Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Misafir T.C. Başbakanına Yuhlamak  (Okunma sayısı 7242 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 17, 2011, 12:42:24 ös
Yanıtla #10
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 319
  • Cinsiyet: Bay

Öncelikle Galatasaray bir dünya markasıdır. Renk aşkıyla konuya bakamayanların siyasi olarakda bakmalarına hakkı yoktur.
Sporda siyaset olmamalıdır. Ancak Başbakan stada seçim kampanyası için geldiği aşikar olduğuna göre taraftarlardan daha anlamlı bir protesto etmesini beklerdim(ıslık yerine sessizlik gibi). Galatasaray bir kültür yuvasıdır, misafir perverlikten bir nebze olsun nasiplenememiş insanların da bu takıma hiçbir faydaları olmadığı bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Mabedinin en güzel şekilde inşa edilmesine büyük emeği olan insanı yuhalayanlardan adam olmaz. Siyasi emelleri için fırsat kollayanlar Galatasarayımıza zarar vermiştir. Hepsini kınıyorum.
Toki başkanının konuşmasını da esefle kınıyorum.


Ocak 17, 2011, 02:31:03 ös
Yanıtla #11

Bir protestoyu eleştirmek bir şeydir, protestonun şeklini eleştirmek başka. Dünya üzerinde bir tek "demokratik" ülke gösteriniz ki başbakanı protesto edilmemiş olsun. Demek ki neymiş, demokrasiden bahsediyorsak protestolar olabileceğini baştan kabul etmek gerekir.

Geriye ne kalır? Bu protesto şekli uygun oldu mu olmadı mı tartışması. Ancak başlığı açan üyenin gerek protestoculara, gerekse kendi hoşuna gitmeyen şekilde fikir yazanlara gösterdiği tepki, aslında üslup konusunda bir eleştiri yapmaya pek de mezun olmadığı görüşüne götürüyor beni.

Burada siyaset bir yere kadar konuşulabilir, hatta konuşulmalıdır da. Ancak bu başlık altında devam eden tartışma, başlığın açılış şeklinde başlamak üzere, bir siyasi parti ve liderini yüceltme tarzına gidiyor. Bunu kabul edilir bulmadığımı bildirmek istiyorum.

Saygılarımla.
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Ocak 17, 2011, 02:53:38 ös
Yanıtla #12
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 281
  • Cinsiyet: Bayan

Burada fanatik taraftarların zekası, akıl düzeyleri, manevi değerleri, saygınlıklarının ne kadar dipte dolandıklarını görüyoruz. Kırk yılda bir maça giderdim bugünden sonra böylesi cahil bir halkın arasına ne girerim ne de yakınından geçerim. Bu davranış medeniyetsizliğin dik alâsı olmuş ve duyduğumda ben kendim utandım. Eğerki bunlar Türkse ben Türk değilim ki Türklükten bir nebze almış olsalar dahi. Yazık çok yazık.

Sonuna kadar seninleyim Sevgili sun. Söylediklerini destekliyorum.
Biz (onların deyimiyle aşırı dinciler) şuana kadar hangi basbakan yada cumhurbaşkanı için böyle bir yuhlama yaptık mkı? bilmiyorlarki bu yapilan hükümette bir değişiklik kaydetmeyecek ama yurtdışında rezil olmamızı sağlayacak. Bütün Dünya basını Türkiyenin halen zayıf ve ne olduğunu bilmeyen bır halkı olduğunu düşünecek. bunu yazacak. Ayıp. Yazık. Utanç verici. Osmanlının 700 yıl süregelmesının en büyük nedeni azınlıklara duydugu saygı ve haklardır. Farklı düşüncelere saygı duymayan bır toplum yada hükümet yıkılmaya mahkümdur.

