Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İslâm’ın Doğuşu - 3  (Okunma sayısı 2708 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 17, 2010, 10:02:54 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



İslâm mezhepleri, dinsel geleneğe sıkıca bağlı kalarak Kuran ve Hadis’i kıyas (benzerine uydurma) yöntemleriyle yorumlayan ehli sünnet mezhepleri ile yeni gereklere uydurmak için değiştirerek yorumlayan ehli bid’at mezhepleri olmak üzere ikiye ayrılır. Kıyas yoluyla uygulama çeşitlendiği gibi, bu bağlamda her zaman görüş birliği sağlanamadığı için ehli sünnet de, yapısı gereği kendi içinde zorunlu olarak çeşitlenen ehli bid’at gibi çeşitli mezheplere ayrıldı.

Din bilginleri, İslâm mezheplerini 3 kategori altında işliyor: Siyasî mezhepler, itikadî (inançla ilintili) mezhepler ve fıkhî mezhepler (hukuk mezhepleri).

Siyasî mezhepler, Sünnilik, Şia ve Haricilik mezheplerini içerir. İtikadî mezhepler diğerlerinden daha geniş olsa da, tam bir mezhep olarak tanımlanabilecek kadar gelişmiş olanları şunlardır: Mürcie, Mu’tezile, Eşarîlik, Matürîdilik ve Selefîlik. Hukuk kuralları alanında İmam Ahmet İbn Hanbel’in içtihatlarından Hanbelilik, İmam Ebu Hanife’ninkilerden Hanefilik, İmam Şafii’ninkilerden Şafiilik, İmam Malik’in içtihatlarından ise Malikîlik gibi mezhepler ortaya çıkmıştır.

Şia anlayışının içerisinde de hukuksal mezhepler doğmuştur; Zeydiyye ve Caferiyye gibi...

Ayrıca, gerek bu mezheplerin içinde alt mezhepler ve gruplar, gerekse bu mezheplerin dışında irili ufaklı çeşitli mezhepler vardır. Özellikle Orta Çağda yükselişe geçmiş olan Sufilik de bir mezhep olmasa bile öyle sayılabilecek kadar farklılaşmış bir inanç ve uygulama yapısı ortaya koyan, çoğunluk tarafından İslâm inancı içinde sayılmış olsa da zaman zaman belirli İslâm bilginlerince “İslâm dışı” sayılmış bir dinsel ve felsefi akımdır.

Ehli bid’at akımında da Kaderiyye, Sıfatıyye, Müşebbihe gibi birçok mezhep türemişti. Şiilik (Şia) katıksız ilk biçimiyle bir siyasal partiydi ve Hz. Muhammed’in amcaoğlu Hz. Ali’yi halife yapmak istemeyen Haricilere karşı Hz. Ali’yi tutanların partisini adlandırıyordu. Sonraları bid’at sayıldı ve Şii-Batınîlik adı altında tasavvuf tarikatlarının gizli ve siyasal sığınağı oldu.

Şia yandaşları, ehl-i sünnet mezheplerin (Sünnilerin) pek önem verdiği Sahabelere yani sağlığında Hz. Muhammed’i görüp onunla tanışmış. söyleşmiş kişilere pek önem vermez. Onlara göre; Sahabeler, sadece sıradan birer Müslümandır, o kadar. Hatta birçokları yerilir ki onlar da Hz. Ali yandaşı olmayanlardır.

Hz. Ali‘nin çocukları ile imamlıkta ikinci ve üçüncü imam olan İmam Hasan ve İmam Hüseyin, Şîa’da önemli yer tutar. Altıncı imam olan İmam Câfer de birçok hadisin kaynağı olduğu için çok önemli sayılır. Şiîler bugün, genelde inandıkları imam sayılarına göre gruplandırılır. Sonraları, “tasavvuf” terimiyle eş anlamlı kılınan Batınîlik de ilk ve katıksız biçimiyle bir siyasal partidir; altıncı İmam Câfer-us Sadık’ın oğlu İsmail’i, küçük kardeşi Musa Kâzım’a karşı imam yapmak isteyen İsmailîlerin birçok ülkede kurduğu bir gizli örgütün adıdır.

Alevilik yani Hz. Muhammed’in amcaoğlu ve damadı Hz. Ali yandaşlığı, Şiîlik, Batınîlik, İsmailîlik terimlerinin tümünü kapsayan genel bir anlam taşır ve gerçek halifeliğin Hz. Ali soyuna özgü olduğu görüşünü içerir.

Haricîler, Hz. Ali‘nin grubundan ayrılarak, ne onu ne de Hz. Osman‘ı halîfe olarak kabul etmişlerdir. İslâm’ın en radikal kesimini oluşturan bu mezhep grubu, kendilerine bağlı olanlardan, Haricî olmayanları öldürmelerini imanın bir şartı saymış, bunu yapmayanları dışlamışlardır.

Müslümanlık bir devlet dinidir; halife de bu devletin başkanıdır. Müslümanlığın geniş ve ayrıntılı bir hukuk sistemi vardır. Bu hukuk, Kuran ve Hadis ile kesin olarak sınırlı ve değişmezdir. Bunlarda bulunmayan yeni olaylar için kıyas ve “icmayı ümmet” denilen yollara başvurulur. Bu yöntemle de çözülmesi olanaksız bulunan sorunlar, “içtihat” (yetkililerin Kuran ve hadise dayanarak yaptıkları yorum) ile çözümlenir. İcma yani topluca verilen karar, ümmetin yani bir dinde olanların topluluğunun bir araya getirilemeyecek kadar çoğalması sonunda, onların yerine yetkili kişilerin topluca karara varmalarını yansıtır.



“İslâm’ın Doğuşu” başlığına burada son veriyorum.

Acaba siz başka bir şey mi bekliyordunuz? İslâm dininin tüm özelliklerini, felsefesini, öyle herkesin pek iyi bilmediği birtakım ayrıntılarını içeren bir anlatım mıydı beklediğiniz? Yoksa Hz. Muhammed’in yaşam öyküsünü ve savaşlarını mı anlatacaktım!

Ne gerek var? Bunları özellikle Sünni İslâm’ı tanıtma amaçlı birçok kitapta bulmak olanaklı.

Ben ise bir başka başlığa geçmek istiyorum bundan sonra: “Medine Belgesi”… Bence bu, İslâm dininin doğuşu açısından diğer sıradan tarihsel anlatımlardan çok daha önemli bir konu.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
4482 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 17, 2010, 04:53:27 ös
Gönderen: martı
1 Yanıt
3410 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 17, 2010, 05:08:10 ös
Gönderen: martı
2 Yanıt
6376 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 23, 2010, 08:54:46 ös
Gönderen: sun
0 Yanıt
3009 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 24, 2010, 09:54:20 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3134 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 26, 2010, 11:04:58 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3725 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 27, 2010, 11:31:49 öö
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2936 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 31, 2010, 12:05:46 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3141 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 02, 2010, 11:41:14 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
8192 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 20, 2010, 02:44:50 ös
Gönderen: Mozart
0 Yanıt
4605 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 28, 2010, 12:50:37 ös
Gönderen: Mozart