Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Dul Kadının Çocukları Bosnada!  (Okunma sayısı 8191 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 05, 2007, 05:12:49 ös
  • Ziyaretçi

Radikal Sırp milliyetçileri "Sırpların bütün ırkların en üstünü ve anası" olduğunu iddia edecek kadar radikal görüşlere sahiptirler.

Önemli olan, böylesine "toplu bir paranoya"nın nasıl oluşabildiği -ya da oluşturulabildiği-, böylesine bir ırkçılığın nasıl inşa edildiğidir. Dünyanın başka yerlerinde ırkçılığın kimler tarafından kışkırtıldığını hatırladığımızda ise, bu kitabın konusu olan masonluk faktörünün Sırp teröründeki rolünü aramamak mümkün değildir. Ve olayı bu yönüyle incelediğimizde, Sırplar arasında ırkçılığın, dünyanın diğer pek çok yerinde olduğu gibi mason locaları ile içiçe gelişmiş bir hareket olduğunu görürüz.

19. yüzyılın başlarında, locaların gerçekleştirdiği Fransız İhtilali'nin rüzgarları, Osmanlı yönetimindeki azınlıklara ulaştı. Bunun sonucu olarak azınlık isyanları başladı. Bu isyanların localar tarafından desteklendiği, "Yugoslavya'da Masonlar" kitabında şu şekilde anlatılmaktadır:

"Sırbistan Yüksek Kurulu'nun almanağında (1912-1913), mason localarının Osmanlı dönemi Balkan isyanlarında, isyancıları desteklediği belirtiliyor." (Masoni U Jugoslaviji, Zoran Nemeziç, sf.347)

Söz konusu isyanların ilki, 1804 yılında başlayan Sırp isyanıydı. Sırp isyanının lideri "Karayorgi" adıyla tanınan bir Sırp milliyetçisiydi. "Masonlar Sözlüğü"nde, bu isyanın Karayorgi ile birlikte bir diğer önemli ismi olan Petar Icko'nun olaylardaki rolü şöyle ifade edilmektedir:

"Peter Icko, Belgrad'daki büyük locaya kayıtlıydı. 1800 yılında diğer bazı masonların da yardımıyla, 'Sırp halkının özgürlüğü için' Türklere (Osmanlı'ya) karşı ilk ayaklanmayı organize etti. Askeri bir güç oluşturmaya çalışırken, bu çabası Türk yetkililerince haber alındı ve hareketin, Icko ile aynı locaya kayıtlı olan Papaz Alexa Nenadoviç gibi önde gelenleri idam edildi. Icko ise kaçarak kurtulabildi. Fakat bastırılan bu isyan, Türklere karşı düzenlenen diğer isyanların ateşleyicisi oldu. Icko da bu isyanlarda önemli bir politik rol oynadı. Icko, daha sonra Karayorgi tarafından Belgrad Belediye Başkanlığı'na atandı." (Dictionnaire de la Franc-Maçonnerie, Daniel Ligou, sf.1263)

Petar Icko ile isyanı yöneten diğer isim olan Karayorgi'nin masonluğu hakkındaki bilgi ise "Masoni U Jugoslaviji" kitabında belirtilmektedir:

"Petar Icko ile de yakın ilişki içinde olması nedeniyle masonlar, onun da mason olduğu tezini savunuyor. Ayrıca kullandığı sembol ve işaretlere bakılırsa Karayorgi'nin Belgrad Locası'na bağlı olduğu anlaşılıyor." (Masoni U Jugoslaviji, Zoran Nemeziç, sf.153)

Ancak daha da önemli olan, Karayorgi Ayaklanması sırasında, Sırpların ilk büyük çaplı "etnik temizlik" hareketini gerçekleştirmiş olmalarıdır:

"Müslümanların imha edilmeye çalışılması ve sistemli bir şekilde zulme uğratılması, 1804'deki ilk Sırp ayaklanmasında Sırbistan ve Karadağ'ın genişleme politikası ile yoğunlaştı. Bu iki devlet Müslümanları yok ederek etnik yönden 'temiz' bölgeler oluşturmak istiyordu. Ünlü Sırp tarihçisi Stojan Novakoviç'in bildirdiğine göre, 'Türklerin genel imhası' 1804'teki ayaklanma döneminde başladı. Bu Türkler Bosnalı Müslümanlar anlamına geliyordu." (Bulletin - State Commision for Gathering Facts on War Crimes in the Republic of Bosnia-Herzegovina, Ekim 1992, sf.6)

