Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Yoruba Kılavuzu (Afrika)  (Okunma sayısı 3437 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 15, 2010, 04:09:50 ös
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

Geçtiğimiz yıllarda, bugünün dünyasının karmaşasına alternatif ruhsal hayat isteği ile yeni bir uyanış oldu.Birçok insan yoruba inancına döndü, o yüzden biz kabul edilmiş ve edilmemişlere bu kılavuzu öneriyoruz.

Yoruba inancı kökeni Afrika'da ve batı yarıkürede oldukça geniş alana yayılmıştır. İnanç Afrikadan gelen insanların yolunu takip ederek Karayipler'e ve Güney Amerika'ya genişlemiştir.

İnsan, madde ve ruhsal dünyalar ile ilgili son derece derin ve güçlü bir felsefesi vardır. İçe bakış ve evreni anlama, insanın bunlar içindeki kader yolculuğu.

Birçok inanç, hatırlanamayacak kadar eski devirlerden bu yana  varolmuş evrenin kanunlarının bilgisine dayanır.

Örneğin reenkarnasyon inancı ruhun dönüşümünün kanunu bilgisine, yüksek bir dereceye doğru kendi iç dünyanı anlamaya dayanır.

Batı bilimi, bu bilgi ile derinleşen geniş alanların sadece başlangıcıdır ve ulaştıkları nokta doğu yarıküre filozofları tarafından  milyonlarca yıldır bilinen basit gerçeklerdir.

Bu kadim Afrika inancı Amerika'ya Afrikadan gelen köleler tarafından getirilmiştir. Köleler ilk başta Karayipler, Haiti, Küba ve Martinik taraflarına getirildi. Daha sonra Brezilya ve başka G.Amerika ülkelerine, son olarak K.Amerika'ya getirilmiştir.

Köleler Amerika'ya ilk getirildiğinde zamanlarda inançlarını uyguladıkları zaman beyazlar bunları büyücülük (witchcraft)  ayinleri  olarak düşünmüşlerdir.Sonuç olarak birçok Afrika'lı inançları ve uygulamaları yüzünden öldürüldüler. Aynı zamanda Küba'da kölelere davranış çok farklı idi. İnançlarını uygulamalarına yıllarca izin verildi. Daha sonra agresif bir tarzda katolik hıristiyan inancına davet edildiler. İspanyol rahipler köleleri çevirmek için çok çalıştı ve kısmen başarılı oldular.
Bu şekilde İspanyol rahipler kölelerin inançlarını sorgulama fırsatı bulacaklardı. Buldukları Yoruba Tanrı'sı ve tarihine ilişkin bilgilerdi.

Bu yüzden katolik azizlerin ve Yoruba Tanrı'larının pratik olarak aynı olduğuna inanılırdı. İnancın sırları babadan oğula taşındı ve bu yolla bu zamana kadar el değmemiş olarak korundu.

Fidel Kastro Küba'nın kontrolünü ele geçirdiği zaman birçok Yoruba azizi Küba'da yaşamak istemedi ve Amerika'ya geldi. Çoğunluğu New York a gitti. Newyork birçok insanın Yoruba inancına inisiye edildiği ilk şehirdir. İkinci inisiyasyon New Jersey sonra Miami, Chicago ve Los Angeles da olmuştur. Bugün bunlar Amerika'daki güçlü  inanç merkezleridir.

Uzun yıllardır tarih, bilindiği kadarı ile daha çok olgular ve daha çok Avrupa'lıları ilgilendiren veriler ile meşgul oldu. Bu Amerikan insanına en uygun sayılır genişletilmiş tarihti. Onların 'sözümona' ileri medeniyeti, rafine edilmiş inanç ve düşünceleri, yapmacıklıkları ve tatları gerçekte tarihleriydi. Karanlık ve orta çağdaki hikaye ve söylentilere dayanırdı. Dünyadaki tek 'medenileşmiş' yaratık olan kendisiyle, dünyayı her anlamda kontrol etme idealiyle yaygarayı koparttı. Birçok ulusun, kültürün ve insanın yok oluşu ile sonuçlandı.

Şimdi farketmeye başladığı ise önceden kültürel ve teknolojik avantaj olarak gördüklerinin, aslında bu dünyada varolma gerçeğinin zıttı olduğu hissidir.
Deneysel bilgiye dayanan mekanize olmuş cemiyet, maddenin kanununu olaylara dayanarak kavramamış ve şiddet ile dünyayı dengesizleştirmiş ve bizi bu dehşetli şartlar ile yüzyüze getirmiştir.

Başka ırkların topraklarındaki insanlara tecavüz ettikleri derece, dünya insanları arasına giderilemez çekişmeler sokmuştur. Kendi gelişmiş 'medeniyetlerini' ve yaşam tarzlarını ayakta tutmak ve ihtiyaç duydukları hammaddeleri elde edebilmek için  başkalarının topraklarını ele geçirme yarışına girmişlerdir.

Başlattıkları yangın felaketi şimdiden dünyayı içine alan iki savaş ile sonuçlandı.  Şimdi de günümüzde nükleer soykırım tehdidi yaşıyoruz. Onların kafa karıştırıcı ve her sene değiştiren çelişkili felsefeleri  onları daha fazla desteklemiyor. Kadim doktrinlerden ve başka insanlardan elde ettikleri kısmi bilgiler günümüzde onları başarısızlığıa uğratıyor; gençleri bu gezegende varoluş ve bilginin kaynağını aramada onlardan yüz çeviriyorlar.

Onların bilim adamları insanın köklerinin Afrika'da olduğunu kabul etmeye başladılar. Olduvad Gorge nin fosilini bulduktan sonra kendilerini veya başkalarını hayatın ve bilginin temelleri konusunda daha fazla aldatamadılar. Bu şüphesiz olarak Afrika kıtasıydı.

