Masonlar.org - Harici Forumu

Inanc => Islam => 3 Buyuk Din => Tasavvuf (Sufizm) => Konuyu başlatan: peacewings - Temmuz 06, 2012, 05:36:08 ös

Başlık: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: peacewings - Temmuz 06, 2012, 05:36:08 ös
Bu yazıda Masonluğun ve Bektaşiliğin benzer yönlerine değineceğiz. Fakat Masonluğun Bektaşilik demek olmadığını da hatırlatmama gerek yok galiba. Fakat aralarında pek çok benzerlik olduğu ve belki de gayelerinin de bir olduğu gerçeğini yadsıyamayız.

Bektaşilikte,  Masonlukta üyelerini seçer. Seçilen üyelerin kamil insan sıfatına gelmesi için emek harcanır. Her ikisi de ahlaklı, saygılı, ailesini ve vatanını seven/koruyan, hümanist duygulara sahip, nerede ne yapması gerektiğini bilen, bilgili ve çevresine sevgi-aydınlık-kardeşlik saçan bireyler yetiştirmeyi hedefler. Bu haliyle Masonluk ne birilerinin iddia ettiği gibi şeytana tapınmadır, ne vatan haini yetiştiren yerdir ne de ABD/Yahudi uşaklığıdır. Bu iddialar bu konudaki bilgisizlikten yahut art niyetlerden kaynaklanmaktadır. Vatanseverliği ile ön plana çıkan Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa,Ziya Gökalp gibi isimlerin Mason olduğunu bilmek bile, bu iddiaların gülünçlüğünü ortaya koymaya yeter.

Peki kamil insan nedir? Kamil insan örnek olarak gösterilebilecek kişidir. Zira kötü duygulardan arınmış, maddi ve manevi dünya arasındaki dengeyi oturtabilmiş, barışı-sevgiyi-kardeşliği ilke edinmiş ve insanlığın aydınlanması-ilerlemesi için emek harcayan kişidir kamil insan. Haksızlıklar karşısında duran, gerçeği ve doğruyu söylemekten çekinmeyen,  kendi çıkarları doğrultusunda değil tüm insanlığın çıkarlarını doğayı da göz ardı etmeksizin gözeten insandır.

Bektaşiliğin de Masonluğun da kapısı her daim açıktır. Yüreği ve aklıyla isteyen, kamil insan olma yetisini taşıyan herkes için geçerlidir bu. Zira neredeyse tam yarım yüzyıl önce Mevlana şöyle dememiş midir:

Gene gel ! gene gel !
Her ne isen gene gel !
İster Kâfir ol,
İster Mecusi,
İster puta tapan ol, gene gel ,
Bizim dergâhımız umutsuzluk dergâhı değildir.

Bektaşilikte de Masonlukta da temel gaye çalışmaktır. Çalışmak ibadettir, tapınmadır, hakikate varan yoldur. Zira Laborare est Orare (çalışmak ibadettir-tapınmadır) sözcüğü Masonlukta geçer. Hoş, burada asıl paylaşmak istediğim metni paylaşamıyorum. Orada Masonluktaki Allah anlayışından da bahsediyordu. Bir kere sütten ağzımız yandı. Yoğurdu üfleyerek yiyeceğiz. İsteyen o yazıyı bulabilir.  Ama burada paylaşamaz. Çünkü o yazı bir Masonik çalışma kitabının içeriğinden.

Bektaşilikte üyeler seçilirken bir olgunluk arandığı kesin. Ama bir yaş sınırı var mıdır bilemeyeceğim. Ama en azından Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın bir yaş sınırı olduğunu biliyoruz. Aslında eski bir Masonik belgede “üyelerinizi seçerken servete, yaşa ve dostluğa bakarak seçmeyiniz” denmiştir. Fakat bugün ülkemizde Masonluğun bir dernek kapsamında olduğu unutulmamalı. Haliyle yasalar gereğince bir yaş sınırı olması gerekiyor. Ama Servet ve dostluk kısmına gelince... O konuda bizi aydınlatacak olanlar yine Masonların kendileridir. Acaba Masonlukta dost/ahbap ilişkileri Mason sıfatına yakışmayacak kişilerin Mason olmasına neden oluyor mu? Yahut fakirler Masonluğa alınıyor mu? Yoksa çağın değişmesi, o geleneksel Masonluktan bir şeyler götürdü mü?

Masonluk ve Bektaşilik millidir. Ne Masonluk ne de Bektaşilik yurtdışında bir kuruma/kuruluşa bağlı değildir. Hiçbir dış otoriteden emir alınmaz. Sadece Masonlukta karşılıklı tanınma ve dostluk ilkesi vardır.

Her ikisi de sanata, bilime, ahlaka,felsefeye ve inanca önem verirler. Bağnazlıkla mücadele ederler. Sanatı, bilimi ve felsefeyi inkar edenler/din dışı kabul edenler, bu inkarlarına bazen dini de alet ederler. Bu bağnazlık ve türevleri ne Masonluk ne de Bektaşilik tarafından kabul edilir. Fakat Masonluk, Bektaşiliğe göre daha çok bilimi ön plana çıkartır. Bektaşilikte ise irfan daha ön plandadır.

