Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Banu Avar ve Masonlardan söz ettiği yazıları  (Okunma sayısı 21923 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 27, 2010, 02:15:07 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bir Yıldan Daha Az Bir Zamanda

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 24 Eylül’de New York’da CFR (Dış İlişkiler Konseyi) adlı örgütün yuvarlak masasındaydı. Ve bu gizli, masonik, ‘dünyayı işgal’ amacı güden Siyonist oluşumun toplantılarına 3. kez katıldı.

1997 de katıldığı toplantıda CFR’nin konusu Refah Partisi idi. Bu toplantı sonrası Refah Partisi içinden AKP doğacaktı.

Nisan 2001 ‘de Abdullah Gül yine masonik / Siyonist örgütün masasındaydı. Bu toplantıdan sonra AKP iktidara çıkacaktı.

AKP sahneye çıkmadan önce yollardaki taşlar CHP ve MHP’ye temizletilecek, bunun için özel bir görevli Kemal Derviş Türkiye’ye gönderilecekti.

Ve 9 yıl sonra Abdullah Gül, Türkiye’nin ‘tarihi virajında’ yine CFR (Council on Foreign Relations) Dış İlişkiler Konseyi masasına oturdu. Görüşmeler GİZLİ olduğu için, toplantı konusu hakkında Türk milletine bir açıklama yapılmadı.

CFR de ne?

Emperyalizm soyut bir kavram. Emperyalizmin eli kolu kafası yok. Görülebilir değil. Görülenler, CFR, Bilderberg, Trileteral mensupları. Küresel şirketlerin ağababaları, CIA’nın başındakiler, NATO’nun Rassmussen’i, BM’nin Ban Ki Moon’u, İMF’nin Strauss-Kahn’ı, Brooking Enstitüsünün Kemal Derviş’i, psikopolitikin Vamık Volkan’ı, dünyayı parçalama uzmanı, Martti Ahtisaari, AB Başkanı Rompuy ve bunların ülke içindeki uzantıları…

Dünyaya yön veren gizli örgütlerin en tepesinde CFR var. Yâni Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations.) ‘Küresel Memurlar’ başlıklı yazımda yazmıştım:

‘Bu gizli örgüt, ilk paylaşım savaşı sonrası örgütlendi. Dev şirketlerin sâhipleri ve dünyanın en büyük kan emicileri çekirdek bir yapılanmada birleşti. Başkanı, Avrupa’nın en zengini Lord Rothshields’di. En büyük patlayıcı yapan fabrikalar, tüm savaş oyuncakları bu âilenindi.

Hedefleri tarih boyu diğer istilâcılarınki gibiydi: Dünyaya ‘Yeni bir düzen’ kurmak, bunun için ulus devletleri ‘bölüp parçalamak!’

1927′de Amerika’nın en zengin adamı Rockefeller de onlara katıldı… Dünyayı bir ağ gibi saracaklardı. Nato ve BM genel sekreterleri de, IMF, Dünya bankası başkanları da, AB yönetimi de, bâzı devlet ve hükûmet başkanları da bu gizli örgüt tarafından ‘atanmaktaydı’.

CFR yâni Dış İlişkiler konseyi, Bilderberg ve Trilateral adlı bu gizli örgütlerin mottosu: ‘Herşey tek dünya devleti için!’dir… Bunun tercümesi, ‘Her şey çok uluslu şirketlerin çıkarı için’dir.

Örgüt’ün onursal başkanı olan David Rockefeller hedefi şöyle açıklamıştır:

‘Dünyada 200 civarında olan devlet sayısı yakın gelecekte 1000’e çıkacaktır. Dünyada ulus devletlerin modası geçmiştir… Gelecekte devletler, finans sektörü tarafından idâre edildiğinde dünyaya barış ve huzur gelecektir’…

Demek ki küresel çetenin bekası için, ulus devletlerin tasfiyesi gerekiyor. Küçük olanı yutmak daha kolay. Bu nedenle ulus devletler önce şehir devletçiklere bölünecek sonra enerji ve madenler, su kaynakları ele geçirilecek. Plânın özeti bu.

Planın hayata geçmesi, CFR’ye sadık devşirilmiş ‘siyasîler’e bağlı…

‘AKP’nin tüzük ve programında CFR imzası var.’

