Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Özdemir Erdoğan ve Masonluk  (Okunma sayısı 19675 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 09, 2009, 02:51:45 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 205
  • Cinsiyet: Bay

Masonluktan istifa edince başına gelenleri anlattı: Bir ben bilirim bir de Allah!

Özdemir Erdoğan, kanseri atlattıktan sonra `Şarkı Söylemek Lazım` yarışmasıyla tekrar gündeme geldi.

Ama gerçekte çok yalnız. Masonluktan istifa ettikten sonra bilinçli olarak bir köşeye itildiğini ve izole edildiğini söyleyen Erdoğan, `İstifa ettikten sonra yaşadıklarımı bir ben bilirim, bir de Allah.` diyor.

Türk sanat müziğinin usta yorumcusu Özdemir Erdoğan, bugüne kadar hem şarkıları hem de özel yaşamı ile gündemde oldu. `İkinci Bahar` ve `Aşkımız Şarkılarda Yaşasın`, `Türk Sanat Müziği` ve `Türk halk müziği` gibi unutulmaz albümlere imza attı. Zeki Müren`le aralarında geçen polemiklerle anıldı. Mason locasına üye olduğunun ortaya çıkması da `masonluktan istifa etmesi` de geniş yankı buldu. Açık sözlülüğü, cesur çıkışları ile tanınan usta sanatçı, kanser olduğunu öğrendiğinde doktorlara tek bir soru sorar: `Bundan sonraki hayatımda şarkı söyleyebilecek miyim?` Uzun süre ortalıkta görünmeyen Erdoğan, `Şarkı Söylemek Lazım` adlı yarışma programının jüri üyesi olarak karşımıza çıktı. Erdoğan, masonluktan istifa ettikten sonra uzun süre yalnız kalmış, çevresindeki insanlar selamı sabahı kesmiş. O da bütün vaktini müzik çalışmalarına ayırmış.

Aylar önce `Özdemir Erdoğan, üç albüm ve bir de kitapla geliyor` tarzında haberler yansıdı basına. Ama hâlâ ortada bir şeyler yok...

Aslında albüm ve kitap çalışmalarım kansere yakalanmadan önce başlamıştı. Hastalığı yenip gerekli tedavi sürecini atlattıktan sonra kendimi toparlamam bir hayli zaman aldı. Çünkü sesimi tamamen kaybetme ihtimalim vardı. Önceki röportajlarımda albümlerin çok kısa bir süre içerisinde piyasaya çıkacağını söylemiştim ama son rötuşları yapmak bir türlü kısmet olmadı. Sonbaharla birlikte dinleyicilerimin karşısına çıkmayı düşünüyorum. Kitap yazmak ise gerçekten çok zor ve zaman alıcı. Hastalık süresince yaşadığım bazı olayları okuyucularımla paylaşacağım ilerleyen günlerde.

Kanser olduğunuzu öğrenince neler hissettiniz?

Hastaneye gittiğimde doktorlar, geç kalındığını ve bademciğimdeki tümörün boynuma sıçradığını söyledi. Ben hemen `Bir daha şarkı söyleyebilecek miyim?` diye sorunca doktorlar çok şaşırdı. Çünkü onlar benim sesimi değil, hayatımı kurtarmaya çalışıyorlardı. Böyle bir tepkiyi samimi sanatçılar verebilir. `Ses` bizim için çok ama çok önemli. Sevenlerinizin karşısına çıkıyorsunuz ama şarkı söyleyecek naif bir sesiniz yok... Bunu düşünmek bile çok büyük bir karamsarlığa itiyor insan. Ama bu süreç içerisinde Sezen Aksu, Levent Kırca, Nazan Öncel ve Kurtuluş bana sürekli moral verdiler.

`Şarkı Söylemek Lazım`daki polemikleriniz çok konuşuluyor. Uzun bir sessizlikten sonra tekrar gündeme gelmek için mi jüri üyesi oldunuz?