Hem Masonluk hem de Bektaşilik siyasete karışmaz. Masonluğun da Bektaşiliğin de zaman zaman bu kurala uymadığı olmuştur. Fakat genel olarak Mason localarında siyasi konuları tartışmak yasaktır. Localarda siyasi ve dini tartışmalar açmak yasaktır. Hatta Türkiye’de Özgür Masonlar Büyük Locası’nın kurulmasında Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın bu ilkesinden taviz vermesi yattığı söylenir.

Masonlukta gördüğümüz derece sisteminin bir benzeri Bektaşilikte de vardır. Bektaşilikteki derece sistemi, Masonlukta olduğu kadar çok değildir.

Masonluğa alımda uygulanan tekris töreninin bir benzeri Bektaşilikte de vardır. Masonlukta “Nur ve Ziya verme” töreni karşılığı olarak Bektaşilikte “Çerağ Uyarma” ve “Can Uyandırma” törenleri vardır.

Masonlar toplandıkları yere mabet, loca ve mahfil gibi isimler verirler. Bektaşiler meydan derler. Hem Masonlukta hem de Bektaşilikte alınan dereceler merasim ile alınır. Bektaşilikte oturma düzeni kıdem sırasına göredir. Masonlarda ise bir Mason derecesine göre doğu, batı, kuzey ve güney yönlerinden birine oturur.

Masonlar, “mason olmayanlara” harici derken, Bektaşiler de zahir veya harici der. Masonlar birbirlerine “kardeş” diye hitap ederken, Bektaşiler “can kardeş” diye hitap eder.

Bektaşiliğe giren kişi hükümdar olsa bile, gerekli olgunluğa gelmeden derece atlayamaz. Lakin Masonlukta bu kuralın zaman zaman çiğnendiği görülmüştür. Ama genel olarak ikisinde de dereceler, kişinin olgunlaşmasına göre verilir.

Hem Masonlukta hem de Bektaşilikte sayılar, renkler ve kokular üzerinde bazı inançlar vardır. Masonlukta İskoç Riti dört bölümden oluşur ve bu dört bölümün kendine has renkte kordonları vardır: Maviler(1-3 dereceleri), Kırmızılar (4-18 dereceleri), Siyahlar (19-30 dereceleri), Beyazlar (31-33 dereceleri) gibi. Elbet bu kordonların da kendilerine has anlamları vardır. Mavinin toleransı, kırmızının fedakarlığı, siyahın hüznü, ve beyazın doruğu-rahatı ve huzuru ifade etmesi gibi. Yahut yerine göre beyazın iffeti, kırmızının itaati,siyahin fakirliği ifade etmesi gibi.  Bektaşilikte ise mavi renk elbise giyilmez. Kızıl, siyah, pembe, koyu yeşil gibi renklerin ayrı ayrı Bektaşilikte anlamları vardır.

3-5-7-9-12-72 sayılarının Masonlukta da Bektaşilikte de anlamı vardır. (Aslında bu sayıların Masonlukta  nerelerde, nasıl ve ne anlamlarla kullandığını da ekleyebilirim. Fakat forum kurallarını hatırlayarak, vazgeçiyorum.)  Örneğin üç sayısının  Bektaşilikteki üçlemelerden  dolayı önem kazandığını söyleyebiliriz.  “ Allah-Muhammed-Ali ” , “ eline-beline-diline ” , “ keza, mürid, mürşid ”, gibi. Hatta Arapça edep (e-d-p) kelimesinin üç harften oluşması ve bunun da dikkate alınmasını örnek olarak gösterebiliriz.

Bektaşiliğe alımlarca cinsiyet farkı gözetilmez. Son yıllarda Masonlukta da hem kadın locaları hem de karma localar kurulmaya başlanmıştır. Bu haliyle ikisi de cinsiyet farkı gözetmez. Hem alımlarda hem de fikri olarak.

Gerek Masonlar gerekse de Bektaşiler milli dile büyük önem gösterirler. Onu titizlikle kullanırlar.  Hatta Bektaşilerin ibadetlerinde bile milli dili tercih ettikleri iddia edilir. Masonların Türk diline gösterdikleri değeri anlamak güç değil. Bu forumu ve bu forumun kuralları bile, bu titizliğin göstergesidir.

Mason aynı zamanda Bektaşi olan pek çok kişi olmuştur/oluyor. Hatta Mason olduktan sonra Bektaşi, Bektaşi olduktan sonra Mason olmalar da sıkça görülür. Bu haliyle Masonluğun ve Bektaşiliğin pek çok yönden birbirine benzediği bir gerçektir. Buna örnek olarak bazı isimleri sayabiliriz. Fakat forum kurallarını hatırlayarak, vazgeçiyorum. İzin verilirse örneklendirebilirim.

