Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Dinsizleştiren heykele defalarca saldırdılar  (Okunma sayısı 8405 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 30, 2012, 07:55:36 ös
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Merhaba,
Herhalde aşağıdaki haber Sayın Adam'ın gönderdiği resmin başka bir boyutunu anlatıyor. Tahammül sınırlarında...
Saygılarımla.


Dinsizleştiren heykele defalarca saldırdılar

Edirne’de muhafazakar çevreler, Türk Kadınlar Birliği Edirne şubesi tarafından cumhuriyetin 80. yılı anısına Fatih mahallesine yapılan “Özgür ve Çağdaş Kadın” heykelinin kaldırılması için çalışma başlattı. Milli Gazete’nin haberinde; “başörtüsünü atan erotik” kadın heykeliyle çağdaşlık kisvesi altında Türk halkının manevi değerleriyle alay edildiği savunularak heykelin bir an önce kaldırılması istendi. Ayrıca habere göre istenmediği için halkın defalarca kırdığı ve yıktığı heykel, birlik tarafından her seferinde yeniden yapılmış.

Milli Gazete’nin üst başlığında “Çağdaş yobazlığı yansıtan bu heykel serhat şehri Edirne’ye yakışmıyor” dediği ve “Yobazlığın Heykeli” başlıklı haberde şu ifadelere yer veriliyor:

"Dinsizleştirme politikasıdır

"Bir toplumu dininden uzaklaştırırsan o toplumu yok edebilirsin" diyerek tepki gösteren Milli Türk Talebe Birliği Başkan Yardımcısı Yasin Sadıkoğlu: "Sapkın zihniyetler bugün de Türk Kadınının çağdaş oluşunu Edirne'de başörtüsünü çıkaran bir kadın heykeli ile karşımıza çıkarıyorlar. Amerika Afganistan'a girdikten sonra da bir kadın fotoğrafı yer almadı mı dünya basınında? Bir kadın var eliyle başörtüsünü çıkarıyor. Neymiş efendim Afganistan kadını özgürleşti. Allah'tan o kadının bir gazetenin muhabiri olduğu ortaya çıktı da susmak zorunda kaldılar. Türk basınında da manşetten verilmedi mi bu haber? Hem de günlerce manşetlerde yer almadı mı? Bakıldığı zaman Afganistan kadını yiyecek ekmeğin sıkıntısının yaşarken başörtüsünü çıkararak rahat bir nefes alıyor sanki. Bugüne kadar hep kadının başörtüsüyle uğraşıldı. Nereye özgürlük getirilecek dendiyse kadının başındaki eşarbı çıkartıldı. Bunun bilerek ve isteyerek uygulanan bir politika olduğu aşikârdır. Dinsizleştirme politikasıdır bu. Çünkü bir toplumu dininden uzaklaştırırsan o toplumu yok edebilirsin" dedi.

Milletimize hakarettir

Bu ahlaksız heykel Müslüman- Türk Milletine hakarettir" diyerek tepki gösteren Alperen Ocakları Edirne İl Başkanı Alparslan Cankanoğlu şunları söyledi: "Türk Kadınlar Birliği Edirne Şubesi tarafından 2004 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin 80'inci yıldönümü anısına Fatih Mahallesi'ne dikilen "Özgür ve Çağdaş Kadın" olarak isimlendirilen başörtüsünü atan çıplak kadın heykeli bizi ziyadesiyle üzmektedir. Hele hele bu heykelin başörtüsüne hakaret edercesine başörtüsünü çıkarmış şekilde ve çıplak olarak gösterilmesi Müslüman -Türk Milletine ağır hakaret olarak görüyoruz".

Heykel derhal kaldırılmalıdır

Cankanoğlu, "Cumhuriyet demek çıplaklık demek değildir, çıplaklık hiçbir zaman medeniyet ölçüsü değildir. Bu durumu Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un dediği gibi "Medeniyet dediğin eğer açmaksa bedeni hayvanlar sizden daha medeni" olarak özetliyor. Manevi değerlerimize aykırı olan milli değerlerimizle bağdaşmayan bu heykelin kaldırılmasını başta Edirne Belediyesi olmak üzere diğer yetkililerden şiddetle istiyoruz" dedi.

