Türkiye;
depremden sonra Jeolog,
seçim zamanlarında dansöz,
şehitlerden sonra, milliyetçi
cinayetlerden sonra hrant dink olmaya alışıktır...
"buna da alışacaksınız sevgili kardeşim!"
bir enstrumanının yapımcısının hangi millet olduğunun önemi yoktur! onu en iyi icra eden, tanıtan ve sevdirenin önemi vardır!
o halde hiç birşey dinlemeyelim ülkeye de girişini yasaklayalım dünya müziklerinin...
Yaw kaçıncı yüzyıldayız neyi tartışıyoruz çok kızıyorum bunlara... konu duduk ve dijivan gasparyan ve ne hikmetse ermeni sorununa girmek üzererim!
Sevmeye bilirsin saygı duymalısın
Ben bunları herhangi bir şekilde ermeni bağlantım olmadığı halde düşünüyorum çünkü; olayın evrensellik boyutuna bakıyorum.
Dijivan Gasparyan'ın bir röportajından alıntıdır; sizin mesajınızdaki uslubunuza bence en güzel cevabı yine Sn. Gasparyan vermiş.
Biraz duduktan, duduk ailesinden bahsedebilir misiniz?
Duduğun geçmişi 5. asıra dayanır. İki kardeş çoban bir kamışı kesmişler. Ağzını yapıştırıp deliklerini delmişler. Biri çalmış, diğeri dem sesini çıkarmış. Kafkas ülkelerinde, Türklerde, Arap ülkelerinde çalınıyor bu ve buna benzer çalgılar. Şimdi kanun kimindir? Araplar da çalıyor, Türkler de çalıyor, Ermeniler de çalıyor. Duduğun da hangi millete ait olduğunu söyleyemem. Ama onu Ermenilerin ilk kez dünyaya tanıttıklarını ve kayıtlarında kullandıklarını biliyoruz, bunu söyleyebilirim. 500-600 yıllık duduklara rastlayabilirsiniz Ermenistan'daki müzelerde. Azerilerin balabanı, sizin meyiniz hep aynı sınıftan kardeş çalgılar. Duduk başlangıçta kayısı ağacından yapılmıyordu belki ama, artık kayısıdan alınıyor en güzel sesler. Bas, tenor, alt ve soprano duduğumuz var bugün. Bunların gelişimi için çok çalıştım. Bugün her türlü konserde çalınabilecek bir enstrüman duduk.