AKP bir CFR projesiydi. Amerikan gizli devletinin bir ürünüydü. Arslan Bulut ‘Küresel haçlı seferi’ adlı eserinde yazıyor:

‘New York’tan gönderilen memorandumda belirtilen Türkiye’nin şehir devletlerine ayrılması plânı, AKP Program ve Tüzüğü’ne hemen hemen aynı ifâdelerle’ geçirilmişti. 2001 yılında bu hükümeti kuracak olanlara New York’tan gönderilen memorandumda ‘Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve millî hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır’ deniyordu.

AKP kuruldu. Program ve tüzük CFR ‘tavsiyesine’ uygundu. Ve 9 yıl sonra gelinen noktada Türkiye yerel yönetimlere ‘geçiş’ konusunda büyük adımlar attı. (Meraklısı Küresel Haçlı Seferinde CFR Memorandum’unun Türkçe ve İngilizcesine bir göz atsın. AKP program ve tüzüğüyle karşılaştırsın).

Bu adımlar atılırken, küresel çete, başından beri olduğu gibi, sâdece AKP ile iştigâl etmedi. CHP, MHP ve SP içindeki ‘özel’ kişilikleri de yönlendirdi. Ekonomik, siyasî, sosyal ve kültürel operasyonları ELİTLER eliyle yönetti. BASIN YAYIN ve ÜNİVERSİTELER’de darbeler yaptı.

Bunlara muhalefet edecek olanları Kanada’da beslenen hahamların ve benzerlerinin ‘iddialarıyla’ hapise tıkdırdı. TSK’yı önce NATO’yla zehirledi, ardından diğer CFR uzantılarıyla sızma operasyonuna tâbi tuttu.

CFR’ce kurdurulan platformlarda, mesela Global İlişkiler adlı platformda, TSK’nın üst düzey mensuplarından, işadamlarına, siyasîlere ve akademisyenlere kadar uzanan ‘seçilmiş elitler’ yer aldı. Bu şeytani plâna uzak kalanlar, sahnenin de dışında kaldı. Sahne ışıkları altında olanların hepsi, ‘tek dünya’cı Rothshield/Rockefeller câmiâsının, periferisinde (MKD: periferinde olacak) olanlardı.

‘Her şey Ankara’dan çözülemez!’

Şimdi ‘YEPYENİ’ bir anayasa yolda! CFR federasyon anayasası istiyor! Vazgeçilmezi ‘başkanlık sistemi’. Başbakan bu konuyla referandum ertesini açtı. Sonra birden konuyu kapattı. CFR memurları, ‘henüz erken’ ikazı yapmıştı.

‘Daha yavaş ve dikkatli’ adımlar atılacaktı.

Cumhurbaşkanı Gül, son CFR toplantısından sonra mesajı verdi: ‘Her şey Ankara’dan yönetilemez!’di.

CFR memorandumuna uygun olarak önümüzdeki 1 yıl içinde ‘YERELLEŞME /EYÂLET SİSTEMİ’ yâni Rockefeller /Rothshields ‘Tek Dünyacı’ örgütünün nihâî hedefi, fısıltılardan konuşmalara, derken yeni anayasaya geçecek ve gümbür gümbür gelecekti.

Türkiye Eyâlet sistemine taşınırken, küreselcilerin en önemli iki aygıtının, Türkiye’yi mekân seçtiğini de açıkladı. Küresel sermayenin başkenti, New York, ilk kez yurtdışında bir ‘EYÂLET İRTİBAT BÜROSU’ açacaktı. İstanbul, ev sâhibi olacaktı. Doğu’dan sonra Türkiye’nin Batısı da olandan kat kat fazla nitelikli ajan kaynayacaktı.

Yine İstanbul, 2011’de UNPF (BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU)na ev sâhipliği yapacaktı. (Bu kurumun yakın coğrafyada özellikle balkanlardaki nüfus manipülasyonu faâliyetleri incelenmeye değer.)

CFR, gizli ve açık örgütleriyle üzerinde çalıştığı, ‘İstanbul merkezli yakın Doğu federasyonu’ ve Diyarbakır merkezli Ortadoğu federasyonu’ vizyonunda adım adım ilerliyor…

CIA istasyon şefi Paul Henze’nin ‘Türk halkına sabah akşam ‘federasyondan’ bahsedilmeli, kulakları bu duruma alıştırılmalıdır!’ sözüne uygun olarak televizyon ve gazeteler marifetiyle, ‘federasyon’ ‘yerelleşme’ halk arasında ‘normâlleştiriliyor’.

