Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Çin Felsefesi  (Okunma sayısı 6248 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 15, 2007, 02:57:49 ös
  • Ziyaretçi

                                                                                     YİN _ YANG

      Bir bakıma, Uzakdoğu'nun yerle göğü yansıtan Ti ve Tien olarak da bilinen en tanınmış simgesi Yin-Yang nesnel evrende ikiciliğin ilkesidir. Bu ikicilik öğretisi, ikisinden de yararlanmasına karşın Taocu ya da Konfüçyusçu bir kaynaktan gelmez; bu iki inanç kurumundan önce ortaya çıkan bir felsefeden doğduğu ileri sürülür, onaylanır. Bunlar, Pa Kua ile birlikte, Çin'in ilk imparator soyu ( İ.Ö 2852-2738 ) döneminde ortaya konmuş sayılır; tarih belgeleri böyle, söyler. Bu görüş, iki felsefe anlayışının da temelini oluşturur ve şaşılası bir nitelikte Çin insanının yaratılışına, tinsel tutumuna uygun gelir. Aynı görüş, Taoculukta salt birliğin, uyumun, nesnel oluşumların iki ayrı çizgide gerçekleşmesinin ya da Chuang-tzu'nun dediği gibi, '' doğanın iki gücü '' nün, nesnel oluşumlar evreninde, evrensel düzenin iki büyük yönlendirici, yönetici erkinin evrensel simgesidir.
      Yin-Yang ikilisinin çizimi evren bütününün karanlık-aydınlık, olumsuz-olumlu, dişil-eril gibi eksiksiz bir denge tartı içinde bulunması gerekn, iki büyük gücünü gösterir. Bunlar görünür duruma gelen varoluş alanını denetim altında bulundurur. Burada bir nokta ya da oğulcuk, iki ayrı alanda, ak içinde bir kara, kara içined bir ak görünümü var. Bu gelişigüzel bir çizim değil; simge için önemli bir anlam taşıyor. Nedeni  de bu, burada, karşıtının çekirdeğini içinde bulunduran bir varoluşun düşünülmemesidir. Bu, dişinin bütün niteliklerini dışlayan bir eril varlık ya da erkeğin bütün özelliklerini yadsıyan bir dişil varlık değildir; öyle olsa, bütün sıvı sızdırmayan kaplarda görüldüğü gibi ikilik kalır, gelişim etkinliğinin tüm gücü yitip giderdi. Bilgelikle yöntem hep birbirinden kopar, bir tükeniş içinde yok olur, yaratışın karşılıklı '' oyun ''unda birbiriyle bağdaşmanın yerini kopuş alır, nesnel olaylar evreninin doğumu ve son birliğin sağlanması sorumlu bir işe dönerdi. Bu iki güç birbirine bağlıdır, birbirinden bağımsız olamaz, kendi başlarına varlıklarını sürdüremez. Bu iki dengelenmiş, iyice birbirine bağımlı güç, birliğin kapsamlı ortamında birlikte bulunur, genel toplu görüş ana kaynağını yansıtır.
      Yin-yang simgesinin ikiliği tabana dayalı bir görüş türü değildir. Arasıra '' büyük ayrım çizgileri ''nden söz edilmesine karşın, bu karşıtlık yalnızca görünüştedir, gerçek olan '' uyumsal birlik ''tir. Burada salt ikicikle ilgili felsefeler ve dinlerde ortaya konan iki bağdaşamaz ve çelişik, aşkın bir birlik içinde son çözüme dayalı tüm olanakları yadsıyan güçler söz konusu değildir. Onlar, bir paranın iki yüzü gibi, bir bütünün değişik görünüşleridir. Öte yandan, onlar eş süreli bir bölümlenme, bir yeniden birleşmedir; onlar birbiriyle çekişen güçler sayılırsa, birlikte etkileyen güçlerdir, bunların etkinliğini sürdüren gerilim de uyumun, yaratmaya özgü karşılıklı oyunun gerilimidir, karşı çıkmanın, direnmenin değil. Taoculukta yaratıcı bir güç yoktur. Tao'nun etkisi, Yin ile Yang ortaklaşa eylemi sonucu kendiliğinden doğan bir yaratmayı gündeme getirir.
