Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Nefilim ve İnsanlar  (Okunma sayısı 25458 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 20, 2012, 08:25:39 öö
Yanıtla #10
  • Ziyaretçi

Söylediklerim aslında çok basit şeyler, sadece perspektif genişletmek gerek ve farklı açılardan bakmak tartmak gerek.

Demek istediğimi bir de şöyle söyleyeyim.

Örneğin gnostik hristiyanlıkta ya da neoplatonizmde gerçek üstü zannedebileceğiniz şeylerin aslında gerçekle olan bağlantılarını kurmanız yardımcı olacak birçok şey vardır.

Fakat bazı insanlar ruhsal gelişimi amaçlayan kelimelerin gerçek, yan ve mecaz anlamlarını birbirine binlerce yıl boyunca karıştırmışlardır ve bu yüzden mezhepler ortaya çıkmıştır.
Gerçekler aslında benim yazdığım şeyler kadar basittir. Gerçekleri komplike yapan sizin bakış açınızı günlük hayatınızda bulandıran binlerce çeşit manipülasyondur. Lütfen yanlış anlama eleştirmeye çalışmıyorum, severek bişey katmaktan başka bi amacım yok. :)

Bu dünyada nüfusun büyük çoğunluğu zamanının çoğunu TV izleyip bilgisayarda sorunlardan uzaklaştıran, hissizleştiren, döngülere sokan oyunlar oynayıp geçirirler. Döngülerden çıkamayan insanlar döngülerin içinde kalmaya mahkumdurlar bu da onları köle yapar. Fakat odasına posterler koyup belli doktrinleri benimseyen insanlar da vardır. Bunlar da riyakarlık konusunda kendilerini geliştirir ve uzmanlaşırlar.

Ama kimse gerçekleri aramaya cesaret edemez, yasaklanmıştır, dışlanmıştır ve tavsiye edilmez. Gerçekler sadece yüzüklerin efendisi gibi fantastik filmlerde çocuk filmi gibi verilir ki, gizliden gizliye sadece bunları anlayabilen 1% lik bir kesimden bile daha az insanlar olayı bütünüyle kavrayabilsin ve Tolkien'in yarattığı dünyanın aslında gerçek dünyadan yansıtıldığını bilsin.

Yani söylediğim şey gerçekten basit. Nefilim cennet cehennem ve aklımıza gelebilecek bütün soyut ve somut kavramlar bilinç sahibi bütün canlılar tarafından hissedilebilir şeylerdir. Ama bazı insanlar işlem, hesap yapmanın kendilerini geliştirdiklerini düşünüp gerçeklerden uzaklaşır döngülere mahsur kalırlar. Yani sonuç: Burada bahsedilen şeyler de yüzüklerin efendisi gibi gerçeklerden esinlenen ve yansıtılan gerçeklerden ibarettir ve gerçeğe en uzak olabilecek şeyler de semboldür, yani buna rağmen hala gerçektir.

Mesela nibirudan bahsetmek isterdim ama gitmeliyim :)
« Son Düzenleme: Şubat 20, 2012, 08:29:18 öö Gönderen: sahasrara »


Şubat 20, 2012, 01:06:16 ös
Yanıtla #11
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Hayır eleştiri olarak almadım sn Sahasrara, tabiki karşı fikirlerde olacaktır. Sadece açıklamalar daha net olması açısından yazmıştım ve çok güzel yazmışsınız fikirlerinizi hoşuma gitti. Konuya tabii  katkıda bulunacaksınız ki okuyanlarda bir çağrışım olabilsin.
Yorumlarınızı bekliyorum,teşekkürler.