Eğer bir kişi 2 kere üst üste seçilerek başa gelmiş ve halkın takdirini kazanıyorsa buna biraz saygı duyulmalı ve oturup izlenmelidir. Sırf arkanızda askeriye var diye bu şekilde saldırıda bulunmak hek Türk halkına hemde dışarıdakı görünümümüze utanç kazandırır. Hem ayıp. Hem Günah hemde yazık.
Kimse almasin seni, Yine bana kalasin


Ocak 17, 2011, 03:07:59 ös
Yanıtla #13
  • Ziyaretçi

SİZ'in söylediğinize göre bir SİZ varsınız bir de BİZ...BİZ'im arkamızda askeriye var(?),SİZ'in arkanızda hükümet...Tam da tahmin ettiğim gibi mensubu olduğunuz fikriyatı çok güzel temsil ediyorsunuz.Bu yapılanlar bizi yurtdışına rezil göstermeyecek emin olun,sizin de deyiminizle evet dindar değil dinci bir başbakana karşı bu protestoların varlığı Avrupa'ya,Türkiye'nin laik ve sosyal demokrat bir rejimi talep ettiği imajını(!) verecektir,bu yüzden sevinin.

Saygılar


Ocak 17, 2011, 04:28:58 ös
Yanıtla #14
  • Ziyaretçi

"Her istediğini söyleyen, istemediğini işitirmiş" diye çok sevdiğim bir söz vardır. Sanıyorum bu "yuhalamak" konusu hakkında ki tüm düşüncelerimi bu beş kelimelik cümle en iyi şekilde dile getiriyordur.

Benim takıldığım nokta "biz" siz" tartışmalarının çıkartılması. Bu ülke de farklı siyası görüş, dini görüş veya yaşam görüşüne sahip insanlar vardır ve olacaktır. Ama asıl tehlikeli olan, eleştirmek veya eleştirilmek değil. Eleştiri olduğu zaman hemen eleştiren tarafı, "Türk" değil, "Müslüman" değil diye yaftalamaktır. Bu tarz düşünceler savunduğunuz "demokrasi" sıfatıyla tamamen tezattır.
Hiçkimse ama hiçkimse karşı fikirleri nedeniyle, eleştirdikleri gerekçesiyle dışlanamaz, suçlanamaz. Eğer eleştirinin dozu yanlış veya hakaret içeriyorsa "Hukuki" yollara başvurulur ve Gerçek Demokratik Ülkelerde olduğu gibi ceza-i müeyyideleri uygulanır.Bu ülkenin tek bir ordusu, tek bir devleti vardır ve o ordu ve devlet bu topraklar da yaşayan herkesindir, kimse sevdiği veya taraftarı olduğu siyasi görüş iktidarda diye diğerini dışlayamaz, tam tersi şekilde muhalefette olan tarafta bu ülkenin gerçek savunucuları biziz diyemez.

Bu tartışmaya dahil olmak istemiyordum ama gidişatı "bizden" sizden" meselesine dönünce katılma gereği hissettim. Şunu belirtmek isterim ki , üniversiteden mezun olduktan sonra bizzat Başbakanlığa bağlı bir kurum da görev aldım.Siyasal görüşüm ve ideolojilerim herkes tarafından biliniyordu. Çok ateşli tartışmalar da yaptık ama şu var ki ne ben ne de karşı görüşü savunan meslektaşlarım bir gün olsun "Ya çemberin içindesin," Ya da dışındasın" tarzında söylemler savunmadık. Ordumuzda bizimdir, Devletimizde bizimdir. Farklı görüşler, düşünceler elbette vardır, geçmişte vardı ve gelecekte de olacaktır. Ama kimse "Kraldan fazla Kralcı" olmasın!!!!

Saygılarımla

« Son Düzenleme: Ocak 17, 2011, 04:31:42 ös Gönderen: sundance »


Ocak 19, 2011, 09:56:35 öö
Yanıtla #15
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 125
  • Cinsiyet: Bay

Sayin Sundance,
Bu guzel mesaj icin resekkurler.
1283 - leriz biz.


Ocak 22, 2011, 12:37:47 öö
Yanıtla #16
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

Başbakan gelmeden önce hoparlörlerden günün anlam ve önemiyle alakası olmayan başbakanın seçim zamanı konuşmaları,vaatleri dinletildi.

