Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: YENİ SİYONİZME DOĞRU - 3  (Okunma sayısı 5314 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 06, 2010, 10:55:22 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Dünya Siyonist Organizasyonu’nun en önemli sorunu şuydu: Gelecekteki Yahudi devleti nerede yerleşecek?

Çoğunluk bunun yanıtını «Elbette ana yurdumuz olan topraklarda.» diyerek veriyordu. Ancak orası Osmanlı Devleti’nin egemenliği altındaydı.

Osmanlılar aslında Yahudileri pek sevmese bile, onlara karşı Hıristiyanlar gibi saldırgan bir tutum takındıkları görülmemişti. Zaten Endülüs’ten kovulan Sefarad Yahudileri’ne de bir zamanlar onlar kucak açmamış mıydı? Bilindiği kadarıyla, İstanbul, İzmir ve Batı Trakya’da yerleşik Yahudiler, Hıristiyan ülkelerinde yaşayanların gıpta edeceği ölçüde huzurluydu. Kimse onları itip kakmıyordu. Böyle olunca, Osmanlı sultanı da bonkör davranıp Akdeniz’in doğusunda kendilerine göre pek küçük sayılabilecek bir toprak parçasını pek âlâ Yahudilere bağışlayabilirdi.

Theodor Herzl, bu düşünceyle önce Filistin’e gitti. Çevreyi bir güzel inceledi. Sonra da Sultan 2. Abdülhamit ile görüşmek üzere İstanbul’a geçti.

Umudu suya düştü. Hiç yüz göremedi. Eli boş döndü.

Çaldığı her kapının yüzüne kapanması üzerine bile direncini yitirmeyen Theodor Herzl, İngilizlerin desteğini alabilmek umuduyla, 1900 yılındaki dördüncü Siyonist kongresini Londra’da düzenledi.

Bu kez ortaya umut verici bir başka seçenek çıktı. İngilizler, Yahudilere Uganda’ya yerleşmelerini önerdi.

Yahudilerin büyük çoğunluğu, yurt olarak, ille de bir zamanlar atalarının sahip olup yaşadığı yeri istiyordu. Hatta birçoğu, bunu tek seçenek olarak görmekteydi. Buna karşılık Theodor Herzl, bir an önce olumlu bir sonuç alma arayışındaydı. Bunun için, İngilizlerin önerdiği Uganda’ya yerleşme projesine sıcak bakıyordu. Gerçi bu ılımlı tutumundan ötürü kimi soydaşlarının tepkisini görüyordu ama ona göre olmayacak bir duaya âmin deyip işi sürüncemede bırakmaktansa, bir an önce oluruna bakmak çok daha doğruydu.

İngilizlerin önerisi reddedildi. Madem bağış yoluyla olmuyordu, Yahudiler Filistin’deki topraklarını satın almaya bakmalıydı. Bu amaçla aralarında para toplayarak, birikim oluşturmak üzere bir fon kurmaya karar verdiler.

Bu da yürümedi. Olmuyordu.

Kıt kanaat geçinen Yahudiler dişinden tırnağından artırdığını veriyor ama Rotshild ailesi gibi zenginlerin kılı bile kıpırdamıyordu.

Nitekim Rotshild ailesi hakkında çıkarılmış bir diğer söylenti vardır. Şöyle:

Çarlar başta olmak üzere birçok Rus aristokratı, parasını Rotshild ailesinin Paris ve Londra’daki bankalarına yatırmıştı. 1917 devriminden sonra yeni Rus hükümetinin başvurusu üzerine, bu paraların çekilmesini engellediler. Güya bunları Rusya’daki yeni rejimin hükümetine teslim edeceklerdi. Bolşeviklere bir kuruş bile vermediler. Rusların parasının üzerine oturdular.

Altıncı Siyonist kongresi, 1903 yılında yine Basel’de toplandı. Filistin’de toprak satın alma girişiminin de yürümediğini gören Yahudiler, geçici bir çözüm olmak üzere İngilizlerin önerdiği Uganda projesini kabul ederek, Avrupalı Antisemisitlerden bir an önce ve olabildiğince uzaklaşmayı denemeye razı oldu. Ancak Theodor Herzl ertesi yıl ölüverince, bu proje de yıllarca bir tasarım olarak kaldığı yerde durdu; sonunda suya düştü.