Ayrıca sn Karahan da katkıları için teşekkür ederim.
Sevgi ile kalın


Şubat 20, 2012, 01:48:32 ös
Yanıtla #12
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Tekvin'de şöyle devam eder bilmiyorum bu ayrıntı daha önce yazıldımı? yazıldıysa kusuruma bakılmasın. Ama bazıları tekrarlanması açısından daha iyidir diye düşünüyorum bilgiler tazelenmiş olur. Nefilimin adam kızlarını almalarıyla ilgili daha ayrıntılı olarak belirteyim isterseniz..

Tekvin 6: sayfa 9- Bap 6
Tanrı oğulları adam kızlarını aldıktan sonra şöyle demiş:
 
"Ve RaB dedi: Ruhum adam ile ebediyen çekişmeyecektir, çünkü o da ettir; ( o da ettir diyor)  bunun için onun günleri yüz yirmi yıl olacaktır.  Allah oğulları insan kızlarına vardıkları, ve kızlar onlara çocuk doğurdukları zaman yeryüzünde nefilimler vardı."
     Ve şöyle devam ediyor:
"Ve RaB gördü ki, yeryüzünde adamın kötülüğü çoktu, ve  her gün yüreğinin düşünceleri ve kuruntuları ancak kötü idi. Ve RaB  yeryüzünde adamı yaptığına nadim oldu, ve yüreğinde acı duydu.  Ve RaB dedi: Yarattığım adamı, ve hayvanları, sürünenleri ve göklerin kuşlarını toprağın yüzü üzerinden sileceğim;çünkü onları  yaptığıma nadim oldum. Fakat Nuh, RABBİN  gözünde inayet buldu

 Nuhun zürriyetleri bunlardır.  Nuh sadık adamdı, ve kendi devirlerinde kamildi; Nuh Allah ile yürüdü.  Ve Nuh üç oğul babası oldu: Sam, Ham Yafet ." .......ve böyle devam eder. Eski Ahit'te  Nefilim adı bukadar geçer. Ama inanırlara sorulduğunda o kadar çelişkili cevaplar alınır ki  alakası olmayan hatta kitab da bile geçmeyen yorumlara vardır der. Var ama nasıl var? Sözde  mecazi belirtiler varmış; tabi o mecaziler'e bakacak olursak o bile yok.Olmak şurda dursun benzeri dahi yok. Mesela Adem ve Havva. Hele Havvayı almışlar bir yere şeytan olarak koymuşlar. Şeytanla işbirliği yapmış ve Adem'ide sözde o kandırmış ve bizler onların günahını
miras almışız. Bununla ilgili  hele ki  Havva ile ilgili  böyle bir yorum hiç yok fakat  dışarıda Havva ya ver yansın ediliyor. Neyse sıra oralarada gelir ve Dinlerin kadın üzerine uyguladıkları baskının asıl sebebine de geçebilir yorumların için de. Bana göre  Asıl Bilgiler okadar dağıtılmış ve o kadar karıştırılmış ki! insanlar netliğe ulaşamasın diye...
Neyse konuyu dağıtmayayım.
devamı var






« Son Düzenleme: Şubat 20, 2012, 01:51:22 ös Gönderen: hypatia »
Sevgi ile kalın


Şubat 20, 2012, 02:48:55 ös
Yanıtla #13
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 599
  • Cinsiyet: Bay

    Eski Ahit'in aralarına sıkışan kısacık Nefilim ırkı , hep merak etmiş olduklarımın içindedir. Kitabın inanırları bu konuda ne kadar  konuşmaktan kaçınsalarda  kadim bilgilerde sıkca karşımıza çıkıyor. Uzun bir keçmişle  sıralanan bu destansı   isim, Ahit'in tekvin bölümünde çok kısa  da olsa  görmek  mümkündür.  Mukaddes Kitab'ın tetkikçiliğini yaparken gözlemlediğim bazi çelişkiler, araştırdıkça inanılmaz  gelen bazi  bilgilerin çelişki gibi görünen yerlere daha bir oturur gibiydi ve bu beni açıkca  önceleri şaşkına çevirmişti. Peki! İnsan'ın  tarihi bu kadar değiştirilebilirmi? Böyle bir İnsanlık suçunun
vebali kimlere aittir? Neyse...Sümer metinlerinin  bu konuda aşağıda söylediklerine bir bakalım:

Mukaddes kitap ve tetkikçilik..Şimdi diğer dinlerde kendi kitabına mukaddes kitap diyorlar. Ve tetkik yapılan bir inanç aklıma geliyor ? Siz hangi inançla hangi mukaddes kitabı tetkik ediyorken bazı çelişkiler gözlemlediniz ?