Ben bu tür yarışma programlarını başından beri takip ediyorum. Yarışmalar Türk müziğine belirli katkılar sağlamak için çıkmış olabilir ama bugün gelinen nokta gerçekten de çok üzücü. Çünkü televizyon kanallarının felsefesi: `Kaliteli müzik bahane reyting şahane...` Yarışmalardaki zihniyet biraz Reha Muhtar tarzına benziyor. Yani `Acı var mı acı?` yerine `Reyting var mı reyting?` Benim gündeme gelmek gibi bir amacım hiç olmadı. Sanat hayatım ve eserlerim ortada. Jüri üyesi olmamın tek sebebi seviyesizliklerin önüne geçmekti. Tabii bunu ne kadar yapabildim bu tartışılır. Şarkı Söylemek Lazım yarışmasının yapımcısı Fatih Aksoy`a Türk müziği adına bazı ulvi değerlerin korunması tavsiyesinde bulundum. Aksoy bana, `Önemli olan izlenme oranlarımız...` dedi.

Bu yarışmaların Türk müziğine bir getirisi oluyor mu?

Ben inanmıyorum. Çünkü bu kadar kısa bir süre içerinde insanlar sanatçı olamaz. Olsalar da bu ağırlığı taşıyamaz. Örnek mi istiyorsunuz? Bir dönem çok popüler pop starlardan kaç tanesi var bugün? Hiçbiri... `Peki, siz niçin jüri üyeliği yapıyorsunuz o zaman?` diye sorabilirsiniz. Ben 1970`li yıllarda da liseler arası müzik yarışmalarının vazgeçilmez jüri üyesiydim. `Bugün niçin jüri üyesisiniz?` diye sorarsanız; anladım ki bu iş Bülent Ersoy ve Armağan Çağlayan gibilere bırakılmamalı. Çünkü bu insanlar yeni kuşağa hiçbir şey veremez. İşi hakkıyla yapmak isteyenler yok mu peki? Var ama burada da provokasyonlar devreye giriyor. İnci Çayırlı ve Erol Büyükburç gibi değerli isimler çileden çıkarıldı bu yarışmalarda...

`Özdemir Erdoğan` ismi bir dönem hep masonlukla birlikte anıldı. `Locadan ayrıldıktan sonra yaşadıklarımı bir ben bilirim bir de Allah bilir.` dediniz. Neler yaşadınız bu süreçte?

Ben açık konuşmayı çok seviyorum. Gençlik yıllarımda `Sanatçının arkasında iyi bir lobi olmazsa albümleri ilgi görmez, el üstünde tutulmaz` diye düşünürdüm. Ve bu yüzden mason localarıyla ilişkim oldu, dernek toplantılarına katıldım ve o insanlarla aynı ortamı paylaştım. Sanat felsefem geliştikçe de gerçek sanatçının hiçbir yere bir mensubiyetinin olamayacağına kanaat getirdim ve locayla yollarımı ayırdım. Çünkü ben gerçek sanatçıysam sadece masonik düşüncelere sahip olamam. Yollarım ayrılınca da lobi desteğim bir anda kesildi. Yani kendi kolumu kestim bir anlamda... İnsanlar bana `Özdemir, bizle yollarını ayırmışsın biz de o na göre hareket edeceğiz.` dediler. Beni bir köşeye ittiler ve izole ettiler. Bunun üzerine bir de Samanyolu Televizyonu`nda programlara katılınca düşmanlıklar iyice arttı. Hatta çok önemli bir gelişme oldu o dönemde. Üst düzey bir TRT yöneticisi `Özdemir Erdoğan sen ne yaptın? Locadan ayrılmasaydın seni TRT Müzik Dairesi`nin başına getirecektik. Ama artık çok geç.` dedi.

Eşimin Sabetayist olduğunu öğrenince büyük bir düş kırıklığına uğradım...