1904 yılı sonrasında, Avrupa’daki Antisemitizm akımı çok daha genişledi, yaygınlaştı ve şiddetlendi. Bu arada Antisemitizm, doğrudan “Masonluk” ile bağlantılı konulara da yansıtıldı. Bunun nedeni, bireysel olarak masonların ya da kurumsal olarak mason örgütlerinin Yahudilerden ya da İsrail Devleti’nden yana çıkmakta oluşları değildi. Olay, Masonluğun Siyonizm ile bağdaştırılmasından ileri gelmekteydi. Bu bağdaştırmada ise, Siyonizm, “Siyon Örgütü’nün ülküsü” anlamında değil, daha sonra ortaya çıkarılmış olduğu üzere “Semitizmin politik cephesi” anlamında tanımlanmaktaydı. Önce belli kriterler oluşturup, karşılaştırmalar yapılmakta değildi. Bunun yerine önce gerek Masonluk gerekse Yahudi karşıtlığına karar verilip, sonra Masonluğun nasıl olup da Siyonistlik ile suçlanabileceği araştırılmaydı.

Bunun için Masonlukta hazır bir veri bulunmaktaydı: “Süleyman Tapınağı” ile olan bağlantı.

Masonluğun Süleyman Tapınağı ile bağlantısı olunca, elbette Tapınak Şövalyeleri ile de bağlantısı olacağı düşünüldü.

Bu akıl yürütme sırasında Siyonizmin asıl anlamı, bunun aslında bir Antisemitist eylem olduğu, Prieuré de Sion adlı örgütün bu bağlamda tarih boyunca yapıp etmiş olduğu işler hiç göz önünde tutulmadı.

Çünkü bunlar bilinmemekteydi.

Fakat bu böyle diye, masonların hiçbir kusuru olmadığı, bu bağlamda hiçbir şekilde suçlanamayacakları da söylenemez.

Dolayısıyla, burada bu konuya son verip, kesinlikle objektif bir tutumla, yansız olarak bakıldığında ne söylenebileceğini gözden geçirelim. Şu Süleyman Tapınağı olayını doğrudan Masonluk ile bağlantılı olmak üzere irdeleyelim.

Bunu nerede yapalım? Bu başlık altında mı?

Evet, çünkü büyük bir kalabalık Masonlukta Süleyman Tapınağı’na verilen önem nedeniyle Masonluğu doğrudan Yahudilik ve bu Yeni Siyonizm ile bağdaştırıyor. Oysa bilseler ki Siyonizm ile bağdaştırma yapılmıştır ama hangi Siyonizm ile? Ancak salı ve özgün Siyonizmi bilmiyorlar ne yazık ki. Hele bütün bunların Masonluğa nereden ve nasıl geldiğini hiç bilmiyor, araştırıp öğrenmeye de yanaşmıyor, sadece birtakım varsayımlar üzerine kurulu boş lâflar üretiyorlar.

Yine ne yazık ki insanları çoğu da o boş lâflara kanmış, kanıyor.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 06, 2010, 12:26:00 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

 
Bu anlatımlardan sonra aklıma bir soru geldi...

Acaba;ilk kurulan Siyon örgütünün ideallerini ve Mosonluğa nufuzunu bilmeden,siyonizmi,semitik politik ülkü olarak benimseyen yeni oluşum olarak kabul edip, masonlukla organik bir ilişkisi olduğunu varsayan kitlelerin içersinde yahudi olup,sırf bu nedenle mason olmayı arzulamış ve bunu gerçekleştirebilmiş kimseler de varmıdır?

Böyle birdurum,masonluk hakkında oluşan öngörüleri nasıl etkilemiştir;ülkemizde bunun örneklerine rastlamak mümkünmüdür?


Saygılar
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Şubat 06, 2010, 12:35:12 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sanırım Sayın Ceycet önemli bir noktaya parmak basıyor.

Ancak birkaç kez okumama karşın sorusunu tam olarak çıkaramadığımı belirtmek isterim. Bundan ötürü gücenmeyecek, biliyorum. Şu soruyu/birbirini zincirleme izleyen soruları biraz daha açık seçik bir tarzda ortaya koysak nasıl olur? Ben anlamış olduğumu sandığıma değil de asıl soruya yanıt vermeye çalışayım, bildiğimce...