Ne Masonluk ne de Bektaşilik çıkar (menfaat) gözeterek aralarına katılmayı, yahut aralarına katıldıktan sonra çıkar gözetmeyi hoş karşılamaz. Masonluk ve Bektaşilik, bireylerin maddi olarak yükseltilecekleri yerler değildir. Bu hayallerle Masonluğa ve Bektaşiliğe adım atanlar hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Elbette yardımlaşma esastır. Fakat çıkarcılık ve yardımlaşma arasındaki fark oldukça büyüktür. Burada sadece Mason adaylarına değil bizzat Masonlara da iş düşmektedir. Zira ne kendileri, üyeler üzerinden böyle hayaller kurmalı ne de böyle hayallerle gelen üyelere taviz vermelidirler.


Bedri Noyan’ın yazısından faydalandım. Tarafımca tekrar düzenlendi, özetlendi ve forum kurallarına aykırı olan yerleri çıkarıldı. Tarafımca olacak yanlışlıklar ve eksikler için affınıza sığınırım.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: peacewings - Temmuz 06, 2012, 07:31:48 ös
Sayın ADAM, bu yazıda bazı yanlışlıklar olduğunu belirtti. Kendilerinin düzelteceğini biliyorum. Fakat şu Mevlana kısmı. Hele ki yarım yüzyıl kısmı... Bir dikkat eksikliğinden kaynaklı. Bunun dışında yazıda elbet ki yanlışlıklar olacak. Benden kaynaklanan hatalar da olacak. Zira ne Masonum ne de Bektaşi. Ölçüp - tarttıklarımı ve doğru olduğunu düşündüğüm bu bilgileri elimden geldiğince aktarmaya çalıştım. Yanlışlıklar için tekrar affınıza sığınırım.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: ADAM - Temmuz 07, 2012, 09:26:33 öö

Sayın Peacewings'in bu güzel paylaşımının hemen ardından belirtmiş olduğu üzere, kapsamındaki bazı ayrıntılar bakımından bu yazı yer yer düzeltilmeyi gerektiriyor.

Bunu bu yazı yeterince okma aldıktan sonra yaparız. İlle de ben yapacak değilim; başka katılımcılar da bence önce gerekli düzeltmeleri işaret edebilir.

Bektaşilik ve Masonluk karşılaştırması çok önemlidir. Çünkü günümüzde varlığı artık ne denli sürdüğü pek de bilinmeyen Bektaşilik, Çağdaş Masonluğa, gerek tarihte görülmüş gerekse günümüzde görülen birçok ezoterik kurumdan çok daha fazla benzerlik taşır. Ne yazık ki Bektaşiliğin bu özelliği Batı ülkelerinin masonlarınca yeterli ölçüde ortaya konmamıştır. Bunun nedeni ise çağımızdaki Masonluğun büyük ölçüde ve öncelikle Hıristiyan etkilenmeli olup, bir İslam tarikatını (diğerleri de dahil) kendi kaynağında göz ardı edişidir. Bunu yapmakla kendi pek önemli bir asal ilkesiyle (Ex Oriente Lux)   düştüğünün farkında bile değildir.

Uzun lafın kısası... Sayın Peacewings'n getirdiği bu aktarımı okuyun. (Düzeltmeleri sonra yaparız.) Bu konu üzerinde başka yazılar da vardır; onların da incelenmesinde yarar olabilir.
 
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: Caius Keyes - Temmuz 08, 2012, 01:53:24 öö
Bu güzel paylaşım için teşekkürler.

Bazı kavramları analoji yoluya anlatmak kavramın anlam bütünlüğünün bozulmasına veya yüzeyselleşmesine sebep olabiliyor. O yüzden pek de sevmediğim bir yöntemdir ama insanoğlunun bilmediği bir şeyi bildiği şeylere benzeterek anlamaya çalışması da pek doğaldır. Tabii bu paylaşımın temel amacı karşılaştırmak olduğu için, burada sık sık kullanmak durumunda kalıyoruz bu yöntemi.

Mesela ben 'çalışmak ibadettir' kısmına takıldım. Bence Bektaşilikte ve Masonlukta bu algı çok farklı. Zaten aslında Benediktenlerin bir sözü olan 'laborare est orare' mottosunun tamamen dini bir anlamı vardır. Bektaşilikte amaç nefs ile mücadele olduğu için, nefse karşı verilen savaş zaten bir çalışmadır, en büyük ibadettir. Demem o ki, tamamen tasavvufidir. Masonlukta ise ben o söz öbeğinden şunu anlıyorum; bir insan bilgiye ulaşmaya çalışmalı, gerekirse onu tartışmalı, geliştirmeli, fikir üretmelidir; böylelikle kendisine ve/veya çevresine olan görevini yerine getirmiş olur. Sözün kısası, Bektaşilikte ibadet edince çalışmış sayılırsın, masonlukta çalışınca ibadet etmiş sayılırsın.