Osmanlı, Karayorgi Ayaklanması'nı bastırmaya çalışırken, yeni bir Sırp ayaklanması da 1815'te Milos Obrenoviç önderliğinde başladı. Obrenoviç, 1815'te Sırp Prensi olarak tanındı. Daha sonra yerine oğlu Micheal Obrenoviç geçti. Sırp Prensinin en büyük özelliği, "Masonlar Sözlüğü"de şöyle bildirilmektedir:

"Micheal Obrenoviç: Mason Sırp Prensi. Ayrıca mason Mazini ve Garibaldi ile çok yakın ilişkileri vardı." (Dictionnaire de la Franc-Maçonnerie, Daniel Ligou, sf.1263)

Sırp ırkçılığının temellerini atan ve bu yönde faaliyet gösteren başka isimler de vardı:

"Ulusal bilincin uyanışı: Güney Slavların 19. yüzyıl başlarında Avrupa'daki yeni düşünce akımlarıyla tanışması özellikle dil, edebiyat ve kültür alanında ulusal kaynaklara dönüş yönünde güçlü bir eğilim doğurdu... Sırp aydınlarından Dositej Obradoviç standart bir Sırp edebiyat dili oluşturma çabalarına girişti. Onu izleyen Vuk Stefanoviç Karadziç de Kiril Alfabesi'nin Sırpça'ya uyarladı." (Ana Britannica, cilt 22, sf.454)

Sırp ırkçılığının kurucularından olan Obradoviç de tıpkı, Micheal Obrenoviç gibi masondu:

"Dositej Obradoviç: Mason Sırp edebiyatçı, daha sonra bakan oldu. Trieste Locası'na bağlıydı." (Dictionnaire de la Franc-Maçonnerie, Daniel Ligou, sf.852)

Obradoviç'in masonluğu, "Masoni U Jugoslaviji" kitabında da yer almaktadır:

"Dositej Obradoviç'in mason olduğu Sırp kaynaklarında belirtiliyor." ("Maçonnerie en Serbie, Son Historie et Son But Actuel", Bulletin Officiel du Bureau de Nachatee, No: 33, 1909)

Aynı şekilde, Stanoje Stanojeviç, 1931'de yazdığı "Hür Masonluk" adlı kitabında Dositej Obradoviç'i önemli masonlar arasında saymaktadır." (Masoni U Jugoslaviji, Zoran Neneziç, sf.149)

Obradoviç'in yolunu izleyen Vuk Stefanoviç Karadziç'in masonlarla olan yakın ilişkisi de aynı kitapta anlatılmaktadır. (Masoni U Jugoslaviji, Zoran Neneziç, sf.166)


'Camileri Yıkın!' Emrini Veren Radikal Piskopos:Petar Petroviç Njegos ve Masonik Bağlantıları

Sırp ırkçılığının arka planını araştırırken "Çetniklerin babası" sayılabilecek olan Karadağlı piskopos Petar Petroviç Njegos'u göz ardı etmek mümkün değildir. Müslüman katliamının baş ideologlarından olan Njegos, Boşnak profesör İsmail Baliç'in makalesinde şöyle tanıtılmaktadır:


Petar Petroviç Njegos
"Bosnalı Müslümanlara karşı soykırım hareketi, Osmanlı ordusunun 1683'de Viyana'da yenilgisinin hemen ardından başladı Bu soykırıma Karadağ'da 'Istraga Poturica' (Türkleşmiş olanların yok edilmesi) adı verilmişti. Aynı vahşet, 18. yüzyılda yine tekrarlandı. Kanlı senaryo, bir Ortodoks papazı ve şair olan Petar Petroviç Njegos (ölümü: 1851) tarafından, 'Gorki Vijenac' (Dağ Çelenki ) adlı destansı şiirinde tarif edilmişti. Njegos, kendisinden sonraki tüm katliam ve baskılara ideolojik bir temel hazırladı.