Halk yıktı onlar tekrar yaptı

Halkın tepkisine neden olan Başörtüsünü atan erotik heykel Türk Kadınlar Birliği Edirne Şubesi tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 80'nci yıldönümü anısına yaptırılmıştı. 400 kilogramağırlığındaki bu bronz 'Özgür ve Çağdaş Kadın Heykeli' halkın defalarca yerinden söküp kırmasına rağmen Türk kadınlar Birliği tarafından inatla tekrar yapılmıştı." (t24.com.tr)
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Ocak 30, 2012, 08:00:52 ös
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Ocak 30, 2012, 11:40:39 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

       Pes yani. bir heykel hakkında bu kadar basit yorumlar yapılabilir ancak. Nelerle uğraşıyoruz. Akıl erdiremiyorum.
       Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Ocak 30, 2012, 11:51:24 ös
Yanıtla #3

Burada yorum çok önemli. Heykelin neye benzediğini fotoğrafa bakarak tam anlayamadım, eğer denildiği gibi başörtüsünü atarak çağdaşlaşan bir kadın heykeli durumu varsa, ve sanatçı da gerçekten bu amaçla, bunu düşünerek bu heykeli yapmışsa, durum bir fecaattır. Ama, sanatçının böyle bir amacı yoksa, ve görünüş itibariyle muhafazakar çevreler "algıda seçicilik" yapıyorsa, bu durum da fecaattır.

Gerçek ne bilmiyorum. Sanatçının ve o heykeli oraya diken derneğin amacının bilinmesi lazım. Onların yorumu lazım. Ben iki seçeneği de varsayıyorum:

Eğer gerçekten başörtüsünü eleştirmek için konulmuşsa, halkın buna tepki göstermesi anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü haberde de denildiği üzere, bu, başörtülü insanları küçümseyen, onların kutsalına dil uzatan, ötekileştiren bir durum olur. Denilebilir ki bir sanatçı böyle bir şeyi amaçlayamaz mı? Kendi görüşünü sanatına yansıtamaz mı? Elbette yansıtabilir, ama bunu kişisel, özel alana koymalıdır. Kamusal alana değil. Kendi evinde, kendi derneğinde bu heykeli istediği gibi dikebilir. Ama kamusal alan, adı üstünde, herkesin alanıdır, ve herkesin alanında, hoşgörü ve eşitlik esastır. Hala buradaki sorunu anlayamayan varsa, orada bu heykelin değil de, kendi giydiklerinin veya kendi düşüncelerinin küçümsendiği bir yapıtı görmek ister mi, bunu kendisine sorup empati yapmalıdır. Kamusal alan, farklı görüşlerin birbirine hakaret etme, düşmanlık etme alanı değil, farklı görüşlerin asgari müştereklerinin öne çıkarıldığı barışçıl alanlar olmalıdır. Bir sanat eseri sergilenecekse de kimlik politikasından uzak, evrensel değerleri refere edecek eserlerin sergilenmesi gerekir.

Yani sırf sanattır diye, içinde düşmanlık, nefret ve kimlik ötekileştirici öğeler içeren eserler her zaman her yere konulamaz. Burada halkın yine o heykeli yıkması doğru değil, bundan ziyade legal yollarla bunun kaldırılmasını isteyebilirlerdi, fakat o heykelin oraya baştan konulması hiç doğru değil.

Diğer seçenek heykelin böyle bir amacının olmadığı, arkadaki şeyin bir başörtüsü olmadığı, herhangi bir kimlik politikası yapmadığı, fakat her şeye rağmen böyle algılandığıdır. Bu durumda bunu yıkan ve tepki gösterende daha fazla suç vardır. Suçun azı da bu heykelin konusunun ne olduğu hakkında halka düzgün bilgi veremeyen sanatçı, ve o heykeli oraya diken dernektir.

Saygılar

Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ocak 30, 2012, 11:53:52 ös
Yanıtla #4
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Haklısın sn.alşah nelerle uğraşıyorus böyle bir konuya nasıl yorum yapılırki.Mesela neyi sorgulamalıyız ana hatlarıyla.