      Yin-Yang, ikişer ikişer gerçekleşen varoluşu simgeler, doğanın bütünleyici iki ucunu bir araya getirir, birleştirir; bunların ikisi de ayrı ortamlar, ayrı birlikler diye görülmez, tüm nesnel varlıklar içinde yer eden nitelikler anlamında düşünülür. Bunlar arasında sürekli ve karşılıklı bir eylemle karşı eylem, bir karşılıklı bağımlılık ve kaşılıklı etki, adı geçen karşıtlıkların uyumu gündemdedir. Bunlar '' gereklilikten '' dolayıdır, ondan doğmuştur. Onlar simgeciliğin tüm karşıt görüşlerine katılır, ancak etkileyici güçleri ortaklaşadır. Bu iki düşünce taslağı, önce içinde Tao'yu, tasarımlayan değişmeyen yetkinliği, sonra sürekli bir dönüşüm içinde değişken ve göreli olanı, Rene Grousset'nin dediği gibi, '' evrensel düşünebilirlik '' içinde geçeni dile getirir.*
      Yin- ilkesi olumsuz, karanlık alandır; ayrıca dişil ögeyi, gizil gücü, varoluşsalı, doğalı simgeler. Bu nedenle, o, içinden nesnel olaylar evrenini yaratmanın aydınlığına yükseldiği karanlığın, kökensel yığınıdır, Chaos'dur (kaos); ancak bu yığın (chaos) Tao ile özdeş tutulamaz, Tao, bu yığından önce vardı. Yin sonu gelmeyen bir yaratmadır, bir doyurucu olandır, yüce anadır, bu yüzden de Yin hep Yang'dan önde sayılır. Yang gizil olandan doğmuştur, bu nedenle karanlıkta ortaya çıkan aydınlıktır; onun doğuşu da gerçekleşmiş olmak, varlık olmak, tin ya da anlık olmak içindir.
      Chuang-tzu Yin'den söz ederken '' Olumsuzun etkisinden doğan dinginlik. '', Yang'dan söz ederken de '' Olumlunun gücünden doğan devinim '' diyor. Bunlardan biri olduğu gibi kalma, odaklaşma, yoğunlaşma, çekilme; öteki de genişleme, yayılma, ileri atılmadır. Ancak, onun, bu sürekli değişim etkisi, onun karşıtını da ortaya çıkarabilir. Dişil ilkeden doğuş ölüme götürür; ölüm yaşamı ortaya çıkarır. Karanlıktan fışkıran ışık karanlığıa döner, bu karanlıktan da yeni bir günaçımı yükselir. Yin ilkesi soğuk, karanlık, kışlı kuzey bölgelerine egmendir, batıdan doğan Ay'a da. Öte yandan, Yang sıcakları, aydınlıkları, güney ülkelerini, yaz aylarını, doğudan doğan güneşi denetimi altında tutar. Bunların ikisi de almada- atmada, gelmede-gitmede, kapamada-açmada hep dönüşme ve değişme süreci içindedir. ''Hangi evrede bir yüksek asşamaya varma gündeme gelirse bir dönüşüm, etkinlikbir ilerleme kendini gösterir. Nerede etkinlik dolu bir ilerleme varsa, orada kesintisiz bir süreklilik vardır.''*
      Bu simgesel öge öylesine derindir ki, yaşamın bütün biçimlerine, insanın tüm varoluşuna girer. Evrenin sonsuzluğundan kişinin en özel yaşamına, bitki ve hayvanların doğal ortamlarının bütün dallarına değin tüm alanlarda bu simgesel öge kavranabilir. Yin ana görüntüsüdür, acıma duygususur, en düşkün, en alçakgönüllü bir köylüden tüm varlığını kapsayan, acıyan, seven, analık duygusu taşıyan Ay - Ana'ya değin ulaşandır. Çin'de Kwan-Yin diye tanıtılan gök kraliçesine varan bir acımadır, bilgeliktir. Yang ise baba görüntüsüdür, doğruluktur, ölçülülüktür, güneşin etkin gücüdür. İnsanlığın varlığı Yin-Yang dengesi içinde anlayış yetisiyle duygu etkinliğinde saklanır. '' O, bilgelik gibi kişinin içtenliğini de gerekser. '' Dişil olan edilgendir, içine alıcıdır, boştur, gövedede et olarak yansıtılır. Eril olansa etkindir, saldırgandır, katıdır, gövdede kemik olarak yansıtılır ( hey obi dostum bu senin soruna cevap olabilir kaburga kemiği :D). Bir oylumun kuzeyi ya da tüm tüm nesnelerin gölgede kaldığı alan, Yin'dir; güney ya da güneşli kalan yan Yang'dır. Özel bir alanda Yang'ın konutu vardır; bu yapı çok katı, kuru taştan yapılmıştır. Toprağı, yeri ve suya kanmış görüntüyü, dinginliğin ve içermenin niteliği biçiminde yansıtan balıklı gölün, çeşmenin, büyük gölün bulunduğu bahçeyse Yin ülkesidir. Bu iki gücün ortaklaşa etkinliği güneş ışınını emen ve yansıtan suyun pırıl pırıl yüzeyinde görülür.