Ayrıca bu sabah haberlerde başbakanın ''henüz anlaşma yapmadık'' sözleriyle çirkin gözdağını duyduktan sonra zaten niyetini belli etti ve bunun üzerine denilecek birşey olduğunu düşünmüyorum.

Başbakanın  hoperlörlerden seçim vaatlerinin dinletildiği hakkında haber bulamadım.  Hayal mahsülleri bunlar martı. Bize bir haber kaynağı göster.

Çirkin bir göz dağı tasviride ilginç bir yorum. Yuhlanarak karşılandığın bir takıma tavır koymanın doğal olduğunu düşünüyorum.
''Kızıl elmada buluşalım''


Ocak 22, 2011, 03:24:33 öö
Yanıtla #17
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay


Ne garip bir dünyada yaşıyoruz,
Aynı türle bir arada ama bambaşka bir âlemde.
Sayın Martı’ya SİZ ve Biz ayrımındaki mükemmel tespit için teşekkür ediyorum. Birileri takiyye yaparken, birileri de açık sözlü olmalı, kırmızı çizgilerini koyabilecek yürekliliği gösterebilmeli, savaş dürüst ,dobra insanlar arasında olur.
Düne kadar şeriat diye yırtınan, cumhuriyetin sonu geldi diyen, dış güçlerce sifonu çekilmeyip kullanılan, bu gün benden çok ağzından demokrasi lafı dökülen adamla neyi tartışabilirim. Dürüst değil ki..
Kaldı ki bu gün ülkeyi ele geçirenler zaten demokrasi değil şeriat peşinde koştuklarını alenen yüzlerce kez söylemişlerdir. Ama ikiyüzlülükleri yüzünden demokrasiyi en çok ağızlarına alanlarda onlardır.

Demokrasi eşit insanlar arasında olabilecek bir çoğulculuk olabilir ancak. Hayatında tek kitap okumamış, düşünce akımlarını, metotlarını hiç duymamış, hayal kuramayan, ufukları dar insanlarla, aydın insanı nasıl aynı kefeye koyup tartabilirsiniz?
Cahil insan, dincidir(1), saldırgandır, sinsidir, yalancıdır, düzencidir, ümmettir, güç düşkünü ve hırsızdır. Çünkü düşünmekten, eleştirmekten uzak olduğu için erdemleri de yoktur. O ona “doğru” diye verilen her şeyi alır ve peşinden ölüme bile gider. Tıpkı imparatorluk hazinesinin savaş ganimetleriyle ayakta durduğu Osmanlıyı bir erdem, ilim irfan yuvası sanması gibi, köhne, eskimiş, artık yeryüzüne bir daha gelmesi imkânsız, çöpe atılmış sistemleri özler.
Çünkü o gelecek kuramaz, geliştiremez, düşleyemez, kendisi geleceğini belirleyemez veya uğraşmaz.
Çünkü kadercidir. Karşı gelmesi imkânsızdır, bunu kendisi de zaten Allahsızlık olarak haykırır.
Onunla tartışamazsınız, hiçbir anlamı yoktur. Gözlerine ve kulaklarına mühür vurulmuştur.
İsterseniz deneyin, ona sorun, Üretmeyen, dik durmayan, hangi ülke lafını geçirebilmiş, hangisine saygı duyulmuş.
Diyorsun ki; İki kere seçilmiş bi insana saygı gösterilmeli, Bu ülkede seçilenlere bi bakalım hele, bu halk kimleri seçmiş?

Adnan menderes(Marshall’cı)
Süleyman Demirel (malumunuz)
Turgut özal(küçük Amerikacı)
Tansu çiller(zaten Amerikalı)
(tek başına iktidar olmuşları örnek verdim, gelip geçici olanların zaten pek şansları yoktu, olmadı.)
Bu seçimlere mi saygı duyacağız?
Hem, Tunus’u 21 yıldır yöneten adamın ayaklarını öpmemiz lazımdı o zaman, ama şimdi ülkesinin paralarıyla başka ülkeye kaçtı. Bir insan başbakan oldu diye, şeyh oldu diye, şıh diye sevilmez, insan olduğu için sevilir.
Kaldı ki dünyaya yaranmak da neyin nesi? Varsın beğenmesin bizi elalem.