19. yüzyılda yükselen radikal Sırp milliyetçiliği, kendisine büyük ölçüde Njegos'un çalışmasını temel aldı. Sırpların tarihsel kahramanlıklarından dem vuran çalışması neredeyse büyük saygı görmeye başladı. Sırp Krallığı'nda -aynı daha sonra onu izleyen Yugoslav devletleri gibi- Njegos'un çalışması okullarda öğrencilere okutuldu. Njegos, şiirsel çalışmasında, daha önce Karadağ'da, Piskopos Danilo'nun (ölümü: 1735) krallığı döneminde, Müslümanlara uygulanan soykırımı överek anlatıyor, bu vahşeti kutsal bir zafer olarak tarif ediyordu. Njegos'un yazdığı şiirdeki kahramanlardan birisi, Vaivode Batric, Karadağ'ın o dönemdeki başkenti Cetinje'de yapılan katliamı överek şöyle anlatıyordu: 'Cetinje'de Hıristiyanlığı kabul etmeyen bir tek Türk bırakmadık, öyle ki, burada olanları anlatacak hiçbir canlı şahit kalmadı. Hiçbir Türk evi ayakta kalmadı.'

Njegos'un İslami kimliğin yok edilmesini teşvik etmek için kullandığı slogan çok açıktı: 'No lomite munar i dzamiju' (Tüm camileri ve minareleri parçalayın!)" (Who Are The Bosnian Muslims and What is The Background of The Present Conflict in Their Home-Country?, Prof. İsmail Baliç, sf.3, 5)

Njegos hakkında başka kaynaklarda da benzer bilgiler detaylı olarak anlatılmaktadır:

"Yakın tarihte, Bosnalı Müslümanlara karşı soykırım hareketi, 18. yüzyılın başlarında, Karadağ'da İslam'ı kabul etmiş olanların yok edilmeleriyle başladı. Bu soykırım, Petar Petroviç Njegos tarafından 'Gorski Vijenac' adlı çalışmasında övülerek anlatıldı. Bu destansı çalışma, daha sonra Sırplar ve Karadağlılar tarafından Müslümanlara uygulanan tüm soykırım ve baskılara ideolojik temel hazırladı. Njegos şiirini, ilk Sırp ayaklanmasının ve Müslüman katliamının lideri olan Karayorgi'ye ithaf etmişti." (A Survey of The History of Genocide Against The Muslims in The Yugoslav Lands, Prof. Mustafa İmamoviç, sf.59)

Müslümanlara yönelen Çetnik vahşetinin en önde gelen fikir babası olan, yazdıkları Sırplar tarafından büyük ilgi gören Njegos'un, masonik bağlantıları da oldukça dikkat çekicidir. Njegos da, Sırp vahşetinin "masonik geleneği"nin bir parçasıdır. "Masoni U Jugoslaviji" kitabından Njegos'un masonlarla kurduğu yakın ilişkileri şu şekilde aktarılmaktadır:

"Njegos'un mason olup olmadığı ile ilgili kesin bilgi yok... Fakat, 19. yüzyıl Sırp büyükleri olan Vuk Stefanoviç Karadziç ile Petar Petroviç Njegos'un masonlarla çok yakın şahsi ilişkiler kurduğu biliniyor." (Masoni U Jugoslaviji, Zoran Nemeziç, sf. 166)

Njegos'un resimlerinin mason localarının duvarlarını süslediğini göz önünde bulundurduğumuzda, konu daha da netleşmektedir:

"Bosna-Hersek'in 1908'de Avusturya-Macaristan dönemindeki ilhakından sonra, Sırp masonları, Macar masonlarından ayrılarak 'Sırbistan Yüksek Meclisi'ni kuruyorlar. Belgrad'da 'Hür Masonlar Evi' açılıyor. Bu locanın içi değişik resim ve sembollerle süslü. Balkon kısmında Dositej Obradoviç ve Petar Petroviç Njegos'un resimleri var." (Masoni U Jugoslaviji, Zoran Nemeziç, sf.173)

Bu arada, duvarlarında Njegos'un resimleri bulunan bu locanın, yazının başında incelediğimiz ve "Müslümanların etkin bir konuma gelmesinin engellenmesi gerektiğini" kararlaştıran Belgrad Locası olduğunu da hatırlatmakta fayda vardır.