Bir de Sayın ADAM'ın batılı masonlara attığı suçu biraz hafifletmek istiyorum. Bektaşilik, diğer kurum veya tarikatlara göre Masonluğa ne kadar benzerse benzesin, arada dinin ayırdığı keskin bir çizgi var. Bir Hıristiyan veya Yahudi, hatta aynı dinden olmasına rağmen bir Sünni, inancını değiştirmediği sürece Bektaşi olamaz. (Nakşi-Bektaşiler'de istisna olabiliyor sanırım, ama onlar ayrı bir tarikat sonuçta) Dolayısıyla, batılı masonların Bektaşiliği göz ardı etmesinin bir sebebi hıristiyanlık etkisi olsa da, diğer sebebi Bektaşiliğin de kendini diğer insanlara bu kadar kapatmasıdır diye düşünüyorum.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: ADAM - Temmuz 16, 2012, 09:53:28 öö

Başka yazılar ile ilgilendiğimizden, Sayın Peacewings’in Sayın Bedri Noyan’in yazısından yararlanmayla düzenlediğini söylediği bu başlık altındaki derlemeyi ele alma fırsatı olmamıştı. Ancak şimdi sıra geldi.

Öncve Sayın Peacewings’e bu değerli derlemesinden ötürü teşekkür etmek gerek. İçtenlikle teşekkür ama bunun bir bölümü de bazı yanlış edinilmiş bilileri düzeltmek için. Bunu ise bir batında, topluca yapma olanağım yok. Aşama aşama… Konu konu… Bu arada belki belki başka paylaşımlarda ve katkılarda bulunanlar da çıkar.

İlk paragraftan başlayalım:

“Bu yazıda Masonluğun ve Bektaşiliğin benzer yönlerine değineceğiz. Fakat Masonluğun Bektaşilik demek olmadığını da hatırlatmama gerek yok galiba. Fakat aralarında pek çok benzerlik olduğu ve belki de gayelerinin de bir olduğu gerçeğini yadsıyamayız.”

Burada takıldığım nokta “belki de” diye başlanmasına karşın “gayelerinin de bir olduğu gerçeği” ve üstelik bunun yadsınamayacağı.

İyi ki “belki” denmiş çünkü ben bunun gerçek olmadığını söylüyor bunu yadsıyorum.

Bektaşilik ile Masonluk arasındaki benzerlikleri yadsımıyorum. Hatta şunu da diyebilirim: Bildiğimiz kadarıyla Bektaşi Tarikatı bugün de varlığını sürdürüyor ama pek sesi soluğu çıkmıyor. Varlığıyla yokluğu belli değil gibi. Ancak geçmişte, özellikle Anadolu’da fakat bu coğrafya ile sınırlı kalmamak üzere çok yaygın olduğu dönemler geçirmişti. O yaygınlığı bugün de var olsaydı, -o nitelikleri ile varsa- bu tarikatı Masonluğa Benzer (Paramasonik) kuruluşlar arasında saymak hatta ön sıralardan birini vermek gerekirdi.

Orası öyle ama konu “gaye” yani “amaç” olunca iş öyle değil.

Masonluğun asal amacı, tüm insanların ve tüm toplumların barış ve mutluluk içinde yaşayacağı bir evrensel ortamın oluşturulmasının sağlanmasıdır. Bu bir evrensel amaçtır ve diğer alt aşama amaçları da bu amacın gerçekleştirilebilmesine yöneliktir. Nitekim bunun için en önemli alt ya da ikincil amaçları insanlar arasındaki ayırımcılıkların ve insanların doğal ya da yaşam tercihi (din ve inanç dahil) farklarından ötürü aralarında oluşan çatışmaların giderilmesinin sağlanmasıdır.

Soru: Bektaşilik bugün varsa, böyle bir amacı var mı? Tarih boyunca hiç oldu mu?

Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: ADAM - Temmuz 17, 2012, 10:16:53 öö


Sayın Peacewings, bu yazısının kapsamında, Bektaşilik ile hiç bağlantısı olmasa da şu soruları soruyor: “Acaba Masonlukta dost/ahbap ilişkileri Mason sıfatına yakışmayacak kişilerin Mason olmasına neden oluyor mu?”

Sayın Peacewings buna masonların yanıt vermesini bekliyor. Masonlar yanıtlarsa belki mırın kırın edebilir. Ben biraz daha özgürce yanıt vereyim: Ne yazık ki evet! Hep değil kuşkusuz ama örnekleri var. Üstelik o kötü örnekler masonluk için de büyük sorun oluşturuyor. Masonlar da genel olarak bunu önlemeye çaba gösteriyor ama kimi ne yapsanız yontulamayacak denli eğri, amorf taşların elekten sızmasını önleyemedikleri oluyor.

Sonra devam ediyor Sayın Peacewings: “Yahut fakirler Masonluğa alınıyor mu? Yoksa çağın değişmesi, o geleneksel Masonluktan bir şeyler götürdü mü?”

