğer lugatlarda bunun anlamını göreceksiniz. Diktatörü kullananlar hakaret anlamında kullanmıyor. Bu bir siyasi ve tarihi gerçektir, Mustafa Kemal üzerinde.

Dersim Katliamı'na gelirsek. Katliamın mimarları üç paşa ve bir komitacıdır. Şu linkten ayrıntıları öğrenebilirsiniz:

http://dersimsoykirimi.org/mimarlar.htm (http://dersimsoykirimi.org/mimarlar.htm)

Not: Hakaretlere, iftiralara, niyet okumalara, fikri tartışmalardan çıkıp olayı şahsi tartışmalara çekmeye çalışan mesajlara cevap vermiyorum ve kale almıyorum. Atıp tutmaya devam edip etmemek bu mesajların sahibine kalmış.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: peacewings - Mayıs 11, 2013, 06:46:14 ös
Daha evvel de belirttiğim üzere Sayın Kaan, bu forumdaki özgürlükleri istismar etmektedir. Kendisine karşı tanınmış olan tolerans, oldukça şaşırtıcıdır. Hani dışardan izleyenler Masonları da aynı kefeye koysalar yeridir.  (Sorun Sayın Kaan'ın bir çeşit misyonerlik yapması)

Sayın Kaan'ı biraz da Masonlukla ilgili paylaşımlara davet ediyorum. Zira buradaki haricilerin önceliği Masonluğu öğrenebilmektir. Fakat Sayın Kaan'ın gündeminden ötürü, diğer konulara pek yer kalmadı.

Tüm bu saçmalıklara şöyle bir cevap verip; bu konudan ayrılmak istiyorum.

Neyzen'in bir şiiri:

İşgaldeki hali sakın unutma
Atatürk'e dil uzatman sebepsiz
Sen anandan yine doğardın amma
...

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 11, 2013, 08:08:40 ös
Sn.Kaan

Hakiki anlamda provakatörsünüz ne diyeyim okuduğunuz bir kaç yanlı sitenin yazılarını buraya aktarıp doğruluğubnu savunuyorsunuz,tek yanlı bakıp görebildiğiniz sadece bu kadar.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: ceycet - Mayıs 11, 2013, 08:29:39 ös
Arkadaşlar,iyi dersiniz,hoş dersiniz de;çoğumuzun burada bulunuş sebebi sorgulayarak yola devam etmektir.

Atatürk,bir tabu değildir.Hakaret edilmediği sürece,Atatürk'ü de,döneminin/dönemimizin siyasilerini,olumlu veya olumsuz olarak eleştirme hakkına herkes sahiptir.

İnsanoğlunun hiç hata yapmadığını nasıl öngörebiliriz;böyle bir tutum,öncelikle Atatürk'e saygısızlık olarak değerlendirilebilir.

Nitekim,hatalardan deneyim elde etmeyen birisinin başarılı olması beklenemez.

Ben,Atatürk'severim,ama yaptıklarını da sorgularım.Önemli olan niyettir.Atatürk'ü çeşitli bahanelerle sevmeyenlerde olabilir;hakaret etmedikleri sürece onların yargısınada saygı duyarım.Her koyun kendi bacağından asılır.

Bulunduğumuz ortam,güreş meydanı değil ki,önyargıda olsa insanların düşüncelerine rastgele saldıralım.

Ben,peygamberleri de eleştirenlere saygı duyarım.Önemli olan,baktığınız yer değil,gördüğünüz şeydir.Zira,insan birikimi oranında yorum yapabilir;bu onun düşünce ve inançlarının ileride değişmeyeceği anlamına gelmez.

Bence,bu başlıkta yazılanlar farklı polemik alanlarına çekilmiştir;dolayısıyla,gerçekte ne tartışılmak isteniyorsa onunla ilgili yeni bir başlık açılmalı,bu sayfada ki sonu gelmez polemiklere bir son verilmelidir.


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Kaan - Mayıs 11, 2013, 08:35:07 ös
Anlayışınızdan ötürü teşekkür ederim Sn. ceycet. Ve hâlâ hakaret edenler var, onları da kınıyorum. Atatürk bir insandır, eleştirilebilir. Burada bir hakaret de etmiyoruz fakat eleştiriye tahammülleri olmayanlar anneme küfür etmek gibi terbiyesizliklerde bulunmaya devam ediyor. Sizi forum yöneticilerine havale ediyorum. Birileri hakaret içermeyen eleştirilermizin silinmesini istiyor fakat ben de anneme edilen küfürlerin silinmesini istiyorum. Acaba çok mu şey istiyorum?

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: karahan - Mayıs 11, 2013, 08:38:52 ös
Siz hakiki anlamda provakatörsünüz

Sn.Pceewingsin alıntıladığı şiiri annenize hakaret gibi göstermek bu arkadaşa yapılabilecek en büyük saygısızlıktır,utanmadan sıkılmadan anneme küfür ediyor diye ortaya çıkıp yaygara yapıyorsun yüzsüzlüğünde bu kadarını bu forumda daha önce görmemiştim hiç.