Njegos'un başlattığı masonluk-Ortodoks iç içeliği, daha sonra onu izleyen pek çok Ortodoks Kilisesi mensubunca da devam ettirildi:

"Sırbistan'daki localarda, devlet adamlarından, Ortodoks Kilisesi mensuplarına, hatta hahamlara kadar pek çok kişi yer alıyordu." (Dictionnaire de la Franc-Maçonnerie, Daniel Ligou, sf.1265)

..................


Temmuz 05, 2007, 05:14:58 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Saraybosna Suikastinden Bugüne Uzanan Masonik Sırp Irkçılığı

Yükselen radikal milliyetçilik hareketleri sonucunda Sırplar ve Karadağlılar 1878'deki Berlin Anlaşması ile bağımsızlıklarını kazandılar. Yüzyılın başından beri süren isyanlar sonunda amacına ulaşmıştı.

Sırplar, Balkan Savaşı'nda Osmanlı'ya karşı savaştılar. Sırp ırkçılığının en ateşli dönemlerinden biri olan bu dönemde "Büyük Sırbistan" hayalleri kurulmaya başlanmıştı. Acaba bu hareketin önderliğini kimler yapıyordu? Bu konuda önemli bazı bilgileri, Bosnalı Müslüman Muhammed Bosnavi şöyle anlatmaktadır:

"1903 yılında üç Sırp, birisinin adı Ljubo Ljuboyeviç, Belgrad'da 'Birlik ya da Ölüm' adlı gizli bir örgüt kurdular. Bu üç kişinin ikisi avukat, diğeri de generaldi. Aralarından birisini Brüksel'e, oradaki mason localarıyla ilişki kurması için yolladılar. Bu localardan, provokasyon gibi çeşitli örgütsel yöntemler öğrenmek amacındaydılar. Amaçları Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu yıkmaktı. Hırvatları ve Boşnakları din değiştirmiş Sırplar olarak görüyor, onların hepsini içine alacak bir devlet kurmayı amaçlıyorlardı. Eğer Boşnak ve Hırvatlar, 'Sırplaşmayı' kabul etmezlerse, yok edileceklerdi. Bu örgüt daha sonra 'Kara El' olarak bilinen örgütü kurdu. Avusturya Arşıdükü'nü vuran Gavrilo Princip de bu örgüte bağlıydı."


I. Dünya Savaşı'nı başlatan kıvılcım, radikal Sırp milliyetçisi Princip'in masonik Sırp gizli örgütünün yardımıyla, Arşidük'ü vurmasıydı.
I. Dünya Savaşı'nı ateşleyen kıvılcım olarak bilinen, Avusturya-Macaristan Arşidükü'ne düzenlenen suikasti ve "tetikçi" Gavrilo Princip'i biraz daha detaylı incelemek gerekmektedir:

"1914 yılında Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand ve karısı Sofia, Bosna'nın Sırbistan'a katılmasını savunan radikal Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip tarafından Saraybosna'da öldürüldü." (War Crimes in Bosnia-Hercegovina, A Helsinki Watch Report, Ağustos 1992)

Acaba Bosna'yı Sırbistan sınırları içine almak ve "Büyük Sırbistan" kurmak hevesinde olan Princip kimdi?

"Avusturya veliahtını Saraybosna'da vuran Gavrilo Princip'in mason olduğu biliniyordu." (La Republique du Grand Orient, Henry Coston, sf.98)

"Masonların, Saraybosna'da Avusturya-Macaristan veliahtı Ferdinand'a, Gavrilo Princip adlı radikal Sırp milliyetçisi tarafından düzenlenen suikastte parmağı olduğu iddiasını, İngiliz gazetesi John Bull 11 Temmuz 1914 tarihli sayısında yazmıştı. Buna göre, Gavrilo Princip suikasti işlemeden önce, Paris'teki 'Grand Orient' Locası'ndan para ve talimat alıp suikasti işlemişti. Avusturya-Macaristan basını da suikasti tezgahlayanın mason locaları olduğunu bildiriyordu." (Masoni U Jugoslaviji, Zoran Neneziç, sf.304)