Masonluğun geçmişteki geleneğinde fakirlerin bu kuruma alınması diye bir şey yoktu ki… Hiçbir zaman olmadı. Bugünün geleneğinde de yok. Üstelik bu konu ne kadar da çok abartılıyor. Acaba hangi fakir kişi mason olmak ister? Masonlar ödentilerini rahatça verebilirken, hangi fakir ve onurlu kişi kendi üzerine düşen o yükümlülüğü yerine getiremeyeceğini bile bile Masonluğa girmeye heveslenir. Bir fakir kişi Masonluğa girmek isteyecek olursa, bilinmeli ki onun asıl niyeti mason olmak değil, Masonluğu kendi maddi çıkarı doğrultusunda kullanmaya çalışmaktır.

Fakirler Bektaşi olabilir elbette… Çünkü Bektaşilik ile Masonluğun kişinin maddi durumu bakımından bir benzerliği yok. Bir Bektaşi’nin tekkeye katkıda bulunması gerekmiyor; böyle bir yükümlülük yok. Çünkü tekkenin varlığını sürdürebilmesi için başka kaynakları, başka yöntemleri var. O kaynak ve yöntemler Masonlukta yok.  Zaten Masonluk bir bakıma Bektaşilik ile benzeştirilebilirken, işte böyle bir açıdan bakıldığında ortaya bir benzemezlik çıkıyor.


Burada duralım. Belki ele aldığımız bu konu üzerinde paylaşımlar olur. Sonra devam ederiz.


Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: ADAM - Temmuz 20, 2012, 04:00:59 ös


Aslında bu çok güzel bir derleme… Bunu teslim etmek gerekir.

Ancak yer yer bazı yanlışlardan kaçınamamış yazar.

Her doğru yazdığına ya da kendine göre sakıncasız yorumlarına bir şey demek gerekmiyor. Fakat birtakım yanlışlar var ki bunları düzeltmeli.

“Bir Mason derecesine göre doğu, batı, kuzey ve güney yönlerinden birine oturur”.

Hayır. Derecesine göre güney ya da kuzeyde oturur. Doğuda sadece protokol uyarınca orada yer alması uygun bulunanlar oturur. Batı ise sadece koruyucular oturur.

“Hem Masonlukta hem de Bektaşilikte sayılar, renkler ve kokular üzerinde bazı inançlar vardır.”

Masonlukta inanç yoktur. Koku üzerinde durulmaz.

“3-5-7-9-12-72 sayılarının Masonlukta da Bektaşilikte de anlamı vardır.^”

Masonlukta simgesel anlamları olan rakamlar bunlardan ibaret değildir.

“Mason aynı zamanda Bektaşi olan pek çok kişi olmuştur/oluyor. ….. Buna örnek olarak bazı isimleri sayabiliriz.”

Bu deyiş, günümüzde Bektaşiliğin örgütlü varlığını mı işaret eder? Öyleyse eğer, yazar bize daha ayrıntılı bilgi verse ne hoş olur.

Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: vendetta - Temmuz 21, 2012, 04:09:05 öö
 Sayın peacewings'e  öncelikle yazısından dolayı teşekkür ediyorum. Bektaşilikle ilgili başka bir araştırma kitabını okurken bedri noyandan alıntı yapılan bir yazıyla karşılaşmak tesadüf oldu benim için. Yazısının sonlarında yaptığı  aynı zamanda sayın ADAM'ında son yorumunda da bahsettiği, aynı zamanda hem mason hemde bektaşi olan kişiler konusu dikkatimi çekti!
Açıkçası bu yorumu biraz çekinerek yazıyorum umarım forum kurallarına aykırı bir durum oluşturmam.

Sayın ADAM'a cevap olarak; büyüklerimden bana yeterli miktarda aktarım yapılmamış olsada bektaşilik aktif olarak örgütlü yapısını sürdürmekte. Örneğin; (bildiğim kadarıyla!) babamlarım aile büyüğünün vefatından sonra eğer babam bu geleneği sürdürme geleneğini devir almış olsaydı babamdan sonra bu görev bana geçmiş olacaktı. Yani, evet bektaşilik eski dönemlerdeki kadar olmasada devam etmektedir.

Sayın peacewings'in bahsettiği üzere benim babam ve babamın dedesi ( aynı zamanda bektaşi dedesi) aynı anda hem mason hemde bektaşi olan kişiler için birer örnektir.

Burada sayın peacewings'in de dediği gibi eğer uygun görülürse isimlerini verebilirim.
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: ADAM - Temmuz 21, 2012, 09:26:07 öö


Hem Bektaşi  hem Mason olan kişilerin adlarının burada yazılması doğru olmaz. Zaten bu pek önemli değildir. Kuşkusuz o kişiler çok önemli ve değerli kimselerdir; önemli olmayan onların adlarının burada verilmesidir. Eğer bir yerlerde buna ilişkin yayınlar yapılmamışsa, kendi izinleri olmadan bu sitenin töresi uyarınca adları açıklanamaz.

Ancak Sayın vendetta'nın anlatımlarında dikkati çeken başka hususlar var.

