Orhan Pamuk'un referandumda "evet" oyunu vereceğini açıklamasından sonra, "Keşke ben de New York'un o semtinde yaşasaydım gönül rahatlığıyla 'evet' diyeceğimi açıklardım" diye düşündüm.Ancak biz Türkiye'de yaşamakta olanların, gönül rahatlığıyla verilecek "evet" oyuyla bir psikolojik sorunumuz var. Evetlerin yüksek çıkması durumunda, fırsatı bulduğunda otoriter/totaliter eğilimleri ortaya çıkıveren iktidarın sınırsız güce ulaşacağından korkuyoruz. Sınırsız güç, iktidarlara kendilerinin bile daha sonra pişman olacakları işler yaptırabiliyor.
Bir ara yayın yönetmeni olma talihsizliğine de düştüğüm ve bu memlekette güç sahiplerinin gücü nasıl kullanabildiklerine birinci elden maalesef şahit olduğum için, benim gözümde gücünü kullanmak açısından bu iktidar vukuatlıdır. Sınırsıza giden güç sahibi olması ise korkutucudur.
Ben burada yaşayacağımdan duygularım böyle.
Ama New York'un Upper West bölümünde yaşasaydım, bunları fazla kafaya takmazdım ve iktidarın neden evet denilmesi yolundaki sözlerine rahatlıkla inanırdım. Evetlerin fazla olması durumunda Türkiye'nin çok daha demokratik, çok daha özgürlükçü bir ülke olacağına kendimi de kolaylıkla inandırırdım.
Upper West Side'dan bakınca bu bana romantik bile gelebilirdi.
Kendim o durumda olsaydım olacakları anlatıyorum; kaldı ki siyasi konularda Orhan Pamuk çocuksu bir saflık içindedir. Roman yazarken bu yararlı tabii ki, o zaman sonuç fevkalade de oluyor ama ülke gündemi hakkında fikir bildirmeye gelince bu olmuyor.
Bunda suç sadece Orhan Pamuk'ta da değil, yaşamayı seçtiği bölge, insanı tuhaf biçimde fantastik siyasi hayallere çeken bir yerdir.
DEMOCRATIC CHICNew York'un Upper West Side'ı, sosyal konumlarıyla hiç alakası olmayan siyasi tavırlar alan insanlarla doludur. Tümü nedense burada yaşamak için anlaşmış gibidirler.
Örneğin, burada çok sayıda zengin ve yaşlı Yahudi komünist yaşar. Üstelik bunlar aralarında Menşevikler-Bolşevikler olarak da bölünmüşlerdir, bazen aralarında sert tartışmalar da çıkar.
Bunları dinlerseniz, "Acaba Alice harikalar dünyasında mıyım" diye düşünmeye başlarsınız, ama onlar fikirlerinin doğruluğuna militanca inanmışlardır.
Havasından mıdır suyundan mıdır bilmem ama bölge, entelektüellerine tuhaf siyasi lafları daima ettirmiştir.
Yine bu bölgenin çocuğu olan besteci-yönetmen ve "West Side Story" müzikalinin bestecisi Leonard Bernstein, lüks evinde, bir dönemin ABD hükümetini silahlı güç kullanarak devirmeyi planlayan Siyah Panterler grubuna parti vermiştir.
Partiye New York'un tüm kaymak tabakası da katılmıştı. Aynı partide bulunan yazar Tom Wolfe, daha sonra bu partide ortaya konulan tavırla alay eden "Radical Chic" başlıklı yazısını da yazmıştır.
Orhan Pamuk'un tavrına da "Democratic Chic" demek mümkün. Şıklık olsun diye radikal olanlardan sonra bir de demokrat olanlar çıktı ortaya.
Ne oy verirse versin ama kendisinden bir ricam olacak; iki yıl sonra ülkeye kesin dönüş yaparsa çok da mutlu olurum.
Ben o zaman ülkeden kaçma kıvamına geleceğime emin olduğumdan oradaki evini ben kiralarım, merak etmesin.
Kaynak:
http://www.haberturk.com/yazarlar/546359-abdde-yasasaydim-ben-de-rahat-evet-derdim-veya-demokratik-siklik