Ne garip bir dünyada yaşıyoruz,
Aynı türle bir arada ama bambaşka bir âlemde.
Sayın Martı’ya SİZ ve Biz ayrımındaki mükemmel tespit için teşekkür ediyorum. Birileri takiyye yaparken, birileri de açık sözlü olmalı, kırmızı çizgilerini koyabilecek yürekliliği gösterebilmeli, savaş dürüst ,dobra insanlar arasında olur.
Düne kadar şeriat diye yırtınan, cumhuriyetin sonu geldi diyen, dış güçlerce sifonu çekilmeyip kullanılan, bu gün benden çok ağzından demokrasi lafı dökülen adamla neyi tartışabilirim. Dürüst değil ki..
Kaldı ki bu gün ülkeyi ele geçirenler zaten demokrasi değil şeriat peşinde koştuklarını alenen yüzlerce kez söylemişlerdir. Ama ikiyüzlülükleri yüzünden demokrasiyi en çok ağızlarına alanlarda onlardır.
Demokrasi eşit insanlar arasında olabilecek bir çoğulculuk olabilir ancak. Hayatında tek kitap okumamış, düşünce akımlarını, metotlarını hiç duymamış, hayal kuramayan, ufukları dar insanlarla, aydın insanı nasıl aynı kefeye koyup tartabilirsiniz?
Cahil insan, dincidir(1), saldırgandır, sinsidir, yalancıdır, düzencidir, ümmettir, güç düşkünü ve hırsızdır. Çünkü düşünmekten, eleştirmekten uzak olduğu için erdemleri de yoktur. O ona “doğru” diye verilen her şeyi alır ve peşinden ölüme bile gider. Tıpkı imparatorluk hazinesinin savaş ganimetleriyle ayakta durduğu Osmanlıyı bir erdem, ilim irfan yuvası sanması gibi, köhne, eskimiş, artık yeryüzüne bir daha gelmesi imkânsız, çöpe atılmış sistemleri özler.
Çünkü o gelecek kuramaz, geliştiremez, düşleyemez, kendisi geleceğini belirleyemez veya uğraşmaz.
Çünkü kadercidir. Karşı gelmesi imkânsızdır, bunu kendisi de zaten Allahsızlık olarak haykırır.
Onunla tartışamazsınız, hiçbir anlamı yoktur. Gözlerine ve kulaklarına mühür vurulmuştur.
İsterseniz deneyin, ona sorun, Üretmeyen, dik durmayan, hangi ülke lafını geçirebilmiş, hangisine saygı duyulmuş.
Diyorsun ki; İki kere seçilmiş bi insana saygı gösterilmeli, Bu ülkede seçilenlere bi bakalım hele, bu halk kimleri seçmiş?
Adnan menderes(Marshall’cı)
Süleyman Demirel (malumunuz)
Turgut özal(küçük Amerikacı)
Tansu çiller(zaten Amerikalı)
(tek başına iktidar olmuşları örnek verdim, gelip geçici olanların zaten pek şansları yoktu, olmadı.)
Bu seçimlere mi saygı duyacağız?
Hem, Tunus’u 21 yıldır yöneten adamın ayaklarını öpmemiz lazımdı o zaman, ama şimdi ülkesinin paralarıyla başka ülkeye kaçtı. Bir insan başbakan oldu diye, şeyh oldu diye, şıh diye sevilmez, insan olduğu için sevilir.
Kaldı ki dünyaya yaranmak da neyin nesi? Varsın beğenmesin bizi elalem.
Gelelim stad’da olan olaylara, Toki başkanı yanlış şeyler söylediğini belirtip özür diledi. Yani hata bende dedi,
Aynı şekilde Adnan Polat da yanlış kelime kullandığı için özür diledi.(Basın açıklaması)
SİZ…
Oraya gidenleri, zekası, akıl düzeyleri, manevi değerleri, saygınlıklarının ne kadar dipte dolandıklarını, söylediğiniz için özür dileyecek misiniz? Utandınız mı şimdi?
Hatanızı kabul edecek misiniz? Yoksa hala inandıklarınızın doğru olduğu konusunda veya saplantılı olmadığınız konusunda ısrarcı mısınız?
Gelelim başbakana, bana kalsa ıslıklanması çok çok hafif bir olay, çünkü yaptıklarını görseniz/görebilseniz beklide bizden önce siz linç etmeye kalkarsınız.
Ne der ulu önderimiz?
Ey Türk gençliği,
………………..
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Nedir burada bahsedilen kaleler? Bildiğimiz ortaçağdan kalan kaleler değil herhalde?
Ben söyleyeyim, Telekomünikasyon, enerji, bankacılık, sanayi, askeriye, tarım, hayvancılık, Sigortacılık, limanlar, Basın yayın, Üniversiteler, Yeraltı ve yerüstü kaynakları, ….
Bunlar bir ülkenin kaleleridir.