      Yin görüntüsünün başka bir simgesi de yeryüzü dörtgenidir, göğün yuvarlak yörüngesi Yang ilkesini yansıtır. Pekin'de imparatorların konaklarında büyük bir gök sunağı vardı, göğe açılırdı; bu, yüce gücün göğün altında bulunan tüm varlığa açık olduğunu bildiren nesnel gerçeğin simgesel bir kanıtıdır. yeryüzü sunağı dörtgendir, çevresi çitle çevrilmiştir, çatı saçakları dişil ilkenin koruyucu kucağını simgeler. Yang'ı yuvarlaklığı, devinimi, etkiyi, yaratıcılığı gösterir; dörtgense durağandır, edilgendir.
      Simyada Yin katılaşmanın, Yang çözülmenin örneğidir. Madenler, değerli taşlar, gömü, inciler ( ay ve sular ) Yin'dir, altın ve yeşim ( güneş ve dağ ) ise Yang'tır. Yin, işin içsel yanını, Yang ise dışsal yanını dile getirir.
      Tinler evreninde bütün güçler eşdenge içindedir. Kwei ( çokluk şeytan olarak yanlış yorumlanmış; gerçekte, sonraları gerileyen Taoculukta şeytanlar diye açıklanan insanüstü varlıklar, cinler anlamında alınmıştır ) geri gelen ''tin''dir, yaşamı Yang'ı yansıtır. Hayvanlar arasında - masal hayvanları ve ötekiler- ejderle kaplan aydınlığın ve karanlığın güçlerini yansıtır; ejder simgesi iki karşıt anlamı içerir. Ejder yaz başlarında ortaya çıkarsa Yang ilkesini, güzün görünürse Yin'i vurgular. Ejder hep kaplanla birlikte gösterilir, ögelerin karanlık gücünü yansıtır; böylece ejder göğün tini ve etkinlikleri anlamına gelir. Öte yandan, hayvanlar arasında Ky-lin ve Feng-huang ya da kuşlar arasında Anka Kuşu Yin-Yang birbirine karşıt iki yaratık olarak gösterilmez, tersine birbiriyle kaynaşmış durumda yansıtılır. Ky-lin, Yang olarak ve lin de Yin olarak, kimi dönemde alnında tek boynuzu olan bir düşsel yayaratık kılığında gösterilir; böylece, eksiksiz bir Yin olup dişil özellikleri taşır. Bu nedenle dişil görüntü, genellikle, ay biçiminde tek boynuzlu bir masal varlığıyla simgelenir. Bu durumda, hayvan lin'le bağlantı içine sokulur ve iyiliği, arınmışlığı, gönüldeşliği, mutluluğu vurgular. Tek boynuzlu yaratık kılığında gösterilmezse, türü belli olmayan bir biçimde ejder başlı, boynuzlu, aslan yeleli, geyik gövdeli ve öküz kuyruklu yapıda yansıtılır. Ky-lin, Yin-Yang bağlantılı kılınmış, ejder ve geyik karışımı bir durumda da gösterilebilir. Onun beş simgesel boylamı vardır: Kızıl, yeşil, vişneçürüğü, sarı ve mavi. Gövdesi boynuzuyla dört metre yükseklikte beş ögeyle birlikte, iri yaratık görünümündedir. Hep bağlantılı bulunduğu Feng-huang gibi uğurlu bir varlık sayılır; yalnızca bilge bir yöneticinin yönetimi döneminde ortaya çıkar ya da bilgenin doğuşunu bildirmede görünür. Ky-lin, Konfüçyus'un anasına görünme, onun önünde diz çökmüş durumda olma gereğindedir. O, anaya bir yeşim parçası götürür ve ona böylece dünyaca ünlü bir oğulun doğumunu bildirir ( yeşim erkekliği yansıtan Yang sayılır ). Daha sonraları Konfüçyus'un yaşamında, onu tanımayan avcılarca vurulmuş bir Ky-lin vardı. Konfüçyus bu Ky-lin için çok ağlamış, onun ölümüyle kendi yapıtının ve yaşamının sonunu vurgulayan bir uğurun belirdiğini anlamıştı. Böylece, bilge bir kralın ya da büyük devlet adamının simgesi olan bu hayvan gibi, gerçekten anlayışlı bir çocuk, '' bir Ky-lin'in oğlu '' diye gösterildi; dahası, yüksek bir aşamaya ulaşmak için '' bir Ky-lin'e binmiş gidiyor '' diye yorumlandı. Çin sanatında büyük bilge ve ölümsüz kişiler bir Ky-lin binmiş giderken betimlenir, onların olağanüstü nitelikleri böyle yorumlanır. Ky-lin, Anka Kuşu olarak da görülür, büyük iyiliklerin özgün niteliğini taşır. Ky-lin, kendi ayağıyla canlılar alanına gitmez, boynuzuyla kimseye vurmaz, bu da iyiliksever diye anlaşılması yüzündendir. Bu biricik boynuz, büyük bir yöneticinin egemenliği altındaki dünyanın birliğini yansıtır. Anka Kuşu ise, yalnızca tahıllarla, göksel çiyle geçinir, başka varlıklara dokunmaz, yıkım getirmez.
     