"Gavrilo Princip, Yahudi asıllıydı." (Wie der Weltkrieg 1914 "Gemacht" Wurde, E. Ludendorff, sf. 29)

"Saraybosna komplosunun hazırlanmasında gizli Sırp örgütlerinin etkisi asla yadsınamaz. Arşidük'e karşı kullanılan silah bir Sırp örgütü olan 'Narodna Odbrana' tarafından sağlanmıştı ve bu örgütün başında masonların olduğu biliniyordu. Amaç, Avusturya-Macaristan Slavları arasında devrimci bir ajitasyon oluşturmaktı." (La Republique du Grant Orient, Henry Coston, sf.96)

Suikasti gerçekleştiren Princip'in mason olması ve onun arkasındaki örgüt Narodna Odbrana'nın "loca" olarak özetlenebilecek olan yapısı, "Büyük Sırbistan" hedefinin kimler tarafından savunulduğunu, desteklendiğini açıkça göstermektedir. Bu suikastin ardında masonların olması, aşırı Sırp milliyetçiliğinin localar tarafından provoke edildiğinin önemli bir göstergesi olarak ortaya çıkmaktadır.

Saraybosna suikastinin masonlar tarafından düzenlenmiş olduğu bilgisi son derece önemlidir. Çünkü Saraybosna komplosunun planlayıcılarından olan Vasa Cubriloviç, daha sonra Eski Yugoslavya'daki Sırp ırkçılığının temeli sayılabilecek olan 1937 Memorandum (muhtıra)'unu hazırlamıştır:

"1937 ve 1939'da radikal Sırp milliyetçileri iki gizli memorandumu benimsediler. 1937'deki memorandumu, 1914'de Avusturya Macaristan veliahtına suikastte bulunanlardan ve daha sonra Sırp Akademisi üyesi olan Vasa Cubrilovic hazırlamıştı. II. Memorandum'u Akademi üyesi ve Nobel Ödülü almış olan Ivo Andric hazırladı." (Etnische Sauberung, Völkermord, für Grobserbien, Von Tilamn zülch, sf.21)

 1940'larda Sırp çeteleri "Çetnik"leri örgütleyen ve büyük bir Boşnak katliamına girişen Mihailoviç, en az bugünkü kadar korkunç bir terör uygulamıştı. Mihailoviç'in en önemli özelliklerinden birisi de tescilli mason olmasıydı. 
II. Memorandum'u hazırlayan Ivo Andric'in de Belgrad Locası'na bağlı bir mason olduğunu da göz ardı etmemek gerekir. (Masoni U Jugoslaviji, Zoran Neneziç, sf.433, 556)

Sırbistan dışında, sözde "ezilen" (!) Sırpların olduğunu ve onların "kurtarılıp" Sırbistan sınırlarının genişletilmesi düşüncelerini savunan Saraybosna Suikasti'nin faillerinden Vasa Cubriloviç'in hazırladığı bu Memorandum son derece önemlidir. Çünkü, 1986 yılında, yine Sırp Akademisi tarafından, 1937'deki Memorandum örnek alınarak, Sırp aşırı milliyetçiliğini kışkırtan yeni bir Memorandum hazırlanmıştır. Bosna-Hersekli Müslümanlara uygulanan vahşetin ideolojik temelini oluşturan bu Memorandum, Sırp lider Miloseviç ve ekibinin temel politikasını oluşturmuştur:

"Bu iki Memorandumu hazırlayanlar Milosevic'in örnek aldığı 86 Memorandumu'nun da fikir babalarıydı... Miloseviç'in politikasının kaynağını 1986'da açıklanan ve Sırp Bilim ve Sanat Akademisi'nin, Sırp olmayan halklara karşı propagandasını içeren Memorandumu oluşturur. İçinde, 'Sırp halkına karşı düzenlenen bir tuzağın' korkunç senaryosu yazılmıştı. Halka, savaşmaktan ya da yok olmaktan başka bir seçeneğin olmadığı telkini verilmişti.