1--Bu heykeli yapan heykeltraş acaba neyi hedefledi konusu ne neyi anlatıyor?
2--Böyle bir heykelle vermek istediği mesaj için hedeflediği bir kitlemi vardır istediğini almışmıdır?
3--Sadece sanatsal dürtüleriylemi yapmıştır hiç bir amacı olmadan yada art niyeti olmadan
4--bize hangi duygusaunu geçirmeye çalıştı acaba bu heykel siparişmidir yada öylkesinemi yapıldı.

diğer taraftan

bir heykel bir resim yada başka bir eser ile bir kesime belli bir mesaj vermek istiyor iseniz yukarıda görüldüğü gibi bayağı başarıya ulaşır ülkemizde.

sonuç olarak kısa yoldan bu işten bu malzeme ile ancak cacık yapılır ancak bu forumda,burdan birşey çıkmaz biz önümüze bakalım kimin ne  takıp ne çıkardığı ancak bitik beyinlerin işidir.

saygılar
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ocak 31, 2012, 12:41:49 öö
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

        Gidin, o heykeltraşı bulun ve ol namerdin kellesin tez koparın.
"Vur ama dinle beni"


Ocak 31, 2012, 03:55:34 öö
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Ülkemizde yaşanan medyadan, sanata, gazete köşe yazılarına ve sokak olaylarına kadar her şey istihbarat örgütlerinin operasyonlarıdır olağan üstü para döndüğü için dansöz de çok malesef. Müslüman insanı tahrik edip sanata düşman gibi lanse etmeye çalışılıyor çırılçıplak bir kadın heykeli olsa çok dikkat çekmezdi fakat başörtüsünü çıkartan bir kadın iyi niyetle hazırlanmış bir şeye benzemiyor. Eğer bu ölçüde çıplaklığa tepki gösteren bir millet olsaydık Hürriyet, Sabah gibi gazetelerin televizyonların binalarını her gün insanların taşlaması gerekirdi.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Ocak 31, 2012, 04:07:04 öö Gönderen: Masor1976 »


Ocak 31, 2012, 09:34:51 öö
Yanıtla #7
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Bu başlık altında bir yazı elbette yazılır ve yorumda da bulunulur.

Forumdaki dostlar benim bu konuya da bulaşmamı hiç yadırgamasın. Bunun Masonluk ile hiçbir bağlantısı olmadığını söylemek yanılgılı olur.

Bir başka başlık altında bir katılımcımız Türkiye’nin hiçbir zaman tam anlamıyla özgür olamadığını (ya da buna benzer bir şey) söylemişti. Bir açıdan doğrudur. Çünkü bir yandan kimileri yurdumuzu özgürleştirmek için çaba harcarken hatta bu amaçla geçici bir süre için bile olsa faşist yöntemlere başvururken, kimileri de öyle olursa kendi çıkarlarının elden gideceğini sezerek olanca güçle tersini yapmaya girişmiştir.

Özgürlük Masonluğun temel ilkelerinden biridir. Fakat Masonluğun tek temel ilkesi özgürlük değildir. Masonluğun temel ilkelerinin kapsamında eşitlik ve kardeşlik de yer alır; laiklik de bu üçünün oluşturduğu üçgenin ortasına yerleşir.

Ancak Masonluğun ilkeleri bu kadarla kalmaz. Bunlara töresel ilkeler de eklenir.

İşin ilginç yanı şu ki, Masonluğa karşı olanların çoğu Masonluğun ilkelerini savunur. (Bunların arasında belki bir tek laikliği ayrı tutanlar çıkar.)

Buradan giderek bu başlık altındaki konuyu Masonluğun odağına çekeceğim ya da olması gereken yönünden saptıracağım sanılmasın.

Ancak bu konu, bu olay, öyle kendi başına, tek ve yalıtılmış bir olay ya da konu değildir. Gerek ülkemizde gerekse başka ülkelerde bu olayın benzerleri çok görülmüştür.

Örneğin 1950’li yılların başlarında Ankara’da o zamanlar adı Zafer Meydanı olan yerin tam ortasına yerleştirilmiş, o tarihlerde Ankara’nın simgelerinden biri sayılan Atatürk heykeli, ticanilerin saldırısına uğramıştı.  Meydanın o tarihlerdeki görünümü şöyleydi:




Edirne’deki çağdaş kadın anıtı da benzer bir tepkiye hedef olmuş.