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 06, 2010, 12:49:25 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın ADAM,

Haklısınız.Yeniden okuyunca benimde aklım karıştı.

Biliyoruz ki,geçmişte kurulan Siyon örgütünün tarih sürecinde masonlukla dolaylı veya dolaysız ilişkileri olmuş,hatta zaman,zaman masonluğu kurumsal olarakta etkilemiştir.O dönemde zaman zaman masonlukla,siyon örgütünün birlikte anılması,bazı konularda müşterek algılanması doğaldır ve bazı kesimlerde bu algı uzunca birsüre  devamede gelmiştir.

Ancak 19.yüzyılda ortaya çıkan semitik politik ülkünün temsilcisi olan siyonizmin masonlukla uzaktan yakından ilgisi yoktur.Ancak,kamuoyu bu iki siyonizmi birbirine karıştırmıştır.İşte bu karıştıran insanların içinde,semitik politik ülküyü benimseyen ve sadece bunedenle mason olmayı arzulamış,bunu gerçekleştirebilmiş yahudiler de varmıdır?

Budurum,masonlukla ilgili öngörüleri nasıl etkilemiştir;ülkemizde de bunun örnekleri varmıdır?

Kısacası bu yanlış algılama,yahudileri de etkileyerek masonluğa yönelmelerine vesile olmuş olabilir mi?...


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Şubat 06, 2010, 01:46:45 ös
Yanıtla #4
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Ceycet'in ilk sorusunun yanıtını öncelikle Fransa'da çarpıcı bir biçimde görüyoruz. Şöyle: 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başındaki kimi masonlar (elbette özellikle Yahudi olan masonlar) üyesi oldukları loca hatta büyük locayı bu yeni Siyonizm'i destelemek yolunda kullanmaya girişmişlerdir. Salt Yahudilerin üye olduğu localar bile söz konusu. Birtakım yayınlar da yapmışlar ya da kendi propaganda yazılarının masonik dergilerde yayınlanmasını sağlamışlardır. Bu bağlamda o kadar ileri gitmişlerdir ki, Masonluğun Yahudilerin bu ülküsünün gerçekleşebilmesi için var olduğunu söyleyenler bile çıkmıştır. Büyük localar (gerek Graend Orient de France gerek Grande Loge de France) açıkça buna göz yummuştur çünkü Fransız masonları hele Grand Orient de France oldum olası bu gibi girişim ve eylemlerden yanadır. Bu yayınlar dünya yüzünde antimasonik ve antisemitist çevrelerce Masonluğun bu yeni Siyonizm ile bağdaştırılmasını değil, bağdaştırılmamasının olanaksız olduğunu göstermekte tepe tepe kullanılmıştır. Elbette Türkiye'de de...  Durum böyle olunca, o tarihlerde Fransa'da birçok Yahudi'nin sırf bu amaçla, Masonluğu böyle görerek mason oluşlarına hiç de şaşırmamak gerekir.

Ben burada Fransa örneğini verdim ama bunun daha küçük boyuttaki benzerlerinin İsviçre'de de olduğunu biliyoruz. Diğer kimi Avrupa ülkelerinde de olması da olasıdır.

Durum böyle olunca, Türkiye'de 20. yüzyıl başlarında Masonluğa girmiş olan Yahudi Osmanlı yurttaşlarının da -hepsi olmasa bile en azından kimilerinin-  benzer düşünceler içinde olmadıklarını söylemek safdillik olur. Ancak Türkiye'deki Yahudilerin gerek durumu gerekse tutumları öteden beri Avrupa'dakilerden hayli farklı olmuştur.  Çoğunun bi yeni anlamdaki Siyonizme gönülden destek verdiğini söylemek bile aşırı bir iddia sayılabilir çünkü bunların büyük çoğunluğu köken olarak Eskinazi değil, Safarad Yahduileridir ve benim bildiğimce geneleksel olarak tutum ve benimseyişleri hayli farklıdır.