Ağustos 15, 2007, 04:16:44 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Anka Kuşu, Feng-huang ise eril Feng'i dişil huangla bağlaşımlı kılar, ejder ve Ky-lin gibi değişik ögelerden oluşmuş bir bütündür. Horoz gövdeli, kırlangıç sırtlı, gözleri güneş, gagası büyüyen ay, kanatları yellerden, kuyruğu ağaçları ve çiçekleri yansıtan, ayakları topraktan bir yaratık. Yetişkin duruma gelmesi için üç yıl gerekir; sonra mavi, sarı, kızıl, ak, kara gibi beş renge bürünür, bu renkler de arınmışlık, doğruluk, soyluluk, iyilik ve bağlılık gibi beş erdemi yansıtır. '' Onun rengi gözleri kıvandırır, ibiği içtenliği dile getirir, dili yetkin ağırbaşlılığı açıklar, sesi bir ezgi etkisi uyandırır, kulakları müziği sever, yüreği düzenle uyum içindedir, göğsü yazın ürünlerinin gömüsüdür, pençeleri kötülere karşı çok güçlüdür. '' O da, mutluluk getiren çağlarda görülmüştür; onun görünüşü şansı, mutlu egemenliği, büyük bir bilgenin gelişini bildirir, öyle yorumlanır, iki Anka Kuşu, bilgeyle yönetim arasındaki bağlantıyı kanıtlar; bu, Yao, Shun ve Huang Ti gibilerin yönetim evrelerinde görülmüştür.
      Yin-Yang simgesi, Feng-huang içinde anlatılabilir. Genelde Feng'e bağlanır, bu eril bir öge olması nedeniyledir, civa-kuş ya da ateş-kuş adıyla bilinir. Bu niteliğiyle güneşi yansıtır, ejderle birlikte gündeme getirildiğinde imparatorun simgesi olarak huang'la ilişkili anlaşılır. Bunların ikisi de, genelde imparatorla ilgili süslemeler, el işlerinde kullanılır. Anka Kuşu ise, Ky-lin ile birlikte gelinlik çağa gelmiş kızı yansıtır, onun simgesidir, '' ayrılmaz gönüldeşlik '' anlamında yorumlanır, yalnızca evlilikteki mutluluğu değil ayrılmazlığı ve Yin-Yang'ın karşılıklı bağımlılığını da dile getirir. Bu bağlaşım içinde ilginç bir saptama vardır, o da, yalnız kaldığında Ky-lin'de bulunan imparator-ejder-erkek simgesinin yin adını lin'in taşımasıdır. Öte yandan, bu durumda imparatoriçe-anka kuşu Fen-Yang bağlamını içeren bu kavram, yalnız başına düşünlüdüğünde, iki gücün karşılıklı bağlantısını dile getirir.
       Çin'in birbiriyle bağlantılı bu iki dini, halkın yaşamında. Yin-Yang güçleriyle yansıtılır, uyumu sürdürmede yararlı olur. Konfüçyusçuluğun toplumsal düzeni sağlama, din törenlerini yönlendirme, uyumlu kılma işlerinden sorumlu bulunduğu çağda Taoculuk yaratıcı, biçimlendirici, gizemsel bir ögeyi koruyordu. Taoculuk uyuma, üretken akıma, doğal olana engin gönüllülüğe, dünya varlıkları arasında özgürlüksever bir bağımsızlığa dayanır; onun ürünleri ozandır, ressamdır, metafizikçidir, gizemcidir; sözün kısası, gülmeyi seven, yumuşak yürekli ne varsa hepsi. Konfüçyusçuluk sağlam düzene, belli kurallara, uyumlara, uzlaşmalara, dünyaya özgü olanakların güncel yaşama uygulanmasına dayanır. Bunların biri ülküsel, öteki gerçekçi bir görüşü yansıtır; ancak, ikisi de yetkin bir bağlantı içindedir, birbirini düzenler birbirinin eksikliğini giderir, biri ötekinin uyuşukluğunu, gevşekliğini kaldırır, öte yandan kuru ve katı bir gelenekçiliği engeller.
      Taocuların ve Konfüçyusçuların yazılarında anılan yetkin insan ya da bilge, Yin-Yang ile kendiliğinden eksiksiz uyum içindedir. '' Dinginlikte Yin'in edilgenliğine, etkinlikte Yang'ın erkine katılır.''* Başla gönül, tinle duygu, anlayış gücüyle içgüdü arasında denge sağlar. O, ne olumlu, ne de olumsuzdur; tersine, mutluluk veren orta durum, odak eksendir, uçtur.
      Eleştirel us ilkelerine dayalı, çözümleyici tin suça yöneltir. O adlandırır, adları da tanımlar, sınırlandırır, yanıltıcı biçimde saklar, bir nesneye, nesnenin kendiliğinden anlaşılması için ad veriir; kendini hep güçlü, hep bilen diye görür. Tinin denetimi altında bulunmayan duygular dağılmaya, yıpranmaya yüz tutar, duyguların etkisi altında kalmayan tin de katılaşmaya, taşlaşmaya yönelir. Bugünkü durumda, elimizde şu anlık denen yetiye dayalı kuru bir anlıkçılık içinde tinle duygu arasında beliren köklü ayrılığı gösteren örnekler vardır; bir yanda bu anlık, öte yanda da sağlıksız bir tutkuyla aşırılığa, dölleşmeye, sevişmeye eğilim duyma.
      Yin-Yang varlığı düşünce de tinle ilgili duygu gibidir. Dişil, içgüdüsel, sezgisel ve duygusal olan derindir, eril olan, bir anlayış gücüne, us ilkelerine uyan da yüksektir. Bunlardan biri ötekinin özüne girme, onunla uyum içinde bulunma gereğindedir. Yin ilkesi dinginlikten, Yang ise devinimden doğar. Chuang-tzu Yin'in ''devinimsiz büyüklüğü''nden, Yang'ın ''azgın, yalımlı dirimliliği''nden söz eder. Bunlardan biri öteki olmadan varlık ve etkinlik gücünden yoksundur, yetersizdir. Onlar edilgenliğin ve etkinliğin, üşengenliğin ve atılganlığın, yaratmadaki temel gücün değişken, ayrılmaz ögeleridir, süreklidir, bu yaratma da, varlık alanında sonsuzdur. Bu iki karşıt durumun Yin ve Yang kavramı kapsamında açıklanmasına karşın, bu kendi yapısına göre yaratıcı sürecin ve bütün nesnelerde bulunan ikiliğin bir simgesidir. O yetkinliğin ve kökensel dengenin bütünlüğünün, Tao'nun örneğidir. Rene Guenon'un dediği gibi: '' Ortaya konan tüm nesnelerde iki ilke vardır... Ancalar değişik oranlardadır, hep birinin ya da ötekinin ağırlığıyla bağımlıdır. Bu iki ilkenin, eksiksiz karşılaştırmalı bağlamı ancak kökensel durumda gerçekleşebilir. ''* Bu durumda ancak bilge kazanmıştır. Simge bu kökensel uyuma ulaşabilen, onu ayakta tutabilen insanda bir uyarıdır, bu uyumun sağlanması yaşamın en önemli ereğidir.
      Başka bir ad altında, Yin-Yang '' iki öz '' dür. Bu özler, tüm durumlarda, tüm nesnelerle etkisini sürdüren ve değişme, biçimlenme, dönüşme gibi konularda sorumluluk taşıyan, özgün kaynak niteliğinde bulunan Tao'dan doğmuştur, yükselmiştir. Tao, gerçekte, yaşamın uyumuyla eyleme geçer. Tao, ''yetkin ve ölçülü bağlaşım '' dır; bu bağlaşım insanda ve evren bütününde içsel uyumu etkiler, böylece insan bir yandan kendi kendisiyle, bir yandan da dünyayla, içte ve dışta, barış içinde yaşabilir. Bu bağlaşımın amacı kişinin kendi kendine ve başkalarına kötülük etmemesidir, kaygısı budur. Bu bağlaşım Konfüçyusçuluğun yetkin insanlarına ve Taoculuğun bilgelerine olanak sağlar, değer kazandırır.
      Yaşamın uyumunda Yin ve Yang'dan gelen karşılıklı etkinliğin dinginlikte, tedirginlikte, dünyaya dönmede ve dünyanın içine atılmada, etkinliği dünyada yaşayan, toplumdan uzaklaşarak dağlarda içe kapalı kalmayı sevenlerin yaşamında sorumluluğu vardır. Bir devlet adamı ve bilge olan, son imparator Sung'a bağlılığından dolayı Kubilay Han'ın buyruğuyla öldürülen Wen Tien-siang, Yin-Yang için şöyle dedi:
Gök ve yer
Tüm varlıklarda birlikte bulunan
Ve onlarla çağlayıp akan.
   