Bu forumda biz o manada ne konuşlur nede insanlara küfür ederiz herşeyi tersinden anlayıp açtığın konulardaki provakasyon yetmiyor gibi birde böyle manıpüle etme yakışıksız olmaya başladı.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: Tij - Mayıs 11, 2013, 11:07:51 ös
Sayin ceycet, kesinlikle hakli, burada yargisiz infaz yapiliyor gibi bir durum söz konusu.
Son on yildir AKP ve onun ilimli islam politikasini elestiren herkes ya kemalistlikle ya darbe yandasciligi ile yada bölücülükle yaftalandi.
Siz simdi ne yapiyorsunuz, Atatürk"ü elestiriyorlar diye hemen insanlara ya sofu ya yobaz ya bölücü yaftasi takmaya calisiyorsunuz.

Atatürk"ün ünlü bir sözü var derler, "hayatta en kakiki mürsit ilimdir ( bilimdir), der.
Olaylari ve insanlari bilimsel bir tarzda ele almak zorundayiz diye düsünüyorum.
Insanlari putlastirmak bize birsey kazandirmaz.

Ben diyorumki Atatürk dünya tarihinde ,türkiyeli halklarla birlikte , ilk anti emperyalis savasla özgür bir ülke kurarak nekadar övgüye degerse ayni zamanda Dersin Katliami gibi bir katliama izin vererekde okadar elestiliriyede aciktir.
Tabiki olayi o günün politik, ekonomik, siyasal yapisindan bagimsiz ele alamayiz. Yeni bir ülke kuruluyor ve bu ülkenin hakim ulusu olan Türkler ve bunlarin burjuvalari kendi pazarlarina sahip cikmak istiyorlar ve bunu diger halklardan burjuva veya agalarla paylasmaya yanasmiyorlar.
Ve bununla beraber zaten ülkeyi, ki savas kazanilipta belli bir ic dinamige kavustuktan sonra, türklestirme diye bir dertleride var.
Dersim bu yolda ilerleyen Türk burjuvazisine ve Türk egemen sinifine karsi hem irksal menada hemde mezhepsel manada bir engeldi.

Bir alintiyla simdilik bukadar diyorum. Alintida Tunceli daha dogrusu Dersim kanunlari var ve bu kanunlar hazirlanirken Atatürk daha sagsalim ve isinin basindaydi.

Saygilarimla

Kanundan çarpıcı maddeler

(Tunceli Vilâyetinin İdaresi Hakkında Kanun. Resmî Gazete ile neşir ve ilâm tarihi: 2 Ocak 1936. Sayı: 3195. Meclis’te kabul tarihi: 25 Aralık 1935)

 Madde 9: Cumhuriyet müddei umumileri (savcıları) hazırlık tahkikatında hâkimlerin haiz oldukları yetkileri kullanırlar.  Madde 11: Cumhuriyet savcıları ilk tahkikata lüzum görmedikleri işleri iddianame ile doğruca mahkemeye verebilirler. İlk tahkikat icrası kanunen mecburî olan suçlarda dahi savcılar bu yetkiyi kullanabilirler.  Madde 12: Dava açılması izne bağlı olan işlerde izin verme yetkisi vali ve komutanındır.  Madde 13: Hâkimin reddine dair dileğin kabul edilmemesine dair kararlar kesindir.  Madde 15: İlk tahkikat sırasında verilen tutuklama kararlarına sanık tarafından itiraz edilemez.  Madde 18: Cumhuriyet savcısının iddianamesi sanığa tebliğ edilmez.  Madde 21: İlk tahkikat sırasında verilen tevkif kararlarına maznun tarafından itiraz edilemez.  Madde 29: İlbaylık (vilâyet) içindeki ceza mahkemelerinden verilen hükümler temyize tabi olmayıp kesindir.

 

Sürgün yetkisi

 

Savcının hâkim yetkisine sahip olduğu, zanlının neyle suçlandığını bile bilme hakkının olmadığı ‘kanun’un diğer maddeleri de birbirinden ilginç ‘hak’lar içeriyordu. Bunlardan bazıları şöyle:

 (Madde 31): Vali ve komutan, emniyet ve asayiş bakımından lüzum görürse il halkından olan fertleri ve aileleri il içinde bir yerden diğer bir yere nakletmeye ve bu gibilerin il içinde oturmalarını men etmeye yetkiliydi.  (Madde 32): Vali ve komutan, herhangi bir şahıs hakkındaki takibatın ertelenmesine ve cezaların teciline de yetkiliydi. “Bu erteleme ve tecil zaman aşımı işlemine mani olmaz”dı.  (Madde 33): Aslında Meclis’e ait olan idamların infazı yetkisi de hemen oracıkta ifa edilebiliyordu: “İdam hükümlerinin vali ve komutan tarafından teciline lüzum görülmediği takdirde infazı emrolunur.”  (Madde 35):  Kişinin aleyhindeki konularda ceza kanunu hükümlerinin “geriye yürümeme” ilkesi burada sıra dışı bir şekilde “Bu kanunun hükümleri makabline şâmildir.” denilerek geriye de yürütülüyordu.  Kanunun 34. maddesi ise çok daha çarpıcıydı: “Tunceli ili içinde oturanlar; Elazığ, Malatya, Sivas, Erzincan, Erzurum, Gümüşhane, Bingöl illerine geçerek Türk Ceza Kanunu’nun bu kanunla tespit edilen suçlarını işledikleri takdirde, işledikleri suç Tunceli ili içinde işlenen suçlarla irtibatlı ise, bunlar ve bunlara yataklık edenler Tunceli ilindeki yetkili makam ve mahkemelerce bu kanundaki usule göre takip ve mahkeme olunurlar.”

Paraya acımayın

 

Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Resmî Yayınları’ndan çıkan “Türkiye Cumhuriyeti’nde Ayaklanmalar (1972)” kitabının 491. sayfasında “1937 yılında yapılan Tunceli tenkil harekâtına dair Bakanlar Kurulu Kararı”, kitabın 4 no’lu eki olarak yer alıyor. 4 Mayıs 1937 tarihli “Gayet Gizlidir” ibareli bu kararda “Son günlerde Tunceli’de vukua gelen hadiselere dair raporlar 4.5.1937 tarihinde Atatürk’ün ve Mareşal’in huzurları ile tedkik ve mütalaa edilerek aşağıdaki sonuca varılmıştır.” deniyor. Köylerin tamamen boşaltılıp tahrip edilmesi ve “paraya acınmaksızın içlerinden adam kazanılması” öngörülen kararda şu ifadeler yer alıyor: “Sadece taarruz hareketiyle ilerlemekle iktifa ettikçe isyan ocakları daimî olarak yerinde bırakılmış olur. Bunun içindir ki silâh kullanmış olanları ve kullananları yerinde ve sonuna kadar zarar veremeyecek hale getirmek, köyleri kâmilen tahrip etmek ve aileleri uzaklaştırmak lüzumlu görülmüştür. Not: Paraya acımaksızın içlerinden çok adam kazanıp kullanmaya çalışmak lâzımdır. Aslı gibidir. İmza.”
 
 
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: ceycet - Mayıs 12, 2013, 07:59:56 öö

Sayın BT eleştiri sınırlarını zorlamış görünüyor.

Herkes,siyasi görüşü ve dini inancı konusunda özgürdür.Bir kimse Fetullah GÜLEN'in düşüncelerini benimseyeblir;nevar bunda...

Onu da mı öldürelim.Dersim olayı başlı başına bir trajedidir;bunu yadsımakla,gerçekleri gizleyemeyiz.Seyit Rıza 98 kişiyi öldürdü diye tüm halka saldırmayı meşru görenler,bugünde Kürt halkına soykırım yapılmasını hoş görürler.

Bulunduğumuz ortam,yani masonlar org.harici formu sitesinin en belirgin özelliği;her toplumdan,her inançtan,her siyasi görüşten insanların birarada,birbirlerine saygılı,hoşgörülü ve töleranslı davrandıkları bir alandır,forumu zenginleştirende budur.

Nekadar beğenmesekte,hepimiz hepimizin siyasi görüşlerine ve inançlarına saygılı olmalıyız ve eleştirirken bu sınırları korumalıyız.

Aksi taktirde,forum sıradanlaşır ve burada olmanın anlamını yitiririz.
Başlık: Ynt: Dersim Katliamı
Gönderen: gnothi - Mayıs 12, 2013, 10:09:52 öö
Evet, bir Atatürk tartışmasında daha "Be hey dürzü" eşiğine gelmiş bulunmaktayız. Sayın Kaan hakaret şikayetinde bulunsa da, ben eski ve dandik bir şiiri buraya taşımanın hakaret olduğunu düşünmüyorum. Lafı geçmişken hatırlatırım, şiirin Neyzen Tevfik'le zerre alakası olmayıp komiser emeklisi kötü bir şair tarafından yazılmıştır.

Sayın BT'nin havlama ve uluma içerikli iletisi tabii ki silinmiştir.

Başta bahsedilen şiire kadar gelinmesi sebebiyle, ayrıca sayın Kaan'ın forum kurallarına aykırı olmamasına rağmen açık açık provokasyon kokan iletilerine verilen cevapların seviyesinin düşüklüğü sebebiyle, konu kilitlenmiştir.

Saygılarımla.