Eşimin ailesinin Sabetayist olduğunu, evliliğimizin 30. yılında öğrendim. İlişkilerimiz hiçbir zaman eskisi gibi olmadı tabii. Bende çok büyük bir düş kırıklığı oluşturdu. Hayatımdaki en büyük üzüntülerden bir tanesini yaşadım. Bu durum benim çok ağrıma gitti. Çünkü evlilik içerisinde bir kültürel çatışma ortamı oluşturuyor. Bu durum benden niçin gizlendi çok merak ediyorum. Sabetayizmde bir önyargı var, bir ön hedef, gizli bir yapı var. Böyle bir şey aile içerisinde kabul edilemez. Özellikle mütedeyyin insanlara karşı bir önyargı var.
bana tek taraflı adaletinizden sakın bahsetmeyin.. adalet kirli atlet..!!


Kasım 09, 2009, 03:22:39 ös
Yanıtla #1
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 353
  • Cinsiyet: Bay

Guzel bir paylasim. Problemin ozu de metnin icinde sakli...

"Gençlik yıllarımda `Sanatçının arkasında iyi bir lobi olmazsa albümleri ilgi görmez, el üstünde tutulmaz` diye düşünürdüm". Sirf bu cumle bile yanlis kapiyi caldigini gosteriyor. masonluk, menfaat saglamak icin girilecek bir ortam degildir. Bu niyetle gelen herkes dokulmus, hayal kirikligina ugramislardir. Ben Masonluga girip bir cok ticari iliski yaratip daha cok is yaparim diye gelenler zaten kendilerini o kadar cabul belli ederler ki kendilerini bir sure sonra yanliz hissetmeye baslarlar. Bu zat da ayni seyi yasamis, acik acik da belirtiyor, lobicilik kesildi diye. Ayiptir, bari yaptigin ayibi anlatma millete...
Bakmak yetmez, gormek gerek...


Kasım 09, 2009, 03:53:38 ös
Yanıtla #2
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Dino

Ben bazı kelimelerin kfayetsiz kalmasını anlamlarını dahi taşıyamamasını,masonlar söyledikleri yada anlatmaya çalıştıkları ile insanların ne anladığı ve ne yaptıkları,nasıl davrandıkları noktasından bakacağım olaya.Özdemir erdoğan için dediklerinize bende katılıyorum ummak diye buna denir,beklenti böyle bir şeydir.Benim problemim ise bu noktada şu insanın vasıfları,haleti ruhiyesinide düşünerek masonların söylemleride dahil bir çok kelimenin içi hep boş kalıyor ve içi boş ne kadar kelime varsa insanoğlu hep peşinden gidiyor.Aklım yettiğince madde madde sıralamaya çalışacağım

Hürriyet---------   güzel bir kelimeye benziyor ama ne manası ile hep çelişkili duruyor
Bağımsızlık
irtica
özgürlük
semitizm
antisemitizm
laiklik
cumhuriyet
kominizm
liberalizm
banka
çağdaşlık
ülkücülük
sanat
sanatçı


ve aklınıza gelebilecek bir dünya kavram.İnsanları daha fazla mutlu etmek için yaratılmış bir sürü kavram ve kelime.Sonuç kısmı hiç değişmeyen hep kaos ve eninde sonunda mutsuzluk olan bir sürü hırs ve paradigmalardan oluşan bir dünya sistemi.Bunların karşısında ise sadece insan her türli değişik yapıdan milyarlarca insan kiminin anladığ kimininde hayatı boyunca birkere bile sorgulamadığı bir sürü yumak.İnsandaki beklenti duygusu biz canlılara belkide hayatta en büyük hayalkırıklıklarını yaşatıyor.Aşkta beklenti,işte beklenti,arkadaşlıkta beklenti ve sonsuz uzayıp giden bir paradoks oluşturuyor.Peki masonluktaki beklenti nedir,insanlardan ne bekler bir amacı anlattığınız kadarı ile var ve benim en iyi anladığım insanın yontulmasına olgunlaşmasına verdikleri önem.Hayatta hiç bir şeyin beklentisiz olmadığından yola çıkarsak eğer masonların insanlardan beklediği en büyük şey nedir acaba.Özdenir erdoğan beklentilerini karşılmayınca uğradığı hayal kırıklığının benzerini mason locasıda yaşarmı aynı beklenti hali ile cevaplayabilirseniz sevinirim.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 11, 2009, 05:14:39 ös
Yanıtla #3
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 353
  • Cinsiyet: Bay