YANILIYORMUYUM?
Devam edelim, kimlerin elinde bu şimdi kaleler?
Limanlar İsraillilerin elinde,
Enerji Amerikalıların,
Bankalar İngilizlerin, Hollandalıların, yunanlıların, ..vb. elinde
Telekominikasyon, İngilizlerin,..
Liste çok uzun biraz kısaltayım, satılanlar şunlar;
Tedaş,
Tekel,
Tügsaş,
Türk Telekom,
Erdemir,
İsdemir,
Seka,
Dsi,
Şeker Fabrikaları,
Deniz ulaşımları,
Sümer Holding,
Elektrik dağıtım firmaları,
…….
Üniversiteleri zaten ele geçirdiler,
Askeriyeyi iftiralarla, sindirdiler,
Aydınlarını hapislerde çürütürken daha suçlarını bile beyan edemediler.
Yargı son referandumdan sonra artık kucaklarında. Kimseye sormadan istedikleri kanunları çıkarabilirler.
İşte bir ülkenin kaleleri, hepsi yabancıların ve gaflet ve dalalet içinde olanların elinde.
Yoksa ATATÜRK başka şeylerimi kastetmişti???
Tayibin beyni yıkanmış biri olarak gaflet ve dalalet içinde olacağı aşikârdır. Hıyaneti zaten ispat ettik.
Şahsi menfaatlerini yabancıların siyasi emelleriyle tevhit edebilir; Doğal gaz boru hattından pay alması zaten açığa çıktı. Zenginliği dillere destan.
Ve milletin hali zaten ortada, 13 milyon işsiz, dünyanın en pahalı elektriği, en pahalı yakıtı, pahalı eğitim, vergileri….
13 milyon işsize rağmen, Mercedes’in satış rekorları kırması, zenginle fakirin arasındaki uçurumun ispatı,
Ha sahi, tayibin en önemli oyuncağını unuttum, AÇILIM.
Binyıllarca bu topraklarda barış içinde yaşamış, milyonlarca insana, onlarca kültüre, yeni yetme amerikan federalizmini de getirmek nerden çıktı?
Etle tırnak olmuş, kız alıp kız vermiş, şivesini duyunca saflığına, kendine özgü olmasına gülümseyen bu halkı açılım diye huzura kavuşturmak da nerden çıktı?
Üstelik kanla, kendi oğlu rapor alırken, tüyü bitmemiş gencecik insanları bile bile ölüme göndererek. Anayı oğlundan, sevgilisini erinden ayırarak getirdiği bir huzur.
Hadi ordan sende..
Bakalım ATAmız ne yapmış bu konuda.
İstiklal mahkemeleri kurup bu densizlerin dedelerini asmış, ATAmı her konuda örnek almayı severim. Bizimde başka yapacak bir şeyimiz kalmadı sanırım.
Yazım biraz uzun oldu ama kusuruma bakmazsınız umarım.
Kendini beğenmiş, en ufak bir olayda masuma yatan, yeri geldiğinde kartondan dinozora dönüşen birine ıslık az bile. Helal olsun Gs taraftarına, yumurtacılara ve satın alınamayanlara, bir makarnaya, bir kömüre oy satılırken, koca stadı versen de mihnet etmem diyene.
Aşk, dünya malı ile nerde satın alınmış?
Şahısların sözlerini kullansam da, asıl amacım, onlara seslenmek değil, onlar gibi olan bütün insanların kendisine bir uyarı ve benim gibi düşünenlerin yüreğine azda olsa bi su serpmek içindir.
İstiyorum ki, hala birileri, din, siyaset, etnik köken, güç, çıkar kavgaları içindeyken. Hala avaz avaz bağırırken, her yere yetişip, her şeye hakim olmak isterken, Bu koşuşturmanın içinde hayatın güzelliklerine vurulmuş, aşk ile yaşamak isteyen, hırs sahibi olmayan, iddiacı olmayan, Ömer Hayyam gibi, Yunus Emre gibi, Mevlana gibi, Aşık Veysel gibi birilerinin hala yaşadığı veya yolundan gittiğini, hala sevgiden, aşktan gözyaşları döken birilerinin olduğu ve yaşamanın tadına varılan bu erdemlerle birilerinin umutlarının ufalsa da hiç ölmediğini, ölemeyeceğini göstermekti.
Beceremesem de, becermiş gibi yapın lütfen.
Derviş bağrı taş gerek,
Gözü dolu yaş gerek,
Koyundan yavaş gerek,
Sen(şahin) derviş olamazsın.
Yunus Emre
Saygılarımla..
Açıklama(1): Bu kelime için birçoklarının yerinden zıplayacağını biliyorum. İzninizle, açıklayayım, Ayakkabıcı, iplikçi, der gibi dinci diyorum. Yani dinini pazarlayanları kastediyorum, dindar ile dinciyi aynı kefeye koymuyorum.