Gözcü kulesinden sevgilerle.
Ölü Gibi Sessiz...Mezar Gibi Ketum...



חמישים אחוזים חמישים אחוזים בולגרי של יהודים....!!! O:


Şubat 20, 2012, 10:58:00 ös
Yanıtla #14
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

 Tetkik edilen inanç değil  kitab. İnanç ise farklıdır ve her inanca saygıyla bakılmalıdır. Farklı kaynaklarda yazılan  farklı açıklamalar getirildi,bunları karşılaştırabilirsiniz. Bunların çelişkili olup olmadığı kişisel karardır.

 Mukaddes kitab'ın yenisi çıkmış yani yeni açıklamaları;hangi  Mukaddes kitab dan bahsettiğimi   anladınız.

Gözcü kulesine benden de sevgiler sn Bulgarıa.
Sevgi ile kalın


Şubat 21, 2012, 10:45:27 öö
Yanıtla #15
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 599
  • Cinsiyet: Bay

Tetkik edilen inanç değil  kitab. İnanç ise farklıdır ve her inanca saygıyla bakılmalıdır. Farklı kaynaklarda yazılan  farklı açıklamalar getirildi,bunları karşılaştırabilirsiniz. Bunların çelişkili olup olmadığı kişisel karardır.

 Mukaddes kitab'ın yenisi çıkmış yani yeni açıklamaları;hangi  Mukaddes kitab dan bahsettiğimi   anladınız.

Gözcü kulesine benden de sevgiler sn Bulgarıa.


Doğru tahmin..İnancını kitaba göre yönlendirirsin değil mi ? Okuyarak anlayarak tetkik ederek..E dolayısıyla okuduğun inancın değilmidir ? Tetkik ettiğin kitap inancını sana veren kitaptır zaten..

Sevgilerle.
Ölü Gibi Sessiz...Mezar Gibi Ketum...



חמישים אחוזים חמישים אחוזים בולגרי של יהודים....!!! O:


Şubat 21, 2012, 01:47:18 ös
Yanıtla #16
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Önce doğduğumda önüme konulan inancım olur, bakın bana öğretilenden söz ediyorum bunun ayrımını iyi yapmalı. Aslında o bile inanç olmaz sadece   toplumun dayattığı olur. Sorgulamaya başladığımızda o inançtan çıkar özü bulmaya yöneliş olur. Ben  öz'e inanırım  kendi özüme, çünkü o yalan söylemez.

Yanlış tahmin,.. çünkü kitaplar  bana inancımı belirtemez sonuç da beşer yazısı. Doğru pusula kendimizdir. Tabi iç odalarımızı gezinirsek, dışa olan dikkatimizi biraz olsun tarafsızca içimize  yöneltirsek...
Ha şu da var!..Tüm  kitabları okumayı ve araştırmayı severim ve başkalarının yöneldiği inançlarıda araştırırım.
Benim için önemli olan tek yaratıcı yani  sonsuz zeka olan Evrenin yaratıcısıdır ve biz de onun bütününün bir parçalarıyız. Yoksa   onun, şunun taktığı, herkesin bir taraflara koyduğu  bir  tanrıyı ben tanımıyorum. Mesele, tanımadıkları ve beşeri yazılarla yaratılan bir tanrı objesi....Ama kim kendini neyle mutlu hissediyorsa  onunla kalmasına  diyecek bir şey yoktur.
Sevgi ile kalın


