OSMOZ: Geçirgen bir zar ile ayrılan iki farklı çözelti içerisindeki çözücü maddelerin az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçmesidir.
Resimdeki insanların kafalarının üstünde tutukları başka bir kitap olabileceği gibi kur'an ı kerim de olabilir, sadece insanların fiziki görünümlerine bakarak algıladığım; bu insanlar müslüman gibi gözüküyor, yanılıyor olabilirim.
Fotoğraftaki insanlar OSMOZ prensibi ile öğreniyorlar ise;
1-İnsanların kafalarının üstünde tutukları kitap içerisindeki bilgilere göre daha bilgili oldukları için kitaptaki bilgilerin kitaba akmasını sağlıyorlar,
2- Beyinlerinin sahip olduğu çözücü (yani kavrayıcı) yoğunluğu çok olduğundan kitaptan bilgi akışı gerçekleşiyor, ancak kavrayıcı yoğunluğu yüksek bir insan kitlesinin böyle bir yaklaşım geliştirdiği kabul edilecek olursa kavrayış (zeka, akıl) bakımından düşük yoğunluktaki insanların bu kitleden uzak durması gerekiyor, aksi takdirde herhangi bir temas halinde var olanları da kaybedebilirler.
Az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçişin olabilmesi için iki ortam arasında geçirgen bir zarın olması gerekli, resme göre kitap ile kafa arasında zar görevini hava boşluğu yerine getirdiğinden bilgiler bir anda havaya, etrafa yayılabilir.
Bu insanlar acaba şöyle düşünmüş olabilir mi; Kitaptaki yazılar sonuçta mürekkep veya başka bir madde ile yazılmıştır. maddeleri atomik boyutta düşünecek olursak elektron, notron ve protondan oluşuyor. yazı maddesindeki elektronlar titreştiğinden kitabı beyin zarıma ne kadar yakın tutarsam titreşen elketronlar vasıtası ile kitaptaki bilgiler arasında bağ kurarak bilgiye sahip olabilirim.
Metafiziksel olarak değerlendirecek olursam;
Tasavvuf, aydınlanma, farkındalık, kavrayış, zeka, akıl, bilinçlenme, bilinç ve sezinleme gibi kavramlar devreye girecektir. Kitabın yaydığı enerji alanına yakın olmak, enerji ile bütünleşerek amaca ulaşmak. Bana göre yeni bir yöntem olsa gerek, bilgilenmemi sağlayacak bilgi ve yorumlara ihtiyacım var, eğer yazımı okuyanlardan aydınlanmamı sağlayacak bilgiye sahip olan var ise paylaşmalarını isterim.
Sayın ADAM;
Bence bu insanlar OSMOZ yöntemi ile öğrenmiyorlar, olsa olsa DİFFÜZYON prensibi ile öğreniyorlar.
DİFFÜZYON: Çok yoğun ortamdan az yoğun ortama madde akışı.
Şimdi de diffüzyon yötemi ile öğrenme üzerine yorum yapamayacağım. Yukarıda yaptığım yorumlara dayanamadım, baydı ve resimdeki insanlardan yüce yaratan beni uzak tutsun diyor ve bağışlayıcı yönünüze sığınarak daha açıklayıcı olacağını düşündüğüm Neyzen Tevfikten bir alıntı ilave etmek istedim, ancak son anda vazgeçtim.
(Hatırlayan belki vardır, bir zamanlar arabistana ihrac edilebilecek ürünlerin üzerindeki arapça yazıları gördüğünde bizim milletten Bismillah çekenler vardı).
Eğer fotoğraftaki insanların başlarının üzerindeki Kur'an ı kerim ise aşağıdaki alıntı az çok hatırlanır. Öğrenmek için başının üzerinde taşı denmemiştir. Kutsiyet öğretinin kendisindedir, mürekkebinde kağıdında değil.
"Hz. Peygamber olayı şöyle anlatır: "Melek bana okumamı emretti. Kendisine okuma bilmediğimi söyledim. Beni kollarının arasına alıp kuvvetle sıktı; sonra 'Oku!' dedi. Ben yine, 'Okuma bilmem' dedim. Beni tekrar kollarımn arasına aldı, kuvvetle sıktı ve 'Oku!' diye tekrar etti. Ben yine 'Okuma bilmem' dedim. Üçüncü defa kollarının arasına alıp daha kuvvetlice sıktıktan sonra bıraktı ve şöyle dedi: 'Yaratan rabbinin adıyla oku; O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O, kalemle (yazmayı) öğretendir. İnsana bilmediklerini öğretmiştir" "
Saygılarımla,