Ve medya ‘Sayın’ APO’nun siyasî bir aktör oluşunu beyinlere çakacak. Bundan sonra her gün her haber bülteninde karşınıza APO ve federasyon söylemi çıkacak

Birkaç ay sonra, 2011’de Türkiye daha sıkışık bir gündemle yaşayacaktır. ‘Zaman daralıyor’ …

Emperyalizmin Türkiye ve bölge plânları, bir kukla devletçik ön görüyor. PKK ve siyasî kolu BDP, Barzani ile birlikte CIA ve diğer istihbarat birimleri eşliğinde adım adım ilerliyorlar.

Bunlar ‘boş laf’ olarak niteleyenler, son birkaç günün ‘görüşmelerini özetleyen haberleri alıp duvara yapıştırsınlar!

24 Eylül tarihli Yeniçağ gazetesinde Fatih Erboz haberi:

*Adalet ve İçişleri bakanlıkları ile MİT, Genelkurmay Başkanlığı’ndan isimler, Öcalan’la görüşüyor.

*AKP, BDP’yle görüşüyor. BDP, APO’yla görüşüyor.

*PKK, ‘Türkiye ortak düşman!’ şiârıyla İsrail ve Ermenistan’la görüşüyor.

*MİT müsteşarı Hakan Fidan ABD’de CIA ile görüşüyor.

*CIA Direktörü Panetta, Fidan’la görüşme öncesi gizlice İsrail’e giderek MOSSAD Başkanı Dagan’la görüşüyor.

*Bağdat Büyükelçisi Murat Özçelik, Barzani’yle görüşüyor.

*PKK uzantısı STK’lar Barzani’yle görüşüyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül New York’da CFR ile görüşüyor.

Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, Avrupa’da ECFR* üyeleriyle görüşüyor.

Halkla kim görüşüyor? CIA uzmanları ve bağlı memurlar halkla en sıkı fıkı ilişki içinde olanlar…

Bu araba devrilir!

Onlar Türkiye’nin iki cepheli bir çatışma ortamına gireceğinden söz ediyor. Yâni buna hazırlık yapmaktalar. Henri Barkey, ‘Kürt -Türk ve dinci – lâik ekseninde çatışmalar’ bekliyor.

‘Dünyayı ele geçireceğiz!’ diyen küresel sermayenin komuta merkezi CFR emriyle, Türkiye hızlı bir virajdan geçiyor.

Sözümüz odur ki, bu virajın sonunda bu araba devrilir. Enerji anlaşmaları, uyuşturucu işleri, krom ve bakır peşkeşleri, Türkiye, İran, Suriye, Irak’ın parçalı haritaları yollara serilir…

Öncelikle, Güneydoğu’da yaşayan PKK ve uzantısı ağaların elinde tarumar olmuş yöre halkı, bu baskı ve zûlme ‘yeter’ diyecektir. Ortak dertlerle kavrulan ülkenin her yanında mazlumlar da giderek seslerini yükseltecektir.

Bunu öngören yabancı istihbarat memurları, millî duruşu, Kürt Türk çatışmasında eritmek isteyeceklerdir.

Her unsuruyla Türk halkı, tüm partilerin içindeki vatansever güçler, bir araya gelecek, başımıza örülen çorabı delik deşik edecektir. Ve tüm bunlar 1 yıldan az bir zamanda gerçekleşecektir.

Bana gelen iletilerde sık sık kızgın bir tonda, ‘Çözüm ne onu söyle!’ diyen kardeşlerime sesleniyorum. ‘Çözüm hepimiziz! O muhteşem pratik zekâmızı kullanmazsak… ezilip gideriz!

Kaynak: http://www.ilk-kursun.com/2010/09/banu-avar-yazdi-bir-yildan-daha-az-bir-zamanda%e2%80%a6/
http://www.banuavar.com.tr/?pg=articles&id=66
« Son Düzenleme: Eylül 27, 2010, 02:31:09 öö Gönderen: Mozart »


Eylül 27, 2010, 02:19:53 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Banu Avar, bu dönemde belki de Türkiye’nin dirlik ve düzenine en çok hizmet edebilecek Türk Masonluğu’nu ısrarla hasım olarak görmekte, dünyadaki her şer kurumunun temelde masonik olduğunu artık hezeyanî bir şekilde empoze ederek, ortak düşmanlarımıza veya muhaliflerimize hedef olarak göstermektesiniz.

Sizin mentorunuz (o kadarını diyeyim), hayatta tanıdığım en ciddi megalomanlardan biri olan Attilâ İlhan da öyleydi ama bâri hakkımızda “züppe monşerler” demekten öteye gitmezdi (kendi ne idiyse)!