Sayin Karahan,

Sorunuza dilimin dondugunce cevap vermeye calisayim.

Masonlar oncelikle kendilerini yontmaya, cagdas insan olmaya calisirlar. Sonra bu aydinliga ailelerini ve ardindan da toplumlarini yoneltmeye calisirlar. Sorunuza da yanit olacaktir; Masonlarin insanlardan beklentisi yobaz dusuncelerden, saplantilardan, fanatizmden, irticadan ve benzeri yollardan ayrilipcagdas dusunceye sahip insanlar olmasidir. Bu tek tip insan yaratma cabasi degildir, sagcisi da olur solcusu da, dindari da olur ateisti de, liberali de olur muhafazakari da. Ama cagdas zihinlere sahip olmasi onemlidir.

Masonlar umitsiz degillerdir, olamazlar da. Yoksa yuzyillardir nasil ayakta kalabilirdi. Umit hep vardir, ulasamayacagini bilsen bile umit hep vardir. Denizyildizi misali kurtardigin her deniz yildizi hayata donmus olacaktir.

Ozdemir Erdogan, manevi degil maddi bir beklenti ile Mason olmus ve tabii olarak aradigini bulamamis, sonra da sanki tum masonlar arkasinda olmak zorundaymis, O'nun maddi taleplerine ulasmasi icin calisacaklarmis gibi bir yanilgiya dusmus. Bu hatasini da yillar gecmesine ragmen anlamamis. Masonluk bir isadamlari dernegi degildir...

Saygi ve Sevgilerimle,   
Bakmak yetmez, gormek gerek...


Kasım 11, 2009, 05:44:04 ös
Yanıtla #4
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Dino
Teşekkürler verdiğiniz cevap için.Belki okuyanlar beni anlayamayacaklar yine sanki verilen cevaplardan tatmin olmam gerekiyor gibide düşünülebilir ama yukarıdaki anlatımınız için mason olunması gerekmez.Bunu pekalada bir derviş,sufi yada filozofta yapabilir.İnsanın kendini yontması sanırım kendini bil teriminden türeme bu zaten kutsal kitaplardaki ilk sözlerden biridir ve tanrı buyruğudur.İnsanın hayatı anlaması için yaradıcıyı algılayabilmesi için önce kendini bilecek ve tanıyacak izlediğiniz yol aynı yol yanılıyormuyum.Eğer sorunun ilki bu ise mason olmaya gereksinim duyulmaması lazım.Ben insan olarak hayatta hiç bir şeyin herhangi bir amacı olmadan yapılmadığına canı gönülden inanıyorum ki bunların başındada Allah geliyor yaptıklarını bilmemizi ve öğrenmemizi istiyor.Hayatta her sorunun verilebilecek bir cevabı muhakkakki var problem ise burada bu cevapları vermekte ne kadar rahat ve özgürüz.Bir kitapta okumuştum masonluğun kurucusu ilk zamanlarda kurulurken şu düşünceye önem veriyor sırlarımız,gizemli olmamız bizim en büyük silahımızdır aynı zamanda koruyucu kalkanımızdır buda bizi nesiller boyu devamlı var edecektir diyor.İnsanlığın en başından bugüne insanoğlu için en büyük problem inanç[inanmak]olmuş kolay inanamayız.İspatlar istemişizdir peygamberlerden bile bu anlamda işimn içine birde sırlar ve gizemler katılırsa ifadeler soyut kalmıyormu sizce.Belki o yüzden anlamamakta ısrar ediyorum sorularımla.