Şubat 21, 2012, 02:36:54 ös
Yanıtla #17
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan


...Kutsal kitaplardan ve Sümer yazılarındaki  bilgilerin  birbirleriyle karşılaştırmalarına devam edelim. Ne demeştik! Tanrı insanı yarattığına nadim olmuş  ve onların kötülüğüne  kızmış ve yeryüzünden  onları silmeye karar vermiş yani tufanla, ama Nuh  ve ailesini  koruma altına almak için onlara bir gemi yapmasını söylemiş. Bu yukarıda  belirttiğim  Tekvin  6 da daha ayrıntılı okuyabilirsiniz.
Şimdi gelelim Sümer yazılarındaki  bu olayın karşılığına.
........................

-" Enik'in sadık hizmetkarına  yani Nuh'a  öğüdü suda yüzecek bir gemi inşa etmesiydi ama beriki şöyle dedi: "Ben hiç gemi yapmadım...yere bir plan çizde anlayabileyim. "Enki ona gemiyle ilgili kesin talimatı , ölçülerini ve nasıl yapılacağını anlatır. İncil hikayeleri ile bilgilendiğimizden, bu "gemi"yi güverteleri ve alt yapısı olan çok büyük bir gemi olarak hayal ediyoruz. Ama İncil'deki teba 'teba' terimi "batık" kökünden çıkmıştır ve Enki'nin Nuh'a su altına girebilen bir gemi, bir denizaltı inşa etmesi talimatını verdiği sonucuna varılmalıdır.
      Akkadca metin, gemiyi anlatırken Enki'den alıntılar yapar; "üstü ve altı kapalı", "sert katran" ile su geçirmeyecek biçimde mühürlenmiş.  Güverte olmayacktı, açıklık olmayacaktı ki  "güneş onun içini görmessin"  Bu,  "bir Apsu gemisi gibi"  olacaktı, yani bir 'sulili';  bu günlerde  İbranicede bir denizaltıyı anlatmak için kullanılan  'soleleth' ile aynı terim.
     Felakete sadece yedi gün uzakta olmasına karşın insanların onun yaklaştığının farkında olmadığını vurgular. Atra-Hasis, Enki'nin mekanına gidebilmek ve böylece Enlil'in gazabından kurtulabilmek için  "Apsu gemisi"ni  yaptığı bahanesi  kullandı. Bu hemen kabul edildi zira işler gerçekten kötüydü.  İnsanların sorunu kuraklıktı;yağmurun yokluğu, suyun azlığı.  Aklı başında hangi insan bir su çığı altında yok olmak üzere olduklarını düşünebilirdi?
     Ancak insanlar işaretleri okuyamasalar bile, Nefilimler okuyabiliyordu.  Onlar için Tufan ani bir olay değildi; kaçınılmaz olsa bile, gelişini saptamışlardı.  İnsanoğlunu ortadan kaldırma planları,  tanrılar  tarafından oynanan aktif değil pasif bir role dayanmaktaydı. Tufana sebeb olmamışlardı; sadece tufanın  gelişini  Dünyalılardan saklama yoluna gitmişlerdi.
   Yaklaşmakta olan felaketin ve onun küresel etkisinin farkın da olan Nefilmler, kendilerini  kurtarmak için önlemler almıştı.  Dünya suyla kaplanırken, korunmak için tek bir yöne gidebilirlerdi: göğe doğru.  Tufanın öncesindeki fırtına esmeye başladığında, Nefilimler mekik  araçlarına bindiler ve sular çekilene kadar Dünya yörüngesinde kaldılar.
   Tufan günü, tanrıların  Dünya'dan kaçtığı gündü.."