Sırf bu mekânda dünyanın ABG + DDD (WASP + Siyonistler) tarafıdan Armageddon Savaşı’na sürüklendiği kaç kere yazılmıştır! Sanıyorum masonluğunu hiç gizlemeyen tek akademisyenim. Size de kaç kere mesaj yolladım. Önceleri cevap verdiniz bir veya iki kere, sonra hezeyanınıza kapılıp irtibâtı kestiniz!

Ne ilginç ki, yazınızda Fethullah Gülen’den hiç bahsetmemişsiniz!

Çok ilginç, değil mi?

Yazılarınızı dikkatle takip eden ne kadar çok kardeşim var biliyor musunuz?

   Bu makalenizdeki “masonik” lâfını kaldırın, ettiğiniz her lâfın altına imzamı atarım.

      Ama yeter yâhu!

         Şu masonomaninizden, masonofobinizden kurtulun!

            Yazık ve üstelik ayıp!

               Hâttâ kuşkulanmaya başladım…

                  Bu yeni dönemde Atatürk ilke ve inkılâplarının en yılmaz müdafii olan,

                     yobaz ve rejim düşmanı dinbazlarca lokalleri saldırıya uğrayan bizlere

                        bu kadar hücum ettiğinize göre, aslında siz bir “ajan provokatör” müsünüz?

                            Bunların onda birini söyleyen herkes içeride de…

Kaynak: http://www.keremdoksat.com/2010/09/25/dogru-seyleri-israrla-hatali-anlatan-bir-mutefekkire-banu-avar/
« Son Düzenleme: Eylül 27, 2010, 02:31:35 öö Gönderen: Mozart »


Eylül 28, 2010, 07:34:50 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Tekke kültüründen(şeyh-mürid ilişkisinden) geldiğimiz için, Masonluk tarzı oluşumlar,  Türkiye'ye  yabancı kalmaktadır.  Şu an için olacağını sanmam ama ülkemiz, suçu birilerine yıkma fobisinden kurtuldukça/ekonomik olarak geliştikçe, bu sorun/insanların yargılanması ortadan kalkacaktır. Bunun yanında B. Avar da faşistin biridir, söylemeden geçmeyeyim.. ;)
Çöl Bilgesi


Eylül 28, 2010, 07:52:28 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay


...

CFR de ne?

Emperyalizm soyut bir kavram. Emperyalizmin eli kolu kafası yok. Görülebilir değil. Görülenler, CFR, Bilderberg, Trileteral mensupları. Küresel şirketlerin ağababaları, CIA’nın başındakiler, NATO’nun Rassmussen’i, BM’nin Ban Ki Moon’u, İMF’nin Strauss-Kahn’ı, Brooking Enstitüsünün Kemal Derviş’i, psikopolitikin Vamık Volkan’ı, dünyayı parçalama uzmanı, Martti Ahtisaari, AB Başkanı Rompuy ve bunların ülke içindeki uzantıları…

Dünyaya yön veren gizli örgütlerin en tepesinde CFR var. Yâni Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations.) ‘Küresel Memurlar’ başlıklı yazımda yazmıştım:

‘Bu gizli örgüt, ilk paylaşım savaşı sonrası örgütlendi. Dev şirketlerin sâhipleri ve dünyanın en büyük kan emicileri çekirdek bir yapılanmada birleşti. Başkanı, Avrupa’nın en zengini Lord Rothshields’di. En büyük patlayıcı yapan fabrikalar, tüm savaş oyuncakları bu âilenindi.

Hedefleri tarih boyu diğer istilâcılarınki gibiydi: Dünyaya ‘Yeni bir düzen’ kurmak, bunun için ulus devletleri ‘bölüp parçalamak!’

1927′de Amerika’nın en zengin adamı Rockefeller de onlara katıldı… Dünyayı bir ağ gibi saracaklardı. Nato ve BM genel sekreterleri de, IMF, Dünya bankası başkanları da, AB yönetimi de, bâzı devlet ve hükûmet başkanları da bu gizli örgüt tarafından ‘atanmaktaydı’.

CFR yâni Dış İlişkiler konseyi, Bilderberg ve Trilateral adlı bu gizli örgütlerin mottosu: ‘Herşey tek dünya devleti için!’dir… Bunun tercümesi, ‘Her şey çok uluslu şirketlerin çıkarı için’dir.