                                                   


Ağustos 15, 2007, 08:25:03 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Kolaylığı açıklayabilmek için, iyi ile kötü, mutlulukla mutsuzluk arasındaki karşılıklı değişme alanını saptamak için böyle yazmış büyüleyici bir benzetmeyle; yaşlı, yoksul Lieh-tzu. Yıkılmış bir kent kalesinde, bir tepenin üstünde, oğluyla birlikte yaşayan yaşlı bir adam vardı; atı kaçmış buradan günün birinde. Bunun üzerine gelmiş yakın komşuları, atın yitişinden dolayı acısını bölüşmek, ona duygudaş olmak için. '' Neden bunun mutsuzluk olduğunu sanıuorsunuz? '' diye sormuş yaşlı adam. Daha sonra atı, ardına birçok eğitilmemiş at takarak, geri dönmüş çünkü. Bu kez onu kutlamak için gelen komşulara, '' Neden bunun mutluluk olduğunu sanıyorsunuz? '' diye sormuş adam; atlardan birkaçını eğitip, yanında alıkoydu. Birgün, oğlu atla gezme tutkusuna kapıldı; sonunda bacağı kırıldı. Yine geldi komşular, eski sözlerini yinelediler. Yaşlı adam, yine, bunu neden mutsuzluk saydıklarını sordu onlara. Ertesi yıl bir savaş çıktı; oğul, topal kaldığından göreve çağrılmadı.
      Büyük kötülüğü yaratan insandır; ortadan kaldırabilecek olan da insandır. Doğaya yüklenen güçlükler yanlış yorumlamalardır; bunlar kişinin dışa dönük olmasından, görünüşe bakmasından dolayıdır. İnsan, kendi doğasını yeterince anlarsa, bu güçlüklerin hepsi gerçek '' doğal '' olur.
      Doğu metafiziğinde, batı mantığında olduğu gibi sıkı bir ya böyle, ya şöyle türünde, ak-kara karşıtlığından kaynaklanan demirden bir tutum yoktur; bu mantık, Aristoteles'in tertiumnon datur ( üçüncü bir olanağın yokluğu ) görüşünden gelmiştir. Avrupa ne denli gelişse de, bu görüşten doğan yaygın bilgiyle sorunlara çözüm aramıştır. Taoculukta yatıştırıcı, uygun, üç öge vardır. Bu yüzden tek sayılar uğurlu sayılır. Günümüzde geçersiz sayılan bu görüş eski bir bilgeliğin yozlaşmış kalıntısıdır. Yin'e bağlanan çift sayılar belli bir odakta toplanmadığından güçsüzdür; oysa, Yang'la ilgili sayı ya da tek sayı, bölüm işleminde bir odağa dayandığından etkilidir. her bölünende ya da kırılanda bir düzensizlik ve çok biçimlilik ögesi vardır; onu birlikte taşır. Ancak üçlemenin, onun odağının, dengeliliğinin yardımıyla bu çok yönlülük birliğe dönüşebilir, onun kökensel uyumuna ulaşabilir. Üç ilk tek sayıdır, yeniden üç kez üç, '' Yang bolluğu '' nun simgeselidir.
      İyide ve kötüde olduğu gibi, güçlüden ve güçsüzden, burada daha iyi bir duruma varma konusunda, söz edilemez. '' Güçsüz '' indiregeyici bir anlamda kullanılamaz. Gerçekte güçsüz olan, sol yan Yin, Çin'de hep özsaygısının alanıdır; bu alan baskıdan uzak kalmanın, dolaysıyla barışın ortamı diye yansıtılır. Sağ yan, güçlü, etkin olan alan, Yang'ın kılıç tutan kolu, büyük gücüyle baskıya yönelir; bu nedenle de, saçıp savurmaya, sonunda kendi kendini yıkmaya değin varır. Güce dayalı baskının gerekli sonucu sağladığına inanılan ordunun işe karışmasını gerekli kılan günlerde, savaş evrelerinde, sağ yan özsaygısını koruma alanı diye adlandırılır.
      Taoculuğun en çok ilgi çeken öğretisi, bu güçlüyle güçsüz sorununu işleyendir Yin'in edilginlik gücü, Yang'ın aracısızeylemsel gücünden daha süreklidir. Bunlardan birinde denetleyici, taşıyıcı bir güç, ötekinde hızla kullanılan, yıkmaya yarayan bir güç vardır. Bu, güçsüzde güçlü olma oylum ananın dölyatağına özgü simgeyle bağlantılıdır. Bu bağlantı tüm nesneleri içine alma, kapsama, benimseme ve hepsini dışlama, içinden dışa atma anlamını vurgular. Burası en dipte, en aşağıda bir alandır, oylum suyun bütün gücünü kapsar; bu su da, Yang'ın yüksek alanından aşağı düşer. Görkemli çağlayanlar ve azgın dağ suları hep onun gücünden fışkırır, en aşağı alanda toplanır, bu gereklidir. Bu toplanan sular ırmakların, denizlerin okyanusların derin, engin, sessiz ve şaşmaz gücü, Yin ilkesine dönüşür.