devam edicek.
Sevgi ile kalın


Şubat 23, 2012, 02:39:39 ös
Yanıtla #18
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Kadim metinler durumun böyle olduğunu gösteriyorlar.
Bunların  en dikkate değer olanlarından biri, üç santim bile küçük olan bir kil tabletin her iki yanında minyatür bir çivi yazısı ile yazılmış otuz satır içeren bir metindir.
Aşur'da bulunmuştur ama Akkadca metindeki Sümerce sözlüklerin bolluğu, bunun Sümer kökeni hakkında kuşkuya yer bırakmaz.  Dr Erich Ebeling, bunun Ölüler Evi'nde söylenen bir ilahi olduğuna karar verdi ve dolayısıyla metni, kadim Mezopotamya'da  'Tod und leben'e'   (Ölüm ve Hyat) dahil etti.

     Ancak yakından incelediğimizde, bu kompozisyonun Göksel Efendinin,  On İkinci Gezegenin "adlarını çağırdığını" gördük. Metin, çeşitli sıfatların anlamını gezegenin  Tiamat'la  yaptığı savaşın alanından geç,ş,yle ilişkilendirilir; yani Tufana sebeb olan geçiş!
     Metin, tüm kudretine ve boyutuna rağmen, gezegenin  ("kahraman") yine de Güneş'in etrafında yörünge izlediğini bildirerek başlar. Tufan, bu gezegenin "silahı" dır.

      Silahı, Tufandır;
      Silahı, kötülere ölüm getiren Tanrı.
      Üstün, üstün, Mesh edilmiş...
      Güneş gibi diyarları geçen;
      Güneşten, tanrısından korkar.

Metin, gezegenin "ilk adını" çağırarak (ne yazık ki, okunamamaktadır) Tiamat'la yapılan savaşın olduğu yere doğru Jüpiter'in yanından geçişini tarif eder:

    İlk Adı: ... .
    Dairesel kuşağı biraraya getirip döven;
    İşgalcinin ikiye bölüp, içini dışarı döktüğü.
    Akiti zamanında olan Efendi,
    Tiamat'ın savaş alanı içinde dinlenir...
    Tohumları Babil'in  oğulları olan;
    Jüpiter gezegeni yanında şaşırtılamayan;
    Parlaklığıyla yaratacak olan.

Yaklaşan On İkinci Gezegen ŞİLİG.LUDİK ("neşeli gezegenlerin güçlü önderi") diye adlandırılır. Artık Mars'a en yakın durumundadır: "Tanrı(gezegen) Anu'nun parlaklığıyla, tanrı (gezegen) Lahmu(Mars) giyinir."  Derken Tufanı Dünya üstüne bırakıverir:

     Efendinin adı budur.
     İkinciaydan Addar ayına kadar
     Sular ileriatılır.

Bu bilgi, ikinci ayın on yedinci gününde  "büyük enginin kaynaklarının açıldığını"  bildiren İncil'deki anlatımla mükemmel bir uyum içindedir. Gemi yedinci ayda Ağrı Dağı'na oturmuştu;diğer kuru topraklar onuncu ayda görünür olmuşlardı ve Tufan on ikinci ayda sonra ermişti: zira Nuh geminin kapağını açtığında, diğer yılın "ilk ayının ilk günü" idi.
   Kahraman,Gözlemci  Efendi,
   Suları bir araya toplayan,
   Fışkıran sularla
   Dürüst ve kötü olanları temizleyen;
   İkiz zirveli dağda
   Tutan...
   ...balıklar, nehir, nehir; seller durdu
   Dağlık yerde, bir ağaca, bir kuş kondu.
   ...denen günde.
 