Bütün bunlar sadece bu konu üzerindeki düşünülerim... Elimde ne o yönde ne de aksine herhangi bir belge ya da bu bağlamda ön yargısız olarak kaleme alınmış bir araştırma yazısı yok. Dolayısıyla bu dediklerimin yanılgılı olması olasılığı da vardır. Gerçi İsmail Hakkı Yılanlıoğlu'nun bu konu üzerinde yazmış olduğu kalın bir kitabı var ama tüm anlamıyla ön yargılı ve art niyetli bir yazar olduğu için onun anlattıklarını güvenilir bulamam. Benzer anlatımları başta Raif Ogan ve Harun Yahya gibilerinin antimasonik yaygaralarında da bulabiliriz ama onlar da aynı kefeye konur.

Sevgiler.

 
 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 06, 2010, 02:06:20 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın ADAM,teşekkür ederim;bunları duymayı bekliyordum,demek ki yanılmamışım.

Hal böyle olunca,zihnimde başka sorular da oluşuyor.Mevcut durum,bir kurum olarak masonluğu nasıl etkilemiştir.Yeni oluşan siyonist akımın desteklenmesini uman yahudilerin katılımı,masonluk kurumunca nasıl karşılanmıştır?...

Diğer masonlar bu hassasiyetten nasıl etkilenmiştir?

Siyonist ideallerle masonluğa katılan yadudilerden,beklediğini bulamayanların tepkisi ne olmuştur?

Mevcutdurum,anti masonlarca nasıl suisimal edilmiştir/edilmektedir?

Budurumun sorumluluğunu üstlenenler olmuşmudur?

Siyonist idealler uğruna,Hitler'in bile kullanıldığına kolaylıkla ikna olabilmiş toplulukların,mevcut önyargılarından sıyrılabilmeleri adına,masonluk üzerine düşenleri yeterince yerine getirmişmidir/getirmektemidir?Yoksa,forum ortamında gözlemlediğimiz suskunluk yerleşik bir tutum haline mi gelmiştir?

Takdir edilesi umulur ki,daha binlerce eleştiri odaklı soru üretilebilir;ancak yaıtlanmayacağını bile,bile soru üretmek neye yarar,bunu kavramak mümkün görünmüyor,enazından şimdilik...


Saygılar



Ben"O"yum,"O"ben değil...


Şubat 06, 2010, 03:32:18 ös
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Sayın Ceycet öyle şeyler sormuş ki, bunların mutlaka bir yanıtı vardır ama insan bu konuda bir şeyler bildiğini değil, hiçbir şey bilmediğini anlar. Bu en azından benim için böyle. Boş bilgiçlik taslamanın âlemi yok.

Bu olaylar bir kurum olarak Masonluğu nasıl etkilemiştir?

Bir kurum olarak masonluğun bundan hayli zarar görmüş olduğundan hiç kuşku yok. Üstelik sadece böyle şeylere çanak tutmuş ya da göz yummuş olan Fransa Büyük Doğusu ve onun gibi örgütler değil, bu konularla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayanlar da… Bir diğer deyişle Masonluğun tümü… Bazı mason örgütleri çıkıp da bu gibi işler ve ilişkilerle hiçbir bağlantıları olmadığını, bunlara kökünden karşı olduklarını ileri sürseler de, sansasyonun oluştuğu ve sürdüğü tarihlerde bu savunmaları boşuna. Ancak sonradan, zaman içinde dinmiş bu yıpranma altında kalışları.

Bu arada yeni oluşan Siyonist akımın desteklenmesini uman Yahudilerin katılımı, Masonluk kurumunca nasıl karşılanmış?...

İşte bunda bir aykırılık yok. Bir zamanlar Yahudilerin bazı ülkelerde Masonluğa alınmadığını biliyoruz ama onun gerekçesi başkaydı. 20. yüzyıl başlarındaki durum ise başka. Şimdi mason örgütleri Masonluğa girmek isteyen bir Yahudi için «Asıl amacı mutlaka burada Siyonist propaganda yapmak. İyisi mi onu kabul etmeyelim.» diyemezlerdi ki… Şayet hakkında yapılan soruşturmada bu bağlamda bir olumsuz kanı oluşmuyorsa, başvuran kişiyi aralarına almak durumundaydılar. Ancak elbette Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu gibi bir durumla karşılaşırlarsa da onu örgütten uzaklaştırmışlar, en azından pasifize etmişlerdir. Başka ne yapabilirlerdi ki? Masonluğa önerilen ve başvuran kişi sırf Yahudi olduğu için ona karşı bir ön yargı takınamazlardı.

Peki, diğer masonlar bu hassasiyetten nasıl etkilenmiştir?