Heykellere yapılan saldırılar bu kadar değil ki… Benzer olaylar Türkiye’de çok görülmüştür. Başka ülkelerde de benzerleri vardır. Bunlar, tek ve yalıtılmış birer olay ya da konu değildir. Hepsi bir bütünün parçalarıdır.

Mehmet Aksoy’un İnsanlık Anıtı’nın yıkılmasını pek farklı bir olay olarak mı nitelemek gerek?

Bir heykel, resim ya da benzeri sanat yapıtına her saldırıda bulunan, bu tutum ve davranışının arkasına kendince geçerli bir gerekçe yerleştirir.

Özgür olan ya da öyle olduğunu ileri süren bir ülkede, kişilerin ve zümrelerin, bir olay ya da olguya hatta geleceğe farklı ilke inanç, eğilim, benimseyiş ve tutumlarla bakışları, bu bağlamda düşünülerini başkalarınınki ile karşılaştırıp değerlendirmeksizin eyleme dönüştürmeleri işte böyle olaylar ile sonuçlanmaktadır.

Kimileri, ister dinsel ister kesinlikle dinden soyutlanmış bir görüş açısıyla olsun, bu gibi heykelleri birer “put” olarak nitelendirir.

Yanlış! Her ne kadar bunları o put sözcüğünün Batı dillerinden dönüştürme karşılığı “idol” ile yakınlaştırabilsek de, aslında her birinin bir simge olduğunu, dış görünümünün ardında bir anlatımının bulunduğunu göz ardı etmemek gerekir.

Nitekim yapılmak istenen, putun kırılması ya da yıkılması ileri sürüşünün ardında o heykelin simgelediği kavramın, düşüncenin, özlemin, dileğin, ülkünün ortadan kaldırılmasıdır. Buna dinsel inançları da eleyebiliriz. Nitekim ülkemizde eski kiliselerdeki heykeller, ikonalar, rölyefler ve resimler, Hıristiyan Batı ülkelerinde Antik Çağ’dan kalma heykel ve resimler aynı akıbete uğramıştır. İslâm’da heykel ve canlı resmi olmadığı için, Endülüs uygarlığı Hıristiyanlarca yıkılırken camiler, hamamlar ve kütüphaneler hedef alınmıştır.

Asıl amaç kültürü yok etmek, kendininkine uymayan düşünce tarzını ortadan kaldırmaktır. Bir heykele yapılan saldırı aslında özgürlüğe yöneliktir.

Edirne’de yapılmış olan da bundan başka bir şey değildir.

Olayın savunmasında kullanılmış olan deyişler, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Müslüman ülke olarak nitelenişi, dünyanın her yerinde kadınların kullandığı başörtüsünün İslam inancının gereği gibi gösterilişi, konunun içine çıplaklık gibi göreli bir ahlâk bağlantısı kurulan müstehcen bir gözle bakış açısı katılmaya kalkışılması, hep asıl amaç ve eğilimi gizlemeye yönelik bahanelerdir.

O asıl amaç ve eğilimin kapsamında bir de çıkar kaygısı vardır.

Konu Edirne’de Türk Kadınlar Birliği şubesinin diktirdiği heykel olunca, gösterilen tepkinin ataerkil bir çıkar yitirme kaygısıyla beslendiği, işin içine kışkırtıcı kökenlerin girdiği açıkça belli oluyor. Ataerkil toplum düzeninin kuruluşundan bu yana, erkek egemen ortamlarda kadınların gerek siyasal, gerek zihinsel gerekse ekonomik özgürlüğe sahip oluşlarının engel olunmasına hatta bunun yok edilmesine, kadınların doğuştan köleleştirilmesine hatta bir eşya gibi kullanılmasına çalışılmıştır.