Eğer Bektaşi dedeliği öyle babadan oğla geçiyorsa, o zaman bu tarikatın biçiminde bur değişiklik olmuş, ezoterik niteliği kaldırılıp, bir inanç topluluğuna dönüştürülmüş demektir. Öyle ise Masonluk ile karşılaştırılma olanağını yitirir.

Eğer Bektaşilik bugün bir ezoterik örgüt olarak varlğını sürdürüyorsa, -başka ülkelerde sürdürebilir, ona bir şey diyemem, Türkiye'de varlığını sürdürüyorsa- TC yasaları uyarınca bir dernek biçimini almış olması gerekir. Bu derneğin ise adı ve yeri gizli olamaz. O durumda sorarım: Böyle bir dernek var mı? Varsa adı nedir?

Bunlar yoksa, o zaman Türkiye'de Bektaşiliğin varlığı bir cemaat niteliğini taşıyor demektir.

Olsun! Bildiğimiz birtakım başka cemaatlerin yapmakta olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti'ni 19. yüzyıl kafasına geriletmek, kendi dogmalarını yerleştirip ülkeyi teokrasiye yöneltmek, Atatürk ilke ve inkilaplarını ayaklar altına almak istemediği sürece bizce saygınlığını korur.

Şimdi açıklama sırası beklemek bizde.


   
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: vendetta - Temmuz 22, 2012, 02:06:53 öö
Alıntı
Eğer Bektaşi dedeliği öyle babadan oğla geçiyorsa, o zaman bu tarikatın biçiminde bur değişiklik olmuş, ezoterik niteliği kaldırılıp, bir inanç topluluğuna dönüştürülmüş demektir. Öyle ise Masonluk ile karşılaştırılma olanağını yitirir.
Burda bi yanlış anşılma var. Daha net açıklamak gerekirse; önceki yorumumda söylediğim ''eğer babam devir alsaydı'' cümlesinde durumda, önceki aile temsilcisi bir bayandı onun vefatından sonrasında yine bir bayan( babamın kız kardeşlerinden biri) yada babam istekleri doğrultusunda temsil görevini üstlenebilirlerdi. Haliyle eğer babam bir temsil görevini kendi isteğiyle almış olsaydı onun ardılı olarak, bende yine kendi isteğime göre bu görevi alabilir yada almayabilirdim. Haliyle saltanata benzer bir babadan oğula geçme gibi bir durum söz konusu değil.

Alıntı
Eğer Bektaşilik bugün bir ezoterik örgüt olarak varlğını sürdürüyorsa
Yine buradaki örgütlü yapıdan kastım ise; bektaşiliğin bir mezhep olarak kendi gelenek görenekleri doğrultusunda ve bu mezhebi kendine kabul etmiş aileler arasında sürdürüldüğü idi. Yani bir resmi dernek durumu söz konusu değil. Ancak bir cemaat durumunun söz konusu olup olmadığını söylemem çünkü daha öncede söylediğim gibi büyüklerim tarafından yeterli aktarım yapılmadı. Ama cemaat olma konusunda yorum yapılabilmesi açısından şunu söylebilirim; Bektaşilik temel olarak Alevilikten ayrılma olduğu aleviliğin bir kolu özelliği taşıdığın için oluşum itibariyle cemaatten öte bir mezhep olma özelliği taşımakta. Bugünkü varlığını sürdürme biçimide detaylı bir şekilde eğer incelenirse bu durum göz önüne alınarak incelenir ve buna göre net bir sonuca varılabilir diye düşünüyorum...
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: 38 - Ocak 20, 2014, 03:46:18 ös
Bu siteye girmeye niyetlendiğim ve hakkında hiçbir şey bilmediğim bir konu.
Alevi bir ailenin çocuğuyum. Bu yaşıma kadar açıkçası bu mezheplerin hiçbirinin bir anlam taşımadığını ve gereksiz olduğunu düşünüyordum. Özellikle günümüzde yaşanan olayların bu mezheplerden kaynaklandığını düşünerek bu konulara merak duymaya başladım.

Alevi bir ailenin çocuğu olarak ve bu konular hakkında hiçbir bilgim olmadığımı düşünerek sizlerden bazı konularda bilgi almak istiyorum ve izin verirseniz bu konuyu yeniden canlandırmak istiyorum;

-Alevilik ve Bektaşilik farklı mezhepler midir?Varsa farklılıkları nelerdir? Yoksa Bektaşilik Aleviliğin bir kolu ya da dalı mıdır?
-Faruk Arslan'ın Mason Bektaşiler adlı kitabında bir kaç pasaj okudum. Osmanlı İmparatorluğunu Mason Bektaşiler kurdu gibi. Bu kitap ne kadar doğruları anlatmaktadır? Bulursam muhakkak okuyacağım. Tavsiye eder misiniz? Bu bağlamda yazılmış karşıt görüşlü kitap var mıdır? Varsa isimleri nelerdir? Yaklaşık 1 aydır bazı kitap satan yerlerde buna benzer kitaplar araştırıyorum ve ne zaman sorsam hayret ve dehşete düşmüş suratlarla karşılaşıyorum. İnternet üzerinde de çok fazla bilgi var bu konuda, ancak ben güvenilir bir kaynak araştırıyorum