    Tahrip olmuş bazı satırların okunulamayışına  karşın,  İncil  Mezopotamya  Tufan hikayeleri arasındaki pralellik açıktır: Seller durmuştu, gemi ikiz zirveli dağda "tutulmuştu": Nehirler dağlardan aşağı yeniden akmaya başlamıştı ve suları okyanuslara geri taşıyorlardı; balıklar görülüyordu, gemiden bir kuş salındı. Çile dolmuştu.
     On İkinci Gezegen "geçiş"inden geçmişti. Dünya'ya yakınlaşmış ve uydularının eşliğinde uzaklaşmaya başlamıştı:

     Alimler "sel baskını!" diye bağırdığında
     Bu, tanrı Nibiru dur ("Geçiş Gezegeni");
     Kahramandır, dört başlı gezegen.
     Silahı Tufan Fırtınası olan tanrı geri dönecek;
     Dinlenme yerine kendisini alçaltacak.

  (Uzaklaşmakta olan gezegen, metnin iddiasına göre, daha sonra Ululu ayında, yani yılın altıncı ayında, Satürn!ün yörüngesinden tekrar geçti.)
   Eski Ahit sık sık, Rab'bin, enginin sularıyla Dünya'nın örtülmesine sebeb olduğu zamanlardan söz eder. Yirmi dokuzuncu  Mezmur Rab'bin "engin suları" "çağırmasını" ve suların "dönüşünü" tarif eder:

     Ey tanrı oğulları, Rab'be verin,
     Rab'be izzet  ve kudret verin...,
     Rab'bin sesi sular üstündedir;
     İzzet yanrısı gürlüyor,
     Rab çok sular üstündedir...
     Rab'bin sesi kuvvetlidir,
     Rab'bin sesi haşmetlidir;
     Rab'bin sesi sedir ağaçlarını kırar...
     Lübnan (Dağını) ve Sirion (Dağını)
     yaban sığını yavrusu gibi sıçratır.
     Rab'bin sesi ateş alevleri çıkarır,
     Rab'bin sesi çölü sarsar...
     Rab, Tufana (dedi): "Dön!"
     Ve Rab kral olarak ebediyen oturur.

  Muteşem yetmiş yedinci Mazmurda ("sesim, Tanrıyadır"), mezmuru yazan, Rab'bin daha eski zamanlarda ortaya çıkışını ve gözden kayboluşunu anar:
 
     Eski günleri,
     Olamı n yıllarını düşündüm...
     Rab'bin işlerini anıyorum;
     çünkü eski vakitten olan harikalarını anarım...
     Ey Rab, senin yolun belirlenmiştir,
     Rab gibi büyük ilah kimdir?...
     Sular seni gördü, Ey Rab ve titredi;
     Ok gibi kıvılcımların uçuştu.
     Gürleyişinin sesi kasırga idi;
     şimşekler Dünya'yı aydınlattı,
     Yer titredi ve sarsıldı.
     (Sonra)senin yolun denizde,
     ve yolların büyük sularda idi;
     ve izlerin gitti, bilinmez.

 Göksel Rab'bin işlerini yücelten yüzdördüncü Mezmur, okyanusların kıtaları örttüğü örttüğü  ve geri döndükleri zamanı anar:

    Yeri temelleri üzerine kurdu,
    Ebediyen sarsılmayacaktır.
    Elbise gibi ona engini giydirdin,
    Sular dağların üzerinde durdu.
    Senin azarlamandan sular kaçtılar;
    Gürlemenin sesinden, onlar için kurduğun yere kaçtılar.
    Dağlar yükseldiler, vadiler indiler.
    Onlar geçmesinler diye sen onlara sınır koydun,
    Yari kaplamak için geri gelmezler.

 Amos peygamberin sözleri ise pek açıklayıcıdır:
   
   Rab'bin Gününü isteyenlerin vay  başına!
   Rab'bin Gününü niçin istiyorsunuz?
   O ışık değil, karanlıktır...
   öğleyin güneşi batıracağım,
   ve güpegündüz diyarı karartacağım.
   denizin sularını çağıran,
   ve onları yer yüzüne döken odur.

Demek ki bunlar, "eski günlerde" meydana gelen olaylardı. "Rab'bin Günü", Tufan günüydü.
     