Edirne, yurdumuzun en Batı’ya yakın kentlerinden biridir. (Dikkat: burada batıya yakın demedim; Batı’ya yakın dedim. Bu ikisi arasında bir fark var.) Trakya’da, kırsal kesimde tüm kadınlar başlarını örter. Bunun Müslümanlıkla ilgisi yoktur. O bağlantı yapay olarak yaratılmakta, köylü kadınımızın yani halkımızın başörtüsüne farklı bir gerekçe bağlanmasına çalışılmaktadır. Oysa az ilerideki Hıristiyan Yunan, Makedon ve Bulgar hatta daha ötedeki Sırp, Romen, Hırvat, Arnavut kadınları bile beridekilerden farklı değildir.

Demek ki Edirne’deki heykele karşı yapılan eylemin ardında bir başka niyet vardır.

Bu girişimi savunanların hangi basın ve sivil toplum örgütleri olduğuna dikkat ettiniz mi?

Bu eylemin “halkın eylemi” olduğunu ileri sürerken Trakya ve Edirne halkının çoğunluğunun hiç de onlarla aynı görüş ve eğilimde olmadığını kendileri de pek iyi bilmekte ama bunu göz ardı ettirmeye uğraşmaktadırlar. Karşılarına çıkan olursa, kendileri örgütlü ötekiler ise tek tek olacağı için, kaba güçle, en azından tehdit ile sindirme çok kolay olmaktadır.

Burada bir büyük noksanlık var: Tolerans.

Masonluk toleransı boşuna töresel ilkelerinin başına koymamış. Ancak bugüne dek toplumlarda toleransın yerleşmesine ne denli katkıda bulunabilmiş olduğu sorgulanabilir.

Özür dilerim, konuyu dönüp dolaştırıp yine Masonluğa bağladım. Eh, burası masonlar.org sitesinin forumu olduğuna göre, umarım bu kadarı hoş görülür.


« Son Düzenleme: Ocak 31, 2012, 09:41:32 öö Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 31, 2012, 09:52:41 öö
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Sayın Adam her zaman olduğu gibi makul düşünüyorsunuz. Fakat hayat şartları teoriyi pratikte uygulatmayabilir. Bazen ortaya bir fikir belirtince insanlar tepki sunuyorlar senin boyun kaç gibi..  Eğer örneğin bir çoban yaşadığı ortam için keşke şunu şöyle yapabilseler diyorsa o yörenin yöneticileri uyuyordur ya da kötü bir niyet vardır çalışmıyorlardır vb..

Avrupada bireyin özgürlüğü konusu mühim bir konu. Örneğin belli bir yaşa gelene kadar çocuk ailesi tarafından baskı görüyor mu diye inceleme altında tutulur. Aileler çocuklarına şiddet ve baskı yapmaktan çekinirler. Neticesi hapis cezası ve çocuklarının ellerinden alınması olur.

Benzer yapıyı başörtüsü için de devlet yapabilirdi. Yani çocukları zorla başını kapattıran veya zorla ibadet ettiren v.b. aileler cezalandırılabilir. Dindar ruhlu bir kızın başını zorla açmak bana makul gelmiyor burda bir çoban gibi duşunuyorum yani siyasilerde kötü niyet seziyorum. Ya da kafaları hakikaten çalışmıyor.

Eğer dikkat edilirse ülkemizde sanata heykeltraşlığa resime iddia edildigi ölçüde tepki yoktur. Osmanlıdan bu yana Türk insanı her kezi kucaklamayı bilmiştir. Bu adet ve örfümüz gereği Taliban tarzı islami inanış da yaşama olanağı bulamamıştır. Heykeline saldırılan insanların baskıcı politikaları nedeniyle canlısına bir şey yapamadıkları için heykeline saldırarak psikolojik bir deşarj yöntemi gibi görmek daha mantıklıdır.

Saygılarımla.

 


Ocak 31, 2012, 10:25:49 ös
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

                                                  Selamlar,
Özgurlük......
.
.
.
.                                                                                     fasizim????



                                                                                                   
Islam dini............
.
.
.
                                                                                           sanat ( heykel,resim,bale, vs.vs.) .


Eminim baska arkadasalrinda yazacaklari vardir, herseyi ben yazmiyayim. 

Saygilarmla
« Son Düzenleme: Ocak 31, 2012, 10:32:06 ös Gönderen: Tij »