Bu gizli Memorandum, bir milyonun üstünde basıldı ve Sırpların arasında elden ele dolaştı. Daha sonra Sırp ve Hırvat gazetelerinde yayınlandı. Memorandumu hazırlayanlar yalnızca yazarlar, Akademi üyeleri değil, aynı zamanda devlet ve parti adamları ve kamuoyu tarafından otorite kabul edilen kişilerdi. Bunların başında savaş taraftarı ve savaşı kışkırtıcı romanlarıyla ünlü Dobrica Cosiç geliyordu. Cosiç'in en yakın danışmanı Svetozar Stojanovic ile Miloseviç'in partisinin Başkan Vekili Mihajlo Markoviç de bu grubun üyeleriydiler. Markoviç, Memorandum'da Sırp sınırlarının ileride uygulanacak şekilde formüle edildiğini tasdikledi." (Etnische Sauberung, Völkermord, für Grobserbien, Von Tilamn zülch, sf.16, 19)

Ve mason locası niteliğindeki Narodna Odbrana'dan, Miloseviç'in temel aldığı 1986 Memorandumu'na uzanan, "Büyük Sırbistan" ideolojisi, ilk uygulamasını II. Dünya Savaşı yıllarında, aşırı Sırp milliyetçisi mason General Mihailoviç zamanında, Çetnik çeteleriyle ortaya koydu.


Temmuz 05, 2007, 05:56:51 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Yukarıdaki yazı Harun Yahya isimli yazarın " Kabala ve Masonluk" isimli müthiş eserinden alınmıştır..Herkese okumasını tavsiye ederim
Sevgiler..


Mart 01, 2008, 08:02:25 ös
Yanıtla #3

Pardon, Masonlar'a neden Dul Kadın'ın Çocukları denildiğini öğrenebilir miyim?

Saygılar. 
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 01, 2008, 08:37:11 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

 Sn.Sevil 
 Dul kadının çocukları deyimi masonları ifade eder. Bu deyim üzerinde bir çok araştırma yapılmıştır; ortak fikir Hiram'ın dul bir kadının çocuğu oluşu üzerinde toplanmaktadır. (Çırak, kalfa, usta: s.106)


Mart 01, 2008, 08:42:13 ös
Yanıtla #5

Sn.Sevil 
 Dul kadının çocukları deyimi masonları ifade eder. Bu deyim üzerinde bir çok araştırma yapılmıştır; ortak fikir Hiram'ın dul bir kadının çocuğu oluşu üzerinde toplanmaktadır. (Çırak, kalfa, usta: s.106)


Hmm, Anladım. Çok Teşekkür Ediyorum, Sevgili Galilei; aydınlattığınız için :)

Saygılar.
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 01, 2008, 08:45:01 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Ben teşekkür ederim Sevgili  Sevil,


Eylül 10, 2012, 02:44:49 ös
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Pardon, Masonlar'a neden Dul Kadın'ın Çocukları denildiğini öğrenebilir miyim?

Saygılar. 



2007 yılında kayıt yapıp 2008 yılında böyle bir soru sormak biraz acayip geldi .  :-[

Saygılar
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
3130 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 20, 2013, 10:01:00 ös
Gönderen: Melina
0 Yanıt
3737 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 23, 2008, 12:39:20 öö
Gönderen: nietzsche
6 Yanıt
6078 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 17, 2008, 11:05:01 ös
Gönderen: akasya
Masum Kadının Şehri

Başlatan kudüs prensi Gece Cenapları

2 Yanıt
3450 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 26, 2009, 08:35:54 öö
Gönderen: erdal
2 Yanıt
5523 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 29, 2011, 01:17:50 öö
Gönderen: Alşah
1 Yanıt
3721 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 11, 2012, 02:01:24 öö
Gönderen: NOSAM33
4 Yanıt
2996 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 11, 2011, 08:53:45 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2273 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 11, 2011, 10:38:08 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2271 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 23, 2012, 12:43:48 ös
Gönderen: oasis
1 Yanıt
3502 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2015, 04:00:31 öö
Gönderen: Risus