Örgüt’ün onursal başkanı olan David Rockefeller hedefi şöyle açıklamıştır:

‘Dünyada 200 civarında olan devlet sayısı yakın gelecekte 1000’e çıkacaktır. Dünyada ulus devletlerin modası geçmiştir… Gelecekte devletler, finans sektörü tarafından idâre edildiğinde dünyaya barış ve huzur gelecektir’…

Demek ki küresel çetenin bekası için, ulus devletlerin tasfiyesi gerekiyor. Küçük olanı yutmak daha kolay. Bu nedenle ulus devletler önce şehir devletçiklere bölünecek sonra enerji ve madenler, su kaynakları ele geçirilecek. Plânın özeti bu.

Planın hayata geçmesi, CFR’ye sadık devşirilmiş ‘siyasîler’e bağlı…

‘AKP’nin tüzük ve programında CFR imzası var.’

AKP bir CFR projesiydi. Amerikan gizli devletinin bir ürünüydü. Arslan Bulut ‘Küresel haçlı seferi’ adlı eserinde yazıyor:

‘New York’tan gönderilen memorandumda belirtilen Türkiye’nin şehir devletlerine ayrılması plânı, AKP Program ve Tüzüğü’ne hemen hemen aynı ifâdelerle’ geçirilmişti. 2001 yılında bu hükümeti kuracak olanlara New York’tan gönderilen memorandumda ‘Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve millî hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır’ deniyordu.

AKP kuruldu. Program ve tüzük CFR ‘tavsiyesine’ uygundu. Ve 9 yıl sonra gelinen noktada Türkiye yerel yönetimlere ‘geçiş’ konusunda büyük adımlar attı. (Meraklısı Küresel Haçlı Seferinde CFR Memorandum’unun Türkçe ve İngilizcesine bir göz atsın. AKP program ve tüzüğüyle karşılaştırsın).

Bu adımlar atılırken, küresel çete, başından beri olduğu gibi, sâdece AKP ile iştigâl etmedi. CHP, MHP ve SP içindeki ‘özel’ kişilikleri de yönlendirdi. Ekonomik, siyasî, sosyal ve kültürel operasyonları ELİTLER eliyle yönetti. BASIN YAYIN ve ÜNİVERSİTELER’de darbeler yaptı.

Bunlara muhalefet edecek olanları Kanada’da beslenen hahamların ve benzerlerinin ‘iddialarıyla’ hapise tıkdırdı. TSK’yı önce NATO’yla zehirledi, ardından diğer CFR uzantılarıyla sızma operasyonuna tâbi tuttu.

CFR’ce kurdurulan platformlarda, mesela Global İlişkiler adlı platformda, TSK’nın üst düzey mensuplarından, işadamlarına, siyasîlere ve akademisyenlere kadar uzanan ‘seçilmiş elitler’ yer aldı. Bu şeytani plâna uzak kalanlar, sahnenin de dışında kaldı. Sahne ışıkları altında olanların hepsi, ‘tek dünya’cı Rothshield/Rockefeller câmiâsının, periferisinde (MKD: periferinde olacak) olanlardı.

‘Her şey Ankara’dan çözülemez!’

Şimdi ‘YEPYENİ’ bir anayasa yolda! CFR federasyon anayasası istiyor! Vazgeçilmezi ‘başkanlık sistemi’. Başbakan bu konuyla referandum ertesini açtı. Sonra birden konuyu kapattı. CFR memurları, ‘henüz erken’ ikazı yapmıştı.

‘Daha yavaş ve dikkatli’ adımlar atılacaktı.

Cumhurbaşkanı Gül, son CFR toplantısından sonra mesajı verdi: ‘Her şey Ankara’dan yönetilemez!’di.

CFR memorandumuna uygun olarak önümüzdeki 1 yıl içinde ‘YERELLEŞME /EYÂLET SİSTEMİ’ yâni Rockefeller /Rothshields ‘Tek Dünyacı’ örgütünün nihâî hedefi, fısıltılardan konuşmalara, derken yeni anayasaya geçecek ve gümbür gümbür gelecekti.

Türkiye Eyâlet sistemine taşınırken, küreselcilerin en önemli iki aygıtının, Türkiye’yi mekân seçtiğini de açıkladı. Küresel sermayenin başkenti, New York, ilk kez yurtdışında bir ‘EYÂLET İRTİBAT BÜROSU’ açacaktı. İstanbul, ev sâhibi olacaktı. Doğu’dan sonra Türkiye’nin Batısı da olandan kat kat fazla nitelikli ajan kaynayacaktı.