Şimdilik bu sorularımın cevabını alabilirsem çok sevineceğim. Tavsiyelerinizle okuyacağım kitaplar bana çok faydalı olacaktır

Saygılar
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: peacewings - Ocak 21, 2014, 01:53:39 ös
Tarafımca açılmış konunun üzerinden 1 yıldan fazla zaman geçmiş. O zamanlar okumuş olduğum yazıyı buraya özetleyerek aktarırken ne denli doğru aktarmış olduğum konusunda şüphelerim var. Fakat bunlar haricinde, galiba sorulması gereken bir soru var: Bektaşilik ve Masonluk arasındaki benzerlikler nasıl oluşmuştur? Bunlar birer rastlantının ürünü müdür yoksa tarih akışı boyunca gerçekleşen yakınlaşmaların ve karşılıklı aktarımların/etkilenmelerin mı sonucudur? Tarihte Masonluk ve Bektaşiliğin birbirlerini etkiledikleri bir süreç olmuş mudur yahut benzer kaynaklardan beslenmeleri onların benzer motifler bürünmelerini mi sağlamıştır? Bugün Bektaşilikle benzer gördüğümüz ögeler Batıda nasıl yorumlanmaktadır? Buradan başlanırsa en azından Bektaşilik ve Masonluk arasındaki benzerliklerin sebebi ve aralarındaki ilişki daha iyi kavranmış olur.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: ADAM - Ocak 21, 2014, 03:31:50 ös


Ezoterik nitelikli kurumlar arasında elbette birtakım yakınlıklar, benzerlikle, örtüşmeler görülür. Bu pek doğaldır.

Bektaşilik ile Masonluğu karşılaştırmaya girişilecek olursa, öncelikle dikkat edilmesi gereken nokta, Bektaşiliğin bir İslâm tarikatı olduğu, Masonluğun ise Batı'da Hıristiyan dünyasında doğmuş bir kurum olup, bir tarikat olmadığıdır.

Masonluğun ve Bektaşiliğin hangi tarihsel dönemin ürünü olduğuna da dikkat etmek gerekir.

Günümüzde varlığını yer yer sürdürmekte olan Bektaşilik ile günümüz Masonluğunun karşılaştırılması ayrı bir konu olur.

Bu arada bir coğrafya, dolayısıyla temel kültür söz konusu. Bektaşilik öncelikle Anadolu kültürü üzerine yerleşmişken, Masonluk başlangıcında kısmen Britanya kısmen Batı Avrupa kültürü üzerine oturmuştur. (Daha sonra Amerikanlık ağır basıyor; o ayrı.) 

Masonluk ile Bektaşilik arasındaki farklar saymakla bitmez. Peki, birisi çıkıp, ezoterik sistem dışında şöyle şöyle benzerlik, yakınlık ve örtüşmeler var diyebilir mi acaba?

Diyen olursa, ona göre devam edelim.

 
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: azizdogan - Ocak 21, 2014, 03:32:27 ös
Biraz size farklı gelebilir ancak  Masonluk ve Bektaşilik birbiri ile paralel özellikler taşımamaktadır. Sayın peacewings 'in paylaşmış olduğu bilgiler için kendisine teşekkür ediyorum. Yazıda bakış açıları ve genellemeler yapılmış. Fakat Tasavvufi bir yaşam biçimi olan Bektaşilik, Masonluktaki bir çok kavramla birbiri arasında bağlantı yoktur. Örnek olarak "kardeşlik" kavramını ele alırsak   Masonlukta kardeşlik, Mason olma özelliği taşımayan kişiler (avam) kardeş değildir, olsa olsa arkadaş olurlar. Bektaşilikte "kardeşlik" kavramı topraktan semaya yaşayan her canlı kardeştir. Bu yapı farkı ile Masonluk kendi içinde ki Sevgi sistemini içinde yoğurup dışarıya parlatır. Güneş gibi. Özet yaparsak Aynı ağaç üzerinde durmayan iki farklı meyve gibiler. Bu konu çok uzun, Masonluğun tarifini yapmak ne kadar uzun sürerse Bektaşiliğin tarifi de uzun olur. Sayın Üstatlar, Muhteremler sürç-i lisan ettiysem affedin. 
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: hailstorm - Ocak 21, 2014, 04:56:39 ös
Anladığım kadarıyla Sn.Peacewings Bektaşilik ile Masonluğu bağlantılı olup olmadığını betimlemek istemiş.Belki yalnızca Shrine, bektaşilikten esinlenmiş ögeleri olabilir. Fakat direkt olarak masonluk ile bektaşilik arasında organik bir bağ aramak anlamsız olur.