      Yin-su-ilkesi karşısında Yan-ateş-ilkesi durur, ancak bu güçlerin ikisi de karşıt anlamlı bir özelliktedir; bu nedenle, yok oluşla varoluşu birlikte yansıtan güçler diye anlaşılır. Bu çelişkili işlem doğada da vardır; nitekim doğa yaşama çok acımasız, yıkıcı, yıpratıcı tutumlarının yanında bolluk, mutluluk, kıvanç verici nitelikte de davranır. Üstelik, Çin varlığını ortaya koyan ve büyük ana denen Kwan-yin, birbirine karşıt, yaratıcı-yok edici, yaşam-ölüm gibi, iki durumu içeren yapıdadır. O, özünde, bilgelik ( Yin ) aracılığıyla dönüşmenin gerçekleştirme ( Yang ) aracılığıyla Tao'ya, en üstün birliğe varmanın sürecini dile getirir. O, göğün kraliçesidir, büyük yeryüzü anasıdır, bğtğn nesnelerin kendisinden doğduğu, yine kendisine döndüğü, Tellus Mater'dır.* O, acımasız, kıyıcı, azgın olabilirse de daha az '' barışsever, iyiliksever, gönüldeş demek değildir; o hep ölümlülüğün bir yamağıdır, yaratıcıdır, bizim özel devindirici gücümüzün değişkenliği ve baskısı altındadır. Onun ortaya getirdiği tüm kokular, tatlılıklar, dokununca sevinç uyandıran doğal yüzeyler, boylamlar... Hep bizim yararımız içindir!''**
      Yin ve Yang mevsimlere bile egemendirler. Güz, bütün yaşam güçlerinin geri çekildiği evredir; yeryüzü ''içine kapandığında'' kıştır, kırık, çökük, pısırık, soğuk, dokunulmaz ve kutsal, hepsi Yin'dir. İlkyaz, yeryüzü göksel sıcaklığın sabanıyla ''açıldığında'' ve yaz gelip güneşin doğurucu, geliştirici en yüksek doruğuna vardığında, hepsi Yang'dır. Ürün bayramıyla yıl sona erdi; bu evrede imparator, gökyüzünün oğlu olarak, yüksek evrensel ve tinsel erk niteliği taşıyan Yin ve Yang gibi birbirine bağlı iki gücü simgeleyip bayram törenlerini yönetti. İlk yazda, dinsel bir törenle, imparator eliyle bayramın ilk açılışı, başlangıcı anlamını taşıyan ilk evlek sabanla açıldı. Yaz güneşi evresine girince, dörtgen biçimli bir yer sunağında, yine dörtgen biçimli sarı bir taşla simgelelendi; böylece tören sona erdi. Bu tören, kış dönemi soğuklarının ve karanlığının toprağa dönmeye başladığı dönemi vurgular. Kış güneşinin dönüm evresine geldiğinde güneşin gelişen gücüne ve sıcakların dönüşüne uygun biçimde, gökyüzü sunağında tören düzenlendi; bu da, yeşimden yuvarlak mavi bir taşla yansıtıldı.
      Dinler kendi özelliklerine göre, Yin-Yang gibidir. Doğanın koruyucu, elde bulundurucu, dişil sezgisel güdüsü büyük ana tapımıyla yansıtılır. Bu doğal güdü dışadönük, egemen olucu, erkeksi ataerkil, ussal bir görünüştür; Tanrı'nın ya da Tanrıça'ların insan biçimli tasarımıyla ilgilidir. Bu güçlerden biri çok güdüsel ötekisiyse çok mantıklı sayılır. Bunlar, insanın tinsel gereksinimlerini giderecek durumda değildir. Bundan dolayı, bu göksel kraliçenin tapımı Hıristiyanlığa geçmiş, böylece Kral-Tanrı dengesi güven altına alınmıştır. Bu iki görüşün biri bile yadsınamaz, yadsıma ağır bir karşılıksız kalamaz; yine bunlardan biri öteki olmadan yetkin bir yönetici özelliği kazanamaz. İkisi de, birbiri karşısında, Yin-Yang gerekimliliğini andıran bir bağlam içindedir.