Gelelim stad’da olan olaylara, Toki başkanı yanlış şeyler söylediğini belirtip özür diledi. Yani hata bende dedi,
Aynı şekilde Adnan Polat da yanlış kelime kullandığı için özür diledi.(Basın açıklaması)

SİZ…
Oraya gidenleri, zekası, akıl düzeyleri, manevi değerleri, saygınlıklarının ne kadar dipte dolandıklarını, söylediğiniz için özür dileyecek misiniz? Utandınız mı şimdi?
Hatanızı kabul edecek misiniz? Yoksa hala inandıklarınızın doğru olduğu konusunda veya saplantılı olmadığınız konusunda ısrarcı mısınız?

Gelelim başbakana, bana kalsa ıslıklanması çok çok hafif bir olay, çünkü yaptıklarını görseniz/görebilseniz beklide bizden önce siz linç etmeye kalkarsınız.

Ne der ulu önderimiz?

Ey Türk gençliği,
………………..
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Nedir burada bahsedilen kaleler? Bildiğimiz ortaçağdan kalan kaleler değil herhalde?
Ben söyleyeyim, Telekomünikasyon, enerji, bankacılık, sanayi, askeriye, tarım, hayvancılık, Sigortacılık, limanlar, Basın yayın, Üniversiteler, Yeraltı ve yerüstü kaynakları, ….
Bunlar bir ülkenin kaleleridir.
YANILIYORMUYUM?
Devam edelim, kimlerin elinde bu şimdi kaleler?

Limanlar İsraillilerin elinde,
Enerji Amerikalıların,
Bankalar İngilizlerin, Hollandalıların, yunanlıların, ..vb. elinde
Telekominikasyon, İngilizlerin,..
Liste çok uzun biraz kısaltayım, satılanlar şunlar;
Tedaş,
Tekel,
Tügsaş,
Türk Telekom,
Erdemir,
İsdemir,
Seka,
Dsi,
Şeker Fabrikaları,
Deniz ulaşımları,
Sümer Holding,
Elektrik dağıtım firmaları,
…….
Üniversiteleri zaten ele geçirdiler,
Askeriyeyi iftiralarla, sindirdiler,
Aydınlarını hapislerde çürütürken daha suçlarını bile beyan edemediler.
Yargı son referandumdan sonra artık kucaklarında. Kimseye sormadan istedikleri kanunları çıkarabilirler.

İşte bir ülkenin kaleleri, hepsi yabancıların ve gaflet ve dalalet içinde olanların elinde.

Yoksa ATATÜRK başka şeylerimi kastetmişti???

Tayibin beyni yıkanmış biri olarak gaflet ve dalalet içinde olacağı aşikârdır. Hıyaneti zaten ispat ettik.
Şahsi menfaatlerini yabancıların siyasi emelleriyle tevhit edebilir; Doğal gaz boru hattından pay alması zaten açığa çıktı. Zenginliği dillere destan.

Ve milletin hali zaten ortada, 13 milyon işsiz, dünyanın en pahalı elektriği, en pahalı yakıtı, pahalı eğitim, vergileri….
13 milyon işsize rağmen, Mercedes’in satış rekorları kırması, zenginle fakirin arasındaki uçurumun ispatı,

Ha sahi, tayibin en önemli oyuncağını unuttum, AÇILIM.
Binyıllarca bu topraklarda barış içinde yaşamış, milyonlarca insana, onlarca kültüre, yeni yetme amerikan federalizmini de getirmek nerden çıktı?
Etle tırnak olmuş, kız alıp kız vermiş, şivesini duyunca saflığına, kendine özgü olmasına gülümseyen bu halkı açılım diye huzura kavuşturmak da nerden çıktı?
Üstelik kanla, kendi oğlu rapor alırken, tüyü bitmemiş gencecik insanları bile bile ölüme göndererek. Anayı oğlundan, sevgilisini erinden ayırarak getirdiği bir huzur.

Hadi ordan sende..