   -------------------------- 


   Çok uzun oldu belki okuyanların başı ağırmış olabilir ama niyetim sadece insanoğlunun nelere inanç beslediğini  dünden bu güne hala neleri nasıl gördüğümüz ve nasıl gösterildiğine deyinmekti..
Zaten bir gönderim sonra konuyu bitiriyorum.
Sevgi ile kalın


Şubat 24, 2012, 01:50:15 ös
Yanıtla #19
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan


Dünya'ya i ilk ayak basan Nefilimlerin, ilk şehirlerdeki  ilk hükümdarlıkları zodyak çağları ile ilişkilendirdiklerini daha önce göstermiştik; yani zodyaktaki burçlara çeşitli tanrıların sıfatlarını vermekteydiler. Ebeling tarafından bulunan metnin de sadece insanlar için  değil Nefilimler için de takvimsel bilgiler sağladığını görmekteyiz. Tufan, diye bildiriyorlar bize, "Aslan takımyıldızı çağında" meydana gelmişti:

     Üstün, Üstün, Mesh edilmiş;
     parlayan tacı, dehşetle yüklü efendi.
     Üstün gezegen: bir taht kurdu
     kırmızı gezegenin (Mars) yörüngesine bakan.
     Her gün, Aslan içinde alevler içindedir;
     Işığı, diyarlar üstünde parlak krallıkları ilan eder.

Artık, Yeni Yıl törenlerindeki "Aslan takımyıldızı derin sularını ölçtü" diyen muammalı dizeyi de anlayabiliriz. Bu cümleler Tufanın zamanını tam bir çerçeveye oturdur; bu günlerde gökbilimciler Sümerlilerin bir zodyak evinin başlangıcını nerede  nerede saptadıkları konusunda tam olarak kesin olmasalar da,çağlar için verilen aşağıdaki zaman tablosunun doğru olduğu düşünülmektedir.

    M.Ö         60'tan     M.Ö. 2.100 e     Balık Çağı
    M.ö.    2.220'den    M.Ö.      60'a     Koç Çağı
    M.Ö.    4.380'den   M.Ö.  2.220'e     Boğa Çağı
    M.Ö     6.540'tan    M.Ö   4.380'e    İkizler Çağı
    MÖ.     8.700'ten    MÖ.   6.540'a    Yengeç Çağı
    M.Ö    10.860'dan  M.Ö   8.700'e     Aslan Çağı
 
Eğer Tufan Aslan Çağında ya da M.Ö 10.860 ile M.Ö. 8700 arasında meydana geldiise, Tufanın tarihi zaman tablomuza uyuyor demektir: Modern bilime göre, son buzul çağı güney yarıkürede on iki ila on üç bir yıl kadar önce  ve kuzey yarıkürede  ise bundan bir veya iki bin yıl sonra aniden kesilmişti.
     Zodyaktaki presesyon (gerileme) fenomeni, vardığımız sonuçları çok daha kapsamlı biçimde desteklemektedir. Daha önce, Nefilimlerin Dünya'ya, Tıfandan 432.000 (12 şar) yıl önce, Balık Çağında indikleri sonucuna varmıştık. Presesyon devri açısından, 432.000 yıl on altı tam devir veya Büyük Yılın yarısını oluşturmktadır.
   Artık bulgularımızı kapsayan tam bir zaman tablosunu oluşturabiliriz.
                            OLAY

Yıl Önce
445.000  Enki önderliğindeki Nefilimler, on İkinci Gezegenden Dünya'ya geldiler. Güney Mezopotamya'da Eridu, yani Dünya İstasyonu  I kuruldu.

430.000  Büyük buz tabakaları çekilmeye başladı. Yakın Doğu'da yaşanabilir iklim.

415.000  Enki karanın iç kısımlarına hareket eder, Larsa'yı kurar.

400.000  Buzul çağları arasında görülen dönem tüm küreye yayılır. Enlil Dünya'ya ayak basar, Uçuş Kontrol merkezi olarak Nippur'u kurar.
Enki güney Afrik'ya giden deniz rotalarını saptar, altın madenciliği operasyonlarını örgütler.