      Yin-Yang simgeselliği insan biçimliliğinin ya da Tanrısal biçimlilik izlenimlerinden büsbütün bağımsızdır; ne denli dar ve son anlamda alınsa bile dişil-eril bağlamında bir yakınlaşma söz konusu değildir. Kökensel alan, hepsinden önce, metafiziktir, benzaşiktir; bu nedenle de, düşünsel ve doğal yapıya göredir. Bu, ilgililer, karşılıklı alışverişler alanıdır, dolaysıyla Yin-Yang'ın yaratıcı, temellendirici ikiliğini dile getirir; bu ikilik de nesnel olaylar dünyasında birliğin durumunu, karşıtların ve bütünleyici niteliklerin düzene konmasını sağlar. Bağdaşmanın ve yaratmanın her türlüsü ikili olmayı gerektirir. Bu durum yaşamın süregiden türlerinden çıkarılır; bu türler özdeksel, ruhbilimsel ya da tinsel olur. Bu gerçek evrende algılanan, tasarlanan, kavranan ne varsa belli bir bağlam içinde olmalıdır. Bu nedenden dolayı Chuang-tzu şöyle dedi: '' En yetkin olumsuz ilke yüce edilginlikten dolayıdır. Yetkin olumlu ilke de çok güçlü etkinliğin sonucudur... İkisi arasında bulunan dönüşüm bağlamı, bütün nesnelerin yaratılmasını sağlayan bir uyuma varır. ''*
      Bu iki gü., eksiksiz denge içinde etkilerini sürdürürse, bunlardan kendi kendine bir güç olan ve denetleyici bir erkle yönlendirilen birliğe ulaşılır. Öte yandan, dengesizliğin ve uyumsuzluğun gücü yoktur; bunlar birlikte, birbiri içine yuvarlanır. Uyumun dışında kalan ne varsa yanlış, dengesiz, ister özdeksel, ister ruhbilimsel, tinsel olsun, ister bireyin için de ister evrende, genelde olsun Yin-Yang güçlerinin dengeliliğine özgü yadsınmadan ve tedirginlikten gelen denetimden kurtulamaz. Bu yalnızca isnan varlığı için geçerli değil- şimdiki yaşam için, sağlık ve güvencenin korunması için bile geçerlidir. '' Olumlunun, olumsuzun dengesi bozulmuşsa... İnsan gövdesel acılara uğrar. '' ** Bu yüzden, eskiden Çin'de bu yaşamsal dengeyi sürdürmeleri için sağlık uzmanlarına çok akça verilirdi; onların sağlıkla ilgili uygulamaları, yetkileri sağlığı bozarsa ceza görürlerdi; bu da, sağlık uzamanlarına karşı bir güvensizlik, yadsıma anlamına gelirdi.
      Bu iki büyük gü., evrende etkinliğini sürdürdükçe, bireysel ya da devlete özgü davranışa göre, iyiliksever de olabilir, kötülüksever de, dengeyi yıkabilir de, koruyabilir de. Onlar kötülüksever olduklarında erkesiyle kadınsı varlıklar arasında uyumsuzluk doğar, yaratıcılık ve uyumluluk yerine uğursuzluk, yıkımsal eylem gündeme gelir. Bu durumda bireyle kendi egemenlikleri uğruna savaşırlar, bir kişisel değer düşüklüğü, benlik değersizliği ortaya çıkar. Böylece bencillik bütün ölçülerin ötesine geçer, ikili bir uygulama ve baskı etkinlik kazanır. Bu duruma gelince ikisinden de yararlı, sağlıklı bir iş çıkmaz. Oysa, işlevleri düzgün yürürse biri ötekinin yetersizliklerini, eksikliklerini giderir. Ancak Yin-Yang, varlık alanına çıkmakta yetkin bir ikilik ve bağlaşım değil, tersine o birliğin, Tao'nun çevresiyle kulatılmıştır. O bütünlüktür, o ikiliğin ve ikili olmayışın simgesini vurgular. O kendiliğinden var olan, bağımsız büyük birliktir.* ondan doğan ikiliktir. '' Varoluş ve varolmayış birbirini gerektirir. '' Bu Tanrısal bir bağdaşımdır tüm tinsel ve dünyaya özgü yaşamın kaynağıdır. '' İki olanlar '', hep '' bir olan ''dan doğar, birbirinden ayrılmaz.
      Yin ve Yang tinsel alanda, Tao'nun içkin ve aşkın görünüşüdür, tinin soluk alıp verişidir.** Yeryüzünde, dinde olumllu ve olumsuz olan, Tanrısal tapım ve törenle ilgili dışadönük olumlu uygulamalarla içe dönük edilgin gizemli, inançlara değin uygulamalar arasındaki karşılıklı değişim bağlamında görünür duruma gelir. Burada Bir olanda, ya da Tao'da bilgi ve Varoluşun birliğine yönelik bir içiçe eriyip kaynaşma söz konusudur.
      Simge olarak Yin-Yang arasındaki varlık bağlamı yetkinliğin kendisidir. Onun simgeseli de yüzeyselde ve derin anlamdaki yüksekliktir. O, bütün olanakları içerdiğinden tükenmezdir.
      