Bilmiyorum ama karşı çıkanları çok olmuştur ve Yahudilerin Masonluğa girmesi de biraz güçleşmiştir kuşkusuz. Bu arada «Ya ben ya o!» tarzında bir tutum takınan ve bir Yahudinin masonluğa alınması üzerine istifa edip gidenler de olduğu kanısındayım; çünkü Yahudilerle bağlantılı olmasa da Masonluğun tarihinin sonraki evrelerinde başka nedenlerle böyle davrananların, özellikle Komünistlere sert karşı çıkışların olduğu biliniyor.

Siyonist ideallerle Masonluğa katılan Yahudilerden, beklediğini bulamayanların tepkisi ne olmuştur?

Masonlukta umduğunu bulamayan başkalarının tepkisi ne olduysa o… Ya uyum göstermiş ve bireysel ideallerini bir yana bırakıp locasında masonik çalışmalara –pek gönüllü olmasa da- devam etmiş, daha sonra canı sıkılarak ayrılmıştır ya da kendi ideallerini Masonluğun amaç ve ilkelerinin üstünde görerek daha baştan çekip gitmiştir.

Bu durumun antimasonlarca nasıl suistimal edilmiş ve edilmekte olduğuna gelince… İşte onu yaklaşık 100 yıldan beri yayınlanan çeşitli dergi ve kitaplarda bol bol görebiliyoruz. Günümüzde internette de izleyebiliyoruz.

Bu durumun sorumluluğunu üstlenenler olmuş mu?

Hayır… Üstlenen hiç kimse yok. Şayet birtakım kötüye kullanmalar olmuşsa, bunlara o tarihte açıkça göz yumulmuş olsa bile sonradan bunların gözden kaçmış olduğu, farkına varıldığında sorumlular hakkında gerekli işlemlerin yapıldığı belirtilmiş.

Bu bakımdan Masonluk üzerine düşenleri yeterince yerine getirmiş midir/getirmekte midir? Yoksa, forum ortamında gözlemlediğimiz suskunluk yerleşik bir tutum haline mi gelmiştir?

Yadsımalar vardır elbette ama işte o kadar. Sessizlik daha çok görünmüştür ve görünmektedir de… Bu bağlamda masonların savunması «Bir gün gelecek gerçek ortaya çıkacaktır. Polemiğe girmenin gereği olmadığı gibi yararı da yoktur.» biçimindedir.

Bu arada elbette bir yandan “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.” görüşü ileri sürülürken, bir yandan da masonlar için «Batın, işte, görüyorsunuz. Hiçbir şey söylemiyorlar çünkü söyleyebilecekleri hiçbir şey yok.» tarzındaki demagojik tutum alıp yürümüştür.

Ben ise bireysel olarak şöyle diyorum: «İddialarınızın hiçbir tutar yanı yok. Bunları kafanızdan uyduruyorsunuz. Kanıtını gösterin.» Diyorum demesine de bana kim kulak asar? İş bu forum ortamında bir tartışma olsa neyse. Bu forum alanında böyle tutarsız iddialarda bulunan bir üye çıkarsa ondan kanıtını göstermesini isteyebilirim. Çünkü burası pek sınırlı sayıda katılımcının bulunduğu bir ortam. Fakat bunun benzerini kamuoyuna açık bir ortamda yapamıyorsunuz. Hiçbir yararı yok. Hiçbir işe yaramıyor. Çünkü kamuoyunun büyük çoğunluğu da bol bol ön yargılarla şişirilmiş durumda.

Bu bağlamda size şöyle çok basit ama pek de popüler bir iddia örneği vereyim:

«Altı kollu yıldız yani İsrail Devleti bayrağının ortasında yer alan amblem masonlar tarafından da kendi örgütlerinde kullanılmaktadır. İşte size Masonluğun Siyonizme hizmet etmekte olduğunun açık seçik kanıtı.»

Şimdi de ben bir soru sorayım:

Öyle mi? Bu doğru mu?







ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 06, 2010, 05:38:24 ös
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın ADAM,

teşekkür ederim;herzaman olduğu gibi,hepimizi doyuracak şekilde açıklamışsınız.Bu anlamda,forumda,forumun vicdanı olduğunuzu rahatlıkla söyleyebilirim.İyiki varsınız...