Yine İstanbul, 2011’de UNPF (BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU)na ev sâhipliği yapacaktı. (Bu kurumun yakın coğrafyada özellikle balkanlardaki nüfus manipülasyonu faâliyetleri incelenmeye değer.)

CFR, gizli ve açık örgütleriyle üzerinde çalıştığı, ‘İstanbul merkezli yakın Doğu federasyonu’ ve Diyarbakır merkezli Ortadoğu federasyonu’ vizyonunda adım adım ilerliyor…

CIA istasyon şefi Paul Henze’nin ‘Türk halkına sabah akşam ‘federasyondan’ bahsedilmeli, kulakları bu duruma alıştırılmalıdır!’ sözüne uygun olarak televizyon ve gazeteler marifetiyle, ‘federasyon’ ‘yerelleşme’ halk arasında ‘normâlleştiriliyor’.

Ve medya ‘Sayın’ APO’nun siyasî bir aktör oluşunu beyinlere çakacak. Bundan sonra her gün her haber bülteninde karşınıza APO ve federasyon söylemi çıkacak

Birkaç ay sonra, 2011’de Türkiye daha sıkışık bir gündemle yaşayacaktır. ‘Zaman daralıyor’ …

Emperyalizmin Türkiye ve bölge plânları, bir kukla devletçik ön görüyor. PKK ve siyasî kolu BDP, Barzani ile birlikte CIA ve diğer istihbarat birimleri eşliğinde adım adım ilerliyorlar.

Bunlar ‘boş laf’ olarak niteleyenler, son birkaç günün ‘görüşmelerini özetleyen haberleri alıp duvara yapıştırsınlar!

24 Eylül tarihli Yeniçağ gazetesinde Fatih Erboz haberi:

*Adalet ve İçişleri bakanlıkları ile MİT, Genelkurmay Başkanlığı’ndan isimler, Öcalan’la görüşüyor.

*AKP, BDP’yle görüşüyor. BDP, APO’yla görüşüyor.

*PKK, ‘Türkiye ortak düşman!’ şiârıyla İsrail ve Ermenistan’la görüşüyor.

*MİT müsteşarı Hakan Fidan ABD’de CIA ile görüşüyor.

*CIA Direktörü Panetta, Fidan’la görüşme öncesi gizlice İsrail’e giderek MOSSAD Başkanı Dagan’la görüşüyor.

*Bağdat Büyükelçisi Murat Özçelik, Barzani’yle görüşüyor.

*PKK uzantısı STK’lar Barzani’yle görüşüyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül New York’da CFR ile görüşüyor.

Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, Avrupa’da ECFR* üyeleriyle görüşüyor.

Halkla kim görüşüyor? CIA uzmanları ve bağlı memurlar halkla en sıkı fıkı ilişki içinde olanlar…

Bu araba devrilir!

Onlar Türkiye’nin iki cepheli bir çatışma ortamına gireceğinden söz ediyor. Yâni buna hazırlık yapmaktalar. Henri Barkey, ‘Kürt -Türk ve dinci – lâik ekseninde çatışmalar’ bekliyor.

‘Dünyayı ele geçireceğiz!’ diyen küresel sermayenin komuta merkezi CFR emriyle, Türkiye hızlı bir virajdan geçiyor.

Sözümüz odur ki, bu virajın sonunda bu araba devrilir. Enerji anlaşmaları, uyuşturucu işleri, krom ve bakır peşkeşleri, Türkiye, İran, Suriye, Irak’ın parçalı haritaları yollara serilir…

Öncelikle, Güneydoğu’da yaşayan PKK ve uzantısı ağaların elinde tarumar olmuş yöre halkı, bu baskı ve zûlme ‘yeter’ diyecektir. Ortak dertlerle kavrulan ülkenin her yanında mazlumlar da giderek seslerini yükseltecektir.

Bunu öngören yabancı istihbarat memurları, millî duruşu, Kürt Türk çatışmasında eritmek isteyeceklerdir.

Her unsuruyla Türk halkı, tüm partilerin içindeki vatansever güçler, bir araya gelecek, başımıza örülen çorabı delik deşik edecektir. Ve tüm bunlar 1 yıldan az bir zamanda gerçekleşecektir.

Bana gelen iletilerde sık sık kızgın bir tonda, ‘Çözüm ne onu söyle!’ diyen kardeşlerime sesleniyorum. ‘Çözüm hepimiziz! O muhteşem pratik zekâmızı kullanmazsak… ezilip gideriz!