                                    
  
        
            


Ağustos 15, 2007, 08:27:12 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

of be sonunda bitirdim dönem sonu ödevimi hazırladım :D çok şükür öğretmenin gözüne girmek ne kadar zor ya çalış çalış çabala  :D :D :D :D ama rahatladım ve sevindim ;)


Ağustos 15, 2007, 08:28:52 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Sn. Mason büyük anlayışınız ve göstermiş olduğunuz olgun davranış için teşekkürler...
saygılarımla


Ağustos 16, 2007, 02:29:05 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

ya öğretmenim halen not vermemiş  :D inanmıyorum o kadar çalıştık yani hatta noktasına virgülüne olduğu gibi bilgileri aynen aktardık  :D :D tabi özümseyerek  ;) okuldan mezun olacağım günü dört gözle bekliyorum :) diplomayı ne zaman alacam çok merak ediyorum :'( :-\ ??? :(


Ağustos 16, 2007, 02:51:09 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi



Ağustos 16, 2007, 02:51:35 ös
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi



 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
3759 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 13, 2007, 05:48:50 ös
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
2979 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 12:56:06 ös
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
2825 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 12:57:11 ös
Gönderen: bugfree
1 Yanıt
4515 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 19, 2009, 12:57:26 öö
Gönderen: popperist
3 Yanıt
4935 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 24, 2009, 12:23:32 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
5185 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 21, 2010, 10:02:38 öö
Gönderen: alcyone
0 Yanıt
3932 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 01, 2010, 11:30:26 ös
Gönderen: Escalation
4 Yanıt
28879 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 07, 2011, 08:44:30 ös
Gönderen: AQUA
3 Yanıt
2892 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 21, 2013, 10:23:39 ös
Gönderen: Alşah
5 Yanıt
5269 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 05, 2013, 10:24:36 öö
Gönderen: ADAM