Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK'IN ÖLÜM YILDÖNÜMÜ  (Okunma sayısı 2823 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 11, 2016, 12:36:32 öö
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 640
  • Cinsiyet: Bayan

Cumhuriyetimizin ilk genelkurmay başkanı ve Atatürk'ten sonraki ikinci ve son mareşali Mustafa Fevzi Çakmak'ı ölüm yıldönümünde saygıyla anıyoruz...

Mustafa Fevzi Çakmak (12 Ocak 1876, İstanbul – 10 Nisan 1950, İstanbul), Osmanlı paşası ve Türkiye'nin ikinci ve son mareşalidir. Türkiye'nin Mustafa Kemal Atatürk'ten sonraki ikinci mareşali, ilk Milli Savunma Bakanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Cumhuriyet dönemindeki ilk genelkurmay başkanıdır.

Mareşal Fevzi Çakmak, 12 Ocak 1876'da İstanbul Rumeli Kavağı'nda Çakmakoğullarından Topçu Albayı Ali Sırrı ile Hesna Hanım'ın oğlu olarak dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Kuleli Askeri Lisesi'nde tamamladıktan sonra 29 Nisan 1893'te Harp Okuluna kaydolarak 28 Ocak 1896'da Piyade Teğmen rütbesiyle mezun oldu. Akabinde "Mekteb-i Erkân-ı Harbiye"ye girerek 25 Aralık 1898'de Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle bitirdi.

I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale, Kafkas ve Suriye cephelerinde savaştı. 1918'de ferikliğe yükseldi.

Fevzi Paşa, V. Kolordu Komutanı olarak 6 Ağustos ve 13 Ağustos 1915 tarihindeki muharebelere katılmıştır. Mustafa Kemal Bey'in rahatsızlığı nedeniyle 10 Aralık 1915'te Fevzi Paşa 5. Kolordu Komutanlığı kendisinde kalmak üzere, ek görev olarak Anafartalar Grubu Komutan Vekilliğine görevlendirildi.

Mondros Mütarekesi imzalandığında sağlık nedenleri ile İstanbul'da bulunuyordu. 24 Aralık 1918'den 14 Mayıs 1919'a kadar Ferik rütbesiyle Osmanlı Devleti'nin Erkan-ı Harbiye Reisliği (bugünkü Genelkurmay Başkanlığı) görevinde bulundu.

Harbiye nazırlığı sırasında Anadolu'daki milli kurtuluş hareketine silah ve cephane gönderilmesini kolaylaştırıcı bir tutum izledi.

İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından resmen işgalinin (16 Mart 1920) ardından Anadolu'ya geçmeye karar veren Fevzi Paşa, 27 Nisan 1920'de Ankara'ya ulaştı. İstasyonda Mustafa Kemal Paşa tarafından törenle karşılandı. Birinci dönem TBMM'ye Kozan milletvekili olarak katıldı. 26 Mayıs 1920'de İstanbul Hükümeti tarafından ulusal hareketin önderlerinden biri olarak rütbesinin kaldırılmasına, nişanlarının geri alınmasına ve idamına karar verildi.

3 Mayıs 1920'de Milli Müdafaa Vekilliğine (Milli Savunma Bakanlığı) getirildi. 24 Ocak 1921'de Mustafa Kemal Paşa'nın İcra Vekilleri Heyeti Reisliğinden ayrılması üzerine, Milli Müdafaa Vekilliği üzerinde kalmak kaydıyla İcra Vekilleri Heyeti Reisliğini (Başbakanlık) de üstlendi. İkinci İnönü Muharebesi'nin zaferle neticelenmesinin ardından 3 Nisan 1921'de rütbesi TBMM kararıyla birinci ferikliğe (orgeneral) yükseltildi. Kütahya-Eskişehir Muharebeleri'nde mirliva İsmet Paşa komutasındaki Garp Cephesi ordularının mağlup olup Yunanların Temmuz 1921'de Kütahya, Afyonkarahisar ve Eskişehir'i ele geçirmelerinden sonra İsmet Paşa'nın (İnönü) yerine TBMM tarafından Genelkurmay Başkanlığı görevine de getirildi. 3 Ağustos 1921'de Başvekillik, Milli Müdafaa Vekilliği ve Erkan-ı Harbiye Reisliği görevlerini hep birlikte yürütmeye başladı ve Sakarya Savaşı sırasında TBMM Reisi ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile birlikte bizzat cephede harekatı yönetti.

Genelkurmay Başkanı olarak Büyük Taarruz'un askeri planlarını hazırladı. Zaferle sonuçlanan Dumlupınar Meydan Muharebesi'nin (30 Ağustos 1922) ardından 31 Ağustos'ta rütbesi Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın tavsiyesi üzerine TBMM tarafından Müşirliğe (Mareşal) terfi ettirildi.

"Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekilliği"nin kaldırılmasıyla 30 Ekim 1924'e kadar TBMM'de Kozan Milletvekilliği görevine devam etti. Mustafa Kemal Paşa'nın askerlik yapanların siyasete karışmamaları gerektiğine dair talimatından sonra, 31 Ekim 1924'te askerlik görevini, siyasete tercih ederek Kozan Milletvekilliği'nden istifa etti.

1946 seçimlerinde Demokrat Parti listesinden bağımsız aday olarak TBMM'de VIII. Dönem İstanbul Milletvekili seçildi. 5 Ağustos 1946'da milletvekili seçilerek 22 sene sonra tekrar Meclise katılan Fevzi Paşa, Demokrat Parti genel başkanı Celal Bayar'ın dönemin Cumhurbaşkanı'nın demokratik seçimlere izin vermesi için söylediği "Devr-i Sabık yaratmayacağız" (yani iktidara geldikten sonra yapılan yanlışların ve yolsuzlukların hesabını sormayacağız) demesinden sonra partisinden istifa ederek, 19 Temmuz 1948'de Osman Bölükbaşı ile birlikte Millet Partisi'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı.


Atatürk'ün Özel Kalem Müdürü Hasan Rıza Soyak'ın anlattığına göre Atatürk, kendisinin halefi olarak Fevzi Çakmak'ı görmekteydi. "Şüphesiz ki, konuşma ve seçme hakkı TBMM'ye aittir ancak bu konudaki düşüncelerimi belirtmek isterim. Akla ilk olarak İsmet Paşa gelmektedir; kendisi bu ülkeye büyük katkılarda bulunmuştur. Ancak, bir nedenden dolayı kamuoyunun teveccühünü kazanamamış gibi görünüyor. Mareşal Fevzi Çakmak da ülkesine büyük katkılarda bulundu ve bununla birlikte herkesle de iyi geçinebilmekte. Üslerinin düşüncelerini her zaman takdir etmiş ve kimse ile kavga içerisinde değil. Bu sebeplerle kendisi devletin başı için en uygun adaydır."



KAYNAK: https://tr.wikipedia.org/wiki/Fevzi_%C3%87akmak
« Son Düzenleme: Nisan 11, 2016, 12:45:30 öö Gönderen: Fay Frin »
Sonsuz ışığa kavuşabilmek için...


Nisan 11, 2016, 03:49:30 ös
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Böyle paylaşımlar a bayılıyorum.
Fevzi Paşanın kardeşi canakkale de Atatürk'ün vuruldu yerde kabri var.Teğmen mis rütbesi.

Karahan
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo