Şu son yazı bana hitaben bir mektup gibi yazılmış...
Benim Masonluktaki akıl ve bilgelik kavramlarını nasıl değerlendirdiğim önemli değil ki... Hani genel olarak nasıl değerlendirdiğim gibi bir konu gelse gündeme, oturuip bunun için uzun bir dizi yazı hazırlayayım. Burada önemli olan masonların bu kavramları nasıl değerlendirndiği.
Peki bunun için ne yapacağız. Yapacağımız birkaç şey var. Masonların yazmış olduğu kitaplara bakarız; dergilerinde yayınlanmışy makalelerine bakarız; oralarda her iki konuyu da gayet iyi işlemişler. Bilim ve bilimsel yöntem konusunu da işlemişler ama sorunun kapsamında o yok. Bunlara ek olarak işlemiş oldukları başkta kavramlar da var çünkü bu ilkeleri bilimsel yöntem, akıl ve bilgelik ile bitirip sonuçlandırmıyorlar. Fakat burada soru sınırlı akıl ve bilgelik.
Peki; şu halde bu işi çok uzatmamak için Ansiklopedik Mason Sözlüğü adlı yapıta şöyle bir bakalım orada ne yazıyor.
Önce ve bugünlük sadece akıl. Dradaki metni Finewriter programıyla tarayıp, buraya kopyalayalım. (Umarım kızmazlar.)
Birtakım düşünce ilkelerine göre düşünmek ve sonuç çıkarmak yeteneği.
Akıl, “herhangi bir temele dayanmayan bir düşünce ya da görüş” ile “doğru” olanı birbirinden ayırt edebilmek için insanın kullanılabileceği tek yetenektir.
Akıl süzgecinden geçirilmeyip, doğrulanmamış bir düşünce ya da görüş ancak “tasarım”, aklın doğrulamadığı bir düşünce ya da bir görüş ise “imge” (hayal) olabilir.
Canlı varlıklar içinde yalnızca insana özgü olan akıl, onun dogmalardan, batıl ya da kör inançlardan, yanılgılardan ve saplantılardan sıyrılabilmesi için gerekli verileri sağlar.
Akıl ile “zekâ”yı birbirine karıştırmamak gerekir. Zekâ, insan zihninde düşünceyi oluşturan öğedir. Akıl ise düşünce yapıcı değildir; zekânın oluşturduğu düşünceler arasından en doğru ve en uygun olanını seçer.
Akıl, insana, kişiliğini ve iç özgürlüğünü kazanma olanağını verir. Bu olanaktan yarar-
lanmasını bilenler, toplumları içinde edilgin (pasif) bir öğe olmaktan kurtulur, etkinliğe geçer. Böylece, hem bireysel olarak kendi evrimlerini sağlar hem de toplumlarını evrimsel doğrultuya yöneltebilirler.
Bilim ile akıl, birbirlerini bütünleyen ve pekiştiren öğelerdir. Bilim, akıl yoluyla kulla-
nıldıkça gelişir ve ilerler. Buna karşılık; akıl da bilimsel verilere dayandığı sürece yücelir ve olgunlaşır.
Akıl, bir bakıma, “olumlu” (müspet) ya da “olumsuz” (menfi) olarak nitelenebilir. Aslında olumlu ya da olumsuz olan akıl değildir; aklın kullanılış yöntemi, onun olumlu ya da olumsuz olarak nitelenmesine yol açar. Eğer akıl, insanın gerek kendisine gerek toplumuna, giderek tüm insanlığa yararlı olabilecek bir tarzda kullanılıyorsa, olumlu sayılır. Bireysel ya da zümresel çıkarlar uğruna, birtakım özel tutkuları doygunluğa ulaştırabilmek için, başkalarına zarar verebilecek sonuçlar pahasına kullanılan akıl olumsuz olarak nitelenir.
Aklı olumsuzluğa yönelten bilgisizlik (cehalet), batıl inançlar, dogmalar ve erdemden yoksun oluş, olumluluğa yönelten ise “bilgelik”tir. Bu nedenle de Masonlukta, aklın yanlışa ya da kötüye kullanılarak olumsuzlaştırılabileceği göz önünde tutularak, bilgelik ile bütünleştirilmesi öngörülmüştür.
Bilmem bu yeterli oldu mu? Yarın da aynı şeyi bilgelik için yaparız.