Bunu sadece romantik aşk olarak düşünmemiz mi isteniyor? Çok basit bir soru olur bu şekilde.
Sevdiğim bir kadın için inancımdan vazgeçer miydim? Tabii ki hayır. Bunu yapan da zaten inanç denen şeye sahip olmadığını göstermez mi?
Ama bunu sadece romantik aşk olarak ele almayalım. İnsan, doğduğu kültürü benimser çoğunlukla. Bu kültür, onu içine doğduğu toplumla arasındaki bağdır.
Mesela bu soruya çoğu kişi "hayır" demiş. Ama söz konusu olan sevgi, "toplumsal kabul" olarak karşınıza çıksaydı ne yapardınız? Bu daha zor bir soru olurdu.
Örneğin, kendine müslümanım (veya ateistim, museviyim, liberalim, şucuyum, bucuyum) diyen çoğu kişi arasında da aslında inanç farkı olabiliyor. Bu farkı yaratan şey de kültür oluyor. Görünürde aslında aynı inançtan, fakat sıra alışkanlıklar, hayat tarzı, değerler ve öncelikler gibi detaylara geldiğinde, durum farklılaşıyor.
Bu yüzden aslında toplumda, tüm detaylarda aynı inancı paylaşan iki insan bulmak çok zordur. Bunu iki insan olarak da düşünmeyin, iki grup olarak ele alabilirsiniz.
Örneğin Karadeniz insanı ile, Ege-Trakya insanı arasında büyük bir yaşayış farkı vardır. Bunu tolere edebilmek çok zordur. Ortada bir ilişki varsa, mutlaka biri, birtakım değerlerinden feragat etmiştir. Yine yüksek gelirli bir sınıftan biri ile, orta gelirli birinin yaşayışı farklıdır. Hayatı algılayışı farklıdır. Bu farklılık davranışa da büyük ölçüde yansır. Dolayısıyla bu gruplar arasında karşılıklı kabul, o kadar kolay olmaz.
Bunlar da bir inançtır. Hatta inanç dediğimiz şeyden daha köklü farklılıklardır. Kimisi beraberliği sürdürmek için bunları görmezden gelir, kimisi farketmediği için yaşadığı sorunun kökünü bir türlü keşfedemez, kimisi de farkında olarak, kendi değerleri ile karşısındakinin değerlerini masaya yatırır ve uygun olanlarından feragat eder, uygun olmayanlarında ise karşısındakini ikna eder. Bu toplumsal gruplarda da böyledir. Mesela Türkiye'nin sahil kıyılarının yaşam şekli ile iç kısımlarının yaşam şekilleri arasında bir fark vardır. Söylemlerde farklılık vardır. Değerler ve alışkanlıklarda farklılık vardır. Bu politikaya da yansır; kıyı şeridi seküler özgürlük yanlısıyken, iç kesimler tutucudur/muhafazakardır. Bu insanların birbirlerini sevmesi çok mu zor? Görünüşe bakılırsa öyle. Birbirlerini kabul edemiyorlar bir türlü. Halbuki her iki tarafın yanlışları var ve bunlar ancak sevgiyle, iyi niyetle, akılla nötrlenebilir. Gerçek sevgi, aslında "kötü" diye kategorileştirilen "öteki"nin aslında sevilebilecek biri olduğunu, o halde kötü diye yargılamanın hatalı olduğunu bireye gösterir, ve bireyin varsayımlarını ve ön yargılarını yıkmaya yardımcı olur. Mesele, bu sevgiyi kullanabilmekte. Kullanamayan düşman oluyor halihazırda görüldüğü gibi.