Kaynak: http://www.ilk-kursun.com/2010/09/banu-avar-yazdi-bir-yildan-daha-az-bir-zamanda%e2%80%a6/
http://www.banuavar.com.tr/?pg=articles&id=66




Ay ay yesinler bu tespitleri.. Dünyada her zaman yönetici örgütler gruplar olmuştur. Akp de Cfr denilen (neyse artık) dış kaynaklı bir oluşum değil, anadolu burjuvasının yükselttiği bir partidir, dış ilişkilerinin iyi olması da,  anadolu insanının dışarıya açılmasıyla paraleldir. Bu söylenenler çok saçma geliyor bana. Haa, Türkiye can alıcı bir dönemden geçmiyor mu, geçiyor. Ancak bu ülkenin sınırlarının değişmesi (değişirse tabii)  eğer akıllı olunursa: http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=9500.0;highlight=radikal+%E7%F6z%FCmler burada değindiğim gibi aleyhine değil, lehine olacaktır. Yukarıda yazılanlar 30'ların 40'ların faşist/toprak=kan şeklinde düşünenlerin (ülkemizde ne yazık ki bunlardan çok) zırvalarıdır. Türkiye de yeni dünya düzeninde iyi bir konumda yerini elbet alacaktır. Umudum budur. Karamsar olduğumsa, farklı bir nokta, bu yazıdan bağımsız. Türkiye-İran ilişkisi hakkında. Türkiye dikkat etmesi gerekiyor. Aksi halde/oyunu kuralın göre oynamazsa ikinci sınıf bir islam ülkesi pozisyonuna düşürülüp hedef haline gelebilir: http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=10067.0 Ki, Allah korusun...
Çöl Bilgesi


Eylül 29, 2010, 01:41:22 öö
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Şimdi bir de http://www.ugle.org.uk/ adresini tıklayalım…

Hemen karşısındaki dükkânlarda masonlukla ilgili her şey, kitaplar, önlükler, takılar herkese satılır. Hâttâ İngiliz masonları önlüklerini buradan satın alıp, toplantılara kendileri getirip götürürler… İlk gittiğimde şaşkınlıkla neden böyle yaptıklarını sordum, onlar da bana daha büyük bir şaşkınlıkla neden yapmamalarının icap ettiklerini sordular!

Bir de http://www.gwmemorial.org/ adresinden Okyanus ötesine uçalım.

Her ikisinde de rehberli turlar, kütüphâne ve loca ziyaretlerini çoluğunuz ve çocuğunuzla yapabilirsiniz. İstediğiniz masonik kitabı, derece bilgilerini anlatan kitapları satın alıp okuyabilirsiniz. Hâttâ Washington Katedrali’nde size hem İskoç hem de York Ritleri’nin ana temaları dereceleriyle anlatılır.

Zâten internette, hâricî âlemde neşredilen pek çok güvenilir kitapta ve kaynakta masonluğun bütün sırları ortaya dökülmüştür.

Zâten masonlukta sır da yoktur, kalmamıştır; sâdece inisiyatik-ezoterik özelliklerini yaşamadan anlayamazsınız, hepsi bu!

***

BA İngiltere’de kalıba dökülmüş, kendisi de İngilizler gibi bir “stile” sâhip, çok belli oluyor. Portreler, konuşma tarzı, belgesellerindeki üslûbu, saçı, mimikleri…

Londra Şehir Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan, muhabirlik yapan, kesinlikle İngilizce’si Türkçe’sinden çok daha iyi olan BA bir zahmet UGLE’ı ziyaret edemez miydi, rehberli turlara iştirak edemez miydi?

Meselâ ABG’de masonluğun gittikçe antipropagandasının yapıldığını dünya âlem biliyor, onu da mı duymamıştır?

Sebep basit: Artık ABG ve Siyonizm masonluğun lâiklik, tolerans, kardeşlik ve eşitlik ilkelerini istemiyor. Emperyalistler ABG’yi millet yapmak için masonluğu kullandılar, şimdi ise istemiyorlar artık ama masonluk gene de dipdiri ayakta!

Bence BA bunların hepsini gâyet iyi biliyor ve takıyye yapıyor. Kitaplarında, programlarında dile getirdiği iddiaların onda birini söyleyen içeri atılırken, o serbestçe konuşuyor.

Çünkü bir kötü, bir de iyi polis lâzım. Anlattıklarını bilmeyen mi var? “Ne cesur kadın yâhu” diye hayranlıktan bir hâl oluyorsunuz!