Esenkalın
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 11, 2009, 06:36:41 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Sn.Dino
Teşekkürler verdiğiniz cevap için.Belki okuyanlar beni anlayamayacaklar yine sanki verilen cevaplardan tatmin olmam gerekiyor gibide düşünülebilir ama yukarıdaki anlatımınız için mason olunması gerekmez.Bunu pekalada bir derviş,sufi yada filozofta yapabilir.İnsanın kendini yontması sanırım kendini bil teriminden türeme bu zaten kutsal kitaplardaki ilk sözlerden biridir ve tanrı buyruğudur.İnsanın hayatı anlaması için yaradıcıyı algılayabilmesi için önce kendini bilecek ve tanıyacak izlediğiniz yol aynı yol yanılıyormuyum.Eğer sorunun ilki bu ise mason olmaya gereksinim duyulmaması lazım.Ben insan olarak hayatta hiç bir şeyin herhangi bir amacı olmadan yapılmadığına canı gönülden inanıyorum ki bunların başındada Allah geliyor yaptıklarını bilmemizi ve öğrenmemizi istiyor.Hayatta her sorunun verilebilecek bir cevabı muhakkakki var problem ise burada bu cevapları vermekte ne kadar rahat ve özgürüz.Bir kitapta okumuştum masonluğun kurucusu ilk zamanlarda kurulurken şu düşünceye önem veriyor sırlarımız,gizemli olmamız bizim en büyük silahımızdır aynı zamanda koruyucu kalkanımızdır buda bizi nesiller boyu devamlı var edecektir diyor.İnsanlığın en başından bugüne insanoğlu için en büyük problem inanç[inanmak]olmuş kolay inanamayız.İspatlar istemişizdir peygamberlerden bile bu anlamda işimn içine birde sırlar ve gizemler katılırsa ifadeler soyut kalmıyormu sizce.Belki o yüzden anlamamakta ısrar ediyorum sorularımla.

Esenkalın

Sn Karahan,

Sizin anlayamamamaniz,  Masonlugu bir dini veya manevi bir hareket olarak gormek istediginiz icindir. Hala daha Allah inanci, onun peygamberlerine imanin butun hakikatlerden ustun oldugunu ve dolayisi ile Masonlugun bu acidan gereksiz oldugunu ima etmeye calisiyorsunuz.. Diyorsunuzki insanin kendini yontmasini bir dervis, sufi veya filozof ta yapabilir. Elbette yapabilir ancak bir marangozun yontmasi ile, bir ic mimarin yontmasi ayni degildir. Kaldiki bir dervis te, sufi de ve filozof ta pekala Mason olabilir. Hem de oyle guzel olur ki, yeme de yaninda yat olur. Oyleyse bir dervisin, sufinin veya filozofun Mason olmasinin gerek olmadigini kim iddia ediyor ?



Kasım 11, 2009, 10:16:52 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Karahan;

bütün ezoterik oluşumlar,sizin yadsıdığınız yöntemlerle çalışıyor.Verdiğiniz örneğe dikkat ederseniz,örneklendirdiğiniz kesimler de ezoterik sistemi kullanmış kurumlarda yetişmiş insanlardır.Birilerinin isteklilere yol göstermesi doğaldır.Hz.Muhammed'e de bildiğiniz gibi Cebrail yol göstermiştir.Derece sisteminin kullanıldığı bütün oluşumlar da,sizin gizemli olarak nitelendirdiğiniz kuralların uygulanması zaruridir.