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: ADAM - Ocak 21, 2014, 05:02:29 ös

Bir paramasonik kuruluş sayılabilecek AAONMS (Shriner) örgütünde bile, esinlenilmiş olan Bektaşilik, özgün Anadolu Bektaşiliği değildir.
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: 38 - Ocak 21, 2014, 05:07:28 ös
Bütün dinlerin arasında da benzerlikler var. Bu onları aynı yapmaz.
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: karahan - Temmuz 11, 2016, 11:28:58 öö


Sayın Peacewings, bu yazısının kapsamında, Bektaşilik ile hiç bağlantısı olmasa da şu soruları soruyor: “Acaba Masonlukta dost/ahbap ilişkileri Mason sıfatına yakışmayacak kişilerin Mason olmasına neden oluyor mu?”

Sayın Peacewings buna masonların yanıt vermesini bekliyor. Masonlar yanıtlarsa belki mırın kırın edebilir. Ben biraz daha özgürce yanıt vereyim: Ne yazık ki evet! Hep değil kuşkusuz ama örnekleri var. Üstelik o kötü örnekler masonluk için de büyük sorun oluşturuyor. Masonlar da genel olarak bunu önlemeye çaba gösteriyor ama kimi ne yapsanız yontulamayacak denli eğri, amorf taşların elekten sızmasını önleyemedikleri oluyor.

Sonra devam ediyor Sayın Peacewings: “Yahut fakirler Masonluğa alınıyor mu? Yoksa çağın değişmesi, o geleneksel Masonluktan bir şeyler götürdü mü?”

Masonluğun geçmişteki geleneğinde fakirlerin bu kuruma alınması diye bir şey yoktu ki… Hiçbir zaman olmadı. Bugünün geleneğinde de yok. Üstelik bu konu ne kadar da çok abartılıyor. Acaba hangi fakir kişi mason olmak ister? Masonlar ödentilerini rahatça verebilirken, hangi fakir ve onurlu kişi kendi üzerine düşen o yükümlülüğü yerine getiremeyeceğini bile bile Masonluğa girmeye heveslenir. Bir fakir kişi Masonluğa girmek isteyecek olursa, bilinmeli ki onun asıl niyeti mason olmak değil, Masonluğu kendi maddi çıkarı doğrultusunda kullanmaya çalışmaktır.

Fakirler Bektaşi olabilir elbette… Çünkü Bektaşilik ile Masonluğun kişinin maddi durumu bakımından bir benzerliği yok. Bir Bektaşi’nin tekkeye katkıda bulunması gerekmiyor; böyle bir yükümlülük yok. Çünkü tekkenin varlığını sürdürebilmesi için başka kaynakları, başka yöntemleri var. O kaynak ve yöntemler Masonlukta yok.  Zaten Masonluk bir bakıma Bektaşilik ile benzeştirilebilirken, işte böyle bir açıdan bakıldığında ortaya bir benzemezlik çıkıyor.


Burada duralım. Belki ele aldığımız bu konu üzerinde paylaşımlar olur. Sonra devam ederiz.



Forumda farklı bir konuyu okurken bu yazıyı da okudum.Sn.Adam bu yazısında Fakirler in mason olamama gerekçesini anlatıyor , devamında da Bektaşilik te fakirin pekala Bektaşi olabildiğini söylüyor. Ülküsu i kardeşlik olan bu kurumlar biri Mevlana nin öğretisi ile ne olursan ol gel derken masonluk paran varsa gel diyor bu anlatı da. Sn.Adam in anlatı sindan takiple bunun gerekli gerekçesini yani ödentinin ödenmesinin zaruret ini anlatıyor.

O zaman soralım sn.adam fakir olsa idiniz Bektaşi zenginseniz mason mu olurdunuz?

Ortak Ülkü sü kardeşlik ve Eşitlik ise fakirligi set olarak koyarsanız ve adeta niyet okurcasina bunların niyeti mason olmak değil olanaklarından faydalanmak diye bakarsanız Mevlana'nın ne olursan ol gel sözüne ne kadar uyar bu görüş.
Meta yi ortaya koyduğunuz an bir felsefeniz kalmaz kalamaz.
Bu yazı beni kendimle celistiriyor (escinsel)hakkındaki görüşlerine ötürü lakin yinede devamla bu bakışı hep yanlış bulmusun dur.
Dolayısı ile Bektaşilik ülküsü bakımından Barış, eşitlik ve kardeslige daha yakındır.

Karahan
Başlık: Ynt: Bektaşilik ve Masonluk
Gönderen: peacewings - Temmuz 11, 2016, 01:00:33 ös
Dört yıl önce Bedri Noyan'ın "Masonluk ve Bektaşilik" adlı bildirisini özetlemeye çalışmışım. Doğrusunu söylemek gerekirse bu özet hiç olmamış. Dahası kendi ilavelerimle de Bedri Noyan'ın iddia etmediği pek çok şeyi iddia etmişçesine bir izlenimin oluşmasına neden olmuşum. Konuyla ilgilenecek olanların asıl metne ulaşmasını tavsiye ederim. Eğer forum yönetimi yazının içeriğinin forum kurallarına aykırılık taşımadığına karar verirse asıl metni de burada paylaşabilirim.