Gülümüz’ün Siyonistler’e hizmet ettiğini, AKP’nin bir CFR projesi olduğunu anlatıyor… Ben bunları çok daha ihtiyatla bu mekâna yazarken dahi karım fenâlık geçirirken, bu Amazon cengâver gibi saldırıyor…

Nasıl bu kadar cür’etkâr ve cesur olabiliyor?

Farkındaysanız ne bir kitabı toplatılıyor, ne de polis veya savcılık peşinde koşuyor…

Eh, azıcık cefa çeker gibi de gözüksün bittabi, yoksa kimi inandırabilir?

Hedef çok basit: Daha 3. paragrafta yazılı:

Nisan 2001‘de Abdullah Gül yine masonik / Siyonist örgütün masasındaydı.

***

Siyonizm çok güçlüdür, istediğiniz kadar lâfını edin, gülüp geçerler.

Türkiye’nin ümmetlikten lâik demokratik milletliğe terfi etmesi projesinin gerçekleşmesi için Türk masonluğunun büyük rolü olmuştur ve olmaktadır: Hem dinine saygılı hem de lâik ve demokratik kardeşlerden müteşekkil olan Türk masonluğu BA’ın anlattığı senaryonun en büyük antidotlarından (ânında sözlük: panzehir, zararlıyı def eden araç) biridir.

Bir alay doğrunun arasına mason düşmanlığını eklemlemekle, BA aslında bu hükûmete, bu iktidara ve bu zihniyete, DDD’ye ve Siyonizm’e hizmet ediyor…

Fethullah’a ise hiç lâf etmiyor!

   Hoş, etse ne fark eder?

      Dilerim bilmeden yapıyordur…

         Sizce hiç öyle bir hâli var mı?

            O kadar saf mı?

               Hâttâ Siyonistler’in bu muazzam gücünü de gözümüze sokmuyor mu?

                  Bizde buna “çifte açmaz” derler, ne dersiniz?

Kaynak: http://www.keremdoksat.com/2010/09/27/kimdir-banu-avar/


Eylül 30, 2010, 11:23:51 öö
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Banu Avar dikkate alınmayacak biri, Kerem Doksat boşuna yazmış (ancak kendisi de Akp'nin Cfr projesi olduğunu falan söylemiş, yazık + komik!).
Çöl Bilgesi


Mart 07, 2013, 12:12:23 ös
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 405
  • Cinsiyet: Bay

Banu hanımın masonik diyerek neyi kastediğini anlamak güç. Acaba çalışma şekilleri masonlara benzeyen anlamında mı diyor yoksa masonlukla bağlantılı mı demek istiyor?


Mart 07, 2013, 02:48:34 ös
Yanıtla #7
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 718
  • Cinsiyet: Bay

Banu hanımın masonik diyerek neyi kastediğini anlamak güç. Acaba çalışma şekilleri masonlara benzeyen anlamında mı diyor yoksa masonlukla bağlantılı mı demek istiyor?

Bence Masonik diyerek aslında Rothschild ve Rockefeller ve bunların altındaki onlarca aile ve şirketi kastediyor ki sadece bu noktada kendisine hak veririm. Ancak gerçekte Masonluk müessesesinin bunlarla bir alakasının olmadığının farkında değil, ikisini bir sayıyor.
Live long and prosper.


Mart 07, 2013, 03:01:07 ös
Yanıtla #8
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 718
  • Cinsiyet: Bay

Belki de para-masonik dese daha uygun olurdu ki o bile tam doğru olmazdı. Çünkü ortada bir inanç farklılığı var.
Live long and prosper.


Mart 07, 2013, 06:56:55 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

Bence basit temellere dayandırılmış


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2802 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 14, 2008, 08:04:46 ös
Gönderen: LuckyEye2
3 Yanıt
5490 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 23, 2009, 01:42:06 ös
Gönderen: ceycet
4 Yanıt
4707 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 25, 2009, 09:03:30 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2966 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 25, 2009, 09:21:38 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2928 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 31, 2009, 10:34:41 öö
Gönderen: ADAM
11 Yanıt
11554 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 30, 2012, 05:15:17 öö
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
3185 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 13, 2010, 06:19:38 ös
Gönderen: oasis
1 Yanıt
3748 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 07, 2013, 12:09:45 ös
Gönderen: Samuray
2 Yanıt
3009 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 14, 2014, 05:14:13 ös
Gönderen: davut
7 Yanıt
6010 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 07, 2022, 06:34:49 ös
Gönderen: onurcelik