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Kasım 13, 2009, 10:32:52 öö
Yanıtla #7
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.İsis

Hala daha Allah inanci, onun peygamberlerine imanin butun hakikatlerden ustun oldugunu ve dolayisi ile Masonlugun bu acidan gereksiz oldugunu ima etmeye calisiyorsunuz..

Bu cümlenize kendi açımdan evet öyledir diyorum.İnsan aklı en yalın en sade olarak imanı ve aklı ile hareket etmelidir diye düşünüyorum.Siz hala daha diye başlayan cümlenizle sanki bu sistemi alaşağı etmiş ona galip gelmiş başka daha mükemmel bir sistemim ispat edildiğini varsayarak konuşuyorsunuz.Ozaman sorayım size sizde olabildiğinizce açık cevap verin bana.Ben iman ve akıl anlamında evet öyle yapmaya çalışıyorum peki siz bunun tersinde bu düşünceyi masonluğun içindenmi bulmaya çalışıyorsunuz.

Masonluk asla bir dine alternatif bir oluşum değildir.Olma iddiasında olduğunuda hiç düşünmüyorum.Ama benim anladığım Masonluktaki iddia şu,İnsan denen varlığa kendi bilincini doğa bilincini ve diğer insanlarla beraber yaşama bilincini en hakkani bir biçimde olgunlaştırma ülküsü.Ben bunları anlıyorum masonlukta.Ama ilave ediyorum hayatta hiç bir şey boşuna yapılmıyor.Allah bile yarattığı bu sonsuz kainattan mükemmel doğadan ve mükemmel insanlardan hep bir şey istiyor.Ağaçlardan zamanı geldiğinde bol meyvelar vermesini topraktan bol mahsul vermesini insandanda verdiklerini algılayıp kendine ibadet etmesini istiyor.Yani allahın bir amacı olduğu aşikar.Peki Masonluğun aleni amacı nedir yada tarikatların yada bektaşilerin ölçüt ne burda.Sn.Dino ile bir konuda yazışmamız var özdemir erdoğanla ilgili son derece doğru tespitlerdi onlar.İnsanlar masonluğa açık ve net toplumda yükselmek için daha iyi yerlere gelebilmek için beklentili bir şekilde önyargılı olarak gelip üye oluyorlar.Ülkemizde ben bunun büyük ölçüde böyle olduğunu düşünüyorum.Gerekçelerim ise ülkemiz gerçekleridir refah ve kültür düzeyimizdir.Masonluğu basamak olarak görmeleri ise mason sitelerinde yayınlanan ünlü masonların isimleridir en kestirmeden en kısa yolun bu olduğuna kanaat getirmiş olmalarıdır diye düşünüyorum.Sözlerimde eksik olabilir bu düşüncede olmayan masonları bağlamaz.Genel görüntü bu oalrak gördüğüm için söyledim sadece.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 13, 2009, 10:57:04 öö
Yanıtla #8
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Sn. karahan,

Siz bir kaç extreme örnekten yola çıkarak genel görüntünün de öyle olduğunu söylüyorsunuz. Halbuki istisna olanın geneli göstermesi mümkün değildir. Mason olmayan ve Mason olması da mümkün olmayanların tahayyülleriyle yola çıkarak ya da toplumda -yani çok çok büyük bir yüzdesi Mason olamayacaklarda- var olan bir yanlış imajdan hareketle Masonluğun genelini tasvir ettiğinizi düşünüyorsunuz. Bu kanımca sorunlu bir yaklaşım.

Elbetteki Masonluğu bir hızlı yükseliş aracı olarak düşünenler vardır. Ve fakat bunların pek çoğu zaten Mason olamamaktadır. Arada çıkan istisnalar da Mason Kurumunun böylesi bir amaca hizmet etmekten beri olduğunu görerek uzaklaşmakta, kendi kendine ilişkilerini koparmaktadır.