Bakalım ATAmız ne yapmış bu konuda.
İstiklal mahkemeleri kurup bu densizlerin dedelerini asmış, ATAmı her konuda örnek almayı severim. Bizimde başka yapacak bir şeyimiz kalmadı sanırım.

Yazım biraz uzun oldu ama kusuruma bakmazsınız umarım.

Kendini beğenmiş, en ufak bir olayda masuma yatan, yeri geldiğinde kartondan dinozora dönüşen birine ıslık az bile. Helal olsun Gs taraftarına, yumurtacılara ve satın alınamayanlara, bir makarnaya, bir kömüre oy satılırken, koca stadı versen de mihnet etmem diyene.
Aşk, dünya malı ile nerde satın alınmış?

Şahısların sözlerini kullansam da, asıl amacım, onlara seslenmek değil, onlar gibi olan bütün insanların kendisine bir uyarı ve benim gibi düşünenlerin yüreğine azda olsa bi su serpmek içindir.

İstiyorum ki, hala birileri, din, siyaset, etnik köken, güç, çıkar kavgaları içindeyken. Hala avaz avaz bağırırken, her yere yetişip, her şeye hakim olmak isterken, Bu koşuşturmanın içinde hayatın güzelliklerine vurulmuş, aşk ile yaşamak isteyen, hırs sahibi olmayan, iddiacı olmayan, Ömer Hayyam gibi, Yunus Emre gibi, Mevlana gibi, Aşık Veysel gibi birilerinin hala yaşadığı veya yolundan gittiğini, hala sevgiden, aşktan gözyaşları döken birilerinin olduğu ve yaşamanın tadına varılan bu erdemlerle birilerinin umutlarının ufalsa da hiç ölmediğini, ölemeyeceğini göstermekti.
Beceremesem de, becermiş gibi yapın lütfen.

Derviş bağrı taş gerek,
Gözü dolu yaş gerek,
Koyundan yavaş gerek,
Sen(şahin) derviş olamazsın.
                          Yunus Emre
Saygılarımla..

Açıklama(1): Bu kelime için birçoklarının yerinden zıplayacağını biliyorum. İzninizle, açıklayayım, Ayakkabıcı, iplikçi, der gibi dinci diyorum. Yani dinini pazarlayanları kastediyorum, dindar ile dinciyi aynı kefeye koymuyorum.

« Son Düzenleme: Ocak 22, 2011, 03:37:55 öö Gönderen: Prometheus »
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Ocak 22, 2011, 03:49:45 öö
Yanıtla #18
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Sayın sun,

Bütün güçler senin elindeyken, yuhalanıyorsan, tehdit etmek en doğal hakkın olamaz. Oturup ya nerede hata yaptığını düşünürsün, yada çıkar herşeyi dobra dobra söylersin.
Memurların bundan 6-7 yıl önce haklarını aramak için yolara döküleceğini söylediğinde, başbakan, "Nereye dökülürseniz dökülün" diyemez. Çiftçiye, "Ananıda al git LAN" diyemez. Fındık üreticilerini ezmez, sanatçısının eserlerine ucube diyemez.
Herhangi bir vatandaşın, bu ülke üzerinde, yönetimi üzerinde söz söyleme hakkı hep varken, Hakimlere, savcılara, doktorlara, mühandislere hatta gençlerine, emeklilerine, çiftçilerine, "herkes işine baksın" diyemez. Herkesin, bu ülkenin yönetilmesiyle ilgili fikirleri,eleştirileri vardır ve en asli görevide, işi de budur.

Saygılarımla...
« Son Düzenleme: Ocak 22, 2011, 03:52:01 öö Gönderen: Prometheus »
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Ocak 22, 2011, 01:45:07 ös
Yanıtla #19
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 319
  • Cinsiyet: Bay

İşte yorumun bittiği yerdeyim sevgili Prometheus. Yüreğinize sağlık.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2596 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 28, 2008, 03:57:48 öö
Gönderen: Isis
0 Yanıt
1767 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 27, 2012, 04:05:19 ös
Gönderen: yazbenide