Buarada altı köşeli yıldız hakkında önyargılı davrananlara,bu sembolü İsrail'den önce kullananların arasında Türkler'inde olduğu söylemek,sembole yapılan ithamları karşılamaya yetecektir sanırım...


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Şubat 10, 2010, 04:54:03 ös
Yanıtla #8
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 83
  • Cinsiyet: Bay

Bu yazıyı bir konu olarak mı açsam yoksa buraya mı yazsam bilemedem. Değerlendirme size kalmış..

...Siyon düşüncesi burada ortaya çıkar. Şeytan'ın ve 3 bin Kara Meleğin hizmetine gören, İbrani Irkından gelen, Musa peygamberin öğretisini ve emirlerini reddeden bu kişiler için bundan böyle Siyoncu diyeceğim '' Siyonist '' dememek için böyle diyorum.

Siyon neresi ? Burası bir çeşit anavatan; ama kimin anavatanı ? Elbette Yahudilerin değil, herkes öyle zannetse de, Siyon gökten yere kovulanların anavatanıdır. Siyoncuların bütün amacı oraya dönmektir. Bunun için neye ihtiyaç duyduklarını anlatmıştık; '' Saf - Bilinç Haline Gelmek, Yerçekimini Yenmek ''..

Tanrı'nın bir hikmetidir, bilinmez, insanoğlu en çılgınca şeyleri keşfetmeye devam ederken temel bilgisi hala Orta Çağ'ın gerisinde kalmıştır. Hala yerçekimini ve enerjinin sakınım yasasını yenemedi. Hala binlerce yıl önce Çinlilerin havai fişek fırlatma yöntemiyle uzaya gemi fırlatıyorlar. Birde enerjinin sakınım sakınım yasası var. Yani ne kadar enerji verirsen o kadar başka alırsın. Yani, sıfırdan enerji yok. Mutlaka sisteme birşey koymalısın. Oysa göksel alemlerde bu işler böyle değil. Orada yerçekimi ve enerji yasaları yenilmiştir.Şimdi madem zamanların bilim insanlarına kudret sahibi, diğer insanlara bakalım. Hepsi Siyoncudur; yani Musevi olmayan, lanetlilerin hizmetine girmiş, ibrani ırkından kimselerdir.

Siyoncular, ilk çıkış noktalarını, 16. yy'a bağlamaya çalışır. Oysa daha önceside vardır. Siyoncuların en rahat olduğu zamanlar, Endülüs Devleti zamanıdır. Avrupa'da Arap - Müslüman kurduğu bu devlet birkaç yy. yaşamayı başarmış, Siyoncular bu topraklarda çok rahat ticaret ve büyücülük yapmış, çok büyük koloniler halinde yaşamışlardır. Onların aracılığı ile bütün Avrupa'da sihir, simya ve büyücülük o kadar yayılmıştır ki, hemen hemen her sokağın içinde bir kaç siyoncu büyücü dükkan açmıştır. Büyücülük o dönemde Siyoncular aracılığıyla günlük hayatın bir parçası haline gelmiştir. Elbette burada Doğu'nun çok büyük etkisi olmuştur. ( Işık Doğudan Doğar )


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
DOĞRU İŞE DOĞRU İNSAN

Başlatan LuckyEye Mizah

2 Yanıt
3671 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 19, 2013, 12:22:36 öö
Gönderen: NOSAM33
32 Yanıt
14485 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 08, 2007, 05:09:51 ös
Gönderen: SublimePrince
YENİ DÜNYA DÜZENİ

Başlatan Ulu Mason Tarih

0 Yanıt
3539 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 19, 2008, 08:19:44 ös
Gönderen: Ulu Mason
27 Yanıt
18124 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 29, 2009, 02:10:56 öö
Gönderen: de_hund
0 Yanıt
4279 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 22, 2008, 03:55:50 ös
Gönderen: Prenses Isabella
30 Yanıt
17243 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 12, 2014, 12:00:37 öö
Gönderen: Hacamat
32 Yanıt
15871 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2013, 02:15:23 ös
Gönderen: CAMPANELLA
0 Yanıt
2709 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2010, 10:47:12 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3776 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 18, 2012, 09:27:36 ös
Gönderen: akcanmd
0 Yanıt
2924 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 06, 2010, 09:19:37 öö
Gönderen: ceycet