O yüzden gerçek bilgiyi istiyorsanız onu aramak için en başa gitmeniz gerekir. Ekonomik sosyal veya politik gelişim hareketlerinden kimse faydalanamaz çünkü onlar atalarımıza ait ruhsal bilgi noksanlığından kaynaklanan, insanların gerçek problemlerine odaklanmamıştır.

Üçüncü dünya insanları için ruhsal ihtiyaçlar ve hedefler çok farklıdır.

Bu yüzden günümüzdeki cemiyette varolma çabası içinde zor zamanlar geçirmiştir.

Doğal eğilimli daha kibar yaşam tarzı, düşünceye dalmış sosyolojik görüşe sahipseniz, agresifliği, ihaneti, düzenbazlığı,  gemi sökülmüş hırslı bir arzuyu savunan bir cemiyette yaşamak zordur.


Benzer olarak karşılaştığımız tavırla kutsal gördüğümüz Yüce Varlık'ta etkilendi.

Afrika insanlarının atalardan kalma Tanrı'sına her zaman çevik dans, melodili şarkılar ve  duymanın tekraralamanın veya cevaplamanın ruhsal yöntemi ile yakarıldı.

Bu duyma ve tekrarlama veya ilahiler Orişa veya yarı-tanrılar ile ziler arasındaki kapıları açar.
Ve çeşitli orişalara ibadet ederek hayatımız için herşeyi sağlarız. Vücudumuzu ayakta tutmak için gerekli yiyecek için Orişa-Oko ibadetine şükranız. Varlığımızın nedeninin bilgisi için Ifa ibadetine şükranız. Bu ibadet batı felsefelerinin ve dinlerinin gelişinden bin yıl önce varlığını sürdürüyordu.
Samimi Yoruba inisiyesi ile Orişa ile direk iletişim düzen hakkında bilgi verir ve dünyayı, kaderini ve kendi kişisel  kaderimizi dengede tutmak için yapmamız gerekenleri bildirir.

Doğanın Tanrısı ve evren hakkında herkesin bir kitabı olduğu ve kendi doğruların ıkonuştuğu doğru değildir. Bu aşağı seviyelerden bilgi almaya çalışmaktır ve gerçek bilgi değildir. Bilgi yüksek kaynaklardan gelmelidir. Bu şekilde herkese ve çok değişik seçeneklere imkan yoktur. Orişa, Olodumare (Tanrı) nin hizmetçileridir. Onlar kendi bilgilerini bilginin kaynağından alırlar ve o Orişa'dan insana geçer. Bu bilginin yüksekten insana ulaşmasının şeklidir.

Görüşü ağaçlarla, dğer bitkiler ile sınırlı olarak bir dağın önünde duran bir adamın toprakların tamamını görmesi imkansızdır. Dağın tepesinde olmadan ve çevreleyen toprağı tepecikleri yamaçları yokoluşuna sepeb olacak çatlakları görmeden hangi yolu izleyeceğini bilemez veya hiçkimseye liderlikte edemez.

Benzer olarak hayatımıza yön veren bilginin, bizi görünmez tuzaklardan koruyabilmesi için yüksek kaynaklardan veya oralarda bulunan  bize doğru yolu gösterebilecek birilerinden gelmiş olması lazım.

Orişa, biz ve Olodumare arasında arabulucudur. Orişa'ya ibadet ederek Olodumare'yi memnun ederiz ve emeklerimizin karşılığı  Orişa aracılığı ile verilir.

İnancın prensibi temiz, affedici, doğru sözlü olmak ve kurbandır ama batı inanç sistemleri tarafından unutulmuştur. Çünkü onlar bu prensipleri bilmez, takip edemezler. Veya cemiyetlerindeki herhangi birine öğretemezler. İnancın prensipleri dogmalar veya kesin bir dinin düzenlenmiş hali değildir.
Bu tarz düzenlemeler zamana ve yere göre değişmiş olmalıdır. Eğer sonuç alınıyorsa görmen gereklidir.
Basitçe programları takip etmek, dogma ve ritler, gerçek prensiplere ulaşılmadan faydasızdır.

Üçüncü dünya insanlarının ruhsal isteklerine batı dinlerinin tanıtıcıları tarafından çok ilgisiz davranılmıştır. Çünkü dinin prensiplerini bilmiyorlar, başkalarına öğretemezler ve bugün bu prensiplere bağlılık batı yarıkürede büyük bir istektir. Dinin karşısındaki felsefeleri himaye etmeyi durdurana kadar  yaşamlarımız ıstırap dolu olmaya devam edecek.

Savunuculuğunu yaptıkları prensipler olan agresiflik, hırs, yalan , kandırma ve çalmaktan vazgeçilmeli ve  Olodumore'nin memnuniyeti ve Orişalara şükran için üstatların kurban sunduğu atalarımızın inançlarının farkındalığına samimi bir  dönüş için çalışmalıyız.

J. K. Smith THE POWER OF THE COCONUT AND THE YORUBA RELIGION Giriş Yazısıdır.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
6473 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 25, 2006, 10:33:50 öö
Gönderen: MASON
0 Yanıt
5024 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 01, 2010, 04:55:33 ös
Gönderen: ozkann
1 Yanıt
9140 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 02, 2010, 02:34:54 ös
Gönderen: oasis
0 Yanıt
2670 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 03, 2010, 06:29:05 ös
Gönderen: ozkann
1 Yanıt
3265 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 25, 2013, 02:30:55 ös
Gönderen: BULGARIA
0 Yanıt
2336 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 13, 2012, 12:37:15 ös
Gönderen: peacewings