360.000  Nefilimler, eritme ve arıtma için metalürji merkezleri olarak Bad-Tibira'yı kurarlar. Uzay limanı Sippar ve Tanrıların diğer şehirleri de kurulur.

300.000  Anunnaki İsyanı. İnsan, yani "İlkel İşçi" Enki ve Ninhursag tarafından yaratılır.

250.000  "İlk Homo saoıens" ler çoğalır ve kıtalara yayılırlar.

200.000  Dünya üstündeki yaşam yeni buzul çağı yüzünden geriler.

100.000  İklim yine ılımandır.
Tanrı oğulları, insan kızlarını eş diye alırlar.

 77.000   İlahi ebeveyn sahibi bir insan olan  Ubartulu/Lamek, Ninhursag'ın koruması altında  Şuruppak'ta hüküm sürmeye başlar.

75.000  "Dünyanın  lanetlenmiş", yani yeni buzul çağı başlar. Bozunmuş insan tipleri yeryüzünde gezinmektedir.

49.000   Enki'nin "sadık hizmetkarı" olan Ziusudra'nın ("Nuh") hükümarlığı  başlar.

38.000   "Yedi geçişin"  sert iklimsel dönemi, insanoğlunu kırmaya başlar.  Avrupa'nın Neanderthal  Adamı  ortadan kaybolur, sadece (Yakın Doğu'da bulunan) Cro-Magnon adamı kayatta kalır.
İnsanlıktan hhoşnut olmayan Enlil onu ortadan kaldırmayı hedefler.

13.000   Yaklaşmakta olan On İkinci Gezegenin  başlatacağı  muazzam  gelgit  dalgasının   farkında olan  Nefilimler, insanlığın yok olması için and  içerler.
Tufan, Dünya'nın üstünden silip süpürerek geçer; buzul çağını aniden sona erdirir."

Kitabın sonunda ise Nefilimlerin Tufandan sonra suların  çekilmesiyle tekrar toprak  üzerine inerler. Tufandan sonra alçak düzlükler hemen kurumamıştı;insanların yüksek vadilerden aşağı yerleşecekleri zaman bin yılı almıştı. Tekvin Kitabı'nın söylediği  şeydir: Tufandan  bir  kaç nesil sonra,"Doğu'dan" yani Mezopotamya'nın doğusundaki dağlık bölgelerden  gelen insanlar "Şinar (Sümer) diyarında bir ova buldular ve oraya yerleştiler".


Bundan sonrada İnsanlar ve Nefilimler hakkın da bilgiler gelir.

Son.
« Son Düzenleme: Şubat 24, 2012, 01:53:32 ös Gönderen: hypatia »
Sevgi ile kalın


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2931 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 06, 2008, 05:12:15 ös
Gönderen: newyork
5 Yanıt
5148 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2012, 04:08:50 ös
Gönderen: hypatia
0 Yanıt
2628 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 16, 2012, 08:33:23 ös
Gönderen: Ares
7 Yanıt
4074 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 01, 2013, 12:32:16 ös
Gönderen: ceycet
19 Yanıt
8592 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2017, 05:37:34 ös
Gönderen: Hacamat
2 Yanıt
3265 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2014, 02:59:23 ös
Gönderen: VARLIK
1 Yanıt
3019 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 24, 2014, 09:22:13 ös
Gönderen: davut
22 Yanıt
6889 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2017, 10:40:38 ös
Gönderen: Tık-Tik-Tak
3 Yanıt
3365 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 05, 2016, 09:20:18 ös
Gönderen: Surgeus
3 Yanıt
3166 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2015, 04:05:38 ös
Gönderen: hyperbolic metamaterial