Diğer sözlerinize katılabilirim. Evet MAsonluk bir din değildir, böylesi bir iddiası yoktur. Masonluk bir Ahlak okuludur. Bu söz amacında ne olduğunu göstermeye yeter. Tanrının bir amacı var mıdır? Onu bilemem. Belki de yoktur. Belki de vardır. Biz aklımızla yaptıklarının bir amac için olması gerektiğini düşünüyor da olabiliriz. Masonluğun amacı nedir? İyi insanın daha iyi bir insan olabilmesidir. Masonluğun topluma direkt olarak bir düşünce empozesi de yoktur. O bireylerle ilgilenir. Onun ilgilendiği bireylerde özlerinde bir cevher taşıyanlardır.

Hepimiz Karbonuz... Ama pek çoğumuz kömür pek azımız elmas... Halbuki kömür de elmas da nihayetinde Karbon. Nihayetinde hepimiz et ve kemikteniz. Toprağın altında kömür ve elması ayırt edemeyiz. İkisi de kapkaradır. Ne vakit ışık onlara çarpar, birisi kararır diğeri ışıldar.

Fakat sorumuz şu olsun: niçin bir karbona elmas denirken diğerine kömür denir? Bir kuyumcu tutup niçin kömürle ilgilenmez de gider  elması işler? Kuyumcunun amacı nedir? Niçin kömürü yakarız da elması işler, takı yaparız? Kuyumcuya kömürle ilgilenmediği için niçin kızmayız?

Elmas yatağında başka taşlarda çıkabilir. Kimi kez araya karışabilirler. Ama bir noktada o taşlar tamamen ayıklanır ve kuyumcunun eline sadece elmas geçer. 

Sevgi ve Saygılarımla.


Kasım 13, 2009, 11:07:58 öö
Yanıtla #9
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Skullg

İstisnai olarak verdiğim örnek salt Masonlukla ilgili değil her türlü dernek ve vakıfta öyle.Beklenti insansı bir hastalık bir ego yada güce olan aşktır .Genel anlamda baktığınızda insanlar bu tip yerlere sizin deyiminizle kömür olanlar elmas olabilmeyi umduklarından giderler özlerinede dokundurtmadan.Ben genelde bu ego dürtüsünün zayıflıktan geldiğini insanların özgüvenlerinin az olduğu yada kendilerinin farkında olmadıklarını düşünürüm hep.Hep birilerini kullanıp ona basarak çıkmak insanoğlunun ve toplumun zihnine olmazsa olmaz olarak yerleşmiş bir olgu olduğunu düşünürüm.Kendi gelişimini tamamlayamayan insanların bu tip yerlerde sorundan başka ne verebilirle açıkçası onuda merak ediyorum.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
10 Yanıt
8660 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2007, 08:44:41 ös
Gönderen: Ittihatci
Penguen'den Tayyip Erdoğan karikatürü :)

Başlatan LEON COMANDANTE « 1 2 » Mizah

15 Yanıt
11561 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 30, 2014, 12:26:55 ös
Gönderen: yazbenide
8 Yanıt
18457 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 17, 2016, 06:51:04 ös
Gönderen: Tesla
MASONLUK VE GUL

Başlatan bilmeliyimgalilei Evrensel Masonluk

2 Yanıt
9143 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 15, 2008, 01:22:06 ös
Gönderen: bilmeliyimgalilei
2 Yanıt
4702 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 20, 2011, 02:19:08 ös
Gönderen: hakan_34_06
0 Yanıt
3058 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2009, 02:14:59 ös
Gönderen: Mozart
29 Yanıt
28274 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 16, 2011, 04:18:47 öö
Gönderen: Waldow
22 Yanıt
17847 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 30, 2010, 10:39:26 ös
Gönderen: Texan
0 Yanıt
1811 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 06, 2014, 04:38:39 ös
Gönderen: MEDUSA
0 Yanıt
1901 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 01, 2015, 10:12:05 öö